Haber 23 Temmuz 1942 sayfa 4 | Gaste Arşivi

23 Temmuz 1942 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

23 Temmuz 1942 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

aeP ei D Te FT MRünA, aei Tei EEE Ti BAA ç—m * & AĞA ASN g B üker A B. z L H g) —— T . bz BŞ B * öyle bir hal vardı Rusların alâkasızlığı Almanların daveti üzerine, bita raf 'memeleketlerden giden on bir gazeteci arasında iki de İsviçreli gazeleci bulunuyordu. Bunlardan Jean Her ismindeki gazeteci şark cephesindeki harp sahalarını tetkik ederken, dikkaltini çeken şeylerden bahsederken: — Geçtiğimiz yollarda. orman lardan toplanıp getirilen Rus esir" lerinden mürekkep kafilelere tesaW düf ediyorduk. , Bunların hepsi de, iyi giyinmişe - lerdi, Ayakiarında sağlam kundura Jar*vardı. Macar muhafızlar tarafın dan sevkediliyorlardı. Ekserisi pek genç olan bu askerlerin yüzlerinde, ki, ne stukalar. ne facialar, onların yüzleriade bir ıztırap husule getirememişti. Tuhaflı şurada ki, hissiz görünen bu esir- lerin geçişini, Rus kadınları ayn: hissizlikle seyrediyorlardı. Birçok kimselerden işittiğime gü re işgal altındaki yerlerde bulunan Ruslar, birkaç kilometre uzakların da, harp kıyametleri kopar. kan gövdeyi gölürürken, hiç istiflerini bozmazlar, tarlalarını çapalamakia devam ederlermiş, — Tayyarelere, tanklara, toplara, dönüp bakmazlar hattâ ölüme bile alâka duymazlar mış, Tek, canlı mahlük Doöktor Jenscu ismindeki diğer İcviçreli'gazeteci de şunları anlatı yör — Biz akşam«üzeri, gideceğimiz yere,vardık ve derhal olomobillere atlıyarak 'cepheye. yollandık. Yol, ölüler ve harabeler arasında tzanıyordu. Örtahk iyice karardık tan, Ukranya ovası siyah mantosue na büründükten sonra bu kararsız 'binlerce ölünün serildiği sahada, sükütlan başka bir şey işidilmez oldu, Ortalık kararmadan evvel göre düğümüz bir şey de: Bir Don süva» ri âlayının girişltiği bir. hücumda, ne hale girdiğini görmek oldu. Bu alay, İnsan, hayvan kucaklaşmışlar, ölü kümeleri meydana getİrmişler di., Havada, yeşil, kırmızı, İşaret fi şekleri yanıp sönerken, biz, en son harplerin cereyan ettiği cephe kı ' gmlarından geçiyorduk. Biraz son Fa ay çıklı. Bir yolun kenarından geçerken orada Rus süvarilerinden kalan bir tay gördüm . Bir yük va « gönuünuün gölgesine sığınmış, hare « ketsiz, duruyordu, Birkaç metre © zağında İse, annesi olan kısrak, ö& maüş, upuzun yalıyordu. İşle, baştan aşağı harabeye döne müş olan bu kocaman sahada gör düğüm tek canlı mahlük, bu taydır. General Pelisye ile general: Malakof Sivastopol harbi, Kırım harbinde Sivastopolu müdafaa-eden meşhur Rus kumandanı sieneral Malakoftu. Müttefiklerden bulunan Fransız'ora duüsündah kolordu kumandanların * dan biri de General Pelisye idi. General Polisye, 1855 senesi 8 temmuzunda, istihkâmlara . hücum ettiği zaman fena halde ; bozuldu; ifakat kendisini tekrar topırlıyarak' şhiç,dı!ıı hücuma geçli ve aynı gün “Malaköf tabiyesini zaptetti, ; General, bu muvaffakıyeti üzeri e |ne mareşallığa yükseldi.*Sulh imzse, Jandıktan sonra, Fransaya döndüğü 'zaman, “Malakof - dükü” unvanını. 'aldı.ğBu unvan, kendisine senede 1100,000 frank bir tahsisat temin re “diyordu, gyıuırdığ indifaında, Ayın, nebatların ve hayvan. ların şekillerine tesiri Çiltçiler, çoktanberi, avın meyva lara ve hayvanlara tesiri olduğunu biliyarlardı. Şimdi, bu hususta tecs le alalım: Het baş &) şeklinde çok diş elde edilme istenildiği zaman, sarmısak. ayıt hilâ! halinde bulunduğu bir zama da ekilmet'ymiş, Yok, dolgun yu varlak dişli sarmısak tercih edı yorsa, ayım bedir halinde bulundu ğu zamanda sarnısağı ekmeliyr: ; Patates, şalgam, hıyar da da bi tesir görülüyormuş. Bu — sebzoleri. ayın ilk günlerinde ve fam hilâ! balini almasından evvel ekerseniz patatesler. şalgamlar, hıyarlar, 'sa baklar vescirze çifte boynuzlu olur larmış, Yok, ayın devrini ikmal et- tiği günlerde ekerseniz — sebzeler, birbirine Müsavi büyüklükte ve yur varlakça yelişirlermiş. Aym tesiri, hayvanlar üzerinde de daha İyi görünebilir..iş. Dişi domuzlar, dişi ada tavşanları, av devrine başladıktan kaç gün sönra gebe kalırsa, 0 kadar yavru doğu - rurlarmış, Tabif, adet, ondan ileri geçmezmiş. Bu suretle ay devrine başladıkta.ı iki gün sonra gebe kalan bir da « muz, bir ada tavşanı iki yavru, ge- belik üç gün sonra ise, üç yavru. Bu suretle öon yavrtıya kadar yav vu doğururlarmış; İnek ve kısraklarda da ayın tesia ri, şöyle oluyormuş: Eğer, inek ya- hut kısrak, ayın ilk günlerinde gehe kalırsa, doğan — yavrular dişi, yok gebelik son günlere tesadüf ediyor sa erkek yavru daoağarmış, Bu malümatı aldığımız kaynağın İddiasına göre, bu söylenen şeyler 1000 de 999 doğruymuş. Üyle ise tarlanız, hayvanlarınız varsa, yüz « Terce neslin tecrübesine dayandığı iddia olunan bu uüsüle müracaal & diniz ve emelinize göre meyva, seh se, hayvan elde ediniz. Kaynağımız: ÂAya seyahat edin orada yaşamak aşırı bir hayal.. fakat onun tesirine inanmanızı tavsiye, güzel bir nasi hattir. Diyor, - Bombardımanlar da işe ' yarıyor Stokholmean gelen bir — habere göre, Londradaki “Britiş Müzeom" da, gceçn sene tayyare bombaların- dan | 3süle gelen tahribat tamir e » dilirken, Bethovenin şimdiye kadar meçhul kalmış üç eseri bulunmusş, Bu eserler, bombaların alltüst ett'. ği yazma nola paketleri — toplanıp tanzim edilirken maydana çıkmış. Şimdi, bir kisım sivri akıllılar, o tahbrlbat vukua gelmeseydi, bu kıymetli eserler — buluünamıyacaktı, diyorlar. ! 120 beyaz adamlı bir payitaht Avüstralya “Yeni Gine”sinin bu günkü merkezi Salâmua isminde bir kâasabadır. Bu merkaz de, lâam yüz yirmi Avrupalı vardır. Halbuki, idare merkezi, evvelce Yeni Gine civarında bulunan Yeni Bretanya adasındaki Rabol şehrin- deydi. Burada birkaç yüz Avrupalı ile 1,040 da Asyalı vardı. 1937 se « nesinde vukua gelen şiddetli bir şehir lâvlar altında kaldı. Bu 120 kişi ölümden (kurtulmuş, Salâmuaya kaçmışlardı. Bu suretle Avüstralya Yeni Ginesle nin yeni merkezi bu süretle meyda». na geldi. HADBDER — ÂAkşam postası GÜNÜN MESİ -l asta avcıları! Eminönü Halkevinin, Kapalı fırının, rTübeler yapılıyor, hayrele — şayan nelticeler elde ediliyor. Meseli, nebatlardan — sarmısağıs! | sarmısakta, T- | Neşeli bir meclisteydik, Avcılık bahsi açıldı. Uzun uzun hikâyeler ümledik, , Mecliste hazır bulunan bir he « kim dostum da gülerek: « — Ben de size hasta avcıları- nı söyliyeyim, dedi, Hepim'zin bil diği avcılık yorucudur, baht İşi- dir, hattâ masraflıdır, Lâkin has- ta avcılığında na yorulmak var « dır, ne çifteyi boşa sallamak, ne de masrafa girmek, Bilâkis bu ye. ni sanat (!) saliklerine oldukça da para kazandırır,. Eğer bana i. nanmazsaaız, yahut her Tanrının günü 7-3 Hra kazanmak İsterseniz anlattıklarımım provasını yapabi « Hrsiniz!,, Hekim dostuma: — Böyle bir niyetimiz yok, de. dim, Amma konu da pek meraklı, Bundan ötürü yeni sanatın (©) im- celiklerini öğrenmek için sabırsız. Tanryoruz, Mesleki haysiyet ve — vakarma çok bağir olan hekim arkadaşiım, hırçiın bir sesle söze girişti: « . Ankara ecaddesini çıkıp Ra pahlfırmm önüne gelince, dolayını zı gözden geçirin, Köşelerde iki - $er, üçer kişilik grupların toplen dığını zöreceksiniz. Meselâ Emi . vönü âa!!mvî önünde, Kapalıfırın öntünde, Emniyet sandığı önünde, hattâ belediye tramvay durağın « da,., Bu kümeler yolları Gtkatle tarassut altma almış'ardır. Bütün ümitleri bir noktada birleşmiş. tir. Yokuşu ağır ağır tırmanan hasta köylüleri, taşralıları gör « mek! Bi bicarelerden biririn An- kara caddesini sallana sallana çık carpar çarpmaz hemen tortibmt Te Tırlar. Adamcağızın yanıtın gayet mülâyim bir tavırla yaklasm “geç miş olsun., dan baslIryarak hul ve gökten İnen bu atıbaha derdini dü« ker, İstanbula,' kendisine tavsiye ellen su veya bu doktörn gür mek Üzere geldiğiri söyler, Hattâ eğer vatsa, cebindeki tavsiye mek tahbunu da orkarm öokütür! Bu ke, nuşmalar sırasmda. hasta aver'n e €ı, köylünün hemserisi çıkmağı da unutmazlar! — Böylece, karşılıklı bir dostluk ve emniyet teessüs e« der, Sonra hasta averları hep bir« den: “—— Yaha, derler, hiç o doktoara da gidilir mi? Bari bir iyilik ede- lim de senli meşhur doktoör .... a gölürelim ,, Hasta averlarmdan biri, adame cağızın koluna girer, amnın hali naye varır? Öğer, fuzuli hemşe « rinin çevirdiği dolaptan beş, on lira fazsla tedavi masrafı Vermek . le kurtulursa, ne âlâ! Zira maa'e. tef bazı hekimlerle uyuşarak öre larım kömisyonculuğunu yapan hus ta avcıları, üstelik zavalk taşralr Tarı baska vesilclerle sızdırmağa da koyulurlar! Bu adamlar, estkiden otellerin iskeleciliğini yapıyorlardı. Fatıat, avorlarınm — gözlerine | hatır sorarlar. Zavallı taşralr — da EKLELİERİ / — Emniyet Sandığının önlerinde biriken insan kümelerinin bulduşu , yeni sanatı ifşa ediyoruz! Yazan: SABİH ALAÇAM oralardan zabrtanın yerinde mü « dahalesiyle — ayrılmağa —mecbur kaldıklarımdan, işi, şimdi bu yola döktüler! Maamafih kârları yerin dedir, Biraz - gevezelik ile günde en az 5-6 Hrayı kıyırırlar! Görü. şorsunuz ya, yeni sanat (!) hiç de fena değii”,, Hekim döstuma sordum: — Mademki — yeni sanatı. ()) beğeniyorsun ve mademki onlarla da işbirliği yapan kapı yoldaşla * rin olan doktorlar... Sen, ne güne duruyorsun ? Muhatabım ates püskürdü: “— Kim, ben mi? Bilâkis şah« san birçok hekim arkadaşlarrnlı berabar, hastalar İçin çok muzir Ve tahabet için de bir leke olan bu durumu önlemek maksadile E tıbba odasma başyurdum. Hattö, hasta avcılarının, zabıta vasıtasi, le hüviyetlerini — tesbit ettirdik. Etıbba otdasımda da olaya — dair müzakereler yaptık ve bazı teşeb Haber'in hulmacası Hİ 23 âĞ 5 87 g9 tou b W L GU g D L | | ! (0 B H 1 — Ölmek zamanı hulül elmiş olan, 2 — Sülâleyi —gösleren esas, ötedenheri mevcut olan, 3 — Bir renk, devletin idare taksimalından, 4 — Büyük anne, konudan evvel gelir, 5 — Bir fiil, bir millet, G — Bir renk, bir çağırma vasıtası, 7 — Akıl, bir hastalık, 8 — Manevi âlem. sayfa, 9 — Nezretmek, sılat işareli, 10 — Hedef, matem, İl — Bir emir, küçük şehir, Yukardan aşağıya: i — Arkadaşını ele geçirmiş olan (nzürekkep kelime), 2 — Alfabede bir harfin okunuşu, alfabede iki harf yanyana, fazla merbut, 3 — Arança (yabancılar), bir edat, 4 — Kirin bir yerde yerleşip — kalması, yazıyı seçmek, 5 —« Alfabede iki harf yanyana, işi fazla ileri götü- ren, Ğ — Umumi 7 — Valideler, hayret edatı, 8 — Teneke lulkalı, bir kesme âleti, 9 — Şarkı giıda, bir edatın kısaltılmışı, 10 — Bir müsiki âleti. maske, 11 — İran di Hinde (dudak), bir peygamhber. 20 No, la bulmacamızın halli: i — Galatasarüây, 2 — Arabhi, © şan, 3 —« Rahip, Tıpış, 4 — İrade, AÂAr Ti. 5 — Ban, Taşıt, T. 6 — Elüe min, Ana, 7 — L, E, Saray, 8 — Edibane, A, E. 9 — Ramazan, Met, Hakem, büslerde bulunduk, Fakat bu gü- ne kadar müspet bir sonuç elde edemedik, Hattâ, bizim bir iş be- teremediğimizi gören hasla avck ları, meydanı boş bulmalarından ö- türü, gümden güüte de arttılar! Lâkin, kanaatimte bu çitkin hâa- le son vermek zamanı Çelmişiir, Âlk ödev Etibba odasıma düsmek « tedir. Hasta arvetlarıyla isbriliği yapan bekimleri çağırarak evve - ğ tenbihte bulunmak, durumlarmı değiştirmedikleri takdirde hak . larmda mesleki ceza hükümlerini tatbik 2tmek âzımdır, Ayrica, zabıta nezdinde gerekli teşebbüslere giriserek hasta av - clarının faaliyetini de önlemek kabi!dir, Bunlardan maada, İstanlırla ge lecek olan hastslarr ikaz etmek de mürskündür. Bounu gerek o a. hallin hükümtet ve belediye heklir- leri, gerek hastaya tedavi mak . sadile İstanbula gitmesini tavsiye eden serbest hekimler yapabilir, Hattâ, bu noktada mesleki hay - siyet ve vakarlarına sahip bütüün nığradaşlar birleşerek, hastaları mıza kamisyoneculara kanı'makan çekinmelerini söylenteliyiz, Yukarıda birer b'rer sıralağı. ğım tedbirlerle. yeni sanatın ()) ortadan kelkacağma cminim,,, Hekim aerkadaşımızm bu av hie kâyesini merak ve hayretle din'es miştik, Fakat, manlesef onun an- kaitıkları tatlr Bir haval değil, çir tün bir hakikatti, Bu halji önle « mek maksendile, ilei i makamlarım meseleye İâzmmre'en ehemmiyeti verecreğine kan'im. Sabih ALAÇAM e SAT!L'E EV sem Şehremininde Küçüksaray mey . danında üç oda bir mu'fak, bahçe., si iki halâsı, kuyu ve elektrifi bu. hünan 11 numaralr kâşir ev acele satılrktır. | İçindekilere müracıat. * Yenni Sünmetçi Nuri Eşsiz Büyük yaştakilerin da sünnetleri kabinasında kolaylıkla yapılır. (Dü, ğün için bir hafta evvel müracaat.) Aksaray polis merkezi karşısında No, 1/2 Tel, 20937 den isteyiniz, TETMMENARA MNT Acele gayet ucuz satılık hane Beş odalı kâğgir içerisinde ter« kos, kuyu ve olektrik vardır, İti oda birinci katta, iki oda ikinci katta ve bir oda daraçada her katta helâ vardır. Gayet ucuz satılıktır. Beyoğlu: Sakızağa — caddesi Atlı Esas sokak 19 Numaradı sahibine müracaat, YFA (Gazetemizin birinel aayfasında L*hııllkıııııııılıılmııııovı:ıııl.ıııl ek. WHicari mahiyeti haiz olmıyan küçük L _wpn-_rd—-.j İ ya 43 yaşmda, yüksek tahsilli, tica. retle mişgüul, eenebi dillerdan bir ka. o çına vâükif, şen ve sıhhatli, sima ve oşkâli gayet İyi, mütenasip ve kusur. suz, işi ve serveti bir alle — refahını yüksek derecede temine kâfi bir bay, koyu kumral veya siyah gür — saçlı iri elâ veya siyah gözlü, güzel ve ga. yet mütenasip endamlı, —en az lise tahsili görmüş, yaşı nihayet — yirmi yediyi geçmemiş, yüksek, gayet te.. miz, şen sevimli Ve — malümatlı bir kızla evlenmek İstamektedir. (F.D. 'K.y remzine müracaat, 2 * * Orta yaşlı, OTİA vücutta, hiç kim, sesiz, dört odaly döşenmiş — bir evi bulunan, Bar: Saçlı, siyah gözlü, siyah kaşlı bir bayan; evine merbut, na . müuslu bir bayla evlenmek istemek - tedir. (34M.LN) remzine ntüracaat, *& Yaş 30, boy 1.68, kilo 68, resmi bir müessaesede Zanaatkâr işei, ayda TO Hira maaşı Olan Ve ayrıca — dişar. dan kazancı bulunan bir bay, eşine | bağlı, terbiyeli, ciddi bir bayanla ev. lenmek istemektedir. Çocuğu da ola. bilir. (MLM, Ç.) remzin: müracaa: * 26 yaşımda, askerlikle allkâsı ol. mıyan, devlet MemMlru, ayda net 76 lra Kazanan, içki Ve SiZara kullanmi yan ve :.3şr3c'.al-ci validesinden baş . ka kimsesi olmiyan. bir evi bulunan bir bay, azami 22 Yaşmda, ev işle. Trini bılen, musiki sevan, dana — bilen içtimal terbiye SÖrMÜŞ, balık atinde, uysal bir bayanla evlenmak iztemek. tedir. (Küre D. 87) remzine müra - eaat, İş arıyanlar *& Kocam askar Olduğu için çalış. mak mecburiyetindeyim, — Yazım on dokuz, Türküm, B"î“k MüÜsssessler, de çalıştım, bonservislerim var, Sü. ratlı daktilo biliyorum. — Muhasebhe, ve muhaberat işlerinde — daha fazla bilgim var, Taliplerin (Uthu) remzi. ne müracaa!ları. * İngilizce ve fransızda — bilen on parmakla seri olarak Makine ile ya, zı yazan bir genç, ÜS ây tatil müd. detince bir iş aramaXtadır. (A P M, 492) remzine müradazt, * Hesaptan anlayan — bir bayan iş aramaktadır. Herglin ondan sonra Sultanahamam. Marpuççular çarsilr han No, 33 e müradsat, * Ortaokul mezumu, daktila bilen, 16 yaşında bir genç, — herhangi bir yerde ehven bir ücretle iş aramak. tadır, Çarşıkapı Hattat sokak No. 1 de Şadımarn Özcana müracaat, & Temiz bir aileye Mensup lisşenin onuncu sınıfında bir genç herhanyi bir işte çalışmak İstemektedir. (N) remzine müracaat. ; * İstanbul Hisesinin 9 uncu smtfın. dan çıkmış, 19 yaşında bir genç, her. hangi bir müessesede kâtiplik gibi bir iş aramaktadır. (8. Özakar) remzi. ne Mmüracaat. Aldunız: Aşağıda remizleri Yözlı olan a , kuyucularımızın — fümlarına — gelen mektupları idarehanemizden (pazar, ları hariç) tergün “abahtan — öğleye kadar ve saat 17 den soönra aldırma, ları. (AH) (AM (ATA) (Bahar) (B.LLM.C.) (B.V-) (85 ciddi olalım) (Deniz) (D.ASD)CE. Ural) (B.Oy(E.L) (F.N.s,) (Gülseren) (Gar) (HB 888) (Hulya) (H, Önsal) (H, 450)) (Kaymak) (Lütfi)(M.T.R.) (M, Nur)! (Memduha) (Mehtap) (N.N,)(Nelii); (N. F. 50) (Sami) (S.R, 42) (S.T.), (SH. 16) (S.R) (Sevgi) — (Ş.CK) (Ş.E.) (DELR2) (Tekcan) (T A Ş) (Taliim kimdi) Y.B.)(Yedek denizci), DKSN Y S N K S S K A S T Ü S G Ü ÜN S ÜSS v0 l b b İKi gün evvel İaponya sefare tine tayin edildiğine dair bir tel gtaf almış, hemen Londradan ha, reket etmişti. © Kenan Feridin vefatı onu pek üz dü; İsini|gücünü bırakarak dottü. nun cenakresinda bulunmağa köş | “tu, Şimdi Ümit onu her gün görü, | yardu, ve ölümünü pek merak ediyordu. Daldığı sonsuz uyku içinde yüzü sakin kalabilmiş miydi? Yoksa yü zünda mtırapların korkunç damga sı mi görünüyordu? Sabri Ümidin bütün bu sualle - rine uzun uzadıya cevaplar verdi, Genç kız acılarını anlalmak, içini boşaltmak istiyordu, Sabri bu ike tiyaer anladı, Ümidi yorulmadan, usanmadan dinledi, Ümit, bu ölüm etrafında her şe yi vasisine anlattı, babasınm Ü - Tüm gecesi esrar dolü bir sesin kus Taklarma fısıldadığı kel'meleri n lntalmaz bir korku içerisinde uy « kudan nası! uyandığını — söyledi, babasımım ölmeden evvel kendisi « ne yazıığı son mektabu defalarca berâber okudular, “Seni seviyo « rum yavrum, seni brrakıp gidece « ğime çok üzülüyorum, fakat ne yapabilirim ki... Seni Sabriye e - manet ediyorum, o, seni benimi kak dar sevecektir. Buna inanarak ra« hat rahat ölüme kavuşuyorum, Ümit, Sabri ile babasmın meza- rmı Ziyaret etti. Buraya eskidan de gelmişti; fakat bu rlefaki geli« şiyle evvelki gelişleri arasında ne kadar derin fark var? Yüzünü görmeden ölen Aannesinin mozarı başmıma kalbinde tatlı bir hicran, sakin bir hüzünle gelir, daha ziya- de babasımım ıstırap çektiğini gü « rerek üzülürdü. Fakat $imdi parçalanan öz ka'e bidir, Ümit, babasmın taze Meza. rı başında, karrsmın öülümüne yıla larca ağlıyan bir insan istırabınım ne kadar derin olduğunu anlamış. öğrenmiş, dluymuştur, Bugün Ümit, ümitsiz, öksüz, pe rişüân, meçhullerle dolu bir haya - tın eşiğindedirt, Bu hayattan ne beklediğini bilmiyor, yalnız Sabri Tekle beraher bulunduğu dakika - larda, derin bir — tesellinin, tatlı bir unutmanın ruhunu — sardığını hiasediyor. DA A A İnsan Truhunun karmakarışık labirentlerinde dolaşmıyanlar güöze yaşını bir felâket, bir ısttrap ifade Si sayarlar, Halbuki gözyaşı büyük kederlere damla damla akan acı bir tesellidir, Felâketin seline ken dit kaptırmış bir zavallıyı bu Hcı teselliden mahtum — etmek, onü güklürüp eğlendirmeğe calışmak 15 tiırabimnım üzerine yeni bir — ıstırap eklemektir. Sabri Vek, insan ruhunu tanı * muştır, ölüm acıarımı nası| avuta- cağmı biliyor; onun için Ümidin ciddi, yahnt çocukça har sualine uUZün Cevaplar verir, kaybettikleri sevgili çehrenin solgun heyalini her vesile İle canlanılırır, maziyi uyandırmaktan koörkmüzdi. Sabri Ümitle konuştukca hay - retler içitile ka'ryordu; bü ön âal. ti yaşmdaki küçük kız bahasınm, Kenan Fetdin, istirabımı, hassas YUNCAK DEĞİLDİR Nakleden: Muzaffer ESEN Ve şefkat dolu ruhunu nasıl anke yabilmişti? . Bu görüşmeler esnasında Ümit bazan fazla mahzun olüyor, güzel Bözleri yaşlarla doluyordu. Sabri bu dakikalarda ona kuru sabır ve tehammül nasihatleri vermektlen çekiniyor, ince elini ellerinin İçi « ne alhıyor yahüt onun hıçkırıklarla sarsılan zevallı başını bir baba gibi omuzuna koyuyordu, Ümit bu dakikalarda dünyada yalnız olmadığını hissediyor ve bu onun için büyük bir kalp kuvveti oluyorrtu, Sabri Tek Ümidi teselli etmek için dünyada kalmış ahasının bir bayali gibiydi, Bitâte adam Sabriye sade kı « zint değil &anki müsşfik ve iİnce ba ha kalbin'n bir purçasmı da bı « rakmıştı.. Ümit onun himayosi nl- tena girdiğini hissettiği saatten itibaren İstikbale daha emniyeele bakmağa başlamıştı. Sabrinin Jae pönyaya tayin edildiğini bilyor . du, Fakat hareketine daha beş al. tr haftalık bir zaman lüzmadır. Ümit büyük bir ruh tembelliği İçinde yasadığı te'n bu beş altr haf tayı hiç bitmiyecek Kadar uzun sanıyordu, Sonra vaslej ona tatlr ve sakin bir hayat vaadetmiş, ba- basının da 0 müşfik ve kimses'z kadıma dair pek güzel seyler söy- Temisti. — Birkç güne kadar Nalme ha- mnımr göreceğim, diyordu, Onunla uzun uzadıya sizdan bahsedeceğir. PFiskiden tanıdığım ve sevdiğim bu katlını Alah mükemmesl bir anne olmak İtihn yaratmış sibidir. Çok genç yaşta dual kaldı, Pek cok Za- mün €VVel biricik cocuğu, on altı yaüşında bir kızımı küybetti. Yapayalnızdır. Onun İçiu siri oe na brrakmak istiyaram, Ümit, Ça, bucak eiri seveceğindan — emminim. Siz de onu sevtceksinzi, Tipkı bir ana kız gibi, Sabri sık sık bündarı anlatıyor, sözlerini ümit verici"güzel hayal. lerle süslüyordu. Ümit Najme ha nımr adetâ görmeden sevmağe baş kamıştı. Bir gün Sabri gülerek Ümide sunları söyledi: — En olmryacek ihtimalleri de düşünelim Ümit, sayet Nalme ha- nım alıştığı yalnız havatı bozmak istemez ve ben de sizi yanma br rakabileceğim elmas kalpli bir ka- dım bulamazsam, a vakit Tokyoya kadar beraber gideriz, olmaz mı? On gün sonra Sabri Pek İzmir. den ayrılmağa Mechur - oldu, bu mecburiyeti anlatarak Ümide veda etti, Onu İstanbuldan istemişlerdi, Sabri hu fırsattan istifade edecek, hem işlerini düzeltecek, sonta Nai, me hanımla da konuşacaktı, Bu ayrılış yılbaşma tesadüf e . diyordu, Sabri bu tesadüften fe « na halde üzüldü, Kederli insanla- rm yalnızlıklarımı bayram günle - rinde daha derin hissedeceklerini de biliyor. Bunun için Ümide, ümitler ver - meğe çalısryor, kıza — İstanbuldan yılbaşr hediyeleri, kitaplar, tızın uzun Mektuplar göndereceğini va- adediyordu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: