ITESRİN — 1941 BALIKLAR — ARASINDA se e derli balığa zıbkin © türlü saplanmıyordu Tiran Vİ vakit geçir. Gi memnun Olu- N eğlenceli Beyi ize dalma gösteriyorlardı. KALINLIĞIN DERİ DA gr, Akıntı Kalde işti, Su berrak nin, almağa hasır. N ipini sandala hn Jörg'ükor. igi > Relince yavaşca ğı neredeydi? hacet kalmadı; KR etmemişti, İki Kadar uzundu! in- yon balığın kalm. > a civarında le, var; yerliler. eği vitlar? İhtiyar İk Ge, , yuvasına” İ ağzını zaman : Rİ ,âcıp kapatı. i yavaş yava$ er Yapıyordu, S in j0, Parakuda. N eğin tikamını almak haldeki zankmını Yahudi canava» “avar uğultuya saplanmadığını Gok kalın, zepkın Beg, bazladık, Cana» 4 “bir kaç metre N ş Hayvanı bu sefer ik istiyen Jürg « ol p 4 Suyun üstün ya V€ ben suyun üs- İlt Yüzerek harp ai Nihayet çılgın Mn; uz, Yahudi ba- a, Meafımızla dele. Oradan saplıya- ir derinliklere ti İstedim, Cana. #ibi yine komur- ediyor ne Ma, Keskin ve sivri li in tecrübeleri ie Ne biç £ istiyorum, damıyor; hk e, Yalın yanına ğı? kuyruk dar © uzaklaşıyor, Sare bula” mağ ele rhamet et rap beni mah“ Hye disine sik aş, m bir hayli ; fakat va» Üy, Seişinden de Sün Cafere i değil, Fa May, Yösünürken, ez. > a rü Hep *- Şimdi ya” ie kali Tahir tadan kaldır mek de para etmedi, Alfred'le Jörg'e canavarın an, ak ağzından yaralanabileceğini söyledim, Hayvan nasıl olsa ara... da sırada ağını açıp kapıyorğu, Hemen daldık ve csnavarın ağ. zin açması bekledik, Mağaza, ya benzeyen ağzını tam açarken Jörg bütün kuvvetiyle zıpkını yahudi balığınm boğazına nişan, adı, Canavar havatıma kastet, mek ist mizi nihayet anla. mış olacaktı, Zıpkın boğazmda olarak yukarıya inip çıktı; kuy. ruk darbesinin husule getirdiği su tazyiki bizi etrafa savurdu. Canavar hormurdanarak kaybol, üstüne çrktik, ir çığlık k wuş Zıp: n bağlı bu. lunduğu sandal denize doğru a. gilâdr, Yerli yaliksılar karlalla, riyle peşinden gittiler, Tam gan. dala gireceğimiz sırada #ipkın na gelince, e yda bir daba y bir halde lendik limanına yelkenle var, imirmız zaman harbin patlak verdiğini (öğrendik, Balıkları de derhal unuttuk, Eve, mam lekelimise dönmek istiyorduk! VATANIMIZA NASIL DÖNECEKTİR? Aradan aylar geçti, Hâlâ Cu, racao adasındayiz, ko. yunda demir alcsiş bir Alman şilebinde, başımızı ellerimizin içine almış düşünüyoruz, Avdet seyahatimizi peşinen ödemiştik, Fekat hiç bir geminin Almanya. ya gitmek için denizi aşmağa €d- seret etmiyeceğini biliyorduk, Amerikadan Japonyaya, Ye Or8- dan Sibirya yoluyla Almanyaya, dönebilirdik - fakat bunun para lâzımdı; para, para, ve yine para! Seyahatimize lizm olan arayı Curaçao adasında kazan, mak mümkün değildi, Hiç olmaz. sa bizi Amerikaya kadar götüre. cek para biriktirmeğe kârar Vek. dik. Amerikada, çektiğimiz re simleri satacak, tetiikstımız ü, feranslar verecek ve »l parasını elde ede. Curagao'da pasil para kazanı, ir? Balık satmakla! Bolik tut. mağa karar verdik, Tuttuğumuz balıkları la er satıyorduk, yz ia balikçılık «imeğe karar verdik, Balıkçılık ptığımı #lmal sahilini kolay kolay m mıyacağım, Bir gün arasında ilerlerken tarpon belik. lsrma rastladık, Amatör balik. çıların yakalamaktan gom gere“ ©o zevk duydukları Gu büyük be- lık oltaya takıldığı zaman, yı bütün şiddetiyle çeker; balık. çıyı alp götürürdüğü bile vaki- dir, Evet, ne diyordum, tarpon balıklarını görünce hemen Üzer. İerine gittik, Alfred onlari yak- laşmağa muvaffak olarak biİR. mesini sırtından zıpkınladı, (Devamı var) ne gönder. Tahiri zehirleyip öldürsünler, v — Alâ. Ben bunu yapabi- lirim. Fakat, Mardine gidip gelmek uzun zaman mesele * sidir. Benim aklıma bir çare geldi: Tahirin bir gömleği ni bulup kana batıralım ve Zühreye gönderelim.. kendi” sini Mardinde kurtlar para * İsmış diyelim... — Acaba Zühre buna ina” nır mı? — Elbette inanır.. — Ya vezir.. oğlunun başı” na böyle bir felâket gelip gel mediğini bilmez mi? — İşi anlayıncaya kadar Zühre inanır ve Tahiri unut mağa, ondan ümidini kes” meğs başlar. — Fena bir tedbir değil. Hemen bunu yapalım. TAHIRIN KANLI GÖMLEĞİ Cafer, şeyh Rızanın ya * Çan... Çan... Çam... de ei 00 Be. Haaa, pak e ni Bu mtrapla rami uyuyayun? Bu ge, mahkümiyetimin ik gecesi... Umrmi Haşplahanede, bi - rinel koğurteki karyoleda yalıyo rum., Düşünceden, ızliraptan geç vakte kadar uyuyunadığım işin, mbaha karş: âdeta gafiçt uykusu 08 dalmışım. Birdeni're kazyola sarsıldı.; hç. yecin ve korku ile gözlerimi aç » tan.. başımın ucunda beyazları bürünmüş biri duruyor ve gözleri- Dİ Xorpanaekan bana bakıyordu: — Ne var? Ser kimsin? -diye — Ne #stiyorsun benden? — Canmı simağa geldim!, Alandan soğuk ter damlaları adı, sorda: — Muhammed Ümmeti misin? İsadan musn ?., Musadan masn?.. Boğazım kasılarak; — Müslümanım yâ melik!, die Yebikiğm, Elini usalap canımı alacak diye bekliyordum... hayat, meğerse ne kular tatlıymış Yarabbi!,. Beg der kia (asla yaşıyabilmek htiyacile Körram yorum, O, yine ssabi ve diktir sesle sordu: — Yahndi değil min Sen? Binlenbir; sofada bir gürültü oldu, de Üç numaralı odaya girdi ge- Sesleri işitildi, Birdenbire kapı açılar. İceriye ellerinde iplerle ik. fardiyan girdi. bir anda azrailic Üüne atıldılar ve onu iplerle sar- dilar, En küçük bir mukavemet göstermedi. Tahtadan bir heykel Ebi duruyordu, vine bana bakıyor el göilerimden ayırmı - yordu ız Odanın | tşti, Bani İm men medi hayat : AİR ve Mahmud Saim Yazan: Mahmut Saim Altundağ e. Rus Çarının Raspotini 'aSin No: 1 ve Ebülhüda “Azrail, muhakkak Marko namında birini arıyordu. Acaba ecelden kurtuluvormiydim ? ., Artık uyumak; gözümü kırpmak kabil mi? Düşünmeğe daldım, ilk mahkümliyetime sebep ve beni he pisbanede birdenbire çıldıran bir mahkümun hücumuna, bu darüle 2aba sokun kimdi? Ebülhüda!.. Yildz sarayın ve biltün sultan saraylarınm raspotini Ebülhüda değil miydi? Umumi hapishaneye girişime 5€ bebiyet veren hâdisç gözümün ö « nünde perde perde açılmaya baş - Indi: Kürkçü banmdeki yazhanemde beşlik simit gibi kurulmuş oturu - yordum, İlan müsteciri Agop E - * fendi geldi: — Mahmut Beyciğim, deği, â. disleri tarafından min gayri haddin Cenabı Halka çok glkür ki; bir ay danberi artık uslu oturuorsun, Hanm kapısına eski bir pabuçis, beş tane Sarımsak asacağım.. ne İ- di o ahbar: Sabahleyin bir polis s- rar, öğle Üzeri iki jandarma sorar; akımma doğru mübaşir kapıya ya hasizname, ya celbname yapıştırır. Hanın kapımı mahkemel seriye dü. yarına dönmüşidi. Şunun şurasını kırk dördüncü şube zannedlordum, tabanmın altıni öpeyim!, Bak ar - tık ihtiyarlaorsun ahbar. Hani bi - zan hanende Oseb ile Orik ağanm bir çarlaları vardır: Uslan ey dil, uslan artık ihtiyar olmaktasın?... Sen de artık kendine biraz çeki düzen ver, monşer! Bizim Madam Satanike dün akşam ağnattım: Mahmut Bey artık uslu uslu otu» ruor değimise tak diye kerlesinde bir laf etmiştir: “Ka,, Azop, dedi, Onun öyle olurduğuna bakmaya » sm... Şunşanorti kimbilir neler dü- şünller, Dikkat ct, Ağop deği,. pale larise karayel fırtınası gibi birden patlıyacak? O anda kapı açıldı, Bizim Med. dah Kâzım çıka gelmez mi? Agop Bieodi beni Meddah Kâzımın iğfal ettiğine kanidi, Kâmm: görünce gibi karıdır. Bir laf ederi#e mu. hakkek zuhuratı hip deye meyda na çikar. Bendenize sllahammar * ladik, — Güle güle Agop Efendi. dee dim. Küşm gülerek: — Beni görünce Agop ahbarın beti benzi kül oldu, dedi. Geçen gün merdivenleri cikarken rasgçl- dim, Kahveciye örkemden ben göstererek : — İşte Mahmut Saim denilen seytanm baceyvadı bu herif, de- di, Bu ipl gekcor o biçare sakallı da, kukla gibi oynuor, Bunların yü. dirden benim de başmın belây: girmesi yakındır, Acep ne yapa - yan? Hanı kökünden satıp soluğu Kudüsü şerifte alayım Ahbar?. YAZAN: İSKENDER F. SERTELLİ «146 - rından saraya döner dönmez işe başladı. Hemen Tabirin gömleğine benzer bir göm“ lek buldu. bir güvercin kese- rek, gömleği kana buladı. Cafer bu işi çok iyi hazır lamıştı. Gömleği Zühreye ge” tirmek için bir köylü kadını bularak para ile kandırdı. — Sultanm kızına Mardin den geldiğini ve Tahirin dağ da kurtlar tarafından para” andığını söyliyeceksin, E - ğer Tahir kalede mahpustur, onu kurtlar nasıl paralaya * bilir? derse, Zühreye, Tahi ri odun kesmek üzere diğer mahkümlarla beraber dağa götürdüklerini, orada karşı * sına bir kurt çıktığını ilâve « dersin! Dedi. lü kadın para" ları almca, bir değil, bin ya" lan söylemeğe hazırdı. Bu bir Anadolu köylüsü değildi. Soysuz çingenenin biriydi. Çingene bir gün kanlı gömleği koynuna koya rak saraya geldi. Onu kapı » daki nöbetçiler bırakmak is temediler. Fakat çingene ka rışız Kâzun oturdu, Halinde bir fevka lidelik sezmistim, — Kâzmeiğm.. dedim. Böyle acele acele Ecİ çine beklersen yine #ende bir iş var- —— Fibette Iş ver! satacağız. — Erkulesini mi satâcığız? O xuntakaya Yedisekiz Hasan Paşa kazışır,, vallaği berif bizi ömrüml rün sobuna kadar Besiktaş karako. Iunun muhzeninden çıkarmaz, — Yalmdi gibi korkaklığı bı . rak! dedi, Dinle... Dün vapurla Üz. siğiyordum. Yanma iki Mısırlı Aarap hoca tesadüf giti Kizkulesine bakarak bir geyler ko, Duşuyorlardı. Birez arapca bilirler. Kulak kabertim: — dört beş katlı güzel bir esya ne büyük iş yapa, nız!” diyorlar ve: “Aes kimin”, diye birbirlerine Soruyor. tardı, ki Derhni söze karışma... Mos beynci Paik Paşa zade Mahmut Sa, im Beyin olduğunu söyledim, — İyi halt ettin. — Acaba satar si; yahut kire ya verir mi7 söcdiler.. derhal “Hem satar, hen: kiraya Verir. dedim. — amil ? Araplarla camot » Her kuzu sarması shbab olduk, Ya, rh akşam üştü beni Valde ret, Krzkulenini senden yılmamış.. Deliyr da görürse biçare adamca « ğizn yüreğine iner: ölümüne se- bep oluruz. Hocalar ertesi gün Kâzmia gel kaleden bağlandılar, AYlğı radan ve seneliği peşin Verilmek Üzere bej senelik bir kuntrat yapa rak Körkulesini Fettah ve Abbas Etendilere kiraya verdik. Bermu tibi kuntrat bir seneliği olan bin iki yüz lirayı da peşin uklik. Ho - calern eling dört tape büyük cami anahtarı vererek: imi aram buda ke bek) eylesin, Artik bu akşam vakıt | geçtir, Siz yarın sabah erkenden ; sandalla kuleye gider ve bekcider teslim alımımız, dedim, Araplarm merinuniyetten ağız. | ları kulaklarma varıyordu. Her 5. | kisi de ellerimden bayım | duamı alp çıkıp gittiler. Yalnız kalmen Kâzmma sordum 2 kaçacak mıyız? — ne niçin kapal? Onları ka — Ben Mardinden geliyo- rum., Zühre sultana verile - cek bir emanetim var, Deyince, bu sırada kapıya inmiş olan ssrem ağaların - dan birisi: — Bırakın şu kadmcağızı, Mardinden buraya kadar gelmiş.. ben gidip Zühre sui tana haber vereyim; kabul &derse içeriye alırız, dedi. Haremağası, Zühreye gi - derek işi anlatınca, hüküm . darın kızı: — Mutlaka Tahirim bana Mardinden mektup gönder . miştir, Hemen getirin o ka dını buraya. Diyerek sevinçle yerinden fırladı. Çingene karısını ka pıdan ikramla hareme crkar dılar. Bİ irem e yerinde idi, Çingene karısını görüm ce sordu: — Tahirin yanmdan m anahtarıdır. | bat), Fettah ve Ahbas namında İki de. li hnon düm gece bimarlancmizlen firar etmişlerdi. İkisi dr hastalik” meleri muhtemeldir. zamları rica olumur, Toptası Hmarhanesi müdürü Söylemeğe ieet var mı? kuleye iki üç zab - Hocalar Dolmabah- * <edan bir sandala binip Kırkulesi- he gitmişler ve orada yakalanımı. Jar, Doğru esiri zaptiya başlomize» ri Zülfikar Beyin karşısına; izin iaminir nedir? ahi Kısiculesi sahib ya ahi, Şimdi amam Mori valla hi, Bre Has; , Bağla rumlar, Soğru Toptaşına! Hocalar neye uğradıklarını şa - uşlar., kim dinler, Doğru Tops tası,, eski zaptiyeden geldiği için orada da derhal içeri atilmışlar.. İş unlaşılmcaya kadar zavallı ho» calar delilerin işinde tam bir hafta zalmışlar,, en sone başlarına gö içen felâketih “Kızkulesi bizim” “özünden geldiğini anlamızlar, Bir gün kendilerini bas doktor çağır. m: — Fettah., Abbas. söyleyin bös kalım, Kerkulesi kirin? HAMA si- sin ni? Arapların ikisi birden ellerini beş karış yukarı kaldırıp, ağızlarını da dört elif mikları acarak: — TA, vallahi ya seyh. demiş ler,. Lâ vallahi bizim deği, Alla hm hediyesi... Peygamherin mira. £i.. Ümmeti Muhammedin malı ya #eyh,. Wi vallahi bizim değil ve eyh?., Bimim değil ya şeyh.. Günün birinde yolunu bulup, be- ni Ebllhüdaya sikiyet eden Arap- lar, senelerce saraylanla çevirdi - ğim entriknlandan dolayı saten bas na diş biliyen Bbülhüdayı bir kal çalışmasına sebe yat kitabomın bu sayfalarından o- kuyacağım satırlar Fbülhüda ile aramızda geçen hâdieleri perde Perde anlatacak ve umarım ki o - kuyucularıma eğlenceli dakikalar yaşatacaktır. (Devamı ver) 15.11.1941 14.00 Türkçe piller programının devamı, 1430 Ankr'a Sonbahar st Yarışltarınm tahminleri, 14.40 Riyo setletimhur bandomu, 18,03 Çifte fasil, 15.40 Radyo caz ve tango orkestrası, 19.00 Konuşma (Kahramanlar saati), 18.15 Radyo caz ve Tango orkesirysi 19.80 Ajans, 19.65 Konuşma (İaşe sm 18.55 Muhtelif makamlardan şarkılar, 20.15 Radyo gâzelesi, 20.46 Keman, Viyola, Kemençe ve Alto ke imengeden anz eserleri, 2100 Ziraa! takvimi, 2110 Dinleyisi istekler (Günün meseleleri), 30 2145 Konuşma 2200 Radyo salon orltestrman, Ajans, 2245 Radyn silon orkestra. geliyorsun? Evet... — Nasıl Tahir.. sıhhati yi mi? Beni düşünüyor mu? — Srhhati çok iyi di.. her zaman sizi de düşünürdü Fakat, bir gün odun kesmek için onu dağa götürdüler. Dağda kurtlar paraladı, Dedi ve elini koynuna gö türdü. Bir küçük bohça çı - kardı, Zühre bu sözleri duyunca müteessir eldu ama, içinden ağlamak ve inanmak gel - miyordu. Çingene karısı bohçayı açtı: — Işte, kanlı gömleği. o nu ben dağda buldum. Mar dinden Diyarbakıra geliyor dum, Eğer siz kabul etmezse niz, annesine götürüp teslim edeceğim, (Decumi var)