sam» AMET EEE ESRİN — 1941 a yöre , der Varı matbaası dünden dal yukın, Müzi. çinde yaşıyo! hıçkırığı hâlâ din z sonu gelmedi onulmaz yara #başa yaşıyor gibi, i ölümün İnsan gibi ya. parçaları olan in her O birisjiş 4 s 7 f Atava ait bilinmi- ven hatıra Ebedi Şâf Atatiirk'e ait bazı ha- tırsları topladım, Onları, Haber ©- kuyucularma sunuyorum: SON SÖZÜ 9 Teşrinisani 1938 gieşamı, Afs- türk ağriaşmıstı, Saat 18,30 da koma başlıyordu. Bu sırsda büyük insanm gözleri açıldı. Yavaşça gu- va sordu; — Saat kaç” Kendisine verilen cevsba mu kabele etmedi, sustu. İşte, bu süküt, fani Mustafa Kemalin ebedi sükütü olmuştur. Bant 19,15 de otrafında bulunanla. rr bile farketmemeğe başinmıştır. iedi Mustafa Kemalin aon bügün. içimizde onüşüyar, yaşı) muşseak ve yaşıyacak. TAHAKKUK ETMİYEN BİR ARZUSU Atattirik, ekddiyet ve vekarr se verdi, oAlâyişlen hiç hoşlanmaz Öten tren düdüğü , mavi gökte yük km O'nun a- ler O'nun br Muhafaza etmenin Şİİ HABER — Aksam postası p genirdi, Uzunluğu 24 kilometre ti. tan Gölcüğün Gezin kıyıları tama- men kumsaldır ve adacık da bu se hile çok yakındır. Alettirk, burada bir köşk yaptırmak arzu etmiş, batlâ plija kadar servis hettr dö şümerek malzemenin bir kısmı ta- tınmıştır, Ebedi Şef. son şark se yahatinde Gölcükde gezmiş ve re fakatindekilere demiştir ki: — Beranm tarihini biliyor mu- sunuz? Burada, Türklük kaynası yar, Ne yazık ki Atatürkün tabak » xuk etmeyen bu emeline Bugün Gölcüğün hüzünlü dalgacıkları ter- cüman oluyor. ENDÜSTRİ VE ATATÜRK Ebedi Şef, Büyük Millet Mecii sinin 1937 yılı açılış nutkunda de- miştir ki; — Endistrileşmek, en büyük mili dayalarımız arasında yer üi- maktadır. Çalışması ve yaşaması lar “Beni burada, şu konuşduğumuz noktada as!., Burada, şu konuştuğumuz noktada yanaklarından öpeceğim bahis mevzu eden Atatlirk, ayrı » ca Osmanlı mperstorluğu tarihin misal olarak gösteriyor, Yalakabad (1) daki kâğrihanelerin üzerind duruyordu, Hattâ, Umumi Harp es rasmda fastiyetini tatil etmiş olar Beykoz kiğit fabrikasmın. ne için mevcudiyetini idame ettiremediği ni anlatıyordu, Atatürk, bu husustaki milli faa- lğyetin durmus olmasını doğru bul muyor, (evvelce yapsisin da giindi neye yapılamasın 7) diyordu. Ebedi Şefin, bacaları tülecek 0- hha tesislerin yerleri hakkında da Ühkkate değer bir düşüncesi vardı; Iabriksların, teknik mahzur bulur rpadığı takdirle, tren hattı üzerin €le kurulması. Meselâ, Eskişehir İhbrtkasınım arsasmı, bu mülihaza ile, bizzat kendisi seçmiştir, İzmit Hüâğr ve sellüler fabrikalarının ve- 14 hakkımda İzshat verildiği zaşnan 'da, yine ayns düsünce sajklle, mem nuniyelini beyan etmiştir. Atatürk tarihi nutukün rmdan birini söylericen dr, Husust hayatmda sâde ve mehb- viyetperverdi, Gariptir ki Dolma bahçe sarayın geniş dekoru, 6 bü. İ yük insanı sıkmıştır! Devlet reisi kab w İl etmiş olmak, Bun eliyle yanan teği kanaati göz. Ye bu acı gün « MN , > Cümhuri, e zafter Esen İZ e v “ kabul et. E ip değilim, şartların'a birlikte e ekim. Cevabı ide üşürüz, Bu İh aze ki emin bir & lâzım, Onun iye Ufak bir istek N Çi, İtaatli bir ta- Kik azim etti, K dn Tec emin bir ii *Sem) adamı Üstünü vice 0. tirdi, narın Artık Mana” bulunuyor. da Ttan, ağu Yakayı | Haber) mu- “a 4, Diğer ta- baga kanın da eyi > sl: “Kâyze. een in Londrada al ig atmak! Aydın) Ma) telâşlanmâ. tina cıktı, bir düşünmeğe İN * İzin istasyonları arasinda İ Göleük işindeki adayı da çok be Atatürk sarayı deği, evi olsun is temiştir. Öznrii vefa etseydi bu ar pısu tahakkuk edecekti, Seçtiği yer, Maçkndaki taşlık arsa bii Bis mimari üsübu O baktmmâan aade olan bir'ewv yaptırmayı dü - şünmüş ve hususi hayatında, Dol imabehçe sara; p Ut vurmağı Dalma refukat baylardan birine: — Boğusı ve Marmrayı, Maç kadaki küçük evimin pencerelerin. den seyretmek istiyorum, Demiştir. Atatürk, Eliziğin Kürk ile Ge- bulunan başladı: (Con Brice) Yİ yakala. makla çok iyi etmişti, Onu ev. velee basit bir hizmetçi telâkki ederken yanılmıştı zira (Con Brice) ehemmiyetli bir Tole sa, hipti, Zaten hareketlerinden ve komuşuş tarımdan herhangi bir kirişe olmadığı görülüyordu. Al. matlar casus Aâtierma ilk geleni almazlar bilâ'tis çok titiz. lik gösterirler, şı helde (Con ) onların her imtihanında #fak olabilecek tıynetteydi, iyen casus olamaz, Bü im irenlerin, geniş umumi kültürleri, derin teknik malümat. ları ve sağlam bir maneviyatları bulunmalıdır, Bir çok casuslar erkimharp omekteplerinin bir gök imtihanlarında kolaylıkla muvaffak olabilecek kabiliyette dir. Böyle olmasa askeri sahada iş görmelerine imkân kalır my, dı? Bütün bunlardan çıkan neti. ce: (Franz Haber) in emri altın. da calışan (Con Erice) nin tek basına da çekinilecek bir kimse olduğ r, Şu “Intelir ice” den bu adam hakkında malümat alıma. bilir, İçİn ekonomik elemanları memle - ketimizde mevcut olan büyük, kö- çük her çeşit sanayi; kuracağız ve İşleteceğiz. En başta vatan müda- fansı olmale üzere, mahsullerimisi krymetlendirmek ve en kısa yoldan en İleri ve refahlı Türkiye idealine vlaşahilmek için, bu bir zarurettir. Atatlirk, memleketimizde kurulur cak sanayi kolinrı arasında, bilhas sa kiğit ve selliler endüstrisine «ok ehemmiyet veriyordu. Bu bu» sastaki hatırasını saym Cevat Ab- bas Gürer şöyle anlatıyor: — Alatlırk, kâğıt işin, ber sene Avrupanm muhtelif memleketleri « m? ödenen parayı pek fazla bulu « yordu. Biryandan da Türkiyede küğrt ve sellüler sanayiinin kurule mast İçin Mâzam olan İlk maddelerin bulunduğunu düşünüyordu, Bu var hık işindeki yokluğu birçok defalar (Sam Coys) derhal yazı masa. sınm bazma geçti, (Tomas Mur. dol) a olanı biteni yazdı, bundan sonra “Intelligence Service” e bir rapor hazırladı ve (Con Bri. ©) hakkında malümet İstedi, İşi bir santta bitti, yazdıklarını a Benet) vasıtasıyla yol, adı, Artık (Franz Haber) ve adam- larını elo geçirmek zamanı gel , Şato plânını bir kere daha dikkatle tetkik etti, Kalktı, elleri ceketinin cebinde odada hirkaç defa gidip geldi, Düşühüyordu, Yeni bir karar vermiş gibi odasından çıktı, (Madam Vilvm) m eski daire sine girdi, Mağaralardan gelen gizi yol bu odalardan birine çı. kacaktı, Fakat nereye? (Sam) ATATÜRKÜN KADİRŞİNASLIĞI Ebedi Şefin İstiklâl Muharebesi renmiş bulunuyoruz. Bu husustaki bir hatmasmı, Ankara mebusu Yak ya Galip Kargı şöyle anlatıyor: — Meclise (simdi C, FL P, ye ait olan bina) giriyordum, Atatür. küm otomobil İle gitmek üzere ol. duğunu gördüm: — Paşam, paşam, Diye seslendim, Böylece ayakli tü konuştuk. Bana, Çankavada çay ziyafeti vermiveceğini, bilâkis kah raman ordumuza taarruz emiri ve receğini anlatir, İçimden gelen bir gülümsedi, biraz evvel (Con Bri. ce) odaya girer girmez şömineye atılmıştı, şu halde gizli yolun gömineye çıkması ümidi en faz laydı, (Sam) geniş ve yüksek şöminenin önüne geçli, baktı: Muazzam bir kapıyı andırıyordu, kenarları oymalarla söslenmiş- ti, Ortasında (Vilyam) ailesinin armaar nakşedilmişti. Bu gömi, nenin bir yerinde gizli dehlize a. çılmasını temin edecek bir mani. Velâ veya ona benzer bir şeyin bu, lunması lâzımdı, Lâzımdı ama (Sam) bulamı. a gezdir. di, bütün çıkımtıları itti veya çekti fakat nafile hiç bir netice side edemedi! / t $ Atatürkten vecize Büyüklük odur ki hiç kimseye iltifat etmiyeceksin, “ii hiç kimseyi aldatmı. , memleket için hakiki mef. küre ne ise onu görecek, o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır, herkes seni yolundan çevir- meye çalışacaktır, işte sen bunda makavemetsiz olacaksın, önüne namülenahi manialar yığacaklardır. Kendini bü. yük değil, küçük, zayıf, vasıtası, hiç telâkki ederek, kim. seden yardım gelmiyeceğine kani olarak bu maniaları a. sacaksın, ondan sonra sana büyüksün derlerse bunu di. yenlere de güleceksin. ... 1925 Bir adam ki büyük olmaktan bahseder benim hoş. ma gitmer, bir adam ki memleketi kurtarmak için evvelâ büyük adam olmak lâzımdır, der ve bunun için de niimune intihap eder, onun gibi olmayınca memleketi kurtaramı- yacağı kanaati inde bulunur, bu adam değildir. 1926 ... Bir takım kuş beyinli kimselere kendimizi Beğendir. mek hevesine düşmeyiniz, bunun hiç bir kıymeti ve ehemmiyeti yoktar. dir, Söylediğimin aksi çıkarsa, beni burada, şu konuştuğumaz noktada as! Dedim, 0, gili ve büyük zaferi İle dön di, i Mesliateyken, beni aradığını has ber verdiler, Hemen koştum. Ata. türk, kadirsinas Atatürk beni kar- şıladı: — Burada, şu konuştuğumuz noklada yanaklarından öpeceğim. Sözlerini söyledi ve öptü “ZAMANLA GÖRÜRSÜNÜZ!" Atatürk. Erkinmharp Yüzbaşı dir ve Şamdağır, Bir gün arkadaş. larile konusurken, aralarında bir noktal nazar ihtilâf; çiiyor, On - lara: — Siz, uzağı görmüyorsunuz. Diyor. Cevap veriyorlar: — Sen zabit isen, biz de zabitiz Sabrını kaybetitedi, bu yola kapı vazifesini şömineden bas. ka hiç bir şey daha İyi göremez. di, (Sam) tereddütsüz şöminenin içine girwerdi, kalın duvarlarâ vurdu, yere çömeldi döşemeyi tetkik etti, gene nafile, (Sam) en nihayet vazgeçti üyağa kalktı! dışarı çıkacaktı, odadea keskin bir kahkaha çınlağı, (Sam) deli gibi kızmıştı, ocaktan çıktı etra. frna baktı, fakat kızgınlığı suda eriyen şeker gibi silindi gitti. Zira karşısında (Cenni Börns) ü en çocukca, en neşeli bir kahka, ha ile sarsılırken buldu. Genç kiz kendine dik dik ba kan detektifi görünce bütün ira. desini toplayarak gülmesine mâ. ni olmıya çalıştı, Fakat zörre kadar muvaffak o. lamadı, zira hâlâ gözlerinden yas akarcasına gülüyordu, (Sam) re söyliyeceğini kesliremedi, mr. danır gibi sordu: — Matmazel, sizi bu kadar Tes yebilir misiniz? Gene kız birez nefes alır gibi oldu, dudaklarımı toplayarak ce, vap verdi: 1926 Sen, erkinharp isen, biz de erki” niharbiz, Aramızda ne fark var? At , O zamanki yüzbaşı Mus tafa Kemni Bey gülüyor, Arkadaş- larai — Bize, zamanla ileri gideceği Nİ mi iyma etmek istiyorsun? Ol ol da liva oi! Diyorlar, Atatürk: Hayır! Mukahelesinde bulumayor. Bu » nun üzerine, mühavere şöylece de- varı gölyor: — Peki, fer ol. — Ya, Be olacam? — Zamanla görürsünüz! Hukikaten, zamanla gördük, Sabih ALAÇAM (1) Yalova, » — Ne tuhalsınız! geceyi bacal içinde dolaş makie geçirdiğinizi zanmedecek Aynayı göstererek ilâve etti: »dinizi bir seyredin, dü- şüncenizi bana da bildirin, (Sam).m içinde bir merak dı, bir kaç adım attı, Göz, İ aynaya çevirdi,. Ve çok m o da bütün kuvvetiyle ve başladı, Sizi gören siyah olmuştu, Yüzü bir kömür. cil çırağınkine dönmüştü. — Vay canına diye bağırdı, beni bu vaziyette görse annem bile tar maz! Sonra eliyle mineyi göstererek devam ett: — Bu işl igte şu canavar be, cerdi, ama ne olursa olsun onun esrarını bulacağım, e (Cenni Börns) bir anda ciğdi- leşivermişti: — Nasıl? diye sordu, siz göm nenin sırrını mi arıyorsunuz? — Evet, Yoksa sizin bundan haberiniz var mı? — Fakat tabii! Ben daha ba- cak kadar kızken bumu öğrenmiş, tim, Durum size şöstereyim, (Devam var