re SN ha gi acığım Şi? ve 2 diye muttasıl A Hakiki bir baba ai e feda, i tün a ii kaynağını bul- i ar miş ondan bir » Rip X #ÖZ yaşının bi ya yanakların, , e izerek gocuğu tb “Fa, ŞöPen oldumu m e “1 ben bütün mi kemiren lk damla giiz yaşında ttim ve bir tün bir öm. € $u dakikada â N güzel hatıra Yaşiyorlar ve mrlen kucakla. yar LD hayalini gö, İ ir Rü- tatlı bi dl» dil bahtiyarlığı. o İl mevudiyeti * Rerilerek yüzü- değil, burada Sli kendimi alda. “dasma girer. Posta neferi, Mahi, efendiyi ca. a hayya rütvesine & GAME çimi İhtiyar görü. ada Rüştü baba “4 i Vu hareket kolu- a kesiniz, Bek lap diye emrini Uk ei döndü; 11 iy buraya nasıl | Seldin? İN SD verdim! e, Ma enim #walimin a» İCİN oturuyor. Ka az Keti Öneri e enem iz Başımı salladım ve ona son günlerin hâdiselerini olduğu gibi anlattım, Ve ilâve ettim: — Görüyorsunuz ya, Her şeyi biliyorum, Eğer daha taze hava, disiniz varsa bana onları söyle. yiniz, Sol eliyle birkaç defa çenesini kaşıdı, En ufak hareketiyle alâ. kadar oluyordum, Karakterini gok İyi bildiğim bu insan şuda, kikada müthiş bir sıkıntı ve azap i inde kıvranıyordu, Yalan düşünüyordu, Yalan bulmağa sa. vasıyordu, Her zaman tok ve doğru söylemeğe alışmış etli dudakları titreyordu: — Duydukların yalan değil Kemal, Yakayı ele verdik, Fa. kat; şansım varmış, Bir mucize kabilinden kurtuldum. Bu başlı başına bir masaldır ki: Ben o masalı söylernek' değil o hatırla- makla dahi muazzep oluyorum. Sözü geveliyor hâlâ annemden, kardeşimden bahsetmiyordu, Ellerine sarılarak gözlerinin ta,, İçine bakıyorum: — Annem nasıl? Rüştü baba. cığım diye yalvarıyorum, Bu, annem için hayalimda sorduğum son sorgu olmuştur. Yalan söyle, miyen © “dudaklar; elli senenin temiz kalmış dürüstlüğüne hür. met ederek yalan * söylemek içi aç'lamadı, Fakat; elli yıllık bir ömrün bütün bir ızlırap ve elem dolu hayatımda İç sızılarının bir kaynağı bir pınarı olan gözler; dudaklardan daha vefasızmış, Dayanamadilar ve denim peri. san halime bir objektif olmak istiyorlarmış gibi kapaklarını gağıva çekerek kenarlarına bi birini takip eden sıra göz yaşla, riyle ban& en feci hakikati söy- lediler,.... v Rüştü baba ile felâketi paylaş. mak istiyormuş gibi karşi Kar. sıya ağlayorduk, O sirada içeri, ye giren posta Rüştü babaya bir telgraf uzattı, O, gözlüğünü çıkartın telgrafı okumağa hazırlanırken: — Kardeşini merak etme dedi, Rasim beyin evindedir. Belki de Anadoluya geçmişlerdir. Bizden sonra onlar da hareket edecek, lerdi, -- Rasim bevler de kim Rüştü baba? — Buraya beraber kaçtığımız bir zahit arkadaş. O bu esnada aotıği telgraf! 0. kuyordu, — Hele şu masaya geç evlât i, Yine uzun bir şifre, iştü baba şifre rakamlarını söylüyor ben bir kâğıt üzerinde onları yazıyordum. Telgraf bitince yerinden fırla. dı: — Demedim mi ben, Bu ses- sizliğin altmda patlak - verecek bir kıyamet vardır diye,, Uyuşuk, sessiz ve muztarip Rüştü £ canlanmıstı, Gocu- Su sırtında, kasketi başında elin, de budaklı sopasiyle meydanda sağa sola emir veren, bir saat evvelki canlı menzil kumandanı olmuştu o şimdi... (Devamı var) din. i Diyor ve Tanrıya şükredi - yordu. Kutbettin derhal hareme koştu... karısının o hatırını sordu.. ve küçük sultanı kun- daklıyarak Kutbettinin ku - cağına verdiler, Hükümdar bir gün önce: — Çocuğumun adını ben royaceağım.. Demişti, Minicik yavrusu- Du fs ça alır almaz, üç kere kundağının ucunu öptü ve yavrusunun kulağına iği- İerek: — Zühre... Diye yavaşça seslendi. Hükümdarın, etrafında sa- sy erkânı biribirine bakışa- rak * — Ne güzel isim... D-1 ve hepsi birden Kutbe'tini tebrik ettiler. Küçük Zühreyi ulan ebe MAHMUT ATTILA AYKUT) j | Mehmet Eyühün maceraları bahsi müşterek — Mehmet! — Ne istiyorsun, Avse7 — Beş ira! Ayse, çılârdm mı sen, kı. um? Henüz ayın on » beşindeyiz: maaştm da tükenmek Üzere! Üç Rün sonra metelik bile kalmıya » sak, Sen de gelip beş lira istiyor. san, İş mi bu” — İyi va, Mehmetçiğim, ben de için sekden para istiyoru! Pa «- râmız kalmadı a ondan! Tedarik etmek lâzim! — Küstahlığna şaşıyorum! — Ben de senin aklma yöşiyo « rum! Tamabkiriykia ip yürümez. Anladın mı? Pafan olmadığı za « man paraya acımıyacaksın! An - cak bu soraitle kazanırsm! — Mantığma şaşıyorum, Ayge! — Hiç şaşma, Mehmet. Sen şim İdi bana beş lira ver... yabut,. ha. yır, Öğleyin, mektepten çıktığın vakit hipodrom gigesinden bana beş köre ilç zarp beş'i al, olur mu? — Bu da nenir nesi? — Nene lâzım ayol? Sen yalnız dediğimi yap, Söylediğim biletleri gişeden alır bana getirirsin, Akşa. Ma da bol bol paranız olacak" Profesör itiraz etmek istedi, fa» kat sesi, karısının dilinin şellâlesi altında sönüverdi, Bunun üzerine | ümitsiz bir halde basını eğdi, ce- binden sigara paketini çıkarıp ar « kasına #ıtimamla beş kere üç zarp beş rümuzunu işaret ettikten #on. râ gitmeğe hazırlandı, — Allaharmarladık, Ayse, — Ayol şapkanı unutuyorsun! — Ha, evet! Şapkayı sisyım derken bu defa elinden hiç bırakmadığı şemsiyesi” Kİ unuttu, Sonra sigarasını yaka» rak melânkolik bir tsvrin sokağa çikti, Boy: Orta, Göbek; Kibaroa öne fırlamış, Dudakların sunda on ye- Gi, on sekiz mürekkep «ik bir sakal, Başmın zirvesinde elek. trk gibi parlıyan kel bir dalre, Yürek: Altm gibi. Ruh: Çok na - zik, Sabır: Fazla, Unutkanlık: A- zami raddede!., Hulâsa yirmi senedenberi mek- tep kürsüsünden, tarihten evvelki Ve sonraki zamanları tedris etmek. İc yürek tüketen ve yine yirmi senedenberj tarihteki Ha, Eytbün moğlüur #nbrı ile mücehhez olarak sevimli refikası bayan Ayşeye kar $: savaşına devam öden profesör B, Mehmet Eyüp işte budur. Fakat kadın denilen mahlük a - sırlardanbeti değişmemistir. Ta - rihten evvelki zaman kadıru ile yirminei n#te kadını arasında bir © X görüyor musunuz? Bay Eyüp ne derse, bayan Eyüp tersini ya » par, Bay Mehmet ne teklif ederse Bayan Ayöe aksini müdafaa eder. Bay profesör ne tavsiyede bulu » Bursa sevimli refikası bambaşka fikirler sördeder. Bay Eyüp kari- sinin bu İnat ve İsrarma en nihan » yet boyun o eğmekter buşka çare bulamazdı, Bayan Pyiip korkunç, müthiş bir tipti, Bay Evühün aldığı tasa « şın Kemen hemen dörtte üçünü pökere ve at yarışlarına verirdi ide birde avucunu acarak köcs » #Mmih Önüne dikilirdi, Her oyunda Nakleden: |. L. da kaybederdi mübarek, Fakat e dersiniz hastalık bu, (9X5) io ge- ce rliyasmda görmüştü, Kendisi o günlerde biraz rahatsız olduğun- dan biletleri almak için sokağa Çi kamağı, heyecan ve merakla B. E, yübün gelmesini bekledi, Fakst sa- at on ikiyi çaldığı halde kocası mey danda yoktu, Saat iki, izini bile görmedi, Saat dört; hiçbir bayat emaresi, Saat altı; ne gelen Yâr, ne giden, Bayan Eyübün onülsesi arttıkça artıyordu. — Seylü — Efendim... N — Kızım, eczaneye kadar atü” ver de, hipodroma telefon çi, Ye» rışların neticelerini 8or, Birkaç dakika sonra Seyjâ çert- eden döndü: , v — Birinci bahsi müşterek 3X5 — Yalan! — Evet, sane! — Ay, çıllıracağım! 1 — Ciddi söylüyorum, anne: Hakiketen de bayan Eyüp çüd” racaktı, Bu, şirdiye kadar dene- Giği ilk bahsi müşterekti. İkide birde odasına girip çıkıyor, derin derin içini çekiyor, kazancı he - sap etmiye çalişiyor, nerelere har. cıyacağını tasarlıyor, i 0 şan telihine teşekkür ediyor Ve.- sabrtsızlıkla bekliyordü. Saniyeler ona dakika gibi, dakikalar ast Gi- bi görünüyordu: saaller de asir bi uzundu, Fakat B, profesör de sanki inadma gelmek ist Nihayet akşım saat yediye B, Eyüp soluys soluya kapı e$ 4e göründü, Yorgımdu, Çehresi #ol muştu, Bayan Ayşe onu görür gö” mez yerinden fırladı: — Mehmet... — İşler yolunda, Ayşe! Her #e* mükemmigi! — Ne kâdar? — Yetmiş beş. — Sahi wi? Aman yarabbim! Bahsi müştereltten yetmiş beş DİR mi kazandık? — Hangi bahsi müşterek” — Canım, sabahleyin sana Dü arasını verdim ya hani! Bilme - mezlikten gelme... — İyi va ben de ondan bahse“ diyorum! — Eh, söylesene, hadi! — Sabret, Ayşeciğim, işler yo lunda. Yalnız o verdiğin rekamlar- la küçük bir maceram oldu, Setin #öylediklerin #ekteple hatır geldi, hemen sigara paketinin Ü- zerine not ettim, Fakat peket b0- galınca dalgınlıkla çöplere süver » | misti dim, — Hain! — Bağırma, canım, Onu bul » dum sonradan, — Yarabbim, çok şükür! On * dan sonra? k — Ondan sönra,.. ha... eti bir çöp kutusuna atmıştım, Öğle - ye doğru srâmıya gittim, baktım «öpleri boşaltmışlardı. — Eyvah! Bu ne felâket! — Canim Ayse, niçin böyle bü. Eiriyorsuu ? Müsterili ol, sonra bal dum paketi, Saki mi? Allahaşkma! — Ondan sonrs belediyeye Bite tim. çöpleri nereye bosalttıklerın: Zip; Ay snlat şunu, YAZAN: İSKENDER F. SERTELLİ .ğ. hediyelere, ihsanlara garke- dildi... bütün saray halkına ziyafetler, hediyeler verildi. "e memleketin her köşesin. de şenlikler; yapılması em « rolundu. Kutbettini çok seven halk; — Nihayet Cenabıhak hü. kümdarımızın da yüzünü gül dürdü. Diye seviniyor ve küme kü ms saray önünde toplanarak kendisini tebrik ediyordu, VEZİRİN ÇOCUĞU Aynı günün akşamı, bir te sadüf eseri olarak, vezir Ka- sımın karısının da ağrısı tut- muştu, çok sürmedi... vezirin konağında da şenlikler baş - ladı. Kasıma müjde verdi - ler: — Bir erkek çocuğunuz dünyaya geldi... tebrik ede - riz, Dediler. Diyarbakırda o güne kadar ne Atabekler devrinde, ne de ondan evvel. ki devirlerde böyle bir hâ - diseye tesadüf edilmemiş ve bu kadar parlak şenlikler ol. mamıştı. —ş—— mmm m Fıkralar Canrm boca, Osmanlı tarihinin öt him simelartadan biriair. Bu zat üç defa kaptan: derya omuş VW, İlk zamanlar korkunç bir kor sandı, Akdenizde kazandığı o gökret, j en kuvvetli düşmanlarının içini tt, retlidi, Hiç kimseden yılmıyor, önüne gelen donanmayı basıyordu. Canım Hoca, doksan yaşımda ölmüş ve hayatının elli senesini (denizde, heyecanlı, korkunç maceralar arasın. da geçirmiş. Hoca, bir gün Kadirye önlerinde yal dızlı gemisinin içinde Akdenizin ılık rüzgürmi teneffüs ederek dolaşırken bir Osmanlı çektirisi görmüş. yanaş. mıştı. Çektiri oğtunuudu, Fikat Hoca buna aldırmadı, Bütün tayfalara: Bu gece şarap içip eğisneceksl, niz dedı ve parlak bir ziyafet o verdi. Hepsini sarhoş ettikter sonra | gözü yümaz cesur delikantılurı kendi gemi. #ine alarak yoluna koyuldu. Canun Hoca, Trablusta O saltanat hurup yaşamak niyetindeyken fırtına Owu Tunus söhillerise attı. Azılı kap, tan gelmişken buray: o fethetmek is tedi, Fakat muvaffu: olamadı. Ceza, yire geçti, Cezeyir velisi Canım Ho. esya büyük bir saray tahsis etli: — İstediğin kadar otur, ye, iç, zevk et, dedi. Cezayir anayı Carim Hoca için bir zevk ve safa yeri oldu, Yedi, içti, eğ, Verdi, Günler nep su O gelmiyen bir peşe içinde geçiyor, Korsanlık demar, last uyuguyordu. Bir gün: — Bu olmaz, dedi, Bizim vatanımız Geniz... Ve kendlaini açıkları attı, Bu esanda Tatanbulüs İsyan çıkmız. ta. Hükümet Canım Hocayı okaptanı deryalığa çağırıyordu. Macera seven hoca, derhal kabul etii ve donunmasi,, nın dümenlecini İstanbula kıvırdı. Bu karar, Canım Hocanın için de ebedi bir acı bıraktı Golta iken canı kadar sevdiği güzel cariyesinin, gemi. de sevdiği bir Aşıkı iie kaçıp Palermo ya gittiğini haber aldı, Bu (felâket haberi, ihtiyar korman: çıldirtt. BU, tün dünyayı altüst etmek istedi, Fa, kat birşey yapamadı. Anilıyorda, ki kendisini bırakan gün m sordum, Çöplerin döküldüğü yeri göstermek için yanıma iki çöpçü verdiler, — Yarabbim! — Dağ kadar bir yığın çöp var- 81! Tabii onları yalnız başıma ka- rışlıramak imkânsızdı, Yanıma Üç kişi daha aldım, Zahmetlerisi ver. dim, Dört saatlik bir araştırmadan sonra iki bin kadar pakel arasın - da benimkini bulmağa muvaffak cidum. — Ay bayılacağım,.. — Sabret, Ayşeciğim, Paketin üzerine not ettiğim yazılar silin - Bayılacağım!, — Bir dakika sabret, karıcığım. | İşler yolunda dedim ya sana! Pa, | Keti alıp bir kirathaneye gittim. | i l | silinmiş yazıları okumağa çalıştım. Nihayet binbir müşkülâtla okuya, tâkdim: Beş kere 3X5 yazmıstım. Öyle değil mi? — Evet, evet, evet!. — Sonra” “ — Sonrası can sağlığı, Hepsi tamam, — Yani? — Yani beş kere 3X5 eder yet. miş beş... Senin de istediğin bu de İ ğü miydi? Fakat Ayse ötesini dinliyeme . di, Bayılmıştı, Sultan Kutbettin, çok sev - öiği ve kendisi gibi talisiz sandığı vezirinin de bir er . kek çocuğu olduğunu duyun. ca büsbütün sevinmişti, * Vezir Kasım, tıpkı hüküm. dar gibi, çocuğunu sevinçle kucağına aldı ve kulağına üç kere: — Tahir Diye seslendi. Vezir bu su- retle yavrusunun adını koy. suş ve hükümdarın şenlikle. rine iştirak etmişti. Sokaklarda davullar çalı - nıyor, maniler söylenerek hükümdar ve veziri tebrik e- diliyor, meşaleler yakılarak semt semt, mahalle mahalle dolaşılıyordu. Diyarbakırda, bu şenlikle. .e istirak etmiyenbir fe” yoktu. Herkes, hükümdar: ve veziri kutluyor: xel kadm, 1 bir Gelikemr, balları imiklilaradı. Eri iyi çare unutmaklı, İstanbulda birçok miahat yaptı. Kem disini sevdirdi, Fnkat aklına © gelem yapıyordu, Birinci Mahmut tütür”iee meği menettiği oOvekit ©, tersanede kahve ocakları açtırıp etrafma topla. dığı leventierle zevk ve safa ediyor, du. Canım Höğanin er mühim arzuların dab biri de Afrikada (o bir hükümet side etınekti, Bu arzusu © kadar gid, öetliydi, ki her fırsatta bundan bah seder, muvaffak olacağından emin bu, Tanduğunu söylerdi. Bir gün onun istediği şeyi padişah Mahmuda aöyisdiler, Mahmgi küpla, re bindi ve: —Derhul nefyedin, Eenrini verdi, Canim Hocs, vakit bir gemiye bindirildi: Kurnaz âmirel, işl çabuk © anladı, gemi İstanbuldan demir ar almaz düştinmoğa başladı. Bejki de kendisini denize atacaklardı Gemi Suraybursunu dolaşıyordu. Hoca padişahın sarayı önünde dolaş. tığını görünce şeminin kenara ya, nagtr. İki elini ağrıma götürdü ve se, sinin bütün kuvvetle haykirdr: — Padişahım beni affet. - Padigahrm beni afet. Padişah Canım Hocanın Besini Uye du, ona acrı ve Giride götürü'mesi, ni emeetii, geçirilmedes Bir fırsat Kütüphanelerle, Tarihçilerin dikkatine: Sandıklarından çıkmamış bir hak, de, hiç kuilamılmammış 15 mükem, mel ciltli ansiklepediya Britanika meşriyatından Tenew Historians, Hıstory “Of The World Adındaki tarih külliyata 200 ire. ya satılıktır. İstiyenler gazete, mizde F, Ö, remrine mektupla müracaat edebilirler, —— Kanije Muhasarası nâmık kemâl'in yenileştirilen eseri hazırlayan! buklu tarık os Kadın, erkek, küçük büyük her türk için tekrsr tekrar okunacak bir kitab flatı 80 kurus wi yeri, YAKTI kitabevi her kitabenin bulunur. Birinci sınıf mütehassıs doktor NURİ BELLER ISİN ve RUH HASTALIKLARI Ankara Caddesi No, 71 Wuayene saatleri: 15 ten itibaren — Allah iki yavruya da w- zun ömürler versin, diye dua ediyordu.. Kutbettin o gece sabah? kadar halkın neşesine neşe - ler katarak, yapılan eğlence. leri, ateş oyunlarını ve yarış. ları seyretmişti. Sabaha karşı vezirinin ya- nından ayrılırken: — Artık hiçbir kederim kalmadı, desi; bu neşe ile gi- dip yatacağım. Vezir Kasım ayağa kalktı: — Kulunuz da pek yor » gunum, velinimetim! dedi - Sizden sonra ben de yataca- gm, Halk oyununa, eğlence. sine devam ededursun,. Hükümdarın harem ağa. larından zenci Cafer bu w - rada ayakta duruyordu. v cDevem taş)