. - Süzel, Ve başın türlü ia. bi imkân yok. O halde Mt keçirmiyelim, He . lemek, sacağı a söndürmek ng Fakat ne olursa ol. ar 5 rini bu vakıt çokt Peçmişti. Köprü . »lesi yanında sandallardan a gitmek Salondan yoktu. Bu vaziyetinde güpheyi u İla vapura yanaşma. : y Voliniyac k Kemal, Ma Vapurda ; cephane İn halde onlarda her ih. N “linde bulundurarak Saç dam koymuşlardır. bi, ibe edeceğiz. Kay'bedi *,, * dâkikamız yok. Her ge. » muhakieak ki aleyiri- # Mtrın, bağlı bulunduğu zi rüdüler, Bütün kürekleri alın. Y tanesinde mu ğ A #ârilmis uyuyan bir tr di Ve onu uyan. a uyku sersemiyle giç Gece müşterilerinin Sp, * dik baktı. çiş Ve cideceksünüz da? kg Ümit vapuruna götü Ye Üy, | KL rlığa üzüm görmeden Madılar. “a, 'Aburu biraz ileride de, ey yerinden kalktı.. N a omuzundan tuta. . i. sen çıldırdın mı? ir senin söydiklerini $ocuk (bile yap. lie, güneşi yurdu - Tm aydınlatıp du. ir kadın yüzünden tasalanmak sana Ni e? Wp, /APayım? Bu ateş - ti, mak için, ölmeğe yorum. Elimde bir it e Du bir kerecik ol- iv. mek arzusunu ye- R. Sen benim ye - İN e. ne yapardın? Müş 21. ben. hiç bir nk Ri, “ bu kadar düşme. | dm sevmek her akar başından geçe- Öeliğ? ben gencliğim - İh ği yapmadım... i : €vmek, ona esir ol. Büyük Mili Roman Kıç üstüne geldikleri zaman | vardinyadan tayfalardan biri seslendi. — Hey.. Kim var orada? Kemal cevap verdi: — Iki yolcu. Tayfa haber vermek için içeri girmiş olmalı ki birkaç daki. beklemek lâzım geldi. Biraz sonra yine aynı verden bir İki ses duyuldu. İçlerinden bir! ses. | lendi — İskeleye yanağın Beş dakika sonra süyarinin | kamarasında üç kişi mühim ve | harartli bir konuşmaya dalmış. lardır... Sabah oluyordu. Rutubetli ve İ yosun kokulu gece, sisli bir son yahar sabahın meçhul âkıbet. erle yeni gününe fik kürçıl ışıklarını serperek uyanıyordu. Vapurun süvarisi (E..) Kap ümidini kaybetmeyen bir imanla; teşekkür ederim bizi vaktinde ikaz ettiniz varolun delikanlılar dedi, — Eğer ihbar eden içimizden biri değilse silâhları elde ötmele. rine imkân yoktur.. Onları böl meler arasında sakladık. Ve bu tan HABER — Alsam posam | | gay yy EYLER | yy Ortaçağın dünya ve in- Yazan: MAHMUT ATTİLA AYKUT! san anlayışı Ortaçağda Alimler O insanları İ ve diğer mahlükları dünyayı teş | kil eden dört unsura ayırıyo lardı: Ateş, toprak, su ve Bu mistik âlimlere göre sanlarım bir kstmmn tabiatında yardır. (safraviler), bir kıs tabiatında toprak vardır (Asabiler) ve bir kısmı da a ; ya mensuptur (Demeviler). En | nihayet dördüncü kısmı suya mensuptur (Lenfaviler). Bu dört unsur düuyayı da tax ve toprağın teşkil ettiği dört nok tanın birleşmesinden ortaya çi. kan iki çapraz hat şarkı, garbi şimali, öenübu, vücude getirir. Tubiatım böyle dört esaslı kuv vetten müteşekkil olarak kabul edilmesi daha eskilerden başlar Mısiriilarm “korku babası" bu dört avveti kendinde toplamak. tadır: Gövdeyi teşkil eden boğa mad de kuvvetini (suyu); kanalları kuşu, yani müsbet bir kuvveti (havayı); şehre insanı, yani ya Tatıcı kuvveti (toprak); arslan Röğsü, el ve ayakları şiddetle bir işi bilen de gemide yalnız beş Misi vardır. Beşi de namuslu, va. tanperver çocuklardır. Şimdi hiç bir şey yapamayız. İki seat | sonra harekete mecburum. Ka- irsek ne mutlu. Yakalanır. bahtımıza deriz. Haydi delikanlılar. Varm se. lâmetle çalışın. Allah bizimledir. | gri ge Saat sekizde demirini âlân va- pur, gidenlerin gözyaşları ka. lanların selâmetleri arasında a-| ğır, ağır Kızkulesine doğru dü. men kirdt zaman ritm üzerinde iki arkadaş, biraz sonra başlaya" cak ve mahiyeti henüz müşkük bir hâdisenin alacağı neticeyi gözleriyle takip etmek ister gibi, sakin deniz üzerinde ve yabancı harp gemileri arasmda süzülüp giden vapurun arkasından dal. gn, dalgın bakıyorlardı. Rıhtımda uğurlayıcılardan kim se kalmamıştı. Kemal: — İhsan dedi. Gel bir kayığa binelim. Üsküdara geçer gibi ya- par vapuru yakından takip ede. / riz, — Bende sana şimdi bunu teklif edecektim; üzüntü ve me raktan çatlıyorum. Kayik iskelsinde sandala bin. dikleri zaman Ümit vapuru da Kızkulesi açıklarında istim Üze- rinde kendisini kontrola gelen metörü bekliyordu. Kuvveti (ateş) temsil etmektedir. Bu dört İmevvete mensup olan insanların da, ait oldukları sını- fa göre, huyları ga şekilde tasmif olunur; Aleşe mensup olanlar: Safra. viler sert tabistir insanlardır. top. “a menşap olanlar asabidir havaya mensup olanlar cani ve hareketli, ya mensup olanlar da kuvvetli imsanlardır. Bu teshite göre, siyah ırk len favi Kın derililer demevi, sarı ırk asabi, beyaz irk safravidir. Ortaçağ âlimleri insanı da, ta biati de ewden çıkmış görürlerdi Bugünkü itim de yer yüzünde hayatın sudan doğduğunu söyle mektedir, Bu itibarla ilk mahlükların len kabul etmek İizamdır. Hakiksten ilk zamanlarda yaşıyan hayvan. lar madde İcwwveti itibariyle iti. raz kabul etmez bir yaradılısta idiler Dünyada su hayvanı olarak başlıyan hayvanlardan kuşlar doğmuştur Büyük bir kertenke. le şeklinde bulunan bir hayvan iskeletinde kanat yerleri görül - müştür, Bu da, suda başlıyan ©e sim hayvan hayatımm kuş baya tma geçtiğini gösteriyor. Bun dan sonra yerde yaşıyan hayvan- lar başladı ve nihavet dördün devrede, insanlar düny: geldi Ortaçağ âlimlerinin kafasmda tabiat ve İnsan fikri bu suretle (Devam: vir) maktır-,, derler. Bana bu sö- zü çok küçükken babam da söylemişti. Eğer ben senin yerinde olsaydım, : Martanın adını bile anmazdım. Padi - şahın koynuna giren bir ka. dın sevmek budalalıktan başka bir şey midir? Rüstem bu sözlere taham- mül edemedi: — Öyleyse sen ömründe hiçbir kadın sevmemişsin! Sevseydin bunları söylemez » din! Bu, bir ateştir... İnsa - nın gönlüne düşünce, iradesi elden gidiyor... ne yaptığını, ne söylediğini bilmiyor. Kor. karım ki, yarın, öbürgün sev. gilimi padişahın koynundan almağa da teşebbüs edece - ğim. İlyas, bir baba şefkatile Rüskemin omuzunu okşadı: — İşte o zaman sana çok acırım, Rüstem! Ber seni ta- Yazan: favi (suya mensup) olduklarını . MERAKLI Her Yıldızın | Bir Merakı Var KolinWur kukla meraklısı? Fred Aster da ayakkabı b yoktur i mektupların üzerinde tabii ©. btelif devletlerden dır, Bu pulla: » meraki, © sevketmiştir, mektep sıralarında iken pul top lamaya başlamıştı, Bugün elindeki kolleksiyon büyük 'bir servet tes ki ler. Çari Çaplin Grota Gerbo ketidin te rol alan bütün biyoğraflarmı toplamış, resimle . tiyle kolleksiyon yapmıştır Katol Lombarâ, başa tüylerin yüzlerce çeşidini topla , mış ve tüy kolleksiyoncusu olmus. tur. Fret Aster güzel ayakkabı meraklısıdır, Üç yüz çift ayakkabı. « olan bu artist, ayaklarmın gü, zel görünmesini ister, Kolin Mur, oküklaları toplar, Villasmda kuklalar, dünyanın her köşesinden getirtilmiş ku dır, Resijör Sesil 68 Mİ), ezki silâh ve nişan meriklısidir.. Bütün « letlere sit eski mişanlar kendi vardır, Yalnız bülken devletle ait bir ikisi müstema! Kiodet Kolbert, hor ber renk gülleri kendi yetiştirir onlara bakar; arasmda en mesut dakikalarmı yaşadığım söyler, Çeliği peynir gibi kesen bıçak Yeni bir kesme makinesi icat edilmişti. Bu bıçakla en sert şey leri bile, bıçakla peynir keser gibi kesebileceksiniz. Bu makine, elmas işlemeli bir tekeri Daha doğrusu, İçeri- sine olmas tozu karıştırılmış de. mir ve çelik halitasıdır. Bu su , retle öyle bir sert madde vücüde geliyor ki, en katı satıh bile ona mukavemet edememektedir elmas merakl yiz b partönerlerin takımlar türü w Birinci sınıf mütehassıs doktor NURİ BELLER İNİR ve RUH HASTALIKLARI Ankara Caddesi No, 71 1 ribesiem A eee İskender F. SERTELLİ nıdığım delikanlıların en us. lusu sanıyorum. Bu deliliği yaparsan, istikbalini mah - vetmiş olursun! Ber, eminim ki, padişah senden bir Ma . car kızmı esirgemiyecektir. — Padişah, bir Macar kı. zını değil, belki on tanesini de bana hediye edebilir. Fa. kat, bundan ne çıkar? Bana, benim sevdiğim kadını ver me2$e... Rüstem burada sözünü kesti, Birdennbire odanın ka pısı açılmış, içeriye vüzün « den kanlar akan bir yeniçe « ri girmişti İlyas bey yüzü kanlı yeni - çeriyi görünce şaşırdı: —Bunehal? dedi. Kim vurdu sen Yüzü kanlı ve iri boylu a dam inliyerek cevap verdi — Yatağıma yeni girmiş. tim. Hüsrev beyin kayını bir den yanıma sokuldu: “Be. nim sevdiğim Macar kızını sen de seviyormuşsun!,, di- yerek palasını çekti ve yüzü. me savurdu... avurdumu iki ye böldü. Bu herifin cezasını istemeğe geldim. (Dünkü mhsain Bununla befaber İh; man bir gen la ortak oldu; onur gör dükçe, ara saka yapıyordu Sana düşecek kizin *wihi var doğrusu... Karımı bo | de yaşatacaksım.” Fakat yavaş ya sevrekleşti yet vermiyordum, Fakat gü: birinde evimizdeki bir kasırga. tin kopmak ümere olduğunu ap im. İhsan geleli bir nuştu. Ona denize çikar beni almaları için birçok de. alar rica etmiştim, o da müsait gün götürmeyi vaade! Bir akşam İhsahın âr bama bundan bahşettiğini ken yüreğim ağzıma geld — Artık küçüğün denize çık. ma vakti geldi. Vücudu ieti, maşallah. Yarın pek uzağı git miyoruz. Onu da beraberimize alabiliriz, ne dersiniz? Annem razı olmıyaeük diye İ çim titriyor, yalvaran gö ierte ahneme bakıyordum. Annem im. bakarak güldü, Babam ma nasmı anlamadığım bir bakışla anneme dönerek sordu: — Sen ne dersin Melek? — Eh. çocuğun artık denize çıkmak vakti gi Ihsan da 6 nunla meşgul « 3abam ayağa kalktı: — İhsana benden fazla güve siyorsun öyle mi? Bu ne bir sualdi, sana gerip nede bir İ ittiham. fakat sakin ve kskin 31 görüştü. Kürde yüzü ateş rengini ai. dı. Bir kelime bile söylemeden bulaşıkları alarak dışarıya çikti. Ortalıkta bir sessizlik vardı. Ben Götürecekler mi? | termi? Akşama doğru pencereden bakerken kararmı bildirdi: — Rüzgür değişti, galiba fır. tma var. Sen evde kalacaknın Mehme Son bir ümitle anneme ve İh- sana döndüm; — Bana çrkabileceğimi söyle miştiniz, Babamın yumruğu masanın *- zerine indi: — Bu evde benim dediğim ur. Yüzü sapsarı kesilen annem, oturan babamın arkasından fh. sana baktı. Ayşe ürkek bir ts virla başını kaldırdı. Bu babı mn ilk bağrışı idi. O, dsi i ze tatlı ve sakin bir sesle hitap | ederdi. Bir hafta sorra babam ben Arkadan yetişen yeniçeri . ler, yaralı adamı derhal bir sediyeye yatırıp yarasını sar. mağa başladılar. Ilyas bey, yaralıya: — Sen merak etme, dedi, ben onun cezasını veririm, Yaralıyı bir koğuşa götür. düler, Rüstem bu hâ“lise kar. şısında o kadar şaşırmıştı ki.. söyliyecek söz bulamıyor ve mütemadiyen yutkunuyor - du. İlyas bey: — Gördün mü oğul? dedi. işte bu zavallı da hir Macar aşüftesinin kurbanıdır. Ve birden kaşlarını çata - rak ilâve elti: — Yarın ilk işim, bu me. seleyi padişalın açmak ola - cak. Macar karıları Edirneye geldiği gündenberi bu gibi vakalarm ardı arkası kesil - mez oldu . »dü, Fakat bu yol. rdenberi bekledi” a im. O gün ağırışı bu çöcek #& cimi kırtni Bu hâdisedi evimize kıskançlık denen canavarın gir. diğini hissettim. Eskiden belik. mi taşkın bir ne. garkılariyle mdi sessir oturuyordu. alnız kal i neşeli 0 ordu, Böbam da çünden güne hez biradam olmıya slamıştı İhsan, sanki etrafında hiç bir olmâmış gibi, sakin velâ, Yt Yüşiyordu. Hepimiz için ayni al ni şefkati, ayfir samimiliği gösteren dürüst bir dost... Babamla karşı karşıya geldi. ği zamanlar kırmızı dudakların. da tatlı bir tebessüm dölaşıyor, ona bir efendi şibi hürmette ker mir ettiği yoktur. Fakat yor ki. babam sonra bana İhsanm eyi göt düğü anlarda onun üserine atıl. mak, onu tokatlamak, t dudaklarından koparma sunu 5 zaptetmektedir. Nihayet günün birinde etrafı. ğını geren facianm re ol- adım, Bir gün bir için kasubaya giderken evde pa. ra çantamı unutmuş olduğumu İarkettim ve çantamı almak üze. re döndüm. O vakit anvemi İh, sanın kollarında buldum lar beni görmemişlerdi. ya. vaşça kapıyı kapadım ve bir del gibi kaçtım. Saatlerer, rüzgâra göğüs gere gere deniz kenarında koştum. Ağır bir hicap yükü ak tında. ezilen yüreğimde bir yara srası hissediyordum. Dünyada benim için en temiz. en mukad. des şey olan annem, saçları iki uzun örgü halinde sallanan en. nem, babamı beklemek için ge celeri uykusuz * nem! Eve nasil girecek, onun yüzü. ne DAsl bakacâktım. Akşama kadar gurüda, burada laştra, Karanlık basarken köyde idim, Alçak minareğe akşam ezanı © kunuyordu. Bir annenin kucağı. na sığınır gibi mini mini köy ca. . Annem bana hiyas arzu. kime sığınabilirdim. On beş ya. sında bir çocuk böyle bir vezi” yapabilirdi. İsi habama ri Fal bü yaparsam. babam ikisin: de öldü. rür. O halde susmak lâztmgei. yordu. İleride ben büyüdükten ira yuvamızı kirleten bu alçak lığın intikamını almalıvdım. (Devumı var) — Padişah ne yapacak bu işe...? — Benim teklifimi kabul etmeğe mecbur olacaktır. Nedir sizin teklifiniz? — Bütün Macar kadınla - rının Edirneden başka bir ye- re ve meselâ (o Anadolunun 1$sız bir köşesine sürülmesi «- ni istiyeceğim. Rüstem başını salladı: — Fena bir fikir değil. Sü- rülecek kızlar arasında Mar- ta bulunmamalıdır. — Padişah onu kendisine gözde olarak ayırmışsa, şüp. hesiz ki bir yere göndermez. Fakat, şehrin şurasında bu. rasında yüzlerce esir Macar kadını var. Bunlar çok aşüf. te, çok oynak şeyler. Erkek. lerimizi pek çabuk baştan çı. karıvorlar. Onları herhalde paytabttan uzaklaştırmulı » vız vDeveii snr)