9 Haziran 1941 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

B İ — stdm NoOSASİ H Cevat, kazdeşinin Nişantaşın, |ti apartmanımdan bazan bir den kaçar gibi koşarak, ba. "da gizleniyormuş gibi kâran, köşelerde —duraklayarak u. laşwordu. Dikkatli bir göz, Un bu yürüyüşünden herhangi ” cürüm işlemiş olduğuna hü. P" vermekte gecikmezdi. Ağa. ne gitmek için sarfetliği , Onu yormuş ve kızdırmış Ftak beraber, sırrını hiç ol. duyuyordu. Doğru pansi, , Uha gidip, Feride söz verdiği V" orada sessizce oturmağı ta. | lâyordu. Hayatı kardeşinin ' eyd; Buü meşhur avukat kkak ki bir hal çaresi bula, Ir“k&t. bü nikbinlilik uzun sür. Ü. Blli altmış adım kadar yü, “Ükten —sonra ruhan ve bede. © kendisini o kadar yorgün Ekin hissettikçe, — cebdinde bir d olsa, sokak orlasımnda | *> edecekti. Hattâ, kendisini &avdir dürüst, temiz bir ha, ( Alıstırmış, içinde şimdiye l'"' bic duymadığı bir his de. |. S uyandırmış olan' talisiz !m düsşünmek bile bu ani bed. h “. yeisin önünü alamıyor. B Teden üzatmalr-bu sefil |: çğ:"" diye yumruklarını si. Ü, S“Zayıf iradenin öesiri; İ hîs fırtınasıyla maceradan sürüklenmen bu za. n, yeryüzünde daha ne Sürüklenecek ? .sa'üah. kızla biribirlerine, iki tocuk gibi sım sıkı sa. Odlacianın korku ve deli. MIMkkater unutmağa car vqh YT o meş'üm sokağı vâk. - H"du İceri giröcek miydi? “*Sine, kızı görmeyeceğ'ni ! f'miştı. Ne diye sanki? O İ gectiği bir cezahanenin : &a kendi aksini görerek %klıh avurtlar, ateş gibi ya Tlle smig gözler, düşük o. G gelp bir tedaj ile ona Uğuünda Ssokakta yarı aç ta eve götürüp baklığı bir Si hatırlattı, Köpeğin göz. de tipki gimdi karşısın. y “Ayattan bezgin, usanmış e© Görmüştü, Tuhaf şev şu . ' Barin, cok garip! Yaşa, %!3 Kgün ne yapacağından *Ne geleceğinden hiç hahe, 'T'ıdan yaşa! Fakat bir de, â bi olmak var: İradesine . hayatta muvaffak olmuş “'h temel — direklerinden ükken, kendisiyle alay " İçin bir gün ağabeyisin! mCıi istemişti. Bir köyde _ Şehirlerinden birinde, h. Öven bir arabacıyı az kal, | Hi bı:r kımseyle payîaşmısı den: İLHAN TANAR sın öldürecekti. Ve şimdi, sevdi. ği kızı kurtarmak uğrunda, o kara suratlı Sserseriyi —öldür müştü. Öldürmek, üe müthiş Şşey, diye düşündü. En ufak bir hak, sızlığa tahammül edemiyen, bir sineğe bile fenalik etmek istemi. yen o, bir adam öldürmüştü. Ne çıkar canım, her gün mil. yonlarca adam ölüyor dünyada, Ama bir de zorla ölmek var, & celiyle ölmek var, Belki eceliyle ölenlerin milyonda biri bu adam kadar ölmeğe müstahak değildi. Hayat, bir nefes, üflenen bir a- lev. Hiç.. Fakat yüreğindeki bu | sıkaıntı nedir? Mücrim olmadığı. nr bildiği, sandan kurtardığımnı kabul etti. ği halde niçin üzülüyor? | dünyayı bir fena in- | EBczacı ilâcı uzattı: — Uyuüyor musunuz, eferdim? | — Hayır, Eeczacı, “mumu iki ucundanda tutuşturmuşa benziyorsun der gibi bir nazarla, biraz meörha, metli, biraz müstehzi, — bakti. Hezacılıkta garip bir meslektir doğrusu! İnsan —makanizmasını durdurmamak için bütün günleri haplar ve tozlar hazırlamakla geçer. Cevat, Boezahaneden çıkarken, bir camda yüzünün aksini gördü. Büu vüzde, cinayet işlemiş bir â. danmnun, bir câninin taşıması 1Ca- beden mânadan eser yoktu. İçin için yanar, parlar gibi, gözbebek. lerinde, ağzında dostluk, iyilik pırıltıları, çizgileri titreyen bu yüz, nasıl olur da 0 müthiş işi | yapabilirdi? Şimdi biraz daha rahat, ayakları daha hafifti, sür'atle- yürüdü. “Dehşetli bir. konuşma. ihtiyaçı | düyüyoördü, hem konuşmak isti. | yor hem de korkuyordu. Kork- madığı iki insan kardeşiyle sev. gilisi idiler, Fakat Feritle — o ömründe bir tek hatalı iş görme. miş, bir suç işlememiş adamla nasıl anlaşabilirdi? Ferit gibi bir adamla, kardeş bile olsa, ar- kodaş olmağa imkân yoktu. — Tepeden tırnağa irade, kendi hislerini, zaaflarmı iradesinin sert çizmesiyle çiğneyip geçen bu namus ve doğruluk timsali, kar, deşine karşı, kücüklüklerinden beri en ufak bir müsamaha göstermemişti ve gösteremezdi. Bütün dünyada, kendisini biraz teselli edebilecek bir tek insan varsa, o da, uğründa katil oldu. ğu bedbaht kızcağızdı. Yalnız o, Cevadın hislerini hissediyor ve anlayordu, Ne yapsa, ne ölsa yanından ayrılmaz, onu daima severdi. Durdu,bir kapının içine sığıma. rak sigarasını yaktı, (Devamı Var) Pboni dalgmlıktan uyandırdı Bâ beni unuttun mu? O kn,dnr çok « a— e A agabın altı Yazan : Nezihe Muhittin Direkler arasındaki istasyondan kalabalık bir tramvaya bininceye kadar akla karayı seçtim, Ter ve sikmtı tutkalıyle biribirine yapış, miış insanlarım arasında bir geçit bulmak imkânsızdı. Ayakta durabilecek bir karis yer bulduktan sonra etrafıma ba- kadnn. Kafa kafa üstünden bir | kadım kafası bana manalt manalı bakıp gülümsiyordu. Bu yüz, bu gözler bana hic de yabancı gelme- ' diği halde bir türlü ismini bulup | orkaramıyor, fakat bana tatlı ve İc ten gülümsiyen bu unultulmuş ah- babr maheup etmemek için bilmu, | kabele alik alık ben de gülümsiyor: D dum, Tramvay yol aldıkça gülümse - meler bazı işaretlere refakat edi- vordu hâlâ, Önu tan:yamamak ezasile kıvra” nan zihnim igşaretlerin manasmı anlamadan bir maymun gibi onun göz kaş ve ağiz hareketlerini tak, lit ediyordum, İstasyonun birinde birkaç kişi inmişti, Kımıldamıya fırsat bulunca derhal bana yaklaş- tı: — Bü ne mahşer böyle?.. Hem niçin bana öyle soğük soğuk bakı yorsun ? Ş Bu ses? Oh evet tanımıştim ar, tık: — Ferhunde! diye mırıldandım. İnsanin hafızası, ne kadar nan- körmüş meğerse.., Aradan birbiri- ni görmeden gecen birkaç yıl, en sevgili arkadaşların sevimli çehre, | lerini bile bulutltndrrabiliyor. Ferhunde biraz müteessir ve ha- zin bir tavırla: — Hâlâ düşünüyorsun? , dedi *O mu değişmişim ? — Unutmak mı? Anla' Değiş- miye gelince, her zaman sevimli ve güzel Ferhundesin;.. Güldü: — Dün Adanadan geldim. Bu geceyi bir akrabamın evinde. geçir- | dim,, Şimdi de Nışantaşı tarafında bir ev aramıya gidiyorum, — Ben de o tarafta bir ahbabı ziyaret edeceğim, Çok memnun ol- dum yolumuz beraber, Ferhunde: — Öh he kadâr iyi! - diye se, vindi * Tramvay hızlı bir fren yaptı, bir birimizin- üzerine düşerek gülüş, tük., Ferhunde telâşlı telâşlı: — Gel.. gel, dedi, Bak iki kişi- lik yer açıldı, Köşe kapmaca oynıyan çocukla, rın sevincile aç'lan yere yerleştik, Oh! Biraz rahat nefes almca dal- .ğgin dalgm pencereden bakan Fer, hundeye sordum: o, — Kacandan memnun musun Ferhunde ”? Sen kımsınî N'Bıöolu kalesinden çık” Düşman — tarafından , Rı'îlciı . Stemi hm müşkiülâtla pas çadırına götürdüler . j Wem buraya gelinceye [ j klmzeye derdin. anlata« b Herkes kendisinden Enmişti. Nihayet, Rüste. Müyanlardan biz sipahi |S n yanma geldi: | *BU delikanlı, Niğbolu '*Ey 'zi Doğan beyin yeğenis İhce kendisine — itimat i '.tem kısaca başından ge- padişaha anlattıktan - _K“İunuzu buraya Kor- Jan gönderdi, dedi, on. y * kadar küvvetli -oldu. ' z endımıze söyleme mi “kı "îm Rüstemin gclısme Hafifçe dudaklarmı büktü: — Yaşlı, zengin ve kıskanç bir | koca,, — O halde seni yalklıız başına - İstanbula nasıl bıraktı?, Gülümsedi : — 'Üyi tarafları da - var tabil... Son günlerde fevkalâde sinirlerim bozulmüuştu... —- Hiç de öyle görünmüyorsun ! Ferhunde icini çekerek: — Dansala! dedi. — Hiç tecrübe etmedim bunu.. —- Yine de Allah göstermesin!, Çoök acı birşey bu... —— Döğrü, dedim, İnsan ön beş | gün bile doğduğu yerden ayırılaa, hatta gittiği şehir dünyanın ön me deni ve pâarlak bir mömleketi olsa insan yine yurdunu özlüyor. — Bak nasıl güzel tetkik &etmiş- sin! Tabii muharrirlik! — Yoök tanim!,. Benim de ufak tefek seyahatlerim var da... Zaten ihtiraslı ve hararetli bir hayat İçin artık bende hiçbir kabiliyet vok... — Sende mi kahiliyet yok? — Yani kalmadı demek istiyo, rum, Herşeyim söndü. Esas#en bu izdivacı yapmamın sebebi de- bun: lar..! ' Ferhundeyi gene kızlık zamanın” da tanırdım, Çok heyecanlı, çok ne- geli ve ihtiraslı bir kızdı, Babasile İzmire gittikten ve İzmirde Adana egrafından birile evlendikten son, ra görüşememiştik, Hatta son za' manlarda İstanbulda bile çok uzak serütlerde bulunduğumuz için onu bir sene hiç görmemiştim, O Nışan" tasında ben de Boğazicinde Pasa- bahçesinde oturuyorduk. Ferhun, denin ruhunda herhalde bir inki- Sar vardi, Kendisine bİrşey sormadim. Pa. kat © devam etti: — Genç bir kocayi mesut ede- miyecektim, İkimiz de sustuk ve daldık,, Tramvay ilerliyordu. Birden Fer, hundenin sesile silkindim: — Bir de böyle bir ayrılışın mu- ayyen zamana tabi olmadığını dü, şün!, Bir düsşüncemi söylemek için sö- zünü kestim: p — Zannediyorum ki insan cok 'gevdiği birile beraber Oolursa gür, bet acısımı ö kadar derin duymaz., Doğru değil mi? Ferhunde manalı manalı yüzü- me baktı: 'Bu sözün biraz da bana tas mi?, Birden kendimi topladım, Fer. hündenin hakkı vardı. Mademki orada kocasile beraberdi, — Hayır! Ne taş, ne de teces- slüjs... diye kekeledim. . (Sonu yarm) | Devlet Denizyolları işletme umum müdürlüğü ilânları 9 hazirandan 16 hazirana kadar muhtelif hatla- ra kalkacak vapurların isimleri, kalkıs gün ve saatleri ve kalkacakları rıhtımlar KARADENİZ HATTINA BARTIN HATTINA MUDANYA HATTINA BNDIRMA HATTINA KARABİĞA HATTINA İMROZ HATTINA AYVALIK HATTINA İZMİR BİRİNCİ SÜRAT iTtR İKİNCİ SÜRAT ÇANAKKBALE ilâve Postası Salt 12 de (Erzurum), perşembe 12 de (Tarı) ve pazar 16 da (Karadeniz). Galata Tıhtımından. Salr 15 de (Çanakkaley, cumartesi is de (Anafarta). Sirkeci rıhtımmdan. Pazar, pazartesi, salı 9.50 de, çarşam. ba, perşembe, cuma. 16 da (Sus) Cüs martasi 14 te (Marakaz). 'Tekmil Mudanya postaları Galata rıktımının Karaköy cihetine yanaşır ve aynır Mmahalden kalkarlar. Padzartesi, çarşamba, cumı 8.00 de (Marakaz), Galata rıhtımından. Ay, Tıica çarşamba ve cumarlesi ü de (Konya) Tophane rıhtımından. Salı ve cuma. 19 da (Mersin). Topha« ne rıhiımından. Pazar 9 da (Antalya)y. Tophane rıktı. Mından. Çarşamba 15 te (Bursa); cumartesi 15 de (Saadet). Birkeci rıhtımından. Pazar 11 de (zmir). Galata rıhtımın. dan. Perşembe 13 te (Kadeş). Galata rıhs tımından. Perşembe 9 da (Seyyar) Tophane rıh. tıraman ——— TT D a — — — NOT Vaptu seferleri hakkımda ber türlü malümat aşağıda telefon numa»- raları yazılı acentelerimizden öğrenilebilir. Güalata Bax Acenteliği Galata rhlimr, limanlar umum müdürlüğü binası altında 42362 Galata Şpbe Acenteliği — OGalata tTıhtimı, mıntaka iman reisliğt binası altımnda 40188 Sirkeci Şube Acenteliği — y Sirkeci, Yolcüu sülonu. 22740 GEEZL) O REENEELAECEAİNE GU suürkiye Ulkacüriyeti ZİRAAT BANKASI Kuruluş tarıhi; 1888. — sermayesi, TUU.ÜÜL.ÜUUL Türk Liraex Şube ve Ajans adedi: 265. Zırdi ve ticari her nevi banka müameleleri, Para birikttrenlere 78800 lira ikramilye veriyor. diraar Bankasmda kumbaralı ve ihbarsız tasârTuf hünar'--—rA ED âa $0 ürası bUlunanlara senede 4 defa rekilecek kur'a (le aşağıdaki plans göre ikramiye dağıtılacaktır. * âaded 1,000 firalık 1,00ü llra Ü . B lAl . Kü00 » Â b 4U LĞ0 . *0 * 109 * «000 « DİKKAT: Kus' hei rinde yapılır. Hesaplarmdakı paralar bir sene içinde 5ü Uradan aşağ. iüşmiyenlere ikramiye çıklığı takdirde ©4 20 fazlasiyle verilecektir 11 Mart, 11 Haziran, 11 Eyidği, 100 adeğ 50 Hiralık 5,000 ltra c , W Ç 500 . 160 (. 20 200 . 11 Birincikânun tarihle. sevinmişti.. Ondan bir hayli malümat aldı. — Bizim bozgun verdiğimi« zi sanıyor, değil mi? —- Evet şevketlim ! !Ik Türk fırkası muharebe meydanında bozulmuş, bütün Türk kuvve. tini bundan ibaret zannedi. yorlar. — Çok âlâ. Ben de onların buna inanmalarını istiyordum, Sonra birden çadırm perde. sini açarak, Rüsteme: — Bak, dedi, hakiki muha- ripler arkada duruyor. Düşma. nı gafil avlayıp dört tarafın: dan çevireceğim, Rüstem başını arkaya çevi« rince bütün Tuna sahillerinin, ve yan taraftaki ovanın Türk akımcılarile kaplanmış olduğu. nu gördü. — Allahım, sen bana buü- günleri gösterdin... hamdol-. sun. Yaun. lskender F. SERTELLI Rüstem sevincinden çıldıra- caktı. Bundan sonra: — Şevketlim! dedi - Amcam Doğan kulünuüz çok muztarip- tir. Kale içinde ne erzak kaldı.. ne cephane. Bir gece kırk kişi ile düşmanın erzak ambarları- na bir baskın yapmıştık. Ben en arkada kalmıştım. Düsma- na yakalandım. — Öteki arkadaşlarm ne oldu? — Onlar, aldığım erzakı ka. leye götürmeğe muvaffak ol- dular. Ben esir düştüm... fakat kaleyi açlıktan kurtardığıma seviniyorum., — Demek ki, kalede kıtlık var, öyle mi? — Evet, şevketlim! , kıtlık başlamıştı. Erzak gidince her. kes nefes almıstir: — Aldığınız erzak cok mu. dur? — Kale içindekileri on beş gün geçindirebilir. | Yıldırım gülmeğe haşladı: — On beş gün beklemeğe ihtiyaç yok. Üç gün sonra ka- le kaprlarını acacağım. Rüstem bunu duyunca se- vincinden kendini kaybetti. Yıldırım o gece her türlü tertibatı almıştı. Rüstem bir müddet istira- hat edip canlandatan — sonra, tekrar padişah tarafından çağ- rıldı. — Şövalyelerin Macar ka. dınlarile eğlenip kendilerini iç. kiye verdiklerini duyuyorum... doğru mu? Diye sordu. 'Rüstem: bildik. lerini birer birer anlattı: — Erzak karargâhını bastı- gımız zaman Dütün şövalyeler sarhostu ve herbirinin koynun da bir kadın yatıyordu. şevket. im! başları da gözleri gıbı dö. nük bu adamlar bizimle harp edecek halde değillercir. Pauişah o gece bütün ku: mandanlarını topladı. Kendile. rine vaziyeti anlattı: — Bu derece sarsılmie ve ahlakı Dezulmus olan — haciilar ordusunu çil yavrusu gibi da. gitacağız. Bizim kırk bin kişi. lik kuvvetimiz var. Onlar yüz binden fazla. Fakat çevirme ve yarma hareketlerinde muvaf. fak olursak, Allahm inayetile düşmanı mağlüp ve perisan e. deceğimizden eminim. Yarın sabah bütün kollar hareket ve taarruza geçecekler... RUSTEMİN SEVGİLİSİ MATEM İÇİNDE Rüstem, Türk karargâhında sevgilisini ve onun - kendisine karsı gösterdiği vararlıklan du- şünürken, Marta, Rüs baukmdan dönmediğini dtıyun ca ağlamağa bışlamııu. Rüstemin sağ olarak dönen arkadaşları: R (Deveme ver) B

Bu sayıdan diğer sayfalar: