9 va Sa NAZIR Eş N 3HAN .i. “ Cevat, Kardeşinin Nişantaşın. Ü apartmanından bazan bir üm kaçar gibi koşarak, ba. “da gizleniyormuş gibi kâran, Köşelerde oduraklayarak u. ##ıyordu, Dikkatli bir göz, “a bu yürüyüşünden herhangi * cürüm işlemiş olduğuna hü, ün vermekte gecikmezdi. Ağa. ine gitmek için sarfettiği Gi, onu yormuş ve kızdırmış E beraber, sırrını hiç el, bir kimseyle paylaşmaz, mütevellit bir haz duyuyordu. Doğru “pensi, üns gidip, Feride söz verdiği Orada sessizes oturmağı ta. Yordu. Hayatı kardeğinin “eydi. Bu meşhur avukat i Miekek ki bir hal çaresi bula, itmiş adım kadar yü, sonra ruhan ve bede. | kendisini o kadar Yorgun hissettikçe, nde bir tasında z yündırmiş olen tlisiz & düstünmek bile bu ani bed. İN, Yeisin önünü alamıyor. Mmalı'bu sefil z “diye yumruklarını si İç. “Zayıf iradenin esiri, BİS fittınasıyla maceradan İİ “sürüklenecek? İs i Müh, kızla biribirl en unutmağa ca” ba, To mes'um sokağı vak. İçeri giröcek miydi? , kızı görmeyeceğini i, Ne diye sank'? 0. cezahanenin görerek iy şökük avurtlar, ateş gibi ya gilezmie görler, düşü 0 * ge&sip bir tedaj ğunda nı aç KA eve götürüp b t bir i hatırlattı Köpeğin göz. ÖĞ, Yayattan bezgin. usanınız Börmüştü. Tuhaf şev şu Barin, çok garip! Yuşa, Ğ *rtösi sin ne yapacağından İçi, Ve zeleceğinden hic habe, “dan yuşa! Fakat bir de, İş, 3'bi olmak var: İradesire © hayatta muvaffak olmuş İN temel (direklerinden iç Ürükken, kendisiyle alay için bir gün ağuheyisin hek © istemi ir köyde İN kirasin? N iğbolu kalesinden çık” kı” Üüşmen tarafmdan İİ temi bin müşk ilâtla pas İğ çadırına götürdüler . . Atem, buraya gelinceye imseye derdin: anlata- İh Herkes kendisinden ““nmişti. Nihayet, Ri anlardan bi: sipahi M Yanına geldi: Bu delikanlı. Niğbolu t Doe» beyin yeğeni. ce kendisine itimat çen kısaca başından ge- İh. padişaha anlattıktan li Kulunuzu buraya Kor- a gönderdi, dedi, on. M€ kadar kuvvetli oldu. “İendimize söyleme mi hu | m, Rüstemin gelişine KATIL Nklelen: İLHAN TANAR «ın öldürecekti. Ve şimdi, sevdi. filim kurtarmak uğrunda, o kâra suratlı serseriyi öldür müştü. Öldürmek, me müthiş sey, diye düşündü. En ufak bir hak. sıdığa tahammül edemiyen, bir sineğe bile fenalık etmek istemi, yen o, bir adam öldürmüştü. Ne çıkar canım, her gün mil yanlarca adam ölüyor dünyada, Ama bir de zorla ölmek var, 8 celiyle ölmek var, Belki eceliyle öletlerin milyonda biri bu adam kadar ölmeğe müstahak değildi. Hayat, bir nefes, üflenen bir a lev. Hiç.. Fakat yüreğindeki bu #srxıntı nedir? Mücrim olmadığı, nt bildiği, dünyayı bir fona in sandan kurtardığını kabul etti, ği halde niçin üzülüyor? Eczacı Hher uzattı: — Uyuyor musunuz, eferdim? — Hayır. "Eczacı, “mumu İki ucundanda tutuşturmuşa benziyorsun der g'bi bir nazarla; biraz metli, biraz omüstelzi, bakti, Eezacılıkta garip bir meslektir doğrusu! İpsan o makanizmasımı durdurmamak için bütün günleri haplar ve tozlar kazırlamakla geçer. Cevat, Eczahaneden çıkarken, bir camda yüzünün aksini gördü. Bu vüzde, cinayet işlemiş bir â. damun, bir caninin taşıması 1Ca beden mâradan ezer yoktu. İçin için yanar, parlar gibi, gözbebek, lerinde, ağzında dostluk, iyilik pırıltıları, çizgileri Ütreyen bu yüz, nasıl olur da o müthiş işi , bilirdi? Şimdi biraz daha | rahat, ayakları daha hafifti, sür'atle yürüdü. Dehşetli bir konuşma ihtiyacı duyuyordu, hem konuşmak isti, yor hem de korkuyordu. Kork&- mağığt İki insan kardeşiyle sev. gilisi idiler. Fakat Feritle — o ömründe bir tek hatalı iş görme. miş, bir suç işlememiş adamla rasıl anlaşabilirdi? Ferit gibi bir adamla, kardeş bile olsa, ar- Kdaş olmağı imkân yoktu. - T.peğön izrnağa irade, kendi hislerini, ozaaflarmı iradesinin sert çizmesiyle çiğneyip geçen bu rartnns ve doğruluk timsali, kar, deşine karşı, küçüklüklerinden beri en ufak bir müsamaha göstermemişti ve gösteremez. Bütün dünyada, kendisini biraz teselli edebilecek bir tek insan varsa. o da, uğrunda katil oldu. ğu bedbaht kızcağızdı. Yalnız o, Cevadın hislerini hissediyor ve anlayordu. Ne yapsa, ne olsa yanından ayrılmaz, onu daima severdi. Durdu,bir kapının içine sığma. rak sigarasını yaktı. (Devami var) sevinmişti, Ondan bir hayli malümat aldı, — Bizim bozgun verdiğimi. i or, değil mi? et şevketlim! İlk Türk fırkası muharebe meydanında bozulmuş, bütün Türk kuvve. tini bundan ibaret zannedi. yorlar, — Çok âlâ, Ben de onların buna inanmalarını istiyordum. Sonra birden çadırın perde. sini açarak, Rüsteme: — Bak, dedi, hakiki muha- riple: arkada duruyor Düşma. nı gafl avlayıpdört tarafın. dan çevireceğim. Rüstem başını arkaya çevi- tince bütün Tuna sahillerinin, ve yan taraftaki ovanm Türk akıncılarile kaplanmış olduğu. nu gördü. — Allahım, sen bana bu. günleri gösterdin... o hamdol.. sun. merha, | Bu ağacın altı Yazan: Nezine Muhittin Direkler arasmdaki istasyondan kalahalık bir tramvaya binince; kâdür akla kariy: seçtim, Ter ve #ikmtı tutkalıyle biribirine yapış, mış insanların arasında bir geçli bulmak imkünsendi, Ayakta durabilecek bir kars İ yer bulduktan sonra otrafıma ba- kındım, Kafa kafa üstünden bir kâdm kafası bana manalı manalı hakıp gülümsiyerdu. Bu yüz, bu gözler bana hic de yabancı gelme- diği halde bir türlü ismini bulup cikurumiyor, fakat bana tatlı ve İç ton gülümsiyen bu unutulmuş ah- babi ruheup etmemek için bilmu,, katple ahk atık ben de gülümeiyor dum. Tramvay yol aldıkça gülümse - İ meler bazı işaretlere refakat edi- yordu hülü, Onu tanıyamamak ezasile kıvra Ban zihnim işaretlerin manası anlamadün bir maymun gibi onun göz kaş ve iğiz hareketlerini tak, İ lit ediyordum, İstasyonun birinde İ birkaç kişi inmişti. Kımıldamıya frsat bulunca derhal bana yaklaş u: — Bü ne mahşer böyle?.. Hom niçin bunun öyle soğuk soğuk bakı i yorum? > Bu ses? Oh evet tanmıştım ar, tik: — Ferhunde! diye mırıldandım. İnsanın bsfıyası, ne kadar san: körmüş meğerse,.. Aradan birbiri İ ni görmeden geçen birkaç yil), en sevgili arkadaşların sevimli çehre, lerini bile bulutltadırabiliyor, Ferhunde biraz müteessir ve ha- zin bir — Hili düşünüyorsun? , dedi benl dalgmiıktai yaydı”. Yox sa beri unultun mu? O kadar cok mu değismişim? — Unutmak mı? Asla!.. Doğiş- miye gelineo, hor zaman sevimli ve güzel Forhundesin... Güldü: — Düü Adânadan geldim. Bu geceyi bir akrabamın evinde geçir” Gim.. Şimdi de Nışantaşı tarafında bir ev arsmıya gidiyorum. — Ben de o tarafta hir akbal ziyaret edeceğim. Çok memnur ol dum yolumuz berabez, Ferhunde: — Ok ne kadar iyi! -diye se, . | vindi - İ Tramvay hzl: bir fren yaptı, bir birimizin. üzerine düşerek gülüş, tük. Ferhunde telâşlı telâşh: — Gel. gel, dedi, Bak iki kişi lik yer açıldı, Köşe kapmaca oynıyan çocukls,, Yin sevincile açılan yere yerlestik, Oh! Biraz rahat nefes almeca dal sgm dalgın pencereden bakan Fer, humdeye sordüm: — Kocandan Ferhunde? memnun. musun Yazan: İskender F. Hafifçe dudaklarını büktü: — Yaşlı, zengin ve kıskanç bir koca. | — O haldo seni yalnız başına İstanbula nasıl bıraklı?, Gülümsedi: İyi tarafları da var tabii, Son günlerde İovkalâde sinirlerim bozulmuştu Hiç de öyle görünmüyorsun ! Ferhunde içini çekerek: Devlet Denizyolları işletme umum müdür lüğü ilânları 9 hazirandan 16 hazirana kadar muhtelif hatla- ra kalkacak vapurların isimleri, kalkıs gün ve saatleri ve kalkacakları rıhtımlar KARADEKİZ HATTINA BARTIN MATTINA | MUD, A HATTINA BNDIRMA, HATTINA — Davsnla! dedi, t — Hiç tecrübe etmedim bu — Yine de Allah göstermesin Gok acr birsey bu... —— Doğru, dedim. İnsan on beş gün bile doğduğu yerden ayrılsa, hatta gittiği şehir dünyanın er me denf ve parlak bir memlekeli olsa imsan yine yurdunu özlüyor, — Bak nesil güzel tetkik etmiş sin! Tabil mutrârrirlik! — Yok tanim!,. Benim de ufuk tefek sayahatlerim var da.., Zaten ihtiraslı ve hararetli bir hayat için aritk hende hiçbir kabiliyet yok... — Yani kalmadı demek istiyo. rum, Herşeyim söndü. Esasen ba izdivac yapmamı sebebi de bun tar Ferbumdeyi genç kizlik zamanın” 'da tanırdım, Çok heyecanlı, çok ne- geli ve ihtiraslı bir kızdı, Babasile İzmire gittikten ve İzmirde Adana esrafından birliş evlendikten 80n. râ görüşememiştik, Hatta son za manlarda İslanbukla bile çok uzak semtlerde bulunduğumuz için onu bir sene kiş görmemiştim, O Nişan tasinda ben de Boğaziçinde Paşa* balçesinde oturuyorduk.” Ferhun, | derin ruhunda herhalde bir inki- gar Mv #at 6 devam etti: — Genç bir kocayı mosut ede- miyecektim. İkimiz de sustuk ve daldık, YAFĞA, Tramvay ilerliyordu, Birden Fer, | hündenin sesile silkindim: — Bir de böyle bir ayrilişm mu en yamana tabi olmadığını dü, Bir düşüncemi söylemek için sö- | zünü kestim: i — Zannediyorum Ki Insan çok sevdiği birile beraber olursa gur, bet ge:sıni 6 kadar derin duymaz., Doğru değil mi? Ferhunde manalı manalı yüzü- | me baktı: — Bu sözün biraz da bana taş mı”, Birden kendimi topladım, Fer, hundenin hakkı vardı, Mademki orada kocasile beraberdi. — Hayır! Ne taş, ne de töces- ! süs... diye kökeledim. . (Sonu yarm) ERTELLİ -37- Rüstem sevincinden çıldıra- caktı. Bundan sonra: — Şevketlim! dedi « Amcam Doğan külunuz çok muztarip- tir. Kale içinde ne erzak kaldı. ne cephane. Bir gece kırk kişi ile düşmanım erzak ambarları. na bir baskın yapmıştık. Ben en arkada kalmıştım. Düsma- na yakalandım. ü — Öteki arkadaşların ne oldu? <- Onlar, aldığım erzak! ka- leye götürmeğe muvaffak ol. dular. Ben esir düştüm... fakat kaleyi açlıktan kurtardığıma seviniyorum. — Demek ki, kalede kıtlık var, öyle mi? — Evet, şevketlim! - kıtlık başlamıştı. Erzak gidince her. kes nefes almıştır. — Aldığınız erzak cok mu. dur? — Kale içindekileri on beş gün gecindirebilir. Yıldırım gülmeğe basladı: On beş gün beklemeğe ihtiyaç yok. Üç gün sonra ka. le kapılarmı açacağım. Rüstem bunu duyunca se. — Sende mi kabiliyet yok? | | KARABİĞA HATTINA İMROZ. HATTINA AYVALIK HATTINA İZMİR BİRİNCİ SÜRAT “WR İKİNCE SUKAT ÇANAKKALE ilâve Postası Galata Baş Aorstetiği — Galata Şübe Acenleğiği Sirkeci Şube Acenteliği Salı 12 de CErrarum), perşembe 1 de wTarı) ve pazar 18 da (Karadeniz) Galata rıhtıminda. Bal 13 de (Çanakkale), cumartesi 18 de (Anafarta). Sirkeci rıhtımmdan. Pazar, pazartesi, sal 050 de, çarşam.. ba, Me, cuma 16 da (Sus) cu. marta 14 te (Marakmz) Tekmii Mudanya postaları oOGalata rihtıminin Karaköy cihetine yanaşır ve aya mahalden kalkarlar, Patartesi, çarşamba, cum SO) de (Marakaz), Gelata rıhtımından. Ay, rex çarşamba. ve cumatlesi 20 de (Konya) Tophane rıhtımmdan, Salı ve cuma 19 da (Mersin). Topha. ne rahimin. Pazar 9 da (Antsiyay. Topümme rıhtıs mından, Çürparaba 15 te (Bursa), 15 de (Samdet) cumartesi Sirkeci rıhtımından, Pazar 11 de fzmir). Oslata rdhtımın. dan, Perşamba 13 te (Küdep). Galata rıb. tunyndan, Perşembe 8 da (Seyyar) Tophane rik, “umman ——— e mam — NOT, Yapa: seferleri hakkımda bor türlü malümnt uşağıda telefon Wuma- raları yazılı aernielerimizden öğrenilebilir. Galata vihkumi, limanlar urnam röleli binam altında Sirkeci, Yolcu salodu ürkiye Uümuurıyeti ZIRAAT BANKASI Kuruluş tarıhı; 1888. — Sermayesi. lUVUUUUUU, Türk Liram Şube ve Ajans adedi: 265. Zirai ve tscuri her nevi banta muameleleri, Vara biriktirenlere 28.00 lira Ürümiye veriyor. e e Aranır Bankasında KUMDATAN ve G)DAFAZ ASAEFUİ börer'- An gp ag Si dram sulunanlara sanada # defa <exileook kur'a De aşağıdaki 4 adre 1.000 tiralik S.800 ire el 1000 4 m 1.0 ..— . ons göre rramiye dağrtılserirter. 100 sded 50 Trak . “ .. " iilşmiyenlere ueramiye çıklığı takdirde © 70 fazlasiyir verilecektir vincinden kendini kaybetti. Yildirim o gece her türlü tertibatı almıştı. Rüstem bir müddet istira- hat edip canlandtan sonra, tekrar padişah tarafından çağ- rıldı. — Şövalyelerin Macar ka. dınlarile eğlenip kendilerini iç. kiye verdiklerini duyuyorum... doğru mu? Diye sordu. Rüstem bildik. lerini birer birer anlattı: — Erzak karârgâhın: bastı. ğımız zaman bütün şövalyeler sarlıstu ve herbirinin koynun ,da bir ksdm vatıvordu. şevket. limi başları da gözleri gibi dö- nük bu adamlar bizimle harp edecek halde değillerdir. Paoişah o gece bütün ku. mandanlarını topladı. Kendile. rine vaziyeti anlattı: — Bu dmece sarsilmle ve ahlakı imuş olan hecilar “ M Mart, 31 #aziran, Xi Eylül, 11 Birincikânun tarihle, ordusunu çil yavrusu gibi da. gıtacağız. Bizim kırk bin kisi. lik kuvvetimiz var. Onlar yüz binden fazla. Fakat çevirme ve varma hareketlerinde muvaf. fak olursak, Allahın inayetile düşmanı mağlüp ve perişan e- deceğimizden eminim. Yarm sabahı bütün kollar hareket ve taarruza geçecekler... RUSTEMİN SEVGİLİSİ MATEM İÇİNDE Rüstem, Türk karargâhında sevgilisini ve onun kendisine karşı gösterdiği yararlıkları dü. şünürken, Rüstemin baskından dönmediğini duyun ca ağlamağa başlamıştı. Rüstemin sağ olarak dönen arkadasları: (Devon van)