ma ekkür ederim, Sen na, > iyim. ; Vakit 3 bulamıyorum. Bili- 1 Kİ ben doktorum. er olduğunuzu şimdi. bana söylememiştiniz. e M geçen hafta hasta ol. ” man size haber verir a niz? Mag Ya sen ne içersin? emki ikram ediyorsun, DİP bira içerim. Patron "Müşteriler de daha yok 1 firaattır. # tmorlar ısmarlamaz Fa Süne &skisi gibi senli benli “$ti. Karşılıklı otu f. Zaman zaman İ satılık olan kad liliğile | Farukun elini âr gözlerle ons Artık sık sık gel Pr keşan İSİN beni daha sik aramı 1, tekerim, diyordu. Çok Bidiyorsun doğrusu! iç Faruk ondan tiksinme, Aptal, âdi bulmağa başla” ar bize bir rüya pa gairaneleştiren ğe düşün en gün” birihazenm & biriyle | geçtin. e hası) bir ihtiyaca onu hizmetçisi kıza, Ta- mirastan bahset. i, “Vketti? Yalnızken dü- İstemediği hâdiseyi ni hatırladı? k Üstüne atarak: Mlssim pek talilidir. de & Ün liralık mirasa kondu. €rini tamala açarak Ki, “Ordu: biraktı bu parayı? e Balibi üvey, miras da Meya” değil mi? Biz ör kardeşiz. Mi. Sagi €ski dostlarından iş ba değil de sadece bir i& bir şev bırakmadı Kr N Via düşünceli durdu. an bir tebessümle Mirlayarak : bâbanın hakikaten varmış. Kardeşinin AZ benzemesi saşılacak Üy Rüstem kaleye baz Osman » sular karate e artanın evi. girmedi M, Fakat, içeriye â ile konuşmağa baş l Ms musun Os- lara. Ya sen?... hazırım, z © bir şey bissettirme- İL aşkımdan oo kadar kağnı bile kilitlemeden İ O ilâ Marta tara. * Yİ hazı ğini zannededursun. k hazırladım. Birkaç Melen kaçacağız. çi Tindi: Mi söylüyorsun, Os kiz kaçabilecek Mi hazır dedim ya, "ey de duymıyacak, *$k, Istırap ve hisromanı 9. şey değilmiş meğer! Kızın bu sözlerde ne kasdet mek — istediğini sordu: — Ne demek istiyorsun ? — Hiç! Kardeşinin senden daha şanslı olduğunu söylemek istedim. Niçin olduğunu sarih olarak bilmeksizin ene muhatabmı ne bir lira a tarak kıza soğuk bir “Allaha 18 marladık” deyip birahaneden çıktı. Soknkta vapurda n zihnin» sep aynı cümleyi tekrarlı, yordu: “Kardeşinin sana pek az benzemesi saşılacak gey değil miş meğe Rum kelimelerin vardı? Hayır! Tereddüde mahal yok” ne düşünmüştü? Bu altnda gizli ne tu, ima pek bariz, pek açıktı. Bu | kahpe Tarıkm Ethemin oğlu oi. duğunu İma etmek İstemi: Annesinin üzerine atılan bu silphe fikrile duyduğu heyecan o kadar büyük oldu &i gözlerinin karardığını hissetti, Vapur ka- marasında bayılmak derecesine geldi. Kalbi hızla çarpıyor, vii. cudu titreyordu. Birden. bir gün evvel eczacının söylediği ak ima geidi: “Bu hareket iyi bir tesir yapmayacak!” O da Rum kızmın düştüğü şüpheye mi düşmüş, aynı çirkin şeyi mi dü- şünmüştü? Başı önünde, sanki yalnız bir odadaymış gibi etrafıyla alâka” dar olmaksızın düşünüyor ve kendi oOkendisine (o Soruyordu; “Böyle bir seyin imkânı var mı? Nasil olur da #nnemden süphe edebilirler?" Zihinlerde bu şüpheyi uyandı. racak sebepler şimdi yavaş ya. vaş ve biribiri arkasma gayet açık, sarih olarak görürüyordu. Varissiz bekâr bir ihtiyarın mi rasmı dostlarmdan birinin iki çocuğuna obirakması tabi ve makül bir hareketti. Fakat mi rasm tamamını bu çocuklardan yalnız birine bırakırsa buna ta- bistiyle herkes saşacak, işin İ- çinde iş arayacak ve dedikodu yapacaktı. * Bunu nasıl olup da düşünme, mişti? Babası nasıl olup da am lamamış, anresi tehlikeyi nasıl olup da hissetmemişti? Hiç um” madıkları miras onlari o kâdar sarhoş etmisti ki hiç biri etraflı (Devemı var) değil mi? - Şeytanların bile haberi olm yacak. Kimseye görlinmeden çıkıp gideceğiz. Fakat, benim bir endi- şem var: Kaleden çıkacağımız ka pr cephesi Fransızlar tarafından muhasara edilmiştir. Etraftaki köy lere Fransız şövalyeleri yayılmıs lar. kadınların kucağında Şarap içerek «fleniyorlarmış, Seni görür lerse?1.. — Sen hiç merak etme! Onların hepsi amcamın hatırını sayarlar. Hepsinden yardım görürüz, — Prens Filip dö Bar da karşı» mızdaki köyde karargâh kurmuş. Doğan beyin gözcüleri bu prensin çok çapkın bir adam olduğunu be ber veriyorlar, — Benden mi korkuyorsun? —Evet. Seni muhafaza ede enem, seni onların eline kaptırır» sam diye merak ediyorum. — Prens Filip dö Bar. Fransız kralının yeğenlerinden biridir. Ef anlamıyarak | Nakleden: Vahit Orgun Genç musikişinas Nahit ile Vedat Avninin çok güzel kızı Nihal başbaşa vermişlerdi. Ni | ganlıydılar, fakat yarın biribir ! İ lerinden ayrılacaklardı. Nahit, Viyanaya gidip kiy. metil omusikişinaslardan ders alacak dönüşte de Nihal ile ew ienecekti. Nahit: — Nihalcığım, senin çok sev diğin şu parçayı bir kere daha çalalım. Ayrıldlığımız saman, akşam. ları, ruhumuzu öldürücü dügün- celer sararsa bu bizi birbirimize daha çok yakınlaşlırır. Nihal piyanonun başına geçi Nahit de ona kemanile refakat etti... Nihaâlin çok sevdiği bu parca yı birkaç defa çaldılar.Sonra ağ. lasarak biribirlerine soküldular ve son bir kere daha öpüştüler Nahit ertesi günü (Viyanaya gitti. Her ikisi de vaatlerine kaldılar. Her akşam, son defa olarak buluştukları saatte Nihal piya” nosunun başma geçer Nahit de kemanmalır ve aynı parçayı ça” larlardı. Akşamin bu hüzünlü, sessiz, esrarlı anında hayalâta dalarlar, bazan İsanbuldaki tatlı günlerini bazan da aşk hatrrelarımt bü, tün hareketlerle canlı olarak yeniden yaşarlardı. İki asır kadar uzun süren iki sene böylece geçti. Bir akşam, Nihal bahçede &- kasya ağaçlarından Yaptıkları kameriyede idi Birihirlerine sarılmış ekasla. rın bıraktığı boşlukları mis ko kulu leyiâklaria hanımelleri dol, duruyor. Dallarm bıraktığı bir aralıktan, ufukta güneşin sor kızıllıkları görünüyordu... Bu saat, eski hatıralara ayrr sadık | lan zamandı. Nihal çok sevdiği ve her Z. man çaldığı, ayrılık gecesindeki, parçayı kitarasile çalıyordu. Bir en durdu, etrafı dinledi... Aynı parçayı çalan bir keman sesi işilanişli... Nihal susunca, herşey susmuştu... Rüzgâr bile, bu saatte yaprakları oynatmı yordu... Acaba rüya mı görmüştü?.. Kitarasmı yeniden çalmağa baş. ladı ve kendisine refakat eden kemanın sesini işitti. Bu Nahi- din kemanı olacaktı. Evet, Na- hit dönmüşüt. Nahit'le Nihal'in iki sene sü, ren ayrılıkları üzerinden geçen ikinci bir iki sene içinde küçük ve sevimli bir kızları olmuştu. Nahit, utu gibi küçük fakat çok güzel bahçeli bir ev satm almıştı. Yavruları bahçede, ih ur ağaçlarmın gölgesindeki yeşillikte oynar; ve beyaz du varları örten kaysi gülleri bu sessiz ve mes'ul yavayı kıskanç manzaralardan saklandı. Mazlesef, insanın bahtiyarlığı uzun müddet sürmüyor, Evvelâ melün bit hastalık küçük yav. ruyu alıp götürmüş, evlâdının acısına dayanamıyan Nihal de onu takip etmisti. Hayatının sona erec liyar bedbaht âna kocasını ama çağırmış ve şunları " söyle, — Mukadderat bu... Hayata dualarımızla bağlanalım... Sen terkederek yavruma kavuşmam lizım,seni de daha güzel bir dünyada beklerim... Ölülerin, ye- niden dünyaya gelmeleri kabil olursa beni yine görürsün. Haya” limi dalma etrafında göreceksin Zira ufkum senin bulunduğun yerdir. Yeniden birleşeceğimiz gilin, ben gelir seni bulurum. Bu sefer iki ruh olarak ve bir daha dönmemek, bir daha âyrumu. mak üzere semalara yükecliri Her sene doğum görümde, vah“ tiyar veya bedbaht ol, sevilmiş evya terkedilmiş, neş'eli müte- essir, nasıl olursan ol dualarm göklere yükseldiği, güneşin u. fukta kaybolduğu akşam satle- rinde, uzun zaman ayrılık semi zı unutturan parçamizı çal.. Bu, ebedi ayrılığımızm yegâne tesellisi olacaktır. Bu o musiki, ruhuma en kudsi hatıralardan daha çok tesir edecektir. Nihal bütün bunları titrek bir sösle söyledikten sonra kocası Nahite sarılnığ ve. öylece'son nefesini vermişti. Karısının ölümü Nahidi çılgı. na döndürmü: Omu seyahate yolladılar. Dönüşte daha sakin leşmiş, fakat bu sefer de onda derin bir düşünce muannit bir melânkoli ârız olmuştu. Evine kapanıyor kimse ile gö” rüşmiyor hiç bir yere çıkmıyor. du. Nihalin doğum günnü yıldönü- mü gelince odayı tanzim etti, Çiçekle doldurdu. Ve akşam o. lunca, odaya kapanarak her Z8- manki mwişterek parçalarmı çal mağa başladı. Ertesi günü onu yere serili baygın bir halde buldular... His. lerine hâkim olunca kendisini yeniden kaybetti... o Çıldırmıştı. Tekrar seyahate çıkıyordu. Altı ay sonra, dönmüştü. Aktlem mıştı. Fakat kendisini derin bir Râhmetli Nihalin senei dev- riyesi gelince, odayı yeniden ta, ze çiçeklerle (süsledi. (İzdivaç ettikleri gece giydiği elbiseyi KALE İÇİNDE BİR AŞK | MACERASI Yazan: İskender F. SERTELLİ Yu lâka gezmeğe geldiği Zaman am- cam Mirçenin sarayında misafir kalmış ve beni orada o görmüştü. Türklerin elinden kurtulup kaçtır Eımı duyarsa bana fenalık değil. bilâkis vardım edecektir. Sana ge lince, beni kurtaran adam da şüp- he yol: ki aynı yardıma lâyıktır. — Oradan amcanın karargahına gidebilirsek, çok rahat ederiz, Marta! — Ben de böyle düşünüyorum. Hele bir kere kaleden çıkalım. — Bn esiretten kurtulacaksın, Marta! O budala Rüstemin işken celerinden yakanı kurtaracaksın! Marta yavaşça sordu: — Bu akşam da Rüstem araba- cırın kıziyle beraber mi? — Her gece olduğu gibi.. Onün- la beraber geçirmediği bir gete yoktur. Rüstem, arabacının kızına delice tutulmuz. - Şimdi onun nerede olduğunu | biliyor musun? — Bilmez miyim? o Arabacının kızını bir bodrumda (o hapsetmis. Geceyi onun yanında geçiriyor. giydi ve kemanile uzun müddet aynı havayı çaldı. « Ertesi günü onu yine yere se rili buldular, Yeniden #eyahate yollamak istediler. Fakat karısınm öldüğü evden uzaklaştırıldığı takdirde kendisini öldüreceğini söyledi. Onu, teskin etmeğe Fakat omu feci Akrbetine doğen gitmekten menedemediler. İlk senei devriyede piyanonun tuşları kendiliğinden kemanın a. hengine iştirak etmiş keman du. runca piyano da SUSMUŞtu... İkinci senei devriyede galmış... Piyanonun nağmeleri” .. Bir yanlışlığa yine düş piyanonun tuşlarına | dikat etmiş ve tuzların oynadığı nı görmüştü... Evvelâ bu seslerden ürkmüş. Gi ve her iki sefer de geceyi baygm geçirmişti, Fi yavaş yavaş bu şiddetli heyecana alış ! mağa ve ondan acı bir zevk duy” mağa başlamıştı. Artık her ak. şam gece yarılarına kadar mir İ siki ile bu heyecanı tatıyordu. Yanakları çökmüş, yalnız gözle | rinin oyuklarında korkunç bir | pırıltı ile gayritabii bir şekilde İ yaşıyordu. Nâhit, bu hayatm O merakile | tetkik eden bir arkadaşına, her ! aksam odaya kapandığını ve | kemanile her zamanki havaları. Kale içindeki muhafızlar oyat ezanı okunur okunmaz namaz Rüstem bü sırada yavaşça an indi.. Evinin yolunu tut» İçine bir şüphe girmişti: Araba cımın kızı bahanesile Martann i- çine kıskançlık hisleri sokan elbet- te biri vardı. Rüstem onu tanımal istiyordu. —Bu,her kim Marta ile geceleri ko: of, tık her gece Martayt gi diyordu. Evinin kapısma yalk' tığı zaman, kapı önünde bir gi ge gördü herhalde Ars Rüstem sinerek, yavaş (yavaş kapıya yaklaştı. Bir ses duy: —Rüstem budalanm — bi Onunla şimdiye kadar nasıl otur- dun? Rüstem (bu sesi tanıyamadı. beyni döndü.. ve birdenbire kilici» m çekerek, Osmanın üzerine atıl» dr: | 1930 Ağam ni çalarken Nihalin hayalinin de Pi çaldığını ve böylece çok i karısının ölüsile daha Si” maimi anlar yaşadığımı söyledi. Artık ne Allahtan, ne de kuk dan başka bir isteği kalmamıştı.. Böylece günler &: v #enci devriyesinin üçüncü senesi geldi. süslendi... yatağı taze çiçekler Ufukta akşam güneş ışıkları kaybolurken; kemanmı aldı ve Nihalin çok sevdiği par.' cayı çaldı... Ertesi sabah odaya girenler omu yine çıldırmış bur dular. nmigti in son VAHİT ORGUN 15 Radyo gazetemi 7045 Teme 2130 İktemi “..ti 31.45 Radyo selen orkestrası 2230 Ajans haberleri 1245 Tadyo salen orkestrası 25.00 Cazhand 18.05 Sole şarlalar 1440 Karsik program 18,03 Radyo Svine kunrteti 18.30 Çitte tasi haberleri 1945 Zirnat aramı yüzünü — Alçak mle bozmak istiyen adamin ek istiyorum. Bu sırada bir ses yükseldi: — Ah... vuruldum. Fakat, vurulan adam yere düş meği. Gözden kayboldu. Rüstem eve girmedi. sağa sola duvar içinde tarafa kaçsa, gene bu duyarın için . Bir yere gidemez. wlenerek (tekrar burçlarma döndü. Rüstem çok beyecanlıydı.. Sev- gilisine musallat olan bu adamı mutlaka bulmak, tanımak istiyor» kalenin iü için budala diyen bo ba kimdir? yerek sabaha kadar uyumadı.. hir yerde duramıyor, mütemadi” ven delaşıyondu. (Deren ea)