NİSAN — 191.” 17 HABER — Aksam bostası EYGİ Büyük hareketli zabıta romanı | Jak kayaya baktı: | — Yölun sonu! Buradan keçile. itin daha fazla nasıl ilerledikler; « Ri ancak Allah bilir, Nihayöt güç belâ kayalar ara - nda hir patika bularak bin dik. kt ve meşweketla 'erlemeğe », Geğtikleri yer volkanik arari İdi, Önlerind» yine t- ğın taş bel'rdi, Taşları insahlarm İEdığı eşikârdı. Jak Varboroya ordu: | — Bu taşları böyle kim yığın bilir? — Yerliler, Her taşın bir mâna. vardır ve ber tag bir dua ifade , Bu srazinin kutsiyetinâ inar- tşlar, Patika çok dik bir yamacı takip ta başladı. Yamacın diy | ayr, zeytin ağaçları Ile do « ig Jak uçuruma benziyen aşağısı t etti; “— Orada muhakkak su vardır. — Belki de ayni ztmanda İn - n! Yollarına devam © ederlerken, 2 atmacaların gökyüzünde ve ve Üzerlerinde dalreler çizdik - i gördüler, Yol, büyük kaya arasmda #kzak bir şekil. ilerliyordu. Kayalardan, ara- Mirada, taş parçaları dökülüyor. . Kn ufak bir saramtı ile kays- makinelitüfenk gürültüsünü an genler çıkararak yuvarlanı « *iylik hir akellik eseri, yuvar İlan taşların gürültüsü duyuldu. yüksek $esle bağırdı: > Çabuk ileri, binbaşım! Varboronun kulağı dibinden kur i taşlar da yuvarlanmağa dı, Varboro atın dizginlerini di, lâkin kaymanm önüne gö « di, Körmelya sözlendi; — Hayvanm üzerine yüzü ko - yalınız. İRornolya tereddüt etti. tir taşlarin beraber w kaymağı başladı; yoldan İikçe o uzaklaşıyordu. Varbora “inde bulundukları taş derya - kaymak üzere olduğunu an- aşağıya Madam, çabuk hayvandan İ- Ğ bu sefer itaat etti; &K inerken yere, aşağıya kayan Pürm üzerine yuvarlandı. Var - Kendisini yere atarak Kor - belinden kavrsâı: İS Başmızı kollarınız!a örtünüz! * e başlarına yağmağa başlamış- İerbora yine teğırdı: Ayaklarımız: gömün! Ms daha iyi muhafaza ediliyor i riyazetle kuvvetler arttı bord Umumi eğlencelerde * oyunları yapılması mutat şahın bu itiyadı da, biz- n tatbikinde ısrar gös Bİ yasaktan ileri geliyordu vi güreşte de mahareti Fakat, her pehlivan kendisi mezdi. Buna cesaret gös di. O da buna kızar, söyler tenç silâhtarını o belindeki n yakalayıp havaya kal. “ân Muradm (silâhterr iri heybetli bir (o gençti. Onu “ sallavıp yere İndirdiği 22» | unda hiçbir ağrı duymaz» &'bi bir taş geçti, Hayvanm © Yazan: OTWELL BİNNS ölüm demekti, Varbora tehlikeyi anlamakta gecikmedi, (Kollarımı Kornelyanın beline doladı, Madem ki öleceklerdi, beraber ölmek da. ha iyi idi, Yukarıya baktı, Jak el. lerini kollarmı sallıyordu. Taşlar yuvarlanmasından mütevellit gü - rültü sesinin işitilmesine mâni olu” yordu, Aşağıya baktığı zaman ka. trmı sabit ve büyük bir kaya ya nmda durduğunu gördü. Gittikçe katıra yaklaşıyordu. Taşlar bir na- hir gihi akmakta devam eğiyordü, Yeğine kurtulus çaresi katırdı, Bİ vaz sonra ayakları katırın sırtına değdi, Artık kaymıyorlardı, Cok şükür, ölüm yamacında, 4 yağını koyacak sabit bir yer bul « muştu, Kormelya hâlâ kolları sra- sındaydı, KORKULU SAATLER Varbora taş akışmın nihayete ermesini bekledi. Katirm başma büyük bir taş isabet ederek ölü müne sebep oldu. Bir Ikincisi beşr nm yanından vızıldayarık geçti, Biraz sonra, büyükçe bir taş tam tinmm ortasma yapıştı. Varboranm başı döndü, alnmda açılan yaradan kan akıyordu; ne rede iso bayılacaktı, Kornelyanm korkudan bağırdığını duydu! Taş - larm yuvarlanması kesilmişti, Or - talık tekrar sakinleşti. Büyük Ba ba Jakm sesi duyuldu: — Binbaşmı! Varbora başmı kaldirdı, fakat bir şey göremiyordu; yüzü gözü kan içindeydi, Varboranm kımıl - dadığını gören Jak sevindi. Binba- #ist ölmemişti demek. — Binbaşım. uzum bir ip getir. dim, sakın aşağıya bakmaymız; bir taşyuyarlanıran gürültüye gittiğiniz gündür! Varbora zayıf bir sesle anladr ğını söyledi, Kornelya yaninda kı. mdamıya başlayınca: — Aman, kımıldamaymız! deği, Yanfbaşında bafif bir hışırtı duydu, Eline ip değiyordu, İpi Kor nelyanm belinden ve koltuk altiğ. rından geçirdi, Ve ipi çekmeğe başladı, — Çabuk, Büyük Baba, taşlar tekrar yuvarlanmağa başlıyacak! Varbora, ayaklarınm yardımile Jakm işini kolaylaştırıyordu. Ni - hayet düzlüğe çrkabildiler. Fens bir tenadüf enari olarak, yuvar * lanmağa başlıyan ikinei bir taş, Varboranm başıma isabet ederek subayın bayılmasma sebep oldu, Kendine geldiği yaman başı Kor nolyanm kucağında idi, Kornelya, Varboranın #yıldığını görünce, sevinçle: — Allaha şükür, yaşıyor,Jak! Diye haykırdı. (Devamı var) de tutarak hasodayı birkaç kere dolaştırındı. Sultan Muradın bileği o kadar kuvvetliydi ki, cirit ok ve o harbi ile birkaç kalkanı birden delebilir ve İki yüz okka ağırlığmda gürzle ri bir eliyle kaldırıp karşıya sanır rurdu. Dördüncü Murat seferde iken bir gün Mutulda Hind elçisi, padi- çe gergedan postundan ve etra fil ku'ağile iie bir siper getirmiş ve bundan hiçbir ok geç» mediğini iddia etmiş, — Padişahın buzurunda birkaç tecrübe yapıl mış fılhakika atılan oklar öteye geçmemiş, Fakât, sultan Murat bu siperi karşısına koymuş ve kendisi de tecrübeler yapmış (ve bir el mızrağı atmış. Atılan mızrak, siperi ortasından delmiş. Daha sonrâ bir ok saldır - mış, O da siperi bir başka yerim- İ Bir cüretkârliğın hikâyesi Cwenkti mushadan devam) Ayşe, Kadrinin yanma ger | e BÖ Diye bğırdı. Kadri Deniz, işti. kurdu Cavidânı hürmetle selim O — Öyle göresim gelmişti ki | ladıktanı sonra İçeriye girdi: sağa.. »— Dün akşam bana karşi gös- Dedi, Ve Kadrinin: termiş olduğunuz büyük âlice, nanlık için size teşekkür etmek isterim, oum için sisi rahalsız ettim.. Sonra dün geceki hare“ ketimden dolayı affınızı da rica edeceğim. Biraz vaktinizi alaca ğim ama. — Kendinizi affettirmek icin derhal buradan giderseniz kâfi, dir zannederim.. Size mek te yaramazmış.. Dün akşam #izi polise teslim etmediğime hata etmişim.. — Dün akşamki münasebet sizliği tamamen unutmanızı ne kadar isterim. — Hatanrzı anlamış, nedamst getirmiş olmanız da beni mem, hun ediyor. — Fakat bu hatayı yapmamış olsaydım, sizinle tanışamıyacak ve şimdi böyle karsı karsıya kor nuşamıyacaktık. N — Dağru!. Diye Cavidan yavaşca tasdik eti. — Artık bana dargın değilsi- niz değil mi? — Hayır. — Hettâ biraz da memnunsu. müz. . << — Evet. Cavidan gözlerini yete indire, rek bu sözleri söyledikten sonra Kadri Denizkurdu artık muvaf” fakıyetinin temam olduğuna ka. naat getirdi ve genç kızın elerini avuçları içine alarak yavaş ya” vas sıkıştırmağa başlar. Fakat aksilik olacak aynı daki- kada dışarıdan bir ayak sesi geldi ve bir kadmım: — Küçük hanımcığım kolon yayı bulamıyorum. Diye bağırdığı duyuldu ve ka, pı açılarak İçeriye kırk kirk beş yaşlarında iri yarı, âdetâ kor kunç tipli bir kadın hizmetçi girdi. Dirseklerinden yukarıya kadar sıvanmış olan kollarının pek sağlam kuvvetli olduğu gö” rülüyordu, bir tutam saç, ter içinde olan alnma dökülmüştü. — Komedinde Ayşe neden bu. lamadın.. Fakat Ayşe duymuyordu bile. Ağzi açık bir vaziyette gözleri dalmış Kağriyi seyrediyordu. Nihayet; — Memo. Memo.. Diye haykırmağa basladı. Kadri bir şey anlamadığı bu bu sahneyi hayretle seyrediyor” du, Ayşe devâm etti. — Uy anam Memo.. Nereden çıktm? fali el iyilik et . Sarayına a TE LUKREÇYA YİL İBKENGER FSERTELLİ — Yanılıyorsun kızım. Ben Memo değilim. | Demesine rağmen birden gerç | adaram boynuna atıldı kuvvetli kollariyle bütün vücudunu sar, dıktan dorira şapur şupur öpme ğe başladı. Arada bir nefes a“ alırken! — Gahbe dünya. Ne de göre sim gelmişti. Ulan Memo gıyafe- ti de düzgünleştirmişsin hani. Diyordu., Cavidan müdafaa e decek oldü, Ayşe onuda sus. turdu: — Sen ne diyon, guçuk hanım, | deni., Bu kocam benim.. Boş #e- nedir beni bırakıp kaçmıştı. Ve Ayşe bir an için Kadriyi bırakarak hüngür hüngür ağ- lamağa başladı. Arada bir Kad. riyi okşayor: — Ob, Memmo.. Meramom. Diyordu, .Genç adam saçları | dağılmış, yüzü kızarmış olduğu I»'4s Gavidana bakıyordu. O kadar şaskındı ki Süveyda ha rm geldiğini bile görmemisti, Hanrmefendi girince Ayge va- ziyeti kısaca izah etti: — Kocam. Dedi.. Süveyde hanım büyük bir hayret göstermedi: — Garip, dedi. Maamafih memnun oldum kızım.. Madem. ki bir Kere eline geçirâ'n bari © artık kaçırmamağa bak. Cavidan da Aygşeye acıyordu: — Zavallı kadın, dedi. Görsey- din arme demin nasıl kocasmın Boynuna sarıldı, nasıl onu he“ raretle öptü. — .Sahimi bu sahneyi görme ği ne kadar arzu ederdim.. Hanımefendinin bu arzusu Ü- xrine Ayşe derhal davrandı. — Emredin hanımcığım tek: rar öperim. Dedi Kadrinin artık taham mülü kalmamıştı, — Bir adım daha atarsano zaman fena olur.. Diye tehdit etti, Süveyda ha” nım fevkalâde soğukkanlı görü, nüyordu: — Üzerine dilşkmeyin Dedi. Sevgisi kendi kendine tekrar ge” lir. Ne de olsa karısıdır. — Evet, pek fena bir çocuğa benzemiyor, herhalde karısmı telirar sevecek. Diye Cavidan ilâve etti: Kadri Denifkurdü bü belâdan kurtulmak için şapkasını alıp kapıdan fırlamak isterken Sü, “gireri LR 140. veti karşımda hayran olmüş ve Sultan Murad, siperi para ile dol- durup elçiye hediye etmişti, Kanuni Süleyman devrinde E- bussuut Efendinin fetvasile içil » mesi haram olduğuna karar ve - rilip denize döktürülen kahveler - den #cnrâ, İstanbula tekrar kgh - ve getirilmiş ve o zamanki yasak- lar gevşeyince, bütün kahvehane. ler tekrar açılmıştı. Dördüncü Muradın İran seferi. Be yine aynı hal yi. meyhanâler açılacak sanıyordu. Halbuki, padişah harbe giderken: meyhönenin açıldığını ve apk kah vehanelerde bir kişinin kahve iç - tiğini duyarsam, bunlara sebebi - yet verenlerin başlarını kendim vüracağım. Böylece bilesiniz!” Diyerek, geride kalan hükümet rüesasını tehdit etmişti. Bu şiddete rağmen, padişahın selere gittiği gündenberi, gizli Yeni harbin KiZiL KiTABI| Görünmiyen Ordu BUGÜNÜN EN TEHİKELI CASUSLARI Yeni Asrupa barbinin en tehlieli çasusları, şahsiyetleri, hayatları, fark alâmetleri, tatbik ettikleri usuller, en heyecanlı maceraları... Polonya; Norveç, Holanda Belçika ve Fransa harplerinde oynadıkları roller Bu günkü beynelmilel en tebi'koli casusların büyük serisi Yazan: Casus mektebi profesörü İsveçli A. MENGHAM Çevirent H.D. mumun PEK YAKINDA uu HABER, suruNLARINDA VAKIT matbaası Kitap kısmını yeniden tanzim edip açmıştır Kitap, mecmua, güzete basar. Tâbiler namına diz&i isleri alır. veyda hanım bağırdı: — Aman Ayse dikkat et.. Koş yine uçuruyorsun.. Ayşe kuvvetli köllariyle Kad riyi yakalamıştı: — Merak etme harımcığım, dedi.. Bir kere elime geçirdikten sonra bir daha bırakır. muyım onu.. ” ... Kadri Denizkurdu hizmetcinin kuvvetli - kollarımdan kurtulmak için çok çalıştı ise de muvaffak olamadı.. Ne de olsa karşısında bir kadm vardı, Kadri kuvvete kuvvetle mukâbele edemiyordu. Sonra kapıdan fırlasa bile, hir metçinin kendisini takip edeceği taihakkaktı., Bütün bunları dü, şünen Kadri sokaklarda rezil ol- maktansa Süveyda hanım İle Cavidanın alaylarma tahammül etmeği muvafık gördü ve salona dörezek sobanın yanındaki yeri. &e oturdu. Gözlerini halmın işlemeleri ü- zerinde gezdiriyor, bir tek kelime bile konuşmayordu. Süveyda hanım bu kadar şa" kanın kâfi olduğunu görerek, ıp salondan çıktı, Yalnız kaldık” ları zaman Cavdan! — Haydi. dedi şimdi fırsat var, İsterseniz kaçabilirsiniz. Genç adam kalktı ve Cavdan beraber antreye kadar gitti. Ağ” #mui uçıp bir tek kelime bile söy. Jemiyordu. Sapkasinı saldr © Recep Reis ve Çapraz Hüseyin de bunla: arasında sayılabilirdi. GİZLİ BİR MEYHANE SOHBETİ Çadırcilarde gizli bir meyhane. de Cemal Çelebi, Recep Reise konuşuyor: N — Karımı bir türlü ele geçire- medim. Nihayet yine o dessas ka» dinm eline düştü zavallı Lukreç- yacığım. — Yahu, sen de pek saf, pek aptal bir adammışsın! Mademki ile valde sultan onu sana ni. kâlıları.. Ne diye alıp götütme - ai Hoşuna gitmiş. bir iki gün sarayda kalem.” de - miş. Ondan sonrası malüm. — Büsbütün kaldı gili, değil eki ebay ? yine bir tek kelime söylemeden kapıdan çıktı gitti. Fakat elli a" dım kadar yürümeden gayri ih tiyari geriye döndü baktı ve kalbi heyecanla çarparak Cavi danm hâlâ kapıda kendisini sey" retmekte olduğunu gördü. Bir an tereddlt etti ve sonra geriye döndü: — Galiba bir şey unuttunuz? Diye Cavidan hiç de alaylı © mıyan bir sesle sorunca Kadri yutkundu: — Annenizden af dilemek is, tiyordum da.. Dedi. Cavidenm dudaklarında ufak bir tebessüm ile küçük kırmızı karanfiller açtı: — Artık geç oldu, dedi. Fa kat muhakkak annemden af dilemek istiyorsanız, yarın ak. şam sanat beşten sonra gelin. Merak etmeyin, ne Ayşe ne di annem evde bulnmayacak, fakat ne zararı var ben ânbemin yeri ne sizi dinlerim, Ve başka bir tek söz söyleme, den geri döndü kapıyı kapadı.. MUZAFPER ACAR a Birinci Sınıt Mötehasam Doktor Nuri Beller Mioir ve Muh Hastalıkları Anharı Caddesi Numara: 7 Muayene saatleri: 16 dan 20 ve kadar tan paşa göz koymuş ona. Zate' Lukreçyayı saraydan kaçıran di o değil mi ya? — Vay kurt herif vay! Padi şahın elinden bile aldı onu dese- ne 1. — Ah, 6 ne yaman bir adam - dır, ter. onu benim kadar bilmez sin! Fakat, neye yaradı? Lukteç ya onun yanından da kaçtı.. Çap rhz Hüseyinin eline kadar düştü — Sana bir şey söyliyeyim e! Recep Rels: Şu Çaprazm taltı ve mış vestelâm. Bukadar akıllı w güzel bir kadın nasıl oldu da onur gibi mendebur, canavar bir ağa min koynuna girip yattı? İşte ber büna sayıyorum doğrusu. — İlik önces ben de senin şaştı- ğin Kodar şaşmıştım ama, sonr? derin düşününce Lukreçyayı hak. Iı büldüm. Ne yapsın kadıncağıı” Kime sıfınsın? “© ölDevümek över) i i $