104) a m a A A HIS VE AŞK ROMANI 2. bi ih bilgi, Gezmiş seneler genç sdamm ii PotEun olan hafımmsında bir bile sesini yüksel! Yordu. Hafızasnda kalan ya - Sine iz renksiz bir çehre, pek 82 Bğı annesinin yüzü idi. Hafr . m yer eden diğer bir man. MN da Mariner sabillerine n - Hama “Yanıkdere" çiftliği ve 1. ng seneleres ma ğini Sali Nakleden: Cemil Sermet bunlarm unutmuştu. Mütecessisleri, i, hattâ on samimilerini yediği gönül Ecdadının beşiği olan bu satıp İstanbula geldikten da çöcükluk ve ilk gençi- Böçirdiği bu gilzel toprak par AYRI bir türlü unutamam Şir iy luğunda ona Yanıkderenin anlatmışlardı, Asırlar iftliğin ismi O zamanlar pek ipt o, in güzel toprak parçasında k *donyadan hieret etmiş bir si- Mir Çiftliğin kenarın - e küçük bir su ve bu suyun da bir çoban klübesi vardı. AN dere boyunda koyunlarını < dalları sularla öpüşen bir Bin , Ağacmm altıma çöker, yanık k kaval çalardı. Çoban gençti, Mina, leydi, Gocuğunun altında | & SYİ kahramanları benziyor , Çiftlikte Dilber isminde on ye İlini yeni doldurmuş bir besleme m Kardan beyar teni üzeri- Herüz bir erkeğin dudağı İşt, e #0 mevsim çok kurak git. vii dere kurumuş, içinde ağaçlar, e bitmiş, koyunlarma içre - he damla su bulsmıyan <9 - Bilyük iryudan istifade için Ee tata güzel besleme ile giz, Ba karmlayma Ori genci biribi yermiş ve ondan Son halk şçobanla beslem dere kenarında, söğütler Rörmeye başlamıştı Bu ye ydinin kulağına da git . Ve biiyük bir gürültüye sebe, nişi. O gece beslemeyi kovmaya karar vermişlerdi. t 8 kenarlarında biten beyaz A kadar sf taze olan besleme 5 gere eve dörme- u > Bovdiği çobanla kendilerini Siyit altında unutmuşlardı. ağ, , 'rafmdan gelen tehditkâr May gerirtamyla uyandikları za - hı 1. “© bastırmış, tabiat aşkları, e, İm Yildiz ışığı koyu mavi DE akla örtenüştü, Seslere ku a ve dere boyunda İ- kte olan meşsleleri gördü- di Kelecekler, güzel besle, mim çobanın geniş göğsü, Yang hıçkırır bulacaklar ve mm lekesiz aşkı anlamıva- VR vali kaza “çirkef” lekesini Pi Kaçtılar. Oradan w- A? Ve derenin üst tarafım Api küçük klübe Y —— Sultan; tirdi, Pas biraz daha (gözüme Ola” > Ayşe, dedi, Bu işi bu kadar ir * kolay & becerebileceğini Caiy, *Miyordum. “e, VİN ayağa kalktı: Mig ne olacak? Kâmil bey mi? “EİD: A an kolundan tuttu: Yün Sakın ortalığı velveleye t O» sadece birkaç gün ser Mz, İş Yâtağından kalkamıya İd giz 29 adar, Bu müddet zar Üye de #indandaki Ömeri sus” Vay Yolunu bulursun! me Sultanı, Cafere döndü: İle emir ver. ty Bün İçinde Örnerin isini bi” | la $ir. onunla mezara Karatay i Haydi, durma! İ il padişahın ce'lâdı idi İn lam siyade valde sul- bir adamdı, ö » Gellât Halili görmek ü Make Saltânın yanından ay Muzaffer Acar ğındıler, Güzel besleme: — Bana bir paçavra gibi tekmeyle sürükli- yecekler beni... hım namusu» etmeden öldür beni Diye yalvarıyor, bulutlu mavi gözlerinden seller akıyordu. O arada nasıl oldu, meşaleler, den bir kvilerm m: sıçradı, yoksa gündüzden sllmış bir ciğara ma, şledi, bunu 2 - bilmiyordu. derenin içinde bitmiş ©- ağaçlar ntek al afif akşam rüzgürmın körük. ucak büyüdü müş, ksv haline ma söz Bö) lan çalılar, bodur bir yangın çak ve güneşten ku gelmiş olan şturarak çalıları bir hamlede dere boyunca ilerle, e, çobanm klübesini tehdide i. Fakot bu nteş ayni 34- dere boyunca çobanın kil” ine doğru İlerliyenlerin de ye. vu kesmişti. Çiftlik ve civar hal, bütün gayretlerine rağmen ne ki kı yangını söndürebildiler, ne < beye kadar varıp güzel besleme yi çobanm koynunda yakalıyabildi. Ertesi gün yangin sönünce çobanm klübesi ehemmiyetsiz bir kül yığını halini almıştı, O günden sonar ne güzel beslemeyi, n6 çö. banı, ne de eürülsünü gören “o! mam'gtı, Yalnız civaris Ooluran bazı ihtiyar kadmlar, melitaplı ge celerde beyazlar giymiş bir çoba. fri söğüt altmds, uzanıp dişine yatırdığı getç bir Kiza hazin hazin kaval çâldiğıst" gördüklerini rr yeminle söylerlerdi. ikâye ne dereciye kadar doğruydu; bunu ne Cemil Setmet, pe de başkelâr" yotlaröt: “A cak ecdadnm miş olduğu | “Yanıkdere” çiftliği ismini b bir hikâyeden, kimbilir belki bir efsaneden almıştı. Cemi Sermeğin hafızasında ks lan işte çocukluk ve İlk gençlik yaşların sessiz şahidi bu “Yanıkdere”. çiftliği ile, annesinin beşiği üzerine eğil sü idi Gönlü bu katralarla vaş yavaş zaklaştı ve biraz evvel düşünme, olan , renksiz yü dolunca aynadan w. namuseuz diyeeokler, | | dan nefret &derdim. den kavradığı tabancasını bir ke. | e mektup kâ bulunan kurumuş yi getiren kokusu gibi, hafrasmda canlanıyordu, Sahilde kumlar Üzerine uzanp denizin murıltısımı dinlediği günle. #, çocukluğundanberi defalarca dinlediği cobanın evi yanmda bilmiş olan eğri söğüdü, Aşık dedenin “Gönül m dü, şünüyordu, Çocuklaşmış olen bu i : k çocuk ruhu nasıl anlaşirdı, Aşık dede eski bir b Hi, fakat alan üzüm k ğ- a onun hayatında yer lerinden ziyade girdi, (Devami var) halil kolayca Öme“ rin işini bitirebilecek miydi? Caferin bütün telâşı, ve maks dı, kilercibaşı Kâmil bey kalkma" mek Ömerin. işini bitirmekti., hikâyesini | İ Onu ben öldürdüm <3 Fakat beraber yaşadığımız o müddetçe (her akşam geldi, beri bekledi ve be, nim kapıyı açarken duyduğum ıstırap yerini her akşam derin net hissine terketti, Ba, or, güzel kollarımı uza. ân ,yorgunluğumu u, nutturuyordu. Size pek çok o çalıştığımı de min de söylemiştim hâkim bey. Fakat bu çalışma her zaman ay, nı semereyi vermedi: Bir kaç muvaffakıyetsizlik, bir kaç kö, tü film derhal itibarımı düşür dü. Lili ile evlenmiş olduğum İ- çin de kadm seyircilerimden ço. Bunu kaybetmiştim Bir kaç ay balkın bu alâka, urzlığı ile miicadele ettim, fakat, nafile, Artık benden bikmışlar, dı halk arasında; “Burhan Cev- dst mi, aman canım, eskidi ar, tık o şarkı, hiç değişmeyor ki, hep aym şeyl.” İste bu vaziyette iken. bir da; vası esâsen can çekişmekte 0; lan şöhretimi tamamen öldürdü. Çok iyi hatırlayorum. Leylâ ile bir seyahat projesi, hazırlayor- duk, güzel kadın iki. şehirara, sında bir tercih yapamayan ma, sum bir yavru haliyle: “Acaba Mısira mı, yoksa Romanyaya mı gitsek!” diye düşlünlüyer. ka. rar veremiyordu.. . İşte.tam bu #ırada aldığım *bir kaç ödüme emri ileson bir kaç ay zarfında felmiş olduğumu aiadini; “Bu, un Üzerine malımız het sine haciz kondu. Otomobilim; Küçük Köşkün sümer Toplu Paz Tam yoktu, çünkü bütün şölret İ ve kazâncıma rağmen 6 güne kadar on kuruş bile biriktirmiş ğildim, paradan maddi kıymet ölçüsü olan bu kâğrt parçalarm. Bu hâdise de beni en xiyade düşündüren Leylânm vâziyetiy. Acaba onu elde tutabilecek Bu endişem pek kısa sürdü. Çünkü felâket günü Tey, kollarmı boynuma do, or musun Burhan dedi, ben Mısır seyahatinden vazgeç- tim, burada yaşamak bana daha çok zevk verir. Esasen seyahate de cıkmamı, za da imkân yoktu. Cebimizde dört beş z lira bir para kal, mist. Bu para-ieufek'bir 4. man dairesi “kiraladık “e dört bsş parça mobilya İle de içerisini döşedik.. Bazı tiyatro- larda da ikinci derecede kalan baba veya bashizmietilâs “rolleri çin iş buldum.. İlk zamanlar en ziyade Liliye buket yaptırmamış va, " ya istediği elbiseyi alamamak. y kalkacak olur; ; sâ, Ki, Öneri kurtarmak için padişaha yalvarmak olacaktı, Zaten İstanbui defterdar da.da- dı Cemal Çelebi le Kâmil beye üstüste habe: ö merin kurtarılmasına gayret eme sini rica ediyordu. şünd çe titriyordu, — Ye Kâmil bey işin vardrysa?... Ya kalkınca tükürürse?. diyerek, geceleri uyku uyumuyor” du Aradan üç gün geşmiğlr. farkına yüzüme ilk yapacağı. iş, hiç şüphe yok, , içinde yatıyor ve başmı bir türlü yastıktan kaldıramıyordu. Kâmil beye kiler timarcılerm” dan genç bir çocuk hizmet ediyor du. Zavallı adamcağız ne olduğu nu bilmiyordu. — Ben hastayım ama, hastalı ğımın, ıstırabımın nerede “olduğu nu anlayamıyorum. diyordu: Görkapakların açamıyordu. Ye” mek vekti zorla birkaç Jokma bir şey yiyip tekrar uykuya dalıyor” sidir kazancımm bir kaç mislini sar-. FKE ER ARİ most“ pil düm Nak'leden : Muzaller mesi tan mütevellit “bir iztırap duy. dum. aları kullandığım si- garanın fiyatını he trende, tramvayda aramağa So plamağa, mevki Her gün hayatım: şiyordu: Fekat kat'iyen betaht değildim, çünkü Leylâ yanımda Bir akşam miutaddan gok er. Apartınanda r.yoktu.. Mutfakla çaş- masır kuruyordu, - ateş söndü. rülmüştü, Birden müthiş biriz tırapla Derhal aşa, ğıya, kaplerya koştum, Leylânm nereye çıkmiş olduğunu sordum. Hayret «et *ndüm sridam. mi? dedi. İşinde... gaat altıda nihayet bu. grisi Kapıe kadın bana'adetâ muhasım bir nazarla bakarale; — Neye hayret ettiniz, dedi. İşinde çalışiyor ve çürüyor. O kadar güzel bir kadının bi ef üzerine oradan kâç ir “çılgın gibi kaçtım. hâlâ arkamdan bağırıyordu: — Bari şu #üprüntü teheke- sini yukarıya çıkarın. Beri bu sözleri düymadim bile. O kadar bitxin bir haldeydim ki, Demek Leylâ çalışıyordu ve bu, nü benden saklamıştı.. Demek ki, , Bön artık bu sefil haytı bile te, min ejemivecek kadar, zavallı düsük bir mahlâk olmustum. Demek ben prtık hayatta. lizum« suz bir adlandırma. . .Aradan bir kaç saat geçti. Leylâ eve döndü.. “Benim daha evvel gelmiş Idu, Zumu bilmiyoriu. Hava yağ. murluydu, .çok ıslanmış, sırsık, lam olmuştu, bir elinde zerzevat torbası diğerinde ise çöp teneke- si vardı. Yüzü o kadar yorgun o kadar bitkin idi ki! Ben onu hiç bu halde görmemiştim.. İçe, riye girince bir an büyük yor, gunluğundan b'tap düşmüş gibi ayakta durdu, 'derin derin nefes erimin prensesi, hayallerimin silsü, güzel Leylâ! zay? onu ne hallere skmuştum.. »ren bu mahlü- ku ben tahammülsüz bir bayaa yıkıyordum, bu affolunmaz bir hareketti. Birden elektriği yaktım, beni karşısında (görünce Korkmadı, yalnız utanarak güldü ve elinde, ki ,zerzevat torbasını saklamağa -çeliştı.'Onun bu hareketi beni kadar müteessir etti, nasıl ezdi tahmin edemezsiniz hâkim bey.. k içti süte, böyle esrarengiz bir uyuştu rucu ilâç konulduğunu ( Sereden bilsindi? Ayşe uzaktan utağa Kâmil be yin hayatı İle mesgul oluyo. ve radan iç gün geçtiği halde Ömerin başt kopaırlmadığını görerek mera kındân'çıldınyordu. Eğer dördüncü Murat bir daha Örmerle karşılaşacak olursa, onun Lukreçya hakkında o söyliyeceği söz ere -tamamile inanacaktı. İşte o zaman, 'Caferle- Ayşenin gideceği biryer vardı: Mezar, "Derhal yaklaştım nı süsleyen son yüzüğü elinden tor, bayı aldım, Üzerinden selerini gık: yör, akşam cağını söylüyi Fakat ben dinlemedim, onu aldım, dizleri, min flzerine oturttum, buz kesil, miş ellerini avuçlarımm içine a. larak ısıttım ve uzun uzun ko- nuş itum, anlattım, anlattım. Ev. bir k bir hiyanet izle muzu en mÜNASİp lattım.. Ellerini, har lerini gösterdim. Halbuki bu el. ler evvelce ne güzel ne beyaz b? muntazamdı. Ona kendisini bu kadar feda etmesine sebep olmadığını ve bir gün bena ta- ne yapmamızı ben ona projemi anlattım. Kabul etti. Hemen ertesi gün parmağı, attık *Yalovayı, İz. Mersini dolaş- ve hareket ettik. miri, Antalyayı, tik.. Tam on beş gün eski bir rüya imiş gibi mükemmel bir hayat yaşadık. Zevk, Miks içinde geçen bu bayatla Leylâ eski ne, gesini bulmuştu. Yine ipekli el, bisel bayıltıcı kokuları içinde rüynlarımın prensesi ol. muştu..Bu müddet zarfında çılgınlıklar yapmadık ki., Fakat on be: yadan uyanmamız İcabetti. Ley, lâya boşalmış olar çantamı gös. terdim. Bana sadece: “Varsm böş olsun.. Ben yine mes'udum.” dedi, Ve ilk günkü gibi yine ba, na güzel kollarmı sevgi ile uzat- tı. Yanına yaklaştım, onu kol, larımın arasma aldım. göğsü, mün Üzerinde sıktım. işte o za. man müthişbir fikir beynimi yakarak şimşek gibi geçti.. Ben bu kadını betbabt ediyorum. Buna hiç hakkım yoktu. Onu bu sefaletter. kurtarmak lâzrm- dı.. Nasıl yapabi'irdim ki?. Hiç Zira. Padişah Lukreçyayı hâlâ seviyordu, Hattâ o günlerde kaptan ile konuşurken: —Lukreçyanın yalıköşküne ka” çırıldığını söyliyen Ömer acaba bunu rüyasında mı gördü? de »mekfen kenrii mıydı, şevketlim? diyerek, bütün kabahati Ömerin deliliğinde toplu yor ve böyle bir mecnunun Ohââ neden yaşatıldığına şa: Ecel, o günlerde Öznerin başin da dolaşıyordu. Acaba “e bu mukadder âki- betten kurtul Karahalil o li zindana gitti, Tanburacı Ömer uyuyordu. Zindan muhafızı, kaptan paşa” nın düşmanıydı. Muhalız Karahalili — Gene kimin başını kiparmi” hissettirmeden elimi arka cebi, me attım tabancamı çikardım, şakağma oyaklaşlırdım ve atöş ettim. İnledi.. Yavasçar “Ah Burban niçin yaptın?” diyebildi.. Sonra eli yavaş yavaş elimden kaydı. .Sarktı, vücudu ağırlaştı.. Birdenbire korktum. Bu ne müthiş bir korku idil Leylâya, okadar sevdiğim güzl yüzüne, hareketsiz yatan munta, zam vücuduna baktyordum. Ben bu kadını ne kadar çok sevmiş, tim?. İşinden bir ses: "Haydi, diyordu. Haydi, o geni bekliyor. Muhakkak ona ulişman lâzım. Orada yine mes'ut yaşaramım. Para derdi yok orada... tovelverimi oşakağıma daya- dım hâkim bey, Fakat belki otuz piyeste, yirmi filmde tekrarladı. ğım bu hareket bakikat olunca weğerse ne kadar müşkülleşi, ş. Bir türlü parmaklarım çekecek kuvveti bulamadı. Artık rolünde bile muvaffak ©. lamayan zavallı bir artistiğim ben.. Ölmekten korkuyordum. Kendi kendimden utandım. Fa, kat ne yapaydım tetik o kadar ağır geliyordu ki. 'Tahammil edemedim. Lylâ. svdiğim, onun için çıldırdığım güzel Lilim ö, nümde cansiz yatıyordu.. Orada artık duramadım. aKçtım.” iz bundan sonra cereya edöğ hâdiseleri billyorsmunuz bâkite Polis geldi Leylânm ölüsü nda duran tabancsyı ve kü, çantasında da intihar çi. r arar vermiş olduğunu bil“ diren mektubu buldu. Bu mek, tup beni zarmaltma almaktan kurtarıyordu. Halbuki bâkim bey, tekrar e, diyorum onu ben öldürdüm, bem manen hem de maddeten onu ben öldürdüm. Şimdi deli gibiyim hâkim bey» Biliyorum ki kendimi öldürmek cesaretini bulamıyacağım.. Şim. di neden beni mahküm etmeniz lâzım olduğunu amlayorsunuz değil mi? Ben berhalde onsu? yaşamağa, kıymetsiz, sefi bir (Lütfen Jay çeviriniz) bey, ğa geldin? dedi, Halil; , Beni valde sultan gönderdi, Ömerin başımı vuracağım. “3 yazık olur bel — Yazı kolursa bana e? Ben emir kuluyum.. — İ:1 ama, padişah onun ölümü det den biliyorsun? haber Ogönderdi de *â Emas ağa dün sabah gel “imiz, Ömer yeni bir şey ler söyledi mi? Ona sakın iskence yapılmasın. Ele*dimiz böyle ir man buyurdular, dedi, Karahalil i ları duyunca çe kin — Öyle ise, burun sonu fenadır. Hele biraz vakit geçireyim. Pedi şahımız belki Ömeri afteder, (Devamı var)