iç (eTiirN arp: Sinci Kol birz in) 113 Sonra, belm önüme gelince, bir- denbire durdu, Generalin yüzü a. det korkunç bir hal almıştı. Birdenbire yırtıcı bir #e3le: — Arkadaş! dedi, Muhterem ar kadaş!, Sözlerinizi sabrrmın son milimetresine kadar sükünetle din İemeye çalıştım! Bilirsiniz ki si . 26, yalnız bir dostum olarak de - Bil, bir vatansever Polonyalı ola - rak da nadir kimselere beslediğim büyük bir emniyet ve ittmadım var diri, — Teşekkür ederim, genera - Hira?,, — Hayır!.. Bunu teşekkür için söylemiyorum! Evet, ne diyordum?. Ha. He. meh hemen sarih bir şekilde beni İtham ettiğinizi görüyorum! — Oh general!,, Bunu... — Viç zarar yok az dostum, İs son derecö baklısnız! Bun” dan dolayı size hiçbir suretle gü. “emmiş değilim!.. Ancak, bütün bu Mözleriniz arasmda yalnız bir el - beli tashih etmeye lüzum örüyo- Tam, Aziz dostum!.. Beni bir kadm a İle hareket eden bir a - B görmekte kata ediyorsunuz! Hayır, dostum!, Ben bir kadın par. KI le değil, katiyyen vicdani ğitiyle hareket eden hir ada * 1. İş asla zannettiğiniz gibi de Bildir. Yakıt Valeskasm ihanetine " elen cezayı vereceğim! Çün © bana gizli ve memleketim 2. Yilkdezi işlerine katiyyen ni - vereceğine söz vermişti! Bu #zlinde durmadı, cezası göre - Sikip, Nahl ki Polonyayı bugün idare *denler, kanunu esasimize karşi verdiklepi sözde durmamışlardır!.. m kat'iyyen menfaatine ©t etmemektedirler. Netekim ONE da cezalarını göreceklerdir! Aradaş, arkadaş, Ben Polouya - dans miti değilim! — Oh, generalim!.. > Evet!.. Beni çok mühim ka. tatlara sevkettiğiniz hir anda, bu” BU, size açıkça ve askerce söyl. Yetilirim!,, Evet, ben Polonyanın bir hataya, telafi edilmez, önüne S*clmez bir hataya, ölüme sirük- ğine kantim!.. Ölüme!,. Ölü - ma dostum!,, Ağlamaymız!.. “ titriyen sesinizle, bana gör ısla, bana en acı, en ağır İtdamir sözlerinizle hücum etme - t. Çünkü Polonyanın, kahraman am bu acı kaderinden ben ul değilim!,, Ben mes'ul de. #ri?,. Mes'ul olan bep değilim! , yemin ederim ki yine Polon” Ya ağrunda ne yapabilirsem, onu Dördüncü M ALEM alma sa GAR, eli e hi, ERTESİ GÜN, ELÇİNİN YALISINDA NELER OLU Ertesi sabah erkenden “a Venedik elçisi, yayaşça o YİL reçyanın yattığı odan: “nündeki küçük pencered* "veriye baktı, aikreçya yatakta saçlarını dök #öi, uyuyordu, Greçyo, bu Fam2a ay görünce akir başından Relmiş — Bu ne güzel kızl Bire melek! Padişahın onu detice evnekte, kaptan paşanın onu kös . deki e EE EYS PA CT NİL SKENDER'F.SERTELL 83. LİLİ salık Polonya Huıtericens OServiş seflerinden. ramıyacak?.. Generali, itiraf ederim ki, öm - rümde hissettiğim dehşetlerin en büyüğüyle dinliyordum. Genersl, kan çanağına dönmüş, elev fışkı - ran gözlerini gözlerime dikerek, boğuk boğuk ve adetâ haykırır - casina konuşuyordu. Polonyadan bir hain gihi bah . setmesi, vicdan'nı bütün çıplaklığı ile açmış olması, onu tesiri altın da kuldığı aşikâr olan deymamış kinlerine rağmen, harikulâde bir ıstırapla eziyordu. Ikimiz de, itiraf edilmez bir ci . nayeti konuşmuşu zgibi, dehşet çinde susmuştuk. o General sonm başını önüne eğerek, bir müddet öylece taşlaşmış bir halde durdu. Benim teeseürümden adetâ (elç inmiş gibi olduğum yerde yılalıp kalmış olduğumu görüyordu. Birdenbire ciğerleri çekilip çı - kurilmış bir insan gibiydim. Gene- ralin hiiç beklemediğim bu itirafla, rı, beni yaşamaktan bile meyus © lacak bir hale getirmeğe kâfi de. gil miydi?.. Artık orada hiçbir işim kalma * âığını, generale söylenecek hiçbir sözüm olmadığını en acı bir yels- te anlamıştım, Çıkıp gitmek, bu muhavereyi ta mamiyle unutmak İhtiyacile ade » tâ cebri nefs ederek, ayağa kalk, tım. O vakit general başını kaldırıp gayet hazin ve ıstıraplı gözlere bir müddet yüzüme baktı, Benim üzerimde uyandırdığı müthiş nef retten utanmış, kendinden iğres . miş gibiydi. O da konuşacak hiçbir şey kalmadığını hissetmiş bulumu - yordu. Fakat, sessiz bir (acia içindey- mişiz gibi, hiçbir şey söylemeden, veda otmek üzere, bana elini u - zuttğı zaman, uzanan bu eli sik. madığımı görünce onun ax! ae ve adetâ vahşi bir tebessümle güülm sediğini gördüm. Elinin sert bir hareketiyle her türlü düşünüşte serbest olduğumu ihsas ederek: — Ancak sizi temin ederim ki bana düşen (vazifeleri yapılmış göreceksiniz!,. Diye mırıldandı, Fakat ben, canevimden varul . muş gibi, sonsuz hir acı ve keder le, adetâ sürüklenircesine oradan çıktım. İçimde o anda, yine kahraman albay Samoröviçin boğuk sesini duyarak ürpermeler içind ydim. Bu betbaht albayım sesi tekrar kulaklarımda çnlıyordu: — Kovadis Polonya!.. Polonyat... O gece, yalnız benim, Valeska - nın ve generalin hayatı için değil, Polonya icin de tarihi bir gecey di. O gece hiç uyumadan ve hari . Kovsdis aza fehedik şövalyesinin kız küne kapatmakta hakkı vör. diye söyleniyordu, Greçyo bu güzel sahneyi odaha tazla seyredemedi. o Merdivenden vukerı çıkan bir ayak sesi Cuydu.. Kapıdan çekildi. Greçyonun uşağı telâşla üst ka" ta çıktı: — Dün akşam geç vakte #adar beklediğimiz misafir şimdi gekli, şinyor! Greçye şaşaladı: — Ne diyorsun. Anasta mu gel g / Ba imleri Tanıyalım: 4 (Baş tarafı 6 meda) de Milletler cen, caatla Yoğocİsv » Macar hudü- dunda vukun gele. ve Yugoslâv- ların sebebiyetverdikleri 31 hâdi seden baliâedet bir muhtıra ver. diler. Macarların iddialarına gö- re Yuzoslavlar 15 kişiyi de öl. . dürmüşlerdi.Vâziyet okadar ger- ginleşti ki Kral Aleksandrm ö- Jiümü sıralarında Macaristan Y . goslavyaya taarr. - bile niyet etti. Yugoslavlar da Macarları tahrikât ile itham ediyorlar ve delil olarak ” krallarının katili Paveliçin Macarların Yanko Pu” ota tedhişçi “amplarmda askeri talim görmüş olduğunu ileri sü- »erek suikasttan Macarları me, su! gösteriye Jardı. o Filhakika bu suikastta Macarların olduğu gibi İtalyanların da eli vardı. Nitekim İta'ya, katili Fransa) vermemiştir. Bu hâdise üzerine kliçiik antant harekete geçti ve Beneş enerjik bir nutukla Macs- ristana itidal ta. . . etti. Üç ta- raftan sert . İlsanla karşılayın ca Macaristan da rahat durdu. O tarihten sonra Macaristan il Yugoslavya .rasmdaki münase. betler bir s.<ün devresine girdi. ve 1940 senesi sonlarında Ma * car hariciye. nazırı müteveffa Kont Çaki Yugos'.vya ile Maca- ristan arasında bir dostluk ha. vası yaratmak oİmkânını buldu. Fakat bu anlaşmanm resmen im zalanmasii öremeden öldü. iki devlet arasında altı aylık bir arlaşma vardı. İtalya bu anlaş- mayı yenilemek istemedi. Roma altı aylık dostluğun hiç bir ma. nası olmadığmı söylüyordu. Hal buki hakikatte Row. Romanya» nun, bir yandan Fransa, diğer” yandeti dâ'Yruoslavya ile sola. “muf olmasına aleybtardı. Düüiya siyasi mahâfzi bu siyasi müna sebetlerin kesilmesini İtalyanın muvaffakiye:izliği şeklinde |. bul etti. Balkanların en mühim siyasi bâdisesi muhakkak ki 9 şubat 1934 tarihinde yapılmış olan Balkan Antahı.Jır. Bu anlaşma Türkiye, Yunanis. tan, Ronmüyu vw Bulgaristan 2* rasmda imsalandı. Pakt birde iktisadivie"” tık teş - kulâde hüdiselerte geçmiş bir g“ eedir. a Buna sebep, yalniz, Polonyahin | içinden pasıl vurulmuş olduğunu | bütün çıplaklığı ve bütün dehşe . tiyle hissetmiş olmam değildi, Generalin villâsımdan döndükter yarım saat geçmemişti ki emni yet nezaretinden tölefonla çağri dem, (Devamı var) — Evet sinyor. aşağıda bekli” yor, — Dün akşam nişin gelmediğini sormadın mı? — Sordum. Kocası (sur'ardan zelmiş. Bu sebeble evden çızama. mış. Kocası sabahleyin o surlara, dönmüş. O da koc.mın arkasın dan sokağa fırlamış. Greçyo dalgın dalgın o düşünü yordu. ğ Anasta, - Venedik elçisinin son samanda yeni tanıştığı ve sevdiği bir Rum kadımıydı. Anssta henüz yirmi yasında bile yoktu, Güzel se si, uzun boyu, sehhar (o bakıştarile Venedik elçisini gok çabuk teshir etmişti. i Greçyo bir müdâöt Me e. SİYASİ hede. “ Gi B.. üçüncü dev Tstin harc” tanmi faali,e - felce uğratı! yordu. Bulgaristar Bugün de P“Jkan paktı © dır. Romanya da pakttar dişte. uyar üç devlet sadıktırlar. Balkan Antsvü yapılmazdan ewvel 1933 de Türkiye ile Ro » manya arasında birdedea.''ik anlaşması yapılmıştı. Anlaşma yapıldıktan sonre o Yugoslavy, Bulgaristanın da bu anlaşmu; girmesi için çok gayret göster mişse de Romanyanın vaziyet; Bulgaristanı daima paktın Jı şinda tulmuştur. Şimdi Balk.. devletleri Balkan sulhunun * - vamlı ve dalmi olması için pakt tan ayrılan Romanyanm yerin Bulgaristanın gelmesine gayre' göstermekte #ler. 1937 senc OO» mart ayınd Almanyanm siyasi ve İl . ilerleyişini 4.i-..... için İtalya Yugoslav İle bir anlaşma yal mak mecburiyetinde kaldı. Balkanlarda 1940 senesindeki İtalyan - Yunan harbine kadar cereyan eden er mibim hâde 1939 nisanın. İtalyanların Ar. navutluğa yaptıkları taarruzdur. Bir cuma günü herkes ibadette i, ken Arnavi. ağa yapılar .ca - yan taarruzu ile birk. ; gün İçin, de bütün Arnavutlu” İşgal un muştu. İtalya bu hareketile tü * yük bir siyasi gaf yapmış oldu. Çünkü 'her ne ka.. birkaç ka tig toprak kazandıysa da bütür Balkan devletlerinin nefretini de kazandı. Ve nihayet 28 teşrinievve 1940 da Yunanis.: vu da âni ola rak taarru edince büyük bir mukavemetle karşılaştı. . Bugün ise Arnavutlukta mut tasıl mağlüp olarak gerilemekte- dir. İtalyanların Arnavutluktar. pakt Son haftalar sarfında: samdan siyasi haberler iae Balkanlar rinde büyü tiz Ar tany | bulunduğunu göstermekte dünya vaziyeti içinde Balkanlar» | birinci plânda yer vermektedir. Acaba bugünkü £-rp Balkanlar da ması) bir inkişaf göstererek - tir. Bunu zaman tayin edecek. z M. “<Boşinei yam; Batkanla» terim zliadeğ. Emilia a Galotti se hane dsi end imz Gündüz 14 ve Çocuk Oyunn Akşamı 20.30 dez Kiralık Odalar Mer gün çişede çocuk temsiller içim biler verilir vkmideratı kir “ Şehir Tiyatrosu a e Uşak hayretle sordu: — Onum beş or gün buraa kal masını istiyen siz değil miydiniz, sinyor? — Evet ama, o dünkü arzula, rrmdı, Bugün her şey değişti, Ve Lukreçyanın yattığı osavı göstererek: < — Ben şimdi Venedik yıldızı ile meşgulüm, dedi. Kocasını aldatan bir kahpe için, elimdeki bu kuşu edemem. “kaçırmağa tahammü! Merdiven başmdaki *koruşma biraz uzamış olacak ki, Anasta bir Genbire basamaklardan kuş (gibi sekerek üst kata çıkıvermişti, Anasta, Venedik elçisinin keryli” sini delice sevdiğini bildiği — için bu konuşmanın neden uzadığına , saşıyor ve başka bir şey düşünemi. orda Merdiven başında elçi ile o göz göze gelen Anasta: — Pek erken geldim ama. Si zin eken kalktığınızı * biliyordum. 1 avril “| Karşılıklı bi Yazan: Meşhur edebiyatçı Salih Clkü, en sevdiği arkadaşı rubiyatçi profesör Şeflik Nediri xi arete gitti. Genç âlim sevgili ve teklifsiz dostunu yatak odasında rebu) Üstünde ropdöşambrı . vardı. Henüz güzel kumral sacları bile taranmamıştı. koltuğa gö- İ müldüler. Edebiyatçı Salih Üzü bir sigara yakarken konuşmıya başladı: — Bir haftadanberi seni göre, meyince sordum. İdareye, tele- finla rahatsız olduğunu haber vermişsin. Merak ettim. Profesör Şefik Nadir dalgm, dalgın gülümsedi: — Ehemmiyetli bir şey değil. — Mühim bir şey olmadığını görüyorum. Arkadasım yüzüne dikkatli, dikkatli bakıvordu: — Nen var? diye devam etti, Şefik Nadirin yakışıklı çehre- sinde gizli, hattâ hazin bir ifade beliriyordu. Gözlerinin delgınlı- gını iğreti bir tebessümle örtmi- ye çalışan bir hali vardı. — Ehemmiyetsiz! diye tekrar, ladı. Vücudum sağlam. Maddi bir ıstırabım yok?... Bu sözler muhatabiria cesaret verecek bir hasbihal başlangicı- na benziyordu. — O halde manevi bir üzgün- tük?., Hafif bir gülüşle Sâlih Ül mitsizliği mi?.. Şaşılacak bir sey de değil bu... Daha gençsin azi- zim. Şefik Nadirin bakışları uzak- larda dalgalanıyordu: « > Eski hir hatıranın sadme- diye ağır ve hisli bir sesle «wan verdi. Eeki bir hatıral.. #rse ruhuma ne kuvvetli iz. “lerle hâk olunmus! Salih Ülkü kulak kesilmişti. Küçük bir hereket, hafif bir sc £ arkadasım rüvasından u « vandırabilir korkusiv'a hiç kı - pırdamadan dinliyordu. Şefik Nadir hakikaten heye - sanlı bir rüyada halsiz halsiz konuşan bir insana benziyordu: — Beş, altı sene evvel, diye »aşladı, hususi bir kız mektebi. in son smıfımda ruhiyat mual- imi idim... Ders senesi başlıyalı ki ay olmuştur... Bir gün Adana kollefinde tahsilini bitirmiş yeni bir talebe geldi. Bu on dokuz ya- şında sarışın, dinç ve uzun boylu bir kızdı. Anası, babası onu bü- vik bir servete varis bırakarak “müşlerdi. Hayatta yapayalnız kalan bu kocaman çocuğun her halinde sevimli bir sadelik, cana yakın bir masumiyet görünü. yordu. sinyor! bu gece sizi çok o Deyleti” * im için, erkenden özür dilemeğe geldim, Hemi de, size o kada gü zel bir haber getirdim ki.. Anasta salona doğru yürüyor ve sözünü tamamlamağa çalısıyor» du: — Kocak tamam on gün surlar da kalacak.. Hattâ Türkler ge'rw surlardan harp bitinceye kacar rin ayrılamıyacakmış, Nasıl, bu haber hoşunuza gitti, değil mi? Greçyo osahlebir tebessümle gözlerini uğuşturarak; — Ah, ne güzel haberler. dedi. Hele salona geçin de orada konusu ruz. Ve salon kapısını derhal kapıya" tak ilâve etti: — Bu gece çok tahatsızdıra. Hiç neşem yok. Neden bara sormadan on gün kadar bensin knimağa ka, Tar veriyorum? —iyi ama, daha geçen gün: — Burası senin evindir! diyen siz de kü devam etti, Yoksu biraşkü. I Hiraflar . Zekür cesur Ve sıcak hüviy Üniversitey hazırlanıyordu, Mektebe girdiğinden bir hafta « sonra sınıfın en yaşlısı, Cakir vey hemgehrisi olan Refika İle sıla. fıkı arkadaş olmuşlardı. Smıfta, yanyana oturuyorlar, bahçedeis beraber dolasıyorlar. sokâğa bö-:* raber çikrvorlardı. Het? Sul- tanahmet tarafında kibar bir dul kadmın evinde yanvana İkğs odada opansiyoner oolduklarm— mektep idaresi bilivordu... Birs iki ay sora Bevza Kevkeb'in seve. gili arkadaşı Refikaya yardım ettiği, onu yazadığı fakir ve betbaht hayatta masum bir ü-* Yüvvüienapla kurtarmıya çalış» tığı sayiası bile yavtim'etr... Res fika hem güzel, hem de hariku.?” lâde becerikli ve zeki bir kız” Zengin. kücük vetim ar"adaşmâ”” bir abla şefketi gösteriyor, se vimli Beyza da Refikayı, onun meziyetlerine havran bir küçük” kardeş itiyadiyle seviyordu. o *” Galiba Refika, Adananm ba © Tneşhur ve zengin ailesine, bazi” minnettar münasebetlerle bağli “ mütevazı bir adamcağızm kızıy- miş. İki gene kızm sekr snmimiyeti”” öblr arkadaşları arasında biraz * gibta uyandırıyor gibiydi... 2 Ben o zaman otuz iki yaşında genc bir muallimdim... Salik Ülkü mırıldandı: — Ve çok Yakışıklı... . Mesleğim itiberivle de” ruhi tetkikler için çok bereketli ve canlı bir saha olan mektep hayatı beni büyük bir küvvetle Igilendiriyordü.., Tah ebelerimin” son derece ilimadın! kazanmış - tım. Bir müskülle Kars''işmen, derhal bana koşarlar, saf bir İ, timatla olduğu gibi içlerini >. kerlerdi. Bir gün mektebin temiz, ber. © rak ve ahenkli hayatını boran bir hâdise hepimizin neşesini bu. lutlandırdı. pi Üç genç kız idareye başvura- .. rak, jimnastik dersinde soyun- muş oldukları elbiselerinin cep- lerinden paralarının çalıdığını haber verdiler!., Bu ,iikin hava, dis, idarenin ketümiyet gayreti-” ne rağmen bir arda mektebin muhitine yaylmıstı. Biz bütün muellimler hayret ve 1" rap İs. çinde kalmıştık. Çünkü böyle İğ. reng bir vaka mektepte ilk defa vaki oluyordu. Tyyef ix. İki-etin som. ra yine bir talebe heyecanla mü» . dürün önline gelerek Bursadaki babasmdan yeni geler küçük'ha- valenin tamamiyle çalındığını ağlıyarak haber verdi. Müdürle (Lötlen saylavı çeviriniz) -. gi snyor?” Şimdi şa 5 di unuttunuz? - Hayır. bavır. sözünü unut” madım, Burası gerçekten senin e a vindir, Anasta! Greç;o. sevg biraz sonra Luk kımca kopacak kıyameti yordu, Anasta çok ki dili uzunca bir k zeldi.. sehir “ basit bir gileye mensip olduğu f çin, terbiyesi kıttı Anasta: — Bolıçamı da £ ireim, dedi. Siz böyle eta i ni ilk gördüğün üz gün vidi 2 vw lan blüzumu, çoraplarımı. *s-'irle rimi ve sababiğınu aldım. Fakst siz, ne kadar b Bünüz gün sırtımda & ir blüzu kendi elim ““emletim. Crown var) apaşikârâı, ğ