Yavrumu AKİM heniz on yedisini bile doldurmamış olan Benç kadna: — Anlat bakalım, dedi. Cina- Yetini nasıl işlediğine yavrunu meden öldürdün? Henliz on yedisini bile doldur. Mamiş olan genç kadın hayata Yeni açılan masum mavi gözleri, Dİ bâkime kaldırdı, titrek mavi z heyeti hâkime üze. rinde gezdirdikten sonra elini içlik bir hareketle göğsüne gö- türdü; >> Ben mi, dedi, ben mi vav. Tümu öldürdü? Hâkimin gür sesi salonu in. dettğ; we Evet sen, cinayetleri en Yahşisini işlemiş yavrunu bo. öldürmüşsün.. Çocuk kadın güneşe bakıyor. Müş gibi gözlerini kısarak. kir- Pikleri titriyerek hâkimin çatık Siyap kaşlarına pazarların: tak, İN ve gözlerini bu noktadan hiç Ayırmayarak: — Ben öldürmedim. dedi. Ka. Ül ben değilim. Bana “0” öğ. Tetmişti.. Ne yapayım o kadar Aağlayordu ki acıdım. — Boğazını sıkmış boğmuasun Yavrunu. — Ben boğmadım, boğazını . Yalnız şah damarla- rını oğdum.. O kadar. Çok ağla ordu diyorum.. Bana o tavsiye ti. “Oğdum.. Boğmadım. —“0” dediğin kim? Hilimin bu susli üzerine ço, cak kadının mavi nazarları dal, galındı, köpürdü. Artık o gözler de'deminki O sum mâna voktu. Gözlerinin yalnız akı görünü YOR. dudakları hırsla, heyecanla #triYordu, Elini kaldırdı. Bu ha, “ biraz evvel: — Ben mi katil? Derken yapmış olduğu kücük ketten çok « farklı idi. De, Nilki küçük ince parmağın ye, BİRİ simdi sıkılmış bir yumruk almiştı. > O mu? Diye baykındı ve sonra vahşi bir kahka bıraktı. Hâkimler gibi salonda hazır bulunan bizler de sustuk ve bu ai kahkahanm altında gizli ire durdu, vahşi “ahks- basnn yüzünde bıruk'ığı act tükallüis yavaş yavaş dağıldı. takları, yanak adaleleri gev- Pedi. gözlerinin masum bakışı geldi, Tikteçya kayığa inmiye mu - VAHA olurmu nereye gideseti? Pm halde Venedik dilber. gi Vega yer saray olmıyacaktı. O i- tai b kimseyi de tasarlar ün ikaneşı Venedik elçisirin se Grazyoy, gidecek ve (Sryor ya siğinacaktı, kalı Lukreçvatır. > Ya başlıyordu. e 3 yakayı ee verirsm..?1 İ biran için kafasının a mek süzatiyle gelip seçti, 0 Yapacağı işten o kadr Öp ben öldürmedim !.. Yazan: Muzaffer Acar Onun ismini söylemek meye ya, rar? Eğer muhâkkak onun kim olduğunu öğrenmek istiyorsanız. hayata bakabilirsiniz. Ongöğ. renmek için benim İsim söyleme mi istemeyin. gözlerinizi kapa- yın, elinizi uzatır. muhakkak onu yakalarsınız. İsmini neden kirle, teyim onun. Bütün salonu donduran ve dü. sündüren bir soğukkanlılıkla söylenen bu sözlerden sonra ma, sum katil yeniden O kendini kaybetti. o Bakışları © yeniden soştu, heyeti hâkimeyi salonu Obir anda dolaştı ve acı bir kahkaha ile yeniden yüzünü buruşturarak söylenme, ğe, nağlet etmeğe, hattâ ara m, ra kilfilr savurmağa basladı. Ne olduğunu anlayamadığım bu dava o günkü celsede n'ıa, yetlenemedi. Hâkim maznunun akli muvazenesinin yerinde olup olmadığını tesbit işin trbbiadli. de müşahede altıma aliumasma lüzum gösterdi. Bir tesadilf eseri olaro'r my. hâkemesinde hazır bulunduğum bu dava beni âlâkadar etmişti. Henüz çocuk denecek çağda olan bü kadının yavruzunu bo, arak öldürmek suçiyle itham edilmesine bir türlü akıl erdire- miyor, bu işin altmda bir gönül fac'ası olması ihtimalini düşürü, yordum. Alâam - 0 İSNEYAYIR « YATIR ki nihayet ahi 2dli müdürünü *rahatsir etmeğe karar verdim. Bütün merakım bu kadm katil olmağa kadar götüren hâdiseleri öğrenmek. da ba hayata açılmadan kapanmak tehlikesine maruz bulunan ma, sum mavi gözlerdeki saf dur. gurluğün ve acı ıstırabım mânâsını anlamak ve bu hâdise, nin şitmda gizli bulunduğunu ümit ettiğim içtima! yarayı keş, fetmekti. Tıbbiadli * müdürürisamı ka bul etti ve o günden sonra ço. cuk kadının masum mavi göz. lerindeki iztırabın mânasını ap- lamak için birlikte çalışmağa başladık. Trbbiadilde hastanım asabi teza rüratı tesbit olunurken ben de elde etmiş olduğum ipuçlarından istifade ederek masum olduğuna kani bulunduğum genç kadinm mazizini tetkike koyuldum. Orta halli bir memur ailesi, nin kizi idi. Orta tahsilini biti- rirkken babasını, üç ay sonrada annesini kaybetmis ihtiyar bir babım olan tıbbi tek SAA mİ Lohusa zeldi, Namusluydu, sihbatliydi, mesut olmak için yalnız parası yoktu. İşte bu sebeple evenmek mescesi mevzuubahs ounca dai, ma zengin bir erkegi tercih ede, ceğini söyerdi. Söyediğini yaptı. Günün birin- de önline zengin bir erkek çıka, rak ona bu fırsatı verdi. Bu yaşı henüz otuz beşe gelmemiş oldu. Zu halde isim yapmış olan kıy. metli bir doktardu. Bir bahar tomurcuğu kadar temiz ve bakir olan kızcağız kendisini bekliyen müthiş istikbali hiç hatırına bi- le getirmeden kendini doktorun kolları arasma attı. O zengin hir erkeğin karısı olmağı düşünü. yordu. Fakat talih onu istediği erkeğin metresi yapmıştı. Doktor bahar kokusu getiren bu nazlı çiçeğin balını alabilmek için bir erkek ne yapabilirse yapmıştı. Genç kız on altı yaşında ka, dmlığa geçmenin parlattığı bü- yük alevin tesirile aylarca ban, gi âlemde yaşadığını anlayama, dı Fakat dokuz zy sonra gay. retlerinin mahsulünü bir erkek çocuk olarak aldıkları zaman hayatında yeni bir safhanın 2- çıldığını hissetti... Ben yaptığım tabkikat sonun. da genç kızm mazisi hakkında ancak bu kadar teferruatlı muslü, mat elde odebilmiştim. Çocuk dünyaya geldikten sonra neol, muştu. Çocuk nasıl büyümüş, meden ve vasıl ölmüştü bunları bilmiyordum. kâyenin sonu hakkında bize en doğru malümsti ancak maz, Dün kadın verebilirdi.. Bunun için de onun mavi nazarlarında, ki dalgalarm durulmasını bekle, mek lâzımdı. Bir tesadüf bize bu fırsatı verdi. Bir gün oldukça ehemmiyetli bir buhran geçirdikten sonra büyük anne eline kalmıştı. Gü, gözlerindeki vahşi mâna ye ni edikşövâlyesinin: kızı a »79- emindi ki. — Eğer kayıkçr gedir ve (o bana yardım ederse, Deniz üstünde bi- le beni kimse tutamaz. Diyordu. Onun uzaktan seçtiği kayıkçı genç. dinç bir adamdı Ar kadan — dönüp de sahile sandal indirinceye kadar — o karşı ya kayı boylamış olacaktı. — Bir kere kendimi Venedik el. çisinin sahilhanesine atamısem.. Beni oradar hiç alamaz. Diyordu. Bi; aralık kapı önünde bir ta- kım konuşmalar Kapıya yakzlaştı.. Kulak verdi, Paşanın carıyelerinden iki dm yavaş yavaş İısıldaşıyor” — Bu inatçı kıza paşa veder bu kadar ehemmiyet veriyor? — Bunu herkes gibi ben e me- rak ediyorum Bü sirri elte.te, bu gün değiise yarın, keşleducığız. — Paşanın bu kızı çok (o evdi Bini söylüyorlar, doğru mu a61ba?! — Doğrudur. Çünkü pszı Pöy le kızlardan hoşanıyor. Lukreçya, kapı önünde korsan iki cariyenm konuşmalarını d'nler öcn 1 yordu, Mİ akacışma yavaşça soruyordu: —Paşa elendimiz bu gece çek miyecekmiş. doğru mu? — Kâhya böyle söyledi Ücğre mu. yalan mı? bilmiyorum. Neden sordun? — Eğer gelmiyecekse ahçının odasını gideceğim de, yatağımda çocuğumla yalnız masum, sicak nazarlara terket, mişti, Dostum tıbbladlf müdürü- nün, hayatı hakkında # *uğu suali evvelâ duymamış gibi dav, randı, sonra hiddetlenecek oldu ve nihayet asap yorgunluğunun bütün vücuduna verdiği geceek. liğin tesirile yavaş yava; hikâ, yesini anlattı: “Genç kızlık hulyalarından uyandığı saman artik kadın ol- mustu.. Acı bir uyanıştı bu. Bir gece evvel neler olmuştu, hatır. lamıyordu bile. Başında bira. ğırlık, beyninde uyuşukluk var. dı. Bütün mafsallarının gevşedi. ğini, damarlarmdan sıcak bir şeylerin aktığmı hissediyordu. Tlk kadımlığın verdiği bu tatlı yorgunluktan kolay kurtulama, Jr. Doktor yaşınm verdiği te, rübe İle onu çok güzel idare ediyordu. : Masumdü, dayanacök bimisesi" yoktu, fakat doktor ona izdivaç vaat etmişti. Nihayet o da ha- yalinde yaşattığı hayatakavu, şacak, zengin, şöhretli bir ada, mum karısı olacaktı. Fakatne yazık ki inkisarı hayale uğra- makta pek geç kalmadı. Gebe olduğumu söylediği zaman dok. torun eski tatlı gözleri artık du. yulmaz oldu. Daha dünyaya gel, meden, çocuk âralarmı açmışı bile. Karnı tamamen büyüdük- ten sonra da yavrusunu doğu, runcava kadar bir daha dekto, run yüzünü bile görmedi. Odaları çoktan ayrılmıştı. Bir Arap hizmetçi ufak tefek işlerine ba, kıyor ve doktorun çok meşgul olduğunu söylüyordu. Doğurduğunun besini gü, nüydü.. Doktoru hâlâ gör. memişti.. Gece geç vakitlere ka. dar uyumayor, kulak kesiliyor, hiç değilse yanındaki odada ya, tan doktorun bir kerecik olsun sesini duymak istiyordu. Lohusalığınm besinci gününe herifin de koynuna girilir mi hiç? Prasa gibi uzun bıyıkları, Karma gibi dişleri, posteki gibi tüvlü göğ vü var, Korkunç bir zebe'Ah. , — Ya seninki?. Koskoca göbeği ie sal'ana Sallana yürüyen e Arna: vut bahçıvandan nasıl hoş.inryor sını, bilmem? — Gönül bu Ne yapayım? Gü. nün birinde paşa beni çırığ edi G, o alacak... Lukre;ya bunları dinlerken, kah kahayla gülmemek için kendini güç tutuyordu . Canyeler uzaklaşmış o'acık'ar ki bıraz sonra sesleri kestirae;ti. HALİCİN KARANLIK KOYUNDA IŞILDAYAN IKİ GOZ Lukreçya, nihayet, beklediği ka" yikçinim geldiğini gördü. o Kayık ilk Önce biraz uzaktan geçmiş, bi a2 sonra L.ukreçyadajı aldığı 'şatet üzerine yan taraftaki pencerenin Nİ im kalmıştım. mıştı. Nihayet o gece yanımdaki odadan doktorun okşayan yu- muşak sesinin geldiğini duydu. Fakat bu sese ince bir kadm sesi de karışıyordu. Kuvvetsiz kollarma dayana, rak harap vücudunu doğrulttu, kulak © “arttı. Doletorun “anın daki kadın aşk masalları oku- yordu. Bir seneden az bir zaman €wwel oda bu tatlı masalları dinlemiş kanmiş ve bu hale gel. mişti, Haykırmak, bir şeyler yap, mak istedi, muvaffak olamadı. Sesi çıkmayordu.. Kolu kanadı kırılmıştı sanki.. Ara kapısınm öte tarafından doktorun yumuşak, #icak sesi geliyordu. Ne kadar tatlı konu. şuyor, ne güzel sözler sövlüyor- du. Biran için gözleri uyuyan Masur” “yavrusunun © üzerinde durdu. Ellerini gayri ihtiyar! u, zattı, çocuğu aldr. Şimdi bu çö. cuğu fırlatıp ara kapısma ata, cak: — Al çocuğunu namussuz. Diye bağıracaktı. Fakat ya- pamadı.. Odadaki bütün eşyalar etrafmda dönüyor, çocuğunu bu lamıyordu. Bu hal ne kadar devam etmiş. ©? Bunu kendi de bilmiyordu. Kendine geldiği zaman yanmda, ki odadan artık kadın sesleri gelmiyordu. Doktorun sesi de başı ucunda idi. Etrafındaktleri tanıyıp ko. nuşmağa başlayınca gu sözlerin fısıldandığını farketti: — Tam bir hafta oldu. Ya aç. maesaydı gözlerini, İste o »aman Bürüm, sürüm -“rünürdün., Doktar üzerine iğilmiş munis sesiyle; — Ne oldun öyle çocuğum, diyordu. Bizi bayağı korkuttun. Neden bu hal gelmisti? Kendi. si de bilmiyordu. Şimdi gözünün alıma doğru yanaşmıştı. Lukreçya derhal ipin bir ucunu beline diğer ucunu da pencereye bağladı. Parmaklıktan yavaşça çıkarak, köşkün sahiline o doğru varkmağı başladı. Venedik dilberi pencereden iner. ken: — Acaba Sinyor o Greğyo uye muş mudur? yoksa uyanık mıdır? diye düşünüyordu. Geveyarısı olmuştu. Lukreçya pencereden bi: vilan gibi, hiçbir zorluk görmeden süzü" lüp indi. Sandalcı onu tam >ence renin altına bekliyordu. Lukreçya sandala atlar atınmaz belindeki ipi çözdü ve sandalcıya” — Hemen küreklere sarıl. Ck bali sahiline gideceğiz. dedi, Sandalcı açıkgöz bir atamdı Yalıköştiinden bir kız o Kaşıma amm ne büyük cezası odulure hil kadın olarak uyandığı Genç yatak.. O yataktan acaba kaç kişiler geşiyordu? i Maamafih artık ohayatından memnundu,. Doktor, uğruna kew Hni feda etmiş olduğu erkek o. nunla müöşgul oluyordu. Çocuğu üç aylık olmuştu. Doktor her gece değilse bile haftada iki ge. eesini olsun onun yanında geçi, riyordu. Fakat bu saadette çok uzun sürmedi ve bir gün doktor artık beraber yaşayamıyacaklarını söyleyip kendisini çocuğiyle be. raber kapımın önüne bıraktığı zaman acıların büyüğünü taddı,. Elindeki beson perailebir hafta yaşadı. Çocuğuna bakamı Viodansızlık e, Diye düşünüp doktora ilk ve son defa olmak üzere çocuğu için baş vurdu: — Bakamıyorum, del. Çocuk büyüyor. Kendim için değil, ©. mun İçin yardım istiyorum. SÜ, tüm yok. Yavrumuzu doyura, muyorum. Geve gündüz katılır. casına ağlayor. Çok aç.. Ona aci. Doktor bu yalvarmalara gül, üs — İmkânsız, dedi. Hiç bir gey yapamam.. Çocuğu darülacezeye bırakır, sen de çalışırsın. — Çocuğumuz aş, diyorum. Onun ağladığını bir duyman böy, le söylemezsin.. ç — Çok mu ağlayor. uyuma, yor mu? Onun kolayı var. Boy- nundaki damarları ovarsın bi, rez yorulur, hemen uyur. Gördüğü bütün yardım bu nasihatten ibaret kaldı. Beş ay, ik çocuğunu doyurmak Için el kapısında çalışmağı (başladı. Fakat çocuğu olduğu İçin niha, yet bir gün iş bulamaz oldu. Kursağında bir lokma gida, me mesinde bir yudum süt yoktu. Çocuk gece gündüz çatlarcasma ağlayordu. Nihayet çaresiz ka, Imca yavrusunu beğrma basıp dilenmeğe başladı. Artık ken, dini tamamen kaybetmişti ama hiç değilse masum yavrusunu doyurabiliyordu,. Yine bir gün işlek kaldırım. lardan birinin kenarma çömel- miş dileniyordu.. Önünde lüks bir otomobi! durdu.. O gün daha kırk para bile veren olmamıştı. Zayıf bir ümitle otomobilin ka, pisıma yaklaştı, elini açtı, başını önüne eğdi, bekledi. Avucuna bir kuruş düştüğünü görünce gözlerini “kaldır. Na, sarlariyle teşekkür etmek İsti yordu. Karşısındaki adamı gö, rünce donakaldı, avucuna bir kururş bırakmış olan çocuğunun babası doktord.. İZ O mu? Hikim bey, dedi. kadar buna muvaffak olama, önünde bir tek manzara vardı: (Sonu yarm) — MM ——.—— m eu pa VR m A KANAMA A Topkapı" Sarayına CASUS LUKREÇYA KL MAL ELLER Li Kayıkçının bütün maktsfı bu kızdan tazlaca para koparı.aktı. Derha! küreklere sarılan kayıkçı © köşkün önünden biraz açırtıktar © sonra: — Bu hizmetime mukahi bana ve vereceksiniz? diye sordu, Lukreçyanm yanında para yol» tu. Hemen kolundan bir altın bile zik çıkardı: — Al bu bileziği. & vereceğim paradan daha kıymetlidir. Kayıkçı kürekleri bıraktı. Ve büeziği alarak: — Bu halis 2'un mıdır? dedi. Eğer gümüşse. kabul etmem — Hayır. Halis altındır. Kap tan paşa hediye etti onu bana, “ Öyle ise dedin — doğrudur. ptan paşa çözdelerine altırdan başka hediye verir mi? — — Sen benim kaptan paşanın #özdesi olduğumu nerden biliyor i vordu. Fakat o. kızı ken evix osun? kaçıracak değildi ya. ©