— Altmım risa ederim döstüm. İki dakikrdn gelirim, O zamana ka. dar da siz plân üzerinde dilşünü- müz, belki faydalı bir fikir bulur. sunuz, Spartan masada yalnız kaldı, Zih hinde belki bininci defa olarak ce, Yapsız kalan bir takım sualler var» “1: Bu adam kimdi? Bu kadar mü- ketnmol inalümatı nasıl alabiliyore du? Kendinine no maksatla vardım “diyordu? Muhakkak olan, bu adamın Al uda büyük bir kin duyduğu idi; kendini böyle söylemişti, Fukat ha. reket tarzı bir muamma olarak kal- makte devam ediyordu, Masa Üzerindeki viski bardağını alırken, Skrocinin katlayıp iskem- lenin üstüne bıraktığı pardönüsü. AS görü ilişti, İç cebinde beyaz bir *eY rörünüyordu. Bu ne olabilirdi? Hesusi bir evrak miydi acaba?.. Belki bunu tetkik “ederek zihnini reahıyan saallere bir cevap bu. Yale, Kısa bir tereddüt geçirdi, Yapa- “AĞI give açıkça emniyeti solisti, Mald:, Ancak merak ettiğini öğ Yenmekten başka, çare de yoktu Ve merak, mesleğinde olanlar için *N lüzumlu bir şeydi, Skroci ne « Peleyse dönmek üzere bulundu. Üunden fazla tereddüdü lüzumsuz ularik elini pardösünün cebine Atiz Gördüğü, tahmin ettiği gibi bir İ “Ağı deği, âdi bir kart vizitten AZ büyükçe müstatil şekilde bir İ Kartondu va bir tarafında hiçbir Yazi yoktu. Diğer Ve okudu: — an gym aim yüzllnü çevirdi Ceşmx Bürley Polis hafiyesi ği Nat Pisikerten tahkikat büronu gs memurlarından Sparton, mırıldandı: > Hususl bir polis bafiyesi! Detum #koroet Me çu Ceyms'Bar, ley ayni adam değilse kafamı kös melerine razıym! Şimyli meseleyi anliyorum: Bravo, sevgili mdnlek- İ taşi 0 Skrociye karşı polin hafiyesi, RİN hareket tara badema nasıl olmalıydı? Onun hakiki hüviyetini dilmez mi görünmeli, yokaa hekl , kati Börendiğini serken söylemeli miydi» Sparton evvelâ bu İki şıktan bi, Hal tereliite tereddit etti. Sonra ik düşündüğünü muvafık buldu: BİP dey belli etmiyecek, öğrendi- münasip zamanda kullanmak üzere bir koz olarak gizliyesekti. N Szoroci de o sırada memnun bir avırla göründü, Yerine geçerken Gzüe diledi; — Afiederiniz, sizi yalnız br» rakım, Mühim bir haber bekli Yördum, onu Naber verdiler, — Rica ederim, — Söylediklerim üzerinde di . ayy Tel j1 elden ile| a TE ad ündünüz mü? Umarım ki Bir plân aazmrlamışamızdır. — Hayır. Yalan söylemek &de- tim olmadığı için itiraf edeyim: İf | kazantyordum. Evlendikten son. gaatmız beni o kadar düşürdü ki derhal bir plân tasar, Yıyacak halde değilim! MAŞ MY « ABİK — Akşam postas, Derebeyi heykeli NAKLEDEN: VAHİT ORGUN Kıt kanaat “geçinecek kadar hayecana | râ vaziyet büsbütün kötüleşti. Ben ressamlık yapıyordum, ka- rim da haftalık mecmualara ya- — Kendinize iftira - ediyormu , | zilar yolluyordu. Şehirde yaşa auz! Ben teklifimi tekrarlıyorum. | mak bizim için mümkün olam! -— Nedir teklifimiz? yacağından civarda küçük ve u — Mevsuhahs yere gitmemizi... | cuz bir ev aramak mecburiye — Pek âlâ,. Teklifinizi kabul «diyorum, Bu işi bir.an evvel yap. mak için can atıyorum, Biret (o teklememiz merak etmeyin, çok değil. — Neyi bekilyeseğiz? — Üçüncü arkadaşımızın gel- mesini .. Sparton şaşkın #azkım muba'a , bmın yüzüne baktı: — Siz beni muammadin mu ammaya götürüyorsunu?! — Neden muamma olsun? Han gi muamma” — Üğüneli arkadaşımız da Xim? — Pek merak ediyorsanız dö « nüp bakın, geliyor. Sparton söz #öylemek istedi, fakat hayretten açılan lâzım; ağzımdan | Tâli gülümsüyerek “yaklaşmış, “o na elini uzatmıştı. » konusabildi: Siz ha? — Evet, ben, gene ben!, Elle, vurmakta elân m - rar ediyorsanız zitmeğ” terçih. © derim, Halk aramda rezalet doğ, rusu biç hosuma. gitmez. Sparton geni Kar) igamazak e ni nezaketle karken Ya eray > Merak etmevin, dedi, Kia kün ve belki de Tüzumlu olduğu halde siri tevkif etmiyorum.-Bu nunla berşoor 2mİN sxirle aldi, suzette, mk” mat teşkili etmivecektiri. “fir — Mükemmel Mir. sen tine düştük. Uzum uğraşmalar- dan sonra istediğimizder daha iyisini 'bulduk. Evimiz şehirden bir buçuk saatlık mesafede bu, luhan Avitong köyünde İdi Evimizin eli metre ilerisinde sık sık sivaret ettiğimiz tarihi bir kilise vardı. Kiraladığımız evin vaktiyle çok bilylik Bir şato olduğu temel enkazından belliy di. Evin etrafı çok güzel, fakat bakımsız bir bahçe ile çevrilmiş. ti. Hizmetçi olarak da iyi bir köylü kadını bulduk, Gündüzle- ri ev işini ve yemeği yapar, ak- samları da bize, haydut, kadakçı hikâyeleri, bazan da uydurduğu cin, peri masallarını anlatırdı. Karım Suzi de bu hikâyeleri yazarak mecmualara gönderi yordu. Böylece aradan birkaç av genti, Bir ağustos gecesi, ve- gine komşumuz genç, Islandalı, doktorun €vine ziyarete gitmiş. &m. Suzi) evde kalmış, yazmakta olduğu bir opereti tamamlamak ile meşguldü. Geç vakit eve döndüğüm, zaman, giderken çok neşeli bırakmış olduğum karı» mi elinde mendil pencerenin ke- | narında ağlat buldum. Merakla yanına yaklaştım ve sordum: — Allah aşkina karıcığım ne var? Ne oldu? Karper — Mmiieeçi Kürd “diye "hiç- kirdi... — Hizmetçi kadın mı?. Ne Sparton! dedi. li gi bir deli. f gayr. Sana ne yaptı? kanlının benim gibi bir gönç kız . !a mesgul dimasından Çok geyler beklenebilir, Bununla. beraber be ni dost olarak almağı tasarlama . niz ihtimalini düşünerek haber ve tevim ki serbest değilim, Evlenme mevzubahisse (düşünürüz... Size şahsım hakkında bazt maldmat da vereyim: m > Yirmi iç yaşındayım, Iyi bir si, Aym sonundan evvel bu. radan gideceğini söyledi. Halast çok hasta imiş de ona bakmıya gidecekmiş. Fakat asıl mesele. bin bü olmadığı aşikâr, bize gel- diği zaman da halası hasta idi, Her halde daha iyi bir yer bul. du. Hem, vaziyeti 9 kadar tuhaf idi ki... — Böyle çocükça şeyler için le evlâdıyın, İyi tahsil ve. terbi: | kendini boşuboşuna Üzüyorsun., ye gördüm, Kolambiya üniversite. | Szaydi bakalım, sil gözyaşları sinde okudum, Her; türlü sporla meşgul olurum Sıhhatim mükem, meldiler, Metbedemiyeceğim ta; rafım müsikiinaslığımdır, pk a Bi, Karım gözlerini silerek: > Peki, ağlamuyorum: Fakat cemice piyano, çalabilirim, Buna mesele cidden mühimdir. Kasa- mukabil gramofon ve radyo ca! . makta pek mahirimdir! Karakterimin en bariz tarafin unutuyordum; Maceraya , bayıle FM. Sparton İçini çekerek; (Devam var) -52. yaparsın! Kara Mustafa paşa bu tehlike” mevzu üzerinde konuşmaktan o ka. Cl. ğ Ve dini ağzına götürerek: — Aman Yarabbi! ne korkunç şevlerden bâlisediyoruz, diye söy 'endi.. etrafma bakındı.. Valde sultanın arkasında duran bir kadın gördü: İse — Bi hatun kimdir, sultanım? o da işitiyor. İ | <& vallahi Yüreğime iner şimdi Kösem sultan: — O, benim sadık cariyemdir. dedi. Eğer siz böyle bir şeye karar verirseniz, size o da yardım eder Ve Avşeye döndü; — Haydi öp paşanın eteğini. Sana bir emirleri olursa, © derhal dar çekinmişti ki. ba halkının ne kadar acaip kim- seler olduklarını bilirsin, Birisi. nin kaçındığı bir isi hiç birisi üzetine almaz. Bütlin ev Ieleri, vemek, bulaşık hepsi benim Üze- rime kalacağı gibi! kuyudan su garmşi, odun getirmek gibi da sana dürecek enhire bir şeyden mi korktunuz” Voksa rahatsızlandınız mi? Mustafa paşa. tasavvurundar sile korktuğu bu meseleden Cev her ağaya nasıl bahsedebilirdi.? — Aman Cevherciğim, dedi, me diven hasında bir yılan gördüm Ödüm patladı. Az kaldı bacaki rena dolanacak sandım, Haremağası bu sözü doğru sar» Ve gözlerini açarak paşanın yik Bundan ötesini anlamak kabil züne dektı: olmadı. Mustafa paşa bir o şeyler — Aman detlet' üm. yılan ne oi kekeliyerek merdivenden indi ve du sonra? Sakın hareme geçme Darüsaade ağasının odatıma kendi. ni güç attı. Kaptan paşa Cevher ağanın ka pısı önünde yere düşüp bayılacak Yılan kimseve zarar sin?! Hünkâr efendimiz yılandan çok korkarlar. — Merak etme, o Cevher ağa! gibiydi. Dizlerinin dermanı kesil bahçeye doğru süzülüp gitti ve o: miş, kalbi koparcasma Çarpmağı tadan kayboldu. Ne yazık ki, be- başlamıştı. nim sinirlerim bir defa oynamış Çeri ae Sapan © » paşanın bulundu... Cevher ağa, er paşayı çar BEİ dm iğ vermeden © Bu işler çalışmamıza da mani ölacağından, parasız da kalaca- ğı. Ona, ev İşi üzerimize kalsa bi- ie yine para kazanmıya vakit bulabilseeğimizi anlatMıya ça uştım; fakat bir türlü Üzüntü - ien kuftulamıyordu. Nihayet — Bir kere de hizmetçi kadın- ja ben konuşayım. Belki avlıği- «m arttırılmasını istiyecektir. Haydi kalk, şöyle kiliseye kadar bir gidip geliriz, diyerek Suzi, vi avutabildim. Kilise tarihi bir yapı idi. Va kıt buldukça, mebtaplı geceler de oraya: evimizden kilisenin sahçesine kadar dayanan ağaç- uklı yoldan geçerek gider ve ge, ainirdik. Kilisenin etrafı, uzun dalları saçaklara kadar uzanan çam ağacçlariyle çevrilmişti. Ki- lisenin kapısı gotik tarzında iş. lemeli ve alçaktı. İçerde kemer- lerin ve sütunların boşlukta hey betli bir görünüşü vardı. Kür. sünün İki tarafında geniş kaide: ler İlzerinde duran tam İnsan cüsşesinde iki silâhşör heykeliy- le kürsünün arkasında yine in. san boyunda fakat diğer heykei- lere hiç benzemiyen bir Derebeyi heykeli vardı. İsmi unutulmuş- tu, fakat köylülerin anlattıkla- rına göre bu hayatta İken fena ruhlu ve katil bir derebeyi imiş. Bütün mallarını yağmacılıkla toplamış. Fakat, sonunda tan- rının başina yağdırdığı yıldırım. lar altında, oturduğumuz evin yanımdaki harabelikteki şatosu yıkılmış, derebeyi de şatonun âltinds kalarak ölmüş. Bu ka- « dzr fena bir insan olmasına rağ- . men parasının Sayesinde heyke- li mihrabın yanmda dikilmiz. O gece kilisenin bahçesi çok güzeldi: Asırdide çınarların al- tmdaki tahta Kanapeye otura." rak, dinlendik ve gece Yarısına doğru öve döndük. Hizmetçi kadın da henliz köy- den dönmüştü. Hemen yanıma çağırdım: " — Yanımızdan ayrılmak isti- yormuşaun, doğru mu? -- Evet, ayın sonutidan önce Yanınnızdan ayrılmam lâzım. — Peki, bizde ne kusur bulu- yorsun ? — Katiyen böyle birşey aklı- niza gelmesin. Siz ve esiniz ba. na çok İyi muamele ediyorsu- nuz. — Şu halde aylığm m kâfi gelmiyor ?.. — Ne münasebet efendim, ar. tıyor bile... — O halde aytılmana bir se- hep göremiyorum, Korku ile hemen atıldı! çabuk bir şerbet getirdi — Vah vah.. keşki kölenize se » — Seni o sırada nerde bulabilir. dim? O'duğum yerde mıblanıp kal muşta, R — Ben olsaydım, onu belinden tutup silker ve bahörve fırlatırdım,. Mustafa pasa güldü: — Her yılan belinden © tutulup yere vurulmaz. Cevhereiğim! Bu toüthi$ bir tanavardı. — Ben küğükken Yılana şerbet liydim ki.. bandan © beş yıl önce sahile yakın bahçenin bir kögesim de oldukça kalın ve büyük bir ve lan görmüs ve herren belinden tu tup silkmiştim. Yılanın çarçabuk beli kirıldı ve öldü — Aşk olsun sana. Ben seni bu tadar cesur sarimâzdım, “ > Bu, cesaret değil, deyletlğm! Alışkanlık meselesi, Bizim mem bazan koyur. ta, Omuz Ger Çınarların altındaki Ranapemeye oturdum — Kalman: imkânsız bayım, biliyoruz ki halam hata. — Bize geldiğin saman da ha- lar hasta idi. Hiç olmassa, biz b'risini buluncaya kadar bizde kalmalığım, — İmkânsız bayım. Perşembe günü muhakkak gitmeliyim. — Bugün pazartesi, bize hiç olmazsa bir hafte önetden haber verızen icabederdi. Bilirsin ki karım ev İşini yapamaz. Şu hal de bir hafta daha kalmalısın. — Bu hafta kalamam; fakat isterseniz gelecek hafta tekrar gelirim, — Bu hafta bizden ayrılmana sebep ne? Şunu söyleyiver. Hizmetçi kadm birdenbire sa- rarıp titredi ve istemiyerek an- latmıya başladı: — Biliyorsunuz ki, eskiden bu ev çok büyükmüş. Sahipleri» nin de fena insanlar olduğuna göre burada geçen ve geçecek olan hâdiselerin pek hayırlı şey- ler olmtyacağı muhakkaktır. Hizmetçi, kadın “bunları anla. tırken sesi ve ifade tarzi tulmfs çikar ve ağaçlıklı yola sapar. yerler ıslak, çamurlu olduğu 74. Manlar, ertesi sabah ayak xe rini bulmak mümkündür. Ağzmdan başka lâf almak milmkün olmadı. O, yalnız hala» sınm hasta olduğumu ve gitmesi İcabettiğini söylüyordu: — Eğer six de, o geceyi bura. dr ççirmekte ısrar ederseniz dikkatli olunuz. Kapmın üzerine ve pencerelere salip İşareti çizi- niz ve asla kapınızı açık bırak- Maymız. — Şimdiye-kâdar onu yürür- ken gören olmuş mu? Geçen 8€- ne burada kim oturuyordu? — Hiç kimse. Sizi bir müddet için terkettiğime çok müteese' rim, fakat halam hasta olduğu! dan gitmem lâzım, “li, ara atra tüylerinin irpendiği 2 ârladıktam sonra fazla ısrar 6 ni.de farkettim. Bu emmada k&- rımin odada'olmadığma çök se- .vindim, Evden korkacağı, ve bü sebepten rahatrmizin da kaçaca. . ğı muhakkaktı. Hizmetçi kadını ürkütmeme- ye gâyret ederek tatlı bir sesle konuştum : — Buna her şeyi açıkça anla- tabilirsin. Bilirsin ki böyle şey- leri alaya alacak insanirdan de- ğülim, — Kilisede mihrabın yanında. ki tunç heykeli görmüşsünüz- dür. “— Şu defebeyinin heykelini mi2. : — Heykel #ekli verilmiş kor- künç hortlaktan bahsediyorum. Bu da pe demekti? ' Heykelin de korkunç hortlağı olur müy- du? j Hizmetçi kadın devam etti; — Anlattıklerima göre. Her #ene o beş ağustosta gote sapi On birde mermer derebeyi cat İahır ve taş kaldesinden inerek kilisenin icinden geğer, kapıdan mek istemedim. Buziye duyduğum hikâye hak kında hiç bir şey söylemedim Niyetim, © gün geçtikten sonra meseleyi anlâtmaktı. nın anlattığı hikâyeyi unutmuş- tum. Karımın yağlı boya bir res mini yapmakla meşguldüm, Persembe günü hizmetçi ka. âm bolçasını topladı ve hareke» tinden evvel karıma: — Kendinizi üzmeyiniz hanım cığım. Biriken İşleri haftaya gel. diğimde ben tamamlarım; de dikten sonra gitti, O gün hâdisesiz geçti. Cuma gilnü ise... Sabih erkeiiden kalkmıştım. Mutfağı inip ocağı yakarken, karım da yanıma geldi. Bir ilk. bahar günü gibi güzeldi, Kah valtıyı Beraber hazmladık ve gi sakalasarak yedik. Ev iş- lerini öğleye kadar bitirdik. Öğ. leden sonra kırlara çıktık. (Sonu yarın) *a yâtarız da haberimiz olmaz Sahahleyin gözlerimizi açtığımız Zaman ya koynumuzda, ya başım» #ın yanı bâsına Üç, heş metre be Yunda bir yılanın çöreklerip vattı ahı görürüz. — Sonra'ne yaparsınız? — Hi. Ne yapatığır?! Yavas ça yanın Sirtmı okşarız, o Zarar vermeden çekilin giderse, bir şev Yapmaz, Eler üzerimize atılmağın başlarsa, derhal Kelinden tutup sf'e keriz. Beli kırılınca olduğu yerde kalır.. Kolavca öldürürüz. * YILAN HİKAYESİNDEN SONRA... Yılanı hikâyesi uzun sürmedi. * Cevher ağa Sudanda çocukluk günlerinde görüp geçirdiklerini ar lekette yalan yy çaktz ki latırken, kapı açıldı. riya “Ve Kösem âıftanın cariyesi Ay- şe içeriye girdi. Paganın ik durdu: — Sizf almağa geldim devleti tüm! Mustafa paşa. birdenbire küçük dilini yutacak gibi, kekeledi.. titre di; — Ne var? Beni nereye götür teksin? “— Va'de sultan biraz teşrifinizi rica etti de, Kaptan nasa tereddütle Cevher *Zanın vüzüne baktı: — Halbuki beni efendimiz es Kırtmıştı.. Henfiz haremden çık mamıs, Şurada biraz o bekliyeyin deditn.. Oturdum. Ya âratmsa? Ayse derhal cevap verdi: — Gideceğiniz yer uzak © deği ya, & pâşacilım! Cevher ağa, eler dimiz sizi aratırsa, bize çarçabul bir haber görderir.. Hemen huzur! çıkarsınız, : (Devamı var) Kotkusunun hakiki, sebebir