IHAYD MADEN. FEKA ai, fona halde şaşırdı: araya Mi mensupsunuz e? ben kendisini topladı: Yazihaneme gelir misiniz? ee girer girmez Mr, bir koltuğu çöktü, mendi. beliren terleri silerek: diye Yyapada in İşin içinden nasıl çiknca, Ah başıma gelenler! X Ben şimdi ne N İş Moruk etmeyin, zabıta sizi »* etmektedir. Ancak bu hi » milesir olması için bil “in hepsini bana anlatmar a. İt ÇElağim çok bir gey değil | Iki gün iki sözde müşte. geldi. Beni bir ke * muhtemel bir teca, > korumak istediklerini, tu mn safi kârmmn yüz, alacaklarını söylediler, Nklde içler hiç hoşuma git" N & Püzel,. Ne yaptmız? &, Pekliri katiyetle reddettim N xa Na daha güzel! » Nan mağasamm herbiri £ SİN dolardan fazla değerde KN büyük ermekin, meçbul X bulunacağını ummuyo IN N Von N N bulunmanız şartiyle iş ida gidecektir. Ne Yapmam lâzım? Bayel bana memurlarmızm elbiselerden bir tane Sdiniş, Sonra birisini an “zaneyg göndererek şu kâ, Mâçları aldırmız , başka hir de sicak saç ma- zn X ! Bimirleriniz süratle yerine Sektir efendim. kür ederim, Siparişle N edeceğim, Ş İş, Telefon için en münasip yer * Sizi yalnız bırskiyorum. © EŞ ta elde etti ve odada istedi, Yarım dışarı çıktığı zamansa u bayretinden nz kalsm « İlini yutacaktı; Önünde bir Yardı ve polis hafiyesinin is ün binden ne diye iş istiyor. Affedersiniz, o maksadını #alâdım, Lütfen benimle be” Beni tehdit ettiler, Yakmda Belocsklerini ve o zaman am değiştirmiş bulacaklar Win olduklarını söyledi . Ke dilerim, fakat bedbin a, vaki Zabttadan bu hayır gelmiyor. Bu sebep #vvel sizin kim olduğunu. fevkalâde sovindim, endişe etmeyin. Bana İnr oluncaya kadar bir ye” YTZ.. tihalesi o kadar mükemmel ve tam * Olmuştu ki onu tanımakta mlişkü, 18t çekiyordu. Sparton, simsiyah yüzü, kıvırcık saçları, avuçları esmer siyah elle” riyle hakiki bir Afrikalıdan fark, sızdı, Delikanlı, burun deliklerine koyduğu pamukla burnunun şekli ni değiştirip yassılaştırmıştı. Bir zenci için hayli ince olan dudak . göze pek çarpmıyordu. gelebildiniz? Delikanlı güldü: — Bizim mestlekta bunlar & bommiyetsiz şeylerdir, Biraz alış, kanlık meselesi... - Şimdi bunları bırakalım da asil işimize gelelim, Bundan sonra is mim Makstır; sakm unutmayın, Beni kapmın yanma, gişeye doğru götürün, Siz deo civarda durursunuz ve baydutlar görünün. co bana işaret edersiniz. Meselâ mendilinizi vere düşürmeniz kâfi, Olur mu? — Peki efendim. rüdüler, O kadar kalabalıktı ki sahte Maks'm çelişine dikkat e, den bile bulunmadı, Mağnıza sahi- bi gişenin yanmda durdu ve bek. lemeğe başladılar. Sparton gözlerini ondan ayınar yor, zaman geçtikçe şüpheleniyor, kendisine Skoroçi İsmini veren a. dum tarafından mahsus yanlış bir ize sevkeditmiş olup olmadığından emin olamıyordu. Nihayet karar verdi: O gün dörse ertesi günl de gelecekti, S&oroci denilen adamm doğru söyleyip söylemediğinden emin ol. ması İçin başka çare yoktu. * — Sparton meslekdaşları arasmda inat ve sebatı İle tanmmıştı, bu huyu bu sefer de ona yardım &t & : leğinde, bir aşağı bir yukarı dola” sıyordu, Gayet sakindi. Bir polis * bafiyesinin orada oluşundan ce, saret aldığı o muhakkaktı. Birden sağ avucunda saklı tuttuğu men. dili yere düştü. İşaret verilmişti. Sparton kapıya baktı, İçeriye iki kişi giriyordu, —ıv— rt Elleri ceplerinde olarak mağa. zodan içeri girenler Al Vud'un çe- tesinden İzidor Baterkop ile Tod - Ohagandı, Mağaza sahibi, onlara fevkalâde nazik bir dükkânet m . fstiyle yaklaştı. Spartona vakit kazandırmak için, bu ziyareti bek” lemiyen bir sdam (rolü oynamağı münasip görmüştü, Ellerini uğuş. turarak: — Niğaninir için bir rob mü, yoksa güzel bir kürk mü istersi - riz? dedi. Fiatlarımız rekabet ka, bul etmez, tediyatta kolaylık da gösteririz. Hattâ... (Devamı var) ları bu mahirane makiyaj içinde | —,Saşılacak şey! Nasıl bu hale | Mağazanın kapısma doğru yü “| akşama kadar bekliyecek, icap © | Mr, Cakobs baş parmakları ye, | HABER — Akenm Postası ok Resim muallimi Naci, kızı Fe rihayı mektebin tarih ve coğraf: ya öğretmeniyle evlendiriyordu. Salondan çalgı, şarkı, sesleri ge- liyor, düğün pek neşeli geçiyor- du, Hesap hoçası, Ahmetle fran sızea muallimi Naşit kanapede yanyana oturuyor ve etraflarını alan meraklılara İspirtizma tec- rübeleri, diri diri gömülme bâdi- seleri üzerinde tüyleri ürpertici tafsilât veriyorlardı. lspirtizma- ya inanmamakla bereber, dünya” da insan aklınm eremiyeceği pek gok şeylerin mevcudiyetini hep- si tasdik ediyordu. Bitişik odada, edebiyat hocası Hüsrev bir bekçinin ne gibi hâ- diseler karşısında silâhını kul lanmak hakkını haiz olduğunu misafirlere izah ediyordu, Gö- Tüyorsunuz ya, düğünde konuşu- lan mevzular, heyecan verici ol- makla beraber pek de eszipdi. İçtimat mevkileri içeri girmele- rine müsait olmıyan şahıslar d& bahçede toplanmışlar, pencere * lerden, kapı aralıklarından içe - risisi gözetliyorlardı, Tam gece yarısında, ev sahi- bi yemeğin hazır olup olmadığı nı kontrol etmek üzere mutfağa gitti. Mutfak yerden tavana ka” dar, hindi, kaz, ördek ve saire kızartmalarından çikan kokulu dumanlarla doluydu, İki masa- nın üzeri, diğer hafif mezeler ve içkilerle sanatkârane bir tarzda donatılmıştı. Ortasmdan kemer- le sıkılmış bir fıçıya benziyen kırmızı yüzlü ahçı kadm Şerife maasların etrafında telâşlı telâş. 1 dolasıyordu. . Naci, ağzımı şapırdatıp elleri ni uğuşturarak: — Balığı göster bakayım, Şe- rife! deği, Ne koku, ne ki 5 Bütün mutfağı bir lokmada yi yivereceğim, Balrk nerede? Şerife masalardan birine yak. laşarak bir yağ kâğıdını ihtiyat- la kaldırdı, Kâğrt kalkımca jol&- tinle maskelenmiş ve havuç, 7ey- tin, yeşil salata yapraklariyle süslenmiş muazzam bir balık meydana çıktı. Naci balığı, âde- ta nefesini tutarak, vect içinde bir müddet seyretti. Sonra taba Za biraz daha yaklaşarak dudak- larmın arasından yağlanmamış kapı gıcırtısını andıran bir ses çıkardı, Ellerini keyifle uğuştur- du ve bir d"*- »#rmı saplattı, — Ooo... Bu ne ihtiraslı öpliş- me... Orada kimi öpliyorsun? Bu ses kapımın arkasmdan ge liyordu, Kapı aralandı, Nedi min kirpik saçlı başı içeri uzan» dı; Kim o öptüğün? A.. A kurunlu çok zarar getirir Memnun oldum görüştüğümüze. Bay Naci.. Harikulâde bir büyük babasın! Magallâh böyle başba. gal... Naci gaşkm şaşkın cevap ver" di: — Öplişmiyorduk, kim söyle- di öpüyordum diye, sersem! Sa- dece, dudaklarımı, ağzımı şapır- datıyordum.. Hani şey manzarasına İmre! için!. — Sen onu balıklara anlat! Kapının aralığından Uzanan baş, yüzünde yayvan bir gülüş- te cekildi, kayboldu. Navi kızarmıstı. “Hay Allah cezasını versin!” diye düşündü. “Şimdi bu hayvan gidip her yer- de bunu anlatacak. Beni kepaze edecek, Herkesin maskarası ola. cağım.” Naci, salona çekinerek girdi ve derhal, belli etmeden Nedimi aradı, Nedimin pencere yanmda A yakta duruvor, müfettiçin bal dızmm kulağıma eğilip neşeli bir tavırla bir seyler anlatıyor, ka» din kahkahalarla gülüyordu. Naci, “benden bahsediyor” di. ve düşündü. “Kadın da inanıyor, İnanıyor. Aman varabbi, gülüyor da,, Yarabbi, sen bilirsin! Bunun önüne geşmeliyim. İnanmamalr" lar. Onun dedikoducu sersemin biri olduğunu anlamalılar.” Naci alamı kaşıyarak Naşidin yanına yaklaştı: — Demin, yemeklere bakmak için mutfağa girmiştim.. diye sö- ze başladı. Sizin balık sevdiğini» #i bilirim, eziz dostum, Bir met- re boyunda bir balk alâmdım. Ha, ha, ba! Enfes bir balık, Ha bak ne tuhaf bir şey oldu Ba Uğı anlatırken hatırladım, Ade ta bir kücük hikâve! Mutfakt» yemeklere bakarken, sıra bah#r gelince ağzımı sanmdlettım, tam o dakikada şu sersem Nedim «el mez mi? “A, dedi. ahcı Serifevi övüvorsunuz bal” Amma da şa ka, değil mi? Aher Serifeyi öp mek! Ne sersem şey! Kâmil yanlarıma gelmişti. — Kim o sersem? Diye sordu. — İşte o, Nedim! Mutfağa gi- dip yemeklere bakayım demiş” HİM... Ve hikâyesini yeni baştan an- 'attr. — Beni eğlendirdi. “Öpüş sun" diyor, Alık, muhaxkak sar. hoştu. Şerifeyi öpecefime bir hindivi önerim daha İyi! Benim karım var, dedim. Güldürdü be- niL. — Kim o sizi güldüren? Edebiyat hocası vaklastı. Me- balığı | BU er ) n Kiçük ilânlarınızı parasız neşrefeceğiz! Haberin büyük müsabakası ve İ bu münasebetle başlığımız yanmda he. gün meşretmekte olduğumuz kuponlar melümduer, Haber, bu kupoyları, yalnız bu | miisuhaka için değil, ayni zamanda İ okuyucularının küçük fakat ki çüklüğü nispetinde büyük faydalar elde edebilecekleri hizmetleri için de kullanabilmelerini kararlaştır. mastar, Aşağıda nevi ve cinsleri yazılı ilânları neşrettirmek istiyen okn- yucularımız. Dânlarmı başlığımız yasındaki bir tek kuponla birlikte göndermelidirler, Kupanları omuntazam surette toplıyan okuyucularımızın bu uğur uğramıyneaktır, neşredilen Mânları bw kupon yerine kalm olacaktır, Böylelerinin ilânlarmın nöşredildi” Bi gazete tarihini tesbit etmeleri kâfidir. Parasız neşredilecek ilân cinsleri İ — Doğum ve ölüm. 7 — Nişanlanma ve nikâhlan, mi 3 — Alım satım kabilinden ber ami küçük Mim , 4 — İş ve isçi arama "fanları, 5 — Erkek ve kadm, evlenmek da gönderecekleri kuponlar ziyaa ' HABER'in Daımi okuyucularına bir hizmeti Btivenlerin eş arama İlânları, 8 — Mer nevi şikâyet ve teşek» kür mektupları, Dikkat edilmesi lâzım gelen mühim noktalar * Hözre, 5 numarada gös terilen Mânların ciddiyetine kanaat getirmezse neşret, mes, Taliplerin adreslerini sarfh bir şeklide yazmaları lâzım. dır. Şüpbe yok ki bildir çekleri oOnüresler Omar fus kalacaktır. Mektupla, Fa syrien kendilerinin anlı yacakları bir remiz ve nu» mara konulmalıdır. Gelecek mektuplar için mü” racaat yeri olarak Haberi, darehanesi © gösterilebilir, Gösterilerek remizlere ge, lecek mektuplar bu cins flânlara o hasredilecek sü“ tunda ayrı bir şeldlde bi- dirilecektir. Şayet bu mektupların bii direcekleri adrese gönderir mesini arrv ederlerse pal, anmış ve adresleri vazıl- mış bir zarf göndermelidir. Ter, Neşri istenen bütün ilânla rm 30.40 kelimeyi geçme. mesine dikkat edilmelMir, Zarf içine kupon ve beş kuruşluk damga palu ko. Bulması unutulmamalıdır. Neşri istenen ilünlar şn ad“ rese gönderilmelidir: Haber Gazetesi “Küçük Minler: sorvisi” Posta kutusu: 214 İstanbuf * TAPA YL ALIN EYY “akla dinliyordu. — Nedimden bahsediyorduk. Ben mutfakta yemeklere bakı- yordum. Balık, göreceksiniz ya, pek nefisti... Yarım saat zarfmda bâlıkla Nedimin hikâyesini bütün misa- “irler #ğrendi. Naci ellerini uğusturuyordu. — Şimdi istediği kada an'at sm. Onu ha ii Biz hâdizenin iç yüzünü biliyoruz diyecekler. Naci o kadar marınundu ki, her zamankinden dürt bardak fazla içti. Düğün halkı dağılıp kıra damalı g git tikten sonra Hemen yattı, saba- ha kadar rahat vahat uyudu. Ve balrk hâdisesini de unuttu. Fakat, bir hafta vsosra, bir Anreten ikm da muallim odasına —'vseeği sirada müdürle karşrlastı. Birlikte mü. düriyet odasını girdiler, — Bana bakm, bav i aci, af. federsiniz, bu bana aft bir şey değil, değil amr-- “ine size söy” lemem lâzım, vezifem, Sizin ah- gı İle seviştiğinize dair rivayet ler dolaşıyor. Bana göre bir şey yok, fakat, r! #erim, bir mek. tep muallimi olduğunuzu asla w nutmayınız. Naci buz gibi oldu, nerede is» bayılacaktı. Eve kaynar su İle haslanmış, tepeden tırnağa ari lar tarafımdan solrulmuş bir a dam gibi, bir külee halinde gitti. Sanki herkeş kendisine bakıyor, gülüyordu. Yemekte karısı çıkıştı: — Neve yemetini her zamüf- ii (Lötlen sawfom çeviriniz) S elisi01| b eye i Murad devrindi e zman OĞLUNA VARIYOR İt N İYİ ki geldin, dedi. Ben de | e erdem tan bir koltuğa otur ney Murat: | Sultan o gün oğlunu gör İrtatını buldu. Sultan Murat yalnızdı. Annesini görün Anadoluda bir takımı kargaşa var, anne! Ordumu hazırla ağ Niyetim Anado'uya geç leri yakalayıp cezalardır arayına .giren SUS LUKREÇYAJ RL LACİ LU RR LZ -317- mak, ondan sonra Bağdat Üzerine yürümek. Sen ne dersin bu karar ma? Valde sultan gülümsedi: — Mademki karar o vermişsin! ben muvafıktır, derim, Fakat mev sim sonbahardır. Önümüz kış. A nadoluda askerinle zahmet çekecek sin, oğul! Hiç olmazsa bu işi ilkba hara bıraksan daha iyi olurdu. —İlkbahara kalmak, Anadolu daki asfere o zamana okadar bil diğiniz gibi hareket edin.. istediği nizi asıp kesin! demektir. Onlara bir gün bile vakit kazandırmak ni" yetinde diğilim, anne! Bu işl kö künden halletmek, bütün âsileri kö künden taramak istiyorum. İlkba” hara kalırsam, Asiler (o Anadoluyu baştan başa ateşe verip, bu müthiş yangının seyrine dalarlar. Halka yazık olur. Birçok kimseler ezilir. Çoluk çocuk mahvolur gider , Kösen Sultan ne kadar yalvar diyse fayda vermedi. — Çok iyi düşünüyorsun! dedi Adil ,merbhametii bir hükümdar tebaasını böyle himaye eder. Böy le korur. Fakat, ben senin yerinde olsam, âsileri tedip için, yerimden kımıldamağa lüzum görmem. Bay ram paşayı ordu ile Anadoluya gönderir, hepsinin hakkından geli rim. — Yağ Bağdat meselesi? — Onu da, dediğim gibi, ilkba harda halledezim. — Sen benim yerimde Bağdada gider miydin? — Giderdim. Çünkü,Anadolu 4 olsar silerini Bayram paşa veya herhan gi bir kurandan bastırabilir, Orta hik çarçabuk sükünet bulur. Fakat Bağdat meselesi çok mühimdir. O rada Şiilik ve Sünnilik gibi iki him mezhep çarpışıyor. Bu ihtilâ fı yalnız kılıç değil, biraz da halka gösterilecek iltifat ve teveccüh hal teder, — Acaba hangi taraf haklıdır? Şiiler Bağdadın idaresini kendi el lerine almak istiyorlarmış. Sünni ler de (siz kim oluyorsunuz? bura da vali var. kadı var.) diyorlar miş. — O halde sünniler e'bette hak ıdır. — Ben de şif'eri haksız buluyo rum, Pakat.harei taraf haklı olur sa olsun,bu ihtilâfı ortadan kaldır nak gerektir. — Bu, Araplar wda çok es kibir ihtilâftar, oğul! Kuvvetle, kı Uça ortadan kalkmaz, — Peki ne yapmalı, anne? ağdada çok namuslu kadı ve veli nasbetmeli, Yerliler, Ka İmın çok rüşvet aldığını. parasız bir Süküm vermediğini söylüyor ilerle Sünnileri biribirine dü şürenlerden biri de kadı imiş diyor ar. Halk doğruluk istivor. Adalet istivor.. Parasız İş gördürmek isti yormuş. Bağdada * bence “ordu ile beraber, hattâ ordudan evvel (ada let) götürmeli, Kösem sultan bu bahis kapan dıktan sonra, Recep meselesini 8 çarak: — Üç gün sonra Akdenize do nanma çıkıyormuş, öyle mi? — Evet, anne! dedi Bu doran mayı hattâ mümkünse yarın gön dermek isterim. Çünkü, oOAnado lu sahillerimizde korsan vurgunla rı atmış. Şikâyetler ayyuka çıkı yor. Her taraltan donanmayı bekl: yor'armığı — İyi ama, bu donanmanın Ak denize çıkışından Venedikliler kuş" kulanmıyacaklar mı? — Bizim donanmamızın Vene diklilerle ne alış verişi var? Donan mamız bir yere hareket edeceği za” man, Venediklilerden izin mi ala cağız? — Hayır. Fakat, dostluk muahe emiz var da, Onları da kırmamak azilemizdir. — Ben bu kadar derin düşüne mem .anne! Recep reise kaptan pa şa emir vermiş. Yirmi sekiz parça" dün ibaret bir donanmanın Üç gür sonra bütün eksikleri tamam'ara cağını öğrendim. Cuma günü Allah kısmet ederse, biz cuma namazımı kılarken. donanmamız da Saray burnundan geçecek.. ve yola düzü” Dördüncü Murat çok samimi ve endişeli görünüyor. hep memleket işlerile meşru! olmak (| istiyordu. Kösem Sultan bir türlü Recep sef” sin gönderdiği haberi oğluna aça” miyordu. z gi