Ms #iphe yok ki, Mir. Şeldon, ey kim kafalı bir kimseye Kğ kayalıklardan kurtarıp Map aldiktan sonra icnheden e Yapmak üzere palamar « k © çektik, v ziy Laklahd ikinci sahile işçi kaydet « Sn > Börseniz zeneller ken, lr kaçıp geliyorlardı, Mar “lan ihtiyar Kina , KU Ny gözlerini öyle bir ik ki kerataların hepsi de at Kndüler, İN rin isini de gerci Jeçiler. tıktan sonra Martanı Yr. a İE: onlurı Martaya boşalt, Kakma tekrar gidip zenci 21 İstedi, * izahat verdim, dedim Yükü Semlsi ancak kırk ge, Ni Fiberi « Gibet Marta iso hiç, ruhsatiye, v İstan. Bundan baska bu Mz Yolda beslemek de bi. A İnkünsz. Yiyecek bulama. € meselesi kolay; (TU. | ln balllederim. Erzak me, ge o hususta katiyen Pulmasın. Ben bizsat ie va Hizm olacak yiyd. a *derim, da Sone Sıktı, meseleyi halletti, ter bu sözleri söte N : e Beliyon lan e görü gerer Beş dediği gibi yaptı; ken, Mm yaktı, Sonra be, Mdemeye uğramm gibi M. NE in im birdenbire | hayretir. r genç kızı hep ka, İş görmeye o derece Selan ısmarlama olbi, kez: büsbütün başka, lfs Mahiik haline sokmuş. Kovboy şapkalı ve Mi tekli kapan ortada e. vk İ Moe. hatları iyice teret. * Yürürken incecik ç0. agda mavzun bacak, | da Sazip bir hal alıyor. N& tL, İnsan bu genç ki, * “(Binbir gece) massl. i Maceraları yaşayan ka. İyi yar diye kendi kon. a | Nr Evet bu kadınm Mn saki erkekli, İYRAGIMI NASIL Z > Yazan:Cek London bu barikulide maceraları yaşadığı. aa kolay kolay ihtimal Verilemez, di Safra hazırlanmıştı. Hep dei, geri girdiler, Şeldon dikkat etti, Munsterle İkinci kaptan da, tıpkı kendisi gibi hayret içinde idiler, O vakte kadar genç kiza karşı gösterdikleri arkadaşça ve Ihübali muamele birdenbire derin bir hür. meta tehavviil etmişti; ve bu te, havvül adetâ bir efsunla vukua ge, livermişti, Yemekten sonra Jen Lakland fir. enhlara kahve bosaltırken Şeldona dedi ki: — Bundan böyle işçi toplamak hususunda hiç endişe etmeyin, (Punga . Punge) da öyle müsait bir gemin hazırladım ki, İhtiyar Kina , Kina her halde başma geleni kolay kolay unutr. cağ benzemiyor. Kendisinden her türlü yardımı göreceğimizdön &mi, Bim, Guvutudan geçerkön Mr, Mor . ganla çok tuhaf bir mülâkat yapa tım. Kendisi benimle bir konturat yapmak arrusunda; benden adam başina kırk şiling vererek bin gön, ei istiyor, Demin size söyledim mi bilmem; Tulaşide Marin gemisi için işi zen, ellari nakledebilmek üzere resmi bir ruhsatname aldım, Gemimiz bundan böyle her sef'. rinde seksen zenci nakledebilecek, tir. Şeldon gülümsedi, Acı ile karişik bir memnuniyet hissetmiştir, Deminki şık ve zarif kadm tek. rar gözlerinin önünden bir duman gibi kayboldu. Evet, demin bahçe. den birdenbire çıkıveren o zarif ka. dım değildi bu... Jan tekrar genç bir delikanlı olmuştu. Beş gün geçmişti. Janla Şeldon sofsda oturuyorlardı. Her ikisinin | â6 nazarları, rüzgârın altında ha. rekgto mükeyya bir halde bekli * yen Marta'ya çevrilmişti, Orada ehemmiyetli bir mesele daha ilk günden itibaren ortaya konmuş, fakat hâlâ hsiledileme * miti, Jan Lakland geminin kaptanlı . ğını idare etmek istiyor, Lâklia bu arzusunu izhar etmiyordu. Şöldona (gelince o şonç kızım kalbinden geçenleri pek güzel ö. kuyordu, Jan belki yirmi defa bu mesele yi ortaya alınış; ve Seldonun, doğrudan doğruya kendisine kap tanlık teklif etmesini beklemişti, Evet, genç kız bekliyordu ki Şel, don kendiliğinden bu işi teklif et. sin, Bunun içindir ki hiç ağımı aç iyot, muannidane bir süküt ihti yar ediyordu, Mesele oldukça karışık bir saf, hada dayanıp kalmıştı, Şeldonun Heri sürdüğü her kaptan için Jar derhal “imkân: yok!,, diyordu. (Devamı var) KURTARDIM Milli Roman Yazan iskender F. Sertelli > Ma tüleğini elinden attı.. e dayıyarak: bni bana merhamet Kın sonu Dereye va. ou arkadaşlarının iye Şirme gürulundan me anlamıştı ama, kya görünerek, vur . Se £ Soeliyle milli teşki 2 dar sokulan (o böyle kadar kara yılan var . ME Murattan bu Yordu. Muradır. 57 çehresi ber zaman gözönün önüne geliyor ve: — Murât, ben Türk oğlu Tür. küm. Diye haykırıyor, diyordu. O gün birdenbire karşıki yay. lada bir gürültü koptu, o dişman kuvvetli bir süvari bölüğüyle Sarı boğaza dağru geliyordu, Mehmet bu hücumu bekledi. O gün, tahammülünün taştığı son gündü. Mehmet tam manasiyle aç ve yardımsız kalmıştı. Düşman süvarileri boğaza doğru koşarken, Mehmet topa yaklaştı ve bir gülle savurdu. o Bir daha. birkaç tane daha.. (Dünü nüshadan devam) Leman hanım X bir aile eğlences risile beraber gelin “Seat dokuzda Ahır kolkola birinci m girdiler. Ahmet karısnm elinde bir kitap bulunduğunu sezdi. | Meliha: — Affet Ahmet niyetindeyim. Hi tim zaten.. Fak namadım. t ısrarına daya, Kala böyle imiş Naki eden: Muza ier Esen m eder. cevap Kamarot yoluna ken arkasını dönerek an vapurun da nasa p hali bizden Fakat te gere a Melih: a kocasme: — Parayı bana versen dahe iyi olur, dedi. Ve kocasmn verdiği parayı, kamarotun tavsiv: Hİ korse, &mm icine iğneledi. Sonra koca, « Sina sordu; yi dolduran bu gürültülü yi işitmese ne kadar İYİ ola, caktı. Ahmedin düşüncesi hakikat oluyordu. Çalgı bir anda ii Garip bir çatirtt işitildi başlan başa sarsıldı. Danseden çiftler durdu, seyredenler ayağa kalktı, Bir kadın havkmâr, dudaklar. daki gülüşler silindi, iki kaplan salondan haykırarak (izahat veriyordu: — Size manletef fena bir ha. ber vereceğim. Bir kaza oldu. Sis yüzünden rotasını şaşıran bir vapur bize çarptı. Belki batmıyacağız. fakat ihtiyati bir tedbir olmek üzere tahlisiye sandallarma binmenizi rica ede, ceğim Kamaralatınıa kadar gidip kıymetli eşyalarınızı. al, mak için bol bol vaktiniz var. Fakat fazla yük almaymız. Sa, kın sandalda ağırlık olur. Kamaralarınm önüne geldik. leri vakıt koşan kamarotla kar, gılastılar, kamarot oAhmetle Melihayı görünee durdu ve nasi, hat vermeğe başlağr: — Üzerinizde para varsa ssk, lamak için en emin yer, parayı Bayanm korsasmm içine koy. maktır, Meliha güldü, fakat keamarot fikrinde musmdt: — Gemi batarken kalabalık. tan istifade siwek istiyen hır. ez çok olur. Nasihatimi dinler, seniz fena olmar. Meliha kamarotu sorguya çekti: — Fakat rica ederim biliyor. sanız söyleyin, bu kaza nasil ol, Jdu, şimdi vapur batacak mı? HA3ER'in bulmacası 23 numaralı bulmacanın halli: 1 — Belediye, A, 2 — Eyer, Sekiz. 3 — Rumeli, İd. 4 — Aban, Lâll, 5 — B, &, Dikiş. 6 — Et, Miki, Y. V — Pezan, Kör. 4 — Kılavuz 10 — Sİ, yarı, Lira, 10 — Ara, Oluk, N. in) “Nihayet yedi gülleden j düşman süvarileri hayvanlariyle beraber yaylaya serpilip can ver, diler.. Perişan oldular. İçlerinden pek azı kurtulup kaçtı. Fakat bu kaçanlar bir iki saat sonra düşmanın büyük bir süvari koluyla tekrar aynı istikamette gö. ründü. Mehmet tekrar topa sarıldı Üstüste atılan göllelerin den geldiğini keşfede n düş man, boğazdan geçemiyeceğini an. layınca etrafa yayılmıya bâşla mıştı. Mehmedin sığındığı tepeyi kimse kesfede: Düşmana bi Mehmet çavuş s ğının farkında değildi, Mehmet bir aralık yaylaya ka. ra bulut balinde bir kuvvetin indi, ğini uzaktan gördü: Dere hiç esini atin — Eyvah.. düşmanın kuvsi kül, liyesi geliyor... iylenerek, topun başımda — Daha ne alıyoruz? — COsaralarımı. Kibrit de unutmıyalım. — Evet, fakat ne olur ne ol, maz, biraz acele edersek enn etmiş olmayız. — Meliha “beni dinle!” diye haykırdı ve kamarada kadır kostu. Döndüğü vakıt elinde küçücük bir şey vardı. Ahmet sordu: — Plindeki ne? — Bir şey değil Ahmet. Uy, ku ilâemam kutusu. Güvertede herkes koşuyordu, önlerinden kolları arasmda bir bebekle küçücük bir kız geçti. Ahmet: — Bak bu kıza Meliha, dedi. Meliha bu kır görünce da, yanamadı.. Tam tahlisiye san. dalmıı yanıbaşmda olan güzel birini o bulacaktı, (o kızeğm doğru ilerledi ve elini omuzuna koyarak çocuğu durdurdu: — Nereye gidiyorun yav, rum? — Armemi arıyorum. Bu çocükcağız ancak alti, yedi yaslarmda idi, — Annen seni bıraktı mı? — Hayır, bırakmadı, ama kü, gilk kardeşim Nonoş kavboldn, Annem, bebam onu arımafa g'ttiler. Giderken hana “bekle'” dediler ama bir daha dönmedi ler. Bende onları sramağa gidi, yem Şimdi geminin kimbilir hangi n ap ar akat çocuk ağlayordu. Sar . Sonra iha sinde çocuğun beb yürüyüp sandala indi da Sandalin en $oh yolcusu olan Ahmet atladı Sandal suya doğru indi, ve gemiciler hızlı hızlı kürek çeke, rek suya yavaş yavaş gömül, mekte olan gemiden uzaklaştı. lar. Küçük kız, boş vere, mini mini soğuk ellerile, çatırdayan dişle, rini tulmağa uğraşarak: — Batıyoruz, batıyoruz, di. yordu. Sandallar karanlığın korku dolu boşluğunda gemiden uzak, laşryor, fakat bittin sandaldaki gözler gemiye doğru çevrilmiş. tir. Gemiden son sandal da deni, ze İndi. Ktlçllek karanlık göl. geler. güvertede Koşuşuyorlardı. Meliha mırıldandı: — Zavallılar, zavallılar. Her gey ağırlaşmıştı. Sanki zaman kiymetini kaybetmişti. Bu geve, asmlar kadar urun bir geceye berziyordu, Denizi ağır bir sessizlik dol, durdu. Kazadan, rztıyaptan do, Zan bir hareketsizlik. Küçük kızm bebeği hâlâ Mhanrm kollarında idi,” Ahmet yavrucâğı sorda: — Üsüyor musun? Kız cevap verdi: — Çok değil, - Ahmet o vakıt paröüsüsünü saylan. Nonomı , < bucağında aramakla meygul bu anne ile babayı bu heyeranir kalabalık içerisinde bulmak imkünszdı. ıralı a isiye sandalı SOLDAN SAĞA; 1 — Bir böcek. 2 — Tunada bir Türk adası. — Memnu, Çocuk ye, meği, 4 — Renk, Bayramdan evvel 5 — Üzüm #ayu, 6 — Ormanda gö”, tur, Motör işletir. 7 — Çağtıyan, 8 — Ne cak ne soğuk, Lâkırd. 9 — O, türmak, Rir Aza. 10 — Erkek, Yemek antılan yer. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1 — Bir nevi halk şarkı, 2 -- Ne gir, İret. 3 — Habeş büyüklerine ve, rilen sd, Denizde yaşar, 4 — İrat, Bir evi vahşi hayvan. 5 — Lakin, Motia, Bu başı C — Itenk, Yemezler içmez, ler, 7 — Beyretmek, Erkek adı. 8 - Ersek sdi. 9 — Bir nevi salala, 10 — Kuşta vardır, Göz rengi, Bulamadı, — Cephanem de kalmamış..! Diyerek, sar'a nöbeti (o geçizer hastalar gibi titredi. Zaten üç gür» dür açlıktan bitap düşmüştü. Bir denbire başı döndü ve top namlu. sunun dibine yıkıldı. Mehmet gözleri yokuşun alında dalgalanan Türi ğına ilişti: — Yavuz beyin bana teslim et. tiği Ay « Yıldızlı bayrağımı düş. mana teslim etmemek için, topu, mun son güllesine ve tüfeğimin son nuna kadar satlettim. Yar. dım bekledim. Gökten uçan kuş. lardan e yardım umdum. Şimdi n büyük düşman rağımı almıya un, Vatanı klara indi; bayra. ğrni asılı bulunduğu direkten çekip aldı. Sürüne sürüne, dinlene dinle. ne yine tepeye, eski yerine çıktı. Gemiciler olacak hâdiseyi bi. liyorlarmış gibi küre! rine daha fazla eğildiler; Gemi bir tarafına yattı ve bir an Jain de gözlen kayboldu. Bir ân içinde gece ve deniz korkunç bir gürülü ile biribiri, ne karıştı. Batan geminin içeri, sinde biribirinin ardı sıra ka, zanlar birer birer patlayordu. Geminin batmasmdan husule gelen yüksek dalgalar hafi sandalları yukarıya kaldırıyor, su İçerisinde açılan korkunç uçurumlar onları içeriye doğru çekiyordu. Kürekleri köpüren sularm hücumu İle konmus, dü- meni param parça olmus sandal, lar, ceviz kabukları gibi sularm izerinde oynaşıp duruyordu. En arkadaki sandal birdenbire ha, valanıyormus gibi yükseldi ve fcindektilerle beraber suda kay, boldu. Gece uluyor, uluyor, uluyor, du. Mehmet çavuş o gün çok fena öksürüyordu. Yokuştan döndüğü zaman boğuk bir öksürilk başladı. Ağzından bir şeyler aktı, fakat, kü. cağmdaki bayrağın üstüne düstü. Kırmızı bayfak üstünde, kırmızı kan lekelerini kolayca teşhis edeme di. Bu, onun son öksür üğü eN ğerini şişiren son melesiy Mehmet çavuş, ciğerlerinden ko pan kan pıhtılariyle kirlenen Ay . Yıldızlı bayrağını, düşman tece « vüzünden kurtararak, göğtüne sa”. Muş olduğu halde birdenbire vere yuvarlanmıştı. Ö gün akşama kadar “evam eden (İnönü) meydan muharebe, sinden sonra. düşman tam mana siyle mağlöp ve perişan olmus Türk ordusu şanlı bir muzaiferiyet tenin etmişti. Ertesi sabah erkenden Mehmet çavuşun bulunduğu tepeye gelen 5 diyen dönüyor, dö, yözüp duruyor, da belki ossetler. ö üzerinde Acaba boğulacaklar mı? Fakat kimse ona cevap ver, medi. Yüzenlor, kuvvetten m ya gelin, buraya ge. e havkırıyordu. ci, tutsunlar diye, elini nİze uzattı. Fakat Ahmedin “ine yapışan insanların par, makları kaydı ve dalgelar kendi, lerini alıp uzaklara götürdü. Ah, met, onları.., hafif bir sesle son defa haykırışlarmı işitli: det! İmdat Sonra uzun uzun kendi elleri. ne baktı: — Bu el onlara tutundu, dedi, onlar bir erkekle bir kadmâr. Başmı kaldmıp Vüçcük km bakıyordu. Vakıa bu manasız bir histi, fakat ba bir türlü cesaret edemiyordu. Meliha deni gözlerini yere in, dirmişti. Fakat küçük kız, ba, kışlarımı Ahmetle karısından ayırmıyordü. — Kimdi bunlar, yüzlerini gö, remeğim, kimdi bunlar? Ahmet: — Bilmiyorum. dedi. Bu gece gördüğü manzara, küçük kızın gözleri önünden as, la silinemez. Artık bu Iızın baş- ka cocuklar gibi olması imkân, sizdır. gibi! — Evet, tıpkı bizim gibi, diye tekrarladı, Ve karısının dikkatli dikkatli tahlisiye sandallarınm gelmesi, ne de daba epeyce vakıt var. Bütün yoleuler, kuduran deni, zin kamgçılarıyla kemiklerine kadar mlenmışlar, Vücutlarmı wsrran Mizgir ak tında tir tir ttriyorlar. Melihe ve Ahmet kızı ortalarma almış. lar kızm omuzlarının arkasında biribirinin ellerin! tutuyorlar. Metihs kıza soruyor: — Adm ne senin yavrum. — Mediha Lanta, Ahmet: — Ne gzel dm var senin. km yeniden sessizlik baş ir: Biriz sonra Meliha: —Zavalı yavru, üzüyor dedi, Ahmet çocuğu aldı ve pardii, süsünün altma soktu. Uzaktan (os'lari i, kendilerine imdat geldiğini at ladıkları dakikaya kadar uzun iki snat geçti, Darmadağmık (Okayıklar'« da bulman insanlar, sanki (Lâtfen sayfam çeviriniz) Yavuz bey, Mehmedi bayrağına sarılmış olarak yerde, görünce, 2" tından fırlayıp indi. Mehmet he, nüz ölmemişti. Yavuz, Mehmedin ağzına biraz sicak çay akıttı, Mehmet gözle. rini açtı, karşısında Yavuzu gö. rünce şağırdı.. Yavaşça başmı ral, dırarak, son güllesine kadar topun. dan nasıl istifade ettiğini söyledi: — Biraz dur da sana, bayrağını nasl kurtardım, onu (anlatayım. sırada, İsmet İnönü, Yavuz beyin arkasında bu acıklı sahneyi seyrederken gözleri dolmuştu. Mehmet, İnönü fatihinin atının dibinde son nefesini aldı, Mehmet, tek başına düşmanla dövüştüğü dakikaya kadar yurdunun İstiklâ. linden başka bir şev düşünme. mişti, Yavuz bey, tepeden dönerlem, muzaller İnönü Başkumandanma Mehmet çavuşım (yararlıkların: Yavuz beyin yanmda büyük rüi.. anlatıyordu. beli birçok kumandanlar vardı. SON —