günkü kerstalar Nr, otların içine yatıyor » tikrıyorlardr, er devam etti: N &ece Filberti Jibet. > oda bir meclisi harp Me Lakland su kanantte “a Heyden evvel, » diyor * Ke Tehin elde etmemiz MESSİ bir rehin ele gö - Seri yetindeyiz b “evap verdim? Mi, etaplarda bep böyle aş ) “kitaplarda böyle vi hakikat sahasında © Sayet insen isterse 2, bilir, v e bunun böyle Km görmedim... Minizsa, görürsünüz. Bütün görgülerinizi ta. kadar yaşlı değilsi * i teşekkürler! Fakat, Yaktı karaya çıkıp ta i UD getirmektense ) » tercih ederim, 9 daha gok mu güre. N “nuz? Siz de, her ne olsun böyle bir Ün * dedi, devam Lakland kendisi de Svvel cehin makamın. | in bulmacası a belancarmızm halli Karaman, 2 — Davul, De Ray, 4 — Lira, Aca Sakiz, 8 — Keş, Sık, Si, yü, | 8 —Arıse, Team 9 — 4 — Ameliyat, 1, İ EN 3 NK NN İİ U >> 52 25 ük bir ümitsizlik için bi Mehmet çavu' de emin değildi: Sade et de, büyük ÇİŞİ KYRAGIM | KURTARDI I. Mili Roman ; Kazan. iskender F. Sertel : «55 aral . Yazan Cek London de kıymetli bir şahsiyet lEzım ol duğunu ileri sürüyordu. Dedi ki: — Hemen bu geceden tezi yek, bizzat ben karaya (çikip kabile reisi Kina - Kinayı yakalıyacağım, Merak buyurmaymız: Oo Tahitili gemicilerim bu işi ferah ferah başaracaklardır. Yanlarmda bir tek beyaz bulunacak ki oda be, nim? Size gelince Munsttar, ikinci Lir sandalm içinde ve sahilde ihtiya” ten beklersiniz. (Dönüşte olura yardımınıza muhtaç oluruz, İkin . ti kaptanımız Eril gemisinde kalsm, Saat birde hareket ede * eeğiz, Karar verdiğimiz ettik. Ben, Fovlerle beraber, sandala, sahilden takr'ben elli kulaç me » safede bekledim, Mis Laklandla Tahiti gemiciler de #ehile ya, nağtılar, Pungu Pungada herkes uyuyor zensilerden hiçbiri yapılacak bas - kmdan zerre kadar şüphelenmi » yordu. Aman Yarabbi! Sandalm için - de hiç de neşeli (o değildim. Bunu «iz de kolayca tahmin edersiniz İİ Sahildeki ağaçlar, korkunç bi. ror heyulâ gibi, siyah gölgelerini kumlara ve sulara uzatıyorlardı. Ateşten daha şiddetli bir inti" zar içinde ne olup ne biteceğini beklerken gökyüzünde (kaynaşan sayısız yıldızları (o #eyrödiyonlum, Dalgalar kayalara çarptıışa tatl sesler çıkarıyordu. Bonra bir köpek havladı, Kalbim hızlı hızlı çerpmağa baş. lanuştı... Mis LaklandIa yanmda" ki Tabitil gemicilerin meydana çıktıklarma hiç şüphe etmiyordum, Iblis bâyvân ünimâ di Kaviiyördu ba!,, Fakat biraz sonra köpeğin gesi kesildi ve ortalığı eskisinden dsha müthiş bir süküt kapladı. Evet, bu derin ve korkunç bir soasizlikti, k (Devams var) gibi hareket Soldun süğut a / © 2 — Bir nevi bahar, 2 — Maliçte bir iskele, emir mizanı, 3 —İstirahat, Tibet ruhanisi, 4 — Kuvvetli karar, a7 bulunur, 5 — Evvelden verilen pa” ra, bir nevi ağaç, $ — Rank, mutfak. eğyusı, 7 — Bir viâyetimiz, emir alga &, 5 — Bir yldız ismi, sorgu 9 — Bir vilâyetimiz, vahşi hayvan, 10 — Demiryolu, karışıklık (fari) Yukardan aşağıya: 1 — Olen bir kug, 2 — Kuru soğuk İren, $ — Papaz, tağırtı. 4 —Kisırlik, fikir, 5 — Emir siçası, kuru (arap ça), $ — Bağlamaya yarar, hitara bü duş, 7 — Bir nevi tatlı, 8 — Nezir, kr gn yağur, 9 — Erkek az, fena deği 10 — Şarkta bir kasabarız, makamlara bildirmişti. Fakat, sen umumi kararrâha gidip vaziyet an“ latmak istiyorsan, yolunu kesmem. Hattâ oraya gidiyormuş gibi dav ranarak, köyüne gitmeni dahi hoş görürüm, Hurşit! Mehmet çavuş artık kendisinden başkasına itimat edemiyordu. Nihayet o gün Hurşid de yola çıktı, fakat kayalığa iner (o inmez, Mehmedin ayranı birden Okabar mustı.. Tabancasını cekerek; INASIL — HABER — Akşam Postası Havacılık bahisieri Havasılığın wodem harpteki ©. hemmiyetli mevkii bizi havacılık hakkında bazı teknik yazılar hazır lamağa sevketti, “Havarılık bahis, leri, adi altında vercceğimiz yaz lar her sınıf okuyucularımızın an, kyacağı şekilde yazılmış ve her kesi alikadar edecek mevzuları ihtiya etmektedir. Bugün bu yazı silsilesinin o kini okuyucularımıza takdim ediyoruz, Siraiosfer tedir? Meşhur âlim Piccard'm ha. vacılık sahasındaki ilmi araştır. maları ve uçuş tecrübeleri #tra. tosler kelimesinin gık sik gaze- teler sütunlarma geçmesine ve. sile teşkil etmiştir. Bu kelime çok sene evvel bir Fransız metorcoloğ'u olan Teis- serenc dö Bort tarafmdan orta. ya atılmıştır. Ve Kizim arz de- irelerimize göre on iki bin met. re irtifadan sonraki boşluğu kssdetmektedir. Bu mıntakada- ki sükunet hiç bir zaman 15 de. receden fazla bir tahavvül gös- termemektedir. Yapılan mütcad dit tecrübelere göre 12 binm. ile 15 bin metre aresındaki sühünet srfırm altında 55 ile 70 derece arasındadır. Stratosfer üstünde, yani 20 bin metre irti- fadan sonr bazı meşhur jeofi- #iklerin fikirlerine göre hararet düşmez bilâkis yavaş yavaş artarak yüz kilometre yüksek- likte Mmanılmıyacak bir raddeye, bir kaç yüz derece sıcaklığa va- rr. Bi üzerindeki tes silimi BRL 'de çok düşük sühunetten mada hafif ve yu- mugak bir hava, yani bizim te. neffils ettiğimiz havaya nisbetle tazyık ve kesafeti az olan bir hava mevcuttur Bunun da ma- nası şudur ki biz orada her nefes alışımızda ciğerlerimize oksijen, azot ve Anldrid karbonat mole küllerile havanın (etrkibinda bulunan diğer gaz Molekülle rinden daha ez bir miktar idhal elmiş olacağız Ve bu fark ol. dukça ehemmiyetlidir. Deniz se. viyesile bir olan yerlerde, ber nefes alı la içimize çektiği. miz li LZ hr ş metre irtifada teneffüs edeceği. miz oksijenden 4 misli fazladır. Ve bunun İçin de bir insan öyle bir irtifada bormal olarak yaşa- yanmaz, Bu, ilk olarak 1875 nisanm- da 'Tissandier, Sivel ve Kroçe « Spinelli admda üç kişinin bir nm AL A balon İçinde 6600 metre İrtifan yükseldiklerinde havanm sey. rekleşmesinden dolayı Siyel ile Kroçe . Splne'li'nin feci ölü- miyle tecrübe edilmişti. Dört bin metreya kadar olan uçuşlarda en hassas uzuvları. mua bile hiç bir ârıza göstermez. ler. Beş bin metreye varılınca “hava ihtiyacı" baş gösterir. Ve İnsan sık sık ve derin derin defes almağa baslar. İrade ve kafa faaliyeti sayıflar ve insa- nım vücudu uzun süren sıcak bir banyodan çıkmış gibi büy yorgunluk ve bitkinlik emareleri österir. İrtifa erttıkea uzviyet üterin. deki Arızalar da artar ve nor- mar bir mukavemet arzedebilen vücutlar için yedi bin metre irtifaa varılmeaya kadar müş. külâtla olsa bile teneffüs imkân: mevcut olabilir. Fakat yedi bin — Al kain, dedi, sana bu yara" şir! Ve Hurşidi arkasından yaraladı. Hurşit yolun üstünden kayalık” lara doğru yuvarlandı. Hüseyin, Mehmet çavuşu o gü ne kadar bu derece hiddetli görme mişti, — Ne yaplın be ağam? diye ba" gırdı - Böyle yavuz bir o arkadaşa kıyılır mı? N Mehmet başını sallıyarak şük dü: — Ben ona kıvmacaydım. o bi” ze kıyacaktı. Damarlarında taşıdı ğı kan, halis Türk kanı değmiş teresin, Hüseyin safiyane bir tavırla sor du: — Ne dedin Mehmet çavuş? Bi ze kıyacak mıydı? — Öyle ya. Yeryüzünde o burs dan dahâ emin bir (yer bulamar ken, ümidini kesmenin sebebi ne dir? Gi Siralosfer metreden sonra oksijen kullan. madan uçmak imkânr yoktur, On iki bin ve on dört bin met, rs irtifada ise bir nevi oksijen ve amidrid ka ik terldbini teneffüs etmek ihtiyacı baş gös- terir. Fakat şunu da kaydede, İm ki bu vasıtalar, uzviyete normal olarak çalışma imkânmı vermezler, On bin metreyi geç- tikten sonra, bütün sun'i te ef. İüslere rağmen kalb hsii ve gayrimuntazam olarak carpnıa. Za başlar ve vücudu soğuk bir ter kaplar, damarlarda karınca. lsşmalar hissedilir, mafsa'lar #ermağa, baş dönmeğe ve sinir. ler ıztırap vermeğe baslar. Muhakeme ve irade kud. reti okadar zayıflar ki bir kol Okaldırmak veya bir manivelâyı çevirmek büyük ve Yorucu bir hareket haline inkr. lâp eder. Bunun sebsbi de ciğer. ler, kalb, mide, demarlar ve di. er uzuvların çok yıpratıcı bir faaliyet göstermek * meoburiye- tinde oluşlarıdır. On dört bin metreden sonra oksijen ve anid. rid karbonik terkibinin istimali kâfi gelmez. O beş bin metrede ise amudfıkari içindeki mayiin tazyıkı normalın dört yüz defn köfi gelmez. On beş bin metrede rede kan kaynamağa baslar, ve vücuddaki mayiler kaynama de. recesine varmadan evvel tebah- hur etmeğe ve bilhassa ciğerler ei le dışarı çıkmağa başlar. lar. Bunun neticesinde vilerrt.i be. #er cok büyük tahavvülâta ma. ruz kalabilir, Meselâ on iki bin metre yük. seliikte normal sillette bir in- san valmz yarım saat kalsa tam yedi kilo kaybeder, Yüksek irtifada buluman bir sdamm fizyolojisi bugün çok en. terosan, yeni ve geniş bir tetkik olmuş ve bu vedide bir çok bilylk âmiller uzun ve mun- tazam ilmi araştırmalara dalmış bulunmaktadırlar, Yüksek ötifah o wowlarda vücudu koruma vaat ukanıda yazdığımız on. dört bin metre bala ee vücutları mukavim ve buna alış. tırılmış olan insanlar oksijen ve anidrid . karbonik terkibi te- heffüs ederek uçmağa muktedir. ler. Biri yalnız oksijen ve diğe- ri bu terkibi iktiva eden iki takığı Dir kaşe pe e i merbut bu, lunmaktadır. 14 bin metreden sönra daletç elbisesi veyahut her tarafı muh. kem olarak ka olan bu. susi kilçük odan kullanılması icabeder, Birincisi dalgıç elbise- sine benzer ve Yaadeni bir kask taşıyan birmevi lâstikten olüp bunun şişmesine mani ol. mek için de ikinci bir kalm ta baka mevcuttur. Bu elbisenin altında, Stratosfer'deki böyük soğuğun tesirini hafifletmek 1. çin, tayyareci elektrikle tartılan dir elbiseyi lâbis bulunur, Made ni Kask'm <smekânları, buğu, lanmanın önüne gezmek içi »I elektrik tertibatile ket Kabalı kamaralar; Dalgıç elbisesi şeklindeki teçhizatın yalnız tetkik ve tec, rübe sahasmda kullanıldığını kaydetmek icabeder, Uzviyetin — Belki evini, çocuklarını özle“ miştir. — Bizim de evimiz var.. Bizim de ailemiz var ama, özledik diye, hiçbir gün İşimizin başından ayr” bp kaçmak aklımıza gelmedi, — Şimdi ne yapacağız, Memet çavuş? Dağ başında ikimiz ka'dık. Murat dönmezse, uykuyu nöbetle uyumağa ineclyur olacağız. — Neden böyle düşünüyorsun? Bir baskına uğratız diye mi kor kuyorsun? — Elbette, Akla gelen, basa ge Tir derler. Böyle bir tssiz tepede her türlü felâket başımıza gelebilir, — Muratlan hâlâ bir endişen var mı? — Katl olarak bir şey söyliye" mem, Mehmet çavuş! O, bu civar" daki yolları çok iyi bilirdi. o Eğer düşmanla elele verdiyse, o halimiz haraptır. Eğer bizim (o karargâha gittiyse, yakında bizi ararlar, ve “elip bulurlar, Yüksek İrllfa uçuşuna o bafırİsnan bir İngilir tayyareeisi yüksek İrtifalarda maruz bulun. duğu yıpratıcı vaziyet dolayısile böyle ağir bir elbisenin harekâ. ti tamamen sekteye uğratacağı ve lüzumlu hareketlerin yapıl- masına engel olacağı ve görüş kabiliyetini azaltacağı anlaşılım. ca muhkem surette kapalı oda- lara müracast edilmiştir. Ancak böyle odacıklar içinde yapılan Strasferik uçuşların tam bir ne. tee vermeleri imkân hasıl ol- maktadır. Stratosfer uçuşlarmın yapılacağı müstakbel tayyare (stratoplan) larm gövdesi ber tarafı muhkem bir surette kapa. h, üstüvan! şekilde bir kamara olacak ve ön tarafındaki kalm kristal camler her hava tazyr- kine mukavemet edecek âyarda bulunacaklardır. Tayyarenin bü. tün cihazları buradan idare edi. Tecektir. Dışamrın soğuk hava. sı tazyık edilecek, tsrhlacak ve kapalı kamaranm içinde devran edecek ve aynı zamanda otoma- tik surette çalışacak bir efhaz tenefüs edilen havayı dışarı çı. karacaktır. z Bu suretle Stratoplan yüksel- dikçe yalnız kompre sorlar de- Zil aynı zamanda dahili tazvıki âyarlayacak cihazlar dü hareke te göceşek ve yoleular ve tayya. recilerin 8500 - 4000 metre yük. seklikte (o karşılasacaklarmdan fazla bir hava tazyıkine maruz kalmamış olacaklardır. Dışarıdaki hava tazyıkile içe. rideki hava tazyıki farkı çok fazla olursa bunu iIdamede çeki- Jesek zorluk artacağından 4000 metre yükseklikteki hava tazyı. ki esas tutulacaktır. Bu kına izahat Stratosfer y- uçuşlarında fen adamlarınn kuryılaştıkları çok şümullü tek. nik zorlukların sathi bir ifadesi sayılmak icabeder. Yüksek irti İalardn ani sühunet tahavvülle. Tİ karşısında madeni uzviyetler rin maruz bulundukları i hâdiselerini, makine ârızalarmı, hava kaçırma halle, rinde emniyet tertibatınm mun. tazam çalışmasmı ve bir çok teferruatı nazarı itibara almak icabettiğini de göz önünda bu İundurmek icabeder. İktibas eden: Mecdi Pnön Ev kâdınına tavsiye Halis keten nasıl anlaşılır Yatak çarşafı veya çamaşır. lık için ince keten satın almır. ken bunun halis keten olup ol- | madığını, içinde pamuk tire ka. rışık bulunup (bulunmadığını anlamak güç bir iş değildir. 57) gram saf eterle 160 gram 95 | derecelik ispirtoyu karıştırmalı, ! ve bu ilâçtan kesilen bir parça | kumaş nümünesi üzerine akrts- İ vak üzerini örtmeli, Eğar keten- de pamuk tire varsa, Hâcin te. sirile eriyocektir, Basit bir tutkal Evde öteberi yapıştırmak için yapılması basit bir tutkal: Dik — Ben, kim nederse desin, Mır radın bize ihanet edeceğini zannet miyorum. Murat, bugün değilse yarın, herhalde buraya dönecek ve bizi bu felâketten, bu yolsulluktan kurtaracaktır. MEHMET ÇAVUŞUN SON GÜNLERİ Aradan günler © geçiyordu. Ne Murattan bir haber vardı, nede Yavuz beyden, Mehmet çavuşun bir tek arkada şa kalmuşu: Hüseyin, Mehmet, bu çal ve temiz Ana Golü çocuğuyla başbaşa verip dert leşiyordu. Yiyecek, içecek, hiçbir şey kal mamuış, kış yaklaşmağa, geceler se rinlemeğe başlamıştı. Mehmet Oo çavuş kendi kendine söyleniyordu: — Kaç gündenberi ne düşman tayyaresi uçuyor. Ne de düşman su içerisinde gomme arabik e- ritmeli, İçerisine bir iki parça şeker ilâve etmeli. Gayet iyi yapıştıran bir tut. kzl olur, İpekli çamaşırın sararmaması için | kolay usul Beyaz ipekli çamaşır, elbise ve erkek gömleklerinin yıkanın- ca sararmaması İçin son çalka. lama suyuna (leğenin boyuna güre) beş, yahut on damla okşi- Jenli su karıştırmalı. Beş daki- ka bu su içerisinde bıraklıktan sonra sıkmalı, bir havlu içine sarmalı, suyunu çektikten sonra ütülemelidir, süvarileri göründü. Acaba harp ol" du bitti de bizim (haberimiz mi yok? Fakat bunu nasıl anlamalı? Öyle ya. Bunu (anlamak çok güç bir işti, Giden gelmiyordu. Mehmet çavuş bir aralık Hüsey ni etraftaki köylere göndermek iş tedi, Fakat, bu fikrinden © derhal vazgeçti, — Gidenler geri dönmüyor, Hü* seyin de giderse ve geri dönmez se, ben bu lepede aklımı oyralı rım. Mehmet, belliydi ki, Sarı boğaza hâkim olan bu tepede son günlerini yaşıyordu, Hüseyin, o Mehmedi ve tepeyi terkedip kaçsa bile, Mehmet, Ya vuz beyin ona emanet ettiği topu bırakıp bir yere gidemedi, Topun yanı başındaki cephane sandıklarında yirmi yedi tane gül le vardı, / (Devam var)