10 Kasım 1940 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

â_îN—ım d -85- s'llm, idare edeceğim: sa, ” İSİnizden hanginiz 8 a ek kadar az ikinci kaptan olur, 80 Arasını iyice hatırlıya, B "lhg:m bir çuval gibi kal. Aounatm&' Dümende A. , % Yardı: Ona bakarken üm, Vakit “Miberti” nin l“ığnı İŞİttim; ve geminin 1 gördiım '“w. Adama bağırdım: kemtn' dedim, beni mu“'ap verdi: %l hile Çıkaracağım, Mis ıi:;m“'*!ttl karaya çık. * daha iyi istirahat Ha, | Söyledi. ! ; hd"müş bir halde eni kavramak İlş h:“mu Adam beni öyle &MN&H gibi kayığın hem Sırtıma ayağiyle k"'!lw âdeta yüzükoyun ka, b | "ekmyadogmı. Tz b”'“mdm geçen vakayı drm,., Artık si. % hm' Şeldon, “Flibe:. Bötü #ahibi ben miyim? İi e Müteessir olmakla h& Üü belli etmemeye f%* fâvırla kaptan Olesonlu SAyret ederek: gi Nkweymğz kaptan... Ghğğmnz ' *I% edeyim ki Mis Lati ı""'tâ-ıa;!zmirr şuna da bu suretle cebren ”*î her halde pek zil"tl!'ete mebni - olsa | 'İe İ p%n' buyurursunuz İd, * Punğa kayalıkla. No R'in bul *Hu ummmm %,,%!U_m Aile, K, — A, Aç, İkrar, [ '“'!ı';" 3——t;.ıar.ı:ıııı'r—- _o'%_ın İri,yarı, N, 9 — 3 B 6 2489 © Yuvarlanırcasına dakı ka sonra kayalık. N L Karargâhta kim, " asker kendi elı) - lk B& Çekti ve tekrar te. KG bay Pliş l&td *tağının her günkü npm a bî*Şîadxg.m gö, Ar&ı: $ ğda dönen asker: İMseler yok, dedi; a DK HAĞ gı ğ Z Yazan Cek London rından kurtarmak için her çareye başvurmak zarureti vardı, Öyle na, zik bir zamanda dakika bile kay- betmemek icabettiğini elbette tes. Em kuyurursunuüz. Fikii âcizaneme kalmrsa, kaptan Oleson, zatı âliniz çiftlikte kalıp istirahat etmelisiniz; tâ ki sıtma. dan kurtulasmız. “Fliberti . Gibet” avdet edince, kemali sıhhat ve afiyetle- tekrar geminizin kaptanlığını ele alırsımnız, Meseleyi de suüreti münasibede ha'. lederiz, olur biter. Misyoner , Doktör Velsmer ge. misine binip veda etti. Kaptan Olesön sofada, hamaka uzanmiştı, Şeldon genç kızdan gelen mek - tubun zarfmı yırttı; ve şu satir - ları okudu: / “Azizim Mr, Şeldon, Fliberti - Gibet” | gasbetmek | mecburiyetinde kaldığım için beni mazur göreceğinizi ümit ederim, Zaruret hâsıl olmasaydı, hiç şüp- he yok, böyle bir hâdise de mey- dana — çıkmazdı. Biliyorsunuz ki Marta bizim için hayli ehemmiyet- ti haliz bir gemidir. Düşünün ki bu gemiyi yok pa- hasma satımaldık: Hakiki bir kele- pir. Hattâ gemiyi kurtaramadığı- mı farzetsek bile enkazını satmak kâfi, Esasen, bu fırsattan istifade e- doörek Malayta adasından topliya- cacım zenciler de caba, Halihazırda şiddetle muhtaç ol- duğumuz işçileri bu suretle teda. rik etmek fena olmaz sanirım, Bugün öğleden sonra Nogi'de - ki inek satmaldım, İneklerin sahi- bi hastalıktan ölmüş; ortağı bana tcuzca sâativerdi. Ortağı — denilen Sam Villis isminde bir adam. İ- nekleri Minerva gemisiyle . gelecek ıoieı-k! poıtıylı gönderenek. Artık çiftlikte konserve sütü yo- mekten bıktık usandık. Size doktor Velsmer vedaatile i- ki kısrak, bir dişi tay gönderiyo « rum, Bu hayvanları Tulagi'den al- dım, AAĞTYRÜ A imacı Atatlikt'ün görüşüyle Spor ! Spor, vatanın, milletin âlt menfaatlerine teca- vüz edenleri gırtlağından yakalayıp memleket millet hâdimlerinin huzuruna getirebilmek ka- biliyeti maddiye ve maneviyesidir. İR gece Gazi Ada'da Yat Klübünde konuşurkön, ya- nındakilerden birinin sportmen ol" duğunu anladı. Ona şu süuali sor-. du: — Spor nedir? Muhatabı &poru herkesin bildiği gibi tarif etti. Gazi dedi ki: — Bana daha açık bariz bir ta- rif bulabilir misiniz? —— Belki en güzel cevabı bul - mak için düşünen soprtmenin w fak bir tevakkufu — üzerine Gazi şu hatıratmı anlattı: “Arıburnu kumadanı idim, iki tarafm ateş hatlart arasımda da elli altmış Mmetre mesafe vardı, Biribirine en yakm hatlar arasın- da dolaşan Türk ve İngiliz keş- şaflarından ikisi gecenin kara ke- safeti içinde ellerindeki uzun Si - lâhları istimal edemiyecek kadar burun buruna temağ etmişler. Her iki cesur keşşaf, silâhlarını at- mışlar doğrudan doğruya biribiri- ni boğazlamak için ellerini kul- lanmak zaruretini hissetmişler. İngiliz keşgaf yumruklarmı sık. mış, Boks denilen idmanı, Türk neferinin vücut ve kalbi üzerinde tatbik etmeğe —başlamış. Bu ma- hirane yumruk idmanmi bilmiyen Türk neferi kalbine —maddeten, vicdanma manen vurulan darbele- rin tesiri altında iki elini ötekinin boğazma uzatmış, var kuvvetiyle düşmanımn — gırtlağını yakalamış, Düşman neferinin boğazı iki der mir pençenin mengenesinde sıkı- şınca, bizim nefer boks darhele- rinin iptida 'hafitlediğini, bıı'a.ı sönrü ıı.ll_oldnâunu görmüş, - Nefer esirini sürükliyerek — be- nim yanrma getirdi. Gece yarısm" dan sonraydı, Evvelâ düşman ne- ferini isticvap ettim: — Ne oldu? Sen niçin bürâla- (Devami var) Soldan sağa: 1 — İstanbulun bir mevkli, zar, 2 — Böcek, yuvası,8 — Gıda, riyaziye ıstılahı, & — En iyi komşu memleket, 5 — Sual edatı, para toplama, & — Gıda, rüzgarsız hava, 7 — Sayının ya: Tısı, gökte, rabıta, & — Kisa zaman, bir Asya milleti, 9 — Avrupada bir nehir, bilir bilmez her şeye — karışır, 10 — Hamamda bulunur, — tenezzüb gemisi, Yukardan aşağı: 1 — Marmarada bir kasabamız, 2 — Bir faydalı böcek, iman eden, 8 — Erkek adı, nida, 4 — İnsanın en kıy- metli yeri, Marmarada — hir kasaba, 5 — Beyaz zehir, & — Emir, lâmbanmn üstüne konur, 7 — Kundurasız., 8 — Kabul etmemek, hisse, 9 — Bir hay- vâan yavrusu, yapıştırıcı madde, 10 — Sayı, israr, - KURTARDIM Milli Roman Ğ*Z'Ein: iskender F. Sertelli . 5l - * bayrağı ben çektim, 3 Mehmet ufak bir şüpheye bile düşmedi: — Gecikmişlerdir.. Elbette döne. cekler. İ Diyerek, her günkü işine başla. dı... Mehmedin, her günkü işi, yanın. daki üç arkadaşma topçuluğu öğ. rtetmekti. Barut nasıl ateşlenir, gül, le nasıl konur, nazsıl itilir, hedef na. sıl tayin edilir? ve bunlara benzer talimler... ra kadar geldin? — BSpor, cevabını verdi; Bizimkine sordum: — Nasıl oldu? Nefer, esirin verdiği ilmi cevabt anlamamış olmaktan korkarak: — Bilmiyorum, dedi. Ben, birincinin ilmi ve fenni değil, ikincinin cehilden ziyade e- dep ve terbiyesi Üüzerinde Tazla durmadım. — BSen sportmen misin? — Evet, cok iyi.. — Bizim neferi nasıl buldün? — Bilmiyor, dedi. Türk neferine döndüm: — İşitiyor musun, — senin için bilmiyor, cahildir, dedi. Kısata: — Huüzuürunuza getirdim efen- dim, cevabını verdi, Gazi devam etti: Mehmet o gün öğlene kadar bek. ledi, Akşam güneşi batıncaya kadar bekledi. Gece oldu... Kuşlar, kayalıklardaki yuvala. . tına çoktan küme küme dönmüş. lerdi. Yayvuz bey hâlâ ka:argahma dön müyordu. İkinci gece de böyle geçti.. Fakat, sabah elunca, Mehme . din içine bindenbire korkunç bir şüphe girdi: — Ya bizimkilerin başına bir felâket geldiyse?.. Ya bir daha e. bediyen dönmezlerse..?! Mehmet bu korkunç ihtimalleri düşündükçe, kafatasının zonkladı. ğırır düuyüyordü. Askerler sormaya başladılar: — Yavuz bey dönmiyecek mi? Mehmet büyük bir imanla: — Dönecekler, çocuklar! diyor. du, Merak . etmeyin..! Yazan : Falik iıfkı ATAY — Benden spor nedir, diye 80- rulacak olursa vereceğim cevap şüdur: Spör, vatanın, milletin âli men- |' faatlerine tecavüz edenleri gırtla: ğından yakalayıp memleket ve millet hâdimlerinin hüzürüna ge - tirebilmek kabiliyeti maddiye — ve maneviyesidir.,, Sizi saadete tötüren PUDRA RENGiNiZ Hangisidir? PARİSİN EN SON MODA RENKLERİ ÖOn kadında Dokuzu fena renkte pudra ;_ğ N 'T.'R'ı kullanır "0*Fena rönkte bir pud- ra, yüzünüze “makyaj. lanmış” ve çirkin bir manzara verir ve sizi daha yaşlı gösterir. En muvafık rengi bulma, nm yegâne çâresi, yü, zünüzün — bir — tarafına bir renk ve diğer tara. fma başka renk pudra tecrübe etmektir. . Bu tecrübeyi Tokalon pud, rasmın Yyehi ve — cazip. renklerile yapmız. Bu yeni renkler * gayet mo- dern “Chromoscope” makinesi Ssayesinde ka. rıştırılmıştır. — Sihrâmiz bir göz hemen kusur, suz bir itina ile renkle, ri intihap eder ve artık *makyajlarımış” man. k zaraya nihayet verir. Cilt ile gayet güzel bir tarzda imtizaç eden bu pud ra âdeta tabii gibi gösterir. Tokalon pudrası hususi bir usul dahilinde (Krema köpüğü) ile karıştırılmıştır. Bu sayede bütün gün sabit kalır ve ne yağmur ve rüzgürdan ne de fazla terlemeden katiyen mütecssir olmaz, Hemen bugünden Tokalon pudrasını tecrübe ediniz. "Teninizin güzelleşti. Karargâh : ğini göreceksiniz. bizim elimizde.. Geçit bizim elimiz. de.. Ve nihayet top, cephane, ha. sılı her şey bizim elimizde. Üçüncü günü.. Akşam üstü.. Karargâhtaki bayrağı, Mehmet kendi eliyle indirip çekiyordu O akşam da bayrağı indirmek üzere tepeden karargâha inmişti. Kayalar aarsında hâlâ kimseler yoktu. O akşam, güneşin batısı Meh. mede ne kadar da hazin görünmüş, tü. Dağların arkasından Melhimede gülen. kızıl bulutlar gittikçe merleşiyor, fakat Mehmet bayrağı indiremiyordu. Acaba Yavuz bey hiç mi gelmi. yecekti? Ya bir uçuruma düştüyse. Ya hâlâ «bir felâketle karşılaştıysa, Mehmet. ne yapacaktı? Topun bulunduğu tepede üçar. kadaşından başka. yardımcısı yok. Lit aei - eç CKST Lb. b aa ee eee eame nnnt — Atatürk'ün ü kabraman ordu- muza son hitabı: Ebedi Şef'in, 29 İlkteşrin 1938 de orduya mesajı: . “Zaferleri ve mazisi insanlık tarihite başlıyan, her zaman zaferle beraber medeniyet nurlarını tfaştyan kahraman Türk ordusu, a Memleketini en bulıranlı ve müskül — anlartda ümden, felâket ve müsibetlerden ve düşman istilâsından nasıl korumuş ve kurtarmış isen Cumhuriyetin bugünkü feyizli devrinde de askerlik tekniğinin bü- tün modern silâh ve vasıtalariyle mücehhez olduğu — halde vazi * feni ayni bağlılıkla yapacağına hiç şüphem yoktur. Bugün, Cumhuriyetin 15 incl yılmı mütemadiyen artan bir refalh ve kudret içinde idrak eden büyük Türk miülletinin huzurunda kahra- man ordu sana kalbi şükranlarımı beyan , ve ifade ederken büyük ulusumuzun iltihar hislerine de tercüman oluyorum. Türk vatanının ve Türklük camiasının şan ve şerelini dahlılli ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazileni her an ilaya hazır ve âmâde olduğuna benim ve büyük ulusumuzüun tam bir inan ve itimadımız vardır. Büyük ulusumuzun orduya bahşettiği en son sistem Tabrikalar ve silâhlarla bir kat daha kuyvetlenerek bü. - yük bir feragati nefis ve istihkarr hayatla her türlü vazileyi Haya — - müheyya olduğunuza eminim, Bu kanaatle kara, deniz, hava ordula- - rımızın kahraman ve tecrübeli komutanlarile subay ve eratını selâm- es. . lar ve Cumhuriyet olsun.,, takdirlerimi bütün mulus muvacehesinde beyan ederim, bayramının 15 inci yıldönümü, hakkmızda — kutlu ' -- Bir Komprime Hayat Karşılığıdır. gida, ve mefasst bakımındün tatmin edici mahiyeti ve yüksek evsafı halzdir. En sıkışık zamanda size en büyük yardımcıdır. Mercimek, buzelya, buğday vesâir Kalöri, lezzet corbalık komprimelerimizi her yerde bulabilirsiniz. ÇAPALARKA MÜSTAHZARATI M. NURİ ÇAPA Mehmedin gözleri sulanmıştı. Bayrağın önünde her akşamki gibi — hayır, her akşamki gibi de, ğil — Çünkü o her akşam bayrağı selâmla indirirken bu akşam Alla. hma yalyardrak ve ağlıyarak indi. riyordu. Bayrağı sardı.. Her zamanki ye. tine koydu. Kayaların arasından yavaş ya. vaş, sendeliyerek, tepeye çÇıktı. ÂArkadaşlarından birine seslen. di: — Hurşit.. — Ne var, Mehmet çavuş? — Yavuz beyden hâlâ bir ha. ber yok. Ne yapacadız? — Merak etme, Mehmet çavuş! Yavüz beyin yolculuğu belki biraz uzamıştır. Hele bu geceyi de geçi. relim. Yarın döneceklerini umuyo, Tum. Mehmet çavüş topün namlust. na dayandı: . — Benim İçimdeki sur*mıe. gıt Kuruluş tarihi: 1915 tikçe derinleşiyor, Hurşit! Eğet Yavuz beyin başına bir felâket gel, — diyse, biz burada durabilir miyiz? -. — Nederni durmiyalım? Topumuüz var.. Cephanemiz var. Beş on günlük yiyeceğimiz de. Kimden korkacağfız? ş Hurşidin sözleri Mehmet çavuşa en samimi baba tesellisinden daha - kuvvetli ümitler vermişti. — Yaşa be Hurşit, dedi, hepi. niz bu fikirde iseniz buradan bir yere ayrılmayız, Hurşit, biraz ötede arkadaşları. rı göstererek: — Sen bayrağımızı indirirken, biz üçümüz de and içtik, dedi, ölün ceye kadar bu tepeden ayrıilnitya. Mehmet çavuşun yüzü güldü: - — Allah sizden razı olsun. Va. tanın bize teslim ettizi bu emaneti — canımızı feda ' ederek — koru. - yacağız,: Türk-askeri, canmı venr. E silâhını vermez. e NM ddi el » e LÜ U ei B e eksi aa Hüi ddi

Bu sayıdan diğer sayfalar: