9 Ekim 1940 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

V FUTBOLCU PORTRELERI No 74 Futbolda her mevkide oynayan ve ayni derecede muvaHaA olan îakımm can, kurtaranı i Hi Meziyetleri.. oyun tarzı ve hususiyetleri İstanbul muhtelit fütbol takımı, Taksim stadyomunda Slavya ile heyecanlı bir maç yapıyor. Muh- telit takrmımızın sol İç mMmuhatimi * Siavyaldar da dahil o gün maçı seyreden binlerce kişinin takdirini Lszann or: Bu sol iç muhacımmu- zin adı (Sabih) tir- Galatasaray - Fenerbalçenin mühim bir kupa maçmda, Fener - bahçeden bir müdafi oyuncusu, o gün gösterdifi emsalsiz muvaffa * kıyeti üzerine, stadyom kapısımn - dan halkım — omuzlarında çıkıyor Bu bekin adı da Sabihtir- İstanbulda Mısırlıların Elittihat takımına karşı oynıyan vö oyunun kazanılma&mma âmil olan —merkez muavin-yerinde oynıyan bir fut - boleü herkesin dikkat nazarmı çe- kiyor ve alkışlanıyor- Bu merkez muavin oyaıyan oyuncumuzun da yine adı Sabihtir: Türk futbolcülerinin 924 gimal turnesinde, Stokholm muhteliti i- le İstanbul muhteliti maçmımda bi im takrmda harikalar gösteren bir sağ açık var: Oyundan sonra İaveçlilerin bila gelip otelde teb- rik ettikleri, elini sıktıkları bu mükemmel sağ açığımızm dahi a- dı yine Sabihtir. Zannetmeyiniz ki muhtelif yer - lerde oyun oynrıyan bu Tutbolcü Sabihler, başka başka kimselerdir, adaştırlar. Hayır, bütün bunlar bir tek Sabihtir. Bizim hbildiğimiz meşhur Fenerbahçeli Sabih. Sabih sol müdafi oynar, sağ mü- dafi oynar, sol muavin oynar, merkez muavin oynar, Ssağ mua - vit Oynar, Sol açık oynar, sol iç oynar, merkez muhacimi oynar, sağ İç oynar ve nihayet sağ açık oynar. Hem öylesine oynar ki her yerde Sabih Sabihtir. Yani futbor lün tekniğine tamamiyle vâükıf, to- pa son derece hâkim, iki ayağını da mükemmel kullanan, her za - man ayunlarmı zevkle, takdirle vo hayranlıkla — seyrettiğimiz üstad Sabihtir. İşte bugün ben burada, futbol meraklısı okuyucularıma bu pek krymetli futbolcü arkadaşım Sabi- hi anlatmağa çalışacağım. Bakın, anlatacağım diyemiyorum. Anlat - mâğa çalışacağım diyorum: Zira Sabihi tam manasile anlatabil - mek mühim bir msesledir. Bir ke” re Sabih dediğim gibi bir futbol takımımnın on bir yerinde de (par- don, on yerinde diy im: Zira Sabih yalnız bir kaleci mevkiinde oynamamıştır.) ayni meharet ve kudretle oyun oynıyan bir futbol- cüdür. Bundan dolayı bu oyuncu- yu anlatmak demek on ayrı. ayrı futboleüyü anlatmak demek olacak ttr ki, bunu da bir tek futbolcü portresl çerçevesi içersine sıkıştır- mak, benim için epeyce güç ola- caktır: Orta boylu, belden yukarsı, bel” den nazaran daha zayıf, elâ gözler. Daima düşünceli görü- nen ciddi bir yüz- Arkaya doğru taranan lâkin arka tarafı bir tür- li tutmayıp kalkan uzun kumral saçlar. (Hele maclarda, koşarken, arkadan bu Ssaçlar mütemadiyen kalkrp iner). Ciddi ve manalı bir gülüşle her an oynıyan dudaklar. Güzel bir çift el, itina ile sık sık bakdan tırnaklar- Sağ eli düsün- celi olduğu zaman hep Sabihin yanağmdadır. Dışardan yanağmı mütemadiyen parmaklarile ezerek icerden dişleriyle avurdunu tsırir- Münakaşayı sever- Doğruyu her - kesin yüzüne karşı çekinmeden söyler, dalkavukluk nedir bilmez. (Bundan dolayıdır ki, işine gelmi- yenler Sabihi geçimsiz diye ilân ederler) mert bir aporcudur- Çok esaslı bir aile ve spör terbiyesi vardır. Seyahatlerimizde temizli * ği, güzel giyinmesi, âdübr muaşe- rölte vukulu ile tanınmıştır: İlk klübü —Altmordudur. Sonra Fenerbahçeye gecmiş, artık futbor lü bırakmetaya kadar, uzun sene - ler Fenerbahceye candan bağlı kalmıştır. Klübünün birinci takı - mamda, Mmuhtelit ve milif takımları- mızda, muhtfelif mevkilerde muvaf fakryetle futbol oynamıştır. Klü * bünü gok sever- Fenerbahçeye Sa- bihik gö hirmleti dokunmuşlur Ben de dahil olduğum halde bir- çok futboldülerimizin ameli ve na- zari Sabihten çÇok istifadeleri ol - muştur. Ne yazık ti klübü Sehih- ten tam manasile istilade etme * sini bilememiştir:. Buğün dahi bile- memektedir- Sabih adetâ bir futbol profesü” rüdür: Bu öyünün bütün incelikle- rini bilir: Topa-ve İki ayağına son derece hâkimdir- İki ayağına avni derecede hâkim — olmak itibarile memloeketimizde vetisen futbolcüle rin €n başmda Sabih gelir. Sabih fütbol takmmlarmımızm adetâ bir can kurtaranıdır. Nerede kuvvetlendi - rilmesi İcap eden bir aksaklık ol- sa heman Sabih imdada yetişir ve orayı doldurür. Sabih futbole ©o kadar âşıktir ki, bu spora kendini öyle gümullü bir şekilde kaptır” mıştır ki, hiç iliraz etmez. Nere- de oynatırlarsa oynar: Herkesi hayrette brrakacak sşekilde o yer- de muvaffakıyet gösterir- Sabih gibi bu derece kışxmetli ve ideal futbolcünün ne yazık ki talii hiç yoktur. Futbol hayatiında dai- ma gadre uğramış, İlâyik olduğu derecede kıymeti bilinememiştir. Mükemmel teknik oyununa, tecrü- besine, bilgisine rağmen, tam ma" nasiyle yüksek liyakatine rağmen Sabiha birçok mühim maçlarımız- da yer vermemişslerdir. 924 Paris olimpiyadında, Çekle- re karşı çıkan, .Türk milli futbol takrmmımda bu kıymetli oyüncumu- zun sağ açık mevkilni işgal etme- si lâzımgelirken (zira o zaman Leblebi Mehmet cok tecrübesizdi. >vüst topa vuramadı heyecan çekti, (Her bekkı mahfuzdar) Netekim koskoca maçla, hemen hemen bir kere olsun doğru dü- şaşırdı) — klüpçülük zihniyeti işa karisti. Sabih takmma konmadı- O gün maç esnasında, Türk seyirci" ler ve o zaman İstanbuldan gidip, FParistte bulunan Ermeni ve rum- lar, stadyomda avaz avaz haykır- misşlardı: — “Neredesin Sabih!..., “Anh Sabih olmalıydı!-,, 928 Amsterdam - olimpiyadında yine bu kıymetli futbolcü, bilin . mez hangi sebebe mebni takrma konmamıştı 2Misirlılarla olan maç aşlâamak Üzereyken, — yanrmiza tribüne gelen Misır idarecileri, Sa. bihi geyirciler arasımda görünce şaşırıp kaldılar. (Sabihi ve yüksek oyununu futbolcülerimizin yaptık- ları Mısır türnesinden ve Misirir larm İstanbula geldiği zaman yap- tığımız maçlardan tanıyorlardı). Bir tanesinin Sabihle aralarımda şöyle bir mühavere geçti: —— Takımlar, sahaya çıktyor- lar: Siz daha buradasınız. Yoksa hasta mısmiz? Oynayamıyor mu - sunuz?,. Sabih mütevazı, şu cevabı verdi: — Hayır, hasta değilim, lâkin yerlerimde benden iyi arkadaşlar oynuyorlar-,, — O halde futbolü biz görmi- yeli çok ilerletmişsiniz. Desenize bugün bizi uçurtacaksmız.,, (Sonu yarın) Amatör ağır - sikletlerie Profesyonel güreşçiler dedikoduları önlemek için karşılaşmak isliyorlar Profesyoönel güreşçiler arasında cereyan eden müsabakaların son zamanlarda bir (oyun) helini al- ması efkârı umumiye üzerinde, serbest güreşlerin para dolabm. dan başka bir şey olmadığı hak- kmda bazı düşüncelerin yer etme- sine sebep olmuştur. Bundan müteessir olan bazı pro" fesyonel serbest güreşçiter, dün akşam bize müracaat ederek a- leyhlerine cereyan eden bu pro- | saade almak için beden terbiyesi İstanbul bölgesinin atletlere çayı l1i nci Balkan oyunlarında güzel derece alan atletlerle idarecilere, İstanbul bölgesi cumartesi günü bir çay ziyafeti verecektir: Galatasaraylı müdafı Adnan geldi Galatasaray sol müdafii Adnan İzmirden şehrimize gelmiştir- Ad- nan tekrar eski klübünde antreri- manlara başlamıştır. Adnanm bu pazar Şeref stadında. yapılacak Galatasaray * Beşiktâş maçinda oynıyacağı söylenmektedir. | dilmişlprdlr pagandayı ortadan kaldırmak icin amatör ağır sikletlerimizden her- hangi biriyle görüşmek üzere mü- umum müdürlüfüne müracat et" tiklerini söylemişlerdir: Umum müdürlük müsaade etli. ği takdirde, müsabakalar önümüz- deki haftalarda Şeref stadında yapılacaktır- Helen ve Yugoslav atletleri giltiter 1! inci Balkan oyunlarına işti- rak etmek Üzere şehrimize gelen Elen ve Yugoslav atletleri dün şehrin birçok yörlerini gezmişler ve akşam yemeğini yolcu salonu lokantasında yedikten sonra dün geceki konvansiyonel ile memle- ketlerine müteveccihen hareket etmislerdir- Misafir sporcular Sirkeci istas- yonunda beden terbiyesi genel di- rektörlük erkânı, Yugoslav ve He" len konsolosları ve kalabalık bir sporcu kütlesi tarafmdan teşyi e- İstanbul Fiyat Murakabe Komisyonundan: 25 numaralr iİlân: Gerek gümrük antrepolarında gerekse kendi depola- rında, imalâthanelerinde, fabrikalarında veya sair mahallerde ham kauçuk veyahut krepsol halinde Kauçuğu bulunan tüccar, fabrikatör veya herhangi bir rmallessese ve şahbamn 9 feşrinievvel 1940 akşamr mevcullarımı en geç 10.10, 940 tarihine rastlryan perşembe günü akşamma kadar 4 Üncü Vakıfhan 4 ün- cü katta İstanbul Mmtaka Ticaret Müdürlüğüne birer beyanname vererek bildirmeleri lüzüumu 29 numaralı mÜli korünma kararnamesinin 6 mer maâd" desinin bahşettiği salühiyete istinaden ilân qtunur. (9053) işletme Umum Devlet Demiryolları ve Limanları idaresi ilânları Muhammen bedeli (850) lra olan 100 adet gaz ve benzin koymak İçin galvanlze saçtan mamul musluklu ve kapaklı 50 kiloluk bidon (18-10-940) cuma günü saat (10:45) te on kırk beşte Heydarpaşada gar binası dahmnde- ki komlayon ftarafmdan açık ekellime usulile satın almacaktır. Bu işe girmek İstiyenlerin (63) lira (75) kuruşluk muvakkat teminat ve kânunün tayin ottiği vesaikle birlikte eksllime gü.nü mtine kadar komiş- yona müraecaaltları Mzmdır. Ve hbemen dönerek - geldiği tarafa yürümeğe başladı. Yine ağır ağır geliyordu. Nâran yakalanmamak için derhal geriye döndü ve ilk ge len sokağa saparak bir kapı kenarımda kendisini sipere aldı. Polis hafiyesinin kendisini görmemiş olmasma yine imkân yoktu. Evvelâ, geri döndükten sonra, yerden aldığı şeyi cebinden cı- karmıştı. Bu bir kâğıt parcasıy” dı. Polis hafiyesi onu okumağa başlamıştı. Sonra 100 metreden fazla bir mesafeden ve arkadan görmekle Nârant tanımış olma- sıma ihtimal verilemezdi. Nâran, — bunları düşünerek, Siper olduğu kapınm dibinde po” lis hafiyesinin geçmesini ve yine peşine düşmeği bekliyordu. Böyle büzülmüş beklerken sa- hibini görmediği bir ses: — Nâran Hanım!.. Diye seslendi. Nâran Şaşırdı. Nereden geli” yordu bu ses? Yavaş yavaş eğilerek ba.şrnı çıkardı ve sokağa doğru bak- mMmak üzereyken hayretle dura" ladı: Polis hafiyesi, kanımnın tam dibinde duvara yaslanmış dürü- yordu: — Peşimden dolaşırsanız ak” şama kadar çok yorulacaksınız, Buyürun bir taksiye binelim de sizi öotelinize bırakayım. Polis hafiyesi bu cümleyi söy- lerken gülümseyordu. Nâran ce' vap veremiyecek kadar şaşır- mıştı. Polis hafiyesi genç kızı bir taksiye doğru sürüklerken bir yandan da: — Bu beni nereden çıktı? Diye sordu. Genç — kiız. mahcup, verdi: — Günler geçiyor, Takat bir gey elde edilemiyordu. Sizin ne" relerde ne şekilde calıştığınızı merak etmiştim. Ben de kendi hesabıma çalışmak istiyordum. Polis hafiyesi uzun uzun kah- kahalarla güldü: » e— Bizla Siz hal.. Demek, kos koca Gangster çetesile uğraşa" bilecek bir kabiliyeti kendinizde görüyorsunuz. Biz dünyada en takip etmek te cevap Zafere kadar'» © Spor, macera, aşk romıîWı Yazan: SACİT TUĞRUL ÖGET cüretkâr olarak Amerikalı kız- ları tanırdık. Demek onları göl gede bırakacak kadarları Türki- yede varmış!.. — Kuzum siz ne kadar tuhaf könüşuyorsunuz? Bunda fevka' lâde olan ne var? — Çok şey var. Amerikayı ta- nımayorsunuz.. Buradaki hay” dutların nelere muktedir olabi- leceğini düşünmüyorsunuz. Hiç bir kuvvetten yılmayan, kanun nedir, tanrmayan bu adamlar, musallat oldukları insan için başlı başına bir felâkettirler.. Sizin bu işlere karışmanızı hiç istemezdim. Fakat... Polis hafiyesi duraladı. Cüm: lenin devamını getirip getirme- mek arasındaki 'uzun bir tered” düt devresi geçirdiği belliydi. Nihayet: — Fakat... dedi. Bilmiyorum, sizi bu işte sürükleyen kuvvetin de önüne geçecek bir manla yoktur. Otomobil Nâranın oturduğu ötelin önüne gelmişti. İkisi de otomobilden indiler. Polis hafiyesi: — Nâran Hanım, dedi. Sizi,bi- raz ferahlığa sevkedebilmek için bazı müjdelerim var. Polis hafiyesi cebinden bir kâ> gıt parçası çıkardı. Polis hafiyesi kâğıdı gene kı. za göstererek: — Talikikatımız bitmek üze. redir. Kemalin mütecavizlerini birer birer tanıyoruz şimdi. Va. purda öldürüp de katili olarak Kemali itham ettikleri Alis, Nevyorkun kabarelerinden - bi. rinde dansözlük yapan bir genç kızdı. Bundan 4 ay evvel ÂAlman. yaya müteveccihen hareket et. mişti. Oradan sonra nereye git. tiğini bilmiyoruz. Fakat Çeymis. le beraber İstanbuldan vapura bindiğine göre demek oluyor ki İstanbula gitmişler... Ceymisin firar ettiği yer, biliyoruz ki Ce. belüttariktir. Kemal ise transat. lantikten Atlas Okyanusuna a. çıldıktan sonra kaçlf_îımvıfns 513' halde bu işle Ce rık'a kade kası vardır. Çebelüttar ” | yas tıktan sonra Okywuıî;r_' | kmı tertip etmiş olaP Ve [Iı“ Genç kız hayretle netı: — Fakat koskoca DİF d;îî * deniz ortasında bir geınl * sıl kaçırilabilir. — Size ne diyorüm igm P"'I ' iş Amerikan hayd dutlar? ' zor bir şey değildir. T ll Ken — Demek oluyor F Cş,pnl*' şimdiki halde hapsede? HL — Her halde... ? j — Peki, ne )'apacağı;uım”' — Ceymisin izini çalışacağız. — Nasıl... gö' — Elimizde ıpuçl"'" inct ıf"_ Onların iızermdc ince bf Ud yarak... Yâlniz £ ğ rica edecegım' "maı m gonra yapılması ica t ıgı # b hakada isbatı Vüc“t&r_ gayri mümkün gibi hu_igtj sabakayı bir kenara sabırla işi takip ede yara SA için de siz hiç sinir! Denim peşimde © aıin"ğ* | W-'BI'dE. va.ktm.iziı Kem M | lim tekrar karşmm .[# dua etmekle geçiriniz ç kızll $ Polis hafiyesi gens yadan yf sıktıktan sonra yanın laştı. Dışarı çıkar çıkma!—' ufak lis müdüriyetine UğTAY &WJ mis hakkında malüm? oldu. di: Üa Ancak şunları ozre” m'"” H “Ceymis, her ttırlü işleriyle uğraşan rgal'l cudur. Bir aralık Emp grâw luğa da başlamışt? çok İ“d da Alis isimli genç uyd““’ bir kızı dansöz r.ıliî'*'*k ) çıkardı. üf J —*'," Bu işe ait şarinameler komisyondan parasız oıaı-ı.k dığımmaktndır.(âm) TOPTAN SATIŞ YERİ . v a z ” y E5 | ' _ L“f MODEL 150 | | ANOT 4 Ü, ».*x—.-“ x—xxka /İ ";/" eee 2 VOLT AI—;ÜMÜLATÖR VE İLE YAHUT. UZUN Ö - - BATARYA TAKİMİİLE ÇALIŞIR , İSTANBUL, sumu HAMAM HAMDİ BEY GEÇİDİ No. 46- Ei TEL. 21295( S / MA AM ”. L

Bu sayıdan diğer sayfalar: