Haber 24 Eylül 1940 sayfa 5 | Gaste Arşivi

24 Eylül 1940 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

24 Eylül 1940 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

£| rf 7 ! Ş ötüründe ilk defa, bir başbaşa kalıyor. ; kan k , hayretle, acaba y M Benç kızlar “Jan Üü Jan Lakland” m bi- ' (:vî:h“ h_ff P olduğunda da şüp W Ü kaar, Sördükleri onu şa. W * "hanu't oluyordu: “Jan VN Üriy ÇAU diğer kadınlardan £ B ediyordu; tabi- " v ıg_hlgıbh İstikrarsızlık var. qu Tanem Netlee itibarile ara- K kendisince ma- NST İNea SA öriveceli & 'j (&& mîlp% işlerin u- , ı*q. T an g, S€lmedik şeyler o. ç N Ve Teyi hı.tm"ılax' koparmağza 4 hüî“ı_h * hareketli olan ea ülğ u'“ nefsine kar- 4 _M_ ?oîlî hayret itimatta ı y Mağ AWdu? Hahbuki ık;*’::“l k&ı dî:“'m yanmda İdi. B qın &i lâzlğklerihe göre hare w Nğ baz, bi Sölmez mi idi? | Mkaqm Ün hareketlerinde | Srasında kati bir Yör ve — istiyordu. '*ı j Üİ Süy * &n ahi görünen bu " ’N da, onun er- ) ):.,% da rencide edi. Feyi | DA W Ve hiç salâhi- | ğx—blr P, hem de yakı ?4 hüdiseydi. O kadın || * valışf di p — — YRAG SS KURTARDIM Milli Roman Zan: Iskeşder F. Sertelli iniltileri arasımda rovelverini “E- rikson” un boynuna dayadığı ette. si günü, Polinezyalı gemicilerle denizden çıkm gelmişti. İşte gimdi de başında kocaman kovboy şapkası ve belinde 38 çap- ta uzun namlılr Kolt tabancasile adada, kazazede bir gemici gibi yerleşmek iddiasmdaydı. İşin en acaip tarafı kızm vücut yaradılışı itibariyle çok nazik olur şuydu. Böyle teşebbüsleri başara- bileceği kat'iyyen tahmin edile. mezdi. : Saçları kısa, çenesi kalm, bazu- ları yerinde olsaydı neyse ne de- nilebilirdi. Bazı kadınlar vardır ki, cazip olmamakla — beraber, iriyarı Ve erkek yapılıdırlar: Jan Lakland bunlardan değildi. İşte Şeldona Al: lahallah dedirten bu genç kızım böyle zarif ve narin yapılı oluşuy- duü- Evet, Jan Lakland hiç de erke. ğe benzemiyordu. Bilâkis fevkalâ, de lâtif bir mahlüktu. Şeldon genç kızın gür ve güzel saçlarmı büyük bir meftuniyetle seyrediyor; narin endammı seyre bir türlü doyamrıyordu- Genç kız kat'i ve âmirane bir sesle kayığın tekrar denize indi - rilmesini emrederken Şeldonun kalbine keskin bir hançer saplanır gibi oldu. Atlarm boynuna kement atan ve bir anda eğerleyip üstüne at- İryan bu genç her şeyde bilgiliydi: Sanatftan, edebiyattan bahsede" bildiği gibi, bir gemiye manevra yaptırabiliyor; cenup denizlerinde bir yelkenliyi mükemmelen idare ediyordu. Doğrusu biribirine bu kadar zıt kabiliyetler arasmda ga- fip bir tenaküz görmemek imkân.- BIZdı. Genç kız bütün kadımlığıyla Ma, layta adasmdan zenci işçiler toöp- layıp getireceğini İiddia ederken mensup olduğu cinse karşt haka- ret eftmiş olmüyor muydu? Şeldonun evinde bir piyano var” d Bu piyanoyu ölen zavallı dom tu Hogi Drumond bin müşkülâtla getlrebilmişti. Genç kız arasıra piyanonun Ö- nüne geçiyor; ve çok ince bir zevk. le nefis parçalar çalıyordu. Sesi de fevkalâde güzeldi. Bu ses, tıp- kı berrak bir suyun akışmı andı- riyor; İnsanda, yumuşak bir kadi feye temas edilirken duyulan his- leri uyandırıyordu- Genç kız, gitarada, Havay tür- külerini çalârken Şeldon, yanıba. şında, büyük bir vecd içinde onü dinlemeğe alışmıştı: Böyle anlarda, Muamımalı genç kızın zaman zaman geçirdiği garip nöbetler, başmdaki kovboy şapka- sı, uzun namlulu tabancası, vel- hâsıl bütün bu — teferrtatm hepsi unutuluyordu. NA (Devamı var) yok, Seni, onun kadar ben de se- viyorum, Şimdiye kadar saygt say. dım.. Yolunu kesmedim, Lâkin ar. delice seviyorum, Ayşe! O serseri. yi gönlünden çıkar da, onun yeri- ne beni koy.. Beni sev! Görüyor. sun ki, ben ondan çök daha yakı. şıklı bir erkeğim. Aynt zamanda cebim de onun gibi delik değil, Ayşe köyünde ilk defa böyle bir tecavüzle karşılaşıyordu. Sür'atle geri çekilerek: — Sokulma, Osman! diye ba. ğırdı. Sonra pişman olursun! Bu hakaret ve tecavüzün actısmımı, on ana tmaca Üsm * Tşra p ea e Emelk - A Gozünü "_5...şı.,;'.ı k HABER — Akşam Postası Şundan Bundan Yılanın en büyük düşmanı Yılanm en büyük düşmanı kim- dir? Memleketimizde çok büyük ve töhlikeli yılanlar bulunmadığı için bunu belki biz düşünmeğe ihti- yaç duymamışızdır. Fakat Meksi - kalrlar için vaziyet böyle değildir. Meksika, zehirli yılanlar memle- ketidir. Meselâ çımngıraklı yılanlar gibi en tehlikeli yılanlar, çiftçile- rin her an hayatlarmı tehlikeye sokmaktadırlar: Tarlada çalışanlar her sene birkaç kurban verirler ve her köylü tarlasmı korkarak sü- rer. Bunun için cenubi Amerikanm bazr yerlerinde halk “Road rüun- ner” adiır kuşa adeta tapar- Bu kuş, uçmaktan ziyade yaya yürür. Halk arasında adı, “Yol tepen” dir. Bir keklik büyüklüğündedir ve yı- lanların birinci düşmanıdır: Uzun gagası, sık tüyleri vardır: “Yol tepen” yılan görünce irki: lir, başmdaki tüyleri diken diken olur, kanatlarmı gerer, bir ileri, bir geri gider, sağa sola kaçar, yılana saatlerce gaşırtmaca verir, tâ ki yılan yorgunluktan bitap düş- sün. Yılan eninde sonunda yorulur. Yorulunca, kuş üstüne çullanır, t- Zzun gağgasile yılanı delik deşik e- der ve bu deliklere kaktüs diken- leri saplar ve böylece işkence ya" pa yapa yılanı öldürür: Suyun dibinde kalabilmek rekoru Suyun dibinde insanlar ancak 3 dakika durabilir. Kuşlar yirmi sa- niyeden fazla duramazlar: Balina balığı bir saat suyun dibinde ya - şar. Balinanm ciğerleri insan ciğe- rinden kuvvetlidir; az öksijen sar” feder. Hayvan ne kadar şişman o- lursa ©o kadar az oksijen sarfede- rek nefes alır: Balinanm vasati boyu 28 metre, afırlığı 122 ton - dur: Vücudü, harareti Mmuhafaza larla örtülü olduğu için az miktar oksijen harcaması kabil olur: gelince, ne yapsalar suyun altında kalma rekorunu kı- ramıyacaklardır: Üç dakika!.. Müstahkem kasa Amerikanm milyarlarca dolar kıymetindeki altmlarmı çelik, be - ton ve demirden yapılmış muaz- zam ve müstahkem bir kasada sak lanmaktadır: Bu kasa hiçbir topun yıkamıya- cağı müthiş bir kale kadar sağ - lamdır: Bu kasanm içinde 12X20 metre eb'adında bir çelik çekmece var - dır. Altınlar bu çelkmecenin için- | dedir: Bu çelik, demir ve beton defi - nenin muhafazası için her türlü tertibat alımmıştır. Definenin et « | rafı mitralyöz yuvasıdır: Mitral « yözlerin arasma zehirli gaz fekleri konulmuştur:. Nöbetçilerin önünde bir ayna vardır; definenin tekmil sathi mesahastr bu aynala- ra aksetmekte, nöbetçiler oldukla- rı yerden definenin her tarafmnı gözlemektedir: Eşeğin anırması Geçenlerde Amerikadâ bir eşek yarışı yapılmıştır. Çok eğlenceli geçen bu yarışm başlıca hususiye- ti neşenin çokluğu ve eşeklerin a. nırmalarının hiç durmamış olması- dır. Anlaşılıyor ki anırmakla eşek heyecan, neşe ve zafer ifade eder. Fakat Çinde zavallr mahlüklara bunu da çok görürler ve anırması- na mâni olmak için kuyruğuna bir taş bağlarlar. Sebebi de şu: Anırmaya başlar başlamaz eşek ilk hareket olarak kuyruğunu kal- dırir- Anırma bitinceye kadar kuy- ruğu dik vaziyette kalır: Eşek kuyruğunu kaldıramayın - ca kat'iyyen anıtramaz. Eşeğin a- nırmaması için kuyruğuna taş bağ lanınca hayvan adetâ izzetinefsin- den rencide olur- Taş dıkarılır çı- karılmaz muzafferane bir surette bağırmağa. buğlâr- Havale hastalığı Çocuklarda havale hastalığı deni- len bir nevi kemik hastalığı var - dır. Ekseri yavruları alrp götürür, bazılarini da felce uğramış gibi b'r hale getirir. Nevyorktaki Tıp akademisinin son yaptığı araştır - malara inanılmak lâzmmgelirse, ço" cuklarm yüzde 95 ine küçüklükle- rinde bu havale illeti mutlaka ge. lirmiş: Fakat bazılarmda büyük tesirler göstermesine rağmen ek - seri yavrularda hissedilmeden ge - çermiş. Ancak binde bir küçükte ölüme sebebiyet verirmiş. Şükrede lim ki vaziyet böyleymiş. Yoksa dlinşa Üzerinde insan nesli tüke * tü- | KADINLAR VÇN Ev - Kadınına Faydalı tâvsiyeler * Tavadan balık kokusunu çıkarmak için tavanım içerisine bir miktar sirke koyarak ateşe koymalı, Sirke kaynaymcaya ka- dar ateşte bırakmalı. Sonra tar vayı içerisinde sıcak sirkeyle iyi. çe ağmalı. Balık kokusu —tama- miyle kaybolur. * Pireye karşı her gün odayı sirkeli veya formolu su ile sildir” melidir. Odanın ötesine berisine taze nane yaprakları sermek fay- dalıdır. Nane kokusundan hoş- lanmıyan pireler kaçarlar. Odada vazolar içine çiçek yerine taze nane konüursa ve yatarken el ile yüz nane ruhu damlatılmış su ile yıkanırsa pirelerden kurtulmak * Meyva mevsimindeyiz. Sof” ra örtülerinde sık sık meyva le. / keleri olur. Bunları çıkarmak için kükürt buharına tutmak en iyi çaredir. Lekeli kısmı ıslatmalı ve ger- meli diğer birisi de lekenin al” dar tarafı yukarı, enli kısmı aşa. gı doğru olmalıdır. malr, çıkan kükürtlü duman leke” yi ekseriyetle bitirir. * Odun satın almirken odunun yaş veya kuru olduğunu anlamak içi bir odun parçasımnı alarak ke. sik olan ucuna tentürdiyot, sür- meli. Sürülen yer sarı kalırsa odurn bir sene evvel kesilmiş ve kurudur. Eğer tentirdiyot sürü” len yerde mor ve siyah çizgiler görülürse odunun yaş olduğu anlaşılır. * Kışın giyilen lâstikleri yeni gibi muhafaza etmek için soğuk su ile yıkandıktan, yahut yaş bezle sildikten sonra kurumağa bırakmalıdır. Bundan sonra yün. lü bir bez veya fanilâ parçası ü- zerine az zeytinyağı damlatarak silip parlatmalı. Lâstik çatlamaz ve yeni gibi kalır. * Bazan halrların kenarları ve köşeleri bükülerek kıvrılır.Buna mâni olmak için, halının bükülen yerinin altma bir fırça ile yumur” ta akı sürmeli, ve kurumağa br rakmalı. Halı kat'iyen bükülmez. Bronşitere KATRAN HAKKLEKREM Beyoğlu birinci sulh hukuk hâkimliğinden: 940/397 Emniyet sandığımm İstanbul Bahçekapıda, bilâhare Galatada Kemankeş Karamustafapaşa mahallesinin Site Fransez han 8 No, da Nazmi ve Türk ticaret bankasımda iİnşaat memuru Nazmi aleyhine açtığı davanm carli du- rüşması sonunda iki yüz on Uranın yüzde yedi büçuk avukatlık ücretile tah- siline dair verilen 23.7.040 tarihli hükmün müddealeyhir. ikametgâhınm meç- hüliyetine binaen Hlânen tebliğine karar verilmiş olduğundan miülddeti kanu- niyesi zarfında itiraz ve temyiz etmeniz hülâsai hüküm makamma kalm ol- mak Üzere ilân olunur, (9054) Teknik Okulu Müdü rlüğünden : 1 — Mühendis kısmi giriş imtihanları 1 Teşrinievvel 940 Salı günü ya- ptlacaktır. Kayıt olunanların karneleriyle o gün saat sekiz buçukta mektep. te hazır bulünmaları, 2 — Fon memuru kısmı İmtihanları günü ayrıca Jlân olunacağı, $ — Tedrisata 21 Teşrinlevvel 940 Pazartesi günü başlanacağı, ilân olunur, köyün ortasında rezil eder ve mâağ- kara ederim.. Kahpece önüme çık. tı, beni arkamdan vurmak istedi, derim, Köyde kimsenin yanına gi. demez, kimsenin yüzüne bakamaz olursun! Arkadan bir araba sesi işiden Atmaca birdenbire kenara çekil. mişti.. Ayşe derhal köprüden geri ğndü ve koşarak kaçmaya başla- Âyşe ogün tarlaya gitmemişti. Atmaca kararinı vermişti: — Ben, bu kızt Mehmedin elin. den — ne pahasma olürsa olsun — alacağım, Diyordu. Ö gün tarlaya gitmeden köye dönen Âyşenin peşinden gitti.. Ye. tişemedi. — Allahm günleri çoktur.Bugün değilse yarın, elbette seni bir da. ha böyle dat bir yolda kıstırırım. Diye söylenerek köye döndü. .. Ayşe o gün tarla yolundan geri döner dönmez, arkadaşı Zeynebin Je — Zeynep onun dert ortağı idi, y (8997) İkisi de biribirlerine dertlerini açarlar, ve en gizli işlerini bile bi- ribirlerinden saklamazlardı. Zeynep, sabahleyin Ayşenin te. lâşla bahçeye girdiğini görünce şa. şırdı: — Rengin sapsarı ölmüş, Ayşe... Nen var? Karşına kurt mü çıktı? Yılan mr çıktı? Hele otur şuraya da bir yudum su iç.. Tıkanacaksın nerdeyse,.! -Ayşe bahçede ceviz ağacının di. bine oturdu: -— Kurttan, yılandan daha müt- hiş ve korkunç bir canavar çıktı bu sabah karşıma, Zeynepçiğim! Ayşe kendini tutamıyordu.. Gözleri ıslanmıştı. Ceviz ağacının dibine bir parça et ve kemik yığını halinde çökü- vermişti. ı?(.leynep, arkadaşının yanına s0. u: — Bunca senedir seninle bera, ber tarlaya gider geliriz. Ne bir kurda, ne de bir yılana rastladık.. Her zaman karşımıza sevimli tav- şanladan ve tarla farelerinden baş. |ka bir şey çıkmaz. Bugün nasıl ol. da karsına bDır canava bi w—"'.w_- J_::'." Ç z Şrc e ,ı ”a hllk Z v ” Davacı Fatih Haydar caddesinde Kaptanpaşa konağı 42 numarada otu. ran Nafıa tarafından kocası, Fatih Sinanağa mahallesi İmaret Atik so, kak 388 numaralı hanede oturmakta iker şimdiki oturduğu yeri belli ol. miyan Ahmet Refik aleyhine ikama | eylediği boşanma davasınım mülddel- aleyhin gryabında fcra kılman muha. kemesfi sonunda: Karr koca oldukları kaydı resmi fle anlaşılan iki taraf a rasında şiddetlil geçimsizliğin sübutu. na binaen tarafların boşanmalarıma dalr verilen 20 — 4 . 938 tarihli hük. mün — müddelialeyhin ikametgâhmın meçhuliyetine binaen tebliğ yerine geçmek Üzere on beş gün mlülddetle mahkeme divanhanesinde asılr tutul. masına karar verildiği ilân olunur. (15126) Ayşe biraz su içti.. Gözlerinin yaşını sildi. Zeynep: — Çabuk anlat Ayşel! Nerdeyse meraktan çıldıracağım.. Diye yalvarıyordu. Ayşe geniş bir nefes aldıktan sonra, hazin bir tavırla arkadaşına — Yeryüzünde insandan daha korkunç ve yırtıcı canavar var mi. dır? dedi ve acı acı güldü. Sonra, sözüne devam etti: : — Bu sabah tarlaya giderken, Çamurludere köprüsünün üstünde Atmaca Osmanla karşılaştım. Bu haydut, yolumu kesti ve bana ku- durmuş bir sırtlan gibi saldırdı.. Güç kaçtım, Zeynepçiğim! Ayşe hiddetinden arını sıkıyor ve sık sık başını arkaya çevirerek: — Alacağın olsun, haydut! Diye bağırıyordu. Zeynep, Ayşeyi güçlükle teskin edebildi. Zeynebin annesi de o sabah er- kenden tarlaya gitmişti. Zeyneple Ayşe, evin bahçesinde Dbasbasa derlles,; ardı. b KA —E:ğ—’ı_—ı-ı—r _v.gç%-?—: —;.—(.—_4——! —af dır. * Cilâlr eşya Üzerinde su le- kesi olduğu zaman temiz bir mantar Çşişe trpası) alrp lekeye dairevi sürerek ovmalı. Lekeler küçükse derhal çıkar. Leke bür yükse o zaman bir fanilâ parçası üzerine bir iki damla ketenyağı damlatarak ve daima fanilâyı daire şeklinde sürerek — oymalı. En âlâ cins saattir. Miknatislenme suretile katiyen durmaz, çünkü bütün TİSSOT saatleri miknatisten müle- essir. öolmazlar. Umumi acentesi: D. CALİMİDİ ve ORT * rı Bahçekapı, Kutlu han, No. 1-4, İstanbul, 'Taşra için acenta aranıyor. | kalon kremi terkibinde SÜ yaşlarındaki Twdür lar, nasıl 35 yaşında görünebiliyorlar ? Meşhur bir cilt mütehassısı — tara- fmdan keşif, sağlam ve genç bir cil- din unsurlarma müşabih olarak genç hayvanlarım cilt hüceyrelerinden ke- mali itina ile istihsal ve (Biocel) ta- bir edilen yeni ve kıymetli — cevber, cildin unsuru ölan pembe renkteki Te mevcuttur. Her akşam kullanmız, — uyuduğunuz her dakika esnasında cildiniz bu kıy- metli cevheri massederek besler ve her sabah kalktığmızda cildinizin da- ha beyaz, daha taze olduğunu göre- ceksiniz, Gündüzleri de beyaz (yağsız) 'Tokalon kremini kullanmız. Bu basit tedavi ve itina sayesinde bütün ka- dınlar 10-15 yaş gençleşebilir ve şa- yanı hayret bir cilt ve tene malik ö- labilirler. ixtrîıkdi ne yapacaksın, Âyşe? ntikam alacağım.. bıraksan, — Bu işi Mehmede daha iyi olmaz mı? — Mehmedin Bursadan dönme. si belki gecikir.. Ben o zamana ka. dar evde kapalı mı kalacağım? — Demek ki, Mehmetçiğin Bur- sada çok kalacak, öyle mi? — Bilmiyorum, Zeynep! Şimdi. lik bir şey bilmiyorum. Fakat, yur. dumuzun her köşesini düşman sar.. mış. Böylebir zamanda Mehmedin çabuk döneceğini ummuyorum. — Giderken sana ne söyledi? -— Ben Mehmedin nereye gitti- ğini bilmiyorum. Çünkü o, gider. ken bana görünmedi. .— O halde kabalık etmiş. İnsan nişanlısına görünmedern köyden u. zaklaşır mı? — Hayır, Zeynep! O her şeyi dü. şünerek yapar. Bana görünmeden gidişinin elbette bir sebebi —var- dır. Bunu sonra öğreniriz. Ben şimdi eve gideyim.. Annem bu va. kayı düyarsa, merakından ölür. — Seni bugün yalnız bırakmam, — — AM

Bu sayıdan diğer sayfalar: