6 Şubat 1940 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'r.—mo , f Wüeıı Efdal NOGAN . ' X G | | 'ıruı n dikkatle nişan alarak ateş etti. U- - İin: a sandalın dümencisi elinden kü- rak iki büklüm sandalın içerisine is _ yuvarlandı . M Vi ""*n ona seri bir takdir , ki onun çarpmasile az kalsın kü: Üyle Olduğunuz için de sizi lazla severim, dedi. ve ona inzimam e. * Her cihetten mü p velâbîks korsan reisine : yıksınız. Maama” SI Siheti Sonra konuşuruz. ra dıvarına bir gülümsedi- Kor Sözleri — gene o altuni ğ Blm;m_ Kızın — gözlerini bu' korku bürümüştü. , im. — Kendi n kaptan Larsenden La“ul bu Seler bana seri diyoç attı. Acaba — benimle ehi İ Biraz Tu diye düşünüyordu. Yt ç, Taz alabanda — ederek h%eâ"m tanzim ettim, O, M bir izah bekliyordu. hi 'D[kğî“ererek l t ederseniz dizlerimin i iğini göreceksiniz, de- , btim îomuyorum. vücu- : Uyor; dimağen kor- Lâkğlü“ku ölmek — istemiyo: | dğmaum titriyen etimin Bimın fevkine çıkı: . daha fazla bir ' vu%k:hmmanm Sizin & i z korkmuyor. Siz ü“Sîu'ııyc:ıı'smnı,ı::. Tehli: ân haw sizi — korkut- $ mâka üstelik size bir de S ko r;çon—:iaın hoşlanıyorsu- v Mayabilirsiniz mister * teslim etmelisiniz ki *hayesi benimdir. Sdik ettir - - hâ' var. İşin bu tara- z Yani han de sizder gş:mhğma ikimiz de 90k€rek tüfeğinin Belep (P YMaklığa — dayadı 5 !lqı kursunlar hemen he- “lü mi hı; ö Va %m:l'ada bu mesafeyi , Ştik. Dikkatle ni- bğıdela ateş etti. Kur: üvde“hdalın elli ayak bqh'en Suya — saplandı Walm dümmqsı e- hnka:ak iki bük: * &safeden atılmıştı.. rekçi sırtüstü düşecekti. — Lâkin kumandaya itaat etmedi. Talimat için avcısına bakmağa başladı.Avcı da ne yapacağını bilmiyordu.Mav zeri dizlerinin arasındaydı, fakal onu kullanmak için dümeni bırak sa sandal savrulacak — ve gemi ile çarpışacaktı. Sonra da Kurt Lar- senin tüfeğinin üzerine çevrilmiş olduğunu da görüyor ve kendi tü (eğine davranıncaya kadar vurula- cağını biliyordu. Sükünetle kürekçisine: — Bağla, dedi. Kürekçi hemen ipi — başoturak tahtasının altından geçirerek — ip gerildikçe eliyle yedire yedire pay vermeğe başladı. Sandal — birden bire açıldı, avci onu bizim yirmi ayak kadar açığımızda düzelterek bize muvazi bır vaziyete soktu- 'Kurt Larsen onlara seslendi: — İndirin — şimdi o yelkeni ve bordamıza gelin. Elinden . tüfeği hiç —bırakmıyordu. Hattâ ipi_n diğer ucunu da tek eliyle idare edi- yordu. Sandalın baş ve kıçına ma- karalar takılıp içindekiler gemiye çıkmağa hazırlanırlarken avcı, san ki iyi bir yere koyacakmış gibi tü feğini eline aldı. Kurt Larsen he- men ona bağırdı: — At onu elinden! Avcı, sanki elindeki ateşmiş gi bi sandala fırlatıverdi. Güverteye çıktıktan — sonra iki tayfa sandalı içeri aldılar ve kurt Larsenin emrile yaralı tayfayı bas> kasaraya götürdüler. Kurt Larsen bana: — Eğer sandallarımız da -— bu işte sizinle benint akadar muvaffak- olurlarsa _âemımızm kadxosu adam akıllı aı'tacaî Möd Brüstg mrek bır sesle ona sordu! — O vurduğunuz ıdım.. Bir şey olmadı ya? miyetli bir şey değil. Mister Van Veyden üç, dört hafta içinde onu ayağa kaldırır. Bu arada geminin başını tevcih ettiğim ve şimdi hemen önümüz- de bulunan Macedonianın üçün: cü sandalını göstererek: — Mister Van Veydenin yalnız bunlara bir faydası dokunamıya- cak, dedi, bu, Horner — ile “Du: man,,ın işi. Onlara ölülere — deği! diri adamlara ihtiyacımız olduğu" nu söyledim. Fakat atılarır isabet ettirmek arzusu öyle icbar — edici bir arzudur ki bir kere silâh kul- lanmağı öğrenirseniz onun tesirin" den kurtulamazsınız. Bilmem ay ni şeyi siz de hissettiniz mi mister Van Veyden? (Devamı var) ,tırmak üzere bulunduğu Hındıslanda duüüyanıb eü eski tdsanları arasında 124 — Yazan. L, Büsth 85 yaılımı valizilet 4Fakitida geçirimiş bir Alınan seyyahi Burada zannettiğim gibi cinler veya devler, ya- nut da bilinmedik cana varlar yoklur! Düpeacaüz insanlar var! Çünkü mağarada başaşağı yaşı- yan Duhlinin beni aldatmadığını, doğru söylemiş olduğunu görüyor- dum. Ayni zamanda bu ormanın söylenilen şeytan mağaraları orma nı olduğu da anlaşılıyordu- Binaenaleyh merakım en yüksek derecesine çıkmıştı, Vakit geç olduğu ve akşam bas- halde, her şeyi göze alarak tufan insanla- rının ormanına girmek istiyordum. Fakat Cavadi buna hiç müsait görünmüyordu. Bu fil gövdeli a- dam, babasının cesedini yarım bu! duğu bu yerlerden zaten son dere- ce dehşet duymuştu. Ormandan akseden korkunç fer- yatlar ise biçare Hintliyi büsbütün ürkütmüştü. Ya onu yoluna kovmak yahut yalnız başıma gitmeyi göze almak lâziımgeliyordu. Buna da doğrusu, ben cesaret edemiyordum- Vakıa yanımda silâhlarım vardı ve hayatımda belki bundan — pek çok daha tehlikeli, çok daha vahşi yerlere girmekte hiç tereddüt gös- termemiştim, Fakat bu orman bana da hiç a: İrştığım şekilde bir orman gibi gö: rünmüyordu. Maamafih bir defa daha fil vü- cutlu Hintli uşağımı yoklamak is- tedim: — Cavadi! dedim- Ben bu gece bu ormana gireceğim! — Sen buna ne dersin? Cavadi söylediğimi anlamamış, | gibi yüzüme bakıyordu. - — Anladın mı söylediğimi, Ca vadi? dedim, Bu gece biz bu orr mana giriyoruz?.... Câvadi bi:denbıre yennde bır kaç adım havaya fırladı. — Oh, sahip, oh! diye bağırdı eee Ne-Var? — Bu ormana geoe mı girece- ğız'l — Evet! — Oh, cinler! Oh, Oh, su, ateş, gök cinleri! başıma getirin! Cavadi âdeta kulaklarına ina namıyor bir haldeydi. İnsanı tit- şeytanlar! aklımı reten korkunç ve acaip — seslerin geldiği, zafen manzarası — insana heybet veren bü müthiş şeytan or" manına geceleyin girmek ona mec- nunane bir şey gibi görünüyordu Bir defa da koca Hintlinin kal- bine korku düşmüştü. Kendisine ne kadar ısrar ettim: se de bu fikre alıştırmak dahi ka- bil olmayacağını gördüm. Bir aralık kendisini tabanca ile tehdit ederek cebren — götürmeyi Yuran insanları! düşündüm. Fakat adamcağız git tikçe ortaığın kararmağa başla masından büşbütün denüşete düş: müştü. Bu kadar ürkmüş bir — adamı cebren ormana sokmakta bir fay: da da tasavvur edilemezdi, Binaenaleyh bu işten vazgeçmek ormana girmeyi. ertesi günü, gün düz vaktine tehir etmek makuldü. Fakat Cavadiyi de bir emrivaki karşısında bulundurmanın pek ca: iz olamıyacağını görüyordum. O- nin için hakikati söylemeye karar | verdim: — Cavadi! dedim: Sen bu kör kudan herhalde vazgeçmelisin! Bu rada zannettiğin gibi cinler veya devler, yahut da bilinmedik cana- varlar yoktur! Düpedüz insanlar var! Tufan insanlari! — Tufan insanları mı? — Evet! Sen tufanın ne oldu: ğunu biliyorsun değil mi? — Evet! , — Hah! İşte bu ormanda tufan: dan evvel yaşar-ış insanlar oturur yorlar! Cayadi sat bir hayretle: — Aman yarabbi! Ta tulandan beri mi yaşıyorlar? Bunlar kaç a sırlık insanlar kimbilir? Hintlinin bu safiyetine gülmek - ten kendimi alamadım. — Yok, acanım! Hiç insan öl: medeni bu kadar zaman yaşıyabi- lir mi? İş öyle değil! Buradaki inm sanlar, tufandan evvel yaşamış in sanların çocukları imiş! -— Ya? —- Eyet; tabii,netice itibarile on İar da insani —— . Cavadi bir çocuk saffet ve korku su içinde yüzüme bakarak: — Peki, ya işittiğimiz bu hay- van sesleri nedir? diyesordu. — Ha.. bunları anlatacağım... Bu insanlar pek eski oldukları İ- Çin bizim bugün yaşadığımız ikli me bir türlü alışamadıkları — için bazı kötü hastalıklara — tutulmuş: lar!. Cavadi gözlerini açtı — Nasıl hastalıklar? — Cüzam denilen şu hastalık a- canım! — Ha.. şu Samaranın : — kabile sinde kolları, ayakları dökülmüş olduklarını gördüğümüz zavallı insanların hastalığı değil mi? de di — Evet! — Fakat, sahip, işte bu cinlerin işidir! Cinler insanları böyle yiyor lar! (Devamr var) a.—ğdğ%ı_'l A aa OA i Kızlar arasında Yarın yapılacak Voleybol maçları Kız mektepleri arasında 9 haf cen hafta çok kıymetli ve şam. tadanberi muntazam bir suret. niyon namzedi olan Çamlıcaya te yapılmakta olan voleybol mü. sabakalarına yarım kız muallim mektebi salonunda devam edile cektir, Bugüne kadar yanılan müsa. bakalar muntazam bir sevir ta. kip etmiş ve müsabakaların başındanberi hiç bir aksaklık görlülmemiştir. Artık” Şşampiyon tamamen belli olmuştur. —eğer bir sür. priz olmazsa— Çamlıcalılar şam niyondur. Yarınki maçlara gelelim: CUMHURİYET - İNÖNÜ Müsavi bir kuvvette olan bu iki takrmım yapacasğı müsabaka bir hayli alâkalı olacaktır. Zaman zaman çok İyi oyun. lar çıkaran Cumhuriyeliler yarın da galip — gelmek için çok ça lısacaklardır. Fakat acar bir takrm olan İ- nönü lisesi de rakiplerinden aşa. &1 kalmamak için çok çalışacak. tır. İnönünde Ulviye, Jale, Feri. ha gibi teknik ovuncular bulun. | dufu halde aralarmda tam bir anlasma yoktur, Bir buçuk ay. danberi sahada görünmeven bu takım bir cok avantajlara ma. H olduğu halde sırf kapalı bir salon olmadığı için calısamadı. &1 belli, Büna mukabil Cumhu. riyet lisesi de aynı dertten ma. lüldür. KANDİLLİ .- ŞİŞLİ TERAKKİ Günün ikinci ve en mühim müsabaakemı sene başmdanberi bir cok talihsizliklere u#rayan Kandilli ve Sisli Terakki lisele. ri vanacaklardır. Kandillilerde bilhassa Hadiye ribi volevbolün bütün sırlarmı bilen bir ovuncu oldufu icin sarı lârivert taki . mim büsün vine malin gelmesi heklenebilir. Şişli Terakkiye ge. lince: Selma, Avse ve Türkân ribi İvi ovuncular hulunan Sisli Te. rtakki takımı da miüsabakada. ki gibi sanssızlığı gidermek için çalısacaktır. ERENKÖY . İSTİKLÂL Günün son müsabakasmı ge. Erkek mektepleri atletizm heyeti dün toplandı İstanbul mektepleri aletizm heyeti dün akşam maarif mü. dürlüğünde müdür muavini Va. hinin riyaseti altında tonplana. rak bu avın on sekizinde yanpı- lacak olan mektenler arası kır kosularının yerlerini ve mesafe. dJerini tesbit etmişlerdir. İki hafta sonra yapılacak 0. lan bu koşular Kadıköy Fener. bahçe stadından başlıyarak ya. nılacaktır. /& Bir ev kadınına en ziyade lâzım olan şey bir lâstik eldiven bir de önlüktür. Lâstik eldiven, işini kendi — gö- ren ev kadınım nasıl ellerini mu- çİ | hafaza ederse, önlük de aynı şe - kilde onun elbiselerini — lüzumşuz yere kirlenip lekelenmekter korür. Türkiyede birçok ailelerin büt- çesi hizmetçi kullanmağa müsait değildir. Böyle olduğu için birçok aile kadınları da kendi işlerini ken dileri görmektedirler. Fakat bir kadının evinin işine kendisini vermesi demek güzel el- li ve elegant bir kadın olmak iddi asından vazgeçmek demek değil- Eldiven önlükten de daha evvel elzem olan bir şeydir. Lâstik eldi- varı ie vanmaâk icin ele zahmet ver- KADINLAR mez. Ve elleri bozulmaktan vikaye eder. Önlüğe gelince, önlük — için lür zumsuz yere masrafa hacet yoktur. Önlük için ayrı kumaş alıp dik- mek veya hazır bir önlük almağa: da kalkışmak lüzumsuz olur. Ön- lük ufak parçalardan yapılır, yıka rnulir kumaşlardan yapılmış eski esvap ve ya rob dö şambrlar bo- zularak da yapılır. Meselâ — plâj için yaptığınız bir elbiseniz çok mu eskidi, önün yırlıksız ta- rallarını çıkarınız. Beş sene evvel yaptırdığınız keten elbisenin eteği- le karıştırınız. Güzel bir — önlüğe sahip olursunuz. İşte size üç önlük modeli veriyor ruz. Hepsi de kumaş — parçalarile yapılmıştır. karsı çok muvaffak bir ovun çıkaran Erenkoydn bu müsaba. | kayı kazanması ica petmekte . dir. Serbest Sütun Bir iddia Hafta içinde gündelik gazete- lerde ve gazetemizde hakem Eş. ref Mutlu'nun lisansmın hakem komitesi tarafından geri alımdığı- nr okumuşsunuzdur. Aleyhte neş- riyat yaptığı iddiasile yapılan bu hareket üzerine ortaya bir müna- kaşa çıkmış ve dün sabah çıkan Kırmızı « Böyaz spor mecmuası bu hareketin yanlış olduğunu İzah ettikten sonra, Eşref — Mutlunun suçlu olarak gösterildiği yazının başka bir arkadaş tarafımdan yü. zılmış olduğunu ileri sürüyordu. Dün akşam Kırmızı - Beyaz tah- rir ailesinden Halük San bir mek- tup göndermiştir. Fevkalâde ente- resan noktaları ihtiva eden ve İs- tanbul hakem komitesine hitabda bulunan bu mektubumu aynen dercediyoruz! “İstanbul hakem komitesine, Hafta içinde İstanbul hakem kömitesinin çok garib bir kararı- na şahid olduk. ; Evvelce Ankaranın en güzide hakemlerinden olan, fakat neden- se İstanbulda bir türlü hoş görül- miyen Eşref Mutlu, bir s&por ga- zetesinde yazdığı yazılardan dola-” yı hsansı geri alınmak suretile eezalandırılıyor. — Bu garib kararm verilmesine â- mil de Kırmızı - Beyaz spor gaze- tesinde biri Eşref Mutlu imzasile çıkan bir mülâkat, diferi de imza- sız çıkan ve hakemleri tenkid e. den bir bent İmiş... _ İstanbul hakem komitesi bu ya zıların niçin yazıldığını tahkik ve tamik etmeğe İlüzum görmeden kararmı veriyor... Veriyor ama, büyük bir gaf da yapıyor.., Çünklü Kırmızı . Beyazda yazılan imzasız yazıyı ben yazdım... Eşref Mutlu'nun Yugoslav ka- file reisiyle yaptığı mülâkatta ise ben de bizzat hazır bulundum vea kafile reisiyle beraber görüştük, Hattâ ben kendisine hakemlerimi- zi ve oyuncularımızı nasıl buldu- ğunu sorduğum zaman, kafile rei. si Eşrefin yazdıklarından çok ağır söylemiş ve İstanbul hakemlerini bir daha hakemlik - ya kadar kötülemişti. Ve Eşrefin ka- bahati, sadece o mülâkatı olduğu gibi yazmaması, tahfif etmesidir. Evet muühterem hakem komitesi üyeleri... İcraatta bulunmak, İş yaptığınızı göstermek ve muhak- kak bir gşöyler yapmış olmak için birisine ceza vermek İstiyorsunuz. Fakat cezayı yanlış kimseye tat- bik ediyorsunuz. O cezayı Eşrefe | değil, bana vermeniz lâzım... Ben de hakem namzediyim, İki aylık kursa devam ettim, Tahriri imti - han verdim ve hâlen de gifahi im« tihan vermek İcin bekliyorum. İs. mim Halük San, Beden terbiyesi genel direktörlüğüne (7716) sayı- | lr Hsansla müseccelim ve ceza kü- rarmızı sabırsızlıkla bekliyorum. Halük SAN

Bu sayıdan diğer sayfalar: