Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
tereddüt ediyordu: *“SİZ yolu bilir misiniz? m,. Siz 1914 de bur e itken ben de sizin kar h © Ben de burada harp u harbeder gör * ’“manıamı 18 inci ihti- ' hlr“*unda idim. Hattâ kor k Fl"ılnsız kurşunile ya- ' değil mi? gelelim; hari- h l*=kluı kabul etti: e dedı*ınız olsun. 4 h“dz anlaştık değil mi? w konuştuğunu işi- | h'mGnyoludeg irecek ı Alâkadar olmadan tr , ASN b Y olur? sizi bırakmak.. D Sle Fransuazı işaret hi Devap verdi: . * & Üzâr bir koyun sürüsü | ı"m&nmış olan bulutları h Günq doğmak — üze- köylerin yakının- ) K için derenin garp h. Orman yolundan iler- '*“ etimişlerdi. M Unda gidiyordu. O za. K At kimseye tesadüf et- h * Hedefleri olan Hökö- İn tenha mrntakasına b Öreydiler. ' 'nlmyet gelmişti. Arka: İ * Yanına gelmesine razı *lem Stdi Yorzunluktan bitap erinin — etrafında *T hasıl olmuştu. — To. ' Fakat gözlerinde ken- Üm edilmesini — istemi- T bir ifade okunuyordu. '“fdu: Tayyare sahası ne- “’Y'n verdiz — i 4 * öğleden sonra — gide. NL a kadar — ormanda | ederiz. & bir şey bulmağa te- hlî Bu gece Fransaya varken işi tehı elıyiz. Geceye |. Nizi kimseye belli et- *Yyare yarından sonra P*kaha ben aç kalmığa t - bilmem ki Fran. Ünet b 5 ı2 939 Salı Mömnleket saaâl aya. meleoroloıı haberleri, 1ıllzl.ıııııd PL), 18,55 mülâi f.ıılınhu'. Ve. " Çağla, Cevdet Kozan, Seyhkun. 1 — Okuyan !; l1 — Acemkürdi " Kımın Z. Ali Kiza .' ı"i'llı' Leyl ölür ki vti 3 — Acemkürdi şar- luh'"" düşlüm), 4 — yyer kürdi şarkı: | '.’- $ — Üçüncü Selim , VU rkı; (Ey göncsi nüzik K 'dü yyer sünbüle saz İ Okuyan: — Mefharel Al'îf Bey . Saba şar- %une ı:nnlar dayan. Şarkı: (Hayali yü. "' Arif Bey - Karcı, Mmmmı hayli zaman, iğar şarkı: (Pına - lAR & doldüurür). 19,50 h 't“k Hossalımın — Lukukl üın. 20,5 Türk Mü , Mfsslmdın müntehip Ta Radyosu küme YEeti, İdare eden: Mesul r takdimi: Halil 1, 21416 Müzik? (Rad- Bi —Sv! Dr. E. Fraeto. !%' S. Bach: 5 inci sran- Ki u (Re majör), ça ıh Birinci senfoni . S —M. Muısomslr' bir Bece., 22 Memle t (P İlât, kambiyo-nu , | İYat). 22,20 Serbest klıı (Öpera aryaları zik (Cazband - PL), 'hnı haberleri, zi - | Nakleden: Fetbi KAKDLA Genç kiz atıldı: — Benim için düşünmeyin. Ormanın en sık bir yerine dal- dılar. Biraz gittikten sonra hiçbir yolun ve hattâ patikanın — uğrağı olmıyan bir yerde Haym durdu: — Burada duralım. — Siz uyu- yun. İlk nöbeti ben alıyoru.n yüz- başım. Sizi dört saat sonra uyan. dırırım. Fransuazla Gayyar o kadar yor gün — düşmüşlerdiki —yanyana yere uzanır uzanımaz, tenlis2yi ve bulundukları mevkii unutarak he- men uyuyuverdiler, Güneş yükselmişti. Haym uyu- yanların kazşısında oturdu. Or ları uzun uzadıya ve dalgın dal- gın seyretti. Yırtılmış, — kirlenmiş üst başlarına, yorgun ve sıyrıklaı | içindeki yüzlerine rağıman mükem. mel bir çift — teşkil — ediyorlardı Hayrır. iç: burkularak kendi ken disine sordu: “Neden böyle?,, Bir erkekle bir kadın hakkında çok defa “biribirlerine ne — kadar yaraşıyorlar!,, dediğimiz çök olur. Fakat bu kanaatimizi izah ettiği- miz pek nadirdir. Haym da dü. şüncelerini izah edamiyordu. Aralarında ne geçmiş olmalıydı ki genç kız Gayyara “Jo:)j,, diye hitap ediyordu? — Muhakkak ki hisleri masumaneydi. Önbeş gün kadar Gayyarın yanında çalış- mıştı, sevmesi için de bu kâfi gel: mişti. İkisinin de kalbleri serbesi ve boştu. Bu on beş gün zarfında etraflarındaki herkes onlara bak tıkça biribirlerine ne kadar — ya: raştıklarını söylemiş olacazlardı. Haym bir gece Sen — Korentenk böyle düşünmüştü; bunu — bizzal kendileri neden farketmemiş - ol- sunlardı? Alsaslı malızunane başını - sal. ladı. Fransuazla Gayyar birleşe ceklerdi, bu mukadderdi.. Etrafında orman yavaş — yavaş uyanıyordu. Gayyar ise — sırtüstü |yatmış, herhalde rüya güzmesley”. di. Anlaşılmaz birkaç nece mull. dandı ve vaziyetini — değiştirdi. Fransuaza döndü ve yan tarafına baktı. Biribirlerine temas eİzrce- sine yaklaşmıştılar. Genç kız içini çekti ve o da rü: yasında bir şeyler — mırıldandı. Sustu, yeniden ınlışılmaz bir şeyler söyledi. Tekrar içini çekti. soluk soluğa idi, ıtlırap çeki- yordu. İşte bu sırada, dünyanın en fe «Ci işkencesine maruz kalan Hay- mın gözleri önünde şu sajne ceare. yan etti: Ölü gibi bir uykuya dalmış, fa- kat tahteşşuurlarile — biribirlerini çağıran bu iki genç kucali sucağa geldiler. Bünun için genç — kızın Gayyara doğru dönmesi kâfi gel- di. Fransuaz başını Gayyarın omu. zuna dayadı. Sıktı. Yanak yanağa kaldılar. Genç kızın nefes alışları tabiltlesti, sakin ve rahat bir uyku- ya daldı. Haym kaçtı. (Devamı var) Te y Ç İ Hindistanda dünyanın A Tiğme “HABER — Alşam Postası » u.'(P ';_,l—. H 48 -.,ıug en eski insanları arasında Yazan: L. Buseh 35 yılını vahşiler arasında geçirmiş bir Alman seyyahi Bu kabilelerde kadınlar doğurma uzuvlarını tazla yorduklarından kısır kalırlar Madenmiki bir kadının — karnı, bu kabilelerin itikadınca, kabilenin ölmüş ecdadının bir nevi öldükten sonra yaşadıkları — cennettir, bir kadının kısır olmaszı danak kabile adamlarının ruhları o kadına gir- miyor demektir! Kabile adamlarının bir kadr nın karnindaki cennete girmeme- leri ise elbatte iyi bir şey olanız. Demek o kadm cinlerin istilâ- sına uğramıştır ki kabilenin ruh- ları onun karnıma girmemişlerdir! Onun için kısır kadın, kabile ölü- lerinin melün damgasını vüurduk: ları bir kadın sayılır. Gariptir ki kadın kahilelerinde kısır olan kadınlara da tahmin & dileceğinden çok fazla tesadüf e- dilmektedir. Bunun hakiki sebebi meçhülse- de kadının doğurma uzuvlarırım fazla yorulması neticesinde bu ha- lin gelmiş olması pek muhtemel- dir, Kadın katilelerinin bu — garip kuruluşlarrar, garip âdetlerini ve bilhassa erkeklerin kadınlar elin- de âdeta feci bir esaret hayatı ya- şadıklarını yakından — gördükten sonra dünya yüzünde ilk en müt- hiş inkılâbın ne — olduğu ve ne olabileceği pek güzel anlaşılabili- yor. Büu inkılâp, yahut daha doğru | tabirle, ilk içtimaf ihtilâl hiç şüpr he yok bü kadın — cemiyetlerinin birdenbire erkek cemiyetleri ha line dönmesi olmuştur. Erkekler uzun asırlar acaba bu kadın esa- reti altından nâsil kurtulabilmiş- Ter? Bu cidden çok. — düşünülecek bir meseledir. Zira erkeğin hayatında en ziya: | de tesiri altında kalmaktan kur- tulamıyacağı şeyin kadın olduğu muhakkaktır. İşte kadın kabilesi meydanda. Burada kadın hâkimiyeti mukad: des bir hale konulmuş. İtikatlar, ananeler, âdetlerle bu hâkimiyet öyle tahkim edilmiş ki — biçare, erkeklerin bu zincir zincir üstüne vurulmuş boyunduruktan kendile- rini silkip kurtarabilmelerine im. kân yoktur. Esasen erkekler bu hale, — vani kadının hâkimiyetine, dünya yü- zünde asıl oluşula — tamamile a- lışmışlar. Hayatı, böylece kendile ri için bir kadın esareti — olarak görmeyi tabif addetmektedirler. Hattâ bunda büyük farklar, 1s- tıraplar ve heyecanlar da bulmak. tadırlar. Binaenaleyh ta ilk insanlardan beri kadın hâkimiyeti altında ya- şamış olan bu kabilelerde erkeği hürriyetine kavuşturmak için bü- ' besini yiyen bu ölüme tün cemiyeti, itikatları, dinleri, efsaneleri, âdetleri, kanunları, ve! hasıl bütün varlığile altüst etmek lâzımgelir. Herhangi asf tabiatli bir erkek bu ihtilâli başarmaya kalkışsa bi- le diğer erkekler onu hiç merha. met etmeden derhal öldürmek sa- lâhiyet ve hakkını haiz bulunduk:- ça bu ihtilâlin vukua gelmesi ha- kikaten imkânsız görünür. Fakat buna rağmen Âri dediği. miz kabilelerin bu kadın hâkimi- yeti şeklinden erkek — hâkimiyeti şekline geçmiş oldukları da orta- | dadır. Hiç şüphe yoktur ki bu — inkr lâp, yeryüzündeki insan cemiyetle rinin ilk ve en kanlı — ihtilâli ol- muştur. Bunu bize isbat eden hâlâ bazı erkek kabilelerinde doğan kız çor cuklarının öldürülmesi dir, Demek oluyor ki yeryüzünde. ki insan cemiyetlerinde — bir a gelmiş, bütün kabilelere erkek ih- tilâli sirayet etmiş ve bütün dün: yada kadınlar katl ve idam edil- mişlerdir. Bu ihtilâl, şüphesiz, — asla bir- denbire olmamıştır. Zira ihtilâlci erkeklerin faaliyetine — imkân br rakmıyan diğer erkekler her yer- de bu ihtilâli kolayca bastırmış- lardır. ' Bu ihtilâl de, şüphesiz, — yavas: yavaş, evvelâ gizli bir mezhep ha. linde başlayarak, sonra sonra a lentleşerek ve harple — muvaffak olmuştur. Nitekim Okyanusya ve Melâ:- nezya adalarında da en iptidaf vahşiler arasında gizli mezlhep ve cemiyetler gördüm ki bunların müşterek cihetleri bu gizli mezhep lere aslâ kadın kabul edilmeyişi- dir. Gizli mezheplere — umumiyetle kadın kabul edilmemesi ananesi, insanlar arasında ilk gizli mezhe. bi ve gizli cemiyeti yalnız erkek- lerin vücuda getirmiş olmaların dan ileri geldiğine asla şüphe yok- tur. Erkeği dünya yüzünde en tabii olan ve tabif olduğu için — gayet güç sarsılabilen kadın esaretindet kurtaran, yani ilk erkek ihtilâlin meydana getirenlerin de şu Hin kabilesinde gördüğümüz — (turi erkekler) olması çok muhtemeldi: Kadın esaretinin en büyük dar. mahkümr ve kadın kabilelerinden kovulmu: erkeklerin ölesiye bir kinle ilk ihti lâlcileri teşkil etmiş olmaları çok akla yakımdır. (NDevamı vear) ananesi- | Sanat eserleri müstehcen olamaz Yazan: İsmail Hakkı Baltacıoğlu “Müstehcen,, kelimesi beni çok sinirlendiren bir kelimedir. Günün birinde ben de müstehcen neşriyat yaptı diye mahkemeye verilmiş: tim. Mahkemede “müstehcen,, di- ye iddia edilen Yeni Adam'da ba sılr hikâyenin müstehcen — değil, ahlâki ve * içtimal — bir hikâye olduğunu iddia — ettim, Müddeiumumi de beraatimi iste. di. Bence bütün felâket — “müsteh- cen,, kelimesinin telâkkisinden i- leri geliyor. Dikkat ediniz ki: biz Türkler tarihin en eski bir milleti olduğumuz halde, — kanunun suç saydığı fiili anlatacak — öz türkçe bir kelimamiz yoktur ve ne kaldır mutlu ki böyle bir kelime ana di- limizde yoktur. “Müstehcen,, ol. sa olsa “gayri ahlâki,, demek ola- bilir. Nasıl ki — kanun “müsteh- cen, İ nâsın Âr ve haya hislerini rencide eden şeydir,, diye tarif e- diyor. Şu halde nâsım âr ve hayâ hislerini rencide eden şeyleri bi. lirsek “müstehcen,(i de — anlamış oluruz. Bizim mevzuumuz sanat — eseri | olduğuna göre düşünelim: — nâsın âr ve hayâ hislerini rencide eden sanat eserleri hangileridir. — İşte size topyekün bir cevap: hiçbiri!.. Sanat eseri ahlâktan — bahsettiğfi zaman da, ahlâksızlıktan bahsetti- Ki zaman da “müstehcen,. değil- dir. Çünkü sanat eseri - eğer ger. çekten sanat eseri ise - âr ve hayâ- yı rencide edecek bir varlık taşı- yamaz. Sanat eserinin gayesi, — kabaca “güzellik,, diye anlattığımız este. tik heyecandan başka bir şey de- Bildir. Sanat eseri güzel kadımı tasvir ettiği zaman da, çirkin ka- dını tasvil ettiği zaman da, aynı | sanat eseri ahlâksızlığı tasyir et- tiği zaman da, ahlâkirlığı —tasvir , ettiği zaman da gayesi sanat tek. İ niği vasıtasiyle uyandırılan este- | tik heyecandır. Gayesi — ahlâkt mevzular, meselâ adam öldür- mek, namusa tecavüz etmek, küf- retmek fiilleri “müstehcen,, ola. bilmek için sanat — değlerinden | mahrum, insanlık idealinden so- yulmuş, barbar bir halde yapılmış | madidesi mucibince bir ay icinde İstanbul — asliye © mcı hukuk mahkemesinden: Davaci Samatyu İzci Türk sokak 95 No. da oturan Nazire tarafırldan kocası ikametgâhı meçhül — Abdul- lah Feyzi aleyhine ikame eylediği ihtar d: umüuürm müdd '»hla giya- bında yondan mühakencsi sonun- da: Müddaleyhin on döri sene evvel karısımı terkediİp gittiği ve bir daha evine Önmediği tsuülün sabil ol- duüğzündan — T. K. M. nin 132 inci evine dönmesine dalr verilen 29-0- | 938 tarihli gıvabi hükmün müdda- Teyhin ikameltgâhının meçhüliyeti- ne binaen on beş gün müddetle ilâ- nen tebliğine karar verilerek gıya- bi bükmün tasdikli bir sureti tebliğ yerine geçmek üzere mahkeme di- vanhanesine talik olunduğu ilân o- lunur. — Kumdan şato yapmak İçin yer ml arıyorsun? — Hayır aane; dayımı gömdü ğüm yeri arıyorum. Gördünüz mü ? Direktör — Ne? Mesınıya zam mr 'sti. | yorsunuz? Beni iyi din!e delikanir. Ben bu müessesede Üç sexe milüdetle pek cüz'i bir maaşla çalıştırm, Fakat bak şimdi patro- NUT... Memur — Gördünüz mü? Müstahdemle- rine bakları olan parayı vermeyen patron mevktini kaybetmeğe mahkümdeur ! Sinemada naaket kadına sordu: — Kaç kuruş bu? di: — Bize dokuz kuruştan veriyorlar. Programı iade etti: — Yazık! sizi kadırmışlar! Avukat Hak'm maznuna sordu! — Müda'aanız için ilâve edecek bir şe- yiniz var mı? Eebabı «.uhaflefe gösteriyor musunuz? Maznun atıldı: zgarr iİtibara #lmmasımı Ş A K A Program ne derler?,, düşüncesile alınması — mecburi olan programlara pek sinirlenir, Geçen ak- şam sinemada kendisine program — uzatanı Kadın dolambaçlı bir cevap vermek iste- — Tabil.. Avukatımın gençlik ve tec rübesizliğinin esbabı muhaffefe olarak ma. hissi ve “etraftakiler Tİca ediyorum. Mahküm — Denize nazır bir hülcre diz var mr? Soförlere vecize ! Bu diünyada beş dakika geç kalmak, 8- : vür dün yaya yirmi otuz senesevvel gitmek- ten elbette hayırlıdır. — Fransız karikatürü — fiiller olmalıdır. Sanat eseri - sanat eseri olduk" ça müstehcen olamaz; çünkü sa. nat eseri ham tabiatin bir ideal hesabına beşerileştirilmesi demek* tir. Mevzu ister çıplak, ister ka* palı, ister ahlâk. ister ahlâksızlık olsun, bir sanat eseri olduğu için mutlaka idealleştirilmiştir, müs- tehcen olamaz. Sanat eserleri ah. lâki bir kahramanlığı söylediği zaman da, katil, nifak ve entrika- yı yaşattığı zaman da gene sosyal bir mahiyet taşır. Ne ham gerçek, ne aşağılık duygularla alâkası ol- mıyan bir şeydir. Öyleyse müstehcen — mefhumu çıplaklık mefhumunu değil, aşağı" lık, başkalık, gayri insanilik, hak.. sızlık, hürriyetsizlik, hamlık, hay" vanlık mefhumlarının müradifi o- lur, Bir sanat eserinin müstehcen o- labilmesi için kendinden vazgeç., mesi, güzellik ve ideallikten iba- ret olan öz tabiatini kaybetmesi ve soysuzlaşması lâzımdır. Sanat eseri - sanat eseri kaldıkça - her mahiyeti göstermiyeceği için, her tarafı ve bütün vücudu — anadan doğma çıplak olan erkek ve kadın heykelleri Avrupanın her şehrin. de sokaklarda teşhir edilmektedir. Kitaplar hakkında da ayni — hü. Öyleyse kanun adamı için hem nazari hem de ameli — mahiyette kalacak olan düstür şu olacaktır: bir mevzuun müstehcen olup ol- madığını değil, sanat eseri — olup olmadığını araştırmak ve güçlüğe uğrandığı zaman da seçilecek vu- kuf ehlini, jüriyi — ahlâkçılar ve hukukçular arasından değil, ar. tistler, estetler ve estetikçiler ara- sından seçmek, Kız mexteplerinin vo- leybol maçları başlıyor İstanbul maarif müdürlüğü spor bürosu tarafından kız tülebeler a- raşında lertip edilen völeyboöl mü- sabakalarına yarından itibaren Ça- padaki Kız Muallim — mektebinin jimnastik salonunda başlanacaktır. Bu münasebetle yarın saat 13,30 'a yapılacak müsabakalar şuı:ılar— dır: İnönü - İstanbul kiz lisesl. Arna- vutköy - Fındıklı, — Cumhuriyel - Çamlıca liselerinin — yapacakları maçlardır. Bilhassa İnönü lisesinlu — geçen senenin şampiyon takımile yapaca- ği mmaüsabakanın hayli enleresan ©- lhcağı tahmin edilmektedir. Ceza verilen sporcular EBeden — Terbiyesi — İstanbul bölsesi futbol ajanlığından: Asağıda adları, sovadları böl. ge sicil sayıları ve klüpleri ya- zılr idmancılara İştirak ettilrdleri müsabakalardaki suihareketle. rinden dolavt hizalarmda vazılı müddetler için Beden Terbiyesi vene! direktörlüsünce müsaba. ka bovkotu cezası verilmiştir. Hizalarında vazılr tarihler. den itibaren klilvlerinin ve ha. kemlerin bu futbolcüleri ceza müddeti icinde müsabalara işti. rak ettirmemeleri teblif olu. nur. Altınordu klübünden: 1750 Muhlis Göker 8.12.939 tarihin. den itibaren iki ay. Davutpaşa — klübünden 429 Nurettin Cayrroğlu 8.12.939 ta. rihinden itibaren bir bucuk ay. Kale klübünden: 2098 Savars Veziryan 8.12.939 tarihinden bir buçuk ay. Kale klübünden: 2090 Ohan- nes Dökmeci 8.12.939 iki ay Fener — Yılmaz — klübünden 2141 Celâl Karaagğaç 8.12.939 üc ay. Altmtuğ — klübünden: 1061 İhsan Kilerman 8.12.939 iki ay. Altımntuğ — klükürden: 1120 Sait Suna 8.12.939 iki ay. —— Boksta İtalyanlar galir Romada Alman ve İtalyan boks ekipleri arasında yapılan boks maclarmda, İtalyan eki>i müşabakaları 6 ya kargı 10 la kazanmıstır.