alan: Dr. NİHAT REŞAT BELGER TN Yazan: SABİH ALAÇAM em -—i— HABER — Akşamı Postası gCel t Aülhüda Abdülhamide: Ömrünüz uzun, fakat Sari hastalıklardan korununuz, demişti ı Doktor Nihad alarını aulatmağa bağ- Klikndn (*) Abdümamid TI bakmiş ve demiş ki: izin ömrü hümeyun- iç, Förünüyor. Beanşart ki Mari hastalıklardan vikaye iyi * Padişahın sıhhati hak - Sk bir garantiyi taşımakla İl Düsük bir tehlikeyi de işa- İy Üİn; Abdülhamid DI nin ey, bildiğine körtklemiş. iü, ZA, tifo mikrobları, Ki- Yücudunu değilse de, #mirmeğe © başlamışlar! MN falı yüzünden, uzun eriRde Hi ünal 1, nihayet 4: “Memaliki o ecnebiye Sariyedeki ihtisas İle ekimi hazikin elbi ile * todabiri sıhhiyenin itti- Üzerine, o devrin meşhur doktor Biç, İngiltere- mis, Fakat, hünkârm korkusu yine sail olma- i Hindistandaki veba iç, “ülhamid 11 nin gözünde © büyümüş ve iki askeri İN bayda tetkikde bulun İkinci bir irade sadır > e, doktor Nihad Reşat Bel el bir maziye dön Bir an düşündü: | dedi, pa * hayatım ve istikbalim “Yk bir ro! oynadı. Çün- iy İtbbiyej askeriye mec- M4 sini tarafından imtihan- BUva ye ate, derecemiz ns alınarak benim Şevkinin - Sivas me, iç Dir müddet evvel vefat aa, distan derilme a, VOrilniş. Bizi çağırdılar ay” verdiler ve liç gün i- olmamızı söylediler. vw | a, hocam Nafiz paşa i > Sırtımı oksadı; mali seyabat, senin N in gıpta “ettiği bir ğ Yabancı memleketler yi, lim ve medeniyetle | Çalış ve memleketimi Mira #etle dön; hizim yüzü be Şilkarma. Haydi -evli Me git, selimetle gel!, Sy ann yanından ayrıld birine zıd duyguları A düşürmeğe basindır bitirmiş, terütar ir kekimdim Vats ma bubamdan # kmde, garib ve melânko ANI yaratıyordu. Tak WE bu esimi ürparişleri ty hüngür hüngür s# ve Pakat bir yandan da su b, 06 muhayyilem, per il VE harikulâde nebat, Mey, Silahları, çocuklara de Dilleri, Karuridan zengit A, Akıliera durgunluk ve- tağ Rösteren fakirleri v oy, ar ie bin bir füsunur Hindistanı, © erişilme: bağ, Yeminin dekoru içine | i N © MÜtebayin olan bu ik çarpıştıkça, e, * bir tayf gibi uzaklar N Uzak ve sihirli mer kapya mda sabırsızlık Y- tay, “Yi Ol m (sene 1007) Mısırı i n layn kumpanyasının Reşad | bile uykuya has-| , İntibaları le ker Jiİngiliz bayrağını taşıyan vapurları, İstanbulla İskenderiye arasında İş- üyorlardı, Galatadaki acenteden, dört gün sonra Ösmaniye gemisi. İnin limanımıza uğrıyacağnı ve ak- sam Üstü de hareket edeceğini rendim. Derkal yol hazırlıklarını ya başladım. Nihayet ayrılık günü geldi. yapma- Zavallı anneciğim, bir © yandan bavuluma eşya koymaklığıma yar- dım odiyor, bir yandan da sessiz öz yaşları döküyordu. Bubamsa, kor hafta mektub vazmaklığım İ- çin siki sıkıya tenbihlerde bulunu- i yordu, Velhasıl, firakit bir veda faslın- Jan #onrn, Osmaniyenin güverte - sine adım atmıştım. Güneş, şeh- rin dumanit silyeti arkasına iner- ken, gemimiz de Marmaraya doğru Jağır ağır ilerlemeğe haşlamıştı. Şe- bir, küçücük bir karaltı haline ge- linciye Kadar, gözlerimi İstanbul . ian ayıramadım, ve bana uçsuz, bu- | saksız bir âlemin ilk merhalesi zan- | nın: veren Ösmeniy'enin güvertesin den, artık yı Bir karanlık gib gözlerime dolan denizin çırpmtıla. rını seyre daldım, Behi, bu meçhuliyet o cüyasmm şekilsiz vehimlerinden, bayıltıcı bir | koku ve bir ipek kaşırtırr kurtardı. Baktım: yanımdan, 35 yaşlarında uzun boylu, esmer, kara we parıl li gözlü mağrur, sir adın, geçi- yordu! İ Arkasından iki redingotlu zenci sessizce yürüyorlardı. Bu kadın yol | sunun kim olduğunu, az tonra ya. mma gelen tayfalardan birine #or- | tam, Herif, serrtarak; “.— Prenses Zebra!,, Cevabını verd Akşam yemeği içn salona fnihce, yarib bir tesadüf neticesi olarak, PLANŞ 65 covor, the wing wing » sheath) te Kk the me the functlonal, wing 1 te Jcrva (Pl larva), , of the esek- or groh, ehafer m the pupa, pl, pupae (the ehi salis, *he nympE or nympha 1. Az der Ma a der Kopt b der Fil e der Halssehild d dns Schildehen © das Vorderbein 1 das M E dns e de (Extremitâten) h der FR i die Plügeldecke Kk der Hautflügel (büw- tige Ftügel) 1 der Engerling (di Tarve) m die Puppe anar | 2. SÜRÜ TIRTILI # sıraya b kelebek 416 2. F la processlonnaire a les chenilles /. procos- prenses Zehra ile karşı karşıya o- tarmıyalım Ne yalan söyliye- yim, gözlerimin ucuyla bu olgun ve edak kadına bakmaktan kendimi alamıyordum! Yemekten sonya, ikinci bir garib tesadüf daha zuhur etti, oPrors Zehra, yere mendilini düşürmüştü. İ Bu küçük vesile ile konuştuk. Me- İğer, prenses Zehra ayaklarından müztaribmiş! Hekim olduğumu, cmrederlerse hizmetlerinde bulu. nabileceğimi söyledim. Verdiğim reçeteler yüzümü kara çıkartmadı, Sakin bir denizde, bu imtiyazlı bastama hem doktorluk, hem de ar kadaşlık ediyordum. Prenses Zeh- ra, vakit vakit, Mısırdan bahsedi. yor, çöl ve wamureler le Oo kucak kucağa gelen firavunların bu eski diyarmı, merakımı gıcıklıyacak” bir irzda anlatıyordu. Meselâ, pren- ses Zehranın ağzımdan garib bir şiveyle dökülüveren “hattı mıbi,, kelimeleri, hakikaten birer çiviy - işler gibi, dimağıma batıyorlardı, yulmak için kamarama çekildi. Him zaman, gözlerimin içinde esra- rengiz panorama perdesi kuru- "gordu: o Ehramlar, ebülheviller, | firavunların mumyaları, İzis, Oziris heykelleri, Kahire, Nil ve sonra göller ağır ağır giden develerin »İtiremedikleri namütenahi çöller... | Seraba aldanan yolcular, sekiz, on hurma ağaeile Çev ve band: lenen vahalar (Devamı var) (#) Ebülhüda, Abdülhamid devrinin tanınmış şeyhlerindendi, Bü arab hoca, Kınl Sultanı, nef, sinde ve nefesinde manevi bir te- “ir olduğuna İnandırmıstı, Hünkâr, mun sörlerine büyük bir kıymet verirdi? slonnalres » casP, mbranous, or b the moth vsalid or chrv- un diç, 3esel Lei, nymphsel) | nikifer ler a pervane e tri bein erbein Giledmalen rlelb b les cewfs dans ure dizilmiş tertıllar Kö eğe va) 2. A: der Proze: (Ziya Seval bir defa daha âşık olmuştu. Fakat bu selerki aşkı” nın çök c olduğunu, hayatına) hâküm olacak kadını bulduğunu! söylüyor. Zaten bu Ziya eski) âdeti Her yeni aşk baş langacında ayni cümleleri mutlaka tekrar eder. f Yalnız bu sefer ki sevdiği genç| kız hakikaten çok güzeldi. Zeki, ! tahsil görmüş, kibar, fakat| çok serbest bir kızdı. Ziya ile! sıksık gezmeğe çıkmalar: da bu serbestiiğinin en büyük delili sa. İ yatabilir, Ziya biyük bir aşk maccrasın. İdan yeni Ykurtulmuştu. Bu aşktan umduğunu bulamıyan Ziya,, Nec müiye ile karşılaşır, karşılaşmaz, eski acısmıunutmuş, yeni bir ışı- ğa pervane olmuştu. Fakat delikanlı bu sevgilisinde de ıstıraptan tamâmiyle kürtul- muş değildi. Şüphe bir kurt gibi içini kemi. riyor, tereddüt bir yılan gibi kal, binde çörekleniyordu. Ziya bazan mide düşüyor, be zan seviniyor, bazan cesareti büs- bütün kırılıyordu. Arasıra Nec - miyenin aşkı anladığını sanıyor, hisler?ni iyi karşıladığını zanna düşüyor, fakat genç kızın kendi-| sine bir arkadaştan başka türlü muamele etmediğini anladığı da. kikalarlla ölüyordu. | Ziya, eski tecrübelerinden is. tifade etmek istiyor, hattâ arada sırada eş dosttan akıl da dahışıyor düz “Pakat Ziyayı en çok şüpheye ve tereddüde düşüren bu nasihatler oluyordu. Zira bu akıl verenler arasında bir kısmı Necmiyenin bareketle- İcini serbest ve sa: i bir arkadaş hareketi olarak tefsir ediyor, diğer bir kısmı da Necmiyenin serbest İ hareketlerinin ancak çılgın laşktan doğmuş olabileceğini ileri İsürüyordu. bir | (mar. rant â İn file) b le papiller 2. 1: the procestionarv moth a ike caterpillars marehi- ing in company form ing a procession onsspinner liz wandern- den Raupen b der Schmetterling AĞAÇ PERYANESİ (non pervanesi) (kelebek) b yumurtaları d ağar kahuğu çatlağın. da krizaliğ 3. F: le (la) nohne Ce tom- byez ou bombyx moine) a le papillen m, e la eherille d la ehrysalide (ixde gerçure (ente) d'öcorce) 3, İ: the Nun imoth a tke moth © ihe caterpillar (the lar- d the pupa (df. 1m) Nakleden : İşte tam bu tereddütler sirasin- da olanlar oldu. Ziya sevgilisiyle beraber Bur” saya gitmelerini teklif etti. Nec . miye razı oldu. Yalovaya geçti. Jer. Bir cumartesi akşamı rahat bir otelde güzel bir gece geçirdi Jer. Tatk tatı kowuştular, sonra odalarına çekildiler. Necmiyenin odasmna girerken tatk bir sesle “geceniz hayrok sun,, deyişi ve bir hayal gibi sü- zülüp odasina çekilişi; Ziyayı de. rin bir hüzün içerisinde bıraktı. O da odasında uslu akıllı uyuyor. du Ve ya uyumağa çalıştı. Ertesigün Bursada otel bulama” mak felâketiyle karşılaştı Bü tün öteller doluydu. Şehirle- Çe. kirgede hangi otele başvurdular- sa “boş oda yok,, cevabını aldılar, Yalnız istasyondan şehre giden yol üzerimie han bozması bir © telde bir tek oda vardı. Tek karyo- *alı, tek oği Otel sahibi, diller döküyor, oda. sını bol bol methediyor, her bal de otelinden çok memnun kala . saklarım: anlatıp duruyordu. Bu sözleri işiden Ziyanm gö sünde sevinç kıvılcımları sağılıyor du, Necmiye de, güldü, ve; — Peki öyle olsun, dedi. B seyi de böyle geçiririz, Odaya girince Necmiye, ya döndü: Karyolada can ve yi sa Ziya. İki şilte var. Bi- ini T, sana bir yatak yaparım.. Hava sıcak zaten yor - gana iht k.. Karyolanın yot- şanmı büker, yastık gibi başının ltına korsun, olur gider. Bu sözleri İşiden daşlarmın £ . O, Ziyaya: — Necmiye seni sevmiyor, de- işti. Her teklifini kabul edişi ıricadaşlıktan baska bir bis de; Şayet günün birinde kendisine ilâ. 11, KABUK SATIR rn, 'âenrgoir m, 11, 1: the bark serapar 11, A: das SeLâlelsen 12. Bs 12. la serpe d'dlazucur 12. İ: the lopping bill 12. A: dio Relsizheppe BIÇKI (hızar, testere, İki saplı beçkı) | a yüz İ b kabza, (sup) F: la see passe - pertout (la acio'â döbiter, a scie A deux mains) a'la İame de sele b is poignör İ: te two - handed cross, Cut. saw un the saw - blade b the handle A: dle rwe'mânnige Trummsige a das Sigeblatt b der Honâgriff 13. 18. 18. 74. EL TESTERESİ 14. FP: Ta sele  msin 14, İ: the ene . handed (the a gel Tek yataklı otel odası Muzaffer Esen nı aşkedersen zavallı kalacak. Şımdi Ziya arkadaşının Sözle rine yerden göğe kadar hak veri- yordu. Seven genç kız her halde böyle hareket etmezdi. Binâenaleyh Zi, ya vaziyçtini bozmamıya, de açılan bu fırsattan istifade et. memeğe karar verdi. Kuru yer üzerinde serilen şik teye uzandı. Yorgandan bozma yastığa başını, koydu, gözlerini yumdu. Necmiye karyolaya gir » miş, uyumağa başlamıştı. Ziya, sabahın ikisi doğru u- yandı. Başı yastıktan düşmüş, boynu fena halde ağrıyordu. Vü. cudunda da bir kaşıntı vardı. De likanlı — Tahtakurusu olsa gerek, de, . Ve aramak için yerinden kal- karak elektrik düğmesini bulup yakmak istedi. Fakat buna imkân bulamadı., Necmiye karyoladan, uyku âkan bir sesle; — Aman Ziya, diyordu, Ne mü. nasebetsiz adamâın,. Gece yarıları fareler gibi dolaşıp insanın uyku” sunu kaçı Ziya boynunu büktü, yatağına girdi. Uyumağa çalıştı.. Bir taraf. tan da düşünüyordu; — Necmiye bu akşamki hareke- timden çok memnun olsa gerektir. Benim ne kadar nefsine hâkim bir erkek olduğumu öğrendi. Yarın sabah kalkar kalkmaz, boynuma atılacak, bütün heriretiyle ilâm: aşi edecektir. 1s al Ertesi gür, her ikisi de erken. den uyandr.. Necmiye, rahat bir güzellikle Ziya kız. şaşırıp önün- OTSUN., ıykusuzluktan bitkin bir hale gel- Bilinmez neden, Bursada tek vataklı otel odasında ( geçen 'bu (Gütfen sayfayı çeviriniz) w onö - mar) erosscut. sav A: dio cinmiinnize Trim. söge YAYLI TESTERE (bıç- kı) a kasnak F: in scie â arehet (la sele â ötrier) a Vötrisrm, İs the bos - say © a the bow A; die Bügelsige a der Bügel PLANYA s ağız (yiz) F la plane (le döbordoir) a le tranchant İ: the drawing . knife (tbe draw - knife) « the blade A: das Srhnitzmesser a die Sehnelde NUMARA VURAN ALET (numara takozu) » F: Voutül m,  numâmter (Ja martenu numöro. tour) İ! the numbering malbt (the dia hammer) A: der Numerierrehie*