18 Temmuz 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

18 Temmuz 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AN Yazan: RAHMİi YAGIZ Mecdi, dönerken düşman tayya- releri de adaya yakınlaşmıştı Pervane arasından firityan kurşunlar usta pi otun ufak inhiraflarin tayyarenin istikametini tam hedef üzerine çevirdiği sırada topraktan yükselen tor izlerini kontrola vakit bulamadı. Düşman tü- feği ateşi kesti, tayyaroden atılan kurşunlar yer- > deki silâhm nişancınını ve diğer numara neferleri- ni yaralamış, bu tüfeği de bertaraf etmişti. Mecdi, muvaffak oldukça cüretini arttırıyor, » güretini arttırdıkça yeni muvaffakıyetler kazanı- © Yordu. ik 6 bomba ve iki şerldle birkaç dakika içinde bir düşman monitörünü yaralamış, diğerine demir kes. tirmiş, iki düşman makinelitüfeğini de saf harici etmişti. Bu, değme tayyarecilerin kolayca elde ede- miyeceği bağarı, gözü pek Türk pilotunu hem de daha ilk müstakil uçuşunda alkışlara ulaştıracak , bir fevkalidelik mahiyetindeydi, Tabur kumandanı, iki saldırışta iki makineli tüfeğini tahrib, 6 neferini ifna eden tayyarenin © karşısında deliye dönmüştü. Bütün tabur efradını bir araya topladı, yerin. de tepinerek tepelerinde dolaşan tayyareyi işaret etti: — Şu melün hedefe karı ateş açılacak. Yük- sek nişan vaziyeti al! Bölük kumandanları bunu tekrara vakit bula- © madılar, meferler birdenbire çil yavrusu gibi da- Bilmış, herbiri bir tarafa koşmağa başlamış, pavi. yonların konarlarma, duvar diplerine, ağaç altları, na savuşmuşlardı. Mecdi birçok adamm bir araya toplandığını görünce oraya hücumda tereddüd etmemiş, daki- kalardır taburun üstünde her hedefe ateş açan, her hedefin hatırını soran Türk kartalı bu sefer de ef- rada doğru dümen tutmuştu, Tabur efradı daha binbaşılarmın kumandası © nihayet bulmadan tayyarenin kendi üzerlerine yıl- dırım hızıyla geldiğini, muntağarı bir şüzülüşle tü. feğini kullanacağını, bomba atacağını düşünmüş. er, hava silâhlarına karşı alman ilk tedbiri yap- © mafn, kendilerini tayyarenin gözünden ve ateşin- den kurtaracak biricik tedbire başvurmağa, savuş- mağa mecbur kalmışlardı. Binbaşı ortalıkta tek başına kaldığını görünce; — Şeytan alamen, Allah kahretsin bu belâyı! Diye bağırmış, o da bir duvar kenarına kaç. © aştı, Masmaf'ih birer köşeye sinen neferler boş dur. madılar, iyice alçalan tayyareye tüfeklerini çe- Yirdiler, dam kenarlarından, ağaç altlarından, giz- © H'noktalardan ateşe başladılar, Mecdi bir anda şiddetli bir kurşun yağmuruna maruz kaldı. Eirafında islik çalan kurşunlar rüz- gârm haykırışmı bastırdr.. Bu arada kuyruğa ve kanada iki de isabet oldu, z Bu isabetler mühim yaralar meydana getir. memekle beraber Türk kartalma daha ibtiyatir ha, reket lüzumunu hatırlattılar, Etrafa dağılan düş- an piyadeleri durmadan çakmak çakıyor, kurşun © yağdırıyorlardı. Mecdi bir defa daha bunların üzerinde döndü, dönmesiyle de makinelitüfeğini bütün şiddet ve a- — Sizinle büyük anneniz arasında her teş kabiliyetiyle toprakta gezdirdi, sonra geldiği istikamette yola çıkmağa hazırlandı. Ada balkı meydanlıklarda toplanmış, tek başı na burayd kadar gelmekten, düşman steş kuvvet. lerini bombalamaktan, piyade taburuna ateş aç. maktan çekinmiyen, burnunun dibinde, Malta ve Tenadosdaki iki tayyare karargâhini hiçe sayarak muhsrebeyo devam etmekte olan Türk kartalın: hayret, heyecan ve korkuy'a seyrediyorlar, yerli “Türkler bu seyirle göğüslerini kabartıyor, adalı Rumlar kindar gözlerle ele avuca sığmıyan tay- yarenin hareketlerini takip ediyorlardı. Muzaffer Türk kartalın ada üzerindeki ceve- lânı, yaptığı tahribat demirini kopararak açılan M 17 monitörü tarafından işaretle donanmaya bildi- rilmişti. Tenados önlerinde duren Aoean kruvazö. rü bemen yola çıktı. Ayni zamanda amiralm vor. diği emirle Tenodas hava taburu karargihmdan havalanan 6 düşman tayyaresi de bu cüretkâr Türk tayyaresini bulmak, yakalamak, İyi bir kıstırışia yaptıklarınm hesabımı verecek hale düşürmek ü- zere göklere atılmıştı. Bunların farkında olmıyan Mecdi, artık bura- da yapacağı bir şey kalmadığı için yola çıkarken düşman rırhlısıyla 6 tayyare de adaya yakınlamış- t. Oseanm prova sereni çanaklığındaki rasıdı bir denbire dürbününe çarpan Türk tayyaresinin ba. yaliyle irkildi. Sonra avazı çıktığı kadar haykı, rarak bunu süvariye rapor eti: — Düşman tsyyaresi var, Tek tayyare, Bir bagma uçuyor, adadan uzaklaşıyor... Süvari dürbününü gökte gezdirdi, Süratle u- zaklaşan tayyareyi gördü. Ve kumandaya girişti: — Topçu kumandanı, ufukta görünen tayya- reye aleş açilacak. Mesafeyi kestir Hemen ateşe başla! Topçu; kumandanı binhaşı Barkley baş güven tedeki iki tayyare defi topuna hedefi gösterdi. Telemetreler fanliyete geçtiler, Mösafeyi tesbit et. diler: 9800 metre? Barkleyin kumandası duyuldu: — Düşman tayyaresine ateş açılacak, İki top birden, Mesafe 0800. Bir saniye sonra topların tekmil haberi duyul, du: — Birinel top hazır! — İrindi top hazır!., Arkasından Barkleyin sesi, toplardan bir mermi infilâkı gibi gürledi: — Ateşi, Kulak yırtan bir patlayış, bunu takip eden âl- ğer top #esleri ufukta noktalaşan Türk tayyare- sinin etrafında beyaz dumandan bir hâle tegkil et- tler, Tayyare, arka arkayn (o mteşlenen topların; etrafmda meydana getirdiği beyaz bulutçukların arasmdan süzülüyor, denizde olanca hızıyla kogan İngiliz zırhlısmın topları durmadan ateşe devam &. diyordu, Kumandan Barkley dürbününü gözlerine perçinlemiş, heyocandan titriyen ellerini nöbetleşe igaret için rasat Aletinden ayiriyor, arada bir ufa. cik sayhalar firistarık toplarını idareye uğraşı- yordu. (Devamı var) evvel — Bir dakika müsaade... Söyle- yaptıkarı hünerle' seyretmeğe , diklerini beni çok alâkalandırdı. Gel| der misiniz? diğinizdenberi ikimiz kedi ile kö: — Lâtife etme rica ederim, şimdi pek gibiyiz; Ben çok sinirli, siz de) sırası değil! çok müslehzisiniz, Sizin ilk zaman-| — Giumiyorsanız şazık! Çünki larda sandığım gibi değersiniz bir) bunlar polisler için en istifadeli şey zeveze olmadığınızı anlıyorum; ör) 'erdea biridir. Gözünüzün önün“ zir dilerim. Vazifelerimiz için ol) muhakkak, fakat meşru bir doland sun tabiatlerimizdeki zıddiyeti unur| Terlik sahnesi cereyan eder. Siz pe tarak biribirimize itimat etmemiz) tin olarak her şeyi şüpheli görme! lâzım... Düşündüklerinizi öğrenmek yim saz sterim., sılarını izah edersiniz, fakat en be ini sitlerini izah etmekten âciz kalır name kle Gü GİRİYOR) ana ce merkez kumandanlığına pğakikımız. Yar gizi inle; Brie RİDA yüzle rum ve cevap vermek İsterim. Fs- Me kat bun sor bir iş, Siz hep maddi) , Maym omuz ekti. Ve ksa bir sö delil istiyorsunuz. KA Birinci mülâzim, elinin sabırsız! ez 2k b gt silelim; kl iz bir işaretile bu itirazı reddetti, w e luk teşki- lâtı... Burada karşımıza papaz Gar” — Peki, dedi. Şimdi söyliyecek: yardm şahsında tecelli ediyor. ; İN tadi Haym alay etti; lerim maddi delile istinat etmiyen mi «..) — Bu güzel fikrin tamamile be: mühim intıbalardan ibaret kala Dm n caktır. Ehemmiyet verip vermemek re E.E A; kalktı. Bu sefer Kompa” izlek NERE Ve om alıkoydu. Sahte Bir dediyefi İki veya üç hafta evvel Almar. — Belki 'de değil! dedi, * bu gö askeri zamıtasma mensup bir ne boyama oyunları tecrübeler | ban fer öldürülmüş, evrak — çalmdıTıİ unu öğretti: Oyunların muhakkak anlaşılmış, gizlice asker SEVİ olması ancak bir veya birkaç orta kedildiği meydana (çıkarılmıştı gen yardımile mümkündür. Bume Bu vaziyet dolayısile Sen Koren-| su üzerinde ciddi tetkiklerde bulun" amdır, bazan hilelerin bel! 18 TEMMUZ — 1939 Çeviren: Fethi ÇARDEŞ Gülüştüler. "sym: — Yazık, dedi, asl O mesleğiniz ımız, bizzat siz hol: malrmışsınız! — Bakın izah edeyim! Hokkahaz ık işlerinin evve'â " “kkabzı müte mwadiyen alkışlıyarak onun etrafın da sempati ve itimat havası uyan Aran “böylece yapılan oyunların ıep hileli olduğu zarnımda buluna! susturan bilâvasrta ve fahri o” tak,, vardır. Bunlar o kadar inanmışı'rdır ! hokkabazr 'ena vaziyette (görseler Bile Lanun bir yanlışlık eseri oldu fu kanaatile onun müşkül varivet ten kurtulmasına yardım bile eder ler, — Bunların bizim hâdiselerle alâ kaşı? «8 gülümsiyerek devam »* tü: — Darılmayın dostum, bunla ep iâtile... Daha sarih konuşmam» :eseniz lâtife biraz ağır olur. Fa at söylemek istediklerimi anl Süm adan; a: hapish girmesine vr... “* mi ve meselâ 19 mayrs sabahı bundar ifade edip bir mevkula hağskâ" »ktup götürebilen kimse'erdi: ve öyle yüzüme hayretle bakıv sunuz? Evet, papaz Gayyarda mek ış götürülmüş olduğunu farkedi tende geniş bir temizlik hareke | dum, Size bunları hülâsa © etmem:| yorum, ne girişilmişti. Bugün hiçbir. şey yapılmamış olmasına rağmen bi- zim, yalancı bir emniyet o havası içinde, kendimizi rahata bırakaca- Zımız anlaşılıyor. Papaz Huppenşlahtın ortaya vurduğu bu haleti ruhiyedir ki de minki münakaşamıza sebeb oldu. rum. Bana öyle (geliyor ki garip bir tali bize mütemadiyen Oyun oynuyor, en inanılmaz şeyleri mar tık kuvvetlie kabul ettiriyor, müc rim oldukları muhakkak kimleser: masum gösterecek deliller buluyor, hepsi bir olan bu hâdiseleri biribi- rinden ayırıp heyeti umumiyesini izah etmemize mani oluyor, Haym heyecanlanmıştı. Sordu: — Peki, bu benim kabahatim mi? Kompars heceleri biribirinden 8 vırc-ak cevap serdi: — Buna hiç şüphe yok. Kısa bir süküttan sonra devam elti: — Fakat siz bunun için kusurlu şörülmezsi..iz; çünkü siz herkesir. fikrini ifade ediyorsunuz! Uzun müddet ciddi / kalmasını imkân yolemuş gibi o dudaklarında gene müstehzi bir tebessüm belir ister misiniz? mişti. Sordu: — Ara sıra Hintli sihirbazların Fakat ne zarar! halde çok fark var. Büyük anneniz hare ketten korkardı. Siz hareket etmeksizin duramazsınız. O halde sizin gibi hareketi sporu seven modern bir genç kızın büyük annenizin yaşadığı çerçeveden başka bir çerçeve içerisinde yaşaması çök tabiidir. İstikbalde çok mesut bir yuva kuracağız. Buna emin olunuz. Benimle yanyana ya* arken size en çok yakışan bir muhit içe- risinde yaşıyacak, mesut olacaksınız. Behire nişarlısınm sözlerine Okani ol muş gibiydi. Çehresinde hüzün Sili Dudaklarından tebessümler uçtu ve: — Bundan zaten şüphe etmiyorum, Ni- hat, © — Sonra şeytanca bir gülüş, iğneli cümle lerine tekrar başladı: — Görüyorum ki evlendikten sonra ev işlerinde dahi çok yorulacak değilim. Her » hususta fikirlerinizden istifade edeceğim. © Kararmızı siz vereceksiniz ben de tatbik edeceğim . Nihat bu sözlerde acılığı ve o istihzayı « hissetmeden cevap verdi: — Herhalde böyle yaptığınız için de pişman olmasınız . Behire, başını saftrarak O nişanlısmı tasdik etti. Zira gayet emin (ve kati bir , Hisanla sös söyliyen Nihadın karşısında MASAL ÇOCUKLARI HABER" başka türlü düşündüğünü söylemeğe ce saret edemiyor, nişanlısının bilgisinin ve kültürünün kendisinden üstün oldur Bumu hissediyordu. Nihat istikbal hakkındaki tasavvurları" nı ikna edici ateşli cümlelerle anlatırken, Behire tamamile ayni fikirde olmasa bi- le, öyle görünmeğe mecbur oluyordu. Bun dan başka nişanlısının hüsnü (niyetine emniyeti vardı. Onun kendisine lâyık bir yuva yaratmak, kendisini bu yuvada ya” şatmak için çırpındığını da anlamıştı, Da ha sonra her genç kız kalbinde her yeni olan şeye karşı derin bir meyil de vardı. Derin ve hakiki olmaktan ziyade mu- vakkat ve sathi olan bir sevinçle genç kız nişanlısını çay masasına çağırdı. İş bilir bir ev kadını gibi nişanlısınına hizmet et- ti. Nihat nişanlısının bu kibar (hareketi karşısında içten gelen bir memnuniyet du Nakleden : yuyordu. Onun bu ihtimamı boşuna gidi- yor, gururunu arttırıyordu. Nihat şimdi kendisini çok kuvvetli sanıyor, nişanlısın dan çok üstün buluyordu. Behire çay içerken şaka yapmakta de vam etti; — Görüyorsunuz ya.. Ev kadınlığını da Escerebiliyorum. — Görüyorum, Ev kadınlığı o size çok yakışıyor. Hele tecrtibeniz arttıkça istida- dınız bir kat daha inkişaf edecek. — Demek beni biraz tecrübesiz bulu" yorsünuz. — Hayır. Fakat herkesin yaşlandıkça tecrübesi artar tabil. — Şu halde, yarmın dalma bügünden daha iyi ve daha rahat olması lâzım, — Şüphesiz. — Nihat.. Ben kanaatlerimde senin kadar musır değilim, Fakat kanaatlerinde rar eden inastiları da çok severim.. Bu IN AŞK VE HİS ROMANI: MUZAFFER ESEN günkü halin çok hoşuma gitti. Hattâ hiç değişmiyeceği için. Günün birinde ihti- yarlayacak ve fikrinde ısrar edemiyecek olursan sana olan sevgim çok azalır, Ikisi de gülmeğe başladılar. Ve çay çok neşeli bitti. Behire kötü kalbli bir kız değildi. Ken disi gibi düşünmiyen, biraz fazla mağrur nişanlısını biraz İğneledikten sonra kal binde kine benzer hiçbir şey kalmıyor. Tekrar uysal çocuk ruhu Behirenin kal binde canlanıyordu: - Genç mimar nişanlısından müsaade ala- rak kalkıp gittiği vakit genç kızın çehresi sakin ve mütebessimdi. Tamamile sakinle şen düşüncesinde şimdi istikbale dair par lak renkli hayaller geziniyordu. Behire bu dakikada Nihadı çok sevdiği ne kanidi. Niğanlısile mesut ve orijinal bir istikbe'e “doğacaktı. Vakia Nihat biraz mütehakkim ve biraz da iddiacıydı. Bununla beraber, Behire Nihadı sokak” kapısına kadar uğurlayıp da odaya dön- düğü vakit, büfenin kenarmda Necdetin hediye ettiği gümüş çekmeceyi gördü. Ve üzerine soğuk bir su dökülmüş gibi ür- perdi. Bir dakika içerisinde kaşları çatıldı ve çekmeceyi sert bir münekkid O gözüyle tetkike koyuldu. Sonra düşüncelerini yüksek sesle söy- lendi: “Nihadın hakkı var. Bu çekmecede sanat namına hiçbir şey yok. İptidaf bir insanım elinden çıktığı, basit âletlerle ya” pıldığı besbelli. Acaba ilk gördüğüm za- man neden bana bir sanat eseri gibi gö- ründü, Çökmeceyi elinde evirip çeviriyor.. Ta lebesinin notünu kırmak istiyen bir mu allim titizliğile çekmecede kusur arıyordu “Nibadın hakkı var. Bu çekmece eski €serleri teşhir eden bir müzeye (yakışır. Modern apartıman eşyası değildir... Behire birdenbire çekmeceyi masanın &- zerine bıraktı ve düşünceye daldı. Birkaç dalgın dakikadan sonra oturduğu odaya dikkatle bakmağa başladı. Çok sevdiği ve bugüne kadar çok kıymetli olarak tanrir Bı eşyayı birer birer tetkik etti, (Devamt var) HA Olir

Bu sayıdan diğer sayfalar: