HABER — Akşam Postası Yazan: RAHMİ YAGIZ Binbaşı Stevens İzmire bir hava hücumu Adanın Kuzu körfezi ismi verilen iş limanma hâkim tepede Kefaol burnunun garbindeki düzlük- te iki büyük hangar tesis edildi. Çabucak düzel len tayyare meydanın etrafına sıra Bira pavyon- lar, bara Maltadan celbedilen 2 tayyareyle Londradan getirile m 4 tek, 24 çift satıhlı bombardıman tey- yaresi buradaki parka konuldu. Amiral Dörobek boğaz ağımı dretnotlarla ab- İokaya aldıktan sonra İş kava müfrezelerins tev- di edildi, Maltadaki hava üssünün kumandanı Stefena, Tetndos hsva parkı Meycer kurulduktan sonra boğaz akınlarına amiral Dorobekin emriyle fası- İa vermiş, taarruz İstikametini İzmir müstahkem mevkii Üzerine tevcih etmişti, Kumandan Stefens, evvelâ bizzat bir keşif #L Josunun başma geçerek İzmir göklerinde bir ke gif uçuşu yaptı, Çok yilksekten yapıaln bu uçuş sabahleyin erkenden müstahkem mevki Üzerinde birer nokta belinde beliren 6 tsyyarenin vücudu ile İzmiri vel- veleye verdi, Kümandan Stefens İzmirde, müstahkem mev- ki emrinde bir hava taburu mövcut kdarım, düşman pilotlarının k gariarmmi yer ve adedini öğ- Ingiliz istihbaratı, İzmirdeki hava tabürunün mevcudiyetini bildirmiş, fakat kem mevkiin tayyare defi toplarile karşılandı, İz- ört velveleye veren top gürültüleri, havada, tay- yarelerin çok altımda infilik öden mermilerin gökte bıraktığı beyaz âuman yığınları halkı beyecana di, sürdü. Hata taburundakt Alman pilotlar, başçavuş Roynbok'un idaresinde 4 tayyarelik bir kuvvetle düşman uçaklarmı karşdamağa çıktılar, fakat da- ha yerdeki tayyareler uçmağa kalmadan düşman istikamette uzaklaştı, ufuk. ta molrtalaştı, “kayboldu, Alman tayysı i, düşman uçaklarının & sinden sonra İzmir gölderinde bir müddet uçu: lar. Halkin maneviyatın kevveücendirmek için muhtelif istikametlerde dolaştılar, boy gösterdiler. Yerlerine döndüler, m tabiri kumandan: binbaşı Astor Koj- zer düşman tayyar»lerinin maksadını uzun uzadıya arnptırdı. Birbaşınm fikri, 6 tayyarelik düşman hava fi. bomba bile savurmadan İzmir üstür- don geçişine takılıyor, bu harekete bir türlü ma- na veremiyordu. Müstehkem mevki erkânharbiyesile birlikte mahiyeti araştırılan bu hareketin o ne itibarile bir kel makssdma dayandığına hükmedildi, Tay- yare taburu tertibat slimağa girişti, Tabur kumandenmin verdiği bir emirle 6 tay- yara her zaman uçuşa hazir bulunacak, iki seri pL, bu işe memur olacaktı. yapacaktı Bu sırada İstanbul gelen bir omürle dört malzeme ve iki mütehassıs tuburun fasliye- başka bir çevreyi i Karargâhı um şunlar mevcuttu: sandı tini tezkörede İZMİK HAVA TABURU KUMANDANLIĞINA “Tayyarelerin, pervane arasmdan ateş edecek tüfeklerle teçhiri için müktezi malzeme, mütehassıs yüzbaşı Ropte ve Saydeman marifetile tabura gönderilmiştir. Tayyarelerimizin süratle yeni tüfeklerle teçbizi işinin yapılması ehemmiyetle tavsiye olunur. Başkumandan Vekil Enver Bu emir, taburda yepyeni bir hava yarattı. Bütün pilotlar, o zamana kadar havada ta- banca kullanmak, filintu istimal etmek mecburiye- tinde kalıyorlar, bu, hiçbir faydalı netice vermi, yordu. Tüfeklerin mantajma hemen başlandı. İki mütehassıs iki günde tayyarölerin devvar kasnaklar üzerine bindirilmiş, yuvarlak şarjörlü makinelitüfeklerini yerleştirdiler, Atışları o başlan- dı. Tüfeklerin bu şekilde İdaresi çok kolay ve a- tışların neticesindeki isabetler çek fazin oluyordu. Pilot, yenin Üzerine, gez butonunun yanma konulan ikinci bir butonla bu tüfekleri atesliyebili. yor, çıkan kurşunlar, pervanenin adedi devri he, sabiyle arasından geçiyor, radyatör İstikametinde siddetli bir ateş huzmesi teksif edilebiliyordu. Yeni büfekelr iki günde tamamen yerlerine konuldu, Pilotlar, bundan #onra bir düşman hava filosu ile karglaşmak için sabırsızlanarak bekle meğe bazladılar, Binbağı #tafans Malaya döndükterk esra 1” mire-bir hava bütumu yapmağı kerarlaştırmış, bu- nun plârmı hazırlamağı koyslmuş'u. İngiliz hava üssü kumandanın keşiften aldı. fı netice çok hoşuna gitmiş, ancak 3 yatyar» uçu- rabilen düşman hava taburunu bombardıman et- mek için bu hücumu hazırlamağa başlamıştı. Stofooslu projesi şunları ihtiva ediyordu: 6 tayyarelik bir avcr filosu, 4 bombardıman iayyaresiyle yola çiksenk, İzmire gelecek, evvdâ müstahkem mevkiin tayyare deli topları Üzerine omba bamulesini boşaltacak, sonra hava tsburu- mun Üzerine gelerek burasmı cehennem yağmuruna boğacaktı. Eğer bombardıman isabetli olur, muvaffakı- yelie neticelenirse hava taburundan eser kalmıya, cak, mevcut iayyareleri tamamen tahrib edilmiş 0- lacaktı. Stefers plânmı akşam ü gruba yakın tat büt etmek istiyordu. Böylelikle gündüz mestisini bitiren Alman tayyarelerini gafil bastıracağımı U- n muvaffakıyetle neticelenme- sine bu saatin daha müsalt olduğunu zanne du, Haym mukabele etti ; — Söylemesi kolay. — Yapması da kolay.. Bunu id Tia edebilecek vaziyetteyim. Çünkü iç ay İçinde ben İngiltereye bu şart-| ar dah ik! sefer yaptım. Ker imi böyle sürdüğüm için beni ma dur görün, fakat siz mecbur ettiniz Her neyse likiimi, âmirlerim ka | bul ettiler. Buraya bunun tahkiki (için geldim. Sustu ve bitkin Niderstola, inan | mamış duran Şiroberge, ( hiddetli: İ Hayma ve hayran Şmite bakarak İ gülümsedi. Onlardan dostluk bekle: görünüyordu. Devam etti: — Kolonelim, ben (buraya düş manin elde ettiği mâlümatı ne va ata ile gönderdiğini meydana Çı karmak vazifesile gönderilmiş bu Merkez kumandanlığı- değilim ve esasen üstüme vazife ol- iniyan işlere karışmak oâdetimde yoktur, Umarım ki'zabitleriniz be | ni burada umuml karargihm âda”| eerüibeleri ve si i İ yardım edeceklerdir. Muhataplarından yalnız o Haym gülümsemeğe çalıştı, fakat yüzüm deki asabi işmizazlar galebe çaldı. Ştroberg fok gibi soluyarak ya rım bir cümle söyledi: — En şaşılacak şey... Niderstof atıldı: — Evet, Mevzuubahs üç vesika yalnız birer kopyeden ibarettir. Ü- çi de yazıhanemin duvarlarına asi" hı duruyor; işte... Şemanım müsved-) «si Kilit sepetlerisin “ Hoşaltıldığı | yerden alınmış olabilir, Fakat #ötoğ rafların kopyesi buradan alınmış. General kızdı; — Neden bunları kilitli bir yere saklamadımız? — Bunlar üzerinde hergün çalış lan şeyler. Heran üzerlerinde tadil ediliyorlar, | <Ne olursa olsun, bunları kil İli bir yerde saklayın. Zabitlere döndü: İ «- Beni kolonelle yalnız bırak | niz, | **»” İ Arkadaşlarımı o selâmlamak bile beklemeğe lüzum görn İ Haym merkez kumandan! j çıktı. Konser saati idi, Zabit müzikanm İ etrafımda dolaşan askerlere dalgın | dalgın baktı, yürüdü Büyük meydanın bir tar izin | fından İ afından | den çıkan bir sivil, ona hafifçe çarp tı. Haym, durmuş, kendisine küs tahça değil, fakat gözlerini de indi. meden bakan adama kamçısın: kal | dul on yedi on sekiz ü, zeki bir (o çocuktu. Sor ede heyecanlı idi, fakat saklı »dele ediyordu — Kaldırımlarda Alman zabit'e dne ze vermek lzımgeldiğini oku" Yüzü, birdenbire kanı (o boşalmış gibi, sarardı. Üst dudağı bükülerek dişleri kismen meydana çıktı. Hid- detlenip bir Fransızı döğmeğe hazır laadığı zaman hep böyle olurdu. Kamçısı çocuğun “üstüne inmek ü zereydi. İşte tam bu sırada genç gülümse di. Bir parmağını havaya kaldırdı. Sonra, büyük meydanda hâdiselerin artık onca hiçbir kıyme' kalmamış gibi, etrafla alâkadar olmuyarak başım arkaya iğip gök yüzüne baktı. Haym, daha, Fransız tayyareleri | nin o zamanki Alman tayyareleri” nin motörlerine nisbetle daha hafif motör sesini duymadan, ne olduğu İ nu anladı. “Ördek uçuşu,, ile garptan gelen beş tayyare gittikçe yaklaşıyordu. Biraz sonra müttehidülmerkez dai” reli Fransız renkleri farkedildi ve ilk bomba düştü. O zaman tehlike| düdüğü geç kalışımı mazur göster mek istermiş gibi nefes nefese ve te lâşlı fasılalarla ötmeğe başladı. Fransız genci söylendi: — Bu da hep böyle Geç kalır! : | Yanyana, belediye ein öl! İnünden, uzaklaşarak daha iyi gör mek üzere meydana çıktılar. Göz &* çıp kapayıncaya kadar geçen zaman içerisinde meydanda onlardan baş ka kimseler kalmamış, müzikacılar İ kaçarken aletlerini de bırakmışlardı wmaklara girebilmek için aralarında öldüresiye döğüşü- yorlar, burların en yakını olan be lediys tiyatrosu karşısındaki azami yirmi kişi olan yeraltı abedesthane- sine elli kişi birden girmeğe çalış yordu. Daha ikinci bomba düşme yaralılar bağrışmağa başladılar, İkinci bomba gittikçe artan bir kudur şun nihayetsiz ıslığı ile gel iğini haber verdi, gökyüzünde mey Gana amd başdöndürücü bir hat çizdi, bir kıyamet ogürüktüsü ile | meydana vurdu. Birden kesiliveren| geniş bir asfalt parçası bir kütle biran, lup biter| 13 TEMMUZ — 1939 Çeviren: ouz derece ufki vaziyetle (kaldı. Erildi, kırıldı ve ber taraltan o sıç sayan çelik, taş parçaları arasında vere yığıldı. Bunların (hepsinden sonra müzikacıların havada inarıl- | maz bir irtifa fırlamış yepyeni bir xombonu, bir donanma © ışığının on çiçâği gibi döne döne düştü. Mucize kabilinden soğ salim kal aş olan Haym ile Fransx (genci akıstılar, Sapsarı kesilmişlerdi, Merkez kumuandanlığından sedi yeli askerler koşar adımla çıktılar. Bir hasta rabası korna çaldı. Bütün bunlara lâkayi kalan iki adam b larım tekrar gökyüzüne kaldırdı! Haym murıldandı: — Uzaklaşıyorlar. — Sandığınız karlar değil. Onlar asıl garı hedef tutuyorlar. İşte ba” kın bir tanesi tek kanat üzerine dö merek İniyor. Beş, altı infilük oldu ve eski şeh: cn bulunduğu tepenin (eteğinden gri renkte kesif bir duman bulutu 'ükseldi. Deşilen toprağın lerinden geldiği sanılan müthiş bir infilâk bütün şehri sarstı Bürün carolar kırıldı. Bacalar, çatılar uç” tu. Yer titzedi. | | Haymile uz genci, 2 et miyen şarapneller arasında hiç ace ie etmeden, muntazam (bir gezinti ağn gibi dolaşan beş - ipnotize edilmişcesine ay yorlardı. Genç meşe ile söylendi: — Ben hiç böyle bombardıman görmemiştim. Herhalde garda cep” banelik berhava oldu. Haym teyit etti: — Evet, tabil.. Bak dinle: Devam 1 imitiaKları "duyuyor musun? Ön lar birer birer patlayan cephane san dıklarının sesi... Bombardıman çok | zarar yapmış olacak. | — Tabit... İnsan böyle zamanlar” da burada hâkim olanın *iz olma” dığınız, sizlerin gidip burada genc in hâkim . bulunduğu | hissine kapılıyor. Haym ciddiyetle cevap verdi: — Missinizi anlıyorum, Bu iki heyecan meraklısı görme” den yaklaşmış olan mülâzim Kom” pars, Gini Hasman omuzuna koy- du. Di i mülâzim irkildi,başını önüne iğdi ve uykudan uyarır gibi oldu. Şiddetie silindi, Fransıza dör dü, ölicesi birden tazelenmişti: — Sen hâlâ burada mısın? git şu" radaki zabit vekilinin emrine gir. Gara gidip çalışacaksın. o Yangın! Gomuz Fransızlar çıkardı, gene on" lar söndürmeğe çalışsın. Fethi KARDEŞ derin: | (Devam ver) " yürürken, belediye dairesi o Önüme! halinde yükseldi, havada odul. Durup dinlenmeden yağmur yağı» yer. Hizmetçi kadınn manasız gev rine nihayet vermek J — Behire hanım yukarda mı? diye sör- du. — Evet. Evet.. Odasında. Fakat bu: gün bizim hanımın odasının da sokaktan farkı yok.. Nihat şaşalamıştı: — Ne demek istediğinizi anlamadım, — Bilirsiniz ya Nihat bey, ben kendime ait Çleyini işl kit EİN iu usu.. Tıpkı bu ü İki çeşme Beş yaşında bir bebek gibi. P Delikanlı Adeta meraklanmıştı. Üzüntü lü yürüyüşle genç kızın odasına yollandı. Oraya girdikten sonra içerideki sessiz me- MASAL ÇOCUKLARI HABER'IN AŞK VE HİS ROMANI: MUZAFFER ESEN Vi lânkoli havasından âdeta zehirlenmiş gibi eşik üzerinde dakikalarer hareketsiz » dr. Pencere kapalıydı. Fakat perdeler çekil memiş olduğundan dışardaki ölü ve soluk gün bütün hziyle odaya dolmuştu; bar daktan boşanırcasma yağan yağmur ku nu ve yeknesak bir gürültü ile camlarda tıkırdıyordu. Behirenin oturduğu bu eski - ev, Aksa raydan Kocamustafapaşaya giden yol ü- zerindedir. Pencerelerinden (oMarmarayı ihtişamile görmek mümkündür. Bugün ufukta yalnız bulutlu bir sema var.. Deniz, Adalar koyu birer gölge ha- linde, âdeta erimiş gibidir. e Genç kız, yüzü dışarıya oçevrilmiş bu manzarayı seyrediyor, Nihat, derhal nişanlısını kederiendiren sebebin bu hazin yoğmurlu yaz günü ol- Nakleden : madığını anladı. Behire bakıyordu. Fukat dışarıya bakan nişanlısının ohiçbir sey görmediğine Nihat tamamile emindi. Be hirenin tamamile hareketsiz ziy: genç kızın kendinden geçmiş, dalmış ol- duğunu gösteriyordu. Behirenin ağlamış olduğ Behire ? in odüya girdiğini gö mişti bile, Nihat Behirerin p yetine uzun uzun ve dikkalli â it. Behire pencerenin yanına (oturmuştu. Yüzünde henüz gözyaşı izleri var. Ker kıvermiş, ruhu yor. Nihat yavaş yavaş m: kıza doğru yürüdü. Elini şefkatli bir tavla Rehire- nin omuzuna koydu, genç kıza doğru Bildi ve alun ışıklı saçlarından öptü. Müşfik bir sesle sordu: 28 — Nen var? sevgilim.. ne oldu? niçin ağlıyorsun? Bu kederin neden? Genç kız titredi ve sinirli bir hareketle yerinden sıçradı. Uzak ve tatlı hayal se- malarında uçârken birdenbire fani varlığı kendisine ihtar (o edilen birisi gibi asabi- leşti — Beni korkuttunuz Nihat, haber ver- meden buraya kadar ogelişinizi hiç de doğru bulmadım. Genç kız düşünmeden söylüyordu. Söz” lerinde nişanlısını inciten acı bir mana olduğunu hissetmiyordu bile, Nihat tatlı bir ifadeyle af diledi: — Sebeb olduğum heyecandan dolayı rica ederim beni aflediniz. Fakat bâna cevap veriniz. Bugün size ne oluyor, o kadar hazin bir haliniz var ki? Size bu #stırabı çektiren sebeb ne? Genç kızı koluyla arkasından tutabil- mek için koltuğun kolu üzerine oturmuş” tu. Bu hareket çok samimiydi. Behire bu” nu hissetli ve başını genç mimarın göğ” süne dayadı. Gözlerini nişanlısına doğru | kaldırarak yavaş yavaş söylendi: — Nihat, her şeyi öğrenmek istiyorsun. | Kalbin her sırrı söylenmez. Be: mağa geldiğin için teşekkür ede, Bu| kederimin hiçbir sebebi yok.. Öğle yeme" inden sonra havanın hüznü bana do kundu. Biraz kederlendim. Gelişin bu ke” der bulutlarını dağıtan ruzgâr oldu. Nihat genç kızı teselli etmek istedi: — Yok yere ağlama sevgilim. Fakat | bir türlü hiç yoktan üzüleceğinize inan” mıyorum. Bu kederin herhalde bir sebebi | olmalıdır. Belki gene paraya ihtiyacımız | var. Rica ederim sıkılmayın. Her derd gi bana söyleyin. Ben maddi manevi ya" taları tedavi etmeği çok iyi bilirim, Genç kız başını salladı. — Hayır. Nihat. Tedavi edilecek bir şeyim yok. Çünkü kederim hakiki bif keder değil biraz melânkoli, biraz hür lü düşünceler, biraz da zaaf, Siz K'Wi bilmezsiniz. F hasas insanlar 4 böyle sebebsiz hüzürleşirler. (Devamı var)