İLO kıyılarında Bir macera hikâyesi Es rüzgür, « Kaliferniya'ya Altın dolu çünkü, Sakramento kayılarında., Küçük bir çocuk ince sesi ile bir türkü söylüyordu. © “Prisco,, lirmanına doğru © çıkmak üzeer demir alan gemicilerin söyle bu. Küçük bir çocuk. Şimdiye dar hiç deniz görmemiş! muş bış metre aşi Sakramento nehri akıyordu. Babasından (oayırd edebilmek için ona “küçük Jerry derlerd | Bu gemici türküsünü ona babir 8: ihtiyar Jerry öğretmişti. Kırmı. 2: saçları, mavi gözleri, çilli beyaz teni de ona babasından kalmıştır. İhtiyar Jerry eski bir denizci idi. Bütün gençliğini denizde ve bu türkünün nekaratı içinde geç- mişti. Sonra bir gün, bir şark li. manında iken bu türküyü yirmi arkadaşı ile beraber söylemişti San Fransiskoya gelince gemi- sine ve denize arkasını dönmüş ve Sakramento kıyıların gidip bir larından kere de kendi gözüyle görmek is.! temişti, Sade nehri değil, görmüştü: Zira “Altın rüya, ma- 'den ocağında bir müddet çalışmış ve sulaldan altımış beş metre yukarda ,altını havi taşları nehrin bir yakasından öbür yakasına nakleden makinenin kablolarını işletmek işinde büyük bir maha ret göstermişti. Kabloların işletme ve muhafa. zasını ona vermişlerdi. Bu iş onun çok hoşuna giderdi. Çok geçme - den maden ocağının lüzumlu bir çarkı haline gelmişti. Sonra güzel Margaret Keliy'yi sswmişti, Fakat kız onu bırakmış, cn büyük çamların altında son .“kusunu uyumıya mezarlığa git- tbt, İhtiyar Jerry bir daha gitmedi. Makinelerinin o başında kaldı ve bütün sevgisini küçük Jerry ile makinelerine verdi. “Altın rüya, fena günler ge çirdiği sırada, hemen hemen mu. Menize attal bir hale gelen tesisatın bek-| çisi olarak gene şirketin hizmetin. den ayrılmadı. Fakat o sabah ortada yoktu.. Yalnız, küçük Jerryyi görüyor. lardı. Kulübenin eşiğine oturmuş, © eski türkü nekaratını söyleyip duruyordu Sabah yemeğini kendisi hazırla- muş ve tek başına yemişti. Şimdi de çıkmış, etrafına balınıyordu. Bitmez, tükenmez uzunlukta * abloların sarıldığı çelik: tekerlek ondan altı metre ötedeydi. Onun yanında da, ham mâden külçeleri- nin konulduğu kap.. Jerry gözle. riyle kabloların 6 baş döndürücü sür'atle gidişini takip ediyor ve öbür sahildeki tekerleği ve kü- cük vagonu görüyordu. Tesisatın işleyişi çok, basitti: Yüklü kap, kendi ağırlığı ile nehri! geçiyor ve boş kabı aksi istikame- te sevkediyordu. İhtiyar Jerry , kablolarla uğraştığı gündenberi | bu âmeliye ile belki yüz binlerce defa böyle tekerrür etmişti. Çocuk birdenbire türküsünü kesti. Bir ayak sesi işitmişti. Çam. ların arasından mavi gömlekli, u- zun boylu bir adam çıkmıştı. Kol- tuğunun altında da tüfek vardı. Küçük Jerry bunu tanıdı: “Yal, dızı ejderha, maden ocağının bekçisi Hall'di bu adam, O maden ocağının kabloları bin beş yüz metre ötede Sakramentonun Üze- rinllen aşıyordu . Bekçi; — Merhaba küçük! dedi, yapıyorsun sen burda böyle kayım tek başına?, Jerry, sanki bu, onun her vakit, hi işiymiş gibi, gayet sakin bir tavırlaş — İştere bakıyorum, dedi. Ne ba- Ba- i | Çeviren: V. zi | ka. | ama, alt. | am gitti. Karde İ gururla söylüyordu, Nehir kena - ini falan hep kendi yaparak, tam| | mânasiyle bir macera haytı altınları da| Yazan Jack London İn Tarlan | sam burda yok da... — Ya nerde?. — San Fransiskoda.. Dün ak. şi ölmüş memle - Avukatla konuşmıya gitti. Yarın akşama kadar ancak gelir. Jetry, bunları “Altın rüya ki tesisata nezaret mes'uliyetini üzerine almış olmaktan duyduğu rındaki yarda tek başına, yemeği. yi yordu. Hall ona nasihat etti; — Uslu otur öyleyse. Hele kablolara sakın elini süreyim de- me.. Ben gideyim bakayım “Topal inek,, kamyonunda geyik vurabi. lir miyim? Jerry düşünceli bir vaziyet dıktan sonra: — Yağmur yağacak galiba, de- di. | Hall ağaçların arasında gözden| kaybolurken : İ — Şeker değilim ğim, diye omuz silkti.. Jerrynin dediği çıktı Saat onda | yağmur başlamıştı. Yağmur rüz- gârla yağıyor, çamlar sallanıyor, inliyordu. Kulübenin camları da zıngırdıyordu . Jerry ateş yaktı, tam saat on iki de de oturmuş, öğle yemeğini yi- yordu. Yemekten sonra tabaklar nr, sahanlârını yıkadı. Temiz, miz yerlerine koydu ve hiç dışarı karar verdi, Kendi kendine kimbilir Hall ne kadar 1s- lanmıştır, bari av bulabildi acaba, diye düşünüyordu. Saat hire doğru kapı vuruldu ya eeriyece. mi İ geri geri çekildi. Bu teklife Jerry teredlütler geçiriyorda. Spillane * 'Altın rüya,, kablose ile geçmek istiyordu, belliydi. Fas kat babası yokken çocuk da üze rine böyel bir mesuliyet almıya cesaret edemiyordu. Zira, şimdiye kadar bu kablonun karşıdan kar. şıya böyle, yolcu geçirilmesinde | kullanıldığı hiç olmamıştı. Esasen kablo uzun zamandanberi hiç kul- lanılmıyor'du. — Hall belki neredeyse gelir. dedi., Spillane başını salladı ve: — Baban nerede?, diye sordu, — San Fransiskoda .. Spillane, bir ah çekti ve yumruğu ile öbür elinin avucuna vurdu, Karısı daha fazla hıçkırmı- ya başladı. Jerry onun; — Baban ölüyor ba, ölüyor, di. ye söylendiğini işit Çocuğun gözleri yaşarmıştı. Ne yapacağını şaşırmış bir halde, karar veremiyor ve hareketsiz du- bir | ruyordu. Fakat, öteki adam onun yerine kararını vermişti. Kat'i bii lisanla: — Bana bak, yavrum, dedi, biz senin kablo İlegeçeceğiz. İşletir misin?, Jerry, farkında olmadan, bir için. den gelen bir his itiraz ediyordu. — Gideyim, ba'tayım bir, dedi. Hall geliyor mu?. — E, gelmezse? Jerry hâlâ tereddüt ediyordu. O zaman Spülane: — Bütün mes'uliyeti ben üzeri- me alıyorum, dedi. Ne bahasına olursa olsun muhakkak karşıya gtçmemiz lâzım zira... Jerry başını sallıyordu, Spillane devam etti; Hal'ü beklemekte fayda yok, dedi.Sen de pekâlâ biliyor - sun ki bu saatte dönmez o.. Hadi, kararını ver.. Düşünme... Kendini, yardım edip maden külçesi teknesine koydukları za - man Mrs, Spillane dehşet içinde kalmakta hakkı vardı. Altında ds- | Gitti, açtı. İçeri, şiddetli bir rüz.' rn önüne katılarak, bir erkek-| le bir kadın düşer gibi girdiler.! Jerry tanıyordu, ırmakta on beş| kilometre kadar ötede ıssız Pir! | vadideki bir çiftliğin sahipleri i bunlar: Mister Spillane ile karısı. Spillane içeri girer girmez, te.) lâşir ve sert bir sesle: — Hall nerede? diye sordu. Jerry adamın halinden sinirli ve kızgın olduğunu anladı. Karısı da büyük bir endişe içinde görünü- yordu. İşten yıpranmış, alg bir kadındı bu.. Hayatın acıları, temadi çalışma, kocasının 3 yü-| zünü kara derilere sarmış, omuz. larını çökertmişti. : — Halı, “Topal inek,, e gitti, a- va, dedi Jerry.. Karşıya mı &eç-| mek istiyordunuz ?. Kadın hıçkıra hıçkıra ağlamıya başlar. Spillane de çok canı sıkıl.! muş gibi hareketler yaparak pen »| cereye koştu, Jerry de adamı nar. kasından pencerenin önüne gitti. Şimdi ikisi de, bardaktan boşanır- casına oOyağan yağmur altında! güçlükle görülen kablolara bakı -| yorlardı. İnun... İte geçti ve tekne boşluğa daldı. rin bir uçurum açılıyordu. Yağ- mür ve sis altında kalan nehrin iki yüz metre ötedeki öbür tara fı tamamiyle ortadan silinmişti .. Ayaklarınm altınd? yar İayei inoyor, su buharlarının kaynaştı. 1 bir girdapta kayboluyordu. Jerry: — Tamam mu? diye sordu. Spillane, boranım gürültüsü 4- rasında sesini işittirebilmek için:! — Tamam!, diye bağırdı. İ Spillane, karısının yanına veb muş, elinden tutmuştu. Jerry o nun bu vâziyetine dikkat etti ve yi bulmadı. — Rüzgâr şiddetle esiyor, diye bağırdı. İki elinizle sıkı sıkı tutu. Erkek de, karısı da ayni hare- İ ketle biribirlerinin ellerini bıraktı» İlar ve teknenin kenarlarına yapış” tlar. Jerry, yavaş yavaş ve ihti- yatla freni gevşetti, Kablo hareke- ERRY daha evvel de kablo İetmişti, Fakat, bu sefer bunu babasının nezareti altında olmadan ilk defa olarak yapıyor- idu, Bir an sanki bulutlar aydın- İrısını görür gibi oldu. oSnra orta- Ormanın içlerinde yaşayanla. ! du. Elinde fren, teknenin sür'atini rn âdeti idi, nehri “Yaldız ejder.| tâyin ediyordu. Böyle ihtiyatla ha,, madeninin kablolarile geçer.| hareket etmek lâzımdı, zira, ara- lerdi. Buna mukabil ufak bir pa, 8 rüzgâr daha kuvvetli gelin ra verirlerdi. Ejderha madeni ida,| ce, tekne ileri veya geri sallanı- tesi de bu paradan Hall'in ücreti- | Yordu. Tam yağmur perdesi içi ni temin ederdi. ne gömüleceği sırada sanki içinde. | kileri boşaltacakmış gibi bir vazi- yet almıştı. Ondan sonra Jerry teknenin! Berede olduğunu göremiyordu ... işaret | Yalnız kablodan anlıyor ve teker: leğin üzerine sarılan kabloya dik. | — “Yonca yaprağı, madeninde bealerakyosdal İ bir infilâik olmuş, babası yaralan.) | İbreyi gözleriyle takip ederken mış. Hayatının kurt'rlac: “ir aralık kendi kendine: zannetmiyoruz.. Biraz evvel haber| — Yüz metre, dedi, sonra yüz aldık. — Muhakkak karşıya geçme. İ miz lâzım . Jerry, diyordu, Spilta-| ne... | Sonra, arkasına doğru ederek karınısı gösterdi ; Jery onları iw nıyordu. İrmaklan on beş kilometre kader ötede, 1ssız bir vadide bi bir çiftliğin sahipleriydi. Bunlar: Mister Spillane ile kanısı... Kablo birdenbire durmuşcu. Jerry freni tekrar açtı, kabloy tuttu ve bütün kuvveti ile çekti, fakat faydasız. Birşey olmuş! ama ne olmuştu? . Bir şey göre göremediği bunu bilmesine imkân yoktü. İ Bununla beraber, karşı taraftan boş teknenin gelmekte olduğunu görüyordu. Seksen metreye kadar gelmişti. Jerry biliyordu; bu, ne. birden altmış beş metre yukarda karşıki sahilden seksen - metre u- zakta. Spillane ile karısının asil. bir vaziyette kaldıklarına alime: ti, için | Jerry o ince sesinin bütün kuv. veti İle üç kere bağırdı, fakat bu- tunduğu bu girdap içinde sesine cevap veren olmadı. Sesini işittir. menin imkânı yoktu. Bir an dur. du. Aklından binbir şey geçiyor - landı, dağıldı ve Jerry adamla ka. İrk tekrar karardı, hemde eski- sinden daha kesif bir karanlık.. Kablonun sarıldığı tekerleği, gitti yakından tetkik etti, bir bo. zukluk göremedi. Her halde bo- zukluk ötekinde idi. Fırtına ortasında, uçurumun üstünde havaya asılı kalan ve kü- çük tekneleri içiride sallanıp du. rân, ne olduğunun farkmda bu - lunmuyan o erkekle kadının hali. ni düşündü. Ne bahasına olursa olsun onları İ yesinde temin İ öriyor, başının oradan kurtarmak lâzımdı. Kara. rın: verdi. “Yaldızlı ejderha, nun kab- losuyla karşı tarafa geçecek ve 0-| radaki tekerleğin neresi bozuk,| il bakacaktı. Birdenbire aklına geldi; Alet ve edevat ambarında ağır şeyleri çekmek için makaralı bir ip vardı. Gitti, onu buldu, getirdi. Kabloya bağladı, başladı çekmeye, bütün! kuvveti ile çekmeye. O kadar ki, İ #deta omuzları vücudundan kopa. cak, fırlayacak gibi oluyordu. Fa- kat kablonun yerinden kımıldadı-| gı yoktu. Sırsıklam olmuştu, Fakat âdeta yağmurun farkında bile değildi. “Yaldızlı ejderha, patikasından koşa koşa gidiyordu. Rüzgârın ettiği istikamet d: ©. jediyordu. Onun İçin, Jerry oraya” | | kabi süşerinden yürütsün. *dinceye kadar pek fazla yorul « dr, Fakat Hall orda değildi ki bin. idare etsin," Jerey, diği tekneyi frenle bunu eline geçirdiği bir halat sa. etmeğe muvaffak oldu, Kendini boşluğa, ve fırtınanın kucağında hissedince Spillane ile karısının ne vaziyette bulunduğu nu daha İyi anladı. Fırtına teli sarsıyor, tekneyi sallıyor, yana ya- üzerinde haykı. rıyor, ıisılık çalıyordu . Spillane ile karısının kimbilir, ne dehşet içinde bulunduklarını düşünmesi, ona daha fazla cesa ret verdi ve, fırtınanın, yağmurun en şiddetli bir anında öbür sahil, çıkmış “Altın rüya, kablesunun öbür ucuna gidiyer- du. Oraya gidince hayret içinde kal dı: Kablonun bu tarafındaki te. kerlek mükemmel işliyordu. O halde, mademki her iki taraf ta İşliyordu, teknenin yarı yolda ası İp kalması neden ileri geliyordu? Hiç şüphe yok, bozukluk o keblo- nun ortasında idi, Bu taraftan, Spillane ile karısı - nm bulundukları, tel (oüzerinde müteharrik tekne seksen metre ö- tedeydi. Su buharı girdapları ara- sinda kamçı gibi inen yağmur al. tamda, fırtınanın bütün şiddeti or- taşında, teknenin içine büzülmüş bir vaziyette ikisini de hayal me. İ yal farkedebiliyordu. Fırbnanın biraz hafiflemesin. den istifade ederek, Spillane'ye seslendi, kabloya bir baksın diye. Adam onun bağırmasını işit mişti,. Jerry baktı. maüğeninin Hakikaten, adam, büyük bir ih- tiyatla dizlerinin üzerimde doğru. luyor, iki eliyle tekerlekleri yok luyor, sonra sahile dönerek bağrı- yor: — Hey, küçük! Burda bozuk luk yokt. Jerry adamın bu sözlerini san.) ki çok uzaktan geliyormuş gibi di. Orda da bozukluk yokmuş. O on beş, yila otuz, yüz otuz iki... nun daha çabuk gitmesine yardım ; halde neye durdu?. Katıyor öteki tekneyi muaysn: ek. Boş olan bu küçük vagon İ görünmüyordu. Fakat Jerry onun orada, uçurumun üstünde, Spilla- ne İle karısının bulunduğu teline, nin kırk metre gerisinde ölduğunu biliyordu. Derhal bir şey geldi aklına: Jerry on dört yaşında bir çocuk tu.. Zayıftı.. Sinirli idi. Fakat bü- ün hayatı dağlarda geçmişti. leri kararmaz, başı dönmez - et Tekerleğin yanındaki alât ve e. devat sandığında, eski bir çark anahtarı, kısa bir demir çubukla birde hemen hemen yepyeni bir kangal ip buldu. Fakat bir “gemi sandalyesi, yapmak için bir parça tahta aradı, bulamdı.. Elinde kalın çam odunları var- dı ama, onları kesecek dester: yoktu. Onun için bir'nalatı boş tekne- nin kablosuna bağalyarak en ipti. dat şekilde bir iskel: yaptı. Bunun Üzerine oturacak ve elleriyle kat- loya tutuna tutun: gidecekti. İpin | kopma ihtimali olan hoktasına, İ paltosunu sardı, | Bu tertibatı aldıktan sonra, bü- tün vücudunun kuvvetini bilekis. rine vererek, (o kendisini. boşluğa bıraktı. Çark anahtarını, demir çu buğu, ve ipin kalan kısmını da ya- nına almıştı. Kablonun yukarı doğru yükse- len kısmında idi, fakat onun için tüzgâr daha büyük bir mânia teş. kil ediyordu. Rüzgâr birdenbire şiddetli esip onu geriye itiyor tekneyi tepetaklak edecek gibi © luyordu. O zaman Jersey önünde açılan karanlık uçurumu görme mek için gözlerini kapıyor, deh. $et içinde tirtir titriyordu. Kablo çok eskimişti artık., Üzerindeki zırlıkla beraber bir taraftan da rüzgârın şiddetine da yanamâyıp koparsa ne olacaktı?. Terrywi şimdi tamamiyle bir i korku almıştı, Sanki midesi boş. muş gibi bir şey hissediyor, elin. j Je olmadan, dizleri hiribirine vu- madeninin zayıf ve boğuk bir şekilde işitebil.İ rayordu Bununla beraber başladığı ise, İdüyük bir ceraretle devam etmek (Devamı 14 üncüde)