24 Haziran 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

24 Haziran 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kendisine bir rüya gibi gelen iki gün: Nişan ve düğün günleri arkâda kalmıştı, Ru iki gün çal, gılarm, havai fişeklerin gürültüsü içinde, meş'ale, terin ışığı altımda geçmişti. İhtiyar hizmetçi kadın gelinin duvağını takar, ken, gukgukguk yapân bir lavuk gibi, dudakları nm arasından ona: — Kimbilir aşağıda, ovadskiler ne diyorlar! dedi. Ateşleri gördükçe, “tüfek seslerini işittikçe , ber hâlde yataklarında trtir ttrerler... Zaten, Kap- yare i Innan, adamları ona yalvarıp duruyorlar gidelim bir iki köyü yağma edelim diye, Öyle yiyip içtiler ki deli gibi oldular! Oradakiler! Babası, bütün ahbapları! Halbuki Molli imiraya Kaplana rica edip onu yağmadan vazgeçirtmek için gelmemiş miydi? Kap. Tan'a, bu asırda haydutluk eder derebeyleri hak - kmda nasıl bir fikir beslediğini söyliyecekti.. İhtiyar kadın, Mollinin düşündüklerini yarıda bırakarak: — Oldu, demişti. Duvağın tamam. Ne güm oldun bilsen! Bizim genç efendinin evlenmesi ke, pimizi memnun ediyor doğrusu. Hep bugünü bekle- miştik! Fakat kendisine söz geçirmek kabili değil- dir ki onun! Karısını kendisi intihap etmeye karar vermişti, Ona yüzlere kiz teklif ettiler, hepsi o . evlenmek için can atıyorlardı, Ovaya inip esir al kadınların çoğu bir daha geri dönmüyor, hepei bizim dağlarda kalıyor, ümitlerini bir tülü kesmiyorlar,.. Halbuki seni adamlarını gönderdi de arattı... İhtiyar hizmetçi gülüyordu. Sonra: — Evet, dedi, çok memnunuz! Şimdiye kadar bir tek kadın onun hoşuna gitmemişti zira! Kaplan, kizt bulup getirin diye emir vererek sdamlarmı gündermişti, mweseydi Kaplan onu kaçırlacak ve yine evlene . cekti, #htiyar kadm, tekrar lâkırdısma devam ede « rek: — Onun gibi bir gencin bir kadıns ihtiyacı var. dir, dedi. Belki şimdi artık mücadele etmek, dağm ,#imal taraflarında kaybettiğini tekrar kazanmak hevesi gelir kendisine. Mavi Kurt dağın şimalta, raflarına yerleşii zira, Moli, hsyretle: — Mavi Kurt da ne? dedi, Ben biç işilmedim böyle bir şey, — İğitmemmiş olabilirsin, herkes (o söylüyor; Mavi Kurun bizim Kaplan kadar namı yokmuş, Zaten Mavi Kurt tsm manasile harbei bir derebe- yi değil, Battâ, hiç, hiçbir kiymeti yok. Bütün ku- manda karısında, Herken söylüyor: Yaman bir kadınmış o, öyle kolây kolay tesadüf Oedilmiyen kadınlardan biri,.. Hadi oldu artık işte! 'Tama- men hazırlandım! Molli düşüneseirine dalmış, kendisini giydiren küdinin söylediklerini artık duymuyordu bile. Bir makine gibi yürüyerek odasından çıktı, nişanlımın arkasından gitti, bir kalabalığm önünde durdular, baharlı şarab içti ve Kaplan ailesinin hâmisi olan ilâhlarm önünde diz çöktü. Kulaklarında kolcc müdürünnü o burnundan konuşan, alışık #esi çnlıyordu: “Mi Çu, sana bu edebiyat şubesi diploması- nı vermekle bahtiyarım, Zira biliyorum ki, senin pek nadir tesadüf edilir taliin var: Sen, memleke- tine bugünkü medeniyet, kültür ve İlim ışığını gö- * bası, anası ve daha birçokları vardı, HABER — Akşam Postası türeçeksin. Bu devire bu & azl, Şimdi aradan bir sene geçmişti ve Molli, © sevgili kolecinden 10 bin mil uzakta, vabgi ve sarp bir dağın tepesinde, haydudlarm, eşkiyaların kar- şısında, itkâr ettiği ilihların öcünde diz çökmüş- tü. Kaplan'ın bardağından baharlı sarab içmiş, an'ane İcabr, 'onunla beruber eyni kâseden (pirinç yemişti... anmış kadın pek Evleneli dört gün olmuştu: Güneşli, güzel dört gün, Kale, vadinin Üzerinde, sulh ve sükün içinde yükseliyor, başı ışıklar arşamda görünürken va- dide kurşuni sis bulutları dolagıyordu. *İaabit veyâ askerinin itilâf devletle- Tahirevan hamalları gilmişlerdi. Moli gittiklerini #ormamıstı, o Öğrenmek istemiyordu. Kendisine endişe verebilecek ne varsa hepsini bir kenara atmıştı, Kocasiyle Oberaber bu sükünet günlerinin zevkimi mümkün olduğu kadar fazla tatmak istiyordu. Ötede, vadiyi kapliyan söslerin arkasında ba- Melli bunla- rı dahn düşünmek istemiyordu, Bununla beraber, onları kurtarmayı da Arzu ediyordu. Evlendiği bu adem bir harikaydı. Bir rüya Idi: Hem bir orlarağ baronu; hem de bir genç adam. Konfüçyus giti eskiydi, fakat onda bir... Musso- Yini fikirleri kadar yeni fikirler vardı. ereye Molli, Kaplan bir ihtiras duyup bir isyan ettik- ge ondaki bu hisleri tahlile çalişiyor ve kendisinde bir diktatöre benzer birçok noktalar buluyordu. Bu mücadele daha fazla devam edemezdi, Kaplan- ın muhakkak değişmesi Yüzımdı. İşte, Moli de onu değiştirmek istiyordu, Or. da birtakım yüksek meziyetler vardı, bunları dev» rin icablarına göre kullanmak, yeni bir şekle koy” mak kabildi. Fakat, Mollinin bunu yapabilmesi için ber geyden evvel uzaktan müşnhedeyi bırakıp onu de- rinden tanımak, itimadını kazanmak ve Kendin, Komruşturmak Mzemdir, ” Kaplan, nüfuz sahasını genişletmek ve daha | farla vergi toplamak istiyordu, — Gençlerden mürekkeb kuvvetli bir ordu ya- | pacağım, onları ben kendim talim ettireceğim, tay- yare ve silâh kullanmasını öğrenecekler, diyordu. O zaman Moli; — Harbden nefret ederim ben! diye haykırdı. Kocası, hayretle gözlerini tostoparlak açarak: — Başka ne yapabilirim ki! dedi. — Meselâ insanları okutur, terbiye edersin, mektebler açırsn, daha iyi olur. Mekteb açmayı o da düşünmüştü, — Evet, dedi, ben zaten vergileri sırf kendi- miz için toplacuyacağım. Mekteb yapacağım, evet. Sonra, hiç vakit geçirmeden, Amerikan mek- tebleri hakkında karısına belki bin şey sordu. Kaplan'ı görmeye birisi gelmişti, konusmaları yarım kaldı. 'Tekrar karısının yanına geldiği zaman Kap- lan'da yurddaşlarına yardım etmek istiyen o me- deni Çinliden bir şey kalmamıştı. Hiddetinden kö- pürüyor: (Devamı var) has Sizi. Son ekselâns ordu müle ı İtiş generalin bana bu sabah bildir diği malümatı tebliğ etmek üzer çağrıdım. Bu malümet sizleri birin çi derecşde alâkadar eder. Kolonel, o sabah kendiğini bece cek kadar ileri varmış olan generaâi le mülâkatını hatırlıyarak sinirlen-; di ve hiddetle sözlerine devam etti; dikle itham ede | 24 MAZIRAN — 198) Çeviren: Fethi KARDE$ — Bu müşkül işi nasıl baş lar dersin? Sanırım ki iki suretle. dairesi şehirde saklı olasi m İsi tikçe daha ihtiyatlı hareket etmeğe başlamış kimselere Bu vaziyette yalnız zabıta teğbir lerile iktilaya mecbur kaldı! r- de araştırmalar imkân nistetindelkezlere sehte evrak temin ed yetle devam ediyor, Fakat bulaşc vesika alıyor. Diğer ğildir, çünkü teşkilâtımı|rahip ve rahil evlerden ları mahlut ve elli bin ni, | toplayıp dağıtıyorlar. Nazari füslu bu şehrin bütün sakinleri bizeİ kari cslbelineden bu işi Y ellerinden geldiği nisbette müskülât! olan kimseler de sanırım ki - Hususi teşkilâtımız, yalnız ge- çen ay zarfında Sen Korenten'den gelen on dört İng Ftünz çıkarmakla meşrul,. Yaltız geçen hafta maiyetimdeki arkadaslar vüz. den farla evde arastırma yaptılar hiçbir amade, Haym sustu, Odada bir müddet bir süküt hüküm sürdü. Kölonelin, Hayma karşı hiddeti yatışır gibi ol ri cephesine geçtiğini öğrenmiş bu, İunuyor, Malüm olan on dö:t, ya malüm olmıyanlar? : Birinci mülâzim Haym; bu vazi- yet sizin emrinizdeki teşkilâlın gev. şek ve beceriksiz davrandığını İs. bat etmektedi! in yerinizde baş! kası olsa istifasını arz ve cepheye gönderilmesini rica ederdi, Sapsarı kesilen birinci mülüzim| gözlerini indirmedi. Kolonel devam | etti : — İşi bizzat benim ele almam i- tap cdiyor. Birinci mülâzim Haym, şimdiye kadar yapılanları bana hu- lâsa ediniz. m Şehirde itilâf devletlerine men sup askerlerin gizli olduğu, 1914 ilk | mıştı. M lr yaşayış onu birkaç teşrininde bir İngilizin tesxlülen| sene Parisin aşağı mahallelerinde tevkifi üzerine * anlaşılmıştı, Bunu| bulundurmuş, orada gayet kuvvetli evinde barındıran sivili müebbet) külkanbey fransızcası da öğrenmiş» hapse mahküm ettirdim. Sonra evin) ti, de askeri elbise ve malzeme bulu “| Bu bilgisi ve becerikliliği, ona ba bir adamı kurşuna dizdir -İ harbin ilk günlerinde yakaladığı üzel ama, dedi, &- mirlerimize netice bildirmek zaru - retindeyiz. Sizi bu maksatla topla, i dım. Ne düşü; çsunuz? Aklınıza bir fikir geliyorsa söyleyin. Her fik. ri, se kadar aşağıdan gelirse gelsin tetkik edeceğim, Meselâ sen söyle bakalım terciman, ne dersin? Zeki teğin neydi? — Ticaret yapardım efendim. Emet Süfel, hayatında: ticaret alındı. Bu ayın sekizinde ve yirmi! suna geçmek beşinde sehirde saklı askerlere, İkİ Bu”ie önün hoşuna” gidiyor, yeni / kânunun. birine kadar tesiim-olma.| mesleğini zatimrbir-zevk ve” gayrete "ları, aksi tökdirde casus muamelesi|le yaparak şehrin tüccar ve esnaf İsörecekleri afişlerle ilân edildi. On:| ahalisini dehşete siliyordu. | Dışarda Şniti bir adama benziyorsun, Senin mes-| — Kolenel pek ünüphemi tamuna ancık kadın Ücareti vap 2) bir hantalığın tedavisi için bulundur | İlk umumi tedbirler son teşrinde| Ru hastaneden askeri zabit kadro ,| Ertesi günü, sabahin saat * nj vermişti, ide, Ednest Stfel, mülâzim ları saklayanlar da gene ölüm ceza.| Stifelin filkakika bir fikri vardı: sına çarpılacaklardı. Bu ilânlar üzerine hepsi Franste dir, gırtlak meselesi! — Bu adamları yakalamak kabil- â vahibelerdir. Bravo! İyi keşlettin 05 Binbaşı Şisoberg sordu: — Ne yapmak lâzim bu te Kolonei? — Ne yapsak lâzem? pl mi düşüneceğim? Tercüman # söylediklerinde bir hareket P/ esasları mevcut. Birinci Me Havm, bu hususta icap eden leri vererek derhal iş? Hepiniz gidebilirsiniz artık. Haymın maiyetindekiler 9 rer selâm vererek dışarı Haym ve Şmit en sona vetmeği pi seviyor, dedi, ilaymı söylendi: — Kendini beğenmiş, bene Tin biri de ondan... Harpte$ istilaya mecbur edilmiş Ol. sebebi anlaşılıyor. Fakat n rar muvazzüf hizmete aldi mem, Şanit, ihtiyatlı davranarali” memezlikten geldi. ui (1 tayıs 1915 Sebi Şanzelize mahallesindeki ti. Mukasldemeye lüzutn $ ün .- Tebdili kıyalet etmek z mua elendim, dedi. Zabit hayret izhar elmed — Niçin? kara ordusuna mensup olmak üze - re 272 kişi teslim oldu, Ben şehir - de daha fazig asker saklı olduğun. dân şüphe ediyordum. Birkaç gün sonra bir ültimatom daha neşret . tim, Halk. üzerinde tesir yapmak maksadile saklı askerlerin mikdarı nı bilirmiş gibi görünerek daha tes Jim olmamış 267 Fransız ve 100 İn- giliz askeri bulunduğunu ilân ve bunları teslim olmağa davet ettim, Teslim olan çıkmadı. Bunun ü - zerine sonkânunda evlerinde -silâh | cek bir iş deği), dikkat edilirse işinİyardım edelim... deşassi de ive asker elbisesi bulunan üç Fran.) sırrı anlaşılabilir. $izr, martla iki İngilizi kurşuna diz, dirdim. Tethiş artık para etmiyor « — Gırtlak meselesi mi? —- Kölenelin dün hize — Evet Kolanel, İzah edevim:| iş dolayısile bir fikrim var Gizlenen âtkerler yemek yemek| —. Nawl bir tebdili mecburiyetindedir. Halbuki şehirde| yorsun? kıtitk başlamak üzere. Civar mın | — Biraz zor bir iş, Evvelâ lakalardar az mikdarda gelen ba -İmayacağım. Sonrü de zrları müstesna birçok gıda madde-|ler leri nâdirleşti. İaşe vesikası olmasa | değis halk açlıktan ölerek. Bu vaziyette olan bir şehirde dört yüz beş yüziuz simi askeri beslemek kolaylıkla gizlene. ama, zavallı teklimde, — Beni anlıyacağınını Kolonel Niderstof, evvelâ hiç e .'dum. Evet maksadım bu. hemmiyet vermediği bu tercüman! — Fikir fena değil, Sena du. Verilen mühletleri geçirenler tes| neferin anlattıklarını gittikçe daha lim olmamağa karar vermiş ve git.| fazla alâka duymağn başlıyordu. etmek isterim, Gel bakalıfk, (Devamı — Böhire senden böyle sözler beklemez dim hiç.. Bana kalırsa bunlar bi* takım doğru olmıyan düşünceler. Niçin Necde» te doğru gitmek istiyorsun. Seni Necdete götürecek yol bir masal yoludur. Bu yol, dan bâzan güneşli bir diyara çıkdır. Fa- kat ekseriya zebanilerin yaşadığı korkunç iklimlere giden yol da bu yoldur. Halbu. ki Nihada giden yol, rahat yolu, refah yolu, saadet yoludur. Fakat bu sözlerimin tesirsiz kalacağını biliyorum. Çünkü son kalanın emrini değil, şımarık kalbinin is- tediğini yapmak Gikrindesin.. Behire tekrar itiraz etti. Sesinden arka, daşına adeta kırılmış olduğu anlaşılıyor- du. — Hiç de böyle değil Neda, Nihat bu, sür nişanlımdır. Nihadın istikbali par - lak bir mümar olduğunu biliyorum. Bir . çok meziyetleri olduğunun da farkında « yım. Güzel giyiniyor, her gön tıraş olu . yor, saçlarının taranmasında, pantolonu- “mun ütüsünde hiçbir kusur vok. Elbise, , sine uygun gidecek kravat beğenmesini de biliyor, Spor yapıyor, vücudu müte - nasip, adaleleri yerinde. Neşeli, konuş - mai insanı sıkmıyor. Sözleri etrafında kileri çekiyor ve eğlendiriyor. İşte bunun içindir ki Nihadın etrafında pervane gibi dönen birçok kızlar var, Doktor dk o MASAL ÇOCUKLARI HABER'İN.AŞK-VE-HİS“ROMANTI:'.10 siz gelince; o, Nihadın aksine, sakin, mutedil ciddi bir adamdır. Üniforması içersinde itinâsız zaraleti temsil eder. Zevke, eğ'en- ceye sarfedecek çok vakti yoktur, Çalış » ması, mesleği için, ülküsü için, aşkı için- dir. Işte bu iki adamı karşılaştırmak, hangisinin beni daha çok mesut edeceğini âray'ırmak bugün benim için bir vazile - dir. — Beyhude yere muhakeme etmiye, karar vermiye çalışıyorsun. Sen kararını çoktan vermişsin, fakat verdiğin kararın farkında değilsin, — Bu sözlerle he demek istiyorsun Nec ia? — Ne demek istediğim anayık meydan. da, Nihadın nişanlısı pe diye Necdeti dü- şünüyor. Demek ki kendisini memet ee , ceğine inanmış değildir. Nihatla yanyana isüikbale doğru saadetle yürüyeceğine inansaydı, buzün kendi kendisine “bu If ww Nakleden: erkekten hangisi brni daha çök mesut € der, diye sual sormazdı. O halde sen Nec deti daha çok seviyorsun. Yahut daha doğrusu yalnız Neçdetle alâkadarsın.. Behize iyiden iyiye kızmıştı: “Sözlerin çök mantıksız Neclâ, dedi. Adela düşünmeden Söylüyorsun. Bu dâkikada (aşan hislerin sözleri » miri kıymetini takdire mani oluyor. Yok» sa söylediklerim çok doğrudur. — Bu sözlerin doğru olsa vüziyeti yeni. den düşünmek Hizm olduğuna dair yeni bir delil olur, Misi birden surtular; Behire ne ie şaşırmış bir vazi- iğr dakikarlanberi vi düşünüyordu. Bur A da bütün genç kıla güzel” nine takarak pervane gibi dolaştıran Nikadı hatırlıyor. Delikanlı » nm güz, mütenasip hayalini dimağında MUZAFFER ESEN hir daha yaşatıyordu. Neclâ bu dakikada Pehirenin yerinde olmağı, Nihadın nişan. ina bulunmağı ne kadar isterdi. Birdenbire iki genç kız oldukları yerde sıçradı: Sokak kapısı taralmdan küfür - lerle karışık bir gürültü geliyordu. Bu sesler ikisini de daldıkları hulyadan uyar dırdı, Ve oldukça gergin bir hale kadar. ilerlemiş olan münakaşa havasını sakin - eştirdi. Behire ve Neclâ koridora atıldılar. Fat- ma Jlarım elinde süpürgesile haykırıp düruyordu, “Nedâ hizmetçisine sondur — Ne var, ne oluyor allahaşkma,. , — Hiş hanımeığım, O Bulgar sütçünün gib aca çırağı Mehmet yek mu? Her gelişinde büru ta'tılır, ileri geri öz. ler wyler, bu <*sam'da sütü verdikten sonra yine söylerineğe başladı. İşi çok azık, yağli ha gi yine aldır - undan bahsa başladı. Benim de kızdı.. Bu yastan sonra çırak m sanların maskarası olacak deği” e kaptığım gibi kalasım8 dim. ! İki genç kız kahkahalarla gi ladılar. Ve odaya döndüler. Neclâ geç vakte kadar Bebi de kaldı. Fükat bu vakadan sonr” delten hnseditmedi, Nihattan di. gi Nihat Nisuvaza girdiği vakıt nüz gelmemişti. Genç mimar gitti. Kapıyı görebilecek bir biz masaya oturdu, ve burada başbaşa geçecek mesut anları koyuldu, Nihat Oturup kahvesini isi sonra yalnız kalan her erkek gibi Ev ki masalarda oturan kadm bağladı. Gözleri kadınlar üzerind © maktan yorulunca hükmünü radaki kadınlardan hiçbirisi güzel, ince, Behireden mümtas Nihada yöre nişanlısı yer yüzüni? neydi, ve kendisine mesut bir hai lini idame ettiredek güzel diyordu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: