HAZİRAN — 1989 Şehirde gezerken Ege kız talebe yurdunda bir saat Yazan: NERİMAN HİKMET İçe Kiz Talebe Yurdu, çatısı da yüksek tahsil yapm; yle İstanbula gelmiş yüzlerce Kızı bulunduruyor, ars Bizde genç talebe kızlar, her İlgi bir pansiyon hayatma yurd Yang ME tercih ederler, Çünkü da kendilerine daha samimi, Asil bir Şmuhit ve topluluk ir, Onların arasında birleaç saat ge- emeği kararlaştırınca, kafamda Ma buna dair bir takım evaller ty, adan Lâlelideki binaya im, Yalnız onlarla rastgele ko- Ai im onları yakından gö- « Yurdun kapısından içeri daldr mea yüzüme ılık bir bahar , < çarptı. Bu insana neş'e, ha. * Veren bir srcaklekti. Ka; ka Pic: başka tarafta olacaktı Sima çıkan ilk ku azl çıkan ilk genç kız gayet ik sorduş . a Kimi istiyorsunuz?. Üstüne Çin deseninde, kırmızı, Vİ eflâtun renklerle kar yn RE yilema giyme, one ki ker bir sabahlık almış. tiği tün bu renkler onun cas rengini kapatamıyorddu . Aş kızın bir su damlası kar ve taze yüzünde iri, » #iyah gözleri bir katran sat- ku. ei adamı oyalayan, biran şa- parlaklıkta... Bçlar; da simsiyah ve dümdüz ik Halidin “Yezidin kazı, ini i Asuri dilberini kilmiş ağ” & i dilberinin çekilmiş ağ Azra ârzdien saçlarını an» Ne Ölem iç sy tndisine yurdlarına gelişimin ka Mİ anlattım. Beni çok tabit gi, I, Fakat bu saatte yurdda ak Telerinin bulunmadığı: söy- Rey, Seri dönemeztlim.. Bekle- iç, © belki uzun sürecekti.. Ona ha, “tim, Beni yurdda dolaştır - k » arkadaşlarına tanıştırma- Söyledim, Kabul etti, A abez yemek salonunu, müta- e ve yatakhaneleri do- ği eler taraf bir genç kız in. © ve temizliğinde idi. iye doğru kıy-| a iten gelen, yorgun bir halde yp, leri çıkarak, yatağına ko- Ki, , Düddet oturuyor, İmtihan in yaklaştığı bir sırada en Ri, > sakin bir talebe yüzü gör- İn, 8 kadar güçl. Ama onlar kirin bir iç rahatlığı, vicdan sy içinde oldukları hissini nde tzun bir yol yorgun. Düşen başka bir üzüntü de ol 1, larını gösteren bir Kal var dok L Ağirİcen ayni zamanda genç »la konuşuyorduk. O: a İzmirliyim, diyordu, ye tahsil ediyorsunuz?, 1 biyat.. Sminiz ?. & 2) < Semalifer.., Mey ilenizi özlüyor musumuz?.. N “et hasreti duymaz msr İniz bilir buraları size ilk gel “eğ günlerde ne yabancı gel. — — A — Tai, Batar katın korilorunda dur- S Eri, Çok samimi bir jestle ze erini başka tarafa çevirdi. ürkyenin ber yeri be ondan bir köşedir. Mem Mn her bucağını ayni şid. hiç Ama, imserim, duymadan... nrmda değil, dünyanın hiçbir ye- rinde onun kadar, insanm içini kavrayan, onun kadar cazip ve güzel bir şehir tasavvur edemiyo- rumu, — İstanbulu da mr?, — Evet, İstanbulu da., İzmirin nostaljisi damarlarımda dolaşan kanı tutuşturacak derecede küv- yetlidir. s.* Dördüncü katın en ucunda sol- da bulunan kapmın önüne geldik. İçerden derin bir münakaşadan hasıl olan sesler geliyordu: Polon- ya, Almanya, Çemberlayn, Muso- Bni diye konuşan genç kızlar an- laşılıyordu ki siyasetten bahsedi- yorlardı. Kapıyı mibmandarım açtı. Dört| kâryolanm ortasında bulunan bir masanın başıma gözlüklü genç bir il kız oturmuş, dirseklerini örtünün üstüne dayamış, diğer genç kızlar| yataklarmın» kenarmâda idiler. Hem ellerindeki işlerle meşgul o- Isyorlar, kem de konuşuyorlardı. Onların bu havasını bozmak is- temedim. Mevzularını dağıtmama” ğa gayret derek bi kenarda dur.) dum: — Siyasetten mi bahsediyorsu- nuz dedim, Masa başında oturan gözlüğünü çıkardı, mânak mânalh gül iye rek; — Evet, dedi.. zzğu,balde. sizin... eöçüşünüze acaba umumi bir ka” MP İeyaclk ME — Hayır. Harp olmıyacak!ı, — Bunu nasıl seziyonsunuz?... — Gayet basit!, Kanaatimce artık harp olamaz. Siyasi anlaş. malar, birleşmeler, Hitlerin hedefi önünde muazzam birsel teşkil dder, Almanya ne kadar kuvvetli görünürse görünsün, diğer taraf- taki kuvvet, kendi kuvveti yanım” da kıyas kabul etmiyecek derece. dedir. Sonra Italyaya gelince, İtalya herhangi bir tecavüzkür hareketi- le belki! biraz birşey daha alacak tır. Fakat unutmamalıdır ki buna mukabil kaybı yaman bir ölçüde olacaktır; h * anlatamam. Bu şehi Öyle kn Sy > u şehir Beliyor ki sade vata- AABER— A Ama şunu Demokrasilerin ilâve edeyim ki: su kalacak mde o zaman | bulunacağım! uzun gü. olur alda icesiz — Hangi fakültedesiniz?.. — Hukuk üçteyim. Karyolasınm ne oturmuş, dikişle meşgul genç İkıza döndüm: — Beğbin misiniz, korkuyor musunuz?. — Hayır, cevabinı verdi. Ha - yattan korkmuyorum, Ben hay mücadelesine şimdiden en emin, en güzel, en kuvvetli techizatla ha zırlanıyorum. — İstikbalde © tıpkı Türk ordusu gibi küvvetlenece ğim. Buna itimatlım var, Bende dünyayı yenebilecek Türk ordu. sunun enerjisi bulunuyor), Kimya mühendisten olduğ söyleyen genç kıza da: — Hayatta en çok sevdiği İşey nedir? diye sordum. — Bugün için kitabi, hayattan iz yegâne sevgim İ Bir genç kız atıldı. O belki Mr İha söyleyecekti.. Cevabını yatım bıraktırdi; İ — Ben de on beş yaşıma kadar roman okumasını çök severdim. Lâkin sonraları bu zevkim söndü. İŞimdi ancak afişleri, ilânları oku. İ yabiliyorum. Ge: lüm yok.. Diğeri de onun Sözünü kesti: — Tabii değil mi ya! Sürat as. rındayız. Herşeyi çabuk ve kısa öğrenmek İstiyorsun! Artık iş şaka döktlmüştü, .. Öğün içini taze ve gevrek kah - kahalar Holduruyordu. ' “.. tahammü - Genç mihmandarıma ve diğerle. rine teşekkür ederek onlardan ay” rıldım, Şimdi düşünüyorum: Ba. har, genç kız ve çiçek... Buzların üçü bir arada ne sonsuz, nero mantik bir güzellik ve heyecan ifa de eden hayaldir! Fakat bugün artık geçmiş, dev. rini aşmış, bu hayali tabloyu nak. zeden yepyeni, daha cazip başka bir hakikat var: Genç kız ve ki- tap!.. Bunların ikisi ne zarif bir mâna vücuda getiriyor!, Neriman HİKMET kşam Posins: | Orman insanları arasında: 22! ae rm ale | YAZAN: L. Busch * 35 Yılını vahşiler arasında geçirmiş bir Alman seyyahı Dünyanın her tarafında sırrı * gene kadından almak mümkündü sen bizi Bazutoların i Ayinlerine götürüyc ar iyi oluyorsun Y iki bu Ki z€ göstermiye (o geliyors bilene ait « Şu gorillere de kendi k duğu haki da daha mı mi ki?.. Baharango gene ormandan geler om ca vızıltıların yab senlonisini dinliyor gibi hiç cevap vermiyordu. kat, itiraf ederim, bu ogoriller meselesini o kadar şiddetle merak etmeye başlamıştım ki Baharanyo. ya bu sözleri söylerken o sesim acı yalvarır bir'ton almıştı! O derecede ki yamyam genç kadr nın yüzünde hüzün ve teessür belir- meye başladığını görüyordum. Onu büsbütün yumuşatmak zira dünyanın her tarafında sım gene kadından almak mümkündü * vahşi de olsa onun bötün kadınlı. İğına hücum etmeye başladım. — Baharango! dedim. Belki dili- nizi henüz iyice bilmediğim için söy lediklerimi tamamile anlamıyor: Beharargo bana birdenbire ümit veren bir tehalükle: — Anlıyorum! anlıyorum! tekrarladı. İ 41. O halde unutuyorsun ga liba ki ben sana anlattığım dünya nın en büyük reisi Alman i bu aç ve la reislerden korkuyor- san, budalalıkur!! Ben seni on diye kralının Alman kralının karısı Y Bütün bu memleketlerin ormanların, hayvanların, lerin, göllerin, nehirlerin, ingilerin yegâne yahibi sen olabilirsin! Hat. tâ gökte yıldızlar yök mudur?.. Bi zim Alman kralı onları dal boynuna asabi Velhasıl Afrikalı dınım bütün z&â şaheser bir hitabe iri ki erf delice merakım hırsla bu derece yamy: şairi olabildiğime ke retler içinde kali büt kralının ndi- nile söylediğim bu söz! İhayret içinde dinliyen İ birdenbire durdu, e İ Bizim durduğumuzun olmıyan Hans İsmr bekledikten sonra kulaklarıma kadar y | — Beyaz adami. dedi. İ mel. Bazutoların elinden sağ kur tulursak ben ©: di İğim!. übiyetine | o kadar se udu maydanoz ui neşteden genç tiyari ku Baharangonun bu mai İ ve vaadine birdi İ vindim ki terli İgibi garip bir kö yamyam kadınmı gayri caklıyarak demin yediği; muzların nl. Acaba bu esrar,İ; yapıyor | İiamış karnı onun ne kadar 1) ka Akşama doğru yorgun bir halde Bazutoların oturdukları orman ci. varına vasıl olduk, civarındaki meydanda & an yapılmış kulübele- n çocuklar ilk Derhal dışarı fırla ardı. yüzlü çırıl çıplak korkunç adamlar, önce gelenleri doyu gö geldiler. beyaz adam gör memişlerdi. Hele yanımda ( iriyart kırmızı saçir, âdi iri bir Holanda ineğini andıran yarı belinden yuka rt çırçıplak Hansa o kadar yük bir korkuyla (o bakıyorlardı ki ango otlara bizimde insan olduğumuza ve hallâ ları olan Novambo reisinin elçisi olduğunu söylemeye mecbur oldu. Bunu işiten adamlı lerine kend ar hayret etmiş ola- merakından o da muhteşem o: sarayından dışarıya çıkmıştı. Yamyam iin reisi kupku- ru, zayıflıktan vücudunun kemilde- fakat kocabaşlı, o koca k palak son bir zenciş tüdundani bir tulüm gibi dışarı fır obur duğunu bir bakışta gös. ri görünen, bir adam old teriyordu. Yallerinden, kulübelerinden, üst lerinde giyecek namına hemen he men hiğbir şey bulunmayışından gayet faklı Afrikalı yamyam deki as çıp da niçin bura ğ kestirmek mümkün değildi. Ben gerek Melâne gerek Avusturalyada olsun, yam İ asında bulundum. yamyamları asla ısturalya yamyamlarına Iman kralr namına ucundan geldiğimi, mŞİI. Ihtimal ki yamyam beyaz ve b da ak Fakat ile meş olma riyordu. sna dönmüş olan beni bu halde görünce: Emir borusundan iyorsum, hey! arkar korkunç ormana aksetmişti. Reisin şaşknılığını ve Hansa fen. fena baktığını gören Baharango ba na burada da yeni hasıl olmuş bur lunan muhabbetinin samimiyetini isbat edecek tatlı ve manidar na.| larla bakarak reji — Çuhala!.. Şüphesi, yaz insanları ilk defa görüyorsun? di. Sıska vü). ,İtelâşa düşmekte Bazuto allar bu güneş ağ l Şaşmış lâ muhafaza et mekte olan reisin, Baharangonun sorduğu bu sual üzerine yaptığı bir hareket derhal beni irkiltmeye kâ- fi yeldi. Zira reis heyecanla, bir goril gibi ellerini — Buheytu!.. Buheytul diye ba. ğirür, Bu söz; — Şeytan getirmesin! Manasına geli; geldi, boş geld Filvaki herifin bu goril vari se vinci benim de pek hoşuma gitmiş değildi, Mâamafih Hansa derhal (işaret ettim. Omuzundaki (torbadan bu herife de Alman kralının hediyeleri ni çıkarıp sundu: Yuvarlak ve sap" İr bir traş aynası, bir elektrik cep feneri bir de sahte altın bir nişan!, Reis bu hediyeleri, ayni şekilde Fakat Hans tam cep fenerini uza. rken düğmesine basıp reisin sura” le bir sıçradı recek zannettim!.. Saçları olmuş, “dehşetle yüzlerimize baka“ kalmıştı. Hans kahkahaları: tuta madi, Adamın pek fena korktuğunu ve şin fenaya sarması ihtimali olduğu nu gören Baharango gene hemen müdahale etti ve hediyelerin hepsi, rün dost hediyeleri maması İâzrmgeldi ti. Fakat reis Hansın yere bıraktığı elektrik fenerine elini bile sürmekten korkuyordu. Bu cep (fenerini parm mağile göstererek Ba — Bu güneş ağacı mıdır? dedi. aribi nerede Bi ngo da bu acı karşısın hayret ve reisinden aşağı kalmış değildi. 4 Ben, fırsattan istifade etmeyi dü“ şündüm ve Baharangoya: — Evet! bu güneş ağacını bizim kralı güneşten koparıp Ba, e hediye etti! dedimi, a | Onün düğmesi vardır. Ona gecce” yin pazmağile bastı mı, ucunda der hal güneş çiçeği açılır! Etrafı gün düz gibi yapar. Gece karanlığın da ne kadar saklanırsa o saklansın" ayesi Bazu. to reisi düşma! görebilir! Baharango güya arlamış gibi ba garip izahatı reise leltiği zaman Bazuto reisi biran hayretler içinde kaldı. Uzün uzun düşüm Sonra: — Uarançu! Uarançu! diye, gene ne vurmaya başladı. Güneş çiçeği! güneş çiçeği! de gönderebilir. (Arkası var) B İyi bir elbise en müessir Tavsiye mektubudur modası Üzerine) çalışır Yavuz Sezen Paris kadın ve erkek terzilik akademilerinden diplomalı 113 Beyoğlu Parmakkapı Gayret apartımanı Türk Fo/ to evi üstünde.. Amerikan