Vİ AM POSTASI e Neşriyet Müdürü © an Rasim (İDARE EVİ; slk e yem Yan idare |, b leyin penceremden bakıy im, ortalık bembeyaz... Beyaz, ya be Pengi. Acaba bunu 1839 3 *P barış görüşle geçeceğine t saymak doğru olur mu? *Yelim de öyle olsur! gönü *Z Sula, sükünn o kadar süsa- benii Yağması gibi tebit bir hâ. > a bir müjde diye karştla- ,, Canda ülmide düsmek isti Üye ne güzel şeydir. Pet Drt az Uzan uzun bakıyorum; vag 5 doymak kabil mi? kar li in Ari hattâ Nasreddin baliğ rı ekmeğe katık etme- İn > hak veriyarum: in. sale BÜzel şeyi yüzüne sürüp Si oldurası geliyor. Soğuklu. Soğuk. Pencerelerim kapalı, » ea aloe ama İstanbul evi, ) Ka işa da olsa, yine İstan- ii yine camlarından, kapı m... <, her yerinden rüzgâr kiğan kış geldi mi, peneerele- leken mea Mâzmm... (Sırası gel- tama üyeyim, belediye ev, a- VAR ihşasimı sıkı bir müraka- 2 Mâbi tulmuyor; böyle dami a. bi, Se Yağmurda duvarları sır- aslilam kesilen, hakkuran kafesi gi- APArtranisr . Kurulmasına izin ŞU risemeli; scai sahibieri Yapıları- İTİ olmasına değil, yalnız bol r, elena shemmiyet veri- Prtar), Kar, getirdiği soğuğa, sebeb ol. i sıkıntılara rağmen ke- Çünkü poyrazla bera- gür da - hiç olmaz. İstanbul'da - vücudu tazeler. Bai hele uzun sürerse, ne ii. Par, ne bacaklarımızda ta, a . de gönüllerde ni > YA yakin zamandanberi 2 rde bi algınıdır gidiyi ir grip salgınıdır gidiyor; BE nnederim ei ği ev pek kal ç m girmediği Türlü “örtü düçar BiZE tad, © çi arda divayı göreceğiz di- g rem yoruldu, Bu yılm gri- ki a bir yakaladı mt, birak, Gö 'Yor... Hep iodosun küner- kaman, pp bu kar şehre : ilâçlar ekim gibi geldi, çeşit ç&- ; |, TİR bir aydır yapamadığını * Eünde bocerecek, hastalığı te- Yula yuta pek farkettirmeden <rimlzs işliyen rütubetli s0 — bir taraftan da almlarımızdan #ıktntı teri... insanı basta et- ezde ne eder? | Büiyorum, kar fiği için beni a dığına sevin. uyacak kimse« e yardır “Fakir fikarn soğuk- a m sen hem seviniyor. ie Bovindiğini söylemekten W- bei diyecekler, Evet &- Pim de pek o rsımdığım yok; W odada da hohladığım zaman r yam, hafif bir buhar çıkıyor; “arım, dizlerim pek rahat ol- | Mdıklarını haber veriyor. Biraz. | soköğa çikacağım ve muhak- ri boş Üşüyeceğim, Ama ne x KYA sicak olur, kışın da soğuk. ee kan medeniyeti bile enine 8 havaların hep bir git- çare bulamadı. Belki bir nda gayem östünde değil, bik irler kurulur, o zaraan . irklari kalmaz. Çok şükür e insanlarda böyle bir ars siz gır hür Wells bile pence- m R ti svler tasavvur edi, oan ia İkinci, yirmi üçüncü LER İNSAN Oğlanın küstebek- so vermiyor. Demek i haber ENİ yıl karla girdi. Sabah. | 9 öl 'zuldu, incecik ter- İ dürlük bile olsa, ten el çektirildi yerler değil, bilhassa şan lemeden sonra kabil de hayırdır. larla, vazif, memurları sevindirecektir. Yahudi Valimizden beklediklerimız Bugünkü gazeteler, İstanbul belediyesi idaresinde, mü bir takım mühim yerleri işgal edenlere ini haber vermektedirler. Bu tahkikata kimin zamanında başlarırsa başlansın, nun Lütfi Kırdarın İstanbul idaresi başına yeni gelmiş bulun- duğu bir zamanda neticelenmiş olması bir fakhayırdır. Çön- kü, biliyoruz ki İstanbul vilâyeti belediyesinde âmir olan zat, büyük bir hüsnüniyet sahibidir. Vazifesinin ilk günlerinde karşılaştığı işden el çektirme- ye varan tahkikatlar, kendisinde herkeste olduğu gibi hassa belediye işlerimizin bir hayli bozuk olduğu, el konması icap eden yerlerin, yalnız tahkikatına evvelce başlanmış olan tün belediye özireleri, şubeleri, mü- esseseleri olduğu kanaatini uyandıracaktır. Koku hakikaten bir telessüh kokusudur.. İnsanda, nereye el atılırsa bir çamurla havası uyanıyor.. Bu doğru mu? * Belki evet, belki de hayır... Fakat şu var ki, bugün efkârı umumiyenin burunlarında dola- bu tefessüh havasının doğru olmadığım mak, ancak her dairede, her şubede yapılacak esasi: bir ince. bilecektir. i ihmal eden belediye âmiri yalnız maki- ne şubesi müdürü Nusret midir?, Garaj müdürünün şubesindeki yolsuzluklardan mı ileri alınan 60 çeki odundan altı çekisini evine gönderen yalnız mutemed Ahmet Göker midir?, : Buna bu dakikada verilecek cevap gene belki evet, belki Hayır demeğe kimsenin dili varmaz. Bu o çatı altında va. zile almış memurların, âmirlerin hepsine bühtan olur. Evet demek güçleşir, çünkü tefessühün emareleri var.. Lütfi Kırdarın şu ve bu demeden her şeyi, her işi tetkiki, inceden inceye araştırması, vazifesini bilen dürüst memur- inin ehli olmıyanları, ihmalcileri ortaya koyacak ve böyle bir hareket, hiç şüphe yok ki, vazifesini bilen dürüst muhacereti Bir Ingiliz heyeti, 150.000 Yahudi een nn annene eşasaume v0 0000n00 000 |0na0anNvu0m e oomsmeece0en sn ç0eesanmMMeız Tet iş bu. başında bulunan, İstanbul bil. karşılaşılacağı ortaya koy- | İstifası, or? Konservatuvara işçinin Almanyadan çıkarılması işini tetkik etmek üzere Berline Londra, 3 (A.A) Mülteciler çolisi müdürü George Rubiee, ikin- ci müdür Robert Pell, maliye eks- perlerinden Joseph Lotton ve henüz tayin edilmemiş olan İngiliz hazine nin bir mümessili büyük bir ihti- i malle gelecek hafta başında Berline İ giderek Dr. Şaht ve Göring ile Dr. ! Şahtın Londrayı ziyareli esnasın Ida vermiş olduğu plân mucibince I yahudi muhacereti meselesini tet- kik edeceklerdir. Bu plânda evvelâ İ nisbeten genç olan kadın ve erkek İbütün yahudi işçilerin muhacereti | İki daha uzun bir müddet güneşi gö- İrtp rüzgürların tesirinde kalacağız. O halde kışm kar yağmasını da, havalarm soğumasını da hoş göre- lim, Kânunlarda, şubatta ortalık temmuz, hiç olmazsa evjül gibi ol- sun diye istediğimiz kadar dua e. delim, kâr etmez. Ebedi bahar, gü- gel bir tasavvur ama ne yapalım ki İnsan oğlunun nasibinde yok. İyisi mi, yazım #afasından olduğu gibi #u bembeyaz, uzanıp giden karın key- finden de bahsedelim ve şairle be- raber: “Mihnetl kendiye zevk et. mededir âlemde hüner, diyelim. Nurullak ATAÇ gidiyor derpiş edilmektedir. Bunların mik- tarı 150.000 kişi kadardır. Almanya filhakika bir 5 mahiyette olan ve kendilerine ağır bir haraç tahmil edilen kapitilâs yonlardan ziyade servetleri mahdut olan ve devlet için bir yük teşkil den yahudilerden kurtulmak ayni zamanda Alman işçilerinin işsiz kal masına mani olmak istemektedir. Almanya hükümeti "Almanyada kalacak olup birkaç sene içinde ted- rioen uzaklaştırlacak (olan yahu dilere karşı yapılacak muameleler hakında bazı teminat vermeği der- piş eylemektedir. Bu teklifleri şimdiki şekillerle kabul etmeğe imkân yoktur. Ve bir çok noktaları halledilmeğe muhtaç» tır, Yahudi işçilerinin o muhacereti prensipi Almanyanın makbul temi- nat vermesi rartile kabul edilebile- cektir, Çünkü Almanyanın insani İmülâhazalarla hareket eden hükü- İ melten kısa we uzun bir mühletin sonunda yeni mali ( fedakârlıklar İtalep etmek fikrile büyük bir yahu- idi kütlesini memlekette alıkoymak istemesinden korkulmaktadır. Mü- him meselelerden biri de i Mevsimsiz siyasi haberler A NADOLU Ajansı bildiriyor: “Hariciye nazırı Von Ribbentropun kânunusani içinde Varşovaya seyahat ede” ceğine dair çıkan (o haberleri salâhiyettar mahafil mevsimsiz addetmektedi! Salâhiyettar olmıyan mahafil kında değil mi ki sanki? Bu kış kıyamet Varşova Yaz gelip bavalar açılmadan, madan onlar cerre (çıkmazlar. gariptir ki politikacılar bu güzel havada ortalığa dağıldıkları zaman da: — Uluklar kararır! Bunlar, mevsiminde işe ya hey deseler, mevsimsiz olur vesselâm. Velhasıl anlaşılıyor ki hangi mevsim ©- Vursa olsun: Havayı bozan politikacılardır. gibi bir yere seyahat için elbette mevsim değildir. Politikac pir, canlarmın kadrini bilirler. güneş çık” diyor ki: işin far biz şeylerdi. Fakat ne su yoktu.,, Muharrir galiba dır. Diğer vapurlara, yürü, bakmadı mı hiç? RARFR — Aksum postası — amaaa a Genç kalmanın sırrı S.G, rumuzlu bir muharrir (zenç kala bilmenin sırrı) hakkında bir “Geçen gün baktım; köprüdeki Boğaziçi vapur iskelesinden, yirmi oluz kadar Al- man çıktı. Seyyah olacaklardı, fazlası yaşlı yaşlı, fakat hepsi de, ne güre Kadınlar, yaz aylarında imiş- ler gibi, incecik yün ceketler Erkeklerden dörtte üçünün sırtında palto- alınam Son (günlerin dedikoduların dan biri ve belki şehrimizi en #- Ikadar edeni zeytinyağların saf olup olmadıkları davasıdır, Belediye 200 nümuneyi tahlil ettirdi. Gazetelerin ağzından ha- kikati öğrenmek müşkül oldu, ri, “çoğu mahlüt çıktı,, dedi, di- geri “hepsi saf bulundu,, diye ce- vap verdi, Bu mesele Istanbul halkının € zeli derdlerinden biridir, Ne va- kit yağ almak vaziyetinde kalsak içimizde, mahlüt, muzır, kötü bir | yağ alarak ağzımızın tadını kay» İ betmek endişesi belirir. Evvelce | de bir münasebetle temas ettiği miz bu hâdisenin son safhası bizi yeni bir röportaja ve yani yeni bir araştırmağa sevketti, Bir yağcı ne diyor ? Bilhassa Vejetalin üzerine top- tancılık yapan Asmaaltı yağ tacir- lerinden biri diyor ki: “— Sadeyağlarmın mahlüt olduklarında şek ve şüphe | yoktur. Bunları tahlile de lü- zum yoktur, Çönkü evlerimizde İ yakınca anlarız. Bazıları o ka | dar kötü bir koku meşreder ki | içyağı eritiliyor sanırız, Bu yağlara her sey karıştı rılıyor. Vejetalin safiyeti Oba- kımındam söz götürmez yağlar dandır, Maahaza bu yağlard. diğer yemek yağlarının tahlitin- de mühim bir rol oynamakta- dir. Çünkü 40 ısa perâken- de satılan vejetalin yağları vars dır. Bunların 25 - 35 arasında toptancılara malolduğunu he- sap edersek 80 den itibaren 120 ye kadar satılan yağlara karış. tırdmak suretiyle elde edilecek | kâr hesap olunabilir, J Zeytinyağlarıma gelince her yerde birkaç cinsini görürüz .. tephesidir. İngiliz o mahfillerinde Şahtm teklifinde olduğu gibi A- manya bu plânın tatbiki esnasında ticari bir esas üzerinden kendisine bir menfaat temin oetmek yoluna | sapmaması lâzımgeldiği söylenmek” tedir. Bu mahfillerde hasıl olan ka” | naate göre Almanya elinde bulunan | ecnebi dövizlerinden bir miklarını bu işe tahsis etmelidir. Halbuki şimdiki plânla bu hususta ihtiyar edilecek masrafları d'7er devletler- rin deruhte etmesi istenilmektedir. Muh ıdar olan mil” n mukabilinde bir menfaat temin etmeksizin fazla Alman ihra- | catını ödemek için mülüm miktrda döviz vermeleri lâzrmevlecektir, PAİR AİN ARI Muhtelif fiyatlarla sat lır. Muhtelif fiyatlarla satılan bu yağların ayni nevilerini muh telif yerlerde çok değişik fiyat. larla buluruz. Bunlarm hepsi nin saf olduğunu garip görünüyor, İçlerine pamukyafı iddia etmek karıştı rılmış olanlar hele pek çoktur. Virol yağının karıştırılıp ka- rıştırılmad ğı hakkındaki su- alinize müsbet bir cevap veremi yeceğim. Yağcıları himaye va ziyetinde görünmek istemem .. | Ben yağcıların piyasadan emni yeti kaldırdıklarından muztarip biriyim, Fakat Virci yağı kokusuz ol- masına rağmen yanınca fena koku yağdır. Boyandığını kal sek bile bunun tersini d: dikkat çok ağır ve veren bir e gözüne almak lâzımdır. Kendi hesabıma yağları Vi- rol kariştırılmadığını Yy ; Lüzum yok buna. Daba vcur mikyasta tahlit yapmak mmkün. dür... m. Kimyaker ne diyor ? Kimya hocülarımızdan biri di- yorki : “— Bu iş çok ince bir mese- dir.. Bugünkü tahlil şeraitine göre yağların katıştırılıp karış- tırılmadığını anlamak mişkül- dür. Bence yağla; şiş mümkündür ki bunu tahlil o tarzda tağ- hanelerin elinden saf diye ge- girmek kabildir. Yağların safiyetini aramak için tahlil usulleri vardır. Bun- lar tatbik edilmedikçe bu içinden çıkılmaz. Bilhassa mahalle zeytinyağları taamı Jezettedir, çabuk donar. Yemek - leri acıtır, Bunların bir an için saf olduklarını kabul etmiş bulunsak bile bu takdirde mahalle bakkala. zmda 42 - 45 kuruş hakkallarında acayip bir fiyatla satılan Kaç kişinin paltosu var. Kaç kadın he- müz yazlığı çıkarabildi? O halde bütün pa- bedi ihtiyar, yazısında Yarıdan giymişlerdi. Bunu anlatan muharrir, bu seyyahla- rn Yüşa tepesinden geldiklerini söyliye- rek “onları püfür püfür boğaz sürükliyen hangi sebebti? Hiç şüphe yok, ebedi gençlikleri,, diyor. stanbulun yabancısı" tepelerine iğü yollara Kara kış rasızlıktan paltosuzlar ebedi genç, paltola rma ve kürklerine sarılan biçareler de & A birader cepleri dolu, gönülleri ferah vakitleri boş, ne kazanç, ne sty, ne iate ve ne mesken düşünen bu adamların vaziyet lerini ve hallerini bana ver sana denizden yüzerek Yüşaya gidip değil, sakalir ihtiyar dulurum. gelecek kaç genç Elimiz, dilimiz, gücümüz, sözümüz var- dığı yerde biçdre tabiatin dört mevsimde bir gelen kışma kara der geçeriz. Bu kişi korkunç bir hale uydurulmuş, asla yerinde olmuyan bir ta- bir değil midir ki ey kari! Mikropeuz, ter- getirmek için temiz, bembeyaz karın adı kara kıştır, af yağ var mı, yok mu? Bizzat yağcılar « Zeytin yağları mahlüttur» diyorlar; Kimyagerler tahlille bir netice iyacağı kanaatinde... bu yağların toptancılar #a (55) kuruşa satılması nasıl izah oluna bilir?, Bugün zeytinyağlarınmn fiyatı perakende olarak 50 - 60 arasında. dır. Bi: vağcı te münass kiz « diyor '— Asıl zeytinyağını yen yeyemer.. Çok ağu Zeyti m hafifletmek 1â- zımdır. Hakiki ve saf zeytinya. ğı gayet koyu olur ve rengi de hafif maviye çalar. Halbuki pi yasada böyle yağ bulmak be- men hemen güçtür. yeme Esnaf bu ze sata“ e inanmaz, yağ maz. Halk sahibine şekli: rengine bakıp mahlüt zanneder, ra yağtıların daha ihtiyatla (o ha- reket ettiklerinde şüphe yoktur. Fakat piyasada mahlüt yağ bulur- duğu da muhakkaktır. Tahlil ne- ticelerinin müsbet olmaması kim. yakerlerin dediği gibi fennen bir şey ilade etmiyorsa da bu takdir- Ge işi başka kanaldan tetkik etmek gerektir. i i İşe belediye el koyduktan son. Hattâ balıkyağı satan bir mü- essese sahibi ile görüştük. Bu da diyer ki; nda safı 1 piyasada “— Bahıkya” nı ve asıl matlübur bulmak müşküldür Toptancılardan alınan bü yağlar süzgeçten (geçirilerek İ şişelere konur ve üzerlerine eti. | ketler yapıştırılarak satan mües j seselere maledilir, | Ben kendi hesabına balık- | yağların da saf clmadığını İ iddia edecek vaziyetteyim.,, Görülüyor ki yağlar meselesi henüz bir tahlil ile bitmiş derd de- ğildir. Bu işin içindöa çık? & | için tetkikatı, araştırmağı dürüst leştirmek gerektir, Yemek yağları, zeytir tereyağları biribirini tutmaz fiyat | larla satılan ve ne oldukları dalma şüphe veren haldedirler Düşünüyoruz da | hattâ gazyağı dahi olr | rüyoruz. Yahut İ neticeye vasıl şturup bu | ölüyoruz. O halde hakiksten en saf yağ demek yal. | m2 pürgatli olarak alınan Findya I ğıdır, Müââmafih artık bö; ça da lüzum kalmaıştır. © Xadar haktedilmiş yağların en bü. yük marifeti dişletidir. Abbas Hilmi Ankarada Paşa Sabık Misir Tidef Abbas Mimi İpaşa şehrimize gelmiş ve dün gk. “yam Ankaraya gitmiştir.