tantane Gi! “ bir dakika bekliyecek Bab otomobilim bek- xi bitirelim, bir göz gezdirdik. ve ziyaretçiye hitap a ie Batar si Sitemiz kâfi ; şimdi işinizi #mizda bulunan genç &birile mi evlenmek i balm Bugün Kânunu ' Yarın da senebaşıdır.. ii dardır, Memleketi e Sen Bu kadar az €vlendirebilir mi hı Wi BT ata ir defa deği, üç il itim. Bu husustaki mahareti- ik İsterim. Taşrada dükkânm yardır, iş © *Ülenmek için gelmiş bu. Bi: Ç hh b zercenii alabilirsiniz. Be yapacağım?, ve kadınlara bir göz i beğendiğinizi vi ki adar kadın ve kız var 4 ; Msesine benziyor. ” e Ge yalnız genç kızlar Vardır. Başlarına karmı- i aye olanlar dul, öteki- 4 bakalım, seçiniz... olunuz. Başka işlerim #l çim, Ni dakika sabredi. takayım. İşte karşıdaki bu kadın hoşuma gidi- ha beyaz karanfili al, aşağıya PİNMön,, takdim et.. Eğer be ka- Xp takarsa, sizinle izdivaca Ni İ aşağıya iner ve bir telâş içinde müdürün t dür, muvafakat ediyor!.. a : pencereden gördüm... N iv Asimi ikmal ve itmam Ve İakiey sonra her şey hazır yi GEZ şaşıyorum... ziyafetini ısmarla- ME musunuz?, ayok!., Medarilk ederiz, Davetli izdivaç olmar.. salonda bekir r a dn Ne Saları tanımıyorum... çime adamlardır! Ka. beşiz Orda bulacaksınız. E- i vin anat iki ile üç ara- Seüzler, Kızlarının koca Mt sorarlar. Haxr Ki düğün elbisesini apıda beki; öğ bekliyen taksiyi i iie kişilik bir ziyafet İN Ye, “ Simdi yandaki salo- ray müakezelesini im Noter ve davet. ür Noter, yeni pi va mu- a huzurunda oku İMzanızı atmak lütf- by unuz? “lip bittikten sonra lir. Masaya otur” Rüvey, karısının İsmi. te Nü a, aşkla biribirlerinin gi ik Da ilerden biri bu Yiemektedir, Güvey, rar.) İk in mükemmelli- N Ki ekerken, birden- i p "YE davetlilere hitap Yazan: Hikâyeci eder.) — Muhterem davetlilerim! Şimdi yas hinızdan ayrılacağım için beni mazur görürsünüz, değil mi? Trenim saat 9,30 da kalkıyor... (Davetliler, karı kocayı kapıya ka- dar geçirirler, Yeni evliler otomobile binecekleri sırada hüngür hüngür ağla. yan bir kadın yanaşı: ve inliyerek gü- veyiye sorar.) — Şüphesiz onu mes'ud edeceksiniz değil ini? — Kimi?, — Karınızı... — Fakat siz neci oluyorsunuz?. — Kayınvaldeniz, sevgili damadım... — Müşerref oldum elendim.. (Damat alelâcele otomobile biner. Şapkasın: nezaketle başından çıkararak kaynanasını selâmlar, Ertesi gün Acen- ta müdürü dairesine gelince, taşralı bakkalın şu mektubunu bulur.) “Dün zevce şıfatiyle almış olduğum bayan, yatak odamızın masasına aşağı- da listesini bildirdiğim eşyayı yerleştir» miştir: Sun'i bir diş sırası, kocaman bir peruka, sun'i bir göz... ilh...,, HİKAYECİ Almanya aleyhine nümayiş Bir Alman gazetesinin Amerikan kızlığına hücumu Amerikadaki Nazi aleyhtarlığını görühledi Almanyanın ileri gelen Nazi gazetele- rinden biri olan Beobahter (gazetesinde geçenlerde Amerikan — kızları hakkında çıkan bir yazı:Amerikada şiddetli bir in- fial uyandırmış, halk birçok yerlerde top” lanarak nazi Almanyası aleyhine nüma- yişler yapmışlardır. Alman gözetesinin bugünkü Amerikan kızlığının bazı ahlâ“ ki zaaflarına hücum edişini Amerikan ef kârı umumiyesi garazkârane ve hakikat ten çok uzak bulmakta ve Amerikan mat” buatı bundan “alçakça bir iftira, diye bahsetmektedirler. Almanyaya karşı bir jest olmak üzere Nevyork belediye reisi La Guardia Nev- yorktaki Alman konsoloshanesinin muha” fazasını üç Musevi polis komiserine tevdi etmiştir. Bu üç zabita memuru binlerce halkın tehdidine aldırış etmiyerek havat- larını tehlikeye atmak suretile konsolos tan bir ümit mi bekliyordu?. Acaba Rölan Kândiyano kur Yazan: İkinim —20— Hataları anlatan ve vesikalârı beren; AK, Osmanlı hükümetinin, ne olup bittiğine bakacak hali yoktu! — Niçin çalışıyoruz g dedi. Bütün bunları hazırlamadan bir harekete geçe miyeceğimiz aşikârdır. Henüz dedim. Hınçaklı olanlar bile ne olup biteceğini bilmiyorlar. Hepsi ka- ranlıkta yürüyorlar. Avrupadaki şubelerimizin faaliyet ve mesailerinin derecesi hakkında hiç bir ma- lümatımız yok. Bir iki gazetenin ekalliyetler hakkında” ki nesriyatından, bir de bizim naşisi ef- kârmız olan birkaç gazetenin hükümeti seniye ve padişah aleyhindeki yazıların dan başka elimizde müsbet bir şey yok. Birkaç şaki şurada ( burada adi şekavet hâdiseleri yapmaktadır. Merzifon şubesi (cephane ve silâh işini burada halletme- mizi) bildiriyor. Ne paramız, ne teşkilâ” tımız var, Nasıl yapacağız? Cevahirciyan dinledi ve gülerek kolu ma girdi . — Her vilâyette dedi, ufak büyük şube” ler açacağız. Ben bu voklai nazarımı bir hayır müessesesinin Türkiyede teessüsü mahiyetinde göstererek saraydan mezu niyet almağa çalışacağım. Hattâ hükü supi ile muhabere ettim. Bunlar da bir ta-| râltan bilhassa ermeni mekteplerindeki tâlebeyi Osmanlılık aleyhine hazırlamak” tadırlar. Protestanlar da bizim kada tahakkuıkunu isterler, Gaye rile ara" muğla muhaseme yoktur. Muhslefeler şahsi mahiyettedir. Buzün saraya beraber gideceğiz. Senin saray muhitinde tanın- mani islerim. Ben (İstanbuldan ayn dıktan sonra beni istihlâf edecek aklı ba- şında birine ihtiyaç vardır. Senin zaptiyenin katli o ithamile aran dığı biliyorum. Fakat (o bittabi bu işle suni taksirin olmadığı da o malümumuz- dur, Hükümete akseden bu işi tevkil et- meğe muvaffak oldum. Ropen Cevahirciyanla daha açık konuş manın zamanı gelmişti. Aşağı yukarı ç peydir kolkola yürüyorduk. Dedim ki; — Mındıkyanın cebinde bir mektup ve bir de sizin kartınızı gördüm. Onun bir işini tebrik ediyorsunuz, Mındık- yanın da Kayseri valisi #le dost oldu. ğunu mektupta öğrendim. Orada bir hayli de çalışımı keyfiyeti bars mühim davamızın metten yardım teminine uğraşacağım. Os-| göründü. manlı hükümeti, dış meşüldür ki içeride ne olup ne bittiğine bakacak hali yoktur. Ümit ederim ki önümüzdeki ay zarfın” dada ilk Ermenistan meclisi o umumisini toplıyalım. Kayayanı bu işe memur et” tiğimizi biliyorsun. İngiltereden Jirarda bilhassa bu maksatla geldi. Yoksa protes- tanların ermenilik aleyhinde olmalarım dan Hiçbir Sena netice çıkmaz. Bilâkis İçin mahiyetini hükümetin böyle bilmesi le siyasetile o kadar| kitnizedir. Kayseride protestan varı Kr —————— a a a haneyi tahrip edilmekten kurtarmağa mu vaffak olmuşlardır. Filâdelfiyada da 3000 kişilik bir halk|. kütlesi büyük bir infial ile bağırıp çoğ" rarak Hitleri temsil etmek üzere yapılan bir bez bebeği yakmışlardır. Bu, Amerika" da Hitlerin ilk yakılışı değildir Nazi gâzelesinin . Amerikan kızlığına hücumu, oradaki Yahudiler tarafından Ropen Çevabirciyan biraz sarsilmış- tı. Dikkatle dinledi ve alnında hakiki ter damlaları birikti. — Dedim. Siz de büyük” alâka ile dinliyorsunuz. — Evet, dedi, Fakat bu işleri biraz daha geç anlamanız da kendimce bir mahzur görmüyorum. — Amâ, dedim. Ben de Mındıkyan- dan va hattâ, mütecsşir olmazsanız. sizden de şüphede devam ettikçe Fa- hatla çalısamıyacağımı anbyorum. — Zarar yok, dedi. Biribirimizden şüphe ederek çalışmamız daha iyi netil geler verebilir. Cevahirciyan bir türlü Mındıkyan münasebetiyle ileri sürdüğü Şüpheli geylere cevap vermek istememiş ve hattâ bir aralık hepimizin icabında ©- limizde silâh gibi kullandığımız tehdi dini yapmaktan çekinmemişti. Komitemizin azasından her şeyden meydana getirilmiş olan nazi aleyhtarlığıı önce tam bir mutavaat beklemek hak- cereyanını bir hayli körüklemiştir. Halk bir çok yerlerde Alman mallarına boykot yapmağı düşünmektedir. KAHRAMAN HAYDUD Yalnız Altiyeri yerinde kalmış, Leonoru süzüyordu. kımızdır. Bütün sırlarımızı hepimizin bilmesi işin çorbaya dönmesine sebep lerimizin içine giriyorsunuz. Bütün şüpheleriniz zamanla çözülecektir, Fu- kat her şeyi birdenbire öğrencek arzu- nuz da bu anda ve hattâ bu anlarda tahakkuk edemez. Ve cebinden bir kâğıt çızsrarak ba na uzattı. Hakikaten böyle bir vesika- yı görmeğe mühtaçtım. Bu Merzifon ve Kayseri şubelerinin müşterek mü- hür ve İmzalarını taşıyan bir şahadet- name İdi, Hınçak hareketinin başından sonu- na kadar en mühim mevkii ve rolü muhafaza etmiş bulunan Ropen Çeva- hirciyan henüz yirmi beş yasında güç- lü kuvvetli bir delikanlı idi. Merzifon mektebinde okumuş ve buradan me- zun olmuş Kayseride protestan mek. tebi hocalığı yapmış ve orada Gülbenk yan Dikran ile, Adana vaizinin oğlu Aleksandr ile tanışmış ve ilk defa Kayseride Ermeniler arasında yapı” lan gizli bir topluluğa iştiraki istendi Zi zaman reddetmişti. Bilâhara Ala- cıyan Katabetin dükkâninda biçakçı oğlu Kirkor ve Dökmeciyan Parsihle görüştükten sonra komiteye dahil ol Mağa karar vermiş ve bir kasa defteri tutmağı memur eğilciştir. Cevahirciyanin ibraz ettiği tutmağa memur edilmiştir. Üzerinde kılıç ve çekiç arması var- dı. Altında ermenice hakkedilmiş (Hınçakyan taraftaranı Kayseri mör- kogzi idavesi) ve yanında da yine (Hın- çakyan taraftaranı Merzifon merke- #i idaresi) İbareli iki mütfjür, altların. da da (Mene), (Vahram) (1) (Agop) (2) imzaları vardı. Burada (17) numaralı Fonçakyan idare heyeti jiera memurluğuna seçilen Ropen Cevahireiyanın Hınçak komi: tesini mezun bulunduğu ve ge rek Merzifon ve gerekse Kayseri gibi iki büyük idare merkezi namına mü' zakereler, taahhütler yapmağa, karar. lar İthazına mezun bulunduğu bildi rilmekte idi, (Devamı var) (1) Vahram Merzifon umumi kâtibi idi, ” (2) Agop, Kayseri şubesi reis veki- fi bulunuyordu. İdam edilen meşhur vesika olabilir, Siz yavaş yavaş en büyük iş- Cehidekyan budur. KAHRAMAN HAYDUL Onun neyel itham edildiğini ve heyecanlandı.. o Kekeleyerek: — Rolanı ihbar eden sizsiniz onu kimin itham ettiğini öğren. tulacak ve yerine Emperya m mahküm olacaktı?, Her halde bu adam, Emper- yanın omuvafakatiyle gizlice tertip olunan o müthiş tuzağa vükifti. , Demek bu yaralıya, bir ka dın elinden çıkan hançer dürbe- si yetmemişti.. Davila, şüphe yok ki, biraz sonra Emperyanın cinayeti, çevrilen entrikaları is” bat edecek ve onun mahikümi- yetine, ölümüne sebep olacaktı. Ancak bu suretledir ki, kalbi rahat olarak can verecekti, Birdenbire herkes, dehşetli bir manzara karşısında kalarak irkildi; Salonun “kapısından, dört kuvvetli uşağın taşıdığı bir kol tuk sokuluyordu. Evet, doğrüy” du.. Koltukta Jan Davila vard, Yüzünü ölüm sarısı kapla- mıştı İlk bakışta, ölüden fark: sız görünen bu adam, koltuk, salonun ortâsına konup ta w- şaklar çekilice hafit bir hayat eseri gösterdi. Ölgün gözleri, Emperyaya dikilmişti, Hâkimler şiddetli bir heye- can içindeydiler. Yerlerinden kalkarak, öğim balinde bulunan ve belki de hemen ölecek olan bu adamın Üzerine eğilâiler. Leonor, bütün ruhiyle bu 2" damın ne söyliyeceğini bekli- yordu, Acaba onun beyaz du- dakları bu müthiş hâdiseyi tas dik mi edecekti? Acaba Jan Davila: — Evet, Rolan Kandiyano şuhmeşrep Emperyanm âşıkıy- dı. Beni bu yüzden öldürmek kastiyle yaraladı.. mı deyecek- tie Davila bir hareket yaptı. Hâkimler aztcık çekildiler. De- rin bir süküt vardı odada. Şim- di yalnız yaralınm boğazından çıkan ıslıklar işidiliyordu. Bu sırada Foskarinin #esi işidildi; — Jan Davila! Arkadaşları. muzin huzurunda Rolan Kardi- yanoun şizi katletmek üzere yaraladığına dair bu kadının haberini tasdike mi geldiniz?. Leönor, Davilanın dudakları arasından dökülecek kelimeleri beklerken gözlerini kapadı, el- lerini kavuşturdu. Jân Dâvila, zayıf kLollariyle koltuğun kenarlarına tutundu... Güçlükle işidilebilen hafif bir sesle: — Şahadet ve tasdik ederim ki.. diye başlamıştı.. Fakat daha fazla söylemiye kuvveti kalmamıştı... mek istiyorum, Emperya birdenbire bağır- dı: —Benl. « Leonor dehşetinden 4ç- radı, Şuh meşrep kadına 'hay- retle bakmaktan kendini ala. madı. — Siz mi madam! Siz kim- siniz! Emperya şimdi büyük bir soğuk kanlılıkla söylüyordu. » — Benim kim olduğumu s0- yorlar. Adını Emperyadır. Bu. rada da Romada ve diğer yer- lerde yaptığım işle meşgulüm. Güzelliğimi satmayı itiyad © dinmiş bir kadın olduğumu ik- rar ve itirâftan çekinmem, Şim- di kim olduğumu iyice anladı. nız mı madam! Ben işvebazlığı sayesinde geçinen şuhmeşrep bir kadınım. İzonor bundan bir şey an- Onca, o dakikada düşünülebilecek bir tek şey vardı; Rolanr itham eden ka- Jamamıştı.. dın., — Ve ben Rolan Kandiyano- yu itham eden kadınım. Ve itham eden kâdının, der. ken gülüyordu. Kendini güçlükle tutan Le. onor, onun bu.son cümlesiyle değil mi? Sizsiniz.. — Evet, benim madam. O, cumhuriyet hükümetini mah- vetmek için elinden geleni yap- maktan çekinmiyen, bugün yüksek mevkilerde bulunasla” rt birer birer öldürmiye karar vermiş biridir, Bu itham o kadar müthiş ol- muştu ki, orada bulunanlar titrediler.. Leonor çıldıracak gibi idi. Alanının üzerinde tittiyen saç dergetlerini elinin asabi darbe. siyle yoluyor, bağırmak istedi- ği halde en küçük bir ses çıka- samıyordu, Nihayet boğazım: yırtarcasına mırrldandı? — İspatmız, deliliniz.. Bu müthiş isnat, ortada hiç bir şey yokken kabul edilemez, Alçak- çasını uydurulan itham kolay- ca tasdik olunamaz. Birdenbire kuvvet ve meta - hetini toplayarak bağırdı: — Hükim efendiler. Ne söy- İediğini işidiyor musunuz? Bu iğfalâta kapılacak mısınız? Siz Rolan; tanımıyan adamlar iu- sınız?, Emperya isbat ve delil keli- melerini işitmemiş gibi bir ta- vır alarak: —İsbat m? Delil mi? Buna