Nakleden: F.K. nebat YILDIRIM'IN Haber'in tarihi Romanı: 30 Bunu kazığa vurunuz, gözlerine 7 kızgı Dört saat içinde şehi b € lerden tek gayrisi bep ratak kadar Hünkâra isyan ede dürmek caizdir. Kadı, fetvayı titremişti, Aksini dü, Ancak: — Allakitlem biss mettir paşam, diyebilmiş Osman: aldılar, Kırık kolu fazla bir et ve kemik parçası gibi titriyerek sallan. Yor ve yüzü gözü taşlara çarplıkça inli. yordu. Paşa kadı ve iki zabitten toplu bir tsahkemecik yapıverdi. Ve bu mahkeme- nin önünden geçenler birer birer asil » dilar. Astlanların arasında halkm şimdi- ye kadar korsmet yaptığını sandıkları da vardr. Fakat AH paşa bu kerametlerin Beye müneer olduğumu filen görmüş bir askerdi. Hiç şüphesiz birkaç Amasya isyan et. seydi, yine paşaya ve gelirdi. O tir an evvel işlerini bitirin de Bürsaya dönme. ğe can atıyordu, İsmin! sorduğunu asıyordu. Haklı veya haksiz. Ona neydi? Paşa, kendisini vurmak istiyen Osma. am kazıktaki halini seyr için moydana yürüdü. Ama, birdenbire bir kenara #iç- riyarak bir kapı önünde siper almağa mecbur oldu. At Wyerinde acaib elbiseli süvariler ellerindeki mızsakları atarak paşanm önlnden doludizgin kaçryorlardı. Ne olmuştu, ne vardı, acaba asker de mi İsyan etmişti? Bağrışıyorlardı: — Hey. Yakalym, vurun bre, Osmanı kaçırdılar, Paşa dudaklarmı mırdı. Osmanı kazıktarı kurtaran kimlerdi, Bu ne küstahlık, bu ne cesaretti. Asker ve halk arasından bir mücrim nasıl kaçırılar bilirdi? Koşarak meydana girdi, zabitler yer verdiler, — Beceriksiş katı tıynotli herifler. Bir mücrimi muhafoza etmekten âciz hay - vanlar, Hepinizi satırdan geçirdeeğim, Söylöyin, Osmanı kim kaçırdı? Hiç kimse cevab vermemişti. Zabitlerin sanki dillerini kedi yemişti, Böyle ateş püsküren kaşmetli vezir karşısında dile Kelmek ne cesarotti. Hangi bahayeğit kel Jesini koltuğu altma alir da bu baltı iş- liyebilindi. Ali paşa yaçlı zahitlerden Biri Bi omuzlarından yakulyarak sarstı, — Hey. Sizo sörüyorum. Osman ne oldu? — Kaçırdılar paşam. — Kim? — Bilmiyoruz ki, Bir amk Üzerimize bir hilcum oldu. Siper aldık. İki süvari ortaya at slirdüler. Geriş omuzlu, başt açık, saçları dağmık güzel bir delikan'ı yabanet dille bir şey haykırdı. eri » mize kül yağdı. Ne olduğumuzu bile an- lamadık. Bu delikanlı Ozmanı iki ce dm elinden alarsk kayboldu, — Nerede erllâdlar? — İkisi de beyninden içakia 8idürüldü Paşani, Ali pasa he yapacağında mütereddid. âi. Pilhakika * endisindeydi, Ne olursa olsu bir şeriri hiç ol. mazsa birkaç vüz kişinin wuhafazamı al. nda kazığa vurduracaktr, — Kimseyi takibe gönderdiniz mi? — Evet paşam, fMrtiyar bu şeriri taşta 41 - imi r min yüzüne bak Ayni kera - sü Yolu merırma dönen yeri marmağ durdu. — İşte pasım, 0 takioçi geliyor! Hap oraya döndüler. Boynu atı Üzerine düşmüş, omuzundan ren kan özengileri kırmızı venge boya” via işaret ederken sevinçle an bir süvari gm sirke dökünüz. | Gârib şey.| miş yaralı ve bere ağır yaralı süvari pa- ganm yanma gelince kendini büsbütün bıraktı, Kucakladılar. Dudakları arasında bir. takım kelimeler geveliyen vo ölüm fzö- rinde bulunan süvariyi paşanm yanma getirdiler. AN paşa diz çökerek kulak ni de Halil vurdu. Kastamonuya tilar, Ve biçare süvari can verdi. ALİ paşa başmı kaldırırken düşünceli ve muztaripti. Demek bir de Half adir şaki türemişti, İlem ne küstah, hem ne cesur, ne büyük işlere el atan bir adam, — Halil kimdir ağalar? Hepsinin yüzlerinde bir korku parla. yıp sönmüş, bu paşanın gözünden kaçma” aştı. Demek Halil korkunç bir adamdı, — Söylesenize, kim bu mel'un? — Buranda türodi paşa. — Bursada mı? — Evet paşam, Kırdığı cevizler bini #ştı, Yalnız Bursada değil, hemen mem- lekotin her tarsfmda korkunç şöhreti var, Bu adama silâh işlemezmiş paşa! Puşa haykırdı: — Suzunuz. Biliyorum. Hepiniz birer | budalasınız. Silâh şilemiyen İnsan olur mu hiç? Gölgerizden korkacaksınız hani! Demek Halil görünce diz bağlarımız çö- züldü ve Osmanı da elden kaçırdınız. Bes çıkmıyordu. Hemen bemen paşa tasdik edildiğini görünce büsbütün küp- 1ere biniyordu, Ağzma gelen en müsteh- cen küfürleri savurmaktan çektnmiyor ve zabitleri, askeri çavuşları yerlere batır yordu. : İhtiyar zabit AN paşaya doğru birkaç Adım atarak; — Pâşa. Deği. Biz hünkâr kullarıyız. Kastımız ve amalimiz şevketlü padişahı. mm sadet ve ikbalidir. Allah ve padi. sah uğruna harbederiz. Gıdamız biraz buğday, silâlimsız bir kuru mızrak'a Bir kılçtan ibarettir, Ben bu yaşa kadar a- tmdan İnmedim. Eğer merdsen Halille $en savaş, Biza küfretme. Herimiz maerd eviitlarıyız. Paşa bozulmuştu. Gözleri yere dikili zabitler ve asker kafalarını kaldırıp kinle Paşaya baktılar. Bu paşa için iyi bir nie. (ies değildi. All paşa sersemlemiş bir baldeydi. O Yaştaki bir devletlüya aşk yaraşmazdı, a- ma, ne yapm ki bir defa yakayı kaptır. mış, takalı güzel Maryanın eline düş - müştü. Şimdi de devlet işlerini bir yana atarak Maryasma alt dalavereler Poşine düşmüştü. Elinden gelso tekaütlüğünü fs. tiyerek bir kenara çekilecek ve topla. dığı akçeciklerini güzel Sırp dilberi ile çr- tir çitir yiyecekti. Ama, Yıldırım gibi hir hünkâra bunt söylemek her babayeğitin kür değildi, Tekalitlüğünü isterken kek leciği do gidebiiirdi, Ali paşanm huzuru kaçmış, yüzü gü. mez olmuştu. Şimdi de böyle satveti bir padişah zamanımda Bursa &ibi bir şe. Birde acalb ve korkunç bir şak türemiş. ti. Hem gâribdi ki bu gakinin güzel Mar yacığıyla da bir münasebeti varmış gibi diller dinliyordu. ALİ paşa bir taraftan da işin padişahm kulağına gitmemesine #ayret edecekti, Biçare vezir kalbini kaptırdığı bu kahpe» BİN göğsünde beslenen ve fersat bekli. yen bir yılan olduğuna Bereden bilecek- ti? Son zamanlarda da Elleri hâkimi An. dronikoslin oğlu Jan'm birtakım dörlse ler çevirdiğini haber alıyordu. Harbin arkası dinmiyecek, Al paşa da bir tür. lü rahat yalağına uzanamıyacaktı gsliba, Yine şimdi de bü Jan olacak sahtekâr, bir Bizans davası ortaya çıkarmağa uğ. taşıyordu, Ali paşa hünkârm zayıf ta - raflarmı biliyordu ve yine biliyordu ki bu Jan padişahın bu zayıf taraflarına o sun kadar vâkıft. Binaenaleyh mutlaka yenlden bir hâdise çıkacaktı. Halbuki par şı Marya etrafında dönen ösrer perdesi- Bİ yırtmak ve bu işte bir ruh sükünetine karışmak istiyordu. | Yazan: Ikimim n sirke dökünüz Ali paşa Maryaya hiçbir gey açma - mıştı. Onun boynuna sarılmasına müsas- de etmiş, vo kendi de sarılarak işittikle- rinden, bildiklerinden renk vermemişti. Fakat padişahtan gelen bir irndede ken- disi bekleniyordu. Fazla kalamıyacaktı, bu İşi çözemeden, öğrenemeden gitmek pek giran geliyordü. Hem idam #6bpasın- dan kaçırılma vakasmı da padişaha pa- sıl söyliyecekti? Velhasıl AH paşa hdi. #ölerin gebe olduğunu ve pek yakında bir şok meseleler, mühim, girift, sesib dert- Ter doğuracağın? biliyordu. Allah vere de bu hâdiseler ikbalinin sonunu getirmiş bulunmasaydı. Yalnız Ali paşa gizlice adamlarından birini Mancelo göndererek Jan'ın birta- kım desiselerie meğgul olduğunu ve ken- disiyle gizli bir muhabere temin etmesi için tedbir almasını bildirdi. Yani Ali pa- ga dn artık başımın çaresine düşmüş, ra- hatı için her şeyi göze almiştr. Manosl Bursadan kaçtıktan sonra hün- kâr Yıldırmım küplere bindiğini tahmin etmiyecek kadar budala değildi. Binne naleyh pek yakında taç ve taht başma bir çorab örtlleceğini bilyiordu. Janm am cası oluyordu. Fakat taht davasında baba ovildı, evlât babayı dinlemiyordu. Mano“ ei Ali paşanm uçurduğu bu haberi alm. cn tehlikenin yakmlaştığım anlamıştı. Acaba All paşa bu İşte samim! ve riyasız mıydı? Çünkü paşanm ipiyle kuyuya £. nönlerin ne hale geldiklerini bilmez de « güdi, Bir taraftan Bizüns sarayları İçinde böyle esrarengiz hhdiseler cereyan eder ken diğer taraftan Yildırmm da hâre- minde gizli gizli birtakım desiseler hazır. Tanıyordu, Hünkâr Yilimm zaferdan sa- fero ulaştıkça Avrupa krallarmın da göz leri yılmağa başalmış ve bu istilâ hare- ketlerinin nerelere kadar varacağı endi- gesi saltanatlarmın tadi kaçırmıştı. Hünkâr Yıldırım zaferin tadını sefahat te hulacık kadar henüz düşmemişti. Ya- Bİ Ali paşayla burada ayrıtıyorlardı. Pas $h zafer va (O kahramanlıklardan farla #evk ve sefahate düşkündü. Hünkâr büz yan baremini, hayatımı, her şeyi unula « rak bütün dünyan gözlerini kamaştıra. cak yeni muzafferiyetlere atılıyordu. Pa- şa hünkârı bu huyundan çevirebilmek için çok çalıştı, ama, büyük Niğbolu muzaf. foriyeti padişahı yeniden bırlandırmıştı. Hünkâr bu büyük muzsfferiyeti bütün hükümdarlara, Misir, İrak ve Acem hür kümdarlarıyla Tatar hânma, Ermenistan ve havalisinde hükümet kuran sülğlele. re elçiler göndererek bildirmiş ve bir ta. raftan da Sava nehri üzerindeki Metrovi- çeyi zaptederek İstirya Üzerine akın ot- mişti, Lazkoviç bir hünkâr ordusşunun başma Ktçerek Sirmiye girdi. Petoda on altı bin esir bünkürm otağı önünde zincire vurul- dular, Mirteşo bütün kuvvetlerini toplıyarak Eflâk ormanlarında Bvranos beğa karşı hazırlandığı mukavemette muvaffak o « Jamadı. Evranos bey bu muaasam Eflâk ordusunu perişan ederek bilin memle. kati istilâ etti. Zaferlerin böyle yağmur gibi hünkâr ordularma yağması padişahı yeni bir sey daya düşürmüştü. Elizabete döndüğü zaman bu muzaffer hünkürm mesrur ve şadan karısnm bö- yaz göğründe geçireceği tatlı günleri dü. günmesi elbette hakkıydı. Yüz binlerce kuvvetlere hilkmeden fbtişamlı krallarm, hatlatın, şahların, prenslerin ayağma kapandıkları Yıldırım, All paşayı yeni bir vazifeye sevki düşünüyordu. Hem böyle. €9 biraz da payltahtta urun müddettir hasret kaldığı hareminde «ram edecekti. O gün hünkür bir geyik evinde paşayı Yanına çekörek: — Manoele ders vermek zamanı geldi Paşa. Demişti, AN paşa bu sözün altm. daki manayı anlamamış değildi, fakat, bu suretle korktuğu başına gelmis olu - yordu. Hünkür yeni bir zafer İhtirasiyle paşayı yine atöş içine sevkedecekti. (Devamı var) Jan, dudaklarının ucuna ko gelen bir küfürü güç zapi0” kapıyı açtı Kekeme artık titremiyordu. Efendisi - nin heyecanı ve merakı ona da sirayot etmişti. Gözlerini dürbüne yaklaştırınış, dikkatle bakmaktaydı. İçerde rengi mü- temadiyen değişen bir işik görüyordu. E- lektrik cereyanınm tesiriyle odayı ozon kokusu kaplamıştı. Jan Düran, makinenin emettör kısmı» na amuğ vaziyette olan alırı kısmına koştu. Küçük bir ekranm karşısına g6 çip oturdu. Komütatfrleri çevirdi, bazı manivelâları çekti, Ekran parlak biri. gıkla aydınlandı. Kâşif bir düğmeye dokundu. Hafif bir çatırtı işitildi ve bu sesle beraber ekra- nın Üzerinde kızıl bir çizgi belirdi. Zikzak bir şeklde yükseldi ve birden kayboldu. — Doktor! Bartaz kımıldıyor, bir şeyler söylemek istiyordu. Jan hiddetle doğrularak bağır. d: — Hayvan! kımıldadm ve ber bozdun, Yenlden başlamak lâzım. Daha devam edecekti, Fekst Bartazı heyecanlandıran şeyi nihayet (arkedebil rek sustu: kapı çalmıyordu. Hiddotle homurdana homurdana, keke- menin ellerini bağlıyan kayışları çözdü. TAboratuvarm makine bulunan kısmı örten perdeyi şiddetle Çekti. Sonra kapı" ya gitti: — Kim 0? — Benim, Jerar, Jan, dudaklarnm ucuna kadar gelen bir küfürü güç zaptederek kapıyı aştı. Gelen genç birisiydi. Neşeyla söylen. di; — Kulaklarm ama da ağır işitiyormuş bu) Evin yabancısı olmadığını belli eden bir tavırla salonu geçti ve peşinde Jan, Mborutuvara girdi. — Uyuyor muydun? — Hayır. . — PBürası tuba? kokuyor, Ozon değil mi? Elektrik tecrübeleri mi? Çalışıyor muydun ? — Evet, Affedersin. Ziyaretçi, Aboratuvarı gözden geçiri- yordu. Bürnuyla kokladıktan sonra de - vam etti; — Koku perdenin arkasından geliyor değil mi? Bu ne esrar? Peki sen çalışı- yordun anladık, kapıyı Baba açamaz miy- “7 — Baba bana yardım ediyordu, Preparatör perdenin arkasmdan çıktı. Ziyaretçiye gülümsedi: — Hoş geldiniz doktor. — Merhaba Baba Nasılsın? Yaklaştı ve kökemenin boynunu mun. yene etti, Şehadet parmağıyla gırtlağma dokundu. Zavallnm gırtlıağnda bir ur vardı. — Dediklerim yapiyorsun değil mi? — Evet doktor. Jan, müstehal lâfa karıştı: — Merak etme, tavatyelerin onun İçin peygamber ossri gibi bir şey. & Seninle ben onun nazarımda. Bartaz kekelemaden urun bir cümle söylemeğe muvaffak oldu: — Hürmet edilecek ve sözleri dinleni- lecek yegâne adamlardır. Üstad beni konuşturdu, doktor Gallun da boğazım. daki uru iyi edecek, Jan şefkatle: — Haydi dostum, dedi. Bani müstak. bel halâskârmla yalniz birak, Bartaz giderken arkadaşma (dönerek devam etti: | — Benimle konuşacağım bir şev var| Galiba, , — Evet ve hayır. Muayven bir mesele veyi konuşacak a gevezelik © ziyaret... geze Genç âlimin kağ / Jerar Gellus biri beri koraşusu olduğunds” ye” .1 rinde dostunun daydı. Jan mırıldandı: — Çok iy yaptım ayar y — Yarım ağla İİ a j hatsız ettim gelb3 ordu, y Jerar itoraturn KT ye doğru yürüdü ve — — Bakabilir Jan irkildi: — Hayır hay bitirip keşfimi Geri döndü. genç kız fotoğraf ğilerek baktı ve # ğunu anlatan bir — Çek güzel! — Nişanlıyım. Gi — Sen nişanlı Jan cevab verdi” e — Müstakbel haya i geçecek. Bir sile pa — Peki, fenni g » Keşfimde ek el Fransin evleneceği a N vel tamalamamı İİ eyi ise, gimdi başka bir “yer Bana bir iyilik — Ben mi? vel egöil — Muvaffakıye! ş — Peki, De yapa — Hastalarınöi” 3 derebilir minin? — Bravo! doktrini? tindesin demek” |. — Hayır, Sedes iktidarında olup oi” * tiyorum. e — Olür amın, ygs i teeriibelere kli pir # seni mahcub bezi ale büs etmiyeceğir! — Yerin ederin” — Teşhis bus mak İstiyorum. tasyon için gönderi a Evvelden te 3 Irklarının ne giri” Hizm. Muayene gr neticeleri sonra * — Anlaşıldı. os? Bulonya orm! da zarif bir ©t9' #iyonda bir kadr” Re doğrü geles > diyeni elini sallaö" fos nefese eğilen” en de an eğlendi z ö — Eğlönet ge Lâborahıvarmdar çelemek izm. e 4