“iy Şimdiki haldena Apa, iç DERİ “ii bilmiyoruz, Pa- eri acak şey deyi) a a ie her sene iy da lana ini Bibi fazla na yar arr Sü Piyasayı kur an » Çür Ü, Ortadan bir im — veya kahveyi Sn fiyat, Ve 3 kaldığı , bu gibi mah va e Genler de zarar gör Ölen yu ilârak ortadan kal lerine Mi Parasını da 53- mi verir. Bugün “Yada, lzumundan Ma Yapılır! BE e dak tazyik edilerek sr y et Kakkatı bir madde e) © zaman, bu uğla, yerine kut ke Apacaklar ei Maddeleri bu şekilde #1 bir madde hali- an İşe yarar şey Sörüyoruz, Mese vi ke Yi bazı parçaları we ve “kıştırarak öyle e İoriae ya bir madde haline a Berran, bundan tayyare" E *rİNİ bile yapıyor a Bager Yapılan tayyare Gün e "yumdan olan Yapın," Nİ tercih olunuyor. Li tr, irlmaş Teçineden Yaş Mi yer Tai €skilerinin tam ha öy Tal eme e miz d kon tak- aim sela öteki a ay den Yarak, Sokükta “in içine Birmiye- e Yun eh ben BG ir Mi beri ormanda do- © Sorulmuştu. Buna | dü. 2 « Yolu devam ederlerken karşıları- na örmanlar kralı haşmetli aslan haz- | retleri çikrverdi. Her ikisinin de aslanm midesine İnmeğe niyetleri olmadığı için a iki uçlarına sa- ii * salmcak oluverdi. OMUZUNA Aldı. Bay Fakat, pamuk evlerin asıl fay- dası zelzele gibi felâketler zama” nında görülecek. Çünkü herhal- de, pamuk altında ezilmek teh- likesi yoktur. b tayyarede zürafe! —* Sade insanlar de* gil, artık hayvan lar da tayyarede a yolculuk edi- “4. O yorlar. Kedi. kö pek, kuş, sahipleri ile beraber bir memleketten bir memlekete tayyare ile gidiyorlar. Fakat her hayvanın tayyareye binmesi öyle pek kolay olmiyor. Meselâ düşünün: Zurafayı tay- vareye nasıl bindirebilirsiniz? Yalnız, ya mecburiyet hasıl o- Jursa? Elbette bir çaresini bulur- lar... İşte, geçenlerde, Afrikadaki bir memleketten bir Avrupa hayva nat bahçesine bir zurafa naklet- mek lâzımgelmiş.. Hayvanın ga” yet çabuk götürülmesi icap edi- vor. Ne yapıyorlar? o Zuralayı, tavyareye koyuyorlar ve diz çök” türüyorlar. Hayvan diz çökünce zaten boyu yarı yarıya kısar yor, Fakat gene kâfi değil: Boy- mu tayyareden dışarı bir hayli çı” kıyor. Yalnız, bu kadarının za rarı yak. Elverir ki kalkmak is- temesin. Bunun için de bacaklarından tüy oseye bağlıyrr'ar. Ve hir v- ziyette hayvan Afrikada yakalan dığı yerden Avrupadaki hayva- nat bahçesine götürülüyor... —— Inanılmaz şeyler! ..Fakat doğru! Dünya öyle garip şeylerle dolu ki! Ne kadar saysak, döksek gene bitmez. Meselâ şu aşağıdaki resme bakin: Ne görip şeyler var! de ğül mi; şimdi bunlarin ne olduğunu anlemak için, verdiğimiz tofsi- lâh okuyun: * ÜZERİ İŞLEMELİ DEVE - Bu hayvan, tabil, anadan doğ ma böyle değildi! Bu şekilde bir hayvana tesadüf etmek imkân sızdır. Onu bu bale getiren sahi” bidir. Bu devenin sahibi bir Hidis- tanlı imiş. Onu bir gün Lahora götürüp satmak İstemiş. Fakat ne yapsın ki bu deve herkesin hayvandan fazla para etsin? Hindistanlının aklma geliyor: Hayvanın tüylerini yer yer us tura ile kazıyarak onun üzerini bu şekilde bir halı gibi süslüyor. Resimde beyaz olarak (görülen yerler hayvanınm derisinin çıplak bırakıldığı kısımlardır. Diğer yer lerde de tüyler böyle kesilip biçi- Tessk bir işleme haline pr tir, Adamın bu hayvanı diğerlerin den fazla bir fiyata sattığı da Filmler — oyayınca girürsünüz.. Bu karmakarışık çizgiler içinde öyle güzel bir şey saklı ki! Me- râk mi ettiniz? görmek İstiyorsunız geyet kolay. Yalnız, elinize boya kalemlerinizi alm ve 1 İşaret edilmiş yerleri açık yeşile, 2 leri koyu yeşile, 3 leri pembeye, 4 leri kahve rengi- n6 boyayın, o İle işaret edilenleride beyaz bırakm. O zaman ba. kalım ne çıkacak! Fuat da salmcağa yerleşerek rahatı bul- kırbaç oldu. zenci bir çare düşündü. Salıncak halinde zencinin omuzunda duran yılan kuyru- | Bunu birakıverince elinde mükemmel bir 3 — Zenci kırbaçı bütün kuvvetile a5- 5 arka # EN ESKİ ÇOCUK EĞLEN- CESİ, — Dünyada çocuklar için icat edilen en eski eğlence Asya: dan gelmiştir. Çünkü Asyada ya- şıyanlar bilhassa eski o Türkler çocuğu çok severlerdi. Kadma ve çocuğa karşı hürmet her millet ten önce onlarda vardı. Çocuklar için ilk icat edilen o yuncak ve eğlence de kukladır. Resimde, buzün bile Orta Asya memleketlerinde mevcut olan bir kukla satıcısı görülüyor. Bu #- dam fıçının içindeki kuklaları üs” tündeki “sahdene,, oynattıktan Sonra satmaktadır. & GÖZLÜKTEN KORKAN KRAL! — Bazı insanlar vardır, sebebsiz yere bir şeyden korkar lar, nefret ederler, görmeye ta- hammül edemezler.. Bu, kısmen bir deliliktir, bir ruh hastalığr dır. Meselâ Danimarka kralların dan Vİ ıncı (altıncı) (o Frederik gözlük görmeye tahammül ede- mezmiş! Kralm etrafındaki a- damların hiçbiri, tabil bunu bil- dikleri için gözlük takmazlarmış, Fakat bazan öyle olurmuş ki, krala gözlüklü bir elçi veya ec net devletten bir murahhas ge- lecek... O zaman Frederik onu başka bir odaya #lir, kendisi dışardan konuşurmuş, yahut da ona bakmadan görüşmeye çalışır muş... Zira, kral, g görmez üzerine bir bayılır gibi, çıldırır e muş! Tuhaf, değil mi? &. SİYAH DİŞ MAKBUL — Biz dişlerimizi temizler, beyazlar tarırız.. Bu, sıhhat için lâzım ol duğu kadar güzellik için de baş- lıca bir zarurettir. Fakat, Hindistan civarındaki bazı memleketlerde bilâkis siyah diş makbuldür. Orada, bir kızın dişleri siyah olmazsa-güzel sayıl- maz, Bunun için, orada kadınlar dişlerini siyaha boyatırlar ve bu işte maharet sahibi olan “diş bo- yacıları,, vardır... Ne diyeceksiniz! Herkesin ken dine mahsus bir zevki var... r gelir. ibi olur | Şen Fıkralar 2» oOÇocuk, geceleri z uykusunda kak kıyor, odada do- laşiyordu. Bu bir hastalıktır. An - nesi doktoru gitti, dert yandı: — Doktor; oğlum geceleri u yurken yataktan kalkıp odada gezinmek Adetini çıkardı. Gör TE leri kapalı ve uyur bir halde ol duğu için, oraya buraya çarp” ce yatarken ayaklarına ai a leti giysin öyle yatsın... —71 — Evet... O zaman, dolaşır ken ayaklarındaki uzun tahtalar karşısındaki duvara, veya kapı” ya kendisinden evvel çarpar.. ba İş için mürcaat etmişti. Mfesese nin müdürü ken sini karşıtını 2 dı ve: — Getirdiğiniz evrak iş di. Sizi boş olan bu vazife» ba bilirim, Fakat size şimdilik 2) yda 30 liradan fazla para vermeyiz. O zaman, adam itiraz etti: — İnsan 30 lira ile bir şey ya pamaz ki! Müdür: — Nasıl yapamaz! ded gösterdiğimiz işi ya? e e Küçük Orhan bir gün babası na sordu; — Baba, dedi. Gatelede okir dum: “Ihtira berahı,, diyor. Ne demek bu? Babası izah etti: — İnsan yeni bir şey bulunca onu başkası kapmasın diye hü kümete kaydettirir ve “berat, de nilen kâğıdı alır. İki gün sonra Orhan koşa koşa geldi: — Baba! dedi. Hükümete gi- dip “iktira beralı,, alacağım! — Ya? 'ne buldun? — Kendime iyi bir arkadaş! man — Ademle Havva cennetten ne zaman kovuldular? — Sonbaharda. — Sonbaharda mı? — Evet, çünkü elma sondahar- da olur, * 5 O gün derste yıldızları öğrem mişlerdi. İki kordeş akşam eve geldikleri zaman (pencerenin Ö" nüne geçliler ve Turgut gözlerini semaya dikerek; — Abla, dedi, Büyük Ayı ne ede? Türkân kardeşini dürttü: — Sus, dedi, babam duyma sin! Mahkemede hâ- kim, kasa hırsı * zana: — Hayret ediyo: rum! diyordu. Bu kadar sağlam bir kasayı naz. sıl açtınız? — Vallahi bay reis! dedi. Size bu işin usulünü öğretirim ama, bu iş parasız olmaz! Yazı geçirmek için bir köye gitmişlerdi. Küçük Demiralp ora da köylü çocuklarla akbab oldu. Bir gün onlardan biri Demir. alpa: — Gel bak, dedi, sana şuradaki kabakları göstereyim. Demiralp o sırada oradan ge çen bir alay köylü o çocuklarım gördü: - Şimdi vaktim yok, dedi, er kadaşlatım bana başka Ozeman gösterirsin... i — Bak, büyük baban söna ne güzel bir oyuncak > gelirmiş... Ne demek lâzım kendisine? lana indirmeğe başladı. Bu sayede asla- am hücumundan kurtulmuşlardı. , 4 — Dayağın tesiriyle aslan bay Fuad ve şürekâsma itaate mecbur kalmış ve kafileye Utikak etmeğe karar vermişti. “ Doğruyu söylemek lâm: Bu lokomotij çok küçük! ini EMRİ mile en Bilmecemiz (Sinci sayfamızdadır. HABER ÇOCUK SAYFASI Bilmece kuponu $ İki-riteşrin—938 rm