Yazan: Ş. Rober Düma —.7 Çeviren: F. K. Benua eğildi: Madam bu valsi lütfetmekle beni şereflendiriniz — Brosilef değil mi? — Evet; evvelâ o.. Paris gazeteleri- ni, bilhassa zabıta etmenizi tavsiye ederim. Togkilât için bu günlerde mereki: havadis çıkacağmı sanırım. — Ne yapmak niyetindesiniz Erna? Casus kadm mutmmalı bir tavmla gü- lümsedi, sonra şakaer bir elddiyetle ee. vab verd — Ağzımı arkı tutmalıyım baron; bi- zim meslekte soğ elin yapacağınt 8ol cl bilmemeli! *.. İki gündenberi sabahı eksprosiyle Pa- rise dönen Erna evvelâ “Bugatti” acen- tasina uğrıyarak otomobilini aldı. Ka - rosseri piri peri olmuştu. “Yazık, G düşündü, şimdi bunları kirletmek lâ - zım!,, Otomobili ile Port Mayyodan. çıkarak Andelisde öğle yemeğini yedi, Öğleden sonra İğalettayin kır yollarma dola; at beşe doğru Gran Rua ote. linin önünde durduğu zaman otomobili büyük bir seyahatten döndüğü sanila - cak derecede toz toprak içinde kalmış. tr. saparak a kapıcıya, ismine gelmed — Hayır efendim. Fakat Prens Bro- silof her akşam gelerek sizi sordu. — Bu akşam da uğrarsa yarın sabah saat onda otelin salonunda beni bekle- mesini rica ettiğimi kendisine #5 niz. Bu akşam kimseyi kabul etmiyerek dinler ra. — dim. Seyahalinizden mem nunr Yolda canımız sikac hâdiseler olmadı ya? Türen çok gü yer değil mi efendim? Kaptet bu sunlleri ezberlemiş gibi pek acemicö #iralıyordu. Ema meksizin, onu yukardan aşağıya, soğuk ye tahkir edici bir edayla süzdü. Adam- ağız fona kelde bozuldu, Bu şaşkınlık Esnanm gözünden kaçmadı. Asansörde, “garib şey! diye düşündü. Kapıcının ba- na karşı muamelesi tamamiyle değiş - miş. Bana bakışmda bile başkalık var. Bu işte polis kokusu var?,, Odasma kapanınca orada bırakmış ol- duğu eşyasını birer birer gözden geçir. di. “Bir şeye el sürülmemiş. Koyduğum İşaretler yerli yerinde.,, Saat sekize doğru siyah satenden za- ri£ bir akşam robu ziymiş olârak otelin yemek salonuna indi. O akşam salonda pek az müşteri vardı; birkaç Amerikalı v8 İngiliz çift, gürültücü bir Hollandalı ailo ve bir köşede tek başına duran bir adam. Erna bu adamı derhal tanıdı; mektup gelip i sordu. esvwab ver - vakaları iyi takip ' Benun! Sivil giyinmiş olan Benuanm yanıba - gından adeti ona süvünerek geçti Ve karşısmdaki masalardan birine geçip o- turdu. Metrdotel hemen Ernanın hizme- tine seğirtmişti. Camıs kadm onun Be- nuaya gözlerini kırpmak #üretile işaret ini farketti, “Anladım kurnaz til kit diye düşündü, İsaretin ma duğunuz kadm budur olarak, bu sabah döndüm ve hasımla karşılaştım. Haydi bakalım!,, Trende hududu göçerken pasaportu - nun diğer yolculardan daha fazla dikkat. le muayene eğilmeyişinin hikmetini şim di anlıyordu. “Henüz zabıtaya haber ver- memişler anlaşılan. Ellerinde delil yok. Delili bulmağı ön bu adama havale et - mişler. Dikkat Erna; sana bakıyor. Ha- rekete geçelim.,, Yüzbaşıya baktı. Bonün hafifçe, beli belirsiz gülümsiyerek hayran, ona bakı. yordu. Erna başımı önüne iğdi, meçhul adamm kendisine hayranlıkla kızmış değil, memnun fakat ayni az - manda mahevb olmuş göründü. Çiftlerden biri dansa başlamıştı, Be- nüz yaklaşarak hürmetkârane eğilip: — Madam, deği, bu vala; lütfetmekle beni şereflendi Erna ayağa kalktı. Benua tekrar &e- lâmladr ve derhal kendisini takdim etti; irkânrkarbiyeden yüzbaşt Benun, Casus kadın içinden “bravo!” dedi. Yüzü açık mücadeleyi tercih ediyorum. Kuvvetinden pek emin, giti doğrumu !,, wi sor. Berlinden derhal boşuma Gecöynriri iki yeni & nuşuyorlardı. Saat b lar, Yüzbaşı Benua, onu beklerken #akin sakin ve müsterih uykuya dalmış olan Dorbte Şmitin bulunduğu mütevazı apar- tımana giderken kendi kendine “fevka- lâdo bir kadın! diye düşünüyordu. Ze- ki, güzel, kibar tavır ve hoşsohbet... Eğer mahiyeti hakinda evvelden malü- mat sahibi olmasaydım anlaltığı masala ra ben bile inanırdım. Tehlikeli bir mah- lük vesselâm?” den sonra ayrıldı. Erna, Bentadan ayrılmca, doğru oda- $na çıkarak yatmıştı. Yarı çıplak yata- ğu uzanmış, cigara İçiyor, baş ucundaki geco lâmbasının hafif ışığında duman - arın halkalanışmı dalgın dalgım #eyredi- yordu. “Yakışıklı adam doğrusu! lam bağendiğim tip!,... Sağ eliylo arada sırada küllerini kristal bir sel eliyle, cigarasının tablaya silkerken gayrişuuri bir hareketle MAHEAAOYALI IMA EKN SESE Dün Lui senin yakında geleceğini ve üçüncü çocuğunu burada doğuracağını söyledi. Belli! sen yeryüzünü Estorat'larla kaplama- ğa karar vermişsin. Lai, bir diplomat olmasma rağmen, birçok suallerden, ahlardan, ollardan soüre, Atenaia'in vaftiz babası olan büyük-amcasının çok hasta olduğunu söyledi, Annesinin amcası olan o ihtiyar, una tara- fından Son akrabasıymış; sen de soyunu Sopunu düşünürsün, me- busun nutuklarından ve şöhretinden istifade edip iktiyardan iyi bir miras koparmağa çalışıyorsundur. Sen hiç merak etme, Rene'ciğim, burada Lönonkur'lar, Şoliyö'- ler, madam dö Makumer'in salonu hep Lwi için çalışıyor. Martinyak onu divanı muhâsebata yerleştirecek, Fakat niçin hâlâ köyde otur- Sstorad ailesinde asıl siyasinin sen olduğunu göstermekten mi çekiniyorsun? yoksa büyük-amcanın mi- Yasını mt kolluyorsun? Paris'de daha doğurmaktan mı korkuyor- Sun? yoksa Paris'lilere kendini ilk defa gösterirkön karnınm öyle büyük olmamasını mr istiyorsun? öyleyse çok sevinirim doğrusu, duğunu yazmazsan kızarım, benim zarif kardeşçiğim. XV Rene'den Lüuir'e Mektup yazmadığım, Paris'e gelmediğim için bana takaza ©di- yorsun ama unutuyorsun ki ben kendi başıma buyruk değilim: be. ni idare eden ve benim idare ettiğim kara saçlı İki yavru var, Za- ten burada kalıp elâlem içine çıkmak istemeyişimin sebeblerinden Hem aricamız çok hasta, hem de bön bir ©- Umda dört yaşında bir oğlan, bir elimde henüz üçüne gelmemiş bir kiz, klznımda da bir çocukla Paris'e gitmek sürüsepet akm ederek seni rahatsız etmeğe gönlüm razı olmadı, doğrusunu istersen senin hüküm sürdüğün bir mühitte küçük düs- ölünün kile Gib güle silik ilinde ille ei yanl dalin bazılarını anlamışsın. da bi ledilme istemedim. o Böyle bakısma | Çeviren: de olmasına razı değilim: mimiz var; kâhya her yardm ederim; #en hiç merak etme, Uzun mektuplar yazmağı gelince, artık bu benim elimde mi? Bunda sana her günümü nası! geçirdiğimi anlatmak istiyorum; fakat belki masamın üzerinde sekiz gün kalır. Arman da gelip onu alır, göğsünü ve kamını okşıyarak düşünü - mrdu, Hayalâta dalmıştı. oBrosilof, S'rammer, Rogviç, Kollöre ve Beriinde- kt hir gecelik âşıkt birer birer hafıza - srada belirerek gözlerinin önünde geçit resmi yapıyorlardı. Gayrübtiyari onları mukayese ediyordu: “Benua ötekilerden nu kadar farklı!" Bu gece onun kolları arasmda olmağı nekadar isterdi, “Erna, enbret kizım!,, Bebek istiyerek ağlıyan kfiçüik bir kit teselli eder gibiydi: “o- nun da sırası geldeek olbet!,, Baki fşık- Tarımı, mesleğinin icabetiyle koynuna al- mak zorunda kaldığı erkekleri tiksinti #16 hatırladı. “Casusluk hayatımda ilk dafa olarak vazifem bana hoşuma gi - den bir adam ikram ödiyor., Uzun uzun gerindi. Gözlerini vücudu na doğru İndirerek, nefos alıp verdikçe kabarıp inen memelerini seyretti ve ka- fasiyle verdiği hükmü vücudu da teyid Ye tasdik etmiş gibi memnun tekrar et- tü; et, Bemua hoşuma gidiyor, Eğer da casuslukta olduğu kadar mahir. #0 o gece hiç canm sıkılmıyacak Erna!,, ktriği söndürdü ve gözlerini kspa- dı ve birden Brosilefi hattrladı. O gecer Yif zslimane ş mda Brosiloftan muhte. killerde intikam almakla uğraştı, xv — Hayır Brosllof, asla rası olmam. Ben randevu övi kadını mıyım? otele gidelim ha; alay mir ediyorsun? senin 6- vinde belki, başka yerde asla? — Peki şekerim, evimde olsun. Fa» kat bu seferde beni atlatma! — Hele bir kere evinde buluşalım; #onrasını o saman düşünürüz. Aklıma €- serse İstediğin olabilir. — Niçin bü kadar zalimsin? — Kadınlar böyledir azizim, kapris nedir bilmez misin * hem merakım; tah- rik öden sensin. Evine hiç kadın alma. dığını, orasını bir mabed gibi sakladı- ğını s5yliyon sen değil misin? — Evet, — Pek âlâ. Ben de bu akşam mabe- dine giren yezâne kadın olmak istiyo - rum, Erna ile Brosilof arasındaki bü konuş» ma aabalım saat on birinde, Bulonya or- manımm tenha bir yolunda geçiyordu. Casus kadın Brosllofa, sefih Rusu zevk- ten titreten bir nazaria bakıp, onun, koltuğu altındaki kolunu vücudunda ve biraz da memesi Üzerinde sıkıştırarak; — Ama beni kâfi derecede güzel bul- muyorsen mosele değisir, dedi. O zaman ısrar etmem, —86— Eşya için de annemi bana ot Nurullah ATAÇ mek do işime gelmedi; düşeli evlerde, otellerde yaşamak da pek fenama gider, Luf'nin büyük amcası, yeğeninin intihab edildiğini haber alır almaz bana, biriktirdiği paranın yarısını, yani İki yerdi; bununla Paris'te bir ev alacağı. şey arıyacak, yüz hin frank Tai sizin taraflarda bir bin frank veriyor U Meelisin içtima devreleri Paris'e geldiğim zaman doğru kendi evi- me ineceğim: hasılı, kardeşçiğim, #ana lâyık olmağa çalışacağım. Iai'ye ettiğin iyilikler için, onu saraya ve büyüklere tanıttığın için sana çok teşekkür ederim; M. dö Burmon ile M. dö Polipw yi hükümete almak İstiyorlar ama ben onun bu kadar gözönün- büyük mevkilerin derdi, dedikodusu k olur. Divanı muhasebutı tercih ediyorum, hem orada ar- de yok. Burudaki işlerimize bakmak için emniyetli ada- şeyi öğrendikten sonra ben de gelip Lui'ye Baylar, bayanlar.. Muhareb€ Sahile çıkan kahraman, kıvranan kâ- dınla et için inilyen bebeğin bulundu- ğu istikameti iyice görebilmek üzere, gözlerini eliyel gölgeleyerek geriye ba- kar. Dişlerini gıcırdatır; et bulmadan geriye dönmemeğe yemin eder, Artık ona yardım için kendi elleriyle, kiliseye o- lan imanından başka bir silâh kalma mıştır . İşte tam bu esnada başka bir yerde bulunması ve kendi işiyle gücüyle meş- gul olması lâzım gelen, yahut bora ve tipiden korunmak için kuytu bir yerde durması icap eden çihtiyar bir boğa çıkı- verir, Yabani boğa milhendisi görünce he- men saldırır. Boğadan daha akıllı olan at, sığınacak bir yer bulmak için sıvışıp gitmenin tam &ırasıdır diye meydandan bir an evvel çekilmek ister, Kahraman hemen atın sırtına atlar, O da gitmek taraftarı ama, et için çırpınan Osage #leri yavrunun feryatları kulakların - da inler., Mühendis atını boğaya doğru mah- muzlar, yaklaşınca yere atlayarak, çıp- lak elleriyle boynuzlarına yapışır. Mü- hiştir; ölümle neticelenecek . Kahraman neredeyse ye- nilecek.. Fakat uzaklardan Osageli ka- rısiyle Osageli yavrusunun iniltileri ku- laklarına çarpar. Bu feryat kendisini â- deta mahmuzlar. Son bir kuvvet sarfe- der. Bazuları gerilir, damarları patlı. yacak gibi şişer, göğsü kavisleşir, kah- ramanın kuvvetli sağ kolu nihayet mir zafferiyeti kazanır. Kocaman manda yere yuvarlanır ve ölür, Acaba manda» nın kulağına birden ona kadar oldu mu?. Ve, baylar, bayanlar.. Muharebede mandayı devirecek olan cennet kuşu bendim, Oyunda benim rolüm ovalarm haşmetli hükümtdarına diz çöktürmekti, Tam bu noktaya gelince sordum ; — Peki, kaça?. Turner cevap verdi: — Kaça mı? İki yüz elli dolara! Ve devam etti: — Bir milyon dolar toplayacağını iddia ediyorsun.. İşte bu genin ilk meş- ru başlangıcın olâcak.. 250 dolar, hele burada Oklahoma gibi bir yeride on da- kikalık bir iş için çok mühim paradır. Ben ve baba Turner münakaşaya dal- dık. 1000 dolar istiyordum. Güldü; ni- hayet yuvarlak hesap 500 dolarda ka rar kıldık. Ayni filmde bana başka bir rol vermek süretiyle ücreti arttıracağını söylemesi ve Miss Stedmanm bu © yunda relü olması meseleleri, beni yu- sayan ya bir asker yapıp balılarm üzerine DK LİLİ mandayı devirecek olan cennf kuşu bendim. Bay ai Yaptığımız masak Missi çok mükemmel buldu. şeye du; — Zannederim ki kavgada” mandaya bir kaç köstek vu değil mi2. — Madam, köstek möstek kavga tam mânasiyle Mister mandanın arasında olacak; nin bu işe burnunu sokmasına edilmiyecektir i İse başlamadan evvel ovâ © sını verecek bir yer bulmak gi di. Ben evvelâ kar meselesini ey El züldüm. Çünkü yaz ayların kat Baba Turner bu işe ledi, p Arkeklaşım Mike Cunyan'”. yarda çiftliğimsi bir yeri ou ! yordum, Kendisine küçük bif 4 rilmek şartiyle burasını kule" Her şey hazırlanmış olduğ” dalar da getirildi Bir manda ile güreşebileceği veldenberi emindim. Sint 4 mmandaların ibtiyarlığından iii dilemelerine karşı yüksek sesle to da bulunmadım, seydi ürer kılırsa ancak ihtiyar mandal alabilmişler.. Mandalarr nsay te hangisini kullanacağımı mâ zamanı gelince hiç te MC gime emin olabilirsiniz. / İki balya kadar iyi elnste “ tu aldım ve bu iki ihtiyar “gi mümkün olduğu kadar Jüt“ randım. Onlara ömürlerinde £ oldukları böl ot ve yiyecek WE Bütün bu uğraşmalarım daha kibar olduğunu ve (d: beslediğini anlamak içindi. Şurada itiraf ediyereyim bir manda ruhiyatçısı değilmi mii insanları yavaşlatır. miz v4 p MİS çevikliğini azaltır, güreş bulandırır; fakat bunların HİS merikân yaban mandaları gg Zildir. Bu cins manda — kuvveti o nisbette artar; süratini fazlalaştırır ve ir bütün geçimsiz yapar, Ben hâlâ mandaların el sini sırt üstü atabileceğii yordum. At ve sığırların bazı ia” anladığım için bu iki mari tiyarının otuz yaşlarında min ettim. Ben de o vakitli yi karı otuz yaşındaydım. Fak gi da otuzunda, benim hiç bir | mağ: ümit etmediğim bir (Devamı gıra sıra dizdiğİ rıştırır, yahu da bir gemi yapıp banyosunda yüzlürdüğl sma katar. birine benziyor ve bet Zaten bir günümü anlatmak yeter: günkü ri için ancak kl raühim hüdis0 rın hasta olması veya olmaması. Bu köy evinde, got! olup olmumasıra göre benim için dakikalar saat, yahut kika oluyor dersem cein ol ki hiç de mübelâğa etme” tatlt smatlerim, onların uyuduğu, benim de birini sal gi / masal söylemek mecburiyetinde olmadığım zaman. 0 grmda uyutunca: “Artık korkacak bir şey yok, diyebi” Bilmezsin, meleğim, gündüz vakti bir annenin mez! tehlikeler isad eğip durur, “acaba Arman bir taraftan bir ustura aldı dü nuyor? acaba bir tarafı tutuşmuş olmasın? sakın KÖ) düşüp de başı şişmesin? havuza yuvarlanıp da yoğulm diye halden hale giriyorum, Görüyorsun ki al #ya müthiş giirleri var. / yınca: korkusu olmasın. nimini ayaklarımı kabara e Çocuklar dizimin Hiçbir saat yok ki bir s8 Fekat akşamları odamda hulya başlıyorum onların istikbalini istediğim gibi düşünme onların bütün hayatı, baş nelarmda görü ydınlanıyor. Bazan Arman sayıklayıp: “Anne!” My hemek yanına koşup uyandırmadan onun başını, kardö yor, güzelliklerini doya doyn, 8 ediyorum. İşte benim sevinç anlarım! dö na melekler mi haber ve: rdi, nedir? geceyarısı içimğ? duyup Atenals'in boşiğine gittim; baktım, başi pek Arman'm üstü Eee ayakları üşümtüş, mosmor © mip: “Anneciğim?,, ye sarılıverdi. İşte, kardeşçiği senin de hoşuna ii mi? i (Devamı Var