— Evet, hemşire, size SÖZ veriyorum.” Ğ ğırmıyacağım. Uslu, Ar Fakat rica ede: zim, siz de Deni dinleyiniz. Bakınız ge- i i ilerledi. Bütün koğuş mışıl mi. Burada uyumuyan biz, iki- Ben derdimi dökmeden uyu- amıyacağım. Ben uyumadıkça valim buradan ayrılamıyacaksınız. o de ne olur, beni dinleyiniz, içimi boşalta- yım. Sevgül kızımı nasıl öldürdüğümü m. — görmediniz, taat bilseniz Lena ne kadar güzeldil.. Köyün ir t- nesi.. On beş yaşında... Onu şatodan is tediler. Çocuklarla beraber oynasın, u- fak tefek işler görsün diye. Razı olmas dım. Kocam yeni ölmüştü. Kimsesiz ve yalnızdım. Yavrüm benimle kaldı. Keşke kalmasaydı.. O va! bu Selâket başına gelmezdi, Çocuk lü. Şi sekizine basiti» Kizin bu vo İsyordu. Hakkı da var. O ka: öi güzel bir kız, bir köylü sik maz ki.. O yaz bizim 1, ye ve Pal zengin bir aile Me kizım onların yanına kapsla! yayi şise gitmek istedi. Bir kaç ailp b cak, para biriktirecek. ve AR ek ienecekti.. Peki dedim Ya Erp İlk aylar banâ eN mik yazdı. Yeni ya ay veni Görünüşe iy kesildi. meraktan, birdenbire mektep racaktımı. Kızı. üzüntüden AZ ok merak ct- i adım, Şi ? ma bir gel ni görmek üzere Parise tiğimi, as? söyledim. Kızım bu mektu- geti cevap verdi. Eaki kapısından Li gi yeni bir yere kapılarmış, bu- aylik ok imiş, aylığı da bol.. Yal, gar hanımı hafifmeşrep bir kadın. Benim gibi bir köylü kadının & m rünmesini istemiyormuş, yete iğ kızımı haklı beldum. e kolay değil, Para kazanmak Geşin 1 Hanımı hafifmeşrepse bundan pu diye düşündüm. O alacağı kar. nl bu mektup baştan başa nu sonra, şok sonra, pek ce hayli ıl uyuyor. miz varız. yi çok seki | Meğer benim gül gibi kırımı, çapkm bir Parisli baştan çıkarmış. Kızımın bu çapkmdan bir oğlu olmuş. Bu vakadan sonra kızım yepyeni si hay: : İeeiyi Z şlamış- Artık hizmetçilik etmi » al altında bir çok bizmetçiler çalaştreıyormUŞ. Hizmetçilerinden bir tanesi Jüli isminde bir kızcağız da ha- numuna ŞOK bağlı imiş.. Aylafca ve aylarca kızımdan gelen ajancı pektuplarla oyalandım, dur - dum. Bu hal kızımın romatizma ile ihti, lüt eden bir menenjite yakalandığı gü- ne kadar devam etti. Kızım hastalığını benden gizledi. Fezat hastalığın çok ağırlaştığı bir gün: “.— Annemi görmek isterim, demiş.. Ona yazımız, gelsin, beni göçsün. Fa- kat zavallı kadının vaziyeti; ü has berdar olmaması da lâz hizmetçi biliyor, gene öyle bilsin, Jük elbiselerimden birisini #' ev sahibi imiş gibi annemi kabul edi enim ya” tağımı da yukarıya, tavan arasına çıka- FİFSENIZ., Doktor, Benim gelmemden çok ür- küyormuş., Hakkı da var, Korkusunu kızma anlatmağa çalışmış. “ Bu arzudan vâzgeçseniz iyi olur madam, en ufak beyecan sizi harap e. der, bitirir, demiş. Fakat Lena o kadar israr etmiş ki doktor razı olmaktan başka çare bula- mamığ.... Hizmetçiye sik; sıkt tenbih ler; — Ev sahibi Kâdına, kızımın yanında çok oturma. masını, ve mümkün oluğu kadar az konuşmasını tavsiye ediniz, demişler... Fakat, tedbir, takdiri bozmuyor ki. Kızımın bastalığını öğrenince Parise koştum, beni çok $ık bir elbise giymiş olan Tüli kabul etti. ve Doktorun tay, etmiş- nü İyi oynayınız... / | 3s “O, sokağın kızarı... Kızımı ıstıraplar içerisinde buldum... Artık bir kelime bile söyleyemez o bir Bale gelmişti. Yalnız başiyle gözleriyle işaretler yapabiliyordu, Dört sene ev- vel terütâzç olan yavrum bozulmuş, zayıflamış, ihtiyarlamıştı. Çoxuğu bu halde görünce sevdikle- rimizi birer bizer elimizden alan, ve on- ları bitkin bir halde geriye veren Pa. ise karşı sonsuz bir neftet düydum. Kızımın başı ucuna oturdum. Elim- den geldiği kadar onu teselliye çalış- tum. Kızımı memnun etmek istiyordum. Ona şut öyledim: — Kader seni bu beş para etmez, pis kadının kapısına düşürdü, ha Kastalığınm bütün gühahı, bâni onun omuzlarındadır, Sen ezen, bitiren, yorgun düşüren odur... Sabahleyin kadının suratını görür gör- mez bunu anladım.. Karının suratında meymenet yok zaten, Suratından uğur- suzluk akıyor, ben onun yerinde olsay- dım, hasta hizmetçimin anasını o elbi- seler içerisinde, o şıllık tavırlarla karşı» lamazdım. tim! Tetirap, ağzınıdan bu kadına karşı | ne hakaretle çıkarttı! . Ben bir köy m, hemşire.. Biz kö- tü kadınları sevmeyiz. Onlardan iğrene iğrene bakseğeriz. Fazla olarak ta kal- birde kızımı bu hale getiren mâhlüka sönmez bir kin vardı . Siz ıstırap çekenleri gördünü sözlerimin Lenayı ne kadar mustarip ettiğini anlarsmız, ben budala gibi kı- z bi Mi z Leon Frapiye korkuyu görmüyer, hâlâ devam ediyor- dum: — Sen üzülme yavrum, yarından te- zi yok, seni bu pis yerden çeker, köye götürürüm. Sen bu fuhş yuvasında bir dakika ble yaşamağa lâyık değilsin. Kiz:m ellerini uzattı, Sanki benden af istiyordu. Bu gileri tuttum, okşadım. İğneleyen sözlerle ev sahibine haka- retlerimi tekrarladım, Allahın namus. süz kadınları dünyada ve ahrette en şiddetle cezalarla ceza bir zaman afletmiyeceğini anlattım, Ben bunları söylerken kapı çalındı Uzun uzun, şiddetli şiddetli bir çalınış.. Yetimden fırladım. Kapıya koştum. Ka- prda tertemiz giyinmiş, kibar tavır bir bay vardı. Yanında da üç yaşında sevimli bir yavru.. Erkek çok mahcup, çok müstarip görünüyordu, Söz söyle mek istiyor.. Fakat ancak cümle halini bulamıyan kelimeler ağıımdan dökülü. yordu. — Geldim, beni Öyle yazdılar. Kızgın bir sesle cevap verdim; #w sahibi olacak orospuyu arıyor- il mi?,. Kimbilir ne cehenne- ştir.. Zaten evde de olsa sizi içeriye sokmazdim.. Kızım ölüm döşe- ğinde yatarken bayanının erkeklerle eğlenmesine izin veremem., Bu sırada gözlerim çocuğa ilişti. Bu çocuğu gözüm ısırıyordu. Onu mutlaka bir yerde görmüş olacaktım. Anladınız, değil mi, hemşire? Bu ço- cuk, kızımın oğluydu. Son dakikasında yavrusunu görmek istemiş, ve çocuğun babasına bir mektup yazdırmış olacak. Fakat ben, kendi ellerimle, yavrumun bu son arzusunu yerine getirmek im- könmr ortadan kaldırmıştım. Kabahatim bu kadar da de bu yaptıklarım bir mariletmiş 4 nsl k istemişti.. Bana... e kızıma da Anlattım, İşte bu, öldürücü darbe oldu. Kızımı başını iki eliyle sıktı, haykır. dı, ağzından mâsasız kelimeler fırladı, hıçkırıklar bu kelimeleri ağtına tıka- dı. Lena can çekişiyordu. Bu s'rada eczaneye kadar gitmiş olan Jül içeriye giriyordu. Onu görün se bir deli gibi haykırdım: z — Buraya gel.. Sefil kadm.. Gel de marifetini gör, Allahın lâneti, senin ve senin gibilerin üzerine yağsın.. Jüli, bana ve can çekişen kızıma bak- tı, Üzerindeki muhteşem elbiseyi par- çalar gibi çikardı.. Şaşırmıştım, Bu el bisenin altında bir hizmetçi prostelâsı vatdı.. Jüli göz yaşları içinde kızımın üzerine kapandı: — Teşekkür ederim hemşire. Artık buhran geçti.. Şimdi iyileştim.. Birakıs nız da hikâyemi bitireyim. Kizrmı göm dükten sonra artık o eve dönemedim., Artık doğru istasyona gidip köyüme dönmekten başka bir şey yapamazdım. Saat beş olmuş, ortalık kararmıştı, İstasyona doğru yürüdüm. Artık ne gözümden akacak yaş, ne de kafamda düşünceye benzer bir şey vardı. Fakat ayaklarım bir türlü istasyona doğru gitmek istemiyordu. Paristen ayrılma. dan evvel yapacak bir işim vardr sanki,, Hem de mutlak yapılacak bir iş, Bu işin ne olduğunu bilmiyordum.. Fakat mutlak yapılmasının İâztm olduğunu seziyordum. Bu sonbahar gecesinde, Parisin ışık İ u sokaklarında ne yaptığımı, nereye» gittiğimi bilmeden saatlerde yürüdüm. Sonza birdenbire bu sokaklarda mü- masebetsiz, hafifmeşrep kadinlar: birer birer tanımağa başladım.. Bir dakika evvel onları düşünmüyordum bile. Fa, kat şimdi öyle güzel tanıyordum ki. Binleş .2“insan arasında görür görmez “işte bu da onlardan biri, kızım da böyle idi.,, diyorum. Sold ismini bite bilmediğim bir iii halleğie özlaştım. Adımı bilmemişim ne Şıkar.. Burası onların, talihsiz kızların mahalleş'öli.. (Devamı TI öncide) #1 j “e BÜRİDAN 3 Zİ ln a pl Di 5 e dedi. - Büridan gelmedi. eme bunu madam... Ben tiyi irebi öhi e bala mühim ey m il Zumu sanıyordüm. Be As "dandım,. Belki de onun aşler ğa çi daha Östündür. Bu sefer de yer m Sıldırasıya seven bir prenses unduğunu i yel & ğ mü kendisini mes'ut ve zen. # mek istediğini söylerim . Kimbi Onun nasl bir güzelli. > sensliğe meftun olduğunu kim. sir). Beni kurtardığı zaman kendisine Bila e eken O zaman oda bana baktı "akat ne yalan söyliyeyim, Onda benim Sin şarpacak bir kalb bu. yanmadığın! Sezdim, Beci pek betbaktım Mabel, pek betbahtım; , Kraliçenin gözleri üzerine götürdüğü rmaşları arasından iki damla yaş düş N Margarit dö Bürgony ağlıyor, ağ- yıyerdir Ma; Gila Sa Bu. garip kadınım ikinci bir görünü- üydü- La un, Nel kulesinde, sevmediği Pi- a bir fahişe gibi dudaklarımı u- hi yücudunu gösterdiğini biliyor k, Onu, korkunç bir şekikle, titre. e şararmadan iki gencin öldü. me ak için emir verdiğini, cellâdı Stra, “. Nel kulesinde ölenlerin sayı. ğ söyleğiğini izitmiştik.. İşte bu ka. — Şindi muslu temiz bir genç kız : OrğU. se onun üçüncü bir yüzünü göreceğiz Uzaktaki kapı açıldı. Margarit has. gastı. Bu hafif güörülküyü işitmekte ge- ikmedi. Mabele; di Beni yalnız bırak. Marinyi geli- yer. Bakalım bana ne söyliyecek, de. Siya saniyede yüzü değişti. Heyeca- pı kayboldu. Sanki biraz evvel ağlıyan maal) O Göğiri, Gözleri caki parlaklı « ğını almıştı. Mabel çekilip giztikten sonra Marin. yi içeriye girerek #raliçenin önlünde hür metle eğildi... ğ Mazgarit geniş bir koltuğa oturmuş $u, Ayaklarının altında nakışlı bir yas- tk vardi. Dizseğini koltuğunun kenarı. na ve çenesini eline dayamıştı, . Başve- kile bu vaziyette bakıyordu. Ahenkli bir sesle: — Hayli zaman var. - dedi - Anah- tarı sizden başka kimsede bulunmıyan bir kapıdan girinemiştiniz. Sanırım, üç #ehş kadar oluyor. Ö zamandanberi bir Şek şey oldu, Tâğinin babası öldü. Zev- cim şimdi onuncu Lüj diye çağırıyor. Bense artık Margarit değil, kraliçe. yim. Sonra tahkir edercesine ilâve etti: — Prenses Margarit dö Bürgony'i #iyaret ettiğiniz yolu bu vesile ile tek- Tar hatırlamış olacaksınız.. Her ne ise. Kraliçe sizi dinliyor, mösyö! » Marinyi tekrar eğildi. Fakat o kadar çok ki diz üstü kaldı, Kraliçe soğuk bir sesle: — Kalkınız! , - dedi. O vaziyetiai bozmadı. Fakat öyle iç acısı bir şekilde baktı ki, kraliçe tit. redi. Başvekil boğuk bir sesle: — Ben kızliğe ile değil, Margaritle görüşmek istiyorum, madam! Cüre- tmden dolayı beni affediniz., İsterse « niz beni hapsettiriniz.. İsterseniz ser » vetimi gaspederek böhi darağacına yol- layınız.. Fakat bunları yapmazdan ön- ce yalnız beni dinleyiniz. Evvelce çldu. ğu gibi, kalbinize benim yerime Şarl dö Valıvanın hâkim olduğu güne ka- dar beni nasıl dinliyordunuz ise öyle- Ce dinleyiniz. Bu sırada, duvardaki perdelerden biri hafifçe kımıldadı.. Bu perdenin ar. kasımda Mabel kulak kesilmiş: “Acaba ne öğreneceğim? Marzaritin estarını mı? Acaba âşıklarımdan o Marinyi İle LUVR SARAYI Büridan, iki kardeşi kurtardığı daki kalarda kont dö Valuva, büyücü Mirti- yi tevkif ve Tampl zındanına teslim ewiklen sonra Luvr sarayından içeriye giriyordu. Kralla senyörlerin kendisini bekle- gikleri salona adrm atınca kimse yü- zöndeki değişikliğin farkında olmadı. Marinyi kralın yanmdaydı. Taham- mülln fevkinde bir cebir ve şiddet gös. tererek sakin görünmiye çalıştyordu. Valuva ona bakınca, gösterdiği meta « netten dolayı takdirden kendisini ala- madı, Nefret ettiği, bir kaşık suda b istediği bu adam, sevi i bas: olduğu halde ondan gene eskisi gidi nefret duyuyor, fakat Mirtiyis öl. istemiyordu. O Marinyiyi öldürecek, kızım kur - taracaktı. Böyle mi olacaktı? Kızı hakikaten seviyor muydu? Bunu daha itiraf ede- miyordu. Lâkin sevse de sevmese de güzel kızı öldürtmiyecek, söylediğimiz gibi Marinyiyi öldürtecekti. Buna mu- vaffak olabilecek miydi? Işte bunu da bilmiyordu. O, büyücü kızı tevkife giderken, dö, müşte krala: “Büyücü kızı tevkif ettim haşmetpenah ! Babas'nın da Mârinyi ol- değunu öğrendim.,, diye söylemeği dü ginmüştü, Şimdi de böyle du. Kızı görmesi onu bu fikrinden vaz Reçirmiş, bir kaç gün daka beklemeyi muvafık gördürmüştü, Kralın yanına yaklaşınca * — Şevketmeah, dedi. Hayatınızın kurtulduğunu tebşir edebilirim, Büyü, cü kızın evinde de şu sihri bulduk. Marinyi kızardı. Fakat metanetini muhafaza etti. Onuncu Lüj, yin odasında bu- lunan heykelciği elini dokundurmadan muayene ederek: — Kadını ne yaptınız ?. diye sordu. — Tampl zındanının bodrumunda. Artık efendimize hiç bir zararı dokuna. maz! . — Hemen yarından tezi yok, davası görülmiye başlanmalı ve işkenceye ko- nulmal, Ona öyle bir işkence yapılma- lıdır ki Pariste ve Fransada bulunan büyüçüler korkularından tiril tiril titre- melidirler. Azizim Marinyi, bu işken. seye siz nezaret ediniz. Mirtiyin babası, Ütremiyen bir ses- le; — Başüstüne şevketmeab, dedi. Kral: — Efendiler, diye ilâve etti. Gide- bilirsiniz. Tirenkavci Luvrun kap:larıs ni açtırıniz.. Allaha ısmarladık. Bu te. essürlü dakikalarımda yanında kaldı « ğınız için teşekkür ederim. Gidiniz ve uyuyunuz. Ben de gidip kraliçeye du. a n kabul edildiğini bildireceğim .. Valuva! Siz bugünden sonra Tamplin kumandanısınız. Marinyi, siz de dava ile uğraşacaksınız, Şatiyon siz, yarın Pariste devriyeler gezdirecek, herhan. gi bir hareket olmasına mâni clacak . sınız. Tirenkavel sizee, saray nöbetçile- rini iki misline çıkaracaksınız. OGece- niz hayrolsun efendiler! , Osuncu Lüi bızı hızlı yürüyerek yerlere kadar eğilen senyörlerin ara - sından geçti ve ibadet odasının bulun- duğu koridora doğru ilerledi. Koridorun kapısında nöbet bekliyen zabit kralın önüne geçerek: : — içeriye girmek memnudur, Şev ketmeab! - dedi. Kral, birdenbire köpürdü: — Sen aklını mr kaçırdın! « diye ba, gırdı. Sapsarı kesilen zavallı zabit; — Kraliçe hazretleri dua od ibadetle meşgul bulunduğu sama fında hiç kimsenin Hattâ zatı haş penabilerinin bile buradan ge, Gİrilm, sine siz emir verdiniz. Meme,