Yazan: Gerald Kelton A Çeviren: F.K, üzerlerine geli — Aman yarebbi! Bak Denis, bak! Başını bir aralık geriye çevirmiş ve çılğlığı basmıştı, Denis dönüp bak- tı, Büyük bir motör yattan ayrılmış, süratle üzerlerine geliyordu. İçinde altı yedi kişi vardı. Maksatlarının ne olduğunu anlamak için uzun düşün- meğe lüzum yoktu. Denisin ilk hareketi motörün isti- kametini değiştirmek ve karaya doğ- ru yol almak oldu. Fakat bir kaç sa- niye sonra bunun faydasızlığını am ladr. Yattan gelen motör kolaylıkla 30 mil yapabilecek bir kab di. Kendileri karadan dört mil küdar açıkta olduklarına göre kaçmayı dü- şünemezlerdi. Bu sebeple motöre tek rar eski istikametini verdi. Gayet sa- kindi. Erika bağırıyordu: — Ne yapalım? Ne yapsak acaba? Yata kat'iyyen çıkmamalısmız. Ora- da başmıza felâket gelir. — Korkma sevgilim. Beşımıza hiç bir şey gelmez. Sakin ol, Denisin süküneti ve cesareti Eri- kaya dehşetini unutturdu. Ona itima- dı vardı ve onun gibi bir adam için esef duymadan hayatını feda edebi- lirdi,Sükünetle sordu: — Ne yapmam lâzimgeldiğini bana söyleyiniz. — Rolünüzü oynamağa devam © diniz. Ben Jason'um, siz de Olga Bed- ruşka.... Dün akşam verilen vazifeni. zi yapmış bulunuyorsunuz. o Sizden şüphe etmemeleri lâzım. Onlarm ya- nında 5ize söyliyeceklerime, yahut on- lara hakkınızda söyliyeceklerime €- hemmiyet vermeyiniz. Benim için kat'iyyen endişe etmeyiniz. Şimdi hâ diseleri bekliyelim, Denisin son sözleri yaklaşan mo- törbolun makine gürültüsüyle boğul- du, Takip eden motörbot, iki tarafı. na beyaz köplkler saçarak büyük bir süratle iyice yaklaşmıştı. Makine gü- rültüsü birden kesildi, motörbot, git- tikçe azalan bir te ferliyerek Denisin motörüne yanaştı, Bembeyaz giyinmiş olan mürettebatı hareketsiz duruyorlardı. Kıç tarafta oturan bir adam Denise eliyle selâm verdi, Bu adam Baron fon Störhaym'- dı. Seslendi: — Bonjur binbaşı Karden, Denis bu selâma, şaşırmış gibi gö- rünerek, mukabele etti: — Siz misiniz Baron. Ne höş sür- priz. Biz de şimdi yata gelecektik a- ma sizi orada bulacağımı doğrusu hiç aklıma getirmiyordum. — Yat sahibi sizin gelmek için te- reddüt ettiğinizi sanarak bizi yolladı. Müsaaderizle sizin motörü yedeğe #- flm. Böylece daha süratli gideriz. LİLMLLNU! 49301 — Hayhay! * Denis daha cevab verme lardan biri motöre âtl mukavemetin beyhude ol mıştı, Baronun icabında k en tayfa . Denis liydi. Ve kuvvet şimdi onun tarafında bulunuyordu. Fr çok neşeli bir hali vardı. Onu görenler bu hâdiseyi, motör ge. zintişinin eğlenceli bir safhası t ki ettiğine zahib olabilirlerdi. Yata yak- laştıkları vakit Erikaya, geminin za. rif silüetini bir kere daha işaret etti. Gemiye ilkönce çıkmış olan aron on. ları merdiven başında ka — Muvakkaten yat sahibini temsil ediyorum, Diyordu, Kaptan Müller lütfen matmazele yatı gezdiriniz; sa- nırım ki bu gezinti onun Koşuna gide. cektir. Binbaşı Karden lütfen beni ta. kip eti nda bulunur musunuz? salonda hoşunuza gideci i tahmin ettiğim nefis bir amontillado.şarabı var, Denis baronu takiben salona girdi. Masa üzerinde bir şişe şarabla iki bardak hazır duruyordu. Baronun gös- terdiği koltuğa otururken Denis: — Çok güzel gemi doğrusu. Dedi. Lüks bir transatlantiğin minyatürü gibi bir gey bu Yat. Riviyeraya bu yatla gelmek fevkalâde zevkli olsa ge. rek... — Size bir vicdan azabımı itiraf e. deyim azizim Karden. Ben size yalan söyledim, yatta sizi misafir eden biz- «—SPaliinize hayranım. Matmazel Bedruşkanın sözlerinden ben bu ya . tın başkasına ait olduğu manasını çi- rm. bakip anlamış olacağım, böyle söylenecekti. Aramindaki, büyük dostluğa rağmen dün #kşi mülâkatımızdan sonra yalı gezmek için tereddüd edeceğiniz- den korkuyordum. Bu sebebledir ki hi. leye müracaat etmek zaruretinde kal. dım. — Sizi ziyaret ben mi tereddild edeveğim” Size bu (kir nereden geldi? — Size burada bir müddet için mi- #afirim kalmanızı rica edeceğim. Red. detmenizden korkuyorum. — Boş yere korkmuşsunuz, Daveti, niz çok hoşuma gitti. Ne zaman gele. yim? Bu gün öğleden sonra gelsem o. ek lütfu m: . - in başka zamana tehir edi . 2! Hazir gelmişken kahverir- siniz. — Teşekkür ederim, Fakat bu gün ni Jüan Le Pen'de yiyece. gim, davetliyim, Hem eşyamı da al . mam lâzım, Saat dört buçukta buluş- sak nasil olur? — Hayır binbaşı. Sonra belki fikri. Tani'yi betbaht etmek ve bir gün ayrıldığımızı görmek iste- seydim ben de onun haline uyardım, Ben üstün bir erkekle karşılaşmak efadetine senin gibi, ömrümde ermeğim; fakat belki Lut'yi üstün bir erkek etmek zevkini tadacağım. Beş yıl.sonra Paris'de görüşürüz. Sen bile şaşm'acaksın nılmışsım, mösyö dö VEstdrad daha doğuşundan dikkate lâyık, kıymetli bir insanmış!,. diyeceksin. O güzel aşklara, sen taltığın için öğrendiğim heyecanlara; geceleri yıldızlar ışığında balkonda geçirilen saatlere; ve bana: “Hayır, ya. © çil gınca perestişlere ve kendi kendimizi Tanrılaştırmalara gelince, onlardan ümidimi kesmem lâzımgeldiğini Senin hayatın istediğin gibi gelişip ç Krampaâ'ın dört duvarı arasına kapalıyu cak burada olacağım. Bir de sen kalkıp benim narin, gizli, Za. vallı bir saadeti devamlı, zengin ve esrare ğım tedbirleri başıma kakiyorsun! Ben, evli kadın hayatımda i bulduğumu sarıyordum, haj- buki sen adetâ yüzlimü kızartın, beni utandırdın. Ama acabu bir maşuka hayatının letafetleri ikimizderi hangimiz haklı? belki ikimiz de haksız; belki cemiyelte bize tentenelerimi cuklarımızı pek pahalıya satıyor! benim kırmızı kam siyalarım, baba ile oğul için, sadakatle bağlı olduğum ve benim hem kö. olan o İki insan için dudaklarımda birer te- Tem. hem de âmir bessiim halinde açılıyor. Fakat, kardeşç bana, peler kaybettiğimi öğretti! sen bana, bir kadının koca- anladım. ek açtı; ben ise La m ve ne olursam an- 'ngiz kılmak için aldı. deği hem haklıyız, hem de dığı zi, unvanlarımızı, ço- iğim, son mektupların Çeviren: yü varmak dığın o güzel, va! mektubunu güzyaşlarını söylemiyeceğim, : Fakat, hasretini duymak, onu feda ettiğimize pişman dir, olsa olsa Sen bana hayır, kardeşçiğim, öğrenince olmadığımı öğretti. gen muhurrirler &rasi nin torunu sayılacak bir adam, siyasi yazıları insanı 4) ikna ediyor. Seon Korin'i okurken ben de Bonald'ın (Çİ) Telsefem oradan geliyor: o a mukaddes ve kuvvetli Aile'nin ne olduğunu öğretti. Bo- mald'm başı üzerine yeminle söyliyeyim: babanın nutku çok erlerini okuyordum; — Bö e b r aklı basımda bir mamız daha iy y yapmazamız. Siz damsınız, Dost kal. il mi? Denis gülümsedi: ürür, değil mi baron? şimdiki vaziyetimizi Moskovadayken kat'iyyen aklımıza getirmezdik. — Yatın alçısı gayet mahir bir &- damdır. Fakat borç pişirmesini bilme. diğiri şimdiden size haber vereyim. Baronun, kaçmak teşebbüslerinin beyhude olacağını Denise anlatmak ü. zere bu climleyi söylediği sırada Eri- ka ile kaptan cigara salonunun pence- resi önünden geciyorlardı. Genç kiz eliyle selâm işareti yaptı, Denis, onun rolünü oynamağa devum ettiğini göre- rek sevindi. Ona niçin bu kadar itimad ettiğini kendi kendisine sormak aklına bile gelmedi. Aldatılmış olduğunu san. mıyordu. Şarab bardağın! ağzına götürürken barona; — Çok güzel bir kadın. Dedi. Baron, dikkatle ona bakarak cevab verdi: — Evet, Güzelliğini yakından tetkik etmek fırsatını bulduğunuzu da bili. yorum. Yatta çok kuvvetli dürbünler var, Denis bir kahkaha attı: — Seçtiği mesleğin icablarr.. Yüz me havuzlarında vücudunu teşhir et- meye razı olduğu zaman bu işin iyi ve fena târâflarını herhalde dişlinmüş olâcaktır. Hoş bir fırsat ele geçmişti, kaçırmak istemedim. — Vazifesini yapıyor. Aklıma göl. mişken sorayım, bizim motörü görün. ce neden istikamet değist velâ sizin kaçmak isteğiğinizi sanmış, maksadımızı nasıl anladığınızı bir tür- lü keşfedememiştim. — Bu susle, dürbününüz cevab ver- miş olmalıdır baron. Nihayet ben de erkeğim. — Sizi nefsine daha ziyade hâkim sanırdım. Peki o? — O mu? Fevkalâde! Sizi tebrik e- derim baron! Fon Stürhaym şarabını memnun bir tavırla yüdum yudum içiyordu. Denis ise endisedeydi. Baron acaba şüphe . lenmiş miydi? O sırada yalnız Erika. xn emniyetini düşünüyordu. Kendisi. nin maruz bulunduğu tehlikeyi unut » muştu, Düşman tarafına geçen bir a- Janı baronun asla affetmiyeeeğini ga. yet iyi biliyordu. (Devamı var) neler feda ettiğini öğrettin, şi kırları ben şöyle X oku oraların hasretini duyup da karı yakm bir akrabasıdır. a en derinlerinden. biri işte bütü | | NK BL EKE NEME EZ YON ğru, çok hakir, Allahatsmarladık, benim sevgili hayalim Nurullah ATAÇ eyal görm im, i olmak demek vlenme insanı filosof ediyor,, diyorsun ama t babam bana memleketimizde yı i okutmuştu; di Yazan: M.S. Yattan ayrılan moltör, süratle Me Gülsümün eve girdiğini gören köy delikanlılarının bizi bastığını sandım ğa Bunu nereden biliyorlar, bu hükmü hangi esaslara, delillere göre veriyor- lardı?, Cinayetin içyüzünü anlamak Hasânla çabuk ahböp oldum. yaptırırken fazlaca pare, ayrıca bir iki fanilâ, gömlek, çorap falan verdim. Bu suretle otamızdaki ahbaplık hayli ilerledi. Adamakıllı kaynaştık Hasan- İşlerimi IŞKEMBEDEN SAVURMA! Bu kaynaşmadan, do gan bir inançla, iyi kötü bir cevap ala- cağımı umarak sordum; — Kardeşini niçin öldürd na bu iş nasıl geldi Hasan İçinde elem ve teessiir sesle cevap verdi: — Bu bahsi açma efendi!., Yüreği min yâman bir derdi ve acısıdır bu... Kazara oldu, istemiyerek öldürdüm Kardeşimi? — Öyle âma, mahpuslar, kardeşini istiyerek bir miras ortağından kurtul. mak için öldürdüğünü söylüyorlar. Bu- na ne diyeceksin? Kızarır gibi oldu, yüksek bir sesle: — Hal etmişler, dedi, Nereden bili- yorlar? Benimle beraberler miydi? İş- kembeden savuruyorlar hep.. — Demek bir kaza çıktı elinden?. — Evet. — Nasr) oldu bu iş?.. Hasan!.. KADIN PARMAĞI! Bir çokları gibi kendini naza çekme di. Mırın kırın etmedi, hemen anlattı: — Ali adında büyük bir kardeşim vardı, Anamız ölmüş, babamız da sağ- dı. Köyün sayılı zenginlerindendi ba- anlaşmadan , Başı: ttriyen bir Biraz anlat günahkâr bir kalın : Gülsüm... Bıllık, bıllık, eti bütü yerinde, Lokmanın: — Ye! liği cinsten, alımlı, çalımlı, yürü- iştahayı gıdıklıyan bir kadındı 8 sevdalanmış. abayı yak- mıştım, Çayır ça; anıyordum onun için... Yalnız benim yandığımı sanma! Köyde herkes onun için tutuşuyordu, Kardeşim Ali de baygınların içinde var mıydı? Bunu hiç zannetmiyor, bu kadınla münasebeti olmadığını sanıyor dum. Babam kasabada kaldı bir gece, kö- ye dönmedi. Kardeşim Ali de sabaha karşı dönmek üzere tarlaya, domuz beklemeğ gitti. Evde yalnız kalmıştım. Geceyi boş geçirmek istemedim, gittim Gülsümü buldum. Eve çağırdım, Akşam karanlığı çöktükten sonra geldi. Alt kattaki odada kurduk sofra” yı, başladık içmeğe... Kafalarımız dümonlandıkça hırsları» karğ Luiz dö Şoliyi zi için Derken korlandı, arımız birleşti. mız kıvılcımlandı korlandıkça duğak Bir şi Bir şiyç dahal. Bir daha!, Kafam oldukça dumanlandı. Gülsüm de içiyordu ama, ne kadar olsa idareli davranıyor, ben kadekleri ken, o yudum yudum demleniyordu. Böylelikle vakit gece yarısını bulduk Gülsüm taze su getirmek için dışa çıktı, Oda kapısını da açık bıraktı, Ben de, arkamı köprya döndüm, zandım. Dalmak, daha do; reydim. Birden üzer yuvarlar se su sızmak üz€“ me biri çullandı Akirma ilk gelem köy delikanlılarının baskını oldu. ÖY” le yat... Gülsümün eve girdiğini gören gençler, baklavadan kendilerine de pay gikurmâk, çimleninek için bu işi yapâr” lar, bâtıverirler evi., , Sezdirmeden belimdeki kamayı çek” tm, bir yılan gibi çarçabuk krvrrldrm, döndüm, arkamdan üstüme çullanan adamın kim olduğunu görmeden sapla” dım. Sonra fırladım, kalktım, birde n€ göreyim? Kamayı tam karnından yiyen kardeşim Ali i İşte, ben kardeşimi böyle öldürdüm. İnan bana efendi, sözlerimde kat'iyyen yalan yok. Anlattığım gibi oldu bu iş imdi ben sana soruyorum; Bu kaza | de nedir?, Hösina cevap vermeğe lüzum gör medim. Çünkü, bu sorgunun cevabın en Büyük kuvvet vermişti; — Kanun! Yalnız, cinayeti nasil işlediğini, kar” deşini ne suretle öldürdüğünü anlatır” ken dikkat ettim, mavi bir boncuğa benziyen göz bebeklerinde tuhaf, aca” ip bir ışık yanıyordu, Acaba vicdan # #abının gözlere vuran bir parıltısı miy” dı bu?... KORSAN ÖMER!. Onu: — Korsan Ömer! Diye tanıttılar bana.. « Uzun boylu, mütenasip vücudlu bir delikanlıydı. İlk bakışta esrarengiz bif adam olduğu anlaşılıyordu. Bol paçalı Mcivert bir pantalon giyiniyordu. Ce eti filân yoktu arkasında,. Sırtında si” yah, omuzdan düğmeli kazan biçiminde bir gömlek vardı. Başı dımdızlaktı: Ustura ile alaka” bak (*) kazıtmıştı. Gözleri siyah o ve keskin bakışlı idi, Yüzünün umumi hey» etinden hayatın zorlukları içinde piş - miş, maceralı bir ömür yaşamış olduğu anlâşılıyodu. arkamdan kavradı, (Devamt Var) (5) Saçı ustura ile dibinden kazit» mak, cascavlak mukabili, hapisane er. gosu. iğim, sen ki benim çılgınlığımsın! XIX ö'den Madam dö TEstorad'a bir kadınsın, gözüm Rene'elğim; artık ganb dir: ten bizi seven erkek bizim mal iatmak, natiuslyes bir hareket; memnuf niz sayılmaz mi” Ja, istersek bir zamün budala akıttı bir gi kem yükselme hursı he kavga Biz fa, men benden bin kat ker, hem de öteki dünyad sırrını da hiç k ük hareket! fâkat, gü iüümün al ys sem bu dünyada eziyeti g& fatını göremezsin. Sen kocan de onu daima sana âşık gör” ıksun! dalma âşık kalması ne or? Acaba ne dereceye kadar fazilet bir hesab, yahud erhalde bu mesele üzrinde muzda, ikimizi de İkna edef- kalmak istiyoruz; fakat öyle in o sevimli kilekârlrklarına rağ» e dersin? vel Yy (Devamı var) (0) Lowis de Bonald, on dokuzuncu asır ini geo mir herri teriedeniir. Eridi ve din e :