19 Haziran 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

19 Haziran 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: Gerald Kelton Güssi sevindi. Denisten bir papara bekliyordu. O intihabmı tasvib ettik. ten sonra artık mesele kalmamış de- mekti. Dostunun ellerine sarıldı: — Çok teşekkür ederim aziz dos- tum. Hayatta hiçbir şey beni bu ka. dar sevindiremezâi. — Aşkınızı genç kıza itiraf ettiniz mi? — Yo! bunun fırsatım bulamamış- tım. Hemen şimdi gidip söylerim. Gitmeğe davranmıştı. Denis, genç kizin etrafının kalabalık olmasından istifade ederek onu alıkoymağa mu . vaffak oldu: — Bana zamanı deği! gibi geliyor. Sizin yerinizde olsam daha sakin bir mubiti tercih ederdim. — Bu kiz beni şaşkına çevirdi. Hakkmız var. Evlenmek için konso- loss müracaat «mem lâzım değil mi Denis? Bu gün her şeyi tarzim ederiz ve.yarım evleniriz. Ne dersiniz? — Evet ama bakalim madmazel| Bedruşka ne diyecek? hele onun da | fikrini alın. Gössinin gene neşesi kaçtı, — Acaba razı olmaz mı? — Vallahi bilmem. Fakat bu iş bel- ki de sizin tasavvur ettiğinizden daha güç olabilir. Güzel bir kız evlenmeye karar verdikten sonra istediğini seçe bilir. Bu, Güssinin o zamana kadar hiç hesaba katmadığı bir noktainazardı. | Güssi evlenecek genç kizlar için iyi bir kısmelti; zengindi ve meşhur bir | aileye mensuptu, Bedrüşkaysa hayatı. ni kazanmak için vücudunu teşhir et.” meye razı olmuş bir kızdı. Evlenme teklifini sevinçle kabul etmesi gerek- ti. Fakat Güssi, Denisin tecrübesine de inanıyordu. Onun böyle tereddüd izhar etmesi için bir sebeb olmak ge- vekti. Epey düşündükten sonra: — Pek acele etmeseydim daha iyi o. | lacak galiba. Dedi, Acele davranır . sam işi bozmam ihtimali de var. Ev. velâ kendimi sevdirmeliyim. — Böyle yapmanız daha iyi Güssl... Şimdi gelelim diğer meseleye; dün akşam söyledizleriniz üzerinde düş düm, haklısmız. Mordavntm intika . mını almak için Uğraşmalıyız. — Nihayet dediğime geleceğinize e. mindim! Denis devam etti: — Bana kalırsa evvelâ zavallı arka- daşımızın eşyasını toplamalıyız. Bı - raktığı evrak, kâğıtlar vo saire ara . sinda bizi canilere (Okadar götürecek biriz bulmamız mümkün olabilir bel. — Fevkelâde fikir! — İyi tatbik edilmek şartiyle evet, Bunun için de size muhtacım. Bütün esya polisin elinde. Bu adamlarla uğ- raşmanın hoş bir şey olmadığını bili- rim âma başka çare de yok. Sizden ri. cam gu: poils müdürlüğüne müracaat edip Mordavntm bıraktığı ne varsa satınalın; üzerinden çıkan elbiselerini kitaplarını, kâğıtlarını, hattâ diş fır. çasını bile... En ehemmiyetsiz görü - İL SİL) JE DİEİB yüzün sapsarı olmuştur. Demek ki köstebekler gil Arkadaşımızın bıraktığı evrak bizi canilere kadar sötürebilir nen bir sey bazan mühim bir ip ucu verebilir, Polisten bunları slmak kolay iş de- Sil ama, siz kurnazsmızdır, becerirsi. niz Bu iş Güssinin hiç yordu. Fakat Den tuklayışı tesirini gösterdi. — Ne isterseniz yaparım. Fakat si- zin yapmanız daha iyi değil mi? siz (ransızcayı İyi biliyorsunuz, r, Bizin yapmanız lâzım. Ba. ? Montekarloda intihar va, kumarhane için çok fena bir n olduğu cihetle daima ört bas lir. Her kış burada en aşağı bir dü- #ülhe adam intihar eder, fakat hiçbi - rinden yahsedilmez, Bu sebeble sizden sonra bu sefer de ben zabıtaya müra. cat edersem çok fena karşilanmam muhtemeldir. Halbuki sizi tanıyorlar, ailevi nüfuzunuz olduğunu biliyorlar, Sizi memnun etmekle gürül ne geçeceklerini bildikleri Için arzü - muzu derhal is'af edeceklerdir. — Hakkınız var. Bu işi ancak ben yapabilirim. Merak etmeyin, — Derhal gitmeni zmuvafık olecak- ir sanırım, Geç kaldığınızı behane e. demesinler, Bu akşam İstenilen meb - lâğı verirseniz yarın eşyayı alabilirsi- niz. Güssi istemiye istemiye oradan ay- rilarak memur edildiği vazifeyi yap . mıya gitti. Denis onun pot kırmak hu. susunda elinden gelen gayreti göstere. ceğinden emindi. Fakat ne çare ki baş. ka, birisini , göndermek... imkânından mahrumdu. İşi tajle terketmex mecbü. riyetindeydi. Esasen Mordavntın eşyaları arasın- da muanmayı halletmeye yarar bir şey bulcağına da Denis ihtimal vere- miyordu. Bu eşya, Mordavntın ölüsü meydana çıkmazdan önce inceden in - ceye tetkik edilmiş olmak gerekti, Maamafih Mordavnt meharetinde bir adamım vesikaları mümkün merte. be az yer tutar bir şekle soktuktan sonra hiç akla gelmiyecek bir yerde saklamak çaresini bulması da akla u. zak gelecek bir ihtimal değildi, Onun bir defasında bir müslahkem.mevki plânını bir çift küpe içinde saklamaya müvaffak olduğunu biliyordu. Düşman taraf da herhalde bunu nazarı dikka- te almış olacaktı ki, Mordavntın öda- sını kiralamakta istical göstermedi. Şik ve güzel bir kadın için Mordavn- tin odası adar berbat bir yerdi. Ah! ne diye kadınlar bu twesleğe bu. runlarını sokmuşlardı? hele bu ka . dm... Cigarazmı içerek « en Denis Ol. ganım bulunduğu istikamete bakma- mağa itina gösteriyordu. Olga ise ona yaklaşmaktaydı. Nihayet gelip masa- sma oturdu. — Demek M. Rige size benden bah. setli. Niçin daha evvel bana söyleme. miştiniz? — Evvelâ hakkınızda bir fikir edin- mek istiyordum. — Edindiğiniz fikir benim lekimde mi? IROM na gitmi LAR yer alim. dan çalışmalarını anlatarak beni evliliğe imrendireceğini sanı. yorsun! bizim özene bezene, inceden inceye düşünerek kurdu. umuz hulyalar seni en sonunda oraya mı vardıracaktı? Blva- daki manastırdan çıktığımız zaman üzerimizde masumiyeti» miz parıl parıl parlıyordu, elimizde de silâh olarak zekânın en #ivri okları vardı: eşya ve âlem hakkında sadece nuzari olan bu bilginin hançerleri demek ki satia karşı döndü! Senin dünyadaki kızlar içinde en safı, melek gibi bir insan olduğunu bilmeseydim, bütün o hesaplarinm âdilik koktuğu. nu söylerdim. Nasıl? gen köydeki hayatına hizmet etsin diye zevkleri sıra sira biçmeğe, ormânlarını nasıl kullanırsan &ş- sun? Ben senin o kuru hen. gönlümün kasırgaları Sen de benim gibi dünyanm en iyi tahsil görmüş kizıyâm, çünkü biz pek az şey üzerinde cok dü- şünmüştük; fakat, yavrucuğum, aşksız felsefe, yahut sahte bir kıda öyle kullanmağa mı kalk desenin içinde yaşamaktansa mabvolmayı tercih ederim. içinde Çeviren: F.K. Çeviren: en müthişidir — Henüz bir fikir edinmedim, Da- ha tetkik etmem lâzım. Size fırsatını veriyorum. kkür ederim, Çok naziksiniz. — Hayır alâkadarim. — Niçin alâkadar olduğunuzu sora- bilir miyim? — Hay hay. İzah edeyim. İki gün i. çinde iki defa tehlikeli vaziyetlerden iki kişi sayesinde kurtuldum. Tesadü. fe bakın ki bu halâskârlarım biribir- leriyle gayet samimi dost... «Şimdiye ka dar böylesi başıma gelmemişti. Denis gülümsiyerek mukabele etti; — Sizin hesabınıza bunun bir iti - yad haline gelmemesini temenni ede- rim. Erika bu mukabeleyi tuhaf bulma. dı. Sabahki neşeli genç kız şimdi de. gişmişti, — Tesadüfü garib bulmuyor musu- nuz? geçen akşamki hâdise hakkmda ne düşünüyorsunuz? Denis, kim olduğunu Erikanm bil- iğini anlamıştı, Genç kız şimdi ken- di :sinin oynadığı rolü bilip bilmediği. 3 öğrenmeye çalışıyordu. Tuzağa düş. medi: — Güssi çok iyi davranmış, Sözle- rine bakılırsa bir madalyâya hak ka- zandığına hilkmetmemiz âzımgeliyor. Hakikatte ne oldu? — M. Rig tam zamanında yetişti... Geceleri Möntekârlo sokaklarının bu derece tehlikeli olduğunu bilmiyor - dum. Denis gene lâf karıştırdı: — Küstü iyi çöcüktür. Bize ferin hal- de Aşik olduğunu anlıyorum, Genç kız başını önüne eğdi. Mırıl - dandı: — Bizim buradaki vazifemiz müm- kün mertebe fazla adamı kendimize â. Şık ederek müesseseye müşteri celbet. mektir, M. Rigi de kendime âşık et - mişsem müessese İçin ne mutlu! — Affedersiniz. Böyle bir şey söy- lemek aklımdan bile geçmedi. Sanıyo- rum ki sizinle evlenmek arzusunda. Hiddetten kıpkırmızı oldu. Denis iliraz edeceğini sanıyordu. Fakat o bir an durduktan sonra: — Kabul edersem ne dersiniz? — Ben mi söyfiyeceğim? böyle bir teklifte buluracağından e . min olabilirsiniz. — Ben vaziyette bir kız için Vikon- tes Vitley olmak ne şeref! — Çok sevimli bir vikontes olaca- Ziniz muhakkak... —Büna nereden hükmediyorsunuz? — Bu zamanda bir çok delikanlı küfvü olmıyan kızlarla evleniyor. Güssi sizinle evlendiği tıkdirde böyle bir şey mevzubahs olmıyacak. — Ona mesleğinde yardım edebile- ceğime mi kanisiniz? Bu sual Denis! büyük bir meraka düşürmüştü. — Mesleki mi? diye sordu. Güssi. nin bir mesleki olduğundan haberim yok. (Devamı var) —933— Nurullah ATAÇ aşk altına gizlenen felsefe, karı koca arasındaki mürailiklerin Dünyanın en sbdal adamı da, senin gül yığının içine rıza, tevekkül baykuşunun yuva yapmış olduğunu görmez mi dersin? bunu farkedince de, en ateşli aşk bile onu kaçmak- tin maredebilir mi? sen kaderin elinde oyuncak olacağıma kaderimi kendi elimle kurayım diyorsun. İkimiz de çok garib Yazan: M.S. küpü çırpınması, boğazından fışkıran kan bir #ürlü gözümün .-.. önünden gitmiyordu —39— de bu şüpheğen, bu üzüntüden kurtu- layım, dedi, Bir bahane ile karımı doğa götürdüm. Etrafta kimseler yok- tu. Ona sord — Sen babamla yatıp kalkıyor, ona karılık yapıyor muşsun. Babam seni bana değil, asıl kendisine almış, doğru söyle... Yoksa seni öldürürüm! Sert sert yüzüme haykırdı: — Sen çıkdırdın mı? Deli mi oldun? Bu nistl Jâf!,. İnsan babasile çiftleşir mi?... Babanı isteseydim, senden vel ema vatırdım. — Ona varamadığın evlenmişsin. Köyde hep öyle diyorlar. Köy lâfı olunca şaşırır gibi oldu, O nun bu şaşkınlığı bana, fenalıklarının, kötü hallerinin duyulmuş, anlaşılmış olmasından ileri gelen bir şaşkınlık gi- bi geldi. Fcna halde hırslandım, karıya Bücum ettim, döğmeğe başladım. Ağ ladr, tepindi, kötü kötü söylendi. Ara da bir: — Sana varıpts dayak yiyeceğime, keşke babana varaydım da kaymak yi- yeydim! Diyordu. Bu söze büsbütün kızdım, sinirlen- dim, kan kafama hücum etti. Yanımda gifte vardı. Ateş eleyim, dedim, Sil&h sesinin işidileceğinden korktum. Bir- denbire yerde, el kadar ve çok ince kop- muş bir çakmak taşı gözüme ilişti. E- gildim, aldım, Sonra kurmun üstüne atıl- dim, yere yatırdım.. Boğazına kuvvet- le sürtmeğe başladım.. Kadın çırpmı YOt, Erfa site Kerim Seremempilm feşkıran kan, yüzümü, gözümü kızıla boyuyordu. Karım can acısiyle çirpınırken, ben bir yandan keskin taş: habire sürtüyor- dum. Boğazmdan zorla çıkân hırıltı bir sözü güçlükle anladım: — Bana bu işi Fatma etti, Fatma. Nihayet çırpına çırpına öldü. Bir ke- nara çektim.. Göl gibi kan akmış, çu- kil bir yere birikmişti.. Cesedin m, Çiftemi aldım, kö- | yün yolunu tuttum. Akşam olmuş, hava kararınıya başlamıştı. Eve girdim.. Babi beni yalnız gö- rünce sordu? — Kız nerede? Sert sert cevap verd — Gitti istersen seni göndereyim. Babam şaşırdı. Şimdiye kadar ben - den böyle sert bir cevap almadığı için yüzünden hayret ifade eden kırışıklık - lar pey'da oldu. Sonrs bütün dikkatiyle beni baştan aşağı süzdü. Yüzümün el- lerimin kan içinde olduğunu görünce şaşkınlığı büsbütün arttı Korkunç bir hal aldr, Gözleri âdeta dışarı fırlamıştı. Elleri Hiriyordu. Acele acele sördü, ev için benimle € onun yanma — Evet öldürd im, Töşla kentim. Ne olacak? Kayın babasiyle yatan kârının sonu budur?, Diyerek üstüne yürüdüm. O aralık çobanın sesi işidildi. Babam çobana seslenmeğe başlayınca aklım başıma geldi. Evden fırladım, Çiftem €- limde idi. Dağın yolunu tuttum. Aksi tarafla gitmek İsterken ayaklarım gür düzhü yere, karımın ölüsünü sakladı ım doğa gidiyordu. Oraya gideyim, dir ye, âdeta arkamdan itiyorlardı. Var dım oraya.. Bıraktığım gibi, kimse gek memiş. Yaz gecesinin serin rüzgârt sersem * liğimi giderdi. Oradan uzaklaştım. Sa- baha kadar yürüdüm: Bir ormana gir“ dim.. Epey yol kesmişim. Gündüz yala çıkmadım. Orman içinde dolaştım, eli" mi, yüzümü yıkadım.. Otların Arasına girdim.. Baygın düşmüşüm. Aradan ne kadar zamn geçti, bilmem. Çok acı bir sesle uyandım. — Bana bu işi Fatına etti. Fatma., K un can verirken söylediği son söz... Deli gibi kalktım.. Karımın çırpın” ması, boğazından irşkıran kan bir türlü gözümün önünden gitmiyordu. Bu söz, bende yeni yeni şüpheler u yandırdı. İmam öldükten sonra, Fat mann babama varmak istediğini, baba“ mın almadığını batırladım. Şüphelen * dim, Hemen katar verdim : — Oldu olacak, Fatmayı da öldür” yim.. Sonrası ne olursa olsun!, Ormandan çıktım. Köyün yolunu tw tum.. Kafamda tasarlamıştım.. Muhak- kak Fatmayı da öl çektim.. Yoruk muştum. Düşe kalka gidiyordum. A” yaklarıre, gayri ihtiyari karımı öldüddü- ğüm yere doğru gidiyordu. Oraya yak“ laşırken, köpek sesleri işittim. Arka A ll Sağa sesleri duydum.. Dağın dirseğiki! dö wünce köylüler ve jandarmalarla karşi” laştım.. Artık iş clacağma varmıştı. Ge“ ri kaçmıya bende kuvvet, kudret kak madığı gibi imkân da kalmâmıştı, Jandarmalar beni yakaladı. “Kazaya gittik, Oradan da buraya geldim. Mah keme idama karırı verdi. Mahkemed Fatma kârının sözlerini söylemedim. Çünkü yemin etmiştim. Yalnız baba mın kârımla yattığını, karımı da bunu t mü söyledim. İşte yaptığım cinayetin hikâyesi. Sen bans bir akıl öğret, ben nideyim?- Bana, bu herifi teselliden başka ya" pacak bir şey kalmızmıştı. Fakat düşü” nülecek Sir nokta var: Acaba, bu cani” var ruhlu herif teselliye değer mi?. | Aciz bir kadını, keskin bir taş parçâ” siyle boğarnı kesmek suretiyle öldü" ren, İkincisini de öldürmek üzere gi“| derken, yak'anan bir katile teselli ver” | meği havsalama sığdıtamadım. Yak nız; | — Fatmanın sana söylediklerin! mab” kemede söyleseydin, cezan azalırdı” Temyiz edeceğin zaman, âyihada Fat” mayı da yazarsın. Bunun çok faydasi olur, Diyerek yanından yarıldım. NAMUS DUŞMANI UÇ CANAVAR! Koğuşa döndüğüm zaman, damağ: yanında üç adamla oturuyordu. Üçü de genç, zürbüz adamlardı. Uslu, terbiy©* li oturuyorlardı. (Devamı ver) 10 m ERE «BE 2 ANYON IN yollar tuttuk: sen, çok felsefe ve az aşk İstiyorsun; bense aşk, az felsefe taraftarıyım. Ben, Jan Jak Russo'nun “ünsi bir hoca Sanayodum amâ meğer senin yarında bir çömez » olamazmış? Ey fazilet mücessemi kadın! sen hayatın tâ gözleri id baktın mı? ben seninle slay ödiyorum ama belki sen hakli! dır. Gençliğine bir günde kıydın, vaktinden evvel bir basi ” dun. Sı vetleri çakalad:, bilir mi? beb olmalarma bakılırsa, fahişelerin de erkekleri ettikleri muhakkaktır. âşkla sevebilir ama, vücudunu bir korse içine sokmayı bulduğu gibi hayatırı da Fiyanın manevi korsesi içine #0. yı zaruri sayan bir kadına karsr bilmem minnettarlık hissi n Lui şilphesiz bahtiyar olneak. Seni seviyorsa » gaf, dan hiç şüphe yok -, evet, seni #eviyorsa, fahişelerin $! n uğraştıkları gibi senin de sırf silenin menfaa' farketmez. Doğrusu, çılgmca hovardalıklar?, şi içi bahtiY Basiretli bir koca seni dalma atesli ” yüzüm! ok (Devamu var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: