10 Haziran 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

10 Haziran 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

süne basmak için sabırsızlanan halkın tezahüratı son haddini bulmuştu. Kalabalık Polonya vapuru rıhtıma yanaştığı ! zaman, yolcu salonu ve civarında on binden fazla seyirci bulunuyordu. Bu râların kurulduğu gündenberi bir kalabalık görmediği şilpkesizdi. Karşılamaya e verlerinden sü yüzbaşıs: Cevdet, Muhafız alayı kumandanı albay İsmail Hakkı, İstanbul valisi Üstündağ, İstan bul kumandanı Halis Biyıktay, Harb a kademisi kumandanı korgeneral Ali Fuad, korgeneral Cemil Cahid, gene- ral Osman Tufan, merkez kumandanı general İhsan İrgaz, tümen kumandan larından Mürsel, general Mustafa Sabri süvari müfettişi general Şemseddin, bi- rinci ordu sıkhiye müfettiş general Suphi, Polis müdürü Salih Kılıç, Deniz bank erkânı, vilâyet ve belediye mü- messiileri ve daha bir çok zevat göze çarpıyordu. Mekteplerden Galatasaray lisesi ve izcileri, Gedikli Subay okulu, Darüşşa faka, kız lisesi talebeleri ve bu arada spor teşekkülleri namma bir çok he- yetler, şehir mevlisinden Necip Ser dengeçti, matbuat erkânı, ellerinde bay raklarile parti ve sanat mümessilleri gelmişlerdi. Sporcular arasında, Çoban Mehmed, Galatasaray klübünün ve G.S. markalı çelenğini elinde tutmuş oldı ğu halde nazarı dikkati celbediyordu. Süvarilerimiz gö ünüyor Rıhtıma yanaşan vapurun güverte sinde ilk olarak binici subaylarımızdan Hamdi Barlas, Musolininin altın kupası nı kolları arasında tuttuğu halde görün dü, İşte bu andan itibaren on bin karşı- layıcı kendinden geçmiş bir halde, sü varilerimize tezahürat yapmağa başla- dr. Polonya vapuru süvarisi de kendini bu umum! heyecana kaptırmış olacak ki, uzun ve sürekli düdük seslerile bu tezahürâta iştirak ediyordu. Gittikçe artan sevinç içinde, her ta- raftan: (Yaşarın Atatürk çocukları!) sesleri yükseliyordu, Saat 16.10 da evvelâ elinde Musolini kupâsını taşıyan Üsteğmen Hamdi Bar las, arkadan sıra ile yüzbaşı Cevad Gürkan, yüzbaşı Eyüp Öncü, üstteğ- men Saim Polatkan, üstteğmen Avni, teğmen Kudret, teğmen İhsan, vapur” dan indiler. Biraz sonra da süvari ekibimizle be- faber gelen Orgeneral Fahreddin vapu- ru terketti. Atatürkün selâmları Kıymetli binicilerimiz, rıltıma iner | ötke İ şile selâmladı. İnmez, İstanbul komutanı korgeneral Halis Bıyıktay, subaylarımıza doğru i- İerliyerek, onlara şu büyük müjdeyi verdi:, — Arkadaşlar, büyük Reisicumhurun başarılarından memnun oldukları sizle. re, selimmi müjdelemekle bahtiyarım, Bu büyük iltifat, sizlere yarınki başa- rlar İçin lâzmgelen kuvveti verecek- tir. Şehir namına hediye Binici ekibimiz selâm vaziyeti ala- râk teşekkür etti. Bundan sonra vali Üstündağ, kahra manlarırıza şehir namına hoş geldiniz demiş ve yüzbaşı Cevad Gürkana, şehir namına, Paşabahçe şişe fabrikasının, â zerinde mâni atlıyan bir süvari resmi- nin mahirane bir surette işlemiş oldu- ğu güzel bilir kupayı etmiştir. Yüzbaşı Cevad Gürkanın h'tabesi Yüzbaşı Cevad Gürkan, bunun Üze- rine rıhtımı dolduran halka hit&ben gür hir sesle şu hitabeyi söylemiştir: “— Saym ( büyüklerimiz! Sevgili kardeşlerimiz! Bugün, bize gösterdi - iniz bu candan sevgi eserine nasıl te. gekkür edeceğimizi * bilmiyoruz. Bizi böyle yüksek bir sevgi Bız, sevgili memleketimize kavuşmak. tan ileri gelen sevgimizi arttırdı. BU. tün arkadaşlarımızla birlikte minnet ve teğekkürlerimizi sunariz. Değerli gazetelerimizin bizim icin yazdıkları güzel yanları yabancı memleketler. de okudukça, bilseniz nekadar sevini. yorduk. Bu sevinç, bizim azmimizi inil B vezifelerimizi ifa hususundaki gay- tetimizin bilseniz ne kadar arttırıyordu. Varolunuz kardeşlerimiz! Biz, büyük bir sey yapmış değiliz. Yaptığımız iş, büyük ecdadımızın yaptığı işlerin bin. hediye de biri değerinde olamaz. Ancak uzun süret slalet devrinin yaptığı gerile - meden sorra, o şerefli cedlerin, saf kanlarımın, hâlâ damarlarımızda oldu- ğ bilirse, ne mutlu bize! Avrupanın birçok yüksek milletlerinin güzide subaylariyle karşılaştık. Dün . yanım en çok sevdiği bu güzel sporda onlardan geri olmadığımızı gösterdik sanıyoruz. Bunu, neye borclu olduğu- muzu bilir, misiniz? Spor disiplinine. Bu disiplini bize veren spor aşkıdır. Biz, meydana cıkarken, bu fende, hak. kile mütehassıs olan âmir ve öğret - menlerimizin her türlü tavsiyelerini dikkatle dinledikten sonra, can ve gö- pülden onları yapmağa çalıştık. Yük. sek hükümetimiz, seym büyüklerimiz bize karşı çok ütufkâr olmuşlardır. Onların bu lütuflarıdır ki, bizi tam hazırlamış ve bugünkü şerefi kazan - mamiza sebeb olmuştur. Kendilerine ebedi minnettarlığımızı, bugün karşı. nızda tekrar etmek fırsatını bulduğu- muzdan dolayı bahliyarız. Arkadaşlar! Size Avrupa yarışları- nm en büyük mükâfatı olan Musoli; altın kupasını getirdik. Bu altın ku. pa, milletimiz namma bize tevdi ödil- miştir. Çok ileri giden İtalyan milleti. nin büyük milletimize selimmı da ta- şıyoruz. Bu kupa, ayni zamanda “bir- lik kuvvettir" sözünlin İtalyanca sem. bolü olan, içiçe geçirilmiş dört keskin balta üzerine oturtulmuştur. Buna karşı bizim semboliimliz nedir, biliyor musunuz? Atatürkün parmağı... O bü- yük parmaktır ki, bize gideceğimiz yo. lu göstermiş, gösteriyor ve dalma gösterecektir. Bu büyük parmak, hi- ce keskin baltalardan, nice keskin si- lâhlardan çok daha keskindir. Yaşısın Büyllk Atatlirk, yaşasm bü. yük Türk milleti Eetraftan büy bir alkış tufanı kop- tu. Bu sırada heyetandan ağlıyanlar, suh: mızı kucaklayıp, (ellerinden yüzlerinden öpenler pek çoktu, Mektebe hareket Saat 17 ve doğru kalabalık arasında açılan bir yoldan kahraman subayları- mız caddede hazırlanan otomobillere bindi. Ve gene binlerce insan tarafından doldurulan, yollardan, alkışlar / arasmda | girerek, Karaköy, Sishane yokuşu, İstik lâl caddesi tidılpellk Harbiyedeki süva- ri binicilik okuluna gittiler. Subaylarımızt ağır ağır götüren oto- mobillerin iki yanında motosikletli ve atlı polisler de gidiyordu. Mektepte Kıymetli genderimiz mektebin bahçe- sinde toplanmış olan büyük bir kalaba- lık tarafından karşılandılar. Bir takım İ nakineli tüfenk ate Bundan sonra, subaylarımız, mektep- te heyecan içinde bekliyen anaları, ba- baları, çocukları, zevcelerine kavuştular. Eyüp Öncünün 18 aylık yavrusu ba- basının boynuna hasretle sarılmış bir türlü bırakmıyordu. Binicilerimiz! okul arkadaşlarile de kucaklaştıktan sonra, yukarıda hazırlan- mış olan salona çıktılar. Burada misa- firlere pasta, soğuk limonala ikram edil- di, Ve saat 17,30 da Orgeneral Fahret- tin Altay, İstanbul kumandanı General Halis, General Cemil Cahit, General Mürsel, General Şemsettin mektebe gel- diler. Nutuklar söylendi. Bu sırada General Fahrettin Altayın şu sözleri duyuldu: “— Türk ekipimiz zöleri, bu ekipi teşkil eden Türk subaylarının feragal- le çalışmalarının tabit bir hakkı ve en haklı öir zaferidir. Mektep Yar komutanı Mahmut dâ gözel bir nutukla süvarilerimizi selâm. ladı ve sözlerini: — Yaşasın Atatürk, yaşasın Türk mil ve Süvari Binicilik okulunun eki ko- mutanı Şeref Batu da, ihtisaslarını bir kaç samimi sözle ifade ederek, süvarile, rimize, yeni zaferler ve yeni (başarılar dilemiş, “Yüzümüzü ak ettiler, yüzleri ak olsun!,, demiştir. Geç vakte kadar mektepte çok samimi bir hava içinde vakit geçirildi, Ve saat 19 da merasim nihayet buldu. Süvariterimizin a'leleri ne diyor ? Süvarilerimizin aileleri ile de görü | leti,, diye bitirdi Bundan sonra, emekli süvari albayı şüp ihtisaslarını sorduk. Cevat Gürka- İ HABER — Akşam vostası Askeri ceza kanunu Ankara, 9 (Hususi) — Askeri ceza kanununun 89 ncu maddesinin şu şekilde değiştirilmesi hakkında hükü. met Meslise bir lâyiha göndermiştir: 1 — Subaylarla askeri memurlar hakkmda tard ve ihracı mucip olmu. yan ceza hükümleri askeri okurların mekteplerinden kayıtlarmın silinmesi. ni icap ettiren ceza hükümleri eratın askere girdikten sonra işledikleri suç- lardan dolayı 6 ay veya daha az ocza hükümleri, 2 — Resmi bir kıyafet taşıyan rüt- beli veya rütbesiz askeri şahıslar hak- kında mahkeme tarafmdan verilen tevkif müzekkereleri askeri tevkifha. nede infaz olunacaktır. Askeri şahıslar hakkındaki cezalar umumi ceza evlerinde çektirilirken ü- zerlerinden askerlik alâmetleri kaldı. rılacaktır, Cezaları biten erat geri kalan as. kerlik hizmetleri tamamlanmak üzere ciheti askeriyeye teslim olunacaktır. 13 fransız harp gemisi Beruta geldi Berut, 9 (A.A.) — Fransız Akdeniz filosuna mensup 7 kruvazör, 6 torpito muhribi ve 6 deniz tayyaresi bir haf- talık bir ziyarette bulunmak üzere bu- raya gelmiştir. Filo Fransız fevku- iâde komiseri ve Lübnan hükümeti mümeesilleri tarafından limanda 86- lâmlanmıştır. Bu filo, Lübnan sahillerinin ne de- rece müessir bir tarzda müdafaa edi- lebileceğini tesbit etmek üzere yapi- lacak muhtelit manevralara iştirak e- decek ve yen! Berut limanınm Küşat resminde bulunacaktır. Pencereden düşen çocuk Bu sabah Çemberlitaşta bir facia ol müş, bir küçük çocuk ölmüştür. Taşdirek çeşme sokağında 3 numara | Ir evin üçüncü kat penceresi önünde oynamakta olan üç yaşlarında Kaya isimli çocuk müvazenesini kaybederek sokağa düşmüş ve beyni patlayarak | derhal ölmüştür, nın karısı Bayan Fazilet şunları söyle- miştir: — Köocanım kazandığı #aferden çok memnunum. Çok sevindim. Çok heye- canlıyım. Bu heyecanım arasında size ne söyliyeyim. Kalbim gururla çarpı yor. Cevat Kulanm annesi Bayan Hedi. ye şunları söylemiştir: — Heyecandan ağladım. Oğlum Pa- rise gitmiş, Onu kucaklayıp bağrıma basacağımı sanıyordum, Bir iş için kal mış. Arkadaşları beni oğlumu görmüş kadar sevindirdiler. Hepsini Allah ba- gışlasın. Hepsi sağ olsunlar. Elbette Ce- vada da kavuşacağım. Saim Polatkanm kızkardeşi Bayan Meliha da hislerini şöyle anlatmıştır: — Ağabeyimin kazandığı zafer beni tarif edemiyeceğim derecede mütehas- sis etti. Ulaşılmaz bir hazla kalbim çarpıyor. Ben de biniciliğe hevesliyim. Küçük yaştanberi at üstünde büyü- İ düm. Onun için bubüyük zafer atla kazanılmış olduğundan biraz da gurur | duyuyorum.,, Eyüp Önünün karısı Bayan Ayse Öncü şunları söylemiştir: — Görüyorsunuz ki, çok mesudum. On sekiz aylık yavrum Candan ile 2a- ferden dönen babasma göğsümüzü ve Türk milletinin göğsünü kabartacak haberlerle kavuştuk, Ba'o ve ziysfetler Süvarilerimizin şerefine bu akşam ve yarın akşam ziyafetler (verilecektir. Bu ziyafetin yerleri bugün tayin edilmiş olacaktır, Ayrıca önümüzdeki Cumartesi gecesi Sipahlocağı (o Yenimahalledeki (yazlık merkezinde bir balo verecektir. 10 HAZTRAN — 1938 Hatayda sükün Çarşamba gün şehrimizden Ankara- ya gitmiş olan Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Aras, dün sababtan akşama ka- dar orada meşgul okluktan sonra akşam treniyle Ankaradan ayrılmış ve bu sa- bah şehrimize gelmiştir. Haydarpaşa garında vilâyet ve bele- diye erkâniyle dostları ve diğer bir çok zevat tarafından karşılanan Harici Vekilimiz bugün Cumhur Reisi #imlerini arzedecektir. E'çimizin temasları Paris, 9 (A.A.) — Hariciye nazın Bonne, bu sabah Türkiye büyük elçisi Suad Davazı kabul etmiş ve kendisi ile Sancak mesclesi hakkında görlişmüş - tür. Hatayda sükün Antakya, 9 (A.A.) — Havas muha- ildiriyor? Suriye yüksek komiserinin $ ki deleğesi kumandan Köle, Müniri An- takya belediye meclisi #eisliğine tayin etmiştri, bii yerleşmek Profe sör Proyd ve Tam Anna Meşhur ruhiyat âlimi Sigmund Froydun yahudi aslından olduğu için, Avusturyada yagamak imkânı bulamı. yarak, Londraya gittiğini ajanslar bildirmişlerdi. Profesör, askin bir hayat içinde ya. şamak ve yine tetkikleriyle meşgul ol» mak niyetiyle Londradaki köşküne çekilmiştir. Kendisi, herhangi bir be- yanstta bulunmaktan çekinmistir. Yal nız onunla ayni zamanda Londraya ge. len Avusturyalı yahudilerden biri şöy- Te söylemiştir: '— Avusturyada yahudiler umumi» yetle fena muamelelere maruz bulunu- yorlar. Bununla beraber, bizim böyle YENİTEŞLİMAT LMUHABERLERİMİZ Sancakta örfi idare hâlâ mer'i bulun makta ve sükün hüküm sürmektedir. Vali Abdurrahman, Atayolu gaze- tesine beyanatmda, “prensiplerimizden hiç bir şey feda etmeksizin bunların tat- bikat sahasında tahakkukuna çalışmak maksadiyle valiliği kabul ettiğini, bil- dirdikten sonra, ekalliyet unsurları ekseriyet unsurlariyle sükün ve huzur içinde emin ve müsterih olarak kardeş- lik hissiyle yaşamağa, davet etmekte ve sükün ve asayişi bozanların cezalandı - rılacaklarını söylemektedir. Valiyi vazifesi başmda ziyaret eden Fransız kumandan Kole, orada bulunan memurlara bir nutuk söyleyerek ezcüm- le demiştir ki; “ Her yerde memleketi ekseriyet unsuru idare ediyor, Ekalliyetler buna tâbi olurlar. Türk - Fransız dostluğu - nun her türlü balelden vikayesi için bü- tün icraatı yapacağız. Bütün memur « ların bu zihniyetle hareketlerini iste- rim. Aksine hareket edenler derhal ce- zalandırılacaklardır.,, Pr. Froyd Londrada niyetinde bir muameleye maruz kalmadığımızı söylemeliyiz. Bize servetimizi hükü . mete teslim Için müracaat edilmedi. Fakat bunu, âdet olduğu için, kendili. ğimizden yaptık. “Rica ederiz, Avusturyada ıstırab çektiğimizi gazeteye sakın yazmayın, Avusturyada kalan yabudileri koru « mamız lâzımdır. Sabahleyin yazdığı « nız bir şeyin o gün öğleden sonra der. hal Avusturyada tesiri görülecektir.,, Froyd'un iki oğlu da, babaları, an. neleri ve kız kardeşleriyle beraber Londraya gelmişlerdir. Froyd silesi İngiliz tabiiyetine geç“ mek ve Landrada hepsi bir iş tutarak çalışmak niyetindedir, Ernst Froyd e sasen uzun müddet Londrada çalışmış bir mimardır, Kardeşi Martin de onun işlerinde ortak olarak Ççâlışadaktır. Kız karğeşleri Anna ise, bâbasi gibi; bir ruhiyatçı olarak yetişmiştir. O da, İngiliz tabiiyetine gecip Londra da çalışmak arzusundadır, Profesör Froyâ eserlerini Londra » da reşredecektir. Avusturyadan kaçan yshudiler Avusturyanm Almanyaya geçmesi Üzerine, memleketlerinden kaçarak İn- giltereye gelmiş olan yahudilerin sa- yısı 3 bini geçmiştir. Bugün Avustur. yada 190.000 yahudi daha vardır. Avusturyalı yahudilerden meşhur tenor Rişard 'Tavber de daha evvel İngilterede bulunuyordu, O da mem « leketine geri dönmekten vazgeçmiş ve konser vermek üzere Avustralyay& gitmiştir. Avusturyada tanınmış bir çok İş & damları da İngiltereye gelerek tica “ rethanelerini oraya nakletmişlerdir. EET

Bu sayıdan diğer sayfalar: