| Biliyor musunuz? | Güneş mi, rüzgâr mı daha kuvvetli ? ye» Bir gün şimal rüzgâriyle güneş münakaşa (o ediyorlardı, ve rüzgâr şöyle diyordu: — Ben senden daha kuv- vetliyim. Güneş ise gülümsiyerek şöy- le cevap veriyordu: — Ne münasebet, (senden kuvvet olduğum besbelli, Rüzgâr, yoldan bir seyyahın geçtiğini görünce güneşe: — Hadi bakalım, ti paltosunu hangimiz üz. söktceğiz? Dedi ve btitün kuvvetiyle es meğe başladı. Fakat bütün gay retine rağmen, yolcunun üze- rinden paltoyu sökemedi. Ni hayet yoruldu ve güneşe: — Ben hiç olmazsa paltoyu mütemadiyen sağa sola savur dum. Bir de sen tecrübe et ba- kalım, dedi, Bunun üzerine o güneş en tatlı sızmalarını yolâ üzattı. Yol duyu ihti ök$adr; hasretiyle o nun içine kadar işledi, Bir müd. det sonra yolcu durdu ve palo- sunu sırtımdan çıkardı. Güneş böylelikle rüzgârdan Maha kuvveti olduğunu ve ayni zamandâ tatlılık ve şefkatin, Grev görmiyen maden ocağı İsveçte, Falun adında bir kömür madeni vardır ki, 700 senedenberi, o işletilmektedir. Bu madende çalışan ameleler 7 asırdanberi, ancak meşru ta, illerde ve pazar günleri işleri. ni bırakmışlar ve bir tek grev yapmamışlardır. Bu, şüphesiz bir eskilik ve işçi sadakati re. korudur. Ebedi alev Resimde gördüğünüz mabet, Ja, ponyadadır ve mukaddes © budist Kobo Dalşinin mezarıdır. önündeki teş de mukaddes adede. Mezarm dilmektedir ve 1.100 senedenteri söndürülmemiştir , Ruzvelt ve Miki Amerika Reisicumhuru Ruz. velt, Miki filmlerinden son de. rece koşlanmaktadır. Kendisi ne, hususi küçük bir selon yaptırmıştır ve boş zamanla. rında, buraya gelerek, karısı ve torunları ile, Miki filmleri Şirret ve zorbaliktan daha mü- * seyretmektedir. i essir olduğunu ispat etti. Nasıl emin olmalı? Desti izdivaç tale — Kızınız benim zevcem ©. lursa, onun istikbalinden ta- mamiyle emin ölabilirsiniz. Sonra, başıma bir felâket ge. irse, mühim bir paraya sigor. talıyım. — Evet ama, başmıza bir felâket geleceğinden nasıl e min olmalı? Niçin atmamalı ? Smıfta: Muallim — Trende seyahat ettiğiniz zaman, pencereden dışarıya hiçbir şey atmamalı . sınız. Birçok memurlar, böyle tedbirsizee atılan o şişelerden yaralanmışlardır. Ey bana bak Ahmet, yine orada neyle meş- gulsün?... Tekrarla (o bakayım söylediklerimi, trende seyahat ederken, şişeleri niçin dışarıya atmamalı? Ahmet — Çünkü, eskici bun. lara beş kuruş veriyor, Bir hesap işi Müdür — Beni soran oldu mu? Odacı — Evet bayım, bira. dam geldi ve dışarıya çıktığı. niz için talili bir İnsan olduğu. Kuzu, aksi takdirde sizinle he- #aplaşacağını söyledi. Müdür — Yok canım, ya sen ona ne cevab verdin? Odası — Sizin” yazıhanede kulunmadığınıza... cidden. esef ettiğimi söyledim. Yükselmek ! — Oğlumla cidden iftihar e. diyorum, İşe en aşağı yerden başlıyarak şimdi oşahikalara yükseldi. — Bu nasıl oldu? *» — Boyacıydı, şimdiyse ber « ber çırağı oldu. Kahraman Deniz fırtınalıydı ve 'dalgala- rın Ülerinde beyaz köpükler da- ba büyük bir fırtınanın kopaca- ğını haber veriyorlardı. “An- na, vapuru, yoluna devam ed- yor, dalgalarm üzerinde çıkıyor, şahlanıyordu. N mevki güvertesinde bulunanlardan şöyle dedi: — Yolculuk bir hayli müş- kül ve tehlikeli olacak. Bilhas- sa gece, fırtına kopacağa benzi- yor. Bu sözleri söyliyen adam, €s- ki bir gemi kaptanıydı ve bun- lar: söylerken, parmaklıklara yaslanarak, fırtınanın yaklaşma sı üzerine şişmiş olan mavi #u- ları, sakin bir şekilde seyreden, takriben on altı yaşlarında bir delikanlıya baktı, sonra tekrar ilâve etti: — Böyls havalar hoşunuza mı gidiyor? Size şunu haber vereyim ki, iki saat içinde, bu- lunduğumuz güvertede, artık barınamayacığız.. Esasen yol cuların yarısı şimdiden basta. Akşam yemeğine ancak bir kaç kişi kalacağı anlaşılıyor!, Delikanlı gülümsiyerek bir an muhatabına baktr, — Evet. Yolculuk.. Yoleu- luk bir hayli heyecanlı olacak. Doğrusu gemilerin dansetme- lerine bayılırım. Esasen onları bunun için yapmamış'ar mı? Delikanlının tavrmda hiçbir gurur. ifadesi okunmuyordu. Bilakis bürüarı gayet Düyük vir tevazula. söyliyordu. © Bunun için sabık kaptan hareket ettik leri Port - Saiddanberi kendisi ni gemide adeta meşhur eden, samimi ve şaktak kabkahasını atarak, takdirkâr bir tavırla onun sırtını okşadı ve: — Bu sözleriniz cidden he- şuma gitti, dostum. Sizin gibi genç bir delikanlının bu kadar inip OYUNCAKLAR Güzel bir vapur yaparak kin denizde yözdürmeği he puru kolaylıkla yapabilirsiniz. Bu resmi ince bir karton üzerine yap pıştırın, u bir havuzda veya çok sâ- iniz itsersiniz. Böyle bit va- kesin ve bütün noktalı yerlerinden kıvırın, Sonra A,B,S,D,E,F.G, Ss. HİJKL,M,N hartleriyle işaret edilen yerleri"A', B', . DEF, GU, HURİ JK. M.N" harfleriyle İşa- ret edilen yerlerin Üzerine yapıştırın. Bu çok basit işten sonra vapurunuzun her tarafını Kuvvetli bir tutkalla badana olmuş olursunuz. Bundan sonra, kendi elinizle yaptığınız bu oyuncakla elikle ıslanmasına ve Kâğıdın bozulmasına mâni büyük bir cesaret göstermesi İnsana sonsuz bir zevk veriyor. Dostlukları işte böyle başla muşta. Jan Rival adında olan deli- kanlı, bu Mostluk ve takdire cid den lâyik olduğunu, seyahatin sonlarına doğru gösterdi. Saat on bire doğru, fırtına artık tahammül edilmiyecek bir hal aldı ve hastalıklarından henüz kurtulamayan yolcular arasında büyük bir heyecan ve panik başladı, Sabık kaptan, kabinesine dön dü ve Rival onu taklit etti. Vas purda yapayalnızdı, ebeveyni kendisini Kalküta limanında bekliyorlardı ve o, bu hürriye- tini gayet makul bir şekilde kullanıyor, boşu boşuna kendi- sini tehlikeye atmanın çocukça bir hareket olacağına kani bu- Tunuyordu, Yatmadı ve kalbinde hafif Kir heyecanla, kabinin ortasında duran masanın önüne oturdu. Dışarıda fırtına, artık azami haddini bulmuştu. Küçük perce reler, "Anna, kaptanının emrile sımsıkı kapanmıştı. Bu, fena bir alâmetti, Birdenbire, Jan, koridorlar- da, ayak sesleri ve çılgın çığlık- lar ve bağrışmalar duydu: Yol cular kabinlerini terk ddiyorlar- dı, — Sadece heyecan mı?,. Yok $â batıyor muyuz? Delikanlı biraz daha dinledi. Sonra, hiç acele etmedii. Ko- rdorun nihayetinde bulunan tels'z kabinesine doğru yürüdü. Kulağını dayadı. İçeride tam bir sükünet vardı, Kapının tökmağını çevirerek (içeriye girdi. Kabin bomboştu, Bu, vapurdaki telsiz telgraf memurları için belki emsalsiz olan bir hadiseydi, Memur va- zifesi başından kaçmıştı. Bütün ümit onda olduğu halde, a, his yanette bulunmuş, alçaklık et- mişsl Delikanlı derhal kararını verdi ve kapıyı kapadı, Sonra telsizin başıma geçti Sanayi enstitüsünde yine böyle, fakat tehlikeden azade telsiz karşısın da bulunduğu zamanlardaki 80- Kuk kanlılığile, âletlere ser! bir nazar atfetti. Sakin ve boş #a- manlarında merak lerek öğ- rendiği bu iş, şimdi, bu tehi'ke esnasında, belki yüzlere insa- nen hayatını kurtarmağa yara- yacaktı. İcap eden imdat işa- retlerini verdikten sonra, şu haberi gönderdi: “Anna ayın onunda 'Port « Saictdan ayrıldı, Ka'kütaya gi- dıyor.,, “S.O.S. Geminin bulunduğu noktayı tayin etmesine şüphesiz imkan yoktu. Ne zaman hareket etti- ğ'ni ve nereye gittiğini bildir. diği takdirde bu imdat işaret ni alacak olan geminin küçük bir hesap neticesirkle, “Anna,, n del ikanl! . pin vaziyetisi vE aş ipek haki Olar an ini pek ai p Sular, Kal beşli maraya E gari Delikanlı imdat Isdı. Sular gisi Fakat selmeğe çi man çocuk *“ ayrılmağı. Telsizin v lemeğe DAİ, verilen ceva, iyor tekrarladı? Geliş yol gör li öndermekte ya Karyalüşa yakar Bir gemi, onu” duy (imdat) işareti" verdiği haber“ tiği istikameti Jan durmadan devam etti VE gelen vapuru” duydu. Bu şese, yo vinç nidalar! © Rival, ancak © ni kurtarmağı d8 ridora çıkmağı ğu zaman, suları geliyordu. Bir## nin sular İSİ duydu ve bunu” beden bir seslendi. Ve sesini duydu? — Siz misiniz İhtiyar, pi pisman acık Gi rünce yesil yö” Bunun üzerin gir ona şöyle dedi 4 — Hiç kimseni” vi yi ri olmamalıdır”: ii nun hiyanet e de Y malıdır, ŞirĞi g kaptan! 2 Yukarıya gift” eli ii peçe f cular da, tahlis” binmişlerdi. hek Kendi sandala atladı” Pİ kurtarmağa 899 Ank 0 naştıkları za” je Kİ rm arasında © yordu. şe” yaz ki “ dağlarda ina gs oatmakta A vera yi dize, Sürüdi . ra9* PETA RR. Gİ 2 1 ESEİL EEE AE EİİLE AL