Tarama Sa Tarihi macera ve aşk romanı — 59 — G0) dn) Yazan: (Vâ - Nü) Yeni Padişah kulağını eski Padişahın kalbine dayadı. “Ölmüş! Sahiden ölmüş. Çok şükür yarabbi!,, dedi Geçen kısımların hülâsası Tarihin meşhur hâniecsi cereyan ederken, ben, dördüncü sultan Mu- radın sarayında bulunuyordum. O- rada, Sünbül - ağanın adamaydım. Veliaht İbrahimle birlikte bulundu. ğumuz bir sıradaydık ki, birdenbi. re içeriye girdiler ve padişahım öl. düğünü haber verdiler. İbrahim, Vu. na inanmiyordu. Nihnyet, mütevef- fa hükümdarın cesedini getirdiler: “Hile olmasın?,, diye, İbrahim hâ- lâ tereddild ediyor ve annesine bile Yumruklarını kalbi Üzerine indirdi. Sesinin bütün kuvvetiyle bağırdı: — Pâdişah benim... Benim... Benim. Herkesin gözüne iğiliyor, sanki ru. hunu anlamak istiyordu. Değil mi? Vezir, vüzera, hademe, orada kim varsa, hepsi de, eski padişahım naaşı önünde, yeni padişaha, bu mecnun ha, İlini görmelerine rağmen biat ettiler: — Evet... Padişahım... Artık padi. gahımiız sensin... Zaten beşka ne diyebilirlerdi? O- itimad edemiyor. lan olmuştu. Hanedan dı ge 5 e rahime kalmıştı Keklik aya Ceset içeriye getirildiği vakit, genç | disahlraralandımı, toprak padişah tiril tiril titremeye ve ağ! ye sümükümsü maddeden mıya başladı yapılmış bir merhem yapar ve İbrahim, boyuna: bunu yaraya sürdükten son» — Padişahım çok yaşa! .diye k şa, yaprak ve tüylerle sara: gırıyordu. rak uzun otlarla bağlarlar, Kösem sultan, sahte bir şefkatle — Padişahım, çok yaşa... Fakat 8 yaşa İbrahimciğim. Zire, ağan öldi Göğ yaşlarını sildi, Yarabbi! Bu k dım ne kolaylıkla ağlamasını biliye du. Sünbül ağa ile konuştukları sı da söylediği sözler aklıma geldi şaştım doğrusu! Deli İbrahim, bütün ısrarlara re meri, yaklaşamıyordu. — Ben taç ve taht istemem... Ba hayatımı bağışladın, bu yilzden do yr pek müteşekkir ve minnettarım £ na ağacığım... Bana ayni zamanda b tün nimetlerini verdin... Ona da tep kür ederim. Hiçbir şey istemem. Se“ birisine dü, xiyamete kadar saltanata payid koymuşları amd <a iile olan iki nel yassı yere konmuştur. S , Onu annesi bileğinden tuttu. Cen zeye usul usul yaklaştırdı. — Bak, oğlum... Öldü... Sahiden i dil. Diğer hazirun da Ikna edici birço sözler söylüyoralrdı. İbrahim, yalvarıyordu: — Niçin benimle bu oyunu oynuyor daki tayyare meydarilarının renmek istiyen tayyareciler, tayyareden Bakınca bunü görmektedirler, Saatteki ak- rebin boyu 4 metre 40 #an- tim, yelkuvanm boyu ise 5 metreden biraz fazladır. yata iyileşince de cözerler. V Tabiat âlimleri, bu' kuşla “rn, sevki tabiile değil fakat düşünerek böyle hareket et- tiklerini söyliyorlar, hortum İngilizler, cenubu Afrika: Saatin kaç olduğunu öğ- Saat elektrikle işlemekte X Bir tualürir da verin cellâda idam et- iki yangın hah... Artık bütüne. £ biz yangını söndürmek üz miştir, Siz nöbetesiniz. #rada size başka bir ye! gm çıktığı haber yaparimız? — Tulümbanın işi (o bi kadar, ikinci yangını bekk çalışın. $i. tipki jarbon gibi. — Burda hayret edileca istirahate hak kazan- şey yok ki adamcağız zat*ikattı, doviçdi, C“Sandoviç adam,, unda bir ilân levhası &. dama derler.) — Ya... Gördünüz mü? Beni boğu- caktımız.., Cesedi gösterdi: — Bu adam şayet parmağının ucu ile işaret etseydi, boğacaktmız.. Fa. kat işte bin türlü tehlikeden kurtul. dum. Sağ kaldım. Şimdi ben şöyle bir emretsem, hepinizi boğarım... Hepini, Zi. Parmağıyla İşaret etti; — Götürün şu cesedi gözüm görme, Miri, esiri gösterdi: im mi sea verilecek... söner ,,. halada Sünbül ağanm yüz. .. gi. Doğrusu ikisi de şaşır. han "atteydin er. Hilktimdarlık — Melen herkes, velev ki deli mizde M, böyle gemi azıya mi vebu ho (Devamı var) veril » ba ? Neye “ v4 ır evvelisine gelinceye benziyormu$iyüne; yatakta yaştı. aydklârını — koyafak — Ne güzeldi adamcağı; da sebebi: Ayaklâii gördüklerinden dolayi ıyan arılar > Arı denince in sanın aklıma, so kan küçük bir mah “» z r sunuz... Beni tecrübe etmek, ağam ç, büt rmetrelik bö iytifadin Bi ii Jâk gelir. Halbuki ini p ara. a m e milin hala alama rai iyı iyorum, A Sü yüz lisli sağlamdır... , k* * Haydut — On lir. türedi gimali Rodosta bu- Nihayet, bir iki defa daha dürtü İlk “ Kuş adam,, ehvederim! arılardan bir miktarı bun* diler. Yolcu — Şey. pe — Doku... . .K oğlum... Ağanın v cudu buz gibi soğuk... Ölmeden ins bu hale gelebilir mi? Dokun da anla Bu buz gibi desede temas etmeme için, İbrahim, elini, ateşten korke bir cocuk gibi geri çekiyordu. ; Annesi, onu bileğinden yakalıyara' elini cesede değdirtti. O zamana kadar son derece mut basbıs, korkak olan İbrahim, birde bire memnun, başını kaldırdı; — Ölmüş... . dedi. Bir kahkaha attı: — Sahiden ölmüş... Ellerini semâya kaldırdı. Dualar meğ- basladi. Sona, avuçlarını yi ne stirdü? — Ethamdülillâk... Ölmüş, mez müş | Birdenbire, pârmaklarını eril) rak, deliliğin! gösterir tarzda oynama» | Za başladı: — Gebermiş.. Kakırdamış... kür... Oh yarabbi. Fakat, saadetin bu derecesine inan- mamiş gibi, gözlerini cenazeye dikti, Sanki onun yeniden hararetlenmesin, den, hiddetlenmesinden, celâllenme. sinden . korkuyordu. Fakat, » hayir... Hükümdarın naaşı, umuzun ve hâlâ ha yatindaki gibi Korkunç ve heybetli Zİ Çok şü ozal, ama bir kere daha dokun. du, Söğuklüğmaiın devam ettiğini an- laymda, etümdün, tin emine mak İçin, İASİĞL Nefoataş dinledi. Ku- lağırı Kalbine götürdü. — Hâyır, hayır... Artik ği Ket't surette dirilemes. Padişah be, nim.. “e sıpdlardan N "cinsindir. Bu vaziyetin sebebi olarak Şu göste riliyor: İş âlemine mensup erkekler, talileri dönüvermek ihtimâlini düşüne rek bu takdirde servetldrinden bit kıs mını kurtarabilmek maksadiyle metikul olmıyan servetlerini karlarının üzerine kaydettiriyorlar. Çünkü, Amerikada evli kadınların malları baczedilemiyor, Gümrükte pireler Bir Amerika gümrüğüne İngiltere den, bir laboratuvar ihtiyaci için, yüz tane pire gönderilmiştir. Böyle bir “İd | sar maddesi!“ gümrük tarifelerinde mevcud olmadığı için müdür düşünmüş taşmmış, pireleri önce “böcek”, sonra “kimya eşyası,, maddelerine uydurmak istemiş ve nihayet, bunlar yüsünden ca nı yanmış olacak ki "vahşi hayvan. maddesine göre gümrük resmine tâbi tutmağa karar vermiştir. tun üstünü ver! rüddet evvel İngiltere hay» * hçesine gönderilmiş ve ora” Ni jk bir merak uyandırmıştır. ikalıların, sokmayan yeni utanmıya, psi üretmeğe çalıştıkları bu Bir serseri on rak mahkeme huz Reis — burayı A gelmeğe lek orlar, * Serseri — yım bay reis? S3ek yıldırmış. gün geliyorsunu 4 Fail ryüyüklerin yaptıklarını küçüklerin Sarf dere <tenesi beşeri bir haldir. ai İngilizlerde bu Rodos arr A istifade etmenin yollarını Mşılan şu arılar herkesin gö- Taklit Avrupa ve Amerikada sık stk tekerrür eden grevler, oralarâz çocuklar için (| taklit mevzuu olmaktadır. Geçenlerde Ameri kada Kansas Git'de teş çocuk, sokak kaldırımları üzerine ottymuşlar ve baş uşlarma koydukları şu levkanm altın dan bir türlü kalkmamışlardır: “Biz, her yemekte — pasta ve dondurma isti yoruz! L Den' ? ine göre çocukların ana'ba baları, nihayet bu karara boyun eğmiş lerdir. Insan niçin sarhoş olur Sarhoşluk oksijen © noksanlığından ileri gelir. İspirto vücudumuzu oksi. jenden mahrum eder, Yüksek dağlara tırmananlarla çok yüksek uçan tayyar recilerde sarhoşluk izleri görülür, çün kü onlar kâfi miktarda oksijen alamaz. lar, Sarhoşluğu gidermenin çaresi kar- bon diyoksitle karışık oksijen vermek. tir. dinlenmeye | Yazanlar: | çasterten — 3 Sayers & Henri Ve — 7. G.B. H, ve M Kl Çeviren: fa. Dakers soğuk bir tarzda cevap cer- diz — Madam Hollandın bir sâhtekâr ve» ya bir yalancı olduğunu mu-demek is. tiyorsunuz? — Hayır madam Hellani — vesikayr amiralden 'aldığmı söylemedi ki. Vesi- kayı mister Holland almış. Hem bu su- ali sormaktan maksadım, müekkilenizin lehinedir. Zira; mirası alabilmesi için, bu vesikanin hakiki “olduğunu isbat etmek lâzım gelmiyezek mi? Bu nokta. yı nekadar çabuk tesbit edersek, o ka- — Teşekkür edrim. Alâkanıza te şekkür ederim. Fakat ben, o müekkile. min hukukunu, polisten daha iyi mlda- faa edebilirim sanıyorum. Müfettiş omuzlarını silkti: — Nasıl isterseniz, dedi, esasen p: vesikayı tetkik edecektir. Ben sadece, bizimle müştereken çalışmanız: temen- ni'ediyordum. Maamafih siz bilirsiniz. Bu meseleyi kapatalım, Saat onda cağ Haştruz, değil mi, Müfettiş, mister Dakersin muva' kat cevabını bir daha alarak, polis mü. dürünün yanına gitti. Biraz sonra mu- | avini de geldi..İkisi birden, müfettişin izahatını dinlediler, Muavin mütemadi. yen not alıyordu. Rac sözünü bitirince: | — Buraya kadar çok güzel, değil mi? Diyerek müdürü (umumiye baktı. Tvift tasvip etti; — Evet. Bundan » sonra'da işi ona bırakmak taraftarıyım, Muavin: — Güzel, dedi, lâkin bir adam için çok iş. İşi taksim etmeli. Bunu da şim. diden yapalım. Sonra Rac cesedin te hisi ile meşgul olur. Ben, işin Çine ai* olan kısmı ile meşgul olurum. Bahriye nezarti ve gazeteci İle temasa geçerim. Sonra Denni ile de meşgul olurum. Her halde amiral ile onun arasında bir mü- masebet olacak. Appleton da Holland ile meşgul ölür. İcabında Skotland Yar” dan muavinini de ister, ve izdivacın ne zaman olduğunu tesbit eder. Hempstid de buişte faaliyet gösterdi, değil mi? — Evet. Çok. — O halde ona da bir iş verelim, Bel ki terfiine sebep olur, o'da, nebrin iki sahilinde araştırmalar yapsın. İzler ara, sm, eksik olan ip (oparçasmı (bulsun. Size gelince Rac, siz Randel Kroftdaki- lerle meşgul olursunuz, ne dersiniz? — Münasip. — O halde derhal faaliyete geçelim. Rac amirlerinden (| ayrıldı. Ssât on olunca Dakers ile buluştu, Beraber, ce- sedin olduğu yere gittiler. Dskers cese, di görünce dikkatle baktı ve daldı. Rae: — Ne dersiniz, diye sordu, onu tanı. dmüz mi? Dakers bir rüyadan uyanır gidi oldu ve: — Evet, dedi, şüphe yok, odur. Z8- vallı amiral. Onu greteğimi sanınyor- dum. Birçok meselelerde onunla münâ. kaşa ederdik ama, iyi adamdı. Hiş bir fenalığını görmedi m. Mister Dakers sustu ve: — Başka bir şey lâzım mı? Dedi. Müfettiş teşekkür etti! — Hayır. Sizin şahadetiniz kâfi Ma- dam Holland: da, külletten kurtarmış oldunuz. — Tahkikat ne zaman başlıyor? — Yarın, saat onda, — Ben de geleceğim. Müfettiş teşekkür etti ve otomobile bindiler, Yolda, mister Dakers: — Muvafakatname hakkmda söyledi. Biniz sözleri düşündüm. Hakkınız var. Vesika henüz bende değil. Elime ge$€” geçmez size göstereceğim. , Raç teşekkür etti, Otelin önüne £©- lince ayrıldılar. Müfettiş (o müstantiks uğradı. Tahkikat hakkında görüştüler. Sonra Rac ayrıldı. Rardel Kroftda kim kar, kim yok, hepsi hakkında malümat töpladı. Fakat bu malümatın - hiçbirisi ehemmiyete lâyık değildi. Öğleden son- ra inadam Holland ile görüştü, Bu gö- rüşmede öna bir şey öğretmiş olmadı, ve o gün, öylece geçti, “Ertesi sabah, müstantiklikte tahkikat yapıldı. Üsulen yapılan sorgular, şimdi- "3 Agata Kristi — 4, Vils Kirotta — 5. Vayiğin “7 8 Milvard Kennedi — 8, Con Rayd 10 Aknoks — 11. Wdgar Jepson — 12. Klemana Dar — 18, Antoni Perkeley Tefrika numarası — 36 — : - mm mat vermiş olmadı. "İvning Gazet,, Mü babiri de orada idi, Müfettişin etrafındf pervane gibi dolaşıyor. Yeni bir habef © elde etmek için mütemadiyen suallef sofuluyordu, Papaz Munt da büyük bif faaliyet gösteriyordu. Munta tahkikat gelmesi için celp gönderilmemişti kin o gelmişti, ve büyük bir merak için” de idi. Müfettişi âdeta suallerile el sara altma almıştı. Racı bir köşeye sık tırm:ş, mütemadiyen ondan ( malimit koparmağa gahşıyordu. Müfettiş bir t raltan cevâp veriyor, bir taraftan da # çin için gülüyordu. Zira verdiği cevap lar © kadar karışıktı ki; papaz bir türlü Bir şey anlayamıyordu. Müfettiş, papa zın bu farla merakından şüpheye düş! yordu. Acaba ona, kâfi derecede ehem miyet vermemiş miydi? Defterini çıka! dı. Notlarına bakti. Papazın Londtaya barrket etmesi İzah: en müşkül goktsl idi. Zira, ami etrafında — bulunsül bütün kimseler o gün Londrayâ gitebi lerdi, Bunu alelâde bir tesadüle bam | İletmek doğru olamazdı. Acâba orada n Yaptılar? Hem papızın Londraya mek Üzere verdiği izahat pek mantikli değildi, si gidip bunu yerinde tahil ğ kik etm i Rac döndü, d ta anlattı, Ondan, bir iki gün için müşür ğ ade istedi. Şimdi Rac serbestti. Her şeyden evs © vel Bir plân hazırlaması dâzımdı,” fik or larak Muntun hangi yoldan gittiğini tef | ti, bit etmek lâzımdı, Vinmuttan kalkar © iki tren vardı. Biri, 2,5 da, biri $,4$ değ kalıyordu. Raç istasyona gitmeden ev” vel; Vinmutta çıkan tek gazetenin! idâ rehanesine gitti, oradan, papaz Muf tun bir fotoğrafını alâr. Sonra İstasy€” na gitti. Orada iyi bir tesadüf eseri olâ- rak, memurlardan .biri Muntu görmüş” tü, Müfettişe izahat verdi. Munt'doğru” © a Londraya gideni #renlere 1,30 da Rasfilde giden trt oradan aktarma edeceğini 4 söylemişti. Rac trene bindi, Pastilde ge Jince indi. Orada doğruca gişeye gitti. Gişe memürü, Muntü tanıyordu. Pap#” zın Drayçester için bir gidip gelme bi. let aldığını öğrendi. Dömek, Papaz Los © draya derhal gitmemişti. Rac (oOtekraf © trene bindi ve Drayçesterde indi. Saat 2,40 olmuştu. Geriye dönmek ve Lom | draya gitmek için bir tren vardı, 4,50 de kalkıyordu. Papazın bir gün evvel gidip gelme bilet aldığına göre, döndü“ © ğü de anlaşılıyordu. ğ Rae, papazın gidebileceği yerin kilise i olduğunu tasavvur ederek oraya gitti Fakat papaz kiliseye uğramamışta. Dön dü ne yapacaktı.? Oldukça (büyük bir şehirde bir papazı aramak omüşkülbir © Şeydi. Maamafih, Rac, papazın istasyon © dan bir otomobile binmek ihtimalini dö © yündü ve şoförlere elindeki resmi göste“ terek sormağa başladı. Kimse papazı t8“ nuntyordu lâkin içlerinden biri: — Ben, dedi, bu adamı gördüm, F#* kat burada değil. — Nerede? — Luigham köyünde. Mülettiş başını önüne eğdi. İstar ete mek beyhude idi. Papazın Luighamdi Görülmesi gayet tabii idi. O dakikadi Papazın ve daha birçok kimselerin tebii bir terazinin gözüne konmuş | sallen* ? Yordu. Lâkin, müfettiş, eski bir itiyaf sevkile sordu: ne binmiş, — Ne zaman? — Salı gecesi. Birdenbire Racın gözlerinin önünde” dir perde düşer gibi c*5-. Kalbi şiğdet © le Şarpıyozdu. . — Saat kaçta? — Takriben gezeyarısı, yahut biras daha sonra! (Devamı var) DiŞ TABIBI Necati Pakşi Hastalarını ber gün sabahtan ak$#” mâ kadar Karaköy Mahmudiye cağd” si No 1.2 kabul eder. ” Sal: ve cuma günleri 14,20 ye kada ye kadar bilinenlerden fazla bir - malü-| parasız muayene eder.