öğ TABER - çı YZ : fa — Bellami, ne yâpıyorsunuz? Bizi burada kapatacak mısınız? — O.. Sen misin Fiter? Evet, Kapa. ve tahtaları alıp kışını seyrediyor, ona hayran ok maktan da ken alamıyordu: — Bellâmi, dedi, sizi o yarayacak. lar ve asacaklar. Bellami doğruldu ve bir çivi çakmak üzere olen eli havada kaldı. Fiter bu ân: bekliyordu, Yildirim süratile kolu- nu parmaklıktan uzattı ve Be'laminin elindeki çekiçi kaptı, koşa koşa merdi- venlerden indi, İhtiyar — Çekici ver, yöksa ateş ederim. Diye bağırıyordu. Piter gülecek ce. yap v ş — Eğer çekici İstiyorsanız, aşağıya inin de alın! Fakat ihtiyar imnedi, O aralık, silâh sesleri artmıştı. Koşa koşa yukarı çık- ti, Bellaminin kerdisine ve hayatına ne kadar ehemmiyet veri den haberdar olmayan Valeri geçirdiği tehlikeden #itriyerek eve dönmüştü. Eve hizmetçiler dönmemişti. Londrada idi. Ne yapacaktı? şatonun kapısına mr gidecekti? Valeri gazeteci arkadaşının yanıma gelmesini pek istiyordu, Fakat Spik Holland şato ile köyün otelindeki tele- fon arasında mekik dokuyor, gazetesi; ne boyuna haber yetiştiriyördu. Hâğise o kadar (o beklenilmez, o kadar şayanı dikakt ve heyecanlı bir şöki! ai ki, Londradan otomobili birçek merakklâr ve her tarafta güzete mubabirs henüz Tekrar rd aba neyapıyordu?- - Nerede idi? Cenç kız evden çıktı. Fakat şatoyâ sokulmak kabil değildi. Koşa koşa ge- çen bir çocuktan havadis sordu, çocuk; — Bir şey yok matmaze!, dedi, wazi- yet hep ayni. Valeri yövaş yavaş eve döndü. Babi: ndraya gitmiş olmasına ve git. in sebepler de-icat etmiş olması» na pişman olmuştu. Con Vud sabahle yin erkenden gitmişti. Hiç olmazsa yâ. amda © olsay'dı. in İngiliz köyünde olan biten çıldıztabilirdi. e Valeri uzakta, bir evin damında iki kişi gör- dü. Bu eİlörinde o silâhlar şatoyu görlüyorlardı, Bir dâhâ tehlikeye'ma- ruz kalmamak için Valeri eve girdi. Sa. lona geçip oturu. Fakat bu örâlık ko- ridorda ayak sesleri duyuldu. Herbalde bu hizmetçilerden birisi olaçaktı. Vale- ri, yalnız kalmamak için, mutfağa git. ti. Alt katta olan mutfak oOkuranıktı, €sascn akşam da oluyordu. Valesi; — Kim var orada? #rek mutfağa girdi. o Lâkin iki kol, arkadan sarılan iki o yeşil kol onu şti. Valeri haykırarak başını , ve yeşil Bayaletin ölü yüzünü kendini kaybetti. aç dakika sonra kendine geldiği zaman, genç kiz, yeşil hâyaletin kollas unda, bir tünelden ilerlediklerini gör- dü. Her taraf rutubet ve küf kokuyor. ve kararlıktı. Nerede idi? Bilmiyordu. Yalnız genç kız, yeşil hayaletm kimi ol- duğunu hatırladı, ve siçak bir sesle sör- dü: p vermedi. Fakat yürüyecek takati olup olmadığını sordu, Valeri; — Zannederim, dedi, yalnız karanlık; görmüyorum. , — Zaten geldik. Elimi vut.'Bir elin. le de duvara tutun. Duvar kayalık islaktı. Tutunma tutuna İlerlediler. Bir seferinde, Valeri kara an iki (o küçük nokta hzyalet; deği, bir fore ! n köri fakat Nihayet bir yere Genç kız büsb “Kendine hâkim old geldiler, hayalet: — Çıkınız Dedi. Ve üç basamak çıktılar. Çık- dıkları yerde tavan alçaktı. o Adeta iki AM NM A. m man Babası da | büklüm yürüyordular, Biraz sonr, basamak daha çıktılar ve © birdenbire bir köşeyi dönünce aydınlık göründü. Şimdi, bir sürü konserve kutuları olan bir odada idiler, Genç kız, yeşi) hayale. tin yüzüne bakmağa cesaret © etmeden sordüz — Neredeyiz? — Gar şatosundasınız matmazel ve artık kurtulamazsınız. Valeri şaşırdı. Fakat © birdenbire kendini toparlıyarak kapıya doğru koş. tw, Kapı kilitli idi, Mutfak kapısına doğ“ ru koştu. Lâkin daha oraya gelmeden Yeşil hayalet onu yakalamıştı. Genç kız çırpındı. Bu çırpınma esnasında ye- şil hayaletin ölü maskesi yüzünden düş. müş Valeri onun yüzünü © görünce hayktıdız — Sir. Yeşil hayalet siz misiniz? Yeşil hayalet Lasi idi; ŞATODAKİ MAHPUSLAR Lasi cevap vermedi. Yalnız genç kı- ,#1 2örla bir merdivenden çıkardı ve onu i kütüphaneye götürdü, “Abel Bellami,, | orada idi. Sakalı uzamıştı. Kan ter için. de, genç kızı bekliyordu. Önce, derin bir siüküne* oldu. Sonra Bellami elin: genç kızın “omuzuna ko- yarak: — Demek, dedi, siz de geldiniz. Siz, davetlilerimin Sönüncususunuz. Hepi- “bizi elde ettim. Deli baban: da elde et. mek,istetdim ama, zarar yok. O da ek- &i öluversin. Bursdakiler bana kâfi, Aleyhimde.söz #öyliyebilecekler ve bü- tin nefret ettiğim isler Kurada, Bellarmi eli ile, kütüphanenin semi, nini gösteriyordu. Genç kız Lasiye dön- dü: — Allâh aşkına, dedi, bana yardım ediniz. babam size istediğiniz kadar pa- raverir, * (Devamı var) Z Tarihi macera ve aşk romanı —İl — Sünbül ağa, istihza ile: “Bu kabak tallısında" Yazan: (Va - Nü) fazla yiyip kuvvet bulmalı. Zira haremdeki vaziftem pek fazla!,, dedi. (Geçen tefrikaların hülâsası) Ben, Dördüncü Murad samanında yaşıyan güzel sesli bir meyzinim, Yeniçeriler nişanlım kaçırdı, Te- sadüf beni dehrin en yama: a larından harcmağası Sünlül ağaya çattırdı, ... biri olan Başımı okşadı: çocuk! - dedi, . Her ne. ? inde sana karşi bir muhab- bet duydum. Zâten yanık sesin öte- denberi zevkimi okşardı. Evliya Çele. bideh ziyade seni severim. Senin &8e. sini bütün diğer hefızlarınkine ter- cih ederim. Dur hele sana bir iyilik edeyim, Sevgilini buldurtayım. Onun- Ja mes'ut yaşa Ve benim yanımda daimi surette kal, Hususi hanendem ol... Şarkt bilir misin? Ben ki gesimi dini hizmetlere vak. fetmiştim, Fakat o besi hanendeli. ğe teşvik ediyordu. Bu azıcık gücü- me gitmekle beraker, öteki sözleriyle heyecanlandım. Memauniyetle: — Bilirim efendimiz... * dedim. — Daha da taallüm edersin. — Ferman buyurursunuz, Zenciyi bir daha etekleğim, — Anlat şu macerayı, nişanlını nasıl kaçırdılar? « dedi. Anlattım. Kafile halinde eski sa. raya doğru erliyorduk. (Beyazıt meydanına vardığımız zaman, bütün dükkânların Kadir gecesi gerefine a çık olduğunu gördük. Ahali burada da kaynasıyordu. Camiin etrafındaki yüksek ağaçlarm ultında, Yazan: Edgar Rice Burroughs Çeviren: A.E. kimse, açıkta namaz kılıyordu, Zira, | hava iyiydi ve camiler kalabalığı ala- mamıştı... Sünbül ağanm etrafmdakiler: — Destur! destur! - diye bize yol verilmesini temin ediyorlardı. Ağa, maiyetindekilerden birine ©. mir verdi; — Çopur Ali! Sen gu işe göz kulak Şehzadebaşına kadar git. Orada. içeriler arasında bir tabkikst p. Bakalım şunun nişanlısı Kim kaçırmış? Öğrendikten 'gonra kolay. Bir takrip baskın verir, zayıf bir zamanlarında kızı kaçırırız... - dedi, Çopur Ali, güyet kısa boylu, aksak bir adamdı. — Baş üstüne! - dedikten “sonra, sendeliyerek fakat süratle kalabalı- gm içine daldı; lâhzada gözden kay. boldu. Ben, yeni velinimetimi alelüsul bir daha etekledim. Ona türlü türlü dua. lar ettim. Zenci, meydandaki dükkânlardan birini eliyle İşaret ederek — Gel, şurada bir yeni dükkân a- çıldı, Pek güzel kabak tatlısı yapı- yor... Yanında da bir şerbetçi var... Galatadaki meşhur şerbetçinin şube- o sidir... Sen mollasm, tatlıdan, şerbet. ! ten mollalar hoslanırlar... Sana ikram edeyim... Ahbaplığımız da böyle tatlı tatlr cereyan etsin... Hem tatlı şeyleri yedikten sonra şarkıları da tatlı okursun! . dedi, Penerli, meşeleli alayımızla, mey- danın büyük dükkânlarmdan birine pek çok | girdik. Adam etini tatlı tatlı yiyen bir yam yam oğlum yetişiyor diye kolların kabaracak! Rokoff çocuğu görünce söze baş” — Ceyin Kleyton! Sen bu çocu” ğu bu uzak köye kadar taşıdın ama, çok boş bir iş yaptım; kendini de beyhude yere yordun ve aldattın! Sen kendi işine bakmış olsaydın, ço- cuğu buraya ben kendi elimle geti rirdim!.. Vahşi ormanlar içinde, yır” ter bavvanlar, yamyam yabaniler arasında aç, Yorgun yürümeğzdik., Senin burayakadar gelmene hiç lü zum yoktu.. Rokoff bunu çirkin güldü. Ceynin ağzından tek söz çıkma di. . söylerken çirkin Rokoff ilâve etti: — Ne ise! Yine kötü olmadı; böyle yapmakla banada büyük bir iyilik ettiğini söylemeliyim. Bu çocuğu sen kucağında buraya ka- dar taşımasaydın, zor olan yolcu" lükta bizim taşımamız lâzım gele“ cekti. Ha bre zırlayarak, vızıldayan bir çocuğu taşımak erkekler için ne kadar kötü, ne can siktei bir iş ol. duğunu sen bilirsin.. Ceyin, çocuğunu getirip verece- ğim yamyam kabilesi de bu idi Bu adam yamyam kabilesinin reisi *e- nin ve Tarzanın sevgili yavrunuzu büyük bir dikkatle Onu kendisi gibi, iyi, istekli, Gp lak ve azgın bir yamyam yapmak için çalrşacaktı. Ümit etmiyorum ama, sen de bir hüyütecekti. | daha Avrupaya, Londradaki muh. l teşem konağına dönebilecek olur» çalışmasını istiyor ve bekliydrdu. Ceyinde korkunç bir durgunluk ve : > ! e san, orada sevine sevine düşünecek | sessizlik vardı. sin; adam etini tatlı tatlı yiyen bir yamyam oğlum yetişiyor diye kel larm kabaracak! Lordunun karısı bayan Ceynin Afrika ormanlarında yamyam, yas bani, bir oğlu bulunması aziş midir!.. Oğlunuz Londra sokakla- rında otomobillerle dolaşan, © atala- rından kalma büyük ormanlarla süs lü şatosunda av eğlentileri yapari genç bir lord olsaydı, bu yamyam kabile içindeki keyfini, adam eti ye mekten alacağı tadı yine bulamaz: dıl. Çocuğu buraya getirmek güçlü- ğünü benim omuzuma yüklemeyip de, böyle kendi elinle yapman beni sana teşekküre borçlu kılar. Her ne ise, şimdi onu banasyer de babalı" ğma teslim edeyim. Artık yerini bulsun.. Alçak bu sözleri söylerken, ço cuğu almak için iki elini Ceyin Kleytona uzatmıştı. Yüzünde en acımaz, en çirkin, en iğrenç bir öç smrıtışı vardr. Ceyin Kleyton hiçbir şey söyle. meden yalvarıp ağlamağa başlama» dan kucağındaki çocuğu uzattı . Buna karşı Rokoff biraz şaşaladı, O Ceynin ağlamasını, kendi. çocu" ğunu kendi elile yamyamlar: rirken yerlere yuvarlanıp & paralamasını, ayaklarını öpmeğe Rokoff böyle düşünürken, Ceyin kolları arasındaki küçük, kirli ölüm bohçasını Rusun eline verdi ve: — Al - dedi » tanı ki, o artık senin kö tulup gitmiştir!.. Rus, Ceynin ne demek istediğin! anlar gibi oldu. Çocuğun yüzünü örten bezi hızla çekti. Çocuk ölür se, alacağı intikamın ve Tarzan ile Ceyne yapacağı kötülüklerin en bü. yüğünü yapamıyacaktı. Bu yüzen büyük bir kızgınlık ve korkuya düş- | müştü, ş Ceyn ise dikkatle Rusun yüzüne bakıyordu; bu yüzün alacağı bicimi | görmek istiyordu. Çünkü o Ceynin günlerdenberi “düşündüğü bir şey vardı: Rokof bur çocuğun kendisinin evlâdı olmadığını biliyor muydu? Gemide “bir değil de iki çocuk mu vardi? Gemideyalnız bir çocuk © varsa, kendi çocuğu ne olmuştu? Bütün bu sorguların karşılığını şimdi Rusun yüzünde okuyacaktı. Rokof çocuğun yüzünü açıp da | onun gerrekten ölmüş olduğunu ve elindeki büyük intikam aletinin İçerdeki halk: — Sünbül ağa... Sünbül #8 ye fısıldaşarak kaçıştı; bisi yp ksadiyle olsun rım ağızla “gitmeyin,, bile demedi. Yerler bize kalarak otu! Ağe: — Herkese birer ka Benimki hem bal cevizli, eğdeli olgun... « dedi. n Biz bir tabağı ancak yenii? B* bak ti üçünü birden mideye indinâk — İyi olmuş.. Aferin ust 7 daha ver... yaf Bana “mollalar çok — tatli ir i derken kendi kat Kat in gl yiyordu. Kendi de bu garp” | kına varmış olacak ki: Jeti — Bu gövde beşkâ türlü çet mez! - dedi; sonra, kimseY€ nie madığına kani olarak, yapımda den bir zenciye manasını aalıye! İ ğim bir göz işareti yaptı: — Tabii, fazla yoruluyor age 1 remi hümayunda gece gön i vi mak kolay mı ya?.. kâncı b bizim alaydakiler duydu. e “ kaşlarını çatanlar, dudak er ranlar oldu. Maiyetindeki BU gl en yaşlısı: Moms e lâ Nik? Bu ne lânba! üzer! us dinliyor!,, mamasma gelmek ret çakir. fütursuzca om — Adam sen de... mw her halinde armnariks Onun he ine garı o j ii Gi 4 yapıyormuş £İ ' onunla rekabet yapıy! peni zurdan koğulmema -rağmen pulamasından, bana hil'at giri “ vr gi sinden de bu mana çıkmıyor m Başkası olsa , böyle w h |. kafasınm uçması muhei kkakti pir” Kat Sünbül ağa bu!,. Haremi © ge yunun gözbebeği Bünbill eğ” kim kem gözle bakabilir” çoc: çüncü Mehmet, birinei tan Mustafa, genç Osman, > ten Mustafa sonra da İst ihl” Murat anltanatlarında. asla ie uğ dan düşmeden, bütün değİSİ çep mer dalına kalbur üstünde ir eni saltanat sürdüğünü ve ASİ yle tasiyle milassir olarak gevle pers he de el altından kars ğIR ge gibi biliyordum... Fakat er sebebini Alem: gibi ben va göl dum. Bu telmihli, eetsii” yek yonda en, o YUN eli” hı gu marpierief? Pa çev trc e recek kadar kuvw görünüye p Kuvvetli ve gene Yedi saltanat devresi ki yer tanbulda yaşadığına ge od lı alenası İcap ederdi ci pek gençti. Gerçi, devi rk a zaddan sonra hayli Kari leri yanamış,- sartanata Ty Vw fasılalayla biribirleri ola d varlanmıştı, Fakat n* de işti ye gi dan bir nice geneler $*“ kı bukü'ne gökaklarında P Eye alnında Bir karışık, 89 2 gs kımdâ ihtiyar zenciler? ma vardı, en : sal Ol Daimi surette cevval Yi İ bir an dzlgmlık arı# Bi yi: İ İıya uzun uzun ba Devam ld