Ri MART — 1937 r Pir ders ği haneden kalkarken, herkes, ye- <p, “bine elini attı: ye vereyim. ye < Vallahi olmaz... <p 9ir, hayır... Müsaade buyurun. Sik €yin Allah aşkıma... Na Gözüm çıksın ki mahcup edi- UZ. yen zatığliniz teşrif edin. “ik etendim, haddim mi7... Bu- NE buyurun... ka bu kadar teşrifattan sonra, İyisi sokakta bulduk ve rahat bi- * aldık: Oh... İs e kendi hesa bu sakil usul- . Ç bima, bu sakil us Ns, Mİ ettim: İp | hu, dostlarım... Bu, ikram m İş Sim. Herkes kendi kahve para- ©, kim en öndeyse kapıdan o n Nİ Bu teyrilat usullerini de an. yer. üm ve davet günlerine bırak- herkes müştekiymiş: dert tasdik etmeye başladılar: doğru... Sahi öyle yapsak... ar a Bim bir kere... Yürülüğümiz ahbaplardan Ya, Yu macerasını anlattı: yim İstanbuldaydım. Ekse- Oğlunun nargileli bir kahve- devam ederdim. Zira, kendi İş lerim de sık sık gelirlerdi. Far Mi, “den peydahlandıysa, peydah > Miman, temiz kılıklı, altın kor İki, * çok terbiyeli bir zat da mec a dadand,... “aha uzaktan görür görmez. <ÇA& ahbapmışız gibi, bi: ye” efendim, maşallah!» çeket, "ai, Asamıza yanaşırdı. Ne, tat “yurun! - diye davrasırdık. Bö, * çay, ne isterse içer, kalka , We RE Müsaade buyrun! ayan efendim ne Ny, Masamıza rd, e, Min Maya gitmek üzere kâlkâr- <. Peşimizden terbiyeli terbi- a SAM POSTASI (DARE Evi “B,Yİ Ankara Caddesi Sora» kutusu : İstanbul 214 Va Mresi: Istanbul MABER İla isleri telolonu . 23K72 Svehân > : 240 © ABONE ŞARTLARI üm İni sark Ya pi ama “e £ 'es3ız 200 7 Pi ve Neşriyat Müdürü: ta, San “Rasim Us ia) 8! ver (VAKİT) matbaası Na çıksa muaşeretimiz hem | Me İNİŞ, hem de mantıkileşmiş ol zenginlerindendi. Bu mü | yg, Sarman, yeleğinin cebine elini | yeli yürürdü. Rakı masası başına ge- çerdik. Fazla içmezdi ama, mezelerin en nefislerini çimlenmekten de geri kalmazdı. Yemekte oburluk etmez, çok konuşmaz, lâkin ağzını açınca huyu- muzca giderdi. Birim memleketi met- İ beder, bilhassa ailelerimizin çok asil olduğuna dair hepimizi ikna eylerdi! “Karnımızı doyurup hesap istedi miz zaman, bermutad, puslaya doğru bir harekette bulunurdu; “— Bu seferlik de bana bağışlayın... le yarım ağızla bir teklifi ki (kıymayın bana!) der gibi bir şeydi. Suratındaki mutabasbıs te- bessüm daha ziyade tebarüz eder, pus- layı sözde istiyen eli, ancak yarı yola | kadar uzanırdı. *— Yok, yok... Ne münasebet? de- i vip içimizden biri hesapları görürdü. | Bu zatışerif, vaktiyle yüksek mev- İ kiler işgal ettiğini ileri sürerdi. Esasen kalıbı kıyafeti, şişman göbeği, bilhas- İ sa kalın kordonu da bunu tekzip et- miyordu, “Fakat gün geçtikçe, her fena halde sinirimize dokunmtya baş- diyordu. Bizi iki dostla başbaşa bırak» maz, hemen masamıza könup: “— Vaaay efendim, maşallah! : ça- | kardı. “Ayrılırken de: “— Bugün de hesaplaşmayı bende- ! nize müsaade edin! « i unutmazdı. "Her akşam saatlerce Beyoğlu cad- desinde dolaşıyor, bizim girdiğimiz kahve ve lokantaların penceresinden hırsızlama bakıyor ve İzimisi keşfet. tikten sonra, içeri damliyordu. Bunu tesbit etmiştik. “Artık herifin elinden elâman deyip: “— Şunun bir cezasını verelim! - diye kazarlaştırdık. “O akşam, birahanede masraf olu | yor diye aldırış bile etmedik. Gelsin kırmızı havyar... Gitsin siyah havyar... Köşebaşımdaki seyyar satıcıdan “ kari- desletin en irilerini ve en dirllerini al, | garson!., Birer bira daha getir... “Olduk olacağımızı çok geçmeden... İ Zom mıyız zomuz... Fitil miyiz (irili... “Nihayet sendeliyerek kalktık, Her- birimizin ağzında birer türkü karika- türü... “Garson puslâyı urattı ki meded Allah yüklü: 12 lira 24 kuruş. “Bermutad $i “— Bugünlük de bana müsaade € din! »demez mi? “Hepimiz birden, ezberlemiş gibi bir ağızdan, memnuniyetle ona dönerek! “— Hay hay, birader... Bügünlük de | yerden göke kadar sana müsaade, ya- uk da... “Ve onu, şaşkın, | bırakarak, kapıya doğru acele adımlar» | ia yürüdük... kisi: lâm vererek kös kös öümeni ktrdı. “Bahusus bir şey de dikkatimizi celbetti: şişman göbeğinde altın kot- donu yoktu... “Fakat, doğrusu yaptığımıza pişman da olmadık değil... Adamın perişan ha- İlini biç unutmam... (Vâ - Nü) ANDA DURAN ad CEVAP yE&- LİMANÂ GiDiP Bu GEMİNİN SAHİBİ. NİN KiM oLDU-|” GUNU ÖĞRE, nedense | ladı. Zira, adetâ hürriyetimizi selbe- | perişan bir halde | Çaddleikebirde kendisi- | EN . : Tonton amca Berber Miki Yediler arasında| Vİ Sinsi YL KİLİTLEYİ LER KAPAN ingiliz gemileri Mısır başkumandanı Kleber öl. dürülmüş, ral e: muş iken Meno idareyi değiştirmiş, yeni nizamlar çıkarmıştı. Bu yüz” den Fransızların hali gittkçe fena. laşıyordu. Mısır böyle'bir vaziyette iken 20.000 İngiliz askeri Ebu kabre çık- mağa hazırlanmakta idi. Suriye ci- hetinden gelen 40,000 kişilik Türk ordusu Mısıra giriyor, 10,000 Si- pahi de Bahriahmer sahiline çıkma- ğa başlıyordu. Meno bü aziyet karşısında ne yapacaktı? diğine göre her kola mukavemet et mek icabediyordu. Fakat mevcut kuvvetinin kâfi gelmediğini düşün meden bu fikrini tatbik etti. Ona: — Kuvvetleri ayırma.. Çok as- ker, yürüyeceğiniz her orduyu makveder. Aksi takdirde mağlöp oluruz. Dostça ve nazikâne söylenen bu sözlere aldırmıyan Meno #ekiz bin kişi ile İngiliz kumandanı Alber Kombinin üzerine yürüdü. İngilizler, Ebukırda karaya çık- mışlardı, En yakın yer olan Kanup da iki taraf kanlı bir muharebeye tutuştu. Meno kumandanlarma: — Benim mağlüp olmam Mısı. Tih ve sizin demahvolmanız demek” ©», Ona göre harp edeceğinizi unut- yınız, tenbihini vermişti. Mısır kumandanının fikri şuy- dü: Orduları idare eden başlar harp esnasında öldürülürse panik baş“ lar. Bundan da muhakkak sürette istifade edilir. Onun için İngiliz ku- mandanmı (telef etmek en büyük gayesiydi. 1801 yılı 21 mart günü 136 se. ne evvel bugün vuku bulan bu harp Menoyu şaşırttı. Çünkü İngiliz kumandanı harpte ölmüş, fakat ken di ordusu bu fırsattan istifade ede- miyerek münhezimen geri çekilmek mecburiyetinde kalmıştı. Neşrçttiği beyminamelerle “üç cilt kitap çıkartmış bulunan kuman- dan, bu mağlübiyetten sonra bir da- ha harp etmeğe yanaşmak istemedi Mısırda bırakmış olduğu Belyara: — Ben artık harp 'etmiyece- ğim.. Sen devam et.. diye haber gönderdi. Belyar Kahirede yalniz kalmıştı. Türk ve İngiliz ordularından mürek. kep 45 000 kişilik ordu şehri he İ taraftan muhasara etmiş bulunuyor. du. Fransızlar erzak bulamadılar; ba başlamıştı. Mukavemet edemi. verek Elariş mukavelesini imzaladı- lar. İskenderiyeye sığınmış bulunan Meno da bir müddet kendisini mü- dafaa etti: Fakat netice vermiyece: BEN Sizi AZICIK GLENDİKMEK işT Düşman üç koldan gel | yorgunluk ve açlıktan müthiş bir ve- | ANLAT Niyazi Anmet 136 sene evvel bugün Mısır kumandanı Meno Ingiliz or- duları baş kumandanını öldürttü ve kendisi de mağlup oldu Napolyonun hulyası artıkso a ermişti. Fransız öskoerlerini Fransaya taşıyorlardl! | ğini bildiğinden tes çekti. Bu suretle Misir tamı kedilmiş oluyordu. Şimdi İn mileri Fransızları Fransaya tas | lardı, Napolyonun Mısırı tethetmek bülyası tamamiyle suya düşmüştü. Yardım etmek için ye bütün te- i şebbüsler, İngiliz donanım rekâtiyle neticesiz kalmıştı. İ Napolyonun Masır seferi hakkin. da deniliyor ki: Mısır seferi haydisi aklı eelim sahi bi olanların vaktiyle keşfettikleri gi bi seçkin. bir ordunun mal sından başka bir fi kat Fransızların | hatıralar silinme hmet Ali pa” şanm zamanında Fransız nüfuzu bütün Nil vadisinde hissedildi.,, ... Birçok tarihi hadiselerde olduğu gibi Misirın bu süretle işgali de bazı hurafelere yol açmı Bu kayıt. lar, bir gün efsaneye inananlar e lursa belki tarih kadar kıymet taşr, yarak yaşıyacaktır. Hurafe şudur: Napolyon Misirda ençok gü. İeberi “bırakinıştr. Onun İ ünde Fransız ordusu kuman- danlığına Meno geçti. Ask başkumandanlığa Menodan daha genç, daha zeki, daha kafalı ve daha muktedir olan Renyenin geçmesini istemekteydiler. erler, olduktan başka iyi bir idareci olarak tanmmıştı. Fakat o, Mısırı iyi idare yerine büsbütün fena idareye sok“ tu. Napolyon ve Kleberin nizam. namelerini tamamiyle değiştirdi. Bunu niçin mi yaptı? Tabii kendisi öyle düşündüğü için. ş Fakat havır N Bu general güya evvelce Abdul. lah Meno adını alarak islim dinini kabul etmiş ve çok sevdiği bir islâm kizi ile evlenmiş. Bu islâm kızı, sevgili Menosu- nu, daima harbe teşvik edecek ha- Bu . suretle bir gün Mısurn hristiyanlar elinde almaması temin edileceğini umar» mış. ,İşte Meno bunun için mağlüp olmuş. reketlere sevkedermi ! i Ayyy yy Resmi ilânlar 30 kuruş 16 mart 937 tarihinden itibaren gazetemizde (o neşredilecek resmi ilânlarm santimi otuz kuruş olduğu ilân olunur. e CİNLERİN KOR» BAKALIM,İKUNE MA Fakat Mena en krdemli garetel”