mM SUBAT — 1081 gü rlüğü,, da, sam hava Leyliya daha lâtif, e daha revnaklı görünmüş- baktığı yerde başka bir letafet od, Çünkü ona bir erkek, eli ve ek, bir demet gül takdim et- ipi hareket kadının etrafında adeti bararei ii et yaratmıştı. O, bu sıcaklık Midi ; mazisinin soluk günlerinin ini hissediyordu. hayatı, yalnız, böş geçmiş gi- NE çim çök genç yaşında dul| & VE 0 acıyı senelerce kalbinde öğti, daf Ye bilces kalınca, kendi gibi uzak akrabalarından bay Ne- üye Yanma, çağırmıştı. Bakılma-| | Zmgelen iki oğlu vardı. İşte dört ha Eberi bu evde, uydurma bir an-| ân, Azilesi yapmakla günleri geciyor | mine âit olmıyan bu evde, kendi- yangı Das, emirler vermesi pek güç “mağklar, biri on altı, biri yirmi ya-| Tam delikanlılardı. Babaları Örne, Seçmiş, sıhhati yerinde bir a- yari lcd oturmuşlar, yemek yi d. Biraz O, masanm yegine kadınıy- si €Vvel kendisine hediye edi - din, yeti kemerine iliştirdiği i- Semih, bunu farkederek: — Siklet teyzeye bakm! Bahçenin Yolmuş! « dedi. ui bir #ikâyet miydi acaba? Çün- Miş iye kadar, genç oğlan, bu çi- Yayma kendi koparır, merhum Pesmi önündeki saksıya ko- 1 yanakları kızardı: “e NR m, yavrum... On-! 7 bana... İ si İ tle kendisine bakan ik! MİNİ kayi i altında şaşırarak sö- GL vey kizanğı. Yaşmdaki Semihin müstehzi 2 Miyorğu. hazarları kadını muaz- mi Talât bir sey demiyor, : , artik tam bir delikanlı LO yay tahin son sınıfına gelmiş. RE ayy, “İUP da spor yapmıyan gene DA deliyi hüzün ve heyalperestlik kat beliç nida da göze çarpıyordu. Fa- kirin ai © da hayret ediyor: baba- Mayret, ii ÜNİ iltifatı, iki çocuğu da kad, zenin sevilen, kur edilen bi girebilmesi akılla » Müz ER Beçmemişti, Filhakika, bu, Yalin dağa seniz olan kağdınm da ha Bük y, “Miyordu, Çünkü o, daima sö- bayat dikkati celhetmeden İşte, bu dolaşmağa alışmıştı. Fakat Yek, Ona bi ©, bir erkek eli, titriye - T demet çiçek vermişti. *eaktı. Çiçekler mis gibi ko- <evlâ, bir an saadetin ken-! zi ine inanmıştı. hin gözlerinden garip bir a kars e çiçeklere, son- a derin ük oturan kadına öyle Birden; Afalladı, Miniş ço? irkildi. Simsek gibi bir ME genç yi kavradı. İlk defa olr dar ol. erkeğin kenâisile slâka- ola MS: ve gözleriyle onu adeta be. | e öğ! hş ya deri | Jabilirdi. Evlâtları gibi büyüttüğü bu | Mİ nimsediğini, kucakladığını hissetti. Şaşkm bir halde sendeliyerek sof - rağan kalktı. dışarda, balkondaki kol- tuğa oturdu. Demek, artık o, sevilebiliyordu. O- nun da diğer kadmlar gibi, mes'ut ol- mıya hakkı vardı. Bay Necati onu seviyor, onu İstiyor du demek? Şimdi Leylâ onun karısı o- çocukları benimsiyecek, onun da bir evi bir aşkı olacaktı. Mazinin karanlık günlerine karşı, bu! ne güzel, ne kudsi bir intikamdı! Göz lerini nim kapamış, bu çok tatlı haya- le derin derin dalmıştı. — Leylâ teyze! Ben yatımıya gidiyo- rum, Kadın, ürperdi. Gözlerini açtı ve karşısında duran gençte pek garip bir ifade sezdi. Bu parlıyan gözler, bu kı- zermiş yanaklar... l — Git yavrum... Git. git Semihçi - ğim... Yorgun bir helin var. Her zamanki gibi, müşfik busesiy'le onu alnından öpmek istedi, Fakat ç0- cuk ondan daha çabuk davranarak iğil di ve belindeki çiçek dâmetini dişleriy- le parça parça yolmıya başladı. Leylâ, ıstırapla inledi: — Semih... Deli misin?... yaptığın? Fakat genç, küçük bir horos gibi ka bararak, ve onu çapkın bir nazarla sü-! zerek; — Belki... Deliyim... Gidiyorum yat- mağa... Rüyamda seni görmeğe çalı- şacağım... Kadın, bu feci hakikati anlamaktan bile korkuyordu... Deha dün çocuk diye okşadığı, ku- cağma aldığı bu oğlan şimdi ona bir tecavüzde bulunsun?... Ona adeta fu- bişe muamelesi yapsın?... Sonra, düşündü, omuzunu #ilkti, “— Asabi bir buhran!... - diyerek tatlı hayaline daldı, Herhalde ağabey-! $i, o munis çocuk, onu yola getirmesi- | ni bilecektir!” — Bu akşam hava ne güzel, değil mi? — A... Sen misin, Talât? Kadın bu sakin delikanlıya itimat besliyordu. Evet oydu bu haşarı Se » mmihe karşı kendisini müdafaa edecek olan... Fakat o ne?... Talâtm elinde! titriyen parmaklarının ucunda güsel bir beyaz gül. Kadınm belindeki de- mete bakarak, titrek bir sesle: — Bunları atsanız... Bekin solmuş- lar... Benimki çok daha güzel, çok da-| ha taze... Leylânm hareket etmesine vakit kalmadan, Talât onun belindeki öeme- ti derhal söktü, balkondan aşağı sttı ve kendi çiçeğini kemere taktı. Kadın, helecanla ürkerek, bağırdı: — Sen... Sen de mi? Koştü, odasma kanandı. Bu üç er keğin birdenbire kabaran hevesi kar- şısmda kendisini nasl muhafaza ede- cekti? Nedir bu HABER — Akanm postset Tonton Amca kayakçı Daha dün yaşadığı ve rahat ettiği bu sam, tam bu akşam... Senin bana his- büyük evin içinde artık oturmasınm imkânt kalmamıştı. Üç kabaran hiasin bir uyanan ümidi mahveğişi! Leylâ, bu iç kıskançlığın ortasında bütün emniyetinin, rahati - ran mahvolduğunu gördü. Acı acı inle- di: “— Necati... Necati... Sen bana yeti- yordun, bu ikisi nereden çıktı? Bu ak- HAYDi BAKALIM CEVAP VERSE-. NE? sini belli ettiğin akşam... Bunlar da coştular...,, Zâvallı Laylâ, safiyeti için aşkm çu umumi keldesini bilmiyordu. Bir ka - dm erkekler tarafmdan fazla isten - mesi, başkalarının da hoşuna gitmesiy le mukayyeddir... Ekseriya erkeklerin hevesi, rakiplerinin zuhüriyle uyanır. (Hatice Süreyya) Yazan: Niyazi Anmet 12 sene evvel buuün Milletin kanını emen âşar ebediyen kaldırıldı i 11 sene evvel bugün Tür milleti Medeni kanununa sahip oldu Aşar hakkında neşredilmiş Türkiye cumhuriyeti, 17 şubat 1925 de, 12 sene evvel bugün bütün milleti varidat diye kasıp kavuran aşarı ebediyen kaldırdı. Büyük Millet Meclisinin 17 şu bat günü çıkardığı 17 maddelik ka- nunun birinci maddesi “aşar usulü mülgadır,, cümlesi ile başlamakta idi, : . » Atatürk Dumlupmar yakmların- da Turak istasyonunda kendisini da- vullarla ve meşalelerle karşılıyan köy lülerle “Aşar,, a dair şöyle konuş” muştu: — Nasılsmız, iyimisiniz? Böyle gece vakti zahmet ettiniz. — İyiyiz Paşa Hazretleri, sizi görmekle çok sevindik. — Bu sene hasilatmız nasıl? Memnun musunuz? — Hasılatımız iyidir, memnunuz | Paşa Hazretleri. — Zaten uğradığım yerlerdeki halk da hasılattan memnuniyetini söylediği için 'am de memnunum. Nasıl mültezimlerin kalkması iyi ol- du değil mi? — Çok şükür Paşa Hazretleri, mültezim belâsından kurtulduk, bi- z& işkence eden kalmadı. — Biliyorsunuz, aşar kalkmaz di ye söyliyenler olmuştu. Hatta aşar şer'idir, onun kalkması şeriatin kalk ması demektir diye işaatta bulun- muslardı; size de bunu söyliyenler oldu mu? — Evet söyliyenler oldu. — Demek işittiniz. — Evet işittik. — Halbuki işte görüyorsunuz ve memnuniyetle söylüyorsunuz ki Türkiyede aşar kalktı. Bu sözlerin ne kadar yalan olduğunu ve bunu söyliyenlerin ne kadar yalanct oldu” ğunu gördünüz ve anladınız değil mi? — Evet gördük ve anladık Peşa Hazretleri. * La Medeni kanunun kabulü 1926 yılı 17 şubat günü İl sene evvel bugün Büyük Millet Meclisi 38 yl ge İŞE er iy gisi) sl gi dm ein İğeğeşl len 7 düş e dp yer e Zr V medeni kanunu kabul etti. Medeni kanunun tanzimi için 1924 yılında faaliyete başlanmış, 26 hukuk âlimimiz 14 ay süren devamlı bir çalışma neticesinde eseri ikmal edebilmişti. Maddeleri izah eden şartlar ayrıca 46 kişilik bir heyet ta- rafından büyük bir cilt halinde hazır- landı. Büyük (Önder Ankara hukuk mektebinin açılışında söylediği nut- kunda şöyle demişti: “Yeni hukuk esaslarından, yeni ihtiyaçlarımızın talep ettiği kanun lardan bahsederken her ( inkılâbın kendisine mahsus müeyyidesi bulun mak zaruridir. İHikmetine, yalnız bu hikmete işaret etmiyorum. Beys hude bir sitem temayülünden nef- simi tazir ederek, fakat Türk milleti- nin muasır medeniyetin vasıtalarm” dan ve feyizlerinden müstefit olmak için en az üç yüz senedenberi sarfet. tiği gayretlerin ne kadar elemli ve 18 tiraplı mânialar karşısında boşa gitti: ğini kemali teessür ve intibahla göz özüne alarak söylemiyorum. Milleti- mizi inhitata mahküm etmiş ve mil- letimizin feyyaz sinesinde devir de- vir eksik olmamış olan teşebbüs er- babını cehtü himmet erbabinı en niha yet meftur ve münhezim etmiş olan menfi ve kahir kuvvet şimdiye ka- dar elimizde bulunan hukuk ve © nün acemi muakibleri olmuştur. “.,. bütün yeni kanunlar vü- cuda getirerek eski hukuk esaslarını temelinden sökmek teşebbüsünde” yiz.. Bütün bu icraatta mesnedimiz, milletin istidat ve kabiliyeti ve kati iradesidir. Bu teşebbüslerde arka- daşlarımız, yeni hukuku bizimle beraber bahsettiğim mahiyette anla» mış olan güzide hukukçularımızdır. Umumi hayatimızm yeni hukuki esasları nazari ve tatbiki sahada tecelliv e tahakkuk edinciye ka dar geçecek zamanı temin eden biz» zat milletimiz ve onun inkılâbmdaki yorulmaz ve yıpranmaz kudret ola" caktır.,; Miki vediler arasında pal pe FAKAT Bu? UHUYYY YAYVV-- VAAAY