ağ İcun kaşa, Tkettiğinden beri, , hi. «bazıları ona! tavalye ettikleri Yürğ ti, © da derhal| e Ü. Yanmda dal İ ruz kalıyordu. İNCE Sun't ne- m , a Tabintile ka- sMetburiyetinde ik “0, hayretle dudakir, asabi İce ni karısı olduğunu lm trkeimek i Bözünü <r hayretle İ lim, tatlılıkla muamele edelim, Baka İ ölmemi istiyorsan ne demeğe beni in- İ geri çektiği zaman, Nahide, i söylendi: 'i kadını sokakta da bırakamazdım yâ.. ters çok daha aksi bir tavır takmdığın- dan, Ahmet: “— Herhalde zamanla değişir, böyle kalmaz! - diye düşünüyordu. Sabrede- | lum netice neye varacak?,, Fakat kocasınm mumisliği, bu hır- çın kadmı büsbütün delirtiyordu. — Bani böyle betbaht görüyorsun da vazife bile etmiyorsun.. Kederden tihardan kurtardın?.. Ah ru erkekler, ne alçaktırlar.. Sıhhatta olduğum için! , reun, değil mi? Pişman oldün! | İ mi? Ahmet efendi, bu hücumlar karşı- smda boynunu büküyor, ses çıkarmı- yordu. Bu sefer de Nahide hıçkıra hıç-| kıra ağlamağa başlıyordu: — Beni okşamasmı, beni sevmesini bilmedikten ve bana istediğim hayatı yaşatmadıktan sonra ne diye beni al- dm? Nahide sonderece müsrifti. Ahmet,| kazandığı parayı ona veriyordu. bu, masraflarma yetişmiyordu. bile battı. Büna rağmen her ak- şam eve avdetinde &cı acı sözlere ma- Karısmı bir timarbaneye koymaya İ karar verdi. Gizlice mahallenin dok- toruna müracast etti. Hekim ona: — Olamaz! Bütün konu komşu, ka- rmızm gayet aklı başında, sakin bir| l insan olduğuna kanidir, Mahalle onu| sever, Kendisinde hiçbir delilik alâimi| yok! Zavallı Ahmet efendi, ısrar etmedi. Fakat Nahidenin kavgaları günden güne artlı, O, artık tahammülfersa bir bale geldi. Sessiz adam bir gün çi- leğen çıktı ve bağırdı: — Seni şimdi evden dışarı atarım! Kadın bu sözün üzerine hemen koş- tu; pencereyi açtı; Ahmet yetişmesöy- di, kendisini, apartımanm sitmer ka- tmdan aşağı fırlatacaktı! Fan ter içinde, kadınım vücudunu hışımiz — Eeni ne zaman tehdit edecek olursan, ve zaman ters muamele eder- sen, intihar ederim.. Bunu iyi bil! ... Ertesi gün bütün apartıman halkı hadiseyi duydu. Komşu yaşlı hanım- lardan biri, Ahmet efend'nin yolunu keserek şöyle nasihat etti: — A oğlum! Neye karma bu kadar sert muamele ediyorsun? O, pek has- sas bir tazedir! Maazallah kederle kendine bir şey yapacak olursa, ölün-| ceye kadar vicdan azabı çekmez misin sonra? Zavallı adam ses çikarmadı, yavaş” ça mırıldandı: — Pekhlâ.. Pekala.. Yapacağımı bi- liyorum.. Başka çârem kalmadı! O gün, işine gitmedi. Dalgm dalgm yürüyor, karısız yaşadığı anların 88 adetini yadeğiyordu. Arnavutköyüne geldi. Nahidenin denize atıldığı yerde durdu. Sulara baktı. Mırıldandı: — Boğulmaktan kurtardığım bir . 4 # Ahmet efendinin cesedini denizde buldukları zaman, ellerinin bağlı oldu- ğunu gördüler. Yüzmesini iyi bildiği için bu tedbire baş vurmuştu. Nahideye felâketi haber verdiler, Kadm dedi ki: — Evet, bu son günlerde pek sinir- liydi. Balki denizden kurtardığı kadr! nm daha genç, daha güzel olmasmı istiyordu . Lâkin, kendi kendine, yüreğinde bir ferah duyarak, söyle düşünüyordu: — İkimizden birinin yok olması lâ- zııdı herhalde, (Hatice Süreyya) HABER'in Güzellik Do“toru Kuponu: Ton ton Amca talebeye vinçi tarif ediyor AKŞAM POSTASI IDARE EVI Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu: İstanbul 214 Telgra esi; Istanbul KABER Yazı işleri telöfönu « 23872 idârevenân , o: 24370 ABONE ŞARTLARI Türkiye 1460 Kir * ayık s0 Sahibi ve Neşrryat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbaası İ manlerı kuvvetli idi. Yazan: Niyazi Ahmet 1026 sene evvel bugün Mehdi kendisini halifeliğe çıkaranları saraylarında idam etlirdi Halite, kasabanın etralım kalın sur ve demir kapılarla tahkim eltikten sonra “ Artık emin olabilirim ,, diye derin bir nefes aldı Din ve mezhep yüzünden akan) kanlar, herhalde to; alip verme yüzünden akan kanlardan daha çok- tur. Burada buna misal olacak bir vakadan bahsedeceğiz. Şii mezhebinin en gayyur müdafii ve ctrafa neşredeni Ebu Abdullahuş- şie Afrikaya geçmiş, beliğ nutuklar vererek taraftar toplamağa başlamt;- tı. Ebu Abdullah az zamanda muvat- fak oldu ve büyük bir kabilenin iram lığı almağa muvaffak oldu. Bu esnada Şimali Afri' him bin Mehmet hüküm sürü İsmaili ceryanma sed çekmek için bü- tün gayretini sarfediyordu. Fakat düş Onları mahve- diyordu. Mehmedin yerine Ziyde - 13 numaralı lokomotifin muamması Elli sene sonra anlaşıldı Bütün Amerikayı elli sene şa"! şırtmış olan bir muamma, geçenler de Kolorado ırmağının yatağında es. ki bir lokomotif ve bir iskeletin bu- İunmasiyle halledilmiştir, Lokomotif, zamanın bile silemediği 13 numarayı taşıyordu. Ö civarın eski sakinleri, makinisti hatırlamaktadırlar. Bu ©| dam bütün dünya sürat rekorlarını! kıracak bir lokomotif yapacağını id- dia eden mühendis Oskar Hansendi. O günlerde şimendifer memurlarm-| dan olan Mister A. Schultz Nevyork| Herald gazetesine şunları söylemiş” tir: “— İlk tecrübe gününü iyice ha- tırliyorum. Hansen çok heyecanlı idi. Lokomatifin makinistine enson talimatr vererek yola ckmaamı em retti. Fakatlokomotif beklenilen ne ticeleri vermeğe muvaffak olamadı. Şimendifer kumpanyası da i marşandiz katarlarını çekmek için sa» tan aldı. Hansen o tarihten sonra her gün İstasyona gelerek makinesi hakkında neni sürat re“ imit ediyor Hansen çıldırdı ve bir trmarhaneye kapatıldı. Çok geçmeden timarhaneden kaçtığı gibi istasyona koştu. (Makine orada etim üstünde duruyordu. Hansen lokomotifini biliyordu, birkaç saniye içinde makine şimdiye kadar görülmemiş bir hıza çıktı; tren müthiş bir süratle uzaklaşırken bütün demiryolu memurları şaşkınlıktan ba ka kalmışlardı. Lokomotif hiç şüp- hesiz bütün rekorları kırmakta idi. Trenin enkazı bulunucaya kadar aradan günler geçti. Dinamit infilâk ederek furgunları parçalamıştı, Fakat lokomotifle Hansenden hiç bir iz yok tu, “Uzun uzadıya yapılan tahkikat- ton sonra dosya "“halledilememiştir,. damgasiyle kapatıldı. » $ » Aradan elli sene geçtikten sonra geçenlerde bu O muamma halledildi, Kolörado ırmağının yatağını temizle- mekte olan ameleler 13 numaralı lo- komotifle makinistini bulmuşlardır. Lokomotif o kadar yüksekten düş müştü ki ırmak yatağında yirmi beş de bir çukur kazmış* tır. Lokomotif şimdi acaip mezarın. dan çıkarılarak Kansas şehir müzesi- ne konacak ve becasma asılacak bir levhaya da garip macerası yazılacak" tur. | tullah geçtikten sorira İsmaililer büs- bü ç "lar. Her tarafta imam- lar, hocalar bu mezhep etrafında konferanslar vermeğe başladı. Taraf“ tarı gün geçtikçe artıyordu. Ziyade" tullah'ın iki büyük ordusu Şeyhlerin karşısında perişan oldular. Bu, imam Ebu Abdullah için büyük bir muvaf- fakıyetti. Fırsatı kaçırmadan taraf * tarları ile Aglebilerin payitahtma gi- rip zaptetti, vilâyetlere vali tayin e- derek hüküm sürmeğe başladı. e Mehemmedül Habib ölünce yeri- ne Übeydullah geçmişti. Babası ö- lürken kendisine: — Sen Mehdisin, ben öldükten sonra uzak memleketlere giderek bir- çok çileler çekeceksin, demişti Tuhaf bir tesadüftür Şiiler Übey- dullahı dini hareketlerini idare için davet ettiler. Abdulah oğlu Kasım ve diğer birkaç arkadaşı ile tüccar kıya- fetine girerek yola çıktı. Bu seyahat gizli tutuluyordu. Bilhassa Abbasi halifesi Muktedinin duymaması lâ zımdı. Fakat halife haber almış, ya- kalanmaları için her tarafa emir ver- mişti, Übeydulah, diğer arkadaşlarım” dan ayrıldın. Oğlu ile Sicilmase şehri- ne geldi. Burayı Elyesa adında bir prens idare ediyordu. Elyesa' seyyahları büyük bir ilti- fatla kabul ederek son derece iyi mu“ amele etti. Fakat Ziyadetullahdan aldığı bir mektup üzerine her ikisini İ de yakelıyarak hapse attı. Bu hadiseden haberdar olan Ebu * Abdu'lahuşsii büyük bir ordu ile Ek yesa'm üzerine yürüyerek mağlüp etti. Abdullahı oğlu ile hapisten çı- kararak büyük bir debdebe ile şehre ötürdü, Übeydullah burada Mehdi elife ilân edildi. i, bundan sonra bütün Af yı nüfuzu altıa elde. Vilâyetle- ri ıslah etmeğe başladı. Übeydu'lahın oğlu Ebul Abbas ni tahmin etmi Halifeliği ele ak dıktan sonra bi nüfuzu kendinde topkyarak istediğini yapmağa başla” dığını görünce telâşa düştü. Bir kabi- le reisi ile ittifak aktederek Fatimi ha İfesini tahtından indirmeğe teşebbüs etti. Bu teşebbüse, Ebu Abdulla” husşii de karışmıştı. Mehdi, aleyhin- deki suikastı haber alır almaz, kendi- sine en büyük iyiliği yapmış olmala- rma rağmen şimdi niçin süikasta te- şebbüs ettiklerine hayret etmekle be- raber Ebu Abdullah ile biraderini 911 yılı 11 şubat günü, 1026 sene evvel bugün sarayından dışarı çıkartmıya” rak hapsettirdi ve her ikisinide ök dürtü, Mehdi, bu idamlardan sonra Tu- nusta Mehdiye kasabasını kurdur- du. Etrafını demir kapılı surlarla çe- virdi ve: — İşte şimdi hanedanımın selâ- metini temin ettim. Artık emin olabi- lirim. dedi. Beyoğlu Dördüncü Sulh Hukuk mah, kenssinden: Fatihte Karagimrükte Hoca caddesinde 24 No. da oturan Hü. seyin tarafından Beyoğlunda bülbül He- resi Badem sokağında 8 No. da oturan karısı Zekeriya kırı Hatice aleyhine açtığı Sulh teşebbüsü davasmda: Mu- hrieme günü davacı gelip, dava edile, nin ikametgâlhımın meçhul olduğu mü. başirin meşruhatından enlağılmakla il4- nen tebliğat icrasma karar verildiğin « Men dava edilen Heticenin mühakeme günü ölen 17/2/9037 çarsamba günü saat 11 de . Beyoğlu dördüncü Sulh Hukuk mahkemesinde hazır bulunması aksi takdirde gıyabında görüleceği lü. zum tebiğat makamıma kâim olmak &. zere ilân olunur, la