1 Şubat 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

PP LOT TÇALIŞUOŞ P ŞE Şre SALTŞ '"ÖPKt)StH) TPNLDSp TAr od O YPİRSOP TP4As)depyonr Ho — gıpAnma rapoşdajıyota UnA — ZL YapyoosATUMıİ 'lAtH — iTUr dopyodopp3 ULMEK — TE *ap 'aAteH — şanpnu nöndng w9 ürrepyn9od '9 — © “apAojsruuyos Yprurs SAHI YOJKaLİ YoAT — d TUZ Doyyı ögozyonu UNöna — OT 'Bpopıs sayırum) aA vuma *ağ “moğrod “eguresre5 'iyes Tsoyleze ğ 'ÖLTey Tezed zruyeA 'nu 13 Yoy Wiveyrey BAH — 1UT doprapı3 999999 — 6 '1O) — 44993 1818Tey tlüos ULpuo9 — L 'UPpEpuiSeA U9 — j Hptpursuk Sen 94931 — 8 “apLonynAng va 109 — Ş dipumny LopynAna um — 9 'TBA J88S Jiğ öpunyann ULSLd0 *'TEA YUJO EpZİlliİSSEY WEL, “ÜİPEPMİSELE ÜLUEĞULE| ELJELİOJO NY YAORUP SA ŞDBOzOf PputsvLD ANP O, "OYDOY 9 Y SD syıalIPuyU 9p uy) “HIOfd & ST araıj) doordaylurenır 9U) VO YTPUPULSEYLU UNU EBUAY çO PPULSODYAD APDUĞ ,, 'Çoduoş ap pua fatbojof 9p umnjıa 21 37) 'dürej 999 pue yde1Sozoyd yi vaaMmI99 ST 11 'ç elDDE AĞ DA NJEN YDOO apuş—ma,, YALDIO HP UMZK AIĞLDI OPUYİL UD '(sadufiyf 9p z sv an Şugaj uş FADAT) CB PUĞDUYE SY AÇAIŞÜL ATİ IE PUriğoğ SE LOLAYLU SULL 'aderdalıy 90) ST Si Jöo JUcAY I JUSİN İNGİLİZCE DERSLERİ -) - -ğ ; mğwîn%ı—ı ğğââg 5 8 2 g ğ UST RESd- SDk117 , $ Ş t Bip iSEs ai v d "'-?'âğ-—îğs— -i p 'Sğğ ğ ğ brele ggm 4 n .7 E K - | YA B” & ğ_ SAT n ğ v oe MK z İ 5 x oüm ©* b R — el Ka (e .. “© m.*“E d l 3 3 9 « — ğ&"ğ Eİ 'â ü £ > Barg ı | E a xAA & D :ğ, eğ P4 YE at dig h ÖNŞ 6 & Si 6 S.R V Cire « S 3 Glu P e' B u:â?_ b z Za Ü — T ada S M Er t B .. e e DER MA e B B A D Gt ğ M . B âğîg OÖNY 33vra33 5 r Ş Oq'ğğ— z E'_g..ğ'ğğââğ e İR G c HK TEEEEZEE $ B £ ğ © sBE- CA O — w DĞ -mğ:-x me ”. E SAA İlrzg A FŞ - a HS © : » ile elfie i5ş * 3 Elm 30i 3 gSY Si 48 2 Grlo lit a d3 3 15 y îmîâğğsğ.ğ z gğg_ş:gğgğ B - bi - '.=—-= ğ 3 çiğ ' çti * İRLEEİNŞ* - B İti e BPZE- Es gi GYi B SS 0N BB Y # B Boj 1 “'!;s zi &.e DE $ c Ü li C SpA3lses. ğ © ASA F L İ gi PCEr £ ÖYEB üti P S1 GER 6 Zaşkili îâğ E'oîğ_:. ğââğoî Uâ : ğğ!"o Ğ E ââğgğ ş ğ EöyEi 3 s gğP- bi j B ve N H üstü. İsimlerin cemini yapmak için ekseriya sonlarına bir “g” ilâve olunduğunu biliyoruz. Burada da öyle bir isim .ğ ha B zi | AM t -— ..- ü K he “; -| & j K | 5 A 5 ? İ —- - : M T A RLER A İ u“â 5 g“ Ğ — £ D a Çek ç < . E AĞ B : p deae 5 - d | Ze | & | v go ÜYü e I| I L 'e S- ; =t | ||w=ı—; e BU B İ | 5 - g 'U G U R S buğru S , & Sa SSi sesss!: S G ei Ha D L P H M " . ö Sr .. SEB DBi 8 3u&hğo._ugumbm= — © #& — — p AsORE H dam zi aI z Bı_EuBBu._S n a B h — “Smitle, İşte, bu dersimizde gördüğümüz Smiths (Smitz) ismi Dersimizde “The Smiths' drawing . room (de Smitz rin misafir odası” demektir. Biliyoruz ki, canlı şeylera de bir aileyi gösteriyor. O halde “Smit'ler, Smit ailesi" lizcede de bir has isim cemi halinde söylenebilir. Meselâ, manasına geliyor. biz dilimizde: “Ahmet'ler”, “Demircan'lar” diyebiliriz. O zaman birçok Ahmetleri, birçok Demircanları değil, Ah- verilmiş isimlerdir. Yalnız, bizde olduğu gibi, ingi- met ve Demircan dailelerimi kastetmiş oluruz. Smith bir adamın ismi, soy adıdır. Biliriz ki has isimler cemilendirilemez. Çünkü onlar esasen bâr tek olan şeye var: Smiths. Bu, bir has ismin cemilendirilmiş şeklidir. dröimnğrüm) seklinde bir terkip görüyoruz. Bu, Dde _ HORTLIYAN FAUSTA .c.şdl m e:ur_lü Şiçekler ve ağaçlar d%“ Vvardı. Esasen ağaç * gizlediği bu esraren duvarla da çevrilmiş dışardan geçenlerin müte- | # t bir hi N " *pey gizleniyordu. EFFEŞ ; Ğ?ğf%i tara haldran Z açi günce p Tef OPAL Ti yt %u“ büyük kapısı a- f W,'ğ— he 'hq lere kadar eğilerek se- * ll!“lıı, !_.:“_ ada, Saade bekledi. S hıl._lın&::ğünüş gibi bir tavır 4A M sesile: Bi HŞ"KC i'""yü. dedi. K tüe , ; dan cevap verdi: o *Yecan alâmeti gös. K ı aksi istikametinde, , C€ta oyulmuş hissini Hı,h:rhpmm önünde dura- derhaj Zda birkaç defa vur. açıldı. — Kristobal bu bir adam tavrile Ve e- tle bahçeyi geçti ve yi fima — dönerek i i geniş de ç 'E kıyafetli dört mu- v bekliyorlardı Çünkü teşrif ş Sörifaş » Ct Müdürünü çağır. i büyük bir neza- Böşüeyi tobayi jlit T biş ,,, İStriye alarak, göz ka- l“.. hürlllom ve güzellikle süs ' b&.. aldı. hi hi&aî defa gördüğü ’N:*“:r:“w bu muhteşem salo. ıüdo ı;:kl:;m idurarak he- bir ıı*dln İlh_runi; güzel ve za. & P adımlarla içeriye N İçin & biraz doğrularak, dilenci elbiseleri- Kristobal, Barba Rojanın kendisine vendiği parşümeni uzattı. Fausta bunu alarak dikkatle tetkik etti ve uzun müddet dalgın bir — halde düşündü. Nihayet parşümeni katlaya- rak göğsüne yerleştirdikten sonra, ma- sasına doğru ilerledi ve orada doldurdu. ğu küçük bir parşümeni — Kristobale uzanî: — iİstediğiniz zaman şehirdeki evime uğrar, ve bu kâğıdı kâtimibe göstermek suretile size vaadetmiş olduğum yirmi bin lirayı alırsınız. Kristobal parşümeni aldı ve - süratle göz gezdirdi. Sonra heyecanından tit- riyen bir sesle; — Madam, dedi, herhalde bir yanlış- lık olacak. — Nasıl olur? Size yirmi bin lira va. at etmemiş miydim? — Evet madam.. Fakat.. —bana otuz bin liralık bir bono veriyorsunuz. — Fazla olan on bin lirayı, emirlerimi büyük bir sürat ve dirayetle ifa ettiği- niz için veriyorum. Kristobal tekrar yerlere kadar eğildi ve samimiyetle: — Madam, dedi, siz hakikaten âlice- naplığın bir timsalisiniz. Fausta hiç ceap vermedi sadece: — Şimdi gidebilirsiniz. Diye emir verdi. Fakat Kristobal ye. rinden kımıldayamıyordu. — Ne var? Bir şey mi söylemek isti- yorsunuz? Kristobal büyük bir sevinçle: — Madam dedi, size şunu müjdele- mekle bahtiyarım: Pardayan elimdedir. Fausta masasının önünde oturuyor. du. Bu sözleri duyunca gayri — ihtiyart ayağa kalktı ve anlamamış gibi hayretle sordu: HORTLIYAN FAUSTA 125 — Senin de galiba canın — fena yan. mış. — Allahın iznile, ona haddini bildire- teğim. Fakat mesele bunda değil.. Eğer her şey gidip onu yakalamakla bitmiş olsaydı, hiç tereddüt etmezdim. Fakat faaliyete geçmem doğru mudur? değil-| midir? bunu bir türlü bilemiyorum. — Tabit doğrudur! Sana emrediyo- rum ve salâhiyet veriyorum. Kristobal müstehzi bir şekilde gülüm | sedi: — Anlatamadım sevgili halazadem. Âşık olduğunuz güzel Jiraldayı yakalı. yarak buraya getirmemi emretmiştiniz. Emrinize itaat ettim. Fakat malüm se- beplerden dolayı muvaffak oldmadım.. Kim ümit edebilirdi ki, orada, 'mukad- des ofisin emirlerine karşı gelecek, küs. tah bir adam bulunacaktır? Hiç bir şe- ye boyun eğmiyen bu adamın müdaha- lesi neticesinde hezimete uğradım. Üs. telik de âmirlerim beni haksız bularak, kendi başıma hareket ettiğimden, beni cezalandırdılar.. Halbuki bu emri bana siz vermiştiniz. Bense, sizin bu işi gizli tuttuğunuzu bildiğimden ses çıkarma- dım ve size sadakatimi göstermek için cezama razı oldum. Barba Roja bu sözler üzerine » âdeta mahcup olmuştu: — Hakikaten öyle, dedi, bu işi gizli tutmak istiyordum. Bunda bazı sebep- ler vardı. Senin bu — sadakatini hiçbir zaman unutmıyacağım.. Benim yüzüm. den ceza görmen hiç de doğru değil, onun için hele şunu al da.. Ve Barba Roja bunları — söyliyerek Eristobala küçük bir kese — uzattı. Bu kese epey yüklü olacaktı ki, Kristoba- lin gözlerinde bir sevinç belirdi. Sonra kurnaz bir tavırla tevap verdi: — Sevgili amcazadem, size söylemiş olduğum şeyleri lâf olsun diye — söyle- dim, Yoksa bana karşı bu kadar büyük bir âlicenablık gösteresiniz diye değil. — Biliyorum fakat dilinin altında bir şeyler vardı. Ne söylemek istiyordun? — Şunu söylemek istiyordum ki, Ji. raldayla uğradığım müşkülâta bu defa Pardayanla da uğramıyacağımı kim te- min edebilir? Muvaffak olsam da, olma sam da, senyör Espinozanın kızmıyaca- ğı ne malüm? Eğer, — benim bu defaki faaliyetim onun projelerine muhalifse.. halim dumandır. : Barba Roja sabırsızlıkla sözünü kes. ti: — Açıkça söyle, ne istiyorsun? Kristobal 'soğuk bir sesle cevap ver- di: — Siz den imzalı bir emirname isti- yorum.. Eğer Espinoza benden hesap sorarsa, onu göstermekten başka çare yok. Aksi takdirde elinden kurtulamam. — Bütün istiyeceğim bundan mi iba. ret?.. Ne diye daha evvel söylemedin?, ” Ve Barba Roja bunları — söyliyerek yazı mamasına doğru — yürüdü. Fakat birdenbire dönerek bağırdı: — Hay Allah kahretsin! Bu sakat e- limle yazı yazabilsem? Kristobal şaşalıyarak cevap verdi: — Hakikaten öyle!.. Büsbütün ünut- muştum, Sonra gene soğuk bir ses ve katiyetle ilâve etti: — Fakat her ne olursa olsun, elim. de emirname olmadan harekete geçmem imkânsızdır. — Peki ne yapsak acaba? Kristobal biraz düşündükten sonra cevap verdi: — Peki ne yapsak acaha? Kristobal biraz düşündükten sonra cevap verdi! gA kütüphane, kitap dolabı Fiiller üzerinde Bu dersimizde gördüğümüz iki fiil var: bookcase: bukkös sit bir şey anlatmak için yapılan izafetlerde canlı şey. den sonra bir (') ve s konur, Burada da Smiths (Smitz) Smitler'in” demek için kelimenin sonuna bir (” ) ile bir i MN a A, — GĞ Öi ea Y

Bu sayıdan diğer sayfalar: