1 Şubat 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

1 Şubat 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

50 toplu Avniilâh firkateyn (A- miral gemisi) 48 toplu Nesimizafer ferkateyni süvarisi Ali Mahir bey 48 toplu Fazlrilâh feirktayn, sür| varisi Kavaklı Mehmet bey 42 toplu Navekibahri firkateyn süvarisi Ali bey 22 toplu Kaidi Zafer korveti, sü- varisi Etem bey 22 toplu Necmiefşan korvet, sü-; varisi Abdullah bey 22 toplu Feyzivücut korvet, sü varisi Yalovalı Hasan bey 22 toplu Gülsefid korvet, süvari- si Salih bey 10 toplu Ereğli vapuru 6 toplu Pervazıbahri vapuru 64 toplu Nizamiye ( firkateyni “Liva amiral sancak gemisi). Bu kuvvete'bilâhare “Dimyat,, is- mindeki 42 toplu firkateynle 12 top- Tu "Taif,, vapuru gelip iltihek ettiler. Ferik Amiral Osman Paşa, kuman dası altındaki kuvvetle Sinop limanı na girdi ve funda demir emrini verdi. | Kış gelmek üzere idi, ikinçi. teşrin ayr sonuna yaklaşmış, kânunlar gir”| mek üzere bulunuyordu. Osmanlı amirali havaların fenalı- ğını bahane ederek Sinop limanında İemir üzerinde yatarken kumandası altında süratli vapurlara karakol yap”| tırmak ve harp zamanında en iptidai teyakkuz tedbirlerine baş vurmayı hatırina bile getirmedi. Babacan Os- manlı amirali sanki sulh zamanında Haliçte tersanenin önünde yatıyor” muş gibi böyle harp tehlikesi ile bu- run buruna yaşadığı o tehlikeli daki- kalarda hayret verici bir gafletle Si- nobun Allâh vergisi muhafazalı sula- rında yangelmişti. Halbuki Karadenizin belki gazablı suları uyurdu ama düşman uyumu- yordu. Amital Nahinof, kumandası altında bulunan “İmparatoriçe Ma- riya, "Grandük (Konstantin, ve “Çeşme,, kalyonlariyle dört firke” teyn ve bir brikten ibaret kuvvetiyle Sinop önlerine geldi. “1853,, senesi ikinci teşrinin yirmi dördüncü günü Rus amirali Nahinof ilk iş olemak ü- zere limanda yatan Osmanlı filosunu tarassut'etti. Bu şöhretli Rus deniz cisi Osmanlı filosunu kendi kuvvet. lerine nisbetle çok zayıf bulmakla be” raber hücuma cesaret edemedi ve im dat istedi. Osmanyı amirali bütün bu olup bitenlerden habersiz limanda uyuklu- yordu. Nahinofun istediği kuvvet a- ym yirmi yedinci günü gelip kendisi” ne iltihak etti. Amiral Novosilekinin kumanda- sında bulunan, bu yeni kuvvet “Paris”, ““Trisivyatelya”, “Rostis- “llov,, üç anbarlılarından mürekkepti. Artık Nahinofun emri altında 3 tane kalyon, 3 tane üç anbarlı hattı harp gemisi ve iki firkateynden mü” rekkep mühim bir kuvvet toplanmış oluyordu. Bu kadar faik bir kuvvet karşısın: da Osmanlı amiralinin emri altnda bulunan kuvvetler için ölüm ve ha- rabi yüzde yüz muhakkaktr. Lâkin tuhaftır ki bu ezici üstünlüğe rağ” men Nahinof gene hücum edemedi; beklediği kuvvetin gelmiş olmasına rağmen üç gün daha bekledi ve ami. ral Kornilofun kumandası altındaki kuvvetin de gelip kendisiyle birleş- mesini istedi. , Tüfk gemircisi ismi Çarlık amire” lini okadar yıldırmıstıki çantada keklik kabilinden avuçları içinde say- dığı kendisins nisbetle belki on defa daha kuvvetsiz bir Türk filosuna bir £ürlü hücum edemiyo: Sinop muharebesi Rus denizcisi, Osmanlı filosuna kendi kuvvetlerine nisbetle çok zayıf bulunmakla beraber hücuma cesaret edemedi | İki düşman amirali birlestikten sonra, kumandası altmdaki nez”, “Kırım”, “Odesa, vapurlariy "“Kerso-! Yazan: A. Cemalettin Saracoğlu fu da beklemek istediler ama hafif Türk teknelerine mukabil ellerindeki korkunç ve ezici kuyvete rağmen hü” cuma cesaret edememelerinin artık ayıp bir şey olduğunu anladılar, bu ayıp olduğu kadar da gülünç bir şey olacaktı. Kalyonlardan, kapaklardan, üç anbarlılardan mürekkep (koca bir Rus filosu on üç hafif Türk teknesi karşısında günlerce liman volta vurmakla vekit geçirmişlerdi. Bugünün — harp gemileriyle bir mukayese yapılmak icap ederse Çar- lık Rusyası amirelinin vaziyeti şuna benziyordu: Elinde altı dritnot bu” lunan bir amiralin manda demir ü- zerinde yatan on kruvazörden çe kinmesi.. Yalnız Nahimofu mazur gösterecek bir cihet varsa o da bu ha- fif gemilerin içinde Türk denizcileri” nin bulunması idi, DE 1853 senesi ikinci teşrinin otu- zuncu günü hava çok kapanıktı. Kor kunç bir kar tipisi gözgözü görmez bir hale getiriyordu.: Osmanlı ami- ralinin Sinop limanında demir üze- rinde yatarken hiç bir ihtiyat tedbiri- ne baş vurmıya lüzum görmiyecek kadar gsflete dalmış olduğunu söy- lemiştik. Bu acemi kumandan mai- yetindeki gemiler süvarilerinin vapur lara karakol yaptırması hakkımdaki tekliflerine de kulak asmamıştı. Me. ğer hazret kömür tasarruf etmek is- tiyormuş. (Devamı var) — Müteesairim, müösyö Savini, Mis iel sizi göremiyecek. Dün arabadan inerken ne yağı incinmiş, yanmda dekter var. Bunları; 0de ,hizmetçisinden öğrendim. Şimdi hatırir yorum: Onu düm öğleğdenberi görmemiştim. Süyus yordu. “Bu ayak incinmesi yani Valerinin “tabanca ile yaralanmış, o» duğunu salatıyordu. Fakat Gar şatosunda ne işi vardı? Mösyö Hovetin zengin (kızının! yoşti hayalet kıyafetine girmekten ne istifa desi vardı.? Bu doğru olamazdı ve esasen tahmini sadece mendilin üzerindeki marka Yara istinat ediyordu. Birçok © kadınım ayni markayı taşıması kabildi, Fakat topuğunda yaralanmış olması. çok garip. Tulyusun büyün hiç karşılaşmak İsteme diği adam Spik Holland idi. Fakat otelder henüz birkaç adrm uzaklaşmadan gazeteci Savininin arkasmdan koşuyordu. — Bir dakika vaktim yok, Holland. Yar MEZ geldim. Allah aşkıma #btiyarı görürsen beni Londrada gördüğünü söyleme. Bent Gi farddn zannediyor. — Dün gece bir ziyaret vaki oldu mu? — Yemin ederim ki. — Arlatmana lüzum yok. Köyde bir güz. dimüz var. Bize telefon etti, Yeşil hayaletin bü akşam göründüğünü, ve Belinminin ona #teg edeyim derkeh “Galmsbarough,, şaheser lerinden bir tablonun gözünü oyduğunu öğ“ rendik, i Julyüm şiddetle reddetti: — Katiyyen yalan. Eğer bu o havadis ga #etelerde çıkarım, (htiyar benden © şüpheye ölişecek, geni gördüm © zannedecek.. Dinle, Holland, istediğini yapayım, hatti anlatırım da, fokat Allah aşkına beni bu işin içine sok“ ma! Spik başını sallayarak; — Ben sara kötülük eder miyim hiç! Hay di, Tulyus, anlat — Peki! Pukat olanı biteni iyice hilmiys. Tum! diye söze başladı. — İyi bir başlangıç. Devam et. Julyus bildiklerini söyledi, Ara sıra da g3 zetecinin sös'erini bir sir gibi sakiamasınıda Hes #ölyordu. - Söytn hanın, Balları! şatoda na Yapıyor, şel yaşıyor? Ziyaret kabul ediyor mu? — Ziyaret kabul etmek mi? Ren geldiğim ienberi şatoya biç bir yabancınm girdiğini! görmedim. Malikânesinin etrafında odolâşr le Srvastopoldan yola çıkmış olan üs) yor, bazan da derin düştüncelerk dalıyor. Ger çüncü meslekdaşları amiral Kornilo-İ esteri, yalnız taşma, kütüphanede kalıyor. tu, Möcera ve aşk romanı Geçen tefrikaların hülâsası: | Üçüncü Murad, şiirden, sohbetten anlıyan garp kızlardan hoşlam . yor. Kendisine, bir kontes takdim edilecektir. Venedikli kontes, müs. | Büman olmuş gibi görünüyor. Esir taciri de bundan fevkalâde okuyor, MEMNN | ... Esir taciri: — Çok çok memnun oldum... . diye İtalyan kızmın omuzunu olkşemak İs- tedi, Fakat, o, irkilir gibi bir hareketle geri kaçıldı. Sonra, bu dürüştlüğünü tamir etmek istercesine: — Tabii değil mi ya... Siz banane dediniz demin... Benim hayatım, s84. detim, inkişafım hep bu muhitte... — Öyle kontes öyle.. Fakat eğer bu düşünceyle hareket edecek olursanız mutlaka yüksek dereceler işgal eder. siniz.. Görürsünüz.. Söylediydi dersi. niz. Eğer sağ olursum arkamdan rah, met okursunuz. Sağ kalırsam da... — Söylediğim, yemin ettiğim gibi, sizi asla unutmam... Canfeda kadın dö. iş Bu vaitlerden pek memnun kalan Hacı Mustafa, kontese saadetler dile - dikten sonra, çekildi, gitti, Şimdi, ortada gene eski şahıslar kaldı, İtalyan kızı: — Artık yoruldum. - dedi. - bu YAZAN: I Edgar Wallace ÇEVİREN: fa Kimsenin rahat etmesini istemiyor. Oda. #ma girilemiyor, çünkü içeriden ititildir. Gecenin dokuzundan on birine, bazan da s9-| vahm birine Kadar kaptaz sürgüildür. — Kapıyı dalma kilitliyor mu? — Hattâ her iki kapıyı da. Odasında çift kapı var, Fukat, Allah aşkına, — Karled, dostum. Daha neler biliyor! san söyle — Hemen hemen hepel bu kadar. — Akşam yemeğini nerede yiyor? — Kütliphantde. Yemek odasma pek ir mez. Hollond. Ber gideyim artik! Ve kâtip Spfkin "dur, demesine dan avışıp gitti. | Büyük hir korku içinde Gillorda döner“ ken, Julyus mikâlemenin doğuracağı tohi! keleri düşünüyordu.: Sapmış olduğu korkunç! boşboğaztığı hatırladıkça ter © Göküyordu. | Mendilden biç bahsetmemişti; en mlihimm!- nin bu olduğunu düşününce biraz müsterih oldu Şatoda efendisini keyif; buldu, O Belam, kâtikinin geç kalışma se çıkarmadı, İhtiyar, Savininin temin etmesine rağmen gazetelerin hüdiseden bahsedeceklerine kamidi. — Bu köpekleri susturmann twkânı yok 1! Hizmetçilerin yarma da gitmek için ayak landünr. Hattâ Viks hile gitmek istiyor. O na, yerine hir adım almadan gitsii takdirde kunturatımı o bozduğu icin dava edeceğimi söyledim. Savini, köridardakt lâmkalarn t0. tn geco yanması için esir ver, — Bir ziyaretçi mi bekliyorsunuz? — Sun! karışma. Bellami o gün odanın kapılarını muâyens etmiş, diş kapınm berhanyri bir Aletie kolays| ça açrinbileceği kanatine varmıştı. Deriden| olan kapı, iç taraftaki mandal ile daha emir! Bir vaziyette di. Bu kapın derisini porteve! #ie iyice muayene etti; hiçbir iz bulamadı Bellami © gece tabancasını masanın ilat ns koyarak uyudu, Fakat #abahm besinde v- yandığı aman her İki kapr ardlarma ko dar açıktı; tabancası da ortadan yok olmuş kalmı- İ tediğine dair bir işaretti. Herkes onu —79— Sana esrarımı anlatayım: “ Nişanlım bö” istettiği zaman fena halde korktum” Zira bakire değildim. ,, günlük ders bu kadar kalsın... Oturup kalkmağı, bağdaş kurup Üç parmakla yemek yemeyi filân başka zaman ta lim ederim... Biraz istirahat edece. im... Bu, asilzade kızm yalnız kalmak is- çıktı. Hattâ kendisile birlikte esir olan damdonörleri bile o- dayı terkettilor, Fakat, kontes seslendi: — Sen kal, Mihrümah!... — Peki aslancığım... Saraylı kız, bu istisna! iltifattan pek | memnun Ve mağrur olmuştu. O, İtal . yan kızım, pek yakın bir istikbalde inkişaf edeceğin! seziyordu. Onun ete. ğine yapışarak yükselmek ümidini, besliyordu. Kendisine hulül etmek im - kânmi bulduğu için adetâ bir define keşfetmiş dereesde memnundu. Kontes, divanın üzerine yarı yatar vaziyette uzandı: — Sen de şuraya otur, Mihrümah. pufla şiltelerde diz çöktü. — Başını dizime daya... Dayadı. — Anlat... Tatir tatlı geriniyordu. — Neyi anlatayım, aslancığım? — Orayı... Orasmm sefahat haya - tını... Hep, kitaplarda okudum... Pa- dişahın sarâyr. Harem.. Orada ne &. mür yaşanıyor, aman yarabbi, değil mi7... Anlat... YALERİ HOVETİN AYAĞI Valeri #abah kahvaltın; yaparken: — Raba, dadı, sayfiyilek bir ev intiyorum. Mösyö Hovet başını salladı, Hnyretla sor du: .—'N8 izilyofgun — Sayfiye'ik bir ev atiyorum. Münyü Hovet kızını sararmış ve yorgun buldu, Gözlerinin miti morarmış. — Eski güzel Yir ev gördüm. Landradan| pek uzak da değil — Fakat, yavrum, Amerikada yapılacak pek çok İşlerim var. Burada kalamam. Me amafik, Isilyorsan, bu işlerin halle kendin de uğrazaMirsin, Nerede bu bina? — Garda. Adınnda “Le OManpirdeia Dae, denir, burası evyelea şatoya alt imiş harap hir yer. Ehenmiyetii bir o tamire de zauhtaç. , riyacaksınız... Zira har, i bin erkekler içindi” İ Çerkes kızı, onun ayakları dibindeki | | hiç... Gözlerini tabağına dilrt, Ve dram etti; — Buranm #ann en münasip yer olduğunu da düşündüm, hattâ kitabını burada rahat ve buzur izinde yazabitizain. Müzyö Yovet İnriiterenin bir siyasi tesi rihin! yazmak zovdasnda id. Bu yirmi se nedir üzerirde düşündüğü bir proje 1d!, eper vezin da toplamıştı. Bu mevzu (o Üzerinde birçok kıymetli eserlerin yamimış olması onu bu fikrinden bir türlü vazgeçirememiz. —Okadar sakin ve Arda bir ii Amerikada ziyaretlerden ve İşten güçten ve“ kit bolup kitabi yazacağını pek zannetmem, Şünbasiz, Novyorktan, gürültüsü #eibartle biç de arağfı olmayan (o fendrada da yaza- Hatilkaten #Bylediğin kadar sakin bir r wi? agi Evet, o kadar sakin ki bir sineğin vızli ması bile dşitiiir. — Fena Pir tükir değil bu, Val, istirahat genin işin da faydalı olacak. Fuknt hayalet lerden korlemaz mısın ?.. Veleri güldü: — Eğer bununla “Yeşi haynleti kandedi yorsan, bil ki baba, hayaletlerden biç kor! map, —Gesip'tir iy bm hayalet mamuladi Bella miyi tanrmıyorum ; ona dalr fazla malümas| *rn da yek. — Ors hiç #ahtiamadın 11? — Haym, onunla hiçbir işim olmadı. Ya'e! mez otelde bir dairesi bulunduğu için arasıra rastlardım. Neden İse bu adam hoşuma git” miyor, hele sarı yüzlü KAt'Mi insanda hoş bir) tesir yapmıyor. (Devam var) Yazan: Mihrümah başını # — Vah zavalış gözü, Büyilk hayallere kap” rum... Fakat korkar kadınlar için, hig de #8 — Niçin... — Çünkü, bir kei dişi, ez erkek olmasi tavuk cinsi kuşlar! Halbuki inaarları değ değil e — Haremde seat göreyae felâket. mahrumiyetimizin © yoktur... Meselâ, de erkek yüzü gü lu yıldıza tesadüf €* dir olmuğtur.. — Öyle ya iz yatı sefahat hayatığıf Fakat bunun yslnı# duğunu düşünmem na bir padişahin Db ediyor, değil mi? — Evet, aslancığı” gibi güzel, hasnâ, © işgal ediyor... Bizin — Maamafih kaçs” ler olur... — İmkânsız, sU — Peki sent. Se rada... şinürdülm: Saray? dan biri, kimse # kök 'olsa ve o erit olsa... diye hayal Kontes: bi — Demek ki ah larmı çattı, « pad ler bir kadmdan çe mun aşk ve alfks eriyor... Onun için. * İbi — Mihrümah?ss — Efendim. i — Sana bir ş#Y — Buyurun... — Cine,'periye © — İnanırım... * — Ben de ins” me diyorum ki; $iw ler geceleri odama na hayaletler gıkâr perili cinli gemiler Cünkü, yolda geli" bunlardan biri padisahmın oğl çücüktü. Fakat, — Ben, insan b Seni görür görme 'ş nim, senin de bari samimidir... Öyle “ gumuz, mlstakb?i vam etain.. : da bolumalm... BS Tliyeceğim.. Sen ge” duklarını söy s liyeceklerimi it — Tabii değil ge ai 9 ve asil bir 8“ beni iğ y Ş geldi... Çünkü b

Bu sayıdan diğer sayfalar: