HABER — Akşam postağı Ton ton amcda- nın rüyası yük puntulu başlıklarla yazılmış bir ci- nayet havadisi ilişti. Öteki » gazetelerin! de ilk sayfalarına göz attı, Bunların hep si de ayni havadisi yazıyorlardı: "Kadı- köy cinayeti.,, İstanbulun çok tanınmış doktorların- dan İhsan o Ahmet muayenehanesinde! ölü bulunmuştu: Her taraf kan içinde; doktorun asistanı ortadan kaybolmuştu. Polis doktor Mehmet Aliyi bulmak için bütün İstanbulu tarıyordu. Hüsmen re-! ie kanapesinde dimdik oturdu. Mehmet Ali, kendi o yolcusu! Gete' karanlığında sessizce gemisine tırma - nan; gizlice memleketten çıkmak isti- yen, adınr verirken bile şaşıran; gemi karadan iyice uzaklaşıncaya kadar mey dana çıkmayan adam! >. — Hayır, hayır! Benim adım hiçte Mehmet Ali değil! Adımı saklamak iste diğim için böyle söyleyivermiştim. Ben Suphi Raşidim! — Sen Mebmet Alisin ve şimdi seni kamarana hapsedeceğim! Hüsmen kaptan tabancasının namlu- sunu yolcuya çevirdi ve onu kamarasma kadar böylece götürdükten sonra kapı- yı kilitledi; anahtarı da kendi — cebine koydu. sa. İskenderiyede üç gün içinde yük bo- şaltıldı ve yolcunun bütün bağırıp ça- ğırmalarına, savurduğu (tehditlere hiç aldırış edilmedi. Tanrıverdi o Mısırdan Hüsmen reisin kaptanlık ettiği ve ya-| ritına ortak olduğu “Tanrıverdi, yel kenlisi Karadenizden (o İskenderiyeye, mevsimine göre kereste, meyve, fındek gibi yükler taşırdı. Tanrıverdi, bu seferinde Samsun is- kelesinden Amasya elması yüklemiş, İstanbuldan da birkaç yüz çuval kabuk lu cevizle fındık almak için, © Sirkeci rihtimma kıçtan balat bağlamıştı. Hüsmen reis dirseklerini o güpeşteye dayamış, karanlıklara bürürmekte olan Sirkeci zıhtımına bekıyordu. Reis engin. yenizleri özlüyordu. Tanrıverdi'nin de özlediğine emindi. Gemisinin İstanbul rıhtımında, bacalarından fosur © fosur dumanlar salan vapurlar arasında pek yabancı kaldığı hissediyordu. Reisin keskin kulakları, gemiye yak- aşmakta olan bir çift (kürek şapırtısı duydu. Merdivenden yukarıya o çıkan ayak sesleri işitti. Az sonra da güverte- de bir-karartı gördü. — Kimdir 0? İskeleye doğru ilerledi. İnce o uzun boylu bir adam kendirine doğru yürü » yordu. Sırtına giymiş olduğu kalın pal- tonun enli yakasını kulaklarına kadar kaldırmış, #ötr şapkasını gözlerinin üs- tilne çekmişti. Elinde bir bavul taşıyor» du, İzahat verdi: — Kaptanı arıyoruml!, — Kaptan benim! Size ne yapabili - rim. — Beni memleketten dışarıya çıkar - manızı İstiyorüm ! Hüsmen reisin kaşları çatıldı. Yaban» cı adam devam etti: — Arkadaşlarla bahse giriştim. o Hiç kimse farkına varmadan memleketten dişarıya çıkabileceğimi isbat etmek isti- geri yolculuğuna başladı. Şimdi Mehmet Aliyi ilik varacağı Ça- nakkalede Türk polisine teslim edecek- ti, Kuvvetli bir lodos, Tanrıverdiyi şi- yorum, Paranın ehemmiyeti yok. Makul) male var hızile götürüyordu. Da- olmak şartile masrafa katlanmağa hazı.) ha Sakız açıklarında, yanlarından geç- rum! mekte olan bir Türk EN megafonla eye er salma. lerini ve kiavüzla birlikte Hüdaverdiye polis gönderilmesini bildirmelerini rica etti, Boğazım ağzında klâvuzu getiren mo- törde sivil bir ağamla üniformak iki po- Bs görünce, Hüsmen © kaptanın yüzü idi. Yabancı bir adam mademki bu g« mide yolculuğa heves etmişti; okkalıca bir ücret almaktan hiç bir zarar gelmez- di. — Peşin olmak ii yüz elli Hira! Nasıl işinize geliyor mu? Yab dini cebine kı) güldü bin Dpi A gi ibimirinmi yemeye ila Gez mey çıkmaz sordu dedi. Kaptan onun para (o cüzdanını çıkarmasına meydan vermedi: — Hele biraz sabırix olun, dedi, Tan- rverdi ile yolculuk etmeğe kalkışmanız polis yüzünden değildir inşallah? Para- yı vermeden evvel bunü açıktan — açığa söylemelisiniz ki, ona göre düşüneyim. — Hayır, hayır, öyle bir şey yok. Sa- dece arkadaşlarla giriştiğim bir bahis! — Peki adınız? — Adım mı? Ha.. Şey.. Ali.. Mehmet — İşte geldik; bizden ne istiyorsun kaptan? Hüsmen kaptan bu suale, he- yecan dolu sesile cevap verdi: — Gemimde, İstanbulda doktor orta- ğını öldürmüş olan Mehmet AH adlı bi- risi var! — Ne dedin? Doktor Mehmet Alinin nerede ise muhakemesi bitecek! — Fakat... Soğuk bir el sanki yüreğini sıkmıştı. — Haydi şü adamı bir görelim. Meh- Att... Hüsmen reis güldü: met Ali olduğunu mu söylüyor? ği — Belki de admızı ii batırlamıyor- — Gemiye ilk geldiği zaman öy! sunuz, deği mi? e di şimdi de adının Suphi Raşit (oldu. Yabancının yüzü kızardı: gunusöylüyor, — Adımı söyledim; Ali, Mehmet Ali! Gemici meseleyi bir iki dakika kadar düşünür gibi göründü. Eğer kararsız gi- bi davranırsa Mehmet Alinin, © yüz elli ira peşin paraya biraz daha ilâve yapa! cağını düşündü. Fakât karşısındaki a - dam bunu belli edecek hiç bir harekette bulunmadı. Uzunca süren iç sıkıcı bir sessizlikten sonra Hüsmen dedi ki: — Sizi yolcu olarak gemiye alaca - ğım.. Parayı şimdi vereceksiniz. Mehmet Ali iç cebinden (şişkin birl para çantası çıkardı; içinden otuz tane beş Jiralık çekerek reisin o eline verdi. Hüsmen parayı aldığı gibi (o dosdoğru kendi kamarasına gitti; liraları çekme- cesine kilitledikten sonra, (o güverteye, yolcusunun yanma döndü. — Gelin de kamaranız: göstereyim.! vs. Çanakkale boğazı geçildi. Tanrıverdi Enme adaları arasından cenuba doğru müsait rüzgârla saatte aşağı yukarı on mil hızla kayıp giderken Hüsmen reis vardiyayı artık ikinci kaptana (bırakıp iki günlük yorgunluğu © kamarasında gidermeğe indi. Masanm üstünde İs - — Şunu görsek... Hüsmen reis kamaranın #ililimi açar açmaz, yolcusu hemen ışığa fırladı. Ta- harri memuru onu görünce: — Bu Suphi Raşittir. Sizinle tanıştır ğıma memnun oldum efendim! Yolcu güldü ve şaşkınlıktan ağzı bir karış açık kalan kaptana döndü. Zavallı Hüsmen, ömründe bu kadar üzüntü duyduğunu bilmiyordu: — Bu adam da kim? — Bu adam mı? Meşhur operet sa- natkârı Suphi Raşittir. Arkadaşlarile tu- tuştuğu bir bahis yüzünden aşağı yuka- ri bir aydır kayıplara karışmış bulunu- yordu. Nasıl gazetelerde okumadınmıy dı? Hattâ herkes onu merak etmeğe baş lamıştı | HABER AKSAM POSTASI IDARE EV! Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu ; Istanbul 214 Telgraf âdresi: İstanbu! HABER , Yazı işteri telofonu - 2012 (dareveliân 434370 NE Hüsmen kaptan geriye doğru sende- Dn Alaş Li ledi; az kalem düşecekti. Yüzünde öy- Tele akn ie acmacak bir hal vardı ki yolevsu ken 400. s9 2 âlsine doğru bir adım atarak: 5 ak — Kaptan aldırma! dedi, (yolculuk çok hoşça gitti, bahsi de kazandım sen Sahibi ve Neşriyat Müdürü; danbıldan ayrıldıkları gün almış olduğu| © Kaptan işinin başma gitmek için &r Hasan Rasim Us bütün sabah gazeteleri duruyordu. Yenil tını çevirirken murıldandı: Banılığı yer (YAKIT) matbaası hârfleri iyice öğrenmişti. — Kusurumu bağışlayın? . Gazetenin ilk sayfasında gözüne bü - Burhan BURÇAK / UN neTARİNİ —— Yazan : Niyazi Ahmet 359 .sene evvel bugün j Iranda sevinç uyandıran bir haber yayıldı: Şah Ismail öldür!. Kadın kıyafetinde onbeş cellât tarafından öldürülen Şah, tahta geçer geçmez onyedi memurla sekiz kardeşini birden öldürtmüştü 7 İran şahı Tahmasb elli dört yıl saltanatta kalmıştı. Onun ihtiyarlı. Zfını görenler ölür ölmez tahia ge. çecek olanlar için. tertibat almak. ta idi. Tahmasb, zaten son sene . lerde hükümeti yürcü, çerkes, kürt aşiret reislerine bırakmış gibi idi, Bir çok kimseler şah ölür ölmez tahta şehzade Behramı geçirmek istiyorlar. dı. Şahın karısı ise, oğlu Haydar tahta çıkarmağa karar vermişti. Fa. kat rakiplerinin çok kuvvetli oldu. Kunu görünce işi bir anönce hallet. meğe karar verdi. Karar, kocasını o zehirlemekle tatbik edilecekti. Bunu yapmak güç olmadı. Tahmasbi hamama gönder. di ve kıl dökmesi için kullanılmak &. zere birdellâç verdi. Bu şalın son hamama gidişi oldu. Haydar da o gece tahta geçti, Şahın çerkes okarısmdan doğmuş olan prenses Perihan, tahtın gür. cü hanları eline geçeceğini, buna mani olmak (icap ettiğini odayısı çerkes (oprenslerin Şemhal'a bildir. di. Şemhal, derhal harekete | geçti. Her ne bahasına olursa olsun Hay. darı oradan kaldıracaktı, Taraftarlarını topladı, Gece, bah. çe KApISINUMN saraya “gıranet, Gür. cüler, çerkeslerin saraya girdiklerini duyunca büyük kapıdan imdada koş tular, Fakat kapı kapalı idi. Açma imkânı yoktu, Haydar, düşmanları tarafından sarıldığını duyunca ne ya. pacağını şaşırdı. Karşı durmak için elinde hiç bir kudret oyoktu. Yegâ. ne çareyi kadın elbisesi giyerek kaçmakta buldu. Her tarafla yeni şahı aramakta (oOolan Şemhal onu kadın kıyafetiyle (tanıdı ve hemen yaşmağmı yüzünden kaldırdı. Zavallı şah, tek kelime söyliveme. di. Şemhal yanında duran kölelerin. den birine emretti: — Hançerle şunu... Köle şimşek süratiyle (hançerini sıyırarak Haydar: yere serdi. Gürcüler hu müddet içinde büyük kapıyı açmağa muvaffak olmuşlar . dı. İçeri ntılacakları esnada Şem. hal hemen Haydarın başını kestirere. rek o önlerine fırlatlırdı. Bunu gö. renler bir adım almağa cesaret ede. mede» geri döndüler, Sahahleyin o saraydan iki cenaze çıkıyordu: biri tam yarım asır, diğeri yarım gece saltanat (o sürmüş iki bedbaht şahın cenazesi, . 4 4 Şahın başka bir gürcü cariyeden doğmuş olan Mustafa ve imam koluyu dayıları o Hüseyin bey saray. dan kaçırmıştı. Bunun sebebi, bun. lardan birini tahta çıkarmaktı. Şem halile taraftarları ise tahta çer. kes o şehzadelerden birini çıkarmak için var kuvvetlerini sarfediyorlar. dı. Fakat İranlılar, Haydarı öldür. dükleri (o için çerkeslerden © nefret ediyorlardı. Bunu anlıyan Şemhal. suçu OÜzerindenatmak çaresini de buldu. Yirmi beş senedir babasının emriyle Alamut kalesinde mahpus bulunan Şah İsmaile müracaat ede . rek: — Haydarı seni tahta getirmek i. çin öldürdük. Diye teminat verdi, Prens Perihan, eulüsü müjdelemes İşini bizzat (yaptı, Atına atlıyarak Alamut (kartal yuvası) kalesine koş. tu, Yirmi beş senedir kale içinde hap. e ac sesumiş olan Ismail, yirmi dört sa. atte kırk yedi dirhem kadar Afyo alarak günlerini geçiriyordu Bunui neticesi olarak da birçok insan! his. lerden uzaklaşmış bulunuyordü. o Tahta çıkar çıkmaz o kardeşlerini ve babasının — şahlığı zamanında ken . disinin hapsini tavsiye edenleri orta. dan kaldırmağı düşündü. Vakit ge. çirmeden sekiz kardeşini birden öldürttü. Hükümetin büyük mevki lerini tutan on yedi kişiyi okardeşle. rinin arkasından göndermeği İhi etmedi. g İki gözü kör olduğu için o hiç bir işte muvafak © olamıyacağı şüphesi; olan kardeşi Hudabende ile onü! iki oğlunu öldürmekten sarfı ir etti. b Halk İsmailden nefret ediyordu. Bunu kendisi de hissediyor, onun sarayından dışarı çıkamıyorda. çok yeni ahbaplar temin etmiş on . larla Afyon sarhoşluğu içinde gü: lerini geçiriyordu. Bir gün ona: e. — Hudabendenin oğulları da tikelidir. dediler, ş Sarhoş Şah İsmail; 4 — Onları da öldürün. Emrini verdi, Hudabendenin oğullarından ” Heradda, Hamza Ş ele Abbasın lalası Ali kuli han idar emirlerini ramazan ayında aldı, Em uymak mecburiyetinde idi, Fakat: — Dini ayda idam icra edilmez. Ramazanın geçmesini bekliyelim, d ye çocukların derhnl idam edilme, lerinin önüne geçti. 1577 yılı 24 Eyldl günü, M5 yık 13 Ramazan gün, sene evvel bugün, hiç beklenmi sevinçli o bir ölüm haberi (o yayıldı; Şah İsmall o ölmüştü. re z saltanat: kendisine ilk defa müjd liyen Perihan . kadın — kıyafetim soktuğu on beş cellâd vasıtasiyle za. lim hükümdarı o boğdurmuş ve canavardan — İranı kurtarmıştı... B haber Şiraza geldiği vakit Ham E mn İdamı için hazırlıklar yapıl yordu. Bir saat sonra idam edile , cekti, Afyonkeş İsmallin ölümü, iki çe cuğu ölümden kurtardı. di Kahve altı 1 pişiren saat Siz uyurken kahvaltınızı Pişiren » sakti gelince zili çalarak sizi uyandıra » stük kahvenizi ve kızarmış ekmeklerini bazırlamış bulunan bir münebbihli saat icat edilmiştir. Bu sadtler şimdi Pari mağazalarının en son cazibelerinden Parisin ev eşyası sanayi sergisi teşhir edilmekte olan bu elektrikli ev hizmetlerini ortadar kaldıracak icattır. Geceleyin yatağa girmeden vel kahve ile su, saatin dolabıdaki £ez- veye konmakta, ekmek dilimleri de İse karaları yerleştirilmektedir. Eğer İs nebbih aktebi saat sekirin üstüne gi tilecek olursa kahve cezvesile iskara şe» hize yirmi kala işlemeğe aşi . zil çalmca kahvaltı hazırlanmış vi maktadır. HABER Istanbulun en çok satılan kiki akşam-sazetesidir, İlânli rmı HABER'e verenler kâr e 'ui derler.