7 Eylul— 1936 Zedianın intikamı Bedla, yorgun bir tavırla o okuduğu #ktubu masanm üstüne bıraktı. Ken Yini dinliyen arkadaşına dönerek: — İşte duydun, dedi, bugünlerde ev- Miyor, Onu bu kadar sene (o sevdikten hra, kaybetmek ve bunun (sebebini Memek... Evet, tahammülü güç. | Fazıle; — Hiç bir şey mutlak ve kat'i değil- dedi. Onu seviyor mu? Bedia omuzlarını silkti, — Söylediğine bakılırsa, hayır! Onun €vlenmeğe mecbur olduğunu söylü b. fakat sebebini izeh edemiyeceği Ve ediyor. Tanırsınız, oağımdan İsf hak çok zordur. Aylardanbeti uğragı- Fam: Öğrenmek imkânsız. | | Öğrenebildiklerimden çıkardığım ne - İYe göre, beni hâlâ sevmesine rağmen ©vlenmeyi bir vadife olarak yapmağa şbur... lanmafih, bilirsin, bazan Oyalanda ler, | İütile: İaözndele etmi, uz? dedi, #sdiz, cesareti kırılmış bi bir bale Tü btile: | e Mukâdderalla mücadele edilmez! İâzıle mücadeleci, yaygaracı bir tip- Bediznm beyhude damarma basmağa *. Maamatih, Bedia da şimdiye ka- Süleymana aşklarının o âsl tenev- nün izdivaçla olacağından bahset- değildi. Bunu Süleymandan bekli- Au, O da bunu söyledi, fakat bir baş nal nlattığından çok daba fazla azap tikten sonra, kendi içine çekildi, kal- ! dokunan bu hâdizenin yaptığı te- Sararan yüzü, zayıflayan vücudu if- #metteydi; fakat, halinden şikâyetçi ildi. Ami ona merhametle (bakıyordu. kağar azaba çektirilmesi doğru ol- 'an arkadaşı hesabına mücadele et- tistiyordu, çünkü, onu fazla bir em- i in kurbanı gibi görmekte idi. » Onu tekrar görecek (o misin? diye lu, | » Evet, dedi. Biraz da o kızarmıştı. & bunu yapmam doğru değildir. Fe- ; elimde değil. Bu akşam, O kansile i acağı şehirden gelecek. , edia gülümsiyerek; ; * Ondan gizlice kaçıyor, dedi, Saat Wsda gelecek ve burada son akşam ieğini yiyecek, âzıle samimi bir alâka ile; , * Bediacığım, dedi. o Peki, ya genç n ailesi seninle salâkasını öğrenirler- > Benimle alâkasını biliyorlar. Tabii #eyin mutlak surette bittiğine emin- . Azilenin aklına bir şey geldi; , > Bedia, dinle, bu işlere benim karış- Pa istiyeceğinizi zannediyorüm. Mu- tla mücadele etmemeği aklmıza i Muşsunuz, Süleyman zayıf bir adam Ötekiler de vaziyetten istifade eği- lar, İşi bana bırakmız. ter şeyi yolu- koyarım. İsdia hayretle: > Nasıl? diye sordu. > Görürüz, Bedia, görürüz. Bu insan Süleyman evlenmesi arifesinde si. Ki kanaşmağı geleceğini kabul ede- başaramadığı Iş ların (o evlenmesidir. olamadılınıda Cemiyeti Akvamın neş- rettiği bütün dünya evlenme istatistik - lerinden larından olur. Çaroviç bu hastalığa müptelâ idi, Ras - potinin sarayda o akdar nüfuz kazan- mas da Çaroviçin akan kanmı durdur! rabilmesinden — ileri İspanya kralı Kont Kovadonga da bu hastalığa müp- telâdır. “HABER — Aksam Postaör Ten ten amca ve keçisi — Sizin de ona emniyetiniz var. Ma- demki, seni gene seviyor... o Bu akşam gelişi bunun bir delilidir. Sizi temin e- derim ki, bu telefon ediş her şeyi yoh na koyacak, siz de saadete kavuşacak- siniz. Süleyman da sevinecek, Bedia acı acı güldü: — Zorla evlenme mi?... Fazıle buluşunu çok (O beğeniyor, ve bahasına olursa olsun tatbik etmek is- tiyordu, Bediaya o kadar tesir yaptı ki, genç kız arkadaşmın (İsteklerine rıza gösterdi, Sonra da, ateşli ve canlı kanl: Fâzilenin fikirlerini kabul etti, Ve anla”) dı ki, şimdiye kadar aşkını gizlemekle! iyi etmemişti, ve şimdi de muzaffsr ol- manın zamanıdır. Kuruntularını işitmek ve dinlemek istemedi. Saadete kavuşmak fikri onu aletüst etmişti. Bugünü düşünmek istemiyerek maziyi istikbale bağlamak emelinde i- di; hattâ vaktile yaralanmış olduğunu bile unutuyor, Fazılenin vaitlerine çok güveniyordu. Son gece için yapılacak hazırlıkları daha canlı bir şekilde halletmek üzere duyduğu sahte sevinç, Süleymanın gel mesile altüst oldu. Kendisine tağmen, saadetinin hazırlanacağından o habersiz gibi, bu veda gecesinin (o aradığı haleti ruhiyeyi taşıyordu. Yani Bedia o gece melânkolikti, müşfikti, ve biraz bulanık bir halde idi, Kati alâka acıları ve nişanlanma €- vinçleri bir adama iştibasmı ve yemek saatinin geciktiğini unutturamaz. Süley man da bunlardan (bahsetti Güzel çi- çeklerle süslenmiş ve iyi bir (şekilde hazırlanmış olan küçük masaya, Bedia- nın zevkle pişirmiş olduğu yemeği ye- mek üzere iki davetli oturmuştu. Tam bu sırada sokak kapısının zili çaldı. Be- dia kalbinde büyük bir sızı duydu. Sü- leymana baktı. Süleyman da: — Kim olabilir? diye sordu. Bedia tereddüt ediyordu. Her zaman yaptığı gibi, kapıyı açması için Süley- mana rica edebilirdi. Vazgeçti. Kalktı kapalı kapıya baktı. o Süleyman, kendi kayinpederi olacak adamın sesini tanı dr, ve Bediadan girecek bir delik göster- mesini rica etti. Süratle © paltosunu ve valizini aldı, ve yandaki (odaya geçti. Bedia, kaçan © gölgeyi ve kayboluşunu gördü. Ve şimdi kalbinde, sevdiğini bizzat kendisine, ve gelen adama karşı müda- faa etmek arzusunu duyuyordu. Fakat, Bedia böyle (kötü bir tarzda muvaftale olmayı, ve Süleymanı bu ba- — reketile, az bile olsa, darıltmak istemi- A. yordu. Basit bir hareketle gelen adama| |(/ Süleymanın bulunduğu salonun karşısm) | daki bir kapıyı işaret etti. Adam: — Bayan, bana hakikati olduğu gibi söylemeniz sizin Oo menfaatinizdir, diye ısrar ediyordu. Bedia asil bir tavırla: — Süleyman burada değildir, diye ce- vap verdi. Şayet bana ( söyliyecek bir sözünüz varsa... Nuh CEM Hitlerin Hitlerin en büyük arzusu Alman. Bunda muvaffak AKSAM POSTASI (DARE EVİ snlyoruz.. Istanbul Ankara Caddesi Bu istatistiklere göre 1935 de * Posta kutusu; Istanbul 214 Almanyada ancak 680.851 kişi &vlen . e ra adresi: istanbul HAER miş Hek 198 de elemen) İ aza Senan sayısı 739.449 kişi idi. Demel 1.000 eksilme var. ABONE, ŞARTLARI Kan tedavisi Senan age ir. 100 Için vitamin tayin Hemafili denilen Okan akmasına karşı çare bulunduğu Budapeşteden bil. dirilmektedir. Bu hastalık yakın ak- rabalar rasında £ evlenenlerin çocuk” Suhibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı ger (VAKİT) matbaası geliyordu. Sabık| minin; bulmuş olan meşhur profesör Aklonsonun büyük oğlu| Albert Szent - Giyorgi şimdiye kadar hiç bir çaresi bulunmıyan hömafili hag- talığını geçirecek yeni bir vitamin keğ- Szegedin üniversitesinde “C,, vita-| fettiğini söylemektedir. AN Er Namli 25 385 sene evvel bugün © Gürün N yazi Anmet 80 000 kişilik ordu yeni yerler fethetmek için yola çıktı Kralın amcası papasın, beş sağlam dişi çekildi, fakat bir türlü hazinenin 1551 yılı 7 Eylül günü, 455 sene| evvel bügün : Seksen bin kişilik Türk ordusu, elli topla Tunayı ve Teis neh. yerini söylemedi — Ağzından kan boşanan gene söylememekte israr ediyordu. — Öbür dişini de çekiniz. papas i Jerledi. rini geçti, astlanan kale Becskerek idi. etmekte olan n geçirildi ve asker i- nad zaptedildi, M: müdafa; ni üzerlerine almış larını pek âlâ anlıyorlardı. Fransuva adındaki başını kurtarmak için şehrin anahtar larını teslim etti. Diğer birkaç küçük şehir daha teslim alındıktan sonra Lippa Üzerine yüründü. Buradaki is iki ş muhasara edildi. Kalelerin olan. lar, dağları titreterek ilerliyen Türk | ordusunun karşısında duramıyaacak.! kumandan, tihkâmın kumandanı Jorj Kardaş ile General Fastaldo Yohan Peto ele al almışlardı. Halk, lerlemekte olduğunu görünce büyük bir heyecana kapıldı. Türk askerinin i. Türk akınları- nın hiç bir kuvvetle kolay kolay dur- durulamıyacağını biliyorlardı, Kumandanlar, istihkâmın ve ka. lerin muhafazası için hallın yardı- min: isterlerken, hiç beklenmiyen bir hadise vukua geldi. Şehirlinin mü- messilleri kumandanı buldular ve şöy le deciler: — Türklere karsı şehri müdafaa. ya kalkmayınız. Eğer onları kızdırır. sak hepimizi doğrarlar, Kumandan sordu: — 0 halde ne yapalım?.. — Yapacak iş, teslim olmaktır. — Benim böyle hir sey aklımdan geçmiyor, Askerlerim son dakikaları na kadar müdafaa edecekler.. — Öyleyse biz de 'Türk askerleri yaklaşır yaklaşmaz teslim bayrağını çekeceğiz., Bu konuşmalar olurken, Türk ordusu istihkâmlara kadar ilerlemiş. ti, Kumandan, gene müdafaa tertiba tını yapmakla meşgüldü. Halk, din. Tenmiyeceklerini anlıyorlardı, Sor sözlerini söylediler; — Türk paşası ilerlediği vakit teslim teklifini kabul etmezseniz biz seni öldüreceğiz. Kumandan, ne yapacağını şaşır. dı. İki ateş arasında kalmıştı. Türk askerleri yaklaştılar. Her taraf sarıldı, Artık müdafaa imkân! kalmamıştı. Kumandan, bütün topları çatlattı, Barut mahzenini de ateşle-| dikten sonra kaçtı. Şehire giren Ulama paşa, kral bi- rinci Karlonun amcası papas Lui'nin hatırası için yapılmış olan kiliseyi zi- yaret etti, Burada gördüğü aryuvan. ları çaldırdı. Büyük bir zevkle din. ledikten sonra kilisenin diyanosu o- lan papası çağırttı ve: — Kİsenin hazineleri nerede giz- lidir? diye sordu, Papas: — Hazinenin hiç bir parası yok.. | Elimizdekilerini de kumundanlar al, dılar.. dedi, Fakat Ulama paşa, kilisenin çok zengin olduğunu duymuştu: — Hayır, dedi, siz hazineleri kim seye vermemiğsiniz. Nerede gümülü ise söyleriniz. — Tek paramız yok.. — Ruhaniler yalan söylemez. Sonra cezası çok pahalıya mal olur. — İstediğinizi yapabilirsiniz, Be- nin hazineden haberim yok.. O vakit Ulama paşa, yanında bu.) buki İngilizler daha muhafazakâr dave lananlara emretti: — Çıkartın şu papasın dişini. Papas yakalandı ve sapasağlam dişi bir saniye içinde çıkarıldı, — Gene söylemiyecek İ tüm dikerek hem ananevi muhufazakâp- Papas gene söylemedi. Ulama paşa, Üçüncü dişinin de çı- karılmasını emretti. Fakat papas, inat ediyordu. — Dördüncüsünü de çıkarın. Papasın, artık ağrılara taham- mülü çoğalmıştı, Ağzı kan içindeydi. Konuşamıyordu. Fakat Ulama pa. ga: — Söyliyecek misin, yoksa bütün dişlerini çektireyim mi? deyince eli- ni havaya kaldırıyor ve havada bir kavis çizdirerek söylememekte israr ediyordu. — Beşinci dişini de çekin.. Papas, beşinci dişi çekildikten sonra bir defa inledi. Bir eli ile ağır nı tutuyor, öbür eliyle gene söylemi. © yeceğini anlatıyordu. Sahne modaları İngiliz ve Fransız devlet edamlarile diplomatları, Avrupanın bozuk düzeni” ne bir çare bulmak için (düşünüp dur. maktadırlar. Bu zeki zevat hiç bitmek bilmiyen arsınlusal: o şatranç oyununu ordu, donanma, kredi ve imtiyazlarla öy narken, halka daha hafif oyunlar hazır- lamakla uğraşan İngiliz sahne dircktör- leri de figfiran kızlar modasında hergün en yeni şeyleri icat etmekte gerçekten büyük bir ustakk O göstetmektedirler. Resmini gördüğünüz — figüre elbisesi, gündüz kafaları yorulan İngili yaset adamlarına, geceleri, £ tirabat iksiri gibi gelmektedir. > Parisin Foli Bergersi gerçi bunu ağ- dırır kostümlerle revü (o mevsimini aç“ muş ise de, oradaki (Oensamble yalnız halkalardan ibaretti ve kızlar aşağı yu- karı çırçıplak sahneye çıkmışlardı. Hal- ranatak halkaların arasına şifondan kos lıklarına sadık kalımşlar kem de #ansü? den kendilerin! kurtarmışlatdır.