T AGUSTOS — 1999 ayrı ayrı İsmini işte kendi N Fakı yazıyorum: “Kwa' dar, tona Kola,, diyorlar. “Niko LN tma bir isimmiş.. Ve kendi üyeliklerine göre, bu “halk İyi, * üdamı,, manasına imiş. Bu iti Yaptığı güreşlerde ne kadar galip « Faka Mall mim 1933 de Cim Lem Yan iy y Ertüğüim ikinci dünya pehli”) te K dosun kendisi idi. İkisi de X vücutlu, kafası traşlı, kut ma gibi ezilmiş ve © yeniden etiği w O kadar ki U bir tanesinin * * ufalmış. Gözlerinden biri şiş. , her şeye gülüyor. Yük ş İva biyik bir kesme altınla çatıl- i iliyg, İNİ Ve Kktrmrzz dilini göstererek 0, İn da Yalnız oturduğu halde fki k maz Birine bitişmiz olarak duruyor, üs ayy Üzerinde şatranç kitapları, kasında bir Gürcü milli kıyafeti, ik Odanın pencerelerinden hepsi ; b Amerikada bulunduğu müddet ” İS Baka Öğrenmiş, O dille konuşu" iş ia * Şunu şimdiden kaydedeyim: Pe, “Nd0N daha iyi ingilizce konuşu” İh âş,, düpedüz alimeriken. Lâkin < r ax da mii ki bu iki koca pehlivan” hi ederken elim acımadı. Gllreş- tuşa bir kâtip zarafeti ve 4 diğ İle sıktılar, m KN onların iri ve 5 Ve işer bir kompartimana gir kkak öğrenmek istiyor, Ço” medi mağlübiyetini işitimce bu pehlivan çoban- yani Çizelimeyi ingilizce Cim Londos ile muharririmize söyledikleri öy, vetin ve kırıcı olan Kola ve Cim| hareketli a-) iç, Ssisine girerken perdeleri örtü) İ Müh pehlivanların o müsabaka|; ürcü — Şu yangın da dahil olduğu halde! bütün bu manzaranm bir resmini çek” sem de karıma göndersem.. Demek bu- rası guruplarile meşhür olan Haliç ha. Dünyanm incisi olan (o İstanbul. Bak bak, hele hele. Nerelere gelmişiz. — Karınızı niçin getirmediniz! de“ dim, — Aman bırakın, dedi. Ben karımm bulunduğu yerde güreş yapamam. Gü” reşe gelir. Bana en yakın yere oturur. Hem bir heyecanlanır, bir heyecanlanır. "Vur, kır, öldür, diye helecanla bağr) rır, Vallahi bir güreşi bu yüzden yar da bıraktım, Nefes almıyor; haykırıyor. Yunanlı Cim Londos Sonra karısını methederek:” — Amerikalıdır. dedi, Güzeldir. Çok severim kendisini. Güreşi bitirir bitir”) mez derhal yanına döneceğim. Bu sırada gözüm odanın o yan yana bitiştirilmiş iki yaryolasına — ilişti, Ko la gürültüyle gülerek: Karımın manevi mevcudiyeti için! e Bengi, ek) Şeperd öyle mi: Şu hah “pap, Pr adamdır. Çok zengin? Sok zengin değil, diye cevap Dinarlı pehlivanla güreşecek olan Yunanlı Matros iki karyola (© bulundurmuyorum, dedi. Çok sıcak. Gece bir yatak ısınınca öte kine geçeceğim. Öteki ısınınca berikine İki üç defa da düş yaptım mr tamam. Kola birdenbire; — Acıktım! diye haykırdı. Hayret emedim. Pehlivan bu.., Elbet teki yiyecek elbetteki sık sık acıkacak.. — Öğle vakti, dedi. istasyonun kar” şısında büytk bir lokantadan bir yemek yedim ama ne yemek.. Ben ömrümde böyle yemek yememiştim. Her tabakta insanın midesini frkır fıkır Oo oynatacak yemekler. Hem de doymacasına ha... Et, mükemmel patlıcan, tatir.. Alabildi- ğime yedim. Parisin kokmuş etlerine nisbetle bu şekeri Hem de ağır da ger meği.. İşte gene acıktım. Bir Sipahi ocağı sigarası verdi. Ağ” zından burnundan dumanlar çıkararak birde kendisi yaktı. — Demek tavla bilirsiniz ha? dedi. Ben güreşi de tavla oyununa benzeti- rim. Tavlada, yerine göre, düşeş, şeş beş, dubara nasıl gelir ve oyunu kara” nırsan, güreş de kısmen öyle. (o Şans. Şans. fi — Cim Londosla bu defaki müsabaka ruz nasıl olacak? — Mühim olacak. Mühim.. Ve ente resan! Eğer bu maçı kazanırsam, tek” rar Amerikaya gideceğim, ve orada çok yeni bir hayata atılacağım.. — 1933 de Cim Londosla olan maçı nasıl kaybetmiştiniz? pehlivanın AABER — Akşam Postatı — Doğrusunu istersen, o maç Yuna”) nistanda olmuştu, ben hakiki Amerikan uşsulümü gösteremedim.. Yani (o haşin, sağlam bir öyun yapamadım. Çünkü ne“| resinden kavrasam seyirciler hemen ba Hırıyordu. Venizelos, o Çaldaris maçta bulunuyordu. O adamlar (o hep öldüler ha. Venizelos, Çaldaris, Kondilis.. Tur” haf şey, dünya kimseye kalmıyor! Kolada biraz filozofluk da var. Hem az buz değil her şeyi etraflıca düşünü yor. Nazariyelerle dolu bir adam. Ben Cim Londosu şimdi nasıl yenmek istedir| ğini daha doğrusu bu maç hakkındaki tam hissiyatımı öğrenmek isteyince bari kınız ne anlattı: — Azizim, şimdi bana bakmız. Ben bu maç hakkında çok söylersem, işin ev” velâ alâkası kaybolur, Sonra bir dari mesel vardır. “Havlayan köpek ısırmaz, derler. Bu İntibat da birakmak istemem. Söz temsili, bir adam bir adamı “öldüre” ceğim,, dese, onu öldürecek (değildir. Bunu yapacak adam söylemez. Söyle dikten sonra zaten o işi yapmasına f1r*) sat vermezler, Söz o temsili, Nihayet meşhur İngiliz edibi Oskar Vayld bir şeyi açığa vurduğun zaman onun © kıy” meti kalmıyacağına pek hakir surette işaret etmiştir. Bir şeyin güzel ve ente resan olması için, müphem olması İğ” zımdır. Buna rağmen Cim Londostan cemile” kâr sözlerle bahsetmekten kendisini ala- madı, Umumiyetle diyor ki: — Amerikada bir ecnebi için şampi” yonluk mertebesine çıkmak güctür. Ba”) kımız, Alibaba.. Son zamanlarda boyuna kük ve cüsse itibarile başka bir yapıda olan bu adamın bilâistisma o Amerikan halkı üzerinde serşpati uyandıramıyaca"| ğını bir yana bırakınız, Amerikalı olma” dığı için herkes ona bağlanıp gönlünü veremiyecektir. Ama Cim Londosa narj sıl herkes ısındı — diyeceksiniz. Onun! taammüm etmesine Amerikadaki bir çok! Yunanlıların çok yardımı ( olmuştur. Yoksa Amerikalılar kendilerinden şam” piyon çıkartmak isterler. Her eyaletin kendine göre şampiyonları var. Gayet tabii değil mi? Siz meselâ. Türkiyede şampiyonun bir Türk (olmasını elbet İstersiniz. Gürcü pehlivan Kola bundan sonra en sert Türk sigarasının adı ne olduğur nu sordu. Kendisine Serki Doryan'ı tav siye ettim. Bu sırada bir gazeteci arka- daş daha belirmez mi? Hem de bu arka" daş tesadüfen gazetecilerin en iyi tavla oynayanıydı. Kola bunu işitince, şevkin den gazeteci arkadaşımın sırtına elile bir iki vurdu. Fakat Kola o kadar iri ve arkadaşım da aksine o kadar ufaktır ki, bir ara Kolanm gölgesi (ardında kaybolan arkadaşımın âkibetinden em dişe ettim. Fakat az sonra “Cumhuri- yet,, bahçesinin tavla oynanan kısmına gittiğimiz zaman üçümüz de bir arada idik. Ben, Kola ve arkadaşım! Kola tavla oyununun bütün ıstılah” larını türkçe olarak biliyor? — Düşeş.. Sehaydü.. “Dem itl,, (kay Allah kahretsin) gene mi kırık! gelel.. Sonra yüksek sesle bağımyor: — Oyuun! Oyun, oyun. Fakat yeniyor, gülüyor, yeniliyor gü lüyor. Düşeş atıyor gülüyor, dübeş a“ yor gülüyor... ... Koca pehlivan kendisine (o güretşen gelen bıkkınlığını, “zihni bir egzersis,, saydığı tavla ile gideredursun, ben Yunan pehlivanı Cim Londos ile görü- şecektim. “Tepebaşından tramvaya © atlıyarak süratle Parkotele indim. Kola bir mü” nasebetle hususi surette Cim Londosun zeneginliğinden de bahsetmişti. “Mil yoner,, olduğunu söylüyordu. Bu sra- da ben not almaktaydım. — Ne o, demişti. | Bunu da yazıyor müsun? Kolanın Cim Londosa — olan takdir hislerini bir “gıpta,, manasına getirme" mek için bu gözleri onun (o mülâkatma yazmadım. CimLondos (o Parkotelin antresindeki kalabalığa rağmen ortada yoktu. Hasır koltuklardan birinde Di narl: ile güreşecek olen Matvos oturus| dediler. Derken kısa boylu, tıknaz bir adam be”) 60 yaşında ölen bir kadın 2 yıl sonra mezardan taze bir kız gibi çıktı (Helsingfors mektubu) Bundan birkaç sene evvel Sibirya- nm Ursisk şehrinde gömülmüş olan bir kadının cesedini, Moskova tıb ens- titüsü azaları mezardan çıkararak mu ayene etmişler ve kadının güzellikle» rinden hiç birisinin kaybolmadığını görmekle şaşakalmışlardır. Kendisi öldüğü zaman 60 yaşında olduğu halde mezardan çıkarıldığı gin on sekiz yaşındaki bir kızın tazelik ve güzelliğini göstermiştir. Bu kadın Anja Tçernoviç'dir ve doktorluk dünyası onu “gençliğini hiç kaybetmiyen insan,, olarak tanındı. Cesedi üzerinde şimdi otopsi araş- tırmaları yapılmaktadır. Öldüğünden- beri ilmi tetkikler için cesedini mezar» dan çıkarmağa birçok defaalr teşebbüs edilmiş olmakla beraber, ancak ikinci kocasınm ölümünden sonra buna im- kân elvermiştir. Moskova tıb enstitüsü Sovyet hü- kümetinden bu işi için müsaade almiş» tır, lirdi. | Diyebilirim ki Cim Londos şöhreti” nin uzun kametine rağmen hakikatte en kısa boylu pehlivandır. o Fakat ciddi. Zeki bakışlı.. İlerde yapacaklarını şim- diden tasarlamışa benziyor. Hem düşün düklerini de derhal yapacak (o bir adam hali var üzerinde, Otel kapıcısı ile konuşurken, kalabâ”) lik arasından omuzundan doğru kendisi ne görüşmek istediğimi fısıldayınca bir" den dönerek: — Maalmemnuniye, dedi. Gazeteciler le her zaman görüşebilirim. Aşağıya © dama gelir misiniz? Ve diğer bir gazeteci arkadaşla bir| likte beni odasına aldı, — Oturun çocuklar, dedi. Ve bizimle beraber girmiş birkaç açık göz meraklıya; — Siz de Jütfen bizi yalnız bırakınız! Evvelâ bize sandalyeler bularak kem disi soyunup balkona çıktı. Sonra terli olduğunu görünce tekrar ceketini giyip balkondaki koltuğuna öyle oturdu. Fakat Cim Londosun oturuşundaki tavrı bir görmelisi Adeta bir güreşin kat'i ve galip neticesini o almış ta onu yerinden kimsenin o kımıldatamamasına azmetmiş gibi oturuyor: Ayakları açık ve tabanları yere sıkı sıkı basıyor gibi.. Doğrudon doğruya gözlerinizin içine ve dudaklarını sinik gülümseyişle siv- rilterek bakıyor. Yedi senelik devamlı şampiyonluğun cüretkâr o olmayan bir gururu var. Fakat metin.. Gazetecilere karşı samimi.. Dalma: — Boys, you boys! Diye, yani “çocuklar, siz çocuklar, diye tam Amerikan usulü hitaplarda bu İunuyor. Amerikada 70 yaşındaki sakallı be” beklere bile “çocuk,, diye hitap ederler, Çim Londos gene: — Boys, diye başladı. Türkiyeye ge meği ne kadar istiyordum bilseniz. Tür kiye büyük pehlivanlar yetiştiren mem- leket.. Buraya pehlivanların vatanı der” se yeridir. Buraya çoktandır gelmeği arzu cdr yordum. İşte nihayet. geldim. Geldim ve mes'udum. K Burada Amerikadan tanıdığım bazı Yunanlı arkadaşlarımı da göreceğim. Hem güreşin bir spor olduğunu göste secek gayretlerde o bulunacağım, Rus Gürcüsü pehilivan Kola ile güreşimin na sl olacağını soracaksınız. Alâ.. Söyliye” yim: Evvelâ şunu söylemek isterim: Ge çen pazar yaptığım güreş (esnasında tavım ne kadar yerinde Idise, şimdi de o kadar yerindedir. Yarından itibaren hemen antrenmanlara başlıyacağım. Ko- la iyi bir pehlivandır. Hem şunu anlata”) yım ki ben, her güreşi (| #ıkt yaparım. Zannederim bir Türk fıkrasıdır: Çift çinin biri pazarda satmak Üzere şeytan) götürmüş: — Tanesi bir liraya (o şeytan? diye haykrıyormuş. Biri gelmiş. Ucuz olsun diye: — Bana küçük bir şeytan ver, demiş. ve v w Kik m meki din ün Anja, ilk evlendiği zaman 19 yaşın» da idi, Sonra bu kocadan boşandı Tam 19 sene sonra zengin bir çift- çinin izdivaç talebini reddetti, Çiftçi yaşmı başını almış bu kadınm #inni. rüşte varmamış olduğunu sanarak ana ve babasına müracast etmek suretiyle gehirde bir hayli alaya sebep olmuş. tu, Bu hayretlere şayan kadın 50 yas şina vardığı zaman kendisinden tam 28 yaş daha genç olan bir Rus tüccm riyle evlendi. İkinci kocasi da onun el- li yaşında olduğuna kat'iyyen inanmak istememişti. Öldüğü zaman ise kadın hâlâ ta zecik bir kız gibi görünüyordu. Derisi sıkı ve pürüzsüz, gözleri ile dişleri genç ve güzel bir kızmki gibiydi, Gençlik sırrını muhafaza eden bu kadınm cesedi ölümünden iki sene #ö» ra fenni araştırmalara vesile teşkil et- mektedir, , Çiftçi başını iki yana sallıyarak: — Olmaz, demiş. Küçük, büyük bum lann hepsi şeytandır, Onun gibi bence de pehliyanın nevi üzerinde durulmaz, Her ne çeşit ve kı" ratta olursa olsun pehlivandırlar. Onlar la dalma bir“şeytanla,, güreştiğimi ha" turliyarak güreşirim. Bu defa biraz bik diğim (Cim Londos burada tebessümü" nü daha derinleştirerek konuşuyordu), Keç as ken keş oyunundan da bir mik” tar göstereceğim., ... Cim Londos, gazetecilerle — birlikte bütün İstanbul halkına, hattâ şimdiki olimpiyat gürültülerine rağmen kulağı kirişte olan bütün spor dünyasına en x* çık ve herkesin anlayabileceği “mülüka' tanı,, pazar günü Kola ile birlikte çıka cağı güreş minderinde verecektir. Olimpiyatlarda Iki Türk arasında .. . . Müessif bir hâdise Berlin, 6 (Hususi) — Bugün bura- da güreşlerin yapıldığı salonda mü. essif bir hâdise olmuş ve neticede bir Türk, Alman polisleri (tarafından salondan çıkarılmıştır. Hâdise şöyle cereyan etmiştir: Türk atletlerinden olup Berlinde tahsilde bulunmakta olan Enver, gü- reşleri seyretmek üzere Türkiye alim piyat ataşesi Fuat Hakkıya müracaat etmiştir. Bu arada çıkan münakaşa yüzünden müessif bir vak'a olmuş ve Fuat Hakki Alman polisinden yar. dım istemiştir. Zabıta derhal Enveri salondan Çi kararak karakola götürmüş ve ifade- sini almıştır. Bu vak'a Berlindeki Türkler ara sında büyük bir teessür uyandırmış tır. Sovyet Rusyada Spor Dinamo takımı Sovyet Rusya futbol şampiyonu oldu Sovyetler Birliği birinci küme futbol takımları müsabakaları niha. yetlenmiş ve Maoskovanın “Dinamo,, takımı, 18 müsabakanın hiç birinde de mağlâp olmamak şartile, Sovyet- ler Birliği şampiyonluğunu Oo kazan. mıştır, HABER Istanbulun en çok Satılan hakiki akşam gazetesidir İK dial) İn) werenler kâr ederler, ,