Çelik yüreğin sergüzeşti LİMA». YAVRUM NEDEN, <5 ARKAMDAN GELDİK Doktor. Sıynesl JE | iğ ORMANLARA Ri , ; DALMIŞTI. HKAT KIZININ PEŞİN. | DEN GELDİĞİNİ | BIlMİYorDU. | Mere yipamozrağ ie 1ŞELİKYÜREĞE SENSİZ IHTİYARLA KIZI İÇİN MÜT. GrDECEĞİNİ SÖYLÜYOR. 2 İ His YARASA SOK PAT TEE) DUN... İŞİTTİM SEAL. İka VERİR SANIRIM. MZ Bi, k , | va Nİ, MAM G484 SIDA Mer LİN YARI o b GECE YARISIN DAN SONRA İK! ADAM ELLERİN: DE UÇAKLARIN KULÜBEYE YAKLAŞIYOR- | LARDI ss. amm» Şark Fuarı «muna BARI (italya) 5 Eylül 936 dan ” 12 Eylül 936 yea kadar Sünnetçi Abm İ Sark için en elverişli piyasa Ü| ver sre vu nün g ihracatçılar, Ithalâtcılar Mü- 31 messiller iştirâk ediniz ! Istanbul Mümessilliği : Telefon 42268 IŞIKLI mumu NEON zuzu REKLAMLARI Ucuz ve taksitle NECİP ERSES Galata : Sesli Han " 90 MAĞLUP FAUSTA üzerine gelip oturdu. Tıpkı Dük dö Gizin Pressuvar dö Fer lokantasm. da karısmı Kont dö Luvanyin ku. eağında yakaladığı geceki gibi kol. | larını delikanlınm boynuna dola. dı. Jak Kleman, yine tabii o gece- ki gibi hem şarapla hem aşkla sar- hoştu. Kulaklarını uğuldadığmı, kalbinin hızlı hızlı çarptığını his. sediyordu. Kendisinden geçti, Şeh. vet bütün vücudunu sarsıyor, utanç ve büyük bir günah işlemekten do- Zan korku vicdanmı sızlatıyordu. Altın makaslı peri: — Sahi mi? diyordu. Sahi mi, onu öldürmğe hazır mısınız? Şartr da sizi bu hareketten alakoyan kor ku değil mi idi? Jak Kleman: —Korku mu?.. Ben korkunun ne olduğunu bilir miyim? Allah verede şunu bir öğrensem. Hayır, hayır madam. Valvayı öldürmeme engel olan katiyen korku değildi. Ben zaten yaşamaktan bıkmışım. O canavarı öldürdüğümün intika- mı olarak uğrayacağım işkenceye dünden hazırım. Onu öldürmeme engel olan merhamet de değildi olanlar, bana ve bana mensup olan lara merhamet etmemiştiler. Kolu. mu büken vicdan azabı da değil. dir. Çünkü onu öldürmemi bana Allah emretmişti. sözlerini söyledi. “ Mari dö Mnpansiye Jak Klema- mir kolları arasmda bütün iktirasile| sıkarak baygın bir sesle: — Ya neden onu öldürmedin. dei, — Neden mi?.. Yalnız şunu bili. yorum ki Allah ezeli mukaddera- tında bu gaddarın daha birkaç gün yaşamasını takdir buyurmuş. Çün- kü karşıma kolumu tutarak: — Kleman, bugün kralı öldür- me! diyebilecek bir adam çıkardı. — Kim bu? — Evet, madam.. Eğer bu adam Valvayı öldürecek olan şu hançeri kendi göğsüme saplamamı emret. miş olsaydı, bunu bile seve seve yapardım.. Bu adam, benim irade: me, hayatıma hakim olabilecek bi- ricik kimsedir. Çünkü annem se- fil, zavalir, ümitsiz bir halde en müthiş ıztıraplarla can çekişirken, ona acıyan, onu teselli eden biricik kimse olmuştu. Düşes hayretle: — Anneniz!.. dedi, o, sizin doğ- muş olduğunuz Suvasson manastı- rına çekilen münzevi kadın değil mi? ' Jak Kleman gülümsedi: — Suvassonlu kadın benim an. nem değildir. O beni yalnız büyü. tendir.. Annem öldü madam. Hem size anlattığım müthiş acılar için- de öldü. Eğer zavallı hayatında bir parça teselli bulduğu demler olduy sa, mutlaka o da benimle Valvanın arasına giren zatın'sayesinde ol muştur. © MAĞLUP FAUSTA gı Mari dö Monpansiya birden. bire: — Pardayan! diye haykırdı. Jak Kleman boğuk bir sesle: — Odur. demedim.. Yalnız şuna; dikkat ediniz. Kendisinden bahset | tiğim zat kralı himayesine alınca kralın hayatı benim için mukaddes bir şekil aldı. Fakat birkaç gün sonra bu himaye kalkacak.. İşte o zaman mutlak hakimim olan Alla. hın ismine, İnyosan mezarlığında yatan annemin hatırasına ve biri cik saadetim olan sizin , muazzez başımıza yemin ederim ki Fransa kralı benim elimle ecel kadehini içecektir. dedi. Mari titriyerek: — Size inanıyorum! dedi. Sonra sıcak ve kırmızı dudakla. rile Klemanın dudaklarmı örttü. Onu bir daha bütün kuvvetile göğ- sünde sıktı. O artık söyliyecek bir şey kalmamış gibi hemen delikan-| lının dizleri üzerinden fırlayarak kıvrak bir hareketle ortadan bir; peri gibi kayboldu gitti. Jak Kleman, yalnız kaldı. Tarif olunmaz bir acı kalbini doldur. muştu. Bu andaki kadar acı duy- duğunu hatırlamıyordu. Kendisin- den geçmiş, diz çökerek peri ve cinleri defetmek için okunan dua- ları tekrarlıyordu. O gün akşama kadar Mari dö Monpansiye görünmemişti. Keşiş dışarıya çıkmak istedi, fakat kapı yı kiltli buldu. Artık korku ve ıztı- rabı geçmişti. Yavaş yavaş soğuk kanlılığını toplryarak Jakobin ma- nastırında iken meleğin kendisine vermiş olduğu bançeri bulmaktan başka bir şey düşünmez oldu. Akşama doğru karnı acıktı. Bu da devamlı bir orucun tesiri idi. Öğle vakti (bir kısmını yediği yemekler ve şaraplar masanın üze rinde duruyordu. Jak Kleman yal- nız başma yemek yiyerek yatağına çekilip yattı. Gece oldu. Odayı karanlık kap“ ladı. Uzun bir müddet Jak Kleman hayalatla uğraştı. Son vakaları bir daha zihninden geçirdi. Şartrdan kaçış, çilehaneye giris, açlık ve susuzluktan çektiği ıztırap, sonra sevgilisinin odasında bulunduğu rüyası. Onunla başbaşa'yemek..: O, bu vakalar arasında hayal ile hakikatı birbirinden ayırmağa ç4“ lışıyordu. ; Yavaş yavaş bütün şu zıt düşün” celer birden kafasma hücum etti: Kendisini halsiz bıraktı. Nihayet kendisini kaybederek derin bir UY* kuya daldı. ... ». Belki yine rüya idi?. Tuhaf bir hisle uyanır gibi oldu. Yatakta yanı başında bir kadın, kolları" boynuna dolayarak onu kendisin? dğru çekiyor sandı. Onu hemen kokusundan kullar” mağr adet edindiği baş döndürücü