pi İl İ — Affedersiniz ama, beyefen- “lik.. Haydi biz de öyle diyelim! Kocam anlattı: İdarehanede çalışma odamın kapısını biri vurdu: — Giriniz! . diye seslendim. İçeriye görülmemiş derecede garip giyinmiş bir adam (girdi. Sırtında pötikare elbise.. Göründe monolk.. Ayağında bu soğuğa rağ. men beyaz getrler.. Boynunda es- H zamandan kalma, kolalı yüksek bir yakalık... Yakasında da çiçek! Beyaz bir kamelya. — Giriniz, dediniz, öyle mi?.. — Evet ediyorüri? — Rezzaki zade Narçın Bey. Neşe sigortasının hamisi, genel di rektörü ve simsarı. | — Müşerref oldum.. Lâkin si- gortalayacak hiç bir şeyim yok. Garip misafir, soğuk kanlılığın:| bozmadan, bir iskemle çekti. Ma sanın karşısına geçip oturdu. Bir kere daha: — İhtiyacım yok, teşekkür ede rim.. Malâm ya, işim var! - dedim. — Ben sizin sandığınız tarzda- ki sigortacılardan değilim.; İnsan ları en tehlikeli, en feci şeye ya- ni kedere karşı sigorta ederim. — Peki ama, kederin bin bir se bebi olur. — Ben kederin bütün menbala- rını keşfetmeseydim böyle mühim bir teşebbüse girişir © miydim? Dünyayı alt üst edecek olan siste. mimle istersem milyonlar kazana- bilirdim. Fakat benim için para- nın ehemmiyeti yok! Ben, az mik. tarda müşteri toplamak istiyorum Maksadım ticaret değil! Tabii az miktarda para istemeğe mecbu- Tum. Zira benim mevkiimdeki bir insanın içtimaf sınıfına göre giyinmesi lâzım gelir. Ebe biminle taserrii” di, söylediklerinizi ben anlıyamı Yorum. — Şimdi izah edeceğim. Ben “altmış yaşımdayım... Evet, şaşır! dınız, değil mi? Hiç göstermem | Bunun sebebi, bütün hayatımca| neşeli oluşumdur. Anladmız mı? Neşeli?.. Bu asırda neşeye başka bir isim daha veriyorlar: Nikbin her şeye, ve her şeye rağ Men daima nikbinliği muhafaza| *ttim. Düşündüm ki bu kuvvetimi olacak müşterilerimin hiz- Metine sarfedebilirim. Meselâ tençler tecrübesizdir. Bir aşk ma- Geçen kısımların hülâsası Papaslarla dokuz on sene alâ kayı kestikten sonra, Prens Anita nihayet Barbarosun ardetinden ümidi kesmişti. Ruhuna bir yi kıklık hisssetti, Günah çıkarmak üzere yılanlı manastıra gitti, Bu ziyaretten dolayı, Sinos fevkalâde memnun oluyordu. cerası bütün hayatlarını sekteye uğratabilir. Ben önlar; teselli için derhal araya girerim. Zira, âşıkla. rı ekseriya intihara sevkeden se- bep, izzeti nefsin yaralanmasıdır. Bense, omüşterilerimi o şekilde kandırabilirim ki sevdiklerini ken di terketti sanırlar. Bir iş adamı- nın ticareti bozuldu mu, nefsine karşı itimadını kuvvetlendirecek sözler bulurum. Çünkü başımdar. buna benzer ne vakalar (geçmiş tir, Mihneti kendüve zevk etmedir ölemde hüner, Gamü şadü felek böyle gelir böyle gider! Ben, herderdi dinliyebilen ve icap ederse bütün esrarınızı unu- tabilecek olan bir neşe sigortacısı- yım. Bir kadını müşterime sabahle- yin yataktan kalkar kalkmaz boya larr yüzüne gözüne sıvaşmış bir haldeyken bile (güzelsin) der ve kendisini buna ikna edebilirim Kadıncağız bu sayede bütün gü nünü hoş geçirir. Uşağınıza kızarsınız. Döğseniz kaçacaktır. Beni çağırın. Toka”, suratıma yapıştırın. Eyvallah de rim. Biraz sonra hem uşaksız kal. madığınığı, hem de hiddetinizi aldığınızı düşünür, memnun olur sunuz. Galiba, mesleğiniz ( yazı yaz mak kulunuz, bin bir çeşit hikâ ye bilirim. Ve siz hiç çekinmeden benden öğrendiklerinizi kendiniz« mal edebilirsiniz. Ve ben de yaz- dıklarınızı ilk defa olarak sizden işitiyormuşum gibi hayran hayran| dinlerim. Hoş söz söylüyorum diye saçmaladığınız zaman soğuklukla rınıza gülerim. Sinirleriniz o bo- zulunca hokkanızı kafama atınız efendim.. Karınıza (Kocanız $ize âşık!) derim.. Size de karınızın hayranlığından bahsederim. Hülâsa hava, su ve yiyecek gibi sizin için zaruriyim. Bunlara rağmen benne bir dalkavuk, ne debir tufeyliyim Emrederseniz gelirim. Neş'eniz ye rine gelince bir işaretiniz üzerine derhal kaybolurum. ... Herif gittikçe bana o pek hoş görünmeğe başladı. Gerçi odanın içinde aşağı yukarı dolaşıyor, öteyi, beriyi karıştırıyordu ama. yüzünden, benliğinden o kadar Bir papas: — Nihayet elimize düştü! - di. yecek oldu... Baş papas, o nazik, ilâhi, lâhu- ti sahte haliyle; — Hayır, yükseldi! . dedi - Eli- mize düşmesi, yükselmesi demek: tir.. Buraya gelecek, bütün hissiya- tını anlatacak ve biz ona, takip etmesi icap eden en isabetli yolu göstereceğiz.. Ruhunu (sefaletten kurtaracağız!. o Yaptığı hataya karşı istiğfar edecek.. Cehennem: den cennete dönecek.. Ne mutlu ona... O günün merasimini uzun uza dıya anlatmıyzlım.. Dokuz yaşın- daki mini mini prensesi mukaddes su ile yıkayan ihtiyar papaslar: — Allah hağıslasın.. Ne İrndas güzel... - diyorlardı. - Tam mana- siyle büyük annesine benziyor Ama, tıpatıp... Karşımızda onu gö rür gibi oluyoruz. Fakat, bunda. bir de fevkalâde iradeli, zeki cev val hal var.. Hakikaten, çocuk, vücudunda: ki kadın inceliğine, yüzündeki na- hif çizgilere rağmen, gözlerinde çakan şimşeklerle, öyle iradeli gö. rünüyordu ki... Sinos: — Barbarosun torunu! « de mekten kendini alamadı. Dua, saatlerce sürdü. Sonra, herkes dağıldı. Prenses Anita, yılanlı ma neş'e akıyordu ki, her ne yapsa se4 çıkarmıyordum. Zaten söylediği sözler de aklıma pek yakın gelmişti O esnada kapımı hızlı hızlı vur- dular. Beş altı polis eşikte belir- di. Misafirimin Üzerine yürüdüler. İ hiç bir mukavemette bulunmadı. Rezzaki Zade Narçın Bey bunlara i hiç bir mukavemette bulunmadı. i Esasen polisler de kendisine karşı mülâyim davrandılar. İçlerinden biri: — Haydi... Babalık... Gidelim. - diyerek sigortacının koluna girdi ve bana izahat verdi: — Bu zavallı bir £ trmarhane kaçkmıdır. Tehlikeli değildir, sal dırmaz, ne olsa yerine götürmek lâzım... | Neş'e sigortası genel direktör!!! yerden selâm vererek polislerin! ortasında çıktı, gitti... Çalışmağa koyu'dum. Fakat ne yalan söyliyeyim.. Evet... Vah vah | tr... Bir mevcudiyetin noksanı! Ayni kararda bu suaâe de cevap! hissediyordum... Evet... Vah vah. Onu alıp götürmüşlerdi. Nakleden; Hatice Süreyya | Tetfrika numarası: 94 Baş papas dediki: “ Bekleyin prenses fırsat gelecektir O zaman size haber vereceğim... Barbarostan intikam alacaksınız! ,, , çıkartınız, ne de başka bir rahibe nastırda biraz daha kalmak ar. zusunu gösterdi. Rahipler: “— Firsat yaklaşıyor!,, diye se viniyorlardı. Nitekim Anita: — Sizinle hücrede yalnız kalmak istiyorum, muhterem pe- der! - dedi. Sinosun bir göz işareti üzerine herkes silindi. Başpapas, Anita'ya, iki taraflı bir hücre gösterdi: — Buyurun... Ayrı ayrı iki gözün, her biri bir tarafma girdiler. Aradaki küçük pencereyi açtılar. Komedi başlıyordu. Anita: j — Size çok anlatacaklarım var, muhterem peder. - diye söze baş Tadı. - Benim ruhi tesellim için dua ediniz... — Zaten ediyorum, kızım. Çünkü çok ıstırap çektiğinizi bi liyorum... Başınızdan çok feci ma ceraler geçti.. Daha da geçecek. Fakat siz metin olunuz... — Daha da mı geçecek?.. Nere den biliyorsunuz, muhterem pe'| DİNİ EN â — On senedenberi buraya ilk defa uğruyorsunuz, ne bana günal Hiç bir mahremi esrarınız yoktur. Maceralarınızı kimseye anlatmayı nız.. Buna rağmen pek çok şeyler biliyorum... Meselâ... Anita, şaşmış, dinliyordu: — Meselâ, çocuğunuzun doğu- şundaki esrart.. — Aman yarabbi! , — Evet... O, kocanızın deği! Hızır reisin kızıdır... | Yedi sene beklediniz... Hızır reis gelmedi... ğ Halbuki avdet için vaatta bulun muştu.. Değil mi? Anita, inliyerek: -—— Bunları nereden biliyorsu !£ nuz? — Maziyi bildiğimi göstererek hali ve istikbali de keşfettiğimi si ze isbat etmek istiyorum. 94 — Aradan iki seneden fazla zaman geçmesine rağmen, Hızır reisin sizi aldırmaması, almaması, HABER AKŞAM POSTASI DARE EVİ Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu : İstanbul 214 | Telgraf adresi: istanbul HABER |! Yazı işleri telofonu : 24872 idarevellân , : 24370 ABONE ŞARTLARI Türkiye | Ecnebi Senelik 1â00Kr. 27004r. Savik 730 , 1450 İLÂN TARİFESİ Tıcaret ilanlarının satır 12,80 Resmi ilânların 10 kuruştur. Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matboow Yazan: (Vö- Na) fena halde meyusiyetinize sebebi yet verdi, kızım.. Ruhan hastalarn dınız.. .Onun için tedavi edilmek üzere bana geldiniz.. Yoksa, gele- cek değildiniz.. Hıristiyan dininir İsasından fazla Türklerin Barbaro suna güveniyordunuz... Değil mi? Anita, ağlarcasına: — Evet... Her şeyi biliyorsu- nuz! . dedi. — Emin olun ki, kızım, istikbali de ayni süretle biliyorum. — Nedir? — Siz, Barbarosa... Sa — Kavuşacaksını... Fakat. — Kavuşacaksınız... Fakat — Fakat? — Düşman olarak.. — Aman Allahım... — Bundan daha tabii ne var. dır, kızım... Hıristiyanlığın düşma- nı olan o adamın size ettiği oyunu da gördünüz ya, İşte. Ömrü - nüzün on senesini heba etti... Göz- leriniz ufukta beklediniz... Verdi: ği sözü tutmadı.. Anita, acı acı: — Tutmadı... Tutmadı. aklım ermiyor... — Ersin, kızım. Onun mak- sadı, bütün hıristiyanlara eziyet etmektir.. Size, emin olun, kadın muamelesi değil, hıristiyan mua- melesi etti... — Şimdi ne yapalım.. — Fırsat gelecektir.. O zaman size ne yapacağınızı söyliyeceğim.. Barbarostan intikam alacaksınız! (Devamı var) İİ iki r ekti Gayyur usulile & 48 derste kendi kendine iFransızca Bay M. Gayyur tarafından yazılıp gazetemizde tefrika e dilmiş olan (48 derste kendi kendine fransızca) notları but defa Vakıt matbaası tarafın. dan kitap halinde çıkarılmıştır Memur, işçi, talebe ve herkes için faydalı olacak olan bu ki. taba, 320 sayfa olmasına rağ # men, yalnız 75 kuruş fiyat ko. iş nulmuştur. Tevzi merkezi Va. kıt kütüphanesi, Ankara cad. desi, İstanbul'dur. ERER Buna Kenan Hulüsi Bir yarasa İİBir kıza âşık oldu Yakında kitap halinde çıkıyor