MAKEDONYA intilal Komitesi Balkanları ölüm ğe, ve pusu yeri haline getirmiş olan teşkilâtın iç yüzü 14 vir Tefrika No: Şateff dosdoğru birinci smıf kamaraya gitti. Haydi, ne yaptı -| ğını bize kendisi anlatsın; dina . mitçilerden yegâne sağ kalan bu adam bunu bize kendi ağzmdan an'atabilir; “.— Kamaraya girer girmez bel men kapıyı içeriden kilitliyerek | bavulun keanrlarını kestim. Pa | ketlere sarılmışolan melinitleri çıkararak keten torbalara koy -| dum, Sonra dinamit torbasını e « limde taşıyarak kamszadan, dışa « riya çıktım, İ Su kesiminin slim bir delik açarak bütün gemiyi batırmak is- tiyordum, fakat alt güvertelere gi demiyeceğimi keşfttim. Bunun ü- zerine gemiyi yakmağa karar ver» dim, Torbayı yemek salonunda gemi teknesine karşı koydum, Bütün bu işleri yaparken de ge- mi limandan uzaklaşmağa başla - mıştı. Yolcuların kurtarılabilme - leri için, limandan çıkmadan evvel yangını çıkarmak İâzımdı, Tam hazırlandığım sırada kamarotlar - dan birisi yemek salonundan geç- ti. Uzaklaşmasını bekledim, çün - kü koşarak fitili söndürebileçeğini sanıyordum, Fitil 1Z santimetre u- zunluğundaydı, Bunun ucuna çok çabuk yanan Nobel dinamitinden bir parçacık koymuştum. Kama - rot salondan çıkmca cigaramm u- cuğla fitile ateş verdim ve koştum. Daha beş adım uzaklaşmamıştım ki torba patladı. Gürabürtü müt - hişti, Vapurun yanımda yarım pen cdte büyüklüğünde bir delik açıl- muıştı, Çok geçmeden makipe dairesi ateş aldı, Beş dakikada bütün ge“ mi alevler içinde cayır cayır yan- | mağa başlardı.,, Bütün yolcular kurtarıldılar. Rıhtımda toplanarak yanan vapu- ru seyre dalan ahali “kazan patla mış,, diye mırıldanıyordu. Ancak geminin sintineşinde kocaman de liği gören Fransız Konsolosuyla' Türk polisi yangının kazandan çık! mamış olduğunu biliyorlardı. Gece olup, dikkatlice taşarlan - mış suikastler biribiri arkasından patik vermeğe başlayınca, halk da polisler gibi düşünmeğe bşla : dı. Yolcular vapurun Selânik acen- tesi binasına getirildiler, İsimleri yazıldıktan sonra bilet paralarını geriye almak için ertesi sabah gel- meleri söylendi. Şateff o geceyi şehirde Parte - Don otelnide geçirdi ve sabahle - yin ilk trenle Üşkübe doğru yol - landı, Lâkin bilet paraşını geriye al- mak için müracaat etmiyen biri - | cik yolcunun kendisi olduğu anla- şılınca Selânik valisi o sabah trer- le Selânikten çıkmış olan bütün yolcuların çok dikkatli bir muaye neden geçirilmelerini her tarafa telgrafla emretti, Şateff, tren Üs-i küp İstasyonuna girerken tevkif| edildi. Ellerine ve ayaklarma zin- cir geçirilerek Selâniğe iade edil- di, Kuvadelhüivir vapurunun Selâ -! nik limanını alevlerile e papel Yazan: Stoyan Kristof pılacaktı. Aradabir yanlışlığa meydan ver memek için “Kaptan, , Ortzeto| bankayı uçurmak üzere vaktinden yirmi dört saat evvel tünele gir - miş, verilecek işareti bekliyordu. İşaret şehrin havagazı borularını patlatmaktı. Bu iş de di itle yapılacaktı. SE “Gemici,, lerden birisi saat se| kizde şehri karanlıklar içinde bı » raktı. Selâniğin hemen dışmda a - naboruya iki kilo dinamit koyarak fitili cigarasile yaktı. Fitil uzunca kesilmiş olduğu için kaçacak ka» dar vakit bulabildi. Patlama ile birlikte şehrin bütün, ışıkları sön- dü; HABER — Akşam Postası kaçırılan ürk Kızı Parkerin metresi, 14 makyaj mütehassışının atelyeşinde küçük bir ameliyat yaptırdıktan sonra aynanın önünde durdu: Işte şimdi Neclâ rolünü oynayabilirim ! Makyaj mütehassı sının atelyesinde ! Jüli, ertesi gün, Nevyorkun meş hür makyaj mütehassisı Klark'm atelyesinde sıra bekliyordu. Parkerin sevgilisi burada nel yapacaktı? Bunu #irada bulunan kadm - Bu yalnız Ortzetoya değil, fa - kat bütün dinamitçilere hareket işareti idi. Gemiçilerin en genci olan ve on sekiz yaşına henüz basmış bulu - nan Milan Arsoff şehir karanlık- lara boğulduğu zaman deniz kıyı sındaki Elhamra gazinosunda idi. Buradaki halk uzakta olan patla! mayı işitmemişti. Lâmbaların kü çük bir bozukluk dolayısile sön düklerini zannettikleri için . ıslık çalmağa ve el çırpmağa başladı lar. Fakat bir dakika sonra genç Milan bir bomba koymuş ve fiti- lini yakmıştı, Fitili parlak alevler le yanıp bombanm çevresini ay - dırlatamağa başlayınca halk çığ * lığı basarak kapıy doğru hücum et ti, Milano da kalabalıkta birlikte iğ elik” Merak p Kilerin pencereşinden Ortzeto, | | şehir ışıkların söndüğünü gördü | Bankanın altındaki dinamit tene: ke kutulara konmuş ve lâzım olan fitillerle biribirine bağlanmıştı, | Bu fitiller kendisine kaçmak için! vakit kalsın diye otuz metre ka .| dar uzundu. Kaptan ışıklar sön « dükten sonra beş dakika kadar! bekledi ve fitillere ateş verdi. Dı. şarı çıkmca dükkânın bütün ke » penklerini indirdi; doğru banka binasına koştu, ikinci katta aile «| g sile birlikte oturmakta olan banka direktörüne beş dakika icinde bi- nanın havaya uçacağını haber ver. di ve binayı hemen tahliye etme sini söyledi. Bundan sonra Ortzeto karan - | likler içinde çılgınca koşarak o turduğu yere varmağa muvaffak i oldu ve kendini buraya kilitledi. ları hepsi de merak etmişlerdi. Jüli güzel ve makyaja lüzum his - settirmiyecek kadar ' cazibeli bir kadındı. Gençti.. Çevikti. Tam bir Amerikalı kadın tipi. Sıra ona gelince herkes hay- retle genç kadının arkasmdan bi. ribirine bakışyordu. Bu kadar kusursuz güzel bir kadn, makyajla acaba yüzünün e i resini güzelleştirmek istiyordu?! Jüli atelyeden içeriye girdiği zaman, aynı hayreti Klark'm'yü - zünde okumak da mümkündü. Jül, mütahassısm gösterdiği! koltuğa oturdu: — Sizi beklemek için, çok kıy . metli saatlerimden ikisini kaybet . tim? İşimi çabuk bitiredeğinizi u « muyorum, MS a — Hayir. Görüyorsunuz ki kaşı larrm, sizin fırçanızm yaratacağı güzelliklerden çok daha güzeldir! — Evet. Bu kadar zafif ve gü » zel kaşlar ancak sizin kadar za! rif ve güzel bir kadınla bulu! Karanlıkta el yordamile dolaşır -| SEE ken ayaklarının altında toprağım! sarsıldığını duydu. Osmanlı ban - kası yıkılıp çökerken Selânik şeh- rinde kulakları patlatıcı bir pat « lama duyuldu. Bu sırada bombalar şehrin muh telif yerlerinde, tiyatrolarda, kah- velerde, otellerde ve sokaklarda patlamağa başladı. Selânik göze görünmez bir şeytanm pençesine düşmüş gibi idi. Hasan Arap bin. başınm kumandası altında olan in zibatlar şehrin komiteci sürüleri tarafından istilâ edilmiş olduğunu| sanarak sokaklarda koşup durdu -| lar; fakat bunların hiç bir izile karşılaşmadılar. Korkudan pani - ğe uğrayan şehri tedhişçilerle as - kerlere bırakarak evlerine koştu -| dan bir gece evvel de İstanbul sks lar. Tedhişçilerin o geceki hareket-| presi, Selâniğin hemen dışında o - lan küçücük bir köprüde dinamite çarptı. İlk günü yapılan işler işte bu kadardı ve bu sadece bir ih -l İ lerinin hülâsası şu idi: Konstantin Kirkoff havagazı . nın anaborusunu patlattı. Oradan dönerken “Grand Hotel,, in önün. Bu komitacıları Todor Aleksandrof umumi harpten sora toplamıştır. fırlattı. koştu. Yorgi Bogdanoff “Nono,, kab . vesinehir bomba attı. Valaldimir Pingoff, “Boşkoff,, hanına bir bomba atarak evine doğru koşmağa başladı. Yolda askerler tarafından durdurulun ca onlara da bir bomba salladı. Fakat askerlerin kurşunları onu! çabuk yere serdi. Dimitri Metçeff ile Ehya Trut- çkoff gazhaneyi bombalamak işte. diler, lâkin kuvvetli bir muhafız kordonile karşılaşınca bu plandan! vazgeçtiler. Oradan dönerken geç- tikleri her yere dehşet salabilmek için birbirinden ayrıldılar ve baş - ka başka yollara daldılar, Buradan oturduğu yere Üstlerinde bulunan bütün bom) bardı. Asıl büyük iş ikinci günü ya; den geçti ve oraya da bir bomba| baları kahvelere atarak, sokaklara! nur) — Yüzüme sun'i bir ben isti - yorum. — Pekâlâ yapalım! Yüzünü - Zün neresinde istiyorsunuz Jüli cebinden bir fotograf çı « kardı. — Bu, benim eski fotografgla - rımdan biridir. O vakit son duda - ğrmm biraz'yukarısında yaptır - mıştim. Yine aynı yerde olmaşmı istiyorum Mütehasis fotografa baktı: — Bu ben © karlar tabil görü - nüyor ki,. Sun't olduğuna - bir san- atkâr'sıfatile » ben bile. inanmak istemiyorum. — Onu da sizin kadar mahir bir makyaj mütehassısı yapmıştı. — Bu mütehassısı ben de tasır. mak isterim, — İsmini unuttum, İs; yaptırmıştım. — İspanyol pl sun'i ben meraklışı olduklarını ilk defa işitiyorum, — Ben İspanyol değilim. Ora - ni meç githiştim. Rica eserim, Geve - a tutmaymız... dene itek vaktim yok, Mütehassış fırçalarını karıştı -! rarak güldü; — Mutlaka bü gece maskeli bir baloya davetlisiniz? Jüli mütehassısm elindeki fır. çaları çekerek; fırlatarak patlattılar. Her ikisi de, cehennemi bombalardan daha bir gok bulunan eve dönmeğe muvaf-! fak oldular, Pencereden dışarıya! fırlatılan ilk bomba askerleri bu raya çekti. İki tedhişçi odalarında! yüzükoyun yere yatarak tan yeri| ağarıncaya kadar bütün bambala-! rr dışarıya attılar, Tan yeri ağarırksn de sokakta on, on iki kadar askerin sokakta cansız olarak yerlere gerilmiş bu » lundukları görüldü. En son bom - bayı attıktan sonra iki delikanir, », baktı. gelecek kurşunlarla delik deşik; olmak üzere pencerenin önü" ne göşerek ayakta durdular. Eve; giren askerler bunların kalbura dömüs Jeşlerini buldular, fakat or» talıkta bir tek bomba kalmamıştı | (Devamı var) — Hayır.. Hayır.. dedi, ben bo- yalı ben isetmiyorum. Siz küçük bir ameliyatla insanın bir başka yerindeki beni iştenilen yere ya - pıştırırsınız! Benimkini de öyle yapacaksımız! Ben bir günlük de - gil, daimi bir ben istiyorum. Mütehaşsıs fırçaları elinden bt- raktı; — Boyalı ben için iki dolar ve- recektiniz. Şimdi iş değişti. Bu a. meliyatı elli dolardan aşağı yapa- mam, — Ben size parasını sormadım. El emeğinizin karşılığı ne se el - bette alacaksınız! Haydi hemen i- şe başlayınız! Jüli çantasmı açtı.. Elli dolar çıkardı., Fırcaların üzerine bırak « tn — İşte ücretiniz...! Ve şapkasını başmdan çrkars” | rak sordu: — Bu ameliyat kaç dakika sü - rer? Mütehasıs küçük bir tebeşir çr- kardr.. İspirtoda yaktı: — On dakikalık bir iş var! — Canım: yanacak mı? ” -— Küçük bir karmca rtrrmasm-" dan daha hafif... Nerenizde'ben var? Açm bakalım vücudünüzü! — Sağ baldırımda, Çorabını indirdi: — İşte. Tam istediğim bir ben. Mütehassıs, genç kadınm ba - cağını dizlerinin üstüne aldr.. Bal. dırına biraz ete; sürdü. — Bakm ne kadar çabuk alı - verdim! Jülinin canı hiç yanmamış de - ğildi. Fakat sesini çıkarmadı. Mak yaj mütehassısı büyük bir itina ile çıkardığı siyah beni Jülinin yüzü- ne götürdü ve istediği yerdeki de- riyi kaldırarak beni oraya yapış tırdı. Bu kısma ameliyat, göründüğü kadar kolay ve basit değildi. Klark bü işin mütehasstsı idi ve kendi w sulunca beni genç kadının yana - ğrna öyle mahirane bir surette ya- pıştırdı ki. Biraz sonra Jülinin 1- yüzündeki beni gören onun tun'i olduğunu katiyen farkedemezler . di, Zaten buna sun'i ben denemez» di. Hakiki bir beni bir yerden çı - karıp öte yana yapıştırmak... Jüli aynanın önüne geçti.. Ge tirdiği fotografı eline alarak bir kendi yüzüne, birde fotografa Ve kendi kendine mrıl - dandı: — İste şimdi Türk kızma ben zedim, Neclâ rolunu pekâlâ oy » nıyabilirim, Jüli mütebassının atelyesinden sevinçle çıkıyordu. Parkerin sevgilisi, kendini Nee- lâya benzettikten sonra ne yapa - caktı? Oyuryacağı rolu Parkerle kendisinden başka kimse bilmi - yordu. Jüli bir etemabile atladı.. Şa - före yavaşta gideceği yeri söyle * di: » Broodvay tası, Maçestik Tokan- (Devamı var) — 2. vee e kğ SOM len yn