18 Ekim 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

18 Ekim 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

wer 17 İlteşrin — 1985 TETKİKLER Nufus sayımlarının ehmmiyeti Ancak bir asırdan beridir ki, nüfusun vaziyeti ve teşekkül tarzı hakkında elde edilecek kat'i bil- gilerin yüksek kıymeti idrak edi- lerek modern manada nüfus sa Yımları yapılmaya başlanmıştır. O zamana kadar ancak ver yımlarla ve daha fazla tahminler. le takribi fikirler ediniekle iktifa ediliyordu. Bu gibi sayımlara bar| zı fahiş hataların karışması bedih! a tik ... “ Eski nüfus #tatistik'erinin mü- kemmeliyetini haleldar eden baş lıca iki âmil vardı: Evvelâ, sahib nüfus sayımlarının ihtiva ei tisadi, içtimai, harsi ve n siya: kıymetlerin bihakkın iakdir edil- memesi; sanıyen, halkın bir de- receye kadar baız olması icap © den bilgi seviyesiyle statistik usul- leri ve teşkilât: gibi obiektif şart: ların henüz mevcut olmaması... Büyük müşkülâtla karşılaşma- sına rağmen, genç Türkiye cum: huriyeti 1927 senesinde birinci de fa olarak asri usullere göre iha talı bir nüfus sayımı yapmıştı. Hes ne kadar bu sayımın neticeleri bar 71 noktalarda tamamiyle tatmin: kâr olmamış ise de, eserin külli: yeti takdire şayandır. Bu birinci! sayımın temin ettiği ee di bir sonra » ya pine sağlam. mel olacağına şüphe edilemez. Acaba niçin tekrar püfus sa» yımı lüzumlu görüldü? diye belki! soranlar olur. Evet, yeni sayımır| mühim sebepleri vardır. Diğer Av. lüzumlu görülmesine birçok ve her beş veya on senede nüfus sa- yımları tekrar edilir. Zira bir nü fus kütlesinin tabii hareketleri ik: tisadi ve içtimai sahalarda * tabii olduğu tahavvül ve şekilleri ilâh... Ancak yapılan birçok müfas yayım icelerinin mukayesesi saye- eN edilebilir. Bu v yülün bilinmesi ise, “ içimai - sıh- hi; içtimai » iktisadi; siyasi as- keri noktai nazardan büyük &hem a diye kadar de ürkiyede şimdiye «a i li ie ölüm statistikleri- nin inkişaf etmemiş olması, bu gir bi statistiklere istinaden yapılmış olan sayımın devamlı surette it mam ve ikmal edilmeme” imei le, nüfus sayımlarının nisbeten da: ha sık tekrar edilmesini istilzam| a memlekette yaşıyan fertle rin enleri sahih olarak bilmek çok mühimdir. Fakat nüfusun tar- zt terekkübünü tespit etmek ondan daha mühimdir. Bir nüfus kütle- sinin bünyesini teşrihte istinat © dilecek birçok hususiyeiler vardır. Bunlardan en mühimleri aşağıda kısaca tetkik Mn m | tabii taazzuv hususiyet- mi ilm alalım, Bura- da her şeyden evvel nürusun Yaş ve cinsiyet itibariyle sureti inkisa- mı ve aynı zamanda bunların ter kibinden doğa ndiğer noktsi Da- kibinden doğan diğer noktai nar zarlar mevzuu bahistir. ; İktisadi, içtimai ve yep miktarının ne oldu- Ki 2 aharla kadın fazla-| #mın mevcut olup olmadığın ve! ne nisbette olduğunu tespit etmek. #2 mühim ve »sasi bir meseledir. | Yaş itibariyle tarzı terekkübür bilinmesi de son derece mühimdir. | ve binnetice doğuma kabiliyeti | ölüm nisbetinin tenakusu ayni za- İ ee büyük ehemmiyti haizdir. HABER — Akşım Posfas © Bu, bilhassa, nüfusun - erkek, ka-| dın » yaş sınıflarına nasıl dağıldı- dığını gösterir. Bu suretle meselâ nüfusun ne miktarının çalışma! yaşmda olduğunu ve ne ka.| darımın da çocuklardan veya ih | tiyarlardan mürekkep olduğuna| göre (gayri faal) kısmı teşkil et tiğini öğrenmek kabil olur.* Ayni zamanda mektep çocukla. lariyle askeri mükellefiyetleri o - lanların miktarı da yaş statistik - lerinden anlaşılır. Yaş itibariyle nüfusu» terek : kübü, nüfusun müstakbe; hare « keti bakımından da çok mühim - dir. Zira bu nüfus hareketi başlı - ca, evlenme ve çocuk yapma ça « ğınagelen nüfus sınıfının hareke tine tabidir. Bu cihetter yaş iti bariyle terekküp ile doğum çok » luğu arasında karşılıklı bir müna- sebet var demektir, Yaşadığımız asrın bidayetin - den beri bir çok Avrupa memle » ketleriyle cemâhiri müttefikada müşahede edildiği gibi, (Fransada nüfus tenakusu takriben bir asır - dan beri devam etmektedir) sü - rekli nüfus tenakusu “yaş ehramı,, nım kaidesini daraltıyor; evlenme olan nüfus sinifinm küçülmesini ve binaenaleyh diğer şerait sabit kalınca doğumların şiddetle azale masını intaç ediyor. Eğer son senelerde Avrupa ve Amerikada olduğu gibi, doğum ve mana tesadüf ederse, nüfus ye künunda ihtiyarların nisbeti ar * keçi Ma mak tesmiye edilen vaziyet husule ge - lir; neticede durgunluk ve hattâ nüfusun mutlak tenaküsu baş gös- terir. Bir de tabii teazzuv hususiyet» lerine müvazi olan içtimai terek- küp hususiyetleri vardır. Meselâ, evlenen, bekâr kalan yahut boşa - nan erkek ve kaamların adedini; ailelerin terekküp tarzını o ve bir memlekette oturanların tabiiyet vaziyetlerini bilmek çok &hemmir yetlidir. Irk ve milliyet nokta: nazarın- dan mütecanis olmıyan memleket. ler için, Tisan ve din itibariyle nüs fuslarının ta:s; terekkübünü tespit etmek bilhassa mühimd'r. Sonra ana dilden heşka dil konuşan ve-| ya milli dinden başka bir dine men sup olan nüf13 o zümrelerinin te. merküz ettikleri mıntakajarı sahih olarak tespit ötmek deviet ve kül» tür siyaseti bukımından son dere- Her ne kıdar Türkiy için umu ten sonra akalliyet mesele . ——— Yunanlılarla mübades! leden #onra, ehemmiyetini kaybet. miş ise de Ermenilerin, Rumla- rın ilâh... halki ve nisl* miktar» lariyle yaşadıkları mıntakaları bil. mek büyük menlaatlar temin e. der. Emsalsiz bir süratle o Avrupa medeniyet va iktisadi olgunluğunu! mal edinen Türkiye gibi bir memr İeketin nüfusnun kültü” itibariy- le de tarzı terskkübünü takip et- mek çok faydalıdır. Meselâ ike) ma yazma bilmiyenlerin miktarını tespit etmek çak mühimdir. 1927) senesinde Türkiye nüfusunun yüz de 90 1 okum” yazma bilmiyordu. Son senelerde terakki yolunda gös terilen büyük gayretler, bilhassa, polis yakama Cenubi Amerika ile çok sıkı» | fıkı münasebetleri olan bir li . manda bulunuyordum. Avustral: | yayı bir kıta saymadığınız takdir» de, dünya yüzünde görmediğim yegâne kıta olarak cenubi Ame - rika kalmıştı. Bavyeradaki mek | tep öğretmenlerimin Avustralya hakkındaki düşünceleri başka! başkaydı. Kimisi buna en küçük kıta diyor, kimisi de hayır Avus « tralya en büyük adadır düşünce - sini ileri sürüyordu. Ancak bun - lar güney Amerikanm kıta oldur ğunda ittifak etmişlerdi. İşte ben de oraya gidiyordum. Rıhtımlardan birinde, kiç dire- ğine Danimarka bayrağını asmış bir gemi gördüm, Tecrübelerim bana İskndinavyaliların (o Alman! lara karşı dostluk duygıcarı bes: lediklerini öğrenmiştim. Gemici- lerden birine yanaşarak beni kap tana götürmesini rica ettim. Bu adam da mavi gözlü, kaba saba, fakat iyi yürekli bir deniz kurduydu. İşçiye ihtiyaca yoktu. Amma Rio'ya kadar çalışmak is- tediğim takdirde bana i$ bulabi -| pamuk yükü ile Rio'ya gidecek o- radan da Liverpola kahve yüklis yecekti. Ertesi günü Meksika körfezin.) t1$ işime başladım. den aşağı inerek Karribean boğa- zından geçtik ve Venezuella sula»! bir vakit bitiremedim; şünkü ağır rında makineleri tamir için bir - kaç saat durduk. Ben bir müddet ahçıya yardım ettim, sonra üst güverteleri baştan başa boyadım. Vapurda iki Alman yemici yar- dı. Ara sıra bunlarla kendi ana dilimi konuşmak iyi oluyordu. Venezüelladan cenubi Ameri » kanın ortalık yerinde kocaman bir hörgüç gibi denizin içine u - zanmış toprak Yuvarlağını çev - yeni harflerin kabulü, ilk mektep. lerin tezyidir kadmların açılmar sr ilâh.... sayesinde, yapılacak sa. yım neticesine, yukarda göste-! rilen nisbetin geniş mikyasta kür çülmüş olarak görüneceği bekle- nilebilir. Nihayet nufus tarzı terekkübü- nün iktisadi hususiyetuerini zik- retmek lâzımdır; bunlar nüfusun iktisadi hayat'a işgal ettiği içtimai mevki ile meslek vaziyeti bakımın dan nasıl terekküp ettiğini göster rir, Bu vadide, bilhassa Türkiye gibi sanayileşmek üzere bulunan ve iktisadi hayatmı yenileştiren, iktisadi siyasetini hükümetin bü - yük mikyasta “ştirakiyle © plânlı sürette geniş sahalara tatbik eden bir memleket için müsbet rakam - lara malik olmak elzemdir. Halbuki meslek sahiplerinin iktisadi faaliyet şubelerine, işlet » mek şekillerine ve büyüklüklerine dağılışı ile müteşebbislerin, “me- mur ve ücretli memurlar ve ame- lelerin nisbi vaziyetleri hakkmda HAKİKİ | neral saydıracak çatafatl: bir üni- BiR MACERA Dünyayı Parasız Dolaştım N6.18 Yazan: reliyerek Giyanaları geçtik ve As mazon ırmağı ağzmdan Rio dö! Janeiro'ya girdik. Burada Dani . | markalı kaptana “Allahasmarla 4 dık,, dedikten sonra tepeleri dai- mi bulutlarla örtülü dağların etek! lerine yuva kurmuş şehre daldım. Rio'da bir matbaacı buldum ve cebimde kalmış olan azıcık para | ile kartlarımı bastırdım. Matbaacı Brezilyanın devlet “merkezinde | bunları satmağa kalkışmamamı, | günkü polisin pek şiddetli dav - randığını ve beni deliğe tıkacak larını söyledi. Bu takdirde elinde pasaportu olmıyan benim gibi bir adam için bu iş pek de fena e lurdu. Matbaacının söylediklerini din ledim ve deniz kıyısını tutturarak 400 kilometre kadar güneyde o - lan kahve merkezi Santosa doğru yürüdüm. Brezilyalı otomobilci - ler, anafordan seyahat etmek isti»! yenlerden hiç hoşlanmadığı için | tam on gün yürüdüm. Santosa vardığım sabah yor - gun ve açtım. Bütün isteklerime rağmen kartlarımdan bir ikisini iki kulenin buyruğu al - amade an. danda satmağa karar verdim. Bi- raz ispanyolca biliyordum ve sa. Fakat başladığım söylevi hiç » bir el omuzuma yapıştı. Başımı çevirince bir polisle yüz yüze gel. dim. Santos polislerinin ünifor - malarını nereden satın aldıkları » nı bilmiyorum, fakat bu adam! kendisini herhangi bir ülkede ge-| forma giyiyordu. Elini yakamdan çekmedi ve be» ni “alâispanyol,, yürüterek aca - Yip bir odaya götürdü. Burası bir| kati statistik rakamları olmadık» ça plânlı ekonomi siyaseti ola. maz. Maamafih bütün bu mese leler alelâde bir nüfus sayımı ile halledilemez; başlı başına mes - lek ve işletme statistikierinin ya - pılması lâzımdır. Eetkikimizi kapatmak © Üzere! tekit edelim ki, yapılacak sayım! netcelerinin kıymeti, sayım İlise telerini dolduran ve doldurtanla: rın hüsnü niyet ve ciddiyetlerine! bağlıdır. Elde edilen neticeler hü. kümetin iktisadi, içtimai, harsi ve siyasi sahalarda vereceği karar» lara esas teşkil edeceğine göre, statistik umum müdürlüğü ile me- sai arkadaşlarına başladığı © çok). güç ve aynı zamanda son derece mühim ve herkesin menfaatine o- lan bu işte yardım etmek, en yük» sek bir borçtur. Yakında yapılacak sayımda! doğru malümat vermek büyük Türk cumuriyeti hudutları dahi - linde yaşıyan her ferdin milli va . | zifesidir. Dr. Profesör F. Nöymark| Seppi Popfinger Kart satmağa teşebbüs eder etmez yapıştı tevkifhaneyle bir ceza mahkeme sinin bir araya getirilmesinden meydana gelmiş bir odaydı. Bu daracık delikte seçirdiğim bir geceden sonra, şmiafatlr bir | hâkimin karşısına çıkarıldım. Bu zat benim uzun uzadıya anlatmak istediğim çok heyecan, ve ger - çekten meraklı sergüzeştlerım « den hiçbirine kulak bile asmıya » rak “Ülkede bulünmas'na hiç lü- zum olmıyan yabancınm derhal sır dışma sürülmesi, kararını bastırdı. Karada esbâbı mutibe olarak 'da “Ülkeye izin almassı - zın girmiş ve görünürde hiçbir geçim vasıtası olmıyan bir serse * ri,, diye yazılmı;tı. O gün öğleden sonra, beni tunç suratlı sivil polislerden tam bir manga limana götürdü. İspaayol bayrağını taşıyan Barselona adlı şilebin kaptanma teslim edildim. * Kaptan beni vapura olmaktan hiç de memnun görünmedi; fıkat Santos polislerinin dediğini sap- maktan başka elinden birşey ge - lemezdi, İki tayfa'şağirarak. * gemi li» mandan çıkıncıya kadar'Böni ki - © lit altına koymalarını emretti. Limandan çıkar çıkmaz kilidini açtılar. Bana baş tarafın güverte altında bir yatak verdiler ve va - puru baştan aşağı fırçalıyarak yıkamak işini üstüme vöklettiler Atlântik Okyanusunun güney sularında yaptığım bu yolculuk, Pasifik Okyanusundaki seyahat kadar fırtınalı. oldu, Ancak bu yolculukta ocaklara kömür körük» lemeğe mecbur edilmediğim için fırtınadan çok müteessir olma - dım. Bir gün kaptanın kamara hiz « metçiliğini Yapan çocuk, demir merdivenden aşağıya inerken, kocaman bir dalganın vapuru sarsması üzerine merdivenden 'ar şağıya yuvarlandı ve zavallının bacağı kırıldı. Bunu üzerine kaptanın garsonluğu hizmeti ba - na verildi. Adama o kadar canü gönülden hizmet ettim ki, beni vapurda gemici olarak kalımağa davet etti. Ona boyuna gezmek isteyen bir serseri olduğumu ve bir gemide âzami iki yolculuktan fazla kalamıyacağımı anlalıncıya kadar akla ka-ayı seçi'm Her gece kamarasındı karşı. Jiklr oturur, boyuna la? atardık. Sözde benim sergüzeştlerimi dine lemeğe merak sarmıştı Fakat adamcağız o kadar düşük çene - liydi ki, kendisi söyleniekten ba - na hiçbir fırsat vermiyordu. Bil « hassa batı Afrikada yaptığım yol culuklara çok alâka gösterdi: Me- ğerse kendisi de gençliğinde bir vapur kazası neticesinde Sene - gal kıyılarına > düşmüş ve dostça davranan yerli kabilelerin birinin | yanında epey kalmış... (Devamı var) v ,

Bu sayıdan diğer sayfalar: